• Sonuç bulunamadı

Fiyat garantisi ve ürün senedi alım satımı politikaları

5. TÜRKİYE’DE LİSANSLI DEPOCULUK SİSTEMİNİN GELİŞMESİNE

5.1. Sistemin Gelişmesine Yönelik Politika Önerileri

5.1.2. Fiyat garantisi ve ürün senedi alım satımı politikaları

Çiftçinin genel olarak en önemli geçim kaynağı hasattan elde ettiği gelirdir. Küçük ölçekli işletmelerde üretim yapılması dolayısıyla hasılatın düşük olması ve girdi maliyetlerinin yüksekliği gibi nedenlerle üreticinin gelir seviyesi fiyat artış ve/veya azalışlarından ciddi ölçüde etkilenmektedir. Bu durum çiftçilerin ürün fiyat değişmelerine duyarlılığını artırmaktadır. Nitekim anket sonuçları da bu durumu desteklemektedir. Anket sonuçlarına göre üreticilerin ürününü satabileceği fiyat seviyesi yüzde 54’lük payla satış kararını etkileyen nedenler arasında ilk sırada yer almaktadır. Yine anket sonuçlarına göre ankete katılan üreticilerin yüzde 61,9’u ürün satışında sorun yaşamaktayken, bunların yüzde 51,8’i istediği fiyattan ürününü

113

birlikte 2011/12 ve 2014/15 piyasa dönemlerinde avans politikası zararı kâra dönüştürecek kadar etkili olamamaktadır.

Tablo 5.1’deki hesaplamalardan da görüldüğü üzere avans politikası farklı bölgeler ve piyasa dönemlerinde farklı sonuçlar doğurabilmektedir. EK 3 ve EK 4’te yer alan tablolar bir bütün olarak incelendiğinde, TR5 Batı Anadolu bölgesinde 2013/14 ve 2014/15 piyasa dönemlerinde avans politikası bazı aylarda düşük kâr düzeyini yükseltmişken bazı aylarda ise zararı kâra dönüştürebilecek kadar etkili olmuştur. TR2 Batı Marmara bölgesinde ise 2012/13 ve 2013/14 piyasa dönemleri için aynı durum söz konusudur. Bununla birlikte, söz konusu politika önerisinin maliyetleri mutlak azaltıcı etkisi nedeniyle ya zarar azalmış ya kâr artmış ya da zarardan kâra geçilmiştir.

Dolayısıyla çiftçinin hasat döneminde ihtiyaç duyduğu finansman ihtiyacının ciddi bir kısmının karşılanmasını sağlayan avans uygulaması, çiftçinin daha az borçlanması ve dolayısıyla daha az faiz giderine katlanmasına neden olarak daha düşük depolama maliyeti sunmaktadır. Sağladığı bu imkânlar nedeniyle avans ödemesi çiftçiyi lisanslı depoculuğu kullanmaya teşvik edecektir.

Tablo 5.1’den de görüleceği üzere ciddi bir maliyet düşürücü etkisi olan bu avans ödemesi, TMO aracılığıyla yapılmakla birlikte nihai olarak bütçeden karşılanacaktır. Ayrıca söz konusu politikanın muhtemel maliyeti “Sistemin Getireceği İlave Maliyetler” başlığı altında gösterilmektedir.

5.1.2. Fiyat garantisi ve ürün senedi alım satımı politikaları

Çiftçinin genel olarak en önemli geçim kaynağı hasattan elde ettiği gelirdir. Küçük ölçekli işletmelerde üretim yapılması dolayısıyla hasılatın düşük olması ve girdi maliyetlerinin yüksekliği gibi nedenlerle üreticinin gelir seviyesi fiyat artış ve/veya azalışlarından ciddi ölçüde etkilenmektedir. Bu durum çiftçilerin ürün fiyat değişmelerine duyarlılığını artırmaktadır. Nitekim anket sonuçları da bu durumu desteklemektedir. Anket sonuçlarına göre üreticilerin ürününü satabileceği fiyat seviyesi yüzde 54’lük payla satış kararını etkileyen nedenler arasında ilk sırada yer almaktadır. Yine anket sonuçlarına göre ankete katılan üreticilerin yüzde 61,9’u ürün satışında sorun yaşamaktayken, bunların yüzde 51,8’i istediği fiyattan ürününü

114

satamamakta, yüzde 18,9’u ürününü depolamakta güçlük çekmekte, yüzde 16’sı ise istediği zamanda satamamaktadır. Ürünün depolanamaması ve istenilen zamanda satılamaması faktörlerinin dolaylı olarak ürünün istenilen fiyattan satılamaması sonucunu doğurduğu dikkate alındığında, ürün satışında çiftçinin yaşadığı sorunların ana nedeninin fiyat etkeni olduğu görülmektedir.

