• Sonuç bulunamadı

Evrimsel Ekonomi Teorisi ve KDY’ye Katkıları

BÖLÜM 3: KDY’NİN EKONOMİK TEMELLERİ

3.2. Süreç Yönelimli Ekonomi Teorileri

3.2.3. Evrimsel Ekonomi Teorisi ve KDY’ye Katkıları

Evrimsel ekonomi teorisi firmanın kara kutusunu incelemek amacıyla oluşturulmuş bir teoridir (Foss, Knudsen ve Montgomery, 1995). Bu teorini oluşumunda üç önemli teorik çerçevenin katkısından söz edilebilir. Bunlardan ilki firma davranışı teorisidir (Cyert ve March, 1963; Dosi ve Marengo, 2007), ikincisi biyoloji disiplinindeki evrim teorisidir ve üçüncüsü ise Schumpeter’in yaratıcı yıkıcılık modelidir (Schumpeter, 1934; 1942). Bu teorik çerçeveler, Nelson ve Winter’ın (1982) An Evolutionary of Economic Change adlı çalışmasında ekonomik olgunun evrimsel yaklaşımını ortaya koyan bir teori şeklinde ortaya çıkmıştır. Nelson ve Winter (1982) firma davranışı teorisinden geçimlik, evrim teorisinden genler, mutasyon, değişim, seçilim, tutunma ve Schumpeter’den rutinleşmiş inovasyon gibi kavramları almışlardır (Nelson ve Winter, 1982; Barca, 2003).

Evrimsel ekonomi teorisi beş varsayım üzerine temellenmiştir (Dosi, 1991). Teorinin ilk varsayımına göre dünya herhangi bir zamanda, küçük sermaye paylarının oluşturduğu fırsatlarla doludur. Yani iş dünyasında fırsatlar yoksa onları elde etmek için stratejiye de ihtiyaç yoktur. İkinci varsayıma göre bireyler ve ekonomik örgütler, bilinçli maksimizasyon uygulamaları yerine, sınırlılıklara veya kurallara daha fazla bağımlıdır. Bu durum firmaların geçimlik veya yetinmelik düzeyde karlılık elde ettikleri zaman, karlılıklarını geliştirecek tüm koşullarla ilgili bir arayışa girmemeleriyle alakalıdır. Teorinin üçüncü varsayımına göre bireyler ve ekonomik örgütler arasındaki etkileşimler

108

tipik olarak dengesizliklerden oluşmaktadır. Bu varsayım teorinin içeriğindeki dinamik süreçlere vurgu yapmaktadır. Diğer bir varsayıma göre piyasada ve çevrede kurumsal kurallar, öğrenme, keşif ve gerçeğe dayalı seçimler hem koordinasyon hem de değişim mekanizmalarını yönlendirmektedir. Son varsayıma göre ise tarih ve kurumlar ekonomik açıklamaların birleştirilmiş parçalarıdırlar.

Evrimsel ekonomi teorisinin temel odağı zaman içinde gelişen piyasa durumları ve firma davranışı örüntüleriyle oluşan dinamik süreçlerdir (Nelson ve Winter, 1982). Bu teorik çerçeve firma popülasyonlarında zaman içinde farklılaşan rutinlerin göreli ağırlıklarındaki değişimi anlamaya çalışmaktadır. Yazarlar firmaları tek başlarına endüstri düzeyinde meydana gelen değişimleri açıklayacak bir arayış alanı olarak görmemişlerdir. Ayrıca odaklarının, bireysel aktörlerle ilgili olmadığını belirtmişlerdir (Nelson ve Winter, 1982: 51). Bunların yerine belirli bir piyasada faaliyet gösteren firmaların davranışlarını ve yeteneklerini açıklayan ve inceleyen bir piyasa teorisi geliştirdiklerini ifade etmişlerdir (Nelson ve Winter, 1982: 3).

