• Sonuç bulunamadı

Ergenlerde ve Genç Kadınlarda Primer Over Yetmezliği (POY)

Yazar

Uzm. Dr. Belgin Devranoğlu

45

değerleri, FSH yükselmesi ile başvuran genç has-talarda, follikül havuzundaki boşalmayı İnhibin B ve antral follikül sayısına oranla çok daha duyarlı yansıtmaktadır. FSH değeri yüksek olup normal adet gören olgular ve FSH değeri yüksek, adet düzensizliği olan olgular amenoreik olmadıkları için POY tanı kriterine tam uymazlar. Bu olgular-da serum AMH ölçümü follikül havuzunu göster-me açısından özellikle fayda sağlamaktadır (15).

POY Kan Hormon düzeyleri - AMH azalır

- İnhibin azalır - FSH artar

- Testosteron azalır - Östradiol değişken

- Östrojen eksikliğine bağlı semptomlar hastaların çoğunda vardır. Sıcak basması, gece terlemesi gibi vazomotor semptomlar, uyku düzensizlikle-ri, vaginal kuruluk-disparoni görülebilir. Bununla birlikte bir grup hastada östrojen eksikliğine bağ-lı semptom ve bulgular hiç olmayabilir, vaginal muayenede östrojen eksikliğini gösteren hiçbir bulgu olmayabilir.

- POY genellikle sporadik olsa da olguların %10-15’inde birinci derece akrabalardan birinde de bu durum söz konusudur. (24)

- Yine anamnezde hipotiroidi, adrenal yetmezlik ve hipoparatiroidi gibi diğer otoimmün hastalık-lar araştırılmalıdır.

- POY, myasteni gravis veya SLE ile birlikte de görü-lebilir.

Klinik Değerlendirme

- Karyotipi normal olan POY olguları için tipik bir adet düzensizliği paterni yoktur.

- Olguların çoğunda normal puberte ve düzenli adet kanamalarını takiben bu durum oluşur.

- Olguları sadece %10-28’i primer amenore ile baş-vurur.

- Bazı hastalarda adet kanamaları aniden kesilir.

Bazı olgular gebelik ya da hormonal kontrasep-siyon sonrası adet kanamalarının tekrar başlama-ması şikayeti ile başvurabilir.

- Olguların %50’sinde oligomenore görülür.

- Polimenore ya da disfonksiyonel uterin kanama şeklinde adet düzensizlikleride görülebilir.

- Sekonder amenore ile başvuran olguda gebelik dışlandıktan sonra potansiyel dört neden; poli-kistik over sendromu, hipotalamik amenore, hi-perprolaktinemi ve POY, araştırılmalıdır. (22) - Sekonder amenore ile gelen hastaların

%4-18’inde POY olduğu unutulmamalıdır.

- POY popülasyonlar arası değişmekle beraber 40 yaşından önce yaklaşık %1; 30 yaşından önce yaklaşık %0.1; 20 yaşından önce %0.01 oranında görülür.

- Son 4 aydır adet düzensizliği (oligomenore, ameno-re, polimenoameno-re, menoraji) varsa, FSH değeri de me-nopozal sınırlarda (FSH > 40 mIU/L) ise, tanı konur.

- Son çalışmalar özellikle genç hastalarda follikül havuzundaki azalmayı değerlendirmede Anti-Müllerian Hormon (AMH) düzeylerinin en gü-venilir belirteç olduğunu göstermektedir. AMH

8

Etioloji

POY iki ana mekanizma ile olur 1. Folliküllerin tükenmesi

2. Follikül fonksiyon bozukluğu (6).

- Folliküllerin tükenmesi, Gestasyonun 20. Haftasında overlerde yaklaşık olarak 6-7 milyon oosit bulun-maktadır.Oogonya apopitozise ikincil olarak folü-küllerde atrezi gelişir. Apopitoz mekanizmasındaki değişim POY a neden olabilir.Folikü sayısındaki azalma puberte öncesinde olursa buna gonadal disgenezi denir. Primordial follikül miktarının int-rauterin hayatta yeteri kadar oluşturulamaması, follikül tüketiminin artması veya folliküllerin oto-immün ya da toksik olarak yıkılması sonucu olabilir.