Fiyatın çiftçi kararlarında esas belirleyici olması, lisanslı depoculuğa ilişkin politikaların belirlenmesinde de temel bir etken olarak göz önünde bulundurulması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. EK 5’te yer alan İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflandırması (Düzey 1) (İBBS) bazında buğday fiyatlarının hasat dönemi fiyatlarına göre değişimini gösteren tablolardan da görüleceği üzere bazı dönemlerde ürün fiyatlarında hasat sonrasında düşüşler meydana gelmiştir. Lisanslı depoya bırakılan ürün fiyatının düşme ihtimali, çiftçinin en önemli geçim kaynağını, dolayısıyla refahını riske etmesi anlamına gelmektedir. Buna bağlı olarak çiftçi ürün fiyat düşüşünü göze almayarak ürününü depoya koymayabilir. Bu ise, kazanç beklentisinin ürünü depolamak için tek başına teşvik edici bir unsur olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle sistemin işler hale gelebilmesi için çiftçinin hasat dönemi sonrasındaki satış fiyatlarının en azından taban fiyat işlevi gören bir referans fiyat seviyesinin altına düşmemesinin garanti edilmesi gerekmektedir. Nitekim anket sonuçları da bu durumu desteklemektedir. Anket sonuçlarına göre çiftçinin ürününü depoya bırakmak için 1. tercih olarak seçtiği teşvikler arasında ilk sırada yüzde 69,5 oranıyla fiyat garantisi yer almaktadır. Sonuçlara göre, çiftçilerin lisanslı depoları kullanmama nedenlerinden biri de ürün fiyatında yaşanması muhtemel düşme riskidir. Yine ankette, çiftçilerin ürünlerini TMO’ya satış nedenleri arasında TMO’nun alım fiyatlarını açıklaması ve alım garantisi uygulaması sırasıyla yüzde 26,4 ve 34,9 olarak gerçekleşmiştir. Çiftçilerin ürünlerini TMO’ya satış nedeni esas itibarıyla garanti edilmiş fiyat ve alım seviyesinin mevcudiyetinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, lisanslı depoculuğun gelişimi için fiyat garantisi önemli bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca daha önce belirtildiği üzere, sistemin gelişmiş olduğu ABD’de fiyat garantisi benzeri bir politika mevcuttur.

114

satamamakta, yüzde 18,9’u ürününü depolamakta güçlük çekmekte, yüzde 16’sı ise istediği zamanda satamamaktadır. Ürünün depolanamaması ve istenilen zamanda satılamaması faktörlerinin dolaylı olarak ürünün istenilen fiyattan satılamaması sonucunu doğurduğu dikkate alındığında, ürün satışında çiftçinin yaşadığı sorunların ana nedeninin fiyat etkeni olduğu görülmektedir.