Bu teorik çerçeve piyasayı arayış ve seçilim süreçlerinin evrimi olarak incelemiştir. Nelson ve Winter (1982) bu arayış ve seçilim süreçlerini bir firmanın arge süreçlerindeki arayış ve seçilim süreçleriyle ilişkilendirmişlerdir. Yazarlara göre firmalar talep edilen rutin (genler) değişikliklerle ilgili arayış süreçlerinde geçimlik bir davranış sergilemektedir. Daha basit bir ifadeyle firmalar karlılığı sağlayan maksimum sonuçlara ulaşmak yerine kendilerine yetecek karlılık düzeylerini kabul etmektedir. Böyle bir durumda firmalar herhangi bir baskıyla veya çevresel problemle karşılaştıklarında mevcut rutinlerini koruyarak durağan bir yapıya girmektedir ve yetinmelik arayışlar yaptıkları için sadece olası birkaç alternatif üzerinde düşünmektedirler. Bu nedenle yazarlar Schumpeter’in (1942) sürekli inovasyon veya rutinleşmiş inovasyon kavramıyla bu arayış süreçlerinin sürekli olacağı ve eski rutinlerin seçilirken (yok olurken) işe yarayan rutinlerin firma içinde tutulacağı bir teorik çerçeve ortaya koymuşlardır.

Bu teorik çerçevede rutinler, biyolojik evrim teorisindeki genlerin rolüyle aynı rolü oynamaktadır (Nelson ve Winter, 1982: 14). Genler biyolojide, içinde bulunduğu hücreye veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal öğedir. Nelson ve Winter’in kullandıkları seçilim mekanizması

109

biyolojik evrim teorisindeki farklı genotiplerin doğal seçilimiyle benzerlik göstermektedir (Nelson ve Winter, 1982: 17). Genler organizmanın davranış örüntülerini belirlemektedir, organizmanın sürekli özellikleridir ve dünden bugüne kalıtsal özellik göstermektedir. İnsan organizmasında genler adını alan bu kalıtsal özellikler, firmada örgütsel rutinler veya yetenekler adını almaktadır. Belirli durumlarda canlı organizmalar diğerlerinden daha iyi olan genleri, firmalar ise örgütsel rutinleri veya yetenekleri seçmektedir (Nelson ve Winter, 1982: 14). Dolayısıyla örgütsel rutinler veya yetenekler firmanın DNA’sı olarak düşünülebilir.

Nelson ve Winter'in (1982) tartışmasının yapısı ve yöntemi ayrıca, Schumpeter (1934) tarafından The Theory of Economic Development çalışmasında ortaya konan tartışmaları izlemiştir. Schumpeter (1934) çalışmasında kavramaya çalıştığı noktanın kapitalizmin evrim süreçleriyle ilgili olduğunu ifade etmiştir. Yazara göre kapitalizm sürecinin evrimsel karakteri, sadece sosyal ve doğal çevredeki ve ekonomik eylemlerdeki değişikliklerden dolayı olmamakta, aynı zamanda savaşlar ve devrimler gibi durumlarda da endüstriyel değişimler gerçekleşmektedir. Schumpeter’in söz ettiği bu evrimsel özellikler firma popülasyonları, sermaye piyasaları veya para sistemlerindeki değişikliklerden dolayı ortaya çıkan bir evrimsel özellik değildir (Schumpeter, 1942: 82). Bu değişiklikler yaratıcı yıkıcılık veya rutinleşmiş inovasyon gibi süreçleri kapsamaktadır ve bu süreçler döngüsel süreçlerdir (Schumpeter, 1934: 66; 1942: 83). Nelson ve Winter, Schumpeter tarafından ortaya konan ve piyasanın dengeye gelmesine neden olan döngüsel akım analojisini kurum düzeyinde düşünerek işe başlamışlardır. Yazarlar çalışmalarında örgütleri, dış müşteriler için mal ve hizmet sunumu sağlayan kurumlar olarak ele almışlardır. Onlara göre Schumpeter’in çalışmasında ortaya konan durum değişmez bir durumdur veya döngüsel olarak tekrarlanan bir durumdur. Bu durumun oldukça statik bir durum olduğunu iddia etmişlerdir. Nelson ve Winter çalışmalarında kurumsal yapıyı ihmal eden Schumpeter’in yerine değişim süreçlerine daha fazla eğilerek, planlanmış ve planlanmamış değişimlerin arasındaki bağlantıları göstermişler ve inovasyonda rutinin rolünü incelemişlerdir (Nelson ve Winter, 1982: 98).