- Follikül disfonksiyonunda ise, patolojik bir süreç (FSH-reseptör mutasyonu gibi) overde var olan fol-liküllerin normal fonksiyonunu engeller (25). Veya otoimmün hastalıklar normal over fonksiyonunu bo-zarak POY tablosuna yok açabilirler. Her iki durumda da sonuç aynı şekilde fonksiyonel over yetersizliğidir.

Ergenlerde folikül tükenmesi veya fonksiyon bozukluğu çeşitli faktörlere bağlı olabilir:

- İdiopatik nedenler

- kromozomal ve genetik nedenler - otoimmün nedenler

- overe karşı toksik etkiler

- Çoğunlukla kemoterapi veya radyasyon terapi-sinden kaynaklı hasar veya kromozom anomali-lerine bağlıdır.

- Frajil X’e ilişkin FMR1 genindeki bir premütasyon ile de ilişkilendirilir.

- Primer over yetmezliği, hipoparatiroidizm ve hi-poadrenalizm de dahil olmak üzere, bir çok en-dokrinopatilerle de ilişkili olabilir.

- Daha nadir olmakla birlikte, infiltratif veya infek-siyöz süreçlerden de kaynaklanabilir (3).

- Pelvis ameliyatı da over fonksiyonun bozulması-na neden olabilir.

- Primer over yetmezliği olan kadınların yaklaşık

%4’ünde, adrenal veya over antikorlar bulun-maktadır ve bu durum da, hastalığa yönelik bir otoimmün mekanizmayı akla getirmektedir (4).

- Çoğu olguda etiyoloji bilinmemektedir (1).  

Genetik Nedenler-Kromozom Anomalileri Sekonder amenore ile başvuran olguların karyoti-pi incelendiğinde sayısal yada yapısal kromozomal Önemli Notlar

- Primer over yetmezliği, 40 yaş öncesi kadınlar-da amenore ve hipergonadotropik hipogona-dism gelişmesi ile karekterizedir.

- Adetin kesilmesi ile over foliküllerin tükenmesi veya fonksiyon bozukluğu sergilemesidir.

- Fizyolojik ve psikolojik problemler eşlik eder - POY’a neden olan mekanizmalar tam olarak

açıklanamamıştır, sınırlı bir hasta grubunda ke-sin neden bulunabilir.

- Hastalar genelde oligomenore ve menoraji gibi adet düzensizliği şikayetleri ile başvurur-lar.

- Hastalar ve aileleri, hastanın rahatsızlığının gelecekteki fertilitesi üzerindeki etkisi, primer over yetmezliği ile ilgili komorbidite riski ve rahatsızlığın genetik kalıtım potansiyeli ile ilgili olarak bilgilendirilmelidir.

- Primer over yetmezliği teşhisinin ardından öz-saygıda azalma ve duygusal sıkıntı yaşandığı bildirildiğinden, psikolojik danışmanlık da sağ-lanmalıdır.

- Primer over yetmezliği teşhis edildiğinde has-talar en az yılda bir defa değerlendirilmelidir.

- Kan östrojen düzeyleri düşer.

- Östrojen eksikliği osteoporoz ve koroner kalp hastalıkları riskinde ciddi bir artışa neden ol-maktadır.

- Hormon terapisinin amacı, kemik, kardiyovas-küler ve cinsel sağlığı destekleyen seviyelerde sadece belirtilerin azaltılmasının ötesine geç-memektedir.

- Olası üreme tedavilerini görüşmek için hasta ve ailesi tarafından istendiğinde, bir üreme en-dokrinolojisi ve infertilite uzmanına başvurul-malıdır.

- Tanı sonrası hastaların %5-10’unda gebelik gö-rülebilir.

- Normal menopoz yaşına kadar hormon tedavi-si verilmelidir.

- Aile öyküsünde mental retardasyon, tremor-ataksi, Parkinson benzeri semptomların varlığı Frajil X sendromundaki FMR1 gen premutasyo-nunu düşündürebilir .

- Fizik muayenede POY’nin birlikte görüldüğü bazı hastalıklara ait ek bulgular (otoimmun adrenal yetmezlik bulgusu olan hiperpigmentasyon ve vitiligo gibi) izlenebilir. (25)

BÖLÜM 8 • Ergenlerde ve Genç Kadınlarda Primer Over Yetmezliği (POY)  47 mezliği görülme riski artmaktadır (9).Endometrioma eksizyonu gibi cerrahilerde POY nedeni olabilirler.