Fiyatın çiftçi kararlarında esas belirleyici olması, lisanslı depoculuğa ilişkin politikaların belirlenmesinde de temel bir etken olarak göz önünde bulundurulması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. EK 5’te yer alan İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflandırması (Düzey 1) (İBBS) bazında buğday fiyatlarının hasat dönemi fiyatlarına göre değişimini gösteren tablolardan da görüleceği üzere bazı dönemlerde ürün fiyatlarında hasat sonrasında düşüşler meydana gelmiştir. Lisanslı depoya bırakılan ürün fiyatının düşme ihtimali, çiftçinin en önemli geçim kaynağını, dolayısıyla refahını riske etmesi anlamına gelmektedir. Buna bağlı olarak çiftçi ürün fiyat düşüşünü göze almayarak ürününü depoya koymayabilir. Bu ise, kazanç beklentisinin ürünü depolamak için tek başına teşvik edici bir unsur olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle sistemin işler hale gelebilmesi için çiftçinin hasat dönemi sonrasındaki satış fiyatlarının en azından taban fiyat işlevi gören bir referans fiyat seviyesinin altına düşmemesinin garanti edilmesi gerekmektedir. Nitekim anket sonuçları da bu durumu desteklemektedir. Anket sonuçlarına göre çiftçinin ürününü depoya bırakmak için 1. tercih olarak seçtiği teşvikler arasında ilk sırada yüzde 69,5 oranıyla fiyat garantisi yer almaktadır. Sonuçlara göre, çiftçilerin lisanslı depoları kullanmama nedenlerinden biri de ürün fiyatında yaşanması muhtemel düşme riskidir. Yine ankette, çiftçilerin ürünlerini TMO’ya satış nedenleri arasında TMO’nun alım fiyatlarını açıklaması ve alım garantisi uygulaması sırasıyla yüzde 26,4 ve 34,9 olarak gerçekleşmiştir. Çiftçilerin ürünlerini TMO’ya satış nedeni esas itibarıyla garanti edilmiş fiyat ve alım seviyesinin mevcudiyetinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, lisanslı depoculuğun gelişimi için fiyat garantisi önemli bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca daha önce belirtildiği üzere, sistemin gelişmiş olduğu ABD’de fiyat garantisi benzeri bir politika mevcuttur.

115

Fiyat garantisine yönelik politika önerisi aşağıdaki şekilde özetlenmektedir: Politika önerileri kapsamında TMO’nun yeniden yapılandırılması da ayrı bir başlıkta ele alınmakta olup bu kapsamda avans politikasının yanı sıra fiyat garantisi politikasının da TMO aracılığıyla yapılması öngörülmektedir. Fiyat garantisi politikası kapsamında, piyasa şartları ve üretim maliyetleri dikkate alınarak TMO tarafından taban fiyat işlevi gören bir referans fiyat seviyesi belirlenecektir. Fiyat garantisi politikası çiftçinin ürün satış fiyatının taban fiyat işlevi gören referans fiyat seviyesinin altına düşmesi durumunda uygulanacaktır. Bu durumda taban fiyatla ürün satış fiyatı arasındaki fark TMO tarafından üreticiye ödenecektir. Bu yolla ürün fiyat düşüşü dolayısıyla yaşanabilecek çiftçi refah kaybı önlenebilecek ve fiyat riskinin bertaraf edilmesiyle üreticinin lisanslı depoculuğa yönelmesi sağlanacaktır. Bununla birlikte fark ödemesine ilişkin oluşabilecek suistimallerin önüne geçmek amacıyla ödenecek tutara ilişkin bir üst limit belirlenecektir. Çalışma kapsamında bu üst limit taban fiyatın yüzde 10’u olarak belirlenmiştir. Bu durumda birim başına fark ödemesi taban fiyatın yüzde 10’unu aşamayacaktır. Ayrıca üreticinin satış yaptığı bölgede TMO olası suistimallerin önüne geçmek amacıyla bölge fiyatlarının nasıl oluştuğunu takip edecek ve olası usulsüzlüklerin tespit edilmesi durumunda kamu tarafından sağlanan bütün destekler ilgili kesimlerden tahsil edilebilecektir.

Bununla birlikte hasat döneminde fiyatların düşük gerçekleştiği ve hasat sonrasında fiyatların belirlenen taban fiyat seviyesinin çok altında kaldığı durumlarda elektronik ürün senedi alım satımı yoluyla piyasaya müdahale edilebilecektir. Piyasa fiyatlarında aşırı düşüşlerin yaşanması ihtimalinin önüne geçebilmek amacıyla uygulanması öngörülen bu politika önerisi, lisanslı depoculuğun gelişmesi halinde oldukça istisnai olarak başvurulacak bir yöntem haline gelebilecektir. Bu politika, piyasa başarısızlıklarına karşı daha etkili bir biçimde müdahale imkânını artırabilecektir. Burada iki farklı politika belirlenmesindeki amaç, piyasa bozucu müdahalelerin en aza indirilmek istenmesidir.