Örgütleri büyük ve karmaşık yapılar olarak niteleyen evrimsel ekonomi teorisinin en temel kavramı rutinler/yetenekler kavramıdır (Nelson ve Winter, 1982: 96-97). Örgütsel

110

rutinler kavramı kolektif bir olguyu ifade etmektedir. Bu kolektif olgular bireysel becerilere paralel olarak belirlenmiştir. Fakat bir rutinin örgütsel komutu bireysel düzey becerilere indirgenemez. Çünkü her bir bireyin performans bağlamı diğer üyelerin performansını içermektedir (Winter, 1995: 152). Bu yüzden bir rutin bireylerin performansından farklı bir oluşumu ifade etmektedir. Bu teorik çerçevede bireysel davranışlar örgütsel davranışları anlayacak bir metafor olarak kullanılmıştır (Nelson ve Winter, 1982: 72).

Bu rutinler standartlaşmış faaliyet örüntülerinden oluşmaktadır ve tekrarlayan bir özelliğe sahiptirler. Ayrıca rutinler bağlam bağımlıdır, firmaların yapılarına gömülüdür, firmalara özgüdür ve doğaları gereği süreçsel özelliğe sahiptir. Rutinlerin bir diğer özelliği ise tarih bağımlı bir şekilde gelişmeleridir. Bu gelişim süreci hem aktörler hem de dışsal faktörlerin etkileriyle değişikliğe uğramaktadır (Becker, 2004). Bunlara ek olarak rutinler firmanın önemli bilgi depoları ve örgütsel hafızaları durumundadır. Bu bilgi depoları firmaların sahip olduğu teknik bilgiyi (know how) ifade etmektedir. Bu örtük bilgi firmanın operasyonel faaliyetlerindeki örtük bilgidir. Son olarak firmalara özgü bu rutinler getirmiş olduğu standartlarla çalışanlar arasındaki çatışma süreçlerini engellemektedir (Nelson ve Winter, 1982).

Rutinlerin sıraladığımız bu özelliklerinin yanında firmalar üzerinde belirli etkileri bulunmaktadır. Bu etkilerden ilki firma içindeki faaliyetlerin koordinasyon ve kontrolüne imkân sağlamasıdır. Rutinlerin firma üzerindeki diğer bir etkisi bilişsel kaynakların israf edilmesini engellemesidir. Rutinler sayesinde bireyler her işin hangi düzende gerçekleştirileceğini bilmekte ve her iş için düşünme israfına girmemektedir. Bu durum firmaların yaratıcılıkları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip gözükse de firma faaliyetlerinin sürekliliğinde gerekli olan bir durumdur. Son olarak rutinler firma içi ve dışında belirsizliğin azaltılmasına ve istikrarın arttırılmasına yardımcı olmaktadır (Becker, 2004).

Özetlemek gerekirse bu teori; firma davranışı teorisinden aldığı geçimlik (Cyert ve March, 1963: 101), evrim teorisinden aldığı genler, mutasyon, değişim, seçilim ve tutunma (Schumpeter, 1934; 1942: 83) ve Schumpeter’den alınan rutinleşmiş inovasyon kavramlarıyla gelişmiştir. Nelson ve Winter (1982) evrim teorisindeki kavramları kullanarak endüstri düzeyinde Darwinian seçilim süreçleri ve firma düzeyinde

111

Mendelian genetik süreçleri birbirine bağlamışlardır. KDY açısından değerlendirildiğinde endüstrideki evrim, firma düzeyindeki rutinlerde veya yeteneklerde değişime neden olmaktadır. Güçlü rutinler seçilip yoluna devam ederken, zayıf rutinler işlevini tamamlayarak yok olmaktadır.

3.2.3.1. Örgütsel Rutinler ve Yetenekler

Evrimsel ekonomi teorisi örgütsel rutinler veya yetenekler kavramlarıyla KDY’nin firmalara özgü rutinler ve yetenekler kavramının gelişmesine katkı sağlamıştır. Tüm düzenli ve örgütlenmiş davranış kalıplarını ifade eden rutinler, firmaların ürün ve hizmetlerinin ortaya çıkarılmasında kullanılmaktadır. Bu rutinler arge süreçleri, ürün çeşitlenme konusundaki reklamlar ya da iş stratejileri, yurtdışı yatırımlar, yeni stoklama, sipariş ve tedarik faaliyetleri ve üretim esnekliği gibi süreçleri kapsamaktadır (Nelson ve Winter, 1982: 14).