Overyan arter hasarına neden olabilecek cerrahiler POY ile sonuçlanabilir.

Frajil X Sendromu

30 yaş altında POY olgularında karyotip tayini yapıl-malıdır. FMR1 mutasyonu için genetik tarama tüm POY hastalarına, özellikle otizm, mental retardasyon ve aile öyküsü varsa önerilmelidir. Frajil X sendromu, en yaygın kalıtsal mental gerilik şeklidir. Primer over yetmezliği ve normal bir karyotipi olan kadınların

%6’sında, FRMR1 geninde bir premütasyon bulun-maktadır (5). Menstrüasyon, ergenlikte premütas-yon taşıyıcılar arasında normal görünmekle birlikte, premütasyon taşıyıcıların yaklaşık %1’i son adetlerini 18 yaşından önce görmektedir (10). Bir kadında 40 yaş öncesi kişisel veya ailede over yetmezlik öyküsü veya yüksek folikül stimüle edici hormon (FSH) se-viyesi öyküsü bulunuyorsa ve bu durumun bilinen bir nedeni yoksa, frajil X premütasyon taşıyıcı testi yapılmalıdır (11).X kromozomu uzun kolunda yerleş-miş olan trinükleotid tekrar sekansları ile ilişkili olan FMR-1 gen mutasyonu POY da dahil olmak üzere bir-çok önemli bozukluğa neden olur..

Teşhis

Hastalığın erken fark edilmesi ve erken tanı konul-ması osteoporoz gelişimini engellemede ve ileride gelişebilecek koroner arter hastalığından korumada önemlidir.Ergenlerde primer over yetmezliğin ta-nımlanmasına ilişkin bir fikir birliği bulunmamakta-dır ve teşhiste çoğu zaman geç kalınmaktabulunmamakta-dır. (teş-his: tablo 1) Kadınların %25’i POY tanısını 5 yıl gecik-me ile almaktadır. Bazı ergen kadınlarda ateş basması veya kuruluk ya da disparüni gibi vajinal semptom-lar bildirilse de, primer over yetmezliğin en yaygın belirtisi primer veya sekonder amenoredir. 3-4 ay devam eden adet düzensizlikleri araştırma yapılma-sını hakeder. Fizik muayeneleri genellikle normaldir.

Amenoreli hastalarda, primer over yetmezliği görül-me sıklığı %2 ile %10 arasında seyretgörül-mektedir (3).

Anormal kanama paternleri arasında, oligomenore (35 günde bir defadan daha az kanama), yapısal ol-mayan anormal uterus kanaması (örn. yumurtlama problemi, iyatrojenik veya sınıfl andırılmamış) veya polimenore (21 günde bir defadan daha sık olan kanama) (1). Düzensiz menstrüasyon döngülerinin hem erken ergenlikte yaygın olması hem de erken primer over yetmezliğin ilk belirtisi olması nede-anomalilerin olduğu tespit edilmiştir.POY

olgula-rında karyotip tayini önemlidir. Anomalilerin yarısı sayısaldır. Anomalilerin yarısı sayısaldır. X kromo-zom mozaisizmi veya Y kromokromo-zom mozaisizmi gibi.

Ergenlerde primer over yetmezliğinin en yaygın ne-denlerinden biri de, Turner sendromunun eşlik ettiği veya etmediği gonadal disjenezidir (3). Turner send-romunun insidansı 1/2500 dür.Turner sendromu kısa boy, gonadal disgenezi, primer amenore ile karekte-rizedir. Primer amenore görülen ergenlerin %50’sin-de anormal karyotiplerin olduğu gözlemlenmiştir.

Sekonder amenoreli (30 yaş ve altı) genç kadınların

%13’ünün ise anormal bir karyotipe sahip olduğu belirtilmiştir (5). Püberte ve büyüme gecikmeleri bu grupta yaygın olarak görülse de, pek çok hastada ilk olarak ancak menstrüasyon anormalliklerinin değer-lendirildiği sırada fark edilmektedir.

Otoimmün Nedenler

Otoimmün adrenal ve overyan yetmezlik arasındaki ilişki nedeni ile POY olgularının tanı anında adrenal otoantikorlar açısından taranması uygun olur. Bazı durumlarda adrenal otoantikorlar saptanamayacak düzeyde iken POY ortaya çıkabilir. Otoimmün tiroi-dit çok nadiren otoimmün ooforit ile beraber görü-lebilir. POY olgularında tiroidit prevelansı yüksektir.

