• Sonuç bulunamadı

Coleman’ın Sosyal Teorisi ve KDY’ye Katkıları

BÖLÜM 4: KDY’NİN SOSYOLOJİK TEMELLERİ

4.2. Yapı ve Süreç Yönelimli Sosyoloji Teorileri

4.2.1. Coleman’ın Sosyal Teorisi ve KDY’ye Katkıları

Sosyal teori sosyal yaşam hakkında düşünme yollarıyla ilgili bilimsel çalışmaları ifade etmektedir. Teorinin analiz birimi toplum ve toplum içindeki bireylerdir. Bu teorinin kapsamına toplumların gelişimi ve değişimi, sosyal davranışın açıklanması, güç ve sosyal yapı, sınıf, cinsiyet, etnik köken, modernite ve uygarlık, devrimler ve ütopyalar, sosyal yaşamdaki problemler ve sayısız diğer kavram girmektedir (Harrington, 2005: 1). Sosyal teori rasyonel aktörlerin amaçlı eylemlere sahip olduğu ve fayda maksimizasyonu gözettikleri varsayımları üzerine oluşmuştur. Bu teori, iki kesişen eylem sistemi olarak insan ve toplum bir arada yaşayabilir mi sorusunu problem alanı olarak belirlemiştir (Coleman, 1990: 5). Bu soru, sosyal değişim yapısına ek olarak, toplumun işleyişinin bireylerin amaçlı eylemlerinde gömülü olabileceği ve eylemler ile güdüleri şekillendiren kurumsal ve yapısal düzenlemelerin dikkate alınması gerektiği iddiası üzerine temellenmiştir. Bu tür bir iddiayla sosyal teori birey ve toplum arasında bir bağlantının mümkün olacağını ortaya koymuştur ve insanlar tarafından sosyal sistemlerin nasıl şekillendirilebileceğiyle ilgili kavramlar oluşturmuştur.

146

Sosyal teorinin sosyal sitemleri anlama çabasında Weber (2002) ve Parsons (1949) metodolojik kolektivizmi, Coleman (1990) ise metodolojik bireyciliği ve eylem teorisini kullanmışlardır. Metodolojik kolektivizme göre sosyal olgular kurumlar, sosyal yapılar ve kültürler açısından açıklanması gerekirken, metodolojik bireycilik sosyal olguların bireyler veya bireyler arasındaki ilişkiler açısından açıklanması gerektiğini iddia etmektedir. Bu açıklamaların ilkinde sosyal olguların sadece makro yapılara göre açıklanması iddiası toplumsal yapı içindeki bireyleri gözden kaçırırken, bireylere ve bireyler arası ilişkilere göre açıklanması iddiası ise makro yapıları gözden kaçırmaktadır. Dolayısıyla Coleman’a (1986; 1990) göre yapılması gereken bireyler ve toplum arasındaki ilişkilerin ortaya konulduğu bir yapı oluşturmaktır. Yani aynı anda hem makro hem de mikro yapıların ve bunların arasındaki ilişkilerin incelenmesi gerekmektedir. Coleman bireyler arasındaki etkileşimlerin sistem düzeyinde oluşan bir olgunun sonucu olarak meydana geldiğini ileri sürmektedir. Bu noktada, Coleman’ın (1990) temel amacı, gerçek sosyal hayatta etkili olan normlar, kısıtlar, kurallar ve hedeflerin nasıl bir toplumsal düzen meydana getirdiğine ilişkin makro–mikro ve mikro-makro bağın oluşturulması durumudur.

Coleman (1986; 1990), Weber’in (2002) çalışmasındaki bir toplumun dini değerleri, toplumun ekonomik örgütlenmesini etkiler (Kalvinizm, kapitalizmi teşvik eder) şeklindeki makro düzey ilişkilerin incelendiği önermeyi yeniden incelemiştir. Weber’in ortaya koyduğu bu önermeler kalvinizm ve kapitalizm arasındaki ilişkileri dikkate alırken bireylerin amaçlı ve rasyonel eylemlerini gözden kaçırmışlardır.

Coleman (1990), Weber’in (2002) önermelerini yeniden ele aldığı çalışmasında bir toplumun dini değerlerinin, o dini destekleyen kişilerde belirli değerler oluşturacağını (makro-mikro) belirtmiştir. Bireylerde gelişen bu değerler, bireylerin ekonomik davranışla ilgili belirli tür yönelimlere uymalarını sağlayacaktır (mikro-mikro). Son olarak bireylerin ekonomik davranışla ilgili kabul ettikleri yönelimler, bir toplumda kapitalist ekonomik örgütlenmenin gelişimine yardımcı olacaktır (mikro-makro) (Coleman, 1990: 8). Bu bağ Coleman küveti (bathtub) olarak adlandırılmaktadır (Felin ve Foss, 2012) ve statik bir yapısal özelliğe sahiptir (Vromen, 2010).

Coleman (1990) çalışmasında, sosyal teoriyle ilgili ortaya koyduğu metateorik çerçeveyi üç bileşeni dikkate alarak oluşturmuştur. Bunlar; aktörlerin sınırları veya

147

yönelimleri üzerinde sistem özelliklerinin etkileri, sistem içindeki aktörlerin eylemleri ve sistem davranışı içindeki eylemlerin etkileşimleri ve bileşimleridir. Bu üç bileşen sosyal davranışın açıklanmasına yardımcı olmaktadır. Sosyal teorinin temel kavramlarıyla ilgili verilen bilgilerden sonra bundan sonraki kısım teorinin KDY’ye katkıları ile ilgili olacaktır.