Örgütleri, rutinler ve yetenekler havuzu olarak kavramlaştıran Nelson ve Winter, örgüt içindeki rutinleri kolektif düzey yapılar ele almışlardır. Bu rutinler, KDY içinde pek çok çalışmada analiz birimi olarak kullanılmıştır (Pentland ve Feldman, 2005). Bu rutinler olguların kolektif olarak değerlendirilmesini sağlayan metodolojik kolektivizm (methodological collectivism) üzerine oluşturulan bir kavramdır (Zollo ve Winter, 2002). Bu kolektif düzey vurgulara takıma özgü beceriler örnek olarak verilebilir. Takıma özgü beceriler, her bir bireyin performansının diğer firma çalışanlarının performansını da içermesinden dolayı bireysel düzey becerilere indirgenemez. Dolayısıyla öğrenilmiş kişilerarası koordinasyon örüntüleri takım performansının temellerini oluşturmaktadır ve kolektif düzey bir rutindir (Winter, 1995).

Nelson ve Winter’in evrimsel ekonomi teorisi doğal seçilim kavramı üzerine temellenmiştir. Doğal seçilim, çeşitlilik ve tutma sürecini kapsamaktadır. Yazarlar Darwin’in biyolojideki doğal seçilim kavramını ödünç almışlardır ve insanın genleriyle firma rutinleri arasında ilişki kurmuşlardır. Burada kullanılan doğal seçilim, piyasa çevrelerinin firmaların başarısı, hayatta kalması ve büyümesiyle yakın ilişkili olduğu bir durumu tanımlamaktadır. Nelson ve Winter’in çerçevesinde firmalar piyasa çevrelerinde meydana gelen değişmelere bir yanıt olarak, işletmelerdeki rutinlerini değiştirmektedir (variation). Bu değişim yeni teknik veya teknolojik standartların kullanılması gibi yeni bir rutin veya yeteneğin oluşturulması anlamına gelmektedir.

112

Firma bu rutinleri, özümseme kapasitesi veya yeni arge harcamalarıyla yaptığı arayışlar sonucu geliştirmektedir (Mathews, 2003). Dolayısıyla firmaların arayış faaliyetleri sonucu yeni kaynak bileşimlerinin oluşması tam da Schumpeter’in (1934; 1942) çalışmalarında ortaya koyduğu kapitalist düzende devinim oluşturan yeni üretim yöntemlerinin keşfedilmesi, yeni tedarik yöntemlerinin bulunması ve herhangi bir endüstride yeni bir örgütlenme yönteminin uygulanması gibi durumları içermektedir. Evrimsel ekonomi teorisinin seçilim mekanizması ise yeteneklerin seçilimiyle alakalıdır. Rekabet karşısında bazı rutinler diğer rutinlere göre daha etkili ve verimli işlev görmektedir. Uzun dönemde firmaların hayatta kalma ihtimallerini azalttığı için düşük verimli ve etkisiz rutinler ya değiştirilir ya da terk edilir. En etkili ve verimli rutinler firmanın hayatta kalmasına ve büyümesine yardımcı olduğu için seçilmektedir. Bu rutinler firmanın rekabet avantajı oluşturmasını sağlamaktadır. Başarılı rutin veya yeteneklerin seçilim kriteri firmalara sağladığı karlılık ve firmaların büyümesine sağladığı katkı açısından değerlendirilmektedir (Mathews, 2003).

Nelson ve Winter (1982) bazı rutinlerin diğer rutinlere göre bazı koşullarda daha fazla sürdürülebilir rekabet avantajı sağladığını belirtmişlerdir. Bu rutinler veya yetenekler firmada kalıtım yoluyla aktarılmaktadır (capabilities retention). Biyolojik dünyada bu durum yeniden üretimle (mutasyonlarla taşınmayla) genetik özelliklerin miras bırakılmasını ifade eden bir durumdur. Firmaların dünyasında ise çevrede meydana gelen değişikliklerle rutin bütünlüğünü sürdürme kapasitesi ve zamanla kazanılan özelliklerin miras bırakılması sürecini ifade etmektedir. Bu durumda, rekabet avantajı oluşturan ve sağlayan rutinler firmanın hayatta kalmasına yardımcı olurlar ve geçmişten günümüze kalıtım yoluyla aktarılırlar (retention). Bu yüzden firma içindeki bir rutin ayrıca bellek (retention) oluşturan bir mekanizmadır (Nelson ve Winter, 1982).