Genellikle ürün fiyatları hasat dönemi sonrasında artış eğilimine girmekte, fiyatların hasat dönemi sonrası düşmesi durumu istisnai yıllarda görülmektedir. Bununla birlikte, lisanslı depoculuğun başlangıç aşamalarında çiftçilerin sisteme olan güvenini sarsabilecek olası fiyat düşüşlerinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Ülke

116

örnekleri bölümünde açıklandığı üzere ABD’de CCC ürün fiyatının hasat sonrasında düşmesi durumunda, ürünü taban fiyat seviyesinden çiftçiden almakta veya Pazarlama Kredileri Desteği Programı kapsamında yerel fiyatın taban fiyatın altında gerçekleşmesi durumunda kredi tutarı taban fiyat seviyesinden ödenmekte ve CCC aradaki fark ile faizden vazgeçmektedir. Çiftçi bu yolla fiyat düşüşlerinden korunmaktadır. Öneri kapsamında getirilen fiyat garantisi ve elektronik ürün senedi alım satımıyla piyasaya müdahale ABD uygulamasıyla benzerlik göstermektedir. Lisanslı depoculuk sistemine ilişkin altyapının tesis edilmesi, lisanslı depo kapasitesi ve depolara olan talebin sağlanması, sistemin borsalarla entegre bir şekilde çalışması ve dolayısıyla lisanslı depoculuk sisteminin etkin işlediği bir ortamda bu istisnai durumlara çok az rastlanabilecek; söz konusu politika önerilerinin kamuya olan maliyeti de düşük bir şekilde gerçekleşebilecektir. Bu politikalar, istisnai durumlarda da olsa fiyat düşüşlerinin çiftçi açısından getireceği sakıncaların giderilmesini ve sistemin devamlılığını amaçlamaktadır.

Tablo 5.2. Fiyat Garantisi Politikasının Üretici Kârlılığı Üzerindeki Etkisi (TR2 Batı Marmara Bölgesi)

(TL/Ton)

TR2 Batı

Marmara TMO Ortalama Alım Fiyatları

Fiyat Garantisi Olması Durumunda İlave Kazanç ** Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak

2010/11 510 - - - -

2011/12 550 - - - -

2012/13 660 48 36 32 20 20 10

2013/14 680 10 14 10 - - -

2014/15 750* 36 22 16 6 - -

Kaynak: TÜİK, 2016d, 18 Aralık 2016, <http://www.tuik.gov.tr/> ve Kalkınma Bakanlığı, 2015a’dan yararlanılarak oluşturulmuştur.

*2014/15 piyasa döneminde TMO alım yapmadığından fiyat bulunmamaktadır. Bu nedenle 2013/14 piyasa dönemi fiyatı bir önceki yıl fiyatının Yİ-ÜFE ile artırılmasıyla elde edilmiştir.

**Dönemler itibarıyla Ocak ayı sonrasında fiyat kazancı oluşmadığından Ocak ayı sonrası tabloda verilmemiştir.

Fiyat garantisi politikasının çiftçi geliri açısından oluşturabileceği etki Tablo 5.2’de TR2 Batı Marmara bölgesi temelinde gösterilmiştir. Örnek teşkil etmesi açısından TMO ortalama alım fiyatı, TMO’nun açıklayacağı referans fiyat olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamda Tablo 5.2’den de görüleceği üzere 2010/11 ve 2011/12 piyasa dönemlerinde fiyat garantisine bağlı olarak ilave kazanç gerçekleşmemiş, 2012/13 piyasa döneminde ise Ağustos ayından Ocak ayına kadar olan dönemde fiyat garantisi kazancı oluşmuştur. 2013/14 piyasa döneminde hasat

117

sonrasındaki üç ayda ve 2014/15 piyasa döneminde hasat sonrasındaki dört ayda fiyat garantisine bağlı olarak ilave kazanç oluşmuştur.

Bununla birlikte söz konusu hesaplamalar TR5 Batı Anadolu bölgesi fiyatlarıyla da yapılmış ve hesaplama sonuçlarına EK 3’te yer verilmiştir. EK 3’te yer alan hesaplama sonuçlarına göre sadece 2012/13 piyasa döneminde yalnızca bir ayda fiyat garantisi kazancı oluşmuştur. Bunun nedeni söz konusu bölge fiyatlarının diğer bölge fiyatlarına kıyasla üretici açısından daha yüksek seyretmesidir.