4.2.1.1. Metodolojik Bireycilik ve KDY’nin Mikro Temelleri

Sosyal teori metodolojik bireycilik kavramıyla son yıllarda bir araştırma akımı olarak ortaya çıkan KDY’nin mikro temelleri konusunun anlaşılmasına katkı sağlamıştır. Metodolojik bireycilik kavramı, KDY’de bilginin paylaşımı ve koordine edilmesi (Foss, Husted ve Michailova, 2010), kolektif düzey yetenekler ve yeteneklerin bileşenleri (Abell, Felin ve Foss, 2008; Felin ve Foss, 2005; 2012; Felin vd., 2012) gibi konuların incelenmesinde yardımcı olmuştur. Bu katkılarla metodolojik bireycilik firmaya özgü kolektif yeteneklerin bileşimindeki bireyler ve bireyler arası etkileşimlere odaklanarak sürdürülebilir rekabet avantajının ve yaklaşımın mikro temellerinin anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.

Mikro temeller kavramı hem sosyal bilimler hem de KDY yazınında yeni bir konu değildir. Bu kavram bilimde indirgemecilik, sosyal bilimler felsefesinde ise metodolojik bireycilikle benzer kavramları ifade etmektedir (Felin vd., 2012). İndirgemecilik daha temel bir olgunun özel bir olgu açısından açıklanması süreci olarak ifade edilebilir (Kincaid, 1997). Daha ayrıntılı bir açıklamayla sosyal bilimlerde karmaşık, kolektif ve genel bir olgunun içeriğindeki bileşenler, ilişkiler ve bireyler açısından araştırılması olarak anlaşılabilir. Bu araştırma kolektif olgunun daha derin olarak incelenmesi anlamına gelmektedir (Elster, 1989).

KDY’de mikro temelleri anlama çabaları girişimsel yöneticiler veya yönetim takımının çevredeki fırsatları ve tehditleri anlama, kavrama ve firmaya özgü yetenekleri yeniden şekillendirmeleri, firmadaki bireylerin sınırlı rasyonel seçimleri, farklılaşan çıkarları, gelecekle ilgili beklentileri ve bilişsel farklılıkları gibi konuları kapsamaktadır (Abell vd., 2008). Ayrıca mikro temelleri açıklama girişimlerinde bireylerin yaptıkları seçimlerde farklılaşan inançları, bilgileri, becerileri ve tecrübeleri de bu konular arasındadır. Dolayısıyla örgütler, bireylerin ve grupların tercihleri, bilgisi, çıkarları veya farklılaşan amaçları doğrultusunda oluşuyorsa (March ve Simon, 1958: 2) bu kolektif

148

düzey varlıkların (yeteneklerin, örgütlerin) temellerinin anlaşılması için bireysel düzeyde incelemelere ihtiyaç vardır. Bu makro yapıların mikro temellerinin anlaşılmasında da metodolojik bireycilik önemli bir katkı sağlamaktadır.

Örneğin metodolojik bireycilik bilgi paylaşım rutinlerinin incelenmesi için kullanılmıştır. Bu inceleme örgütsel koşullar (makro), bireysel bilgi paylaşım davranışı (mikro) ve bilgi paylaşımı sonucunda elde edilen (makro) çıktıların birlikte değerlendirilmesini sağlamaktadır (Foss, 2007; Foss vd., 2010). Yani makro-mikro ve mikro-makro değişkenler birlikte ele alınmaktadır. Bu sayede bireylerin bilgi paylaşım davranışlarını etkileyen örgüt ve yetenek yapılarının birlikte ele alınması söz konusu olmaktadır. Bu katkılar ise bilgi temelli görüş ile yakın şekilde ilişkilidir.

Makro ve mikro analiz düzeylerindeki bu bağlantılar yeteneklerin temelindeki bireysel öğrenme ve örgütsel öğrenme yetenekleri (DiBella vd., 1996a; DiBella, Nevis ve Gould, 1996b) arasında da kurulabilir. Bu sayede bireysel düzey fırsatları algılama ve öğrenme yetenekleri ile kolektif düzey öğrenmenin birleştirilmesi ve koordinasyonu konularında rutinlerin kara kutusunun (Pavlou ve El Sawy, 2011) açılması sağlanmaktadır. Benzer şekilde bu makro ve mikro bağ, yöneticilerin ve çalışanların girişimsel faaliyetleri ve firmanın yapısını iyileştirme yetenekleri gibi konuların da anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Her iki örnekte de örgüt ve rutin yapısının birey davranışları üzerindeki (makro-mikro) ve birey davranışlarının örgüt ve rutin yapısı (mikro-makro) üzerinde etkileri görülebilmektedir. Sonuçta bu bağlantılar sosyal teorinin toplumu (kolektif/makro) ve insanı (birey/mikro) birlikte anlama çabasına ve metodolojik bireyciliğe ihtiyacı arttırmaktadır. KDY sosyal teoriden aldığı bu kavramla yeteneklerin bileşimindeki bireyler ve bireyler arası ilişkilerin kolektif yeteneklerle bağlantısının incelenmesine ve sürdürülebilir rekabet avantajının açıklanmasına katkılar sağlamıştır. Teori, örgütsel rutinlerin yapısının (standardizasyon) ve süreçlerinin incelenmesini sağlayarak hem statik hem de dinamik KDY’ye katkılar sağlamıştır.