3.2.3.2. Yaratıcı Yıkıcılık ve Girişimsel Getiriler

Evrimsel ekonomi teorisindeki Schumpeterci getiriler kavramı KDY’de girişimsel getiriler kavramının gelişmesini sağlamıştır. (Teece vd., 1997). Daha önce bu getiriler, girişimsel getiriler (Rumelt, 2005) veya Schumpeterci getiriler (Barney, 1986b; Dagnino, 1996) adıyla farklı çalışmalarda kullanılmıştır.

113

Schumpeterci getiriler firma inovasyonlarının sürekliliği sonucu ortaya çıkan getirilerdir. Bu getirilerde ortaya çıkan döngüyü şu şekilde ifade etmek mümkündür. Schumpeter’e göre karlar inovasyonlardan dolayı ortaya çıkmaktadır. Taklitçiler bu inovasyonları taklit etmeyi başaramadığı sürece, firma kar elde etmeyi sürdürecektir. Rakipler inovasyonları taklit ettikleri zaman ise karlar yok olacaktır. Girişimciler ise bu durumda yeni inovasyonların yollarını araştırmaya başlayacaktır. Yani Schumpeter’de ortaya çıkan bu iş döngüsü dengede başlamaktadır ve girişimcilerin inovasyonlarıyla bu denge bozulmaktadır (Alvarez ve Busenitz, 2001). Dolayısıyla inovasyonlar yenilendiği sürece getiriler devam edecektir. İnovasyonlar kesintiye uğradığı zaman ise karlar yok olacaktır.

Schumpetere’e göre taklit edilemezlik girişimsel karları ortaya çıkaran temel unsurdur. (Parayitam ve Guru, 2010) fakat temelde Schumpeter’in inovatif ürünleri ve süreçleri rakipler tarafından taklit edilebilmektedir (Mathews, 2003). Bu taklit edilebilirlik Schumpeter’in girişimsel getirilerini kesintiye uğratmakta ve piyasada her firmanın aynı kaynağa veya yeteneğe sahip olduğu bir denge17 veya homojenlik durumunu oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle endüstrinin öncüleri tarafından gerçekleştirilen inovasyonların rakipler tarafından taklit edilme, transfer edilme, ikame edilme (Mathews, 2003) ve endüstri genelinde genişleme ihtimalinden dolayı girişimsel karlar geçici olabilmektedir (Schumpeter, 1934: 152).

Girişimsel getirilerin kesintiye uğraması konusu, sonraki süreçlerde Augier ve Teece (2007a: 267) gibi bazı bilim adamlarının dinamik yeteneklerin temellerindeki schumpeterci ekonomik öğretileri neoschumpeterci ekonomik öğretilere taşımalarına neden olmuştur. Neoschumpeterci ekonomilere göre piyasadaki değişimler ve gelişimler radikal değişim periyotlarına ek olarak düzgün ve düzenli gelişim periyotlarını izlemektedir. Bu durum dalgalanmış denge olarak ifade edilmektedir. Bu denge nitel değişiklikleri kapsamaktadır ve nitel değişiklikler ekonominin tüm düzeylerini etkilemektedir. Bu değişiklikler sürekli ortaya çıkan değişiklikler değildir (Hanusch ve Pyka, 2007: 6). Dolayısıyla getirilerin sürekli olabilmesi, rekabeti bir keşif süreci olarak ele alan Avusturyan ekonomi okuluna ihtiyacı ortaya çıkarmaktadır. Bu okulda

17 Schumpeter’in dengedeki analizlerini, dengesizlik analizleriyle ilişkilendiren çalışmalar da bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgiler için bakınız: (Day, 1986).

114

girişimciler sürekli keşiflerle dengesizlik oluşturarak firmalarındaki kaynakların ve yeteneklerin taklit edilmesini engellemektedir. Bu taklit engelleri de getirilerde sürekliliği sağlamaktadır (Jacobson, 1992). Bu teorik çerçevenin KDY’ye katkısı ise Avusturyan ekonomi okulu bölümünde incelenmiştir.

3.2.3.3. Örgütsel Yetenekler ve Dinamik Yetenekler

Evrimsel ekonomi teorisi, dinamik yeteneklerin gelişimine rutinler/yetenekler (Nelson ve Winter, 1982) ve yaratıcı yıkıcılık kavramlarıyla (Schumpeter, 1934) katkı sağlamıştır. Dinamik yetenekler görüşü Nelson ve Winter’in (1982) çalışmasındaki örtük, özgün ve bağlam bağımlı bilgiyi içeren rutinler ve yetenekler kavramlarını birleştirmiştir.