Tablo 5.3’te söz konusu politikanın farklı bölgeler itibarıyla daha iyi bir şekilde karşılaştırılabilmesine imkân sağlamak amacıyla Türkiye’de buğday

üretiminin yoğun olarak gerçekleştirildiği diğer bir bölge olan TR7 Orta Anadolu212

bölgesi üreticileri açısından da fiyat garantisi politikasının etkisi değerlendirilmiştir. Tablo incelendiğinde 2010/11 piyasa döneminde Ağustos ayında, 2011/12 piyasa döneminde Mart ayından Mayıs ayına kadar olan dönemde, 2012/13 piyasa döneminde hasat sonrası Ağustos ayından Mayıs ayına kadar olan dönemde ve 2013/14 piyasa döneminde Ağustos ayından Şubat ayına kadar olan dönemde fiyat garantisine bağlı olarak kazanç oluşmaktadır. 2014/15 piyasa döneminde ise herhangi bir fiyat garantisi kazancı oluşmamaktadır.

Tablo 5.3. Fiyat Garantisi Politikasının Üretici Kârlılığı Üzerindeki Etkisi (TR7 Orta Anadolu Bölgesi)

(TL/Ton) TR7 Orta Anadolu TMO Ortalama Alım Fiyatları

Fiyat Garantisi Olması Durumunda İlave Kazanç

Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs

2010/11 505 15 - - - -

2011/12 550 - - - 5 4 2

2012/13 660 59 51 46 34 16 18 8 8 9 13

2013/14 680 36 36 39 33 25 9 1 - - -

2014/15 750* - - - -

Kaynak: TÜİK, 2016d, 18 Aralık 2016, <http://www.tuik.gov.tr/> ve Kalkınma Bakanlığı, 2015a’dan yararlanılarak oluşturulmuştur.

*2014/15 piyasa döneminde TMO alım yapmadığından fiyat bulunmamaktadır. Bu nedenle 2013/14 piyasa dönemi fiyatı bir önceki yıl fiyatının Yİ-ÜFE ile artırılmasıyla elde edilmiştir.

Yukarıda yer alan değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere fiyat garantisi kapsamındaki ilave kazançlar bölgeden bölgeye değişebilmektedir. Ürün kalitesi,

212 Türkiye İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasına göre Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Sivas ve Yozgat illerini kapsayan Türkiye’nin 12 istatistiki bölgesinden biridir.

118

iklim, toprak yapısı ve diğer etkenler fiyatların işletme ve üretici bazında farklılaşmasına da neden olabilecektir. Ayrıca politika önerisi kapsamında TMO’nun belirleyeceği referans fiyat seviyesi de bu kazançta belirleyici olacaktır.

Fiyat düşüş riski istisnai durumlarda gerçekleşmekle birlikte anket sonuçlarına göre çiftçinin ürününü depoya bırakmak için birinci tercih olarak seçtiği teşvikler arasında ilk sırada yüzde 69,5 oranıyla fiyat garantisi gelmektedir. Lisanslı depoculuğun işleyiş mantığı açısından fiyat düşüşü çok önemli bir risk unsuru olmamakla birlikte, üretici açısından fiyat düşüşlerinin olmaması en önemli teşvik unsuru olarak görülmektedir. Burada fiyat garantisinin çiftçi açısından psikolojik bir etkisinin de olabileceği değerlendirilmektedir. Üretici lisanslı depoculuğu kullanırken fiyat düşüşlerini göze alamamakta ve böylece fiyat düşüş riski olması gerekenin çok üzerinde bir etki bırakmaktadır. Nitekim daha önce aktarıldığı üzere sadece buğdayda değil, fındıkta yaşanan deneyim de lisanslı depoculuk sisteminin çiftçiler açısından işler hale gelmesinde fiyat istikrarının önemini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda da söz konusu politika önerileriyle çiftçi açısından bu çekincelerin giderilmesi amaçlanmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, fiyat düşüşü riskinin gerçekleşme olasılığının ve gerçekleştiğinde de kamuya olan maliyetinin düşük olması sebebiyle düşük bir kamusal maliyet riskine sahip olacak bu politikanın, üretici üzerindeki yüksek güvence etkisi nedeniyle oldukça etkin bir politika aracı olarak lisanslı depoculuk sistemini teşvik edeceği düşünülmektedir.