Evrimsel ekonomi teorisinden alınan rutinler/ yetenekler kavramı dinamik yeteneklerin iki okulundan ilki (İkinci okuldan firma davranışı teorisi bölümünde söz edilmiştir) olan inovatif ve değişim temelli dinamik yetenekleri oluşturmuştur (Teece, 2012; Arndt ve Pierce, 2017). Bu akım, Schumpeter’in (1942) yaratıcı yıkıcılıkla ilgili girişimsel kavramları üzerine temellenmiştir. Schumpeter’in yaratıcı yıkıcı girişimcileri piyasalarda yeni üretim ve taşıma yöntemleri, örgütlenme yöntemleri bulan ve yeni endüstriler oluşturan kişilerdir. Ayrıca bu iş ve işlemlerde girişimciler veya girişimsel yönetim takımları, çevredeki fırsatları ve tehditleri algılamakta, kavramakta, firmanın kaynak ve yetenek tabanını yeniden şekillendirmektedir. Girişimcilerin bu çevresel fırsatlarla ve tehditlerle ilgili algıları dinamik yeteneklerin girişimsel akımı veya evrimsel temelleri olarak tanımlanmaktadır (Teece, 2007; 2012).

3.2.3.4. Örtük Bilgi, Örgütsel Yetenekler ve Nedensel Belirsizlik

Nedensel belirsizlik kavramının gelişimine örtük bilgi (Polanyi, 1967) ve rutinler (Nelson ve Winter, 1982) kavramlarının katkıları olmuştur. Örtük bilgi kavramı rutinlerin temelinde bulunan beceri temelli yetenekleri kapsamaktadır (Nelson ve Winter, 1982: 76). Bu yetenekler uygulama ve tecrübeyle biriktirilmiş, ayrıca yaparak öğrenilmiş bireylere özgü yeteneklerdir. Bu bilgiye ustalık bilgisi veya teknik bilgi (know how) de denilmektedir. Bu bilginin taklit edilmesi, kopyalanması ve kodlanması zordur (Winter, 1995). Ayrıca örtük bilgi firmalardaki bireylerin sahip olduğu becerilerin yayılımı ve taklit edilmesinde engeller oluşturacak şekilde bireylerin

115

zihinlerinde ve tarihsel gelişim süreçlerinde gömülü bir yapıdadır (Kogut ve Zander, 1992). Bu bilginin gelişim süreci doğasında nedensel belirsizdir ve bireye özgüdür. Bu nedenle bu bilgi bir taklit engeli veya izolasyon mekanizması görevi görmektedir (Lippman ve Rumelt, 1982).

Örgütsel rutinler/yetenekler de karmaşıklıklarından dolayı nedensel belirsizlik üretmektedir. Örgütlerdeki karmaşıklık ise gelişmiş teknolojiler, örgütsel rutinler, bireysel veya takıma özgü tecrübeler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu karmaşıklık müşterilerin, tedarikçilerin, yöneticilerin ve çalışanların hem kendi aralarında hem de birbirleriyle olan ilişkilerinden ortaya çıkan karmaşık süreçleri ifade etmektedir (Reeds ve De Filippi, 1990). Sosyal karmaşıklık oluşturan bu süreçlerin (yeteneklerin) ve bu süreçlerdeki etkileşimlerin rakipler tarafından tam olarak bilinebilmesi zordur. Ayrıca taklit edilmeye çalışılan firmanın doğrudan gözlenememesi, firmanın rutinlerindeki bilginin özgün ve örtük olması (Nelson ve Winter, 1982: 123-124) bu rutinlerin anlaşılmasını problemli hale getirmektedir (Reeds ve De Filippi, 1990). Dolayısıyla firmaya özgü bir yetenek rakipler tarafından kopyalansa bile problemli olmaktadır ve eksik şekilde kopyalanmaktadır. Bu nedenle firmaların yeteneklerini oluşturan bireylerin tecrübeye dayalı, bağlama özgü ve örtük bilgileriyle karmaşıklık içeren süreçler, bireylerin eylemleri ve sonuçları arasındaki nedensel bağlantıların ve yeteneklerin doğasını tam olarak anlamamızı engellemektedir. Bu durum da nedensel belirsizlik üretmekte ve taklit edilmeyi engelleyen bir izolasyon mekanizması (Rumelt, 1997) işlevi görmektedir.