(%14-27). Tiroid peroksidaz ve tiroglobulin antikor-ları taranması gereklidir.

Over Hasarı-Kemoterapi ve Radyasyon Terapisi En iyi tanımlanan nedenler overe hasar veren du-rumlardır.Kemoterapi veya radyasyon terapisinden hemen sonra over fonksiyonunun kaybedilmesine

“akut over yetmezliği” denmektedir ve bu durum ge-çici olabilmektedir. İatrojenik ajanlar folikül sayısını azaltır. Kemoterapide, hastanın kemoterapi aldığı sı-radaki yaşı, ilaç türleri ve doz sayısının gonadotoksi-site olasılığı üzerinde etkileri bulunmaktadır. En yük-sek akut over yetmezliği insidansı, alkilleyici ajanların veya prokarbazinin kullanımından sonra görülmekle birlikte, hasta kemoterapi alırken ne kadar genç ise, foliküllerin bazılarının da sağ kalma olasılığı o kadar yüksek olmaktadır (6–8). Tüm vücut, tüm beyin, pel-vis ve omurga irradyasyonu da akut over yetmezlik riskini artırmaktadır (9). Pelvis irradyasyonu (özellikle 10 Gy’den yüksek dozlarda), akut over yetmezliği için anlamlı bir risk faktörüdür (8). Radyasyon terapisi ile kombine verilen kemoterapi, akut over yetmezliği şansını artırmaktadır. Kemoterapiden sonra adet gören kadınlarda bile, hayat boyu primer over

yet-olan kadınlarda, over cerrahisi öncesi ve sonrası, ve kanserli genç kadınlarda kemoterapi öncesi ve son-rası over rezervinin değerlendirilmesinde giderek daha büyük önem kazanabilir (14).

Günümüzde over rezervini değerlendirmede en güvenilir yöntem olarak AMH karşımıza çıkmaktadır., menstrüasyon döngüleri arasında inhibin B seviye-lerinde anlamlı bir değişkenlik görülmektedir. Bu marker, over stimülasyona düşük yanıt verileceğini güvenilir şekilde öngöremez ve bu nedenle, inhibin B önerilen bir test değildir. AMH diğer testlere oranla siklus içerisinde daha az oranla değişkenlik gösterdi-ği için daha güvenilirdir.

Temsili over rezerv markırları (düzenli adet gör-me, seri serum estradiyol seviyeleri ve transvajinal ultrason ile antral folikül sayısı) son derece değiş-kendir ve kanser tedavisi gören genç kadınlarda ge-lecekteki doğurganlığı veya hormonal üretimi (6, 7) öngöremez, ancak araştırma aşamasındadırlar.

Primer over yetmezliği teşhisi gerçekleştikten sonra, karyotip, adrenal antikorları, FMR1 premütas-yonu ve pelvis ultrasonu da dahil olmak üzere daha ileri testler ile, primer over yetmezliğinin olası etiyo-lojileri araştırılabilir.

Tedavi

POY teşhisi konduktan sonra büyün hastalara karyo-tipleme yapılmalıdır.Normal pubertal gelişim göste-ren hastaların çoğunun karyotiplemesi normaldir.

X kromozomunda anormallik olan olgular doğum yapmış dahi olabilirler.

Primer over yetmezliği teşhisi konmuş bir erge-nin optimum şekilde tedavi edilmesi için, anlamlı gelişimsel değişikliklerin görüldüğü bu dönemde bu teşhisi duyan genç kadınların hem duygusal hem de fiziksel ihtiyaçlarına özel bir hassaslık gösterilme-lidir. Hastalar duygusal olarak hazır olmayabilir ve bu bozukluğun kısa ve uzun dönemli etkilerini anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyabilir.

Hormon Terapisi

Östrojen eksikliğine bağlı sekeller önlenmelidir.

Östrojen eksikliğine bağlı vazomotor semptomları ve ürogenital atrofiyi engellemek için hormon rep-lasman tedavisi yapılmalıdır.Primer over yetmezliği olan ergenlerde tedavinin amacı, menopoz yaşından önce overin ürettiği hormonları replase etmektir; bu tedavi, menopoz belirtilerinin tedavisine odaklanan menopoz hormon terapisinden önemli farklılıklar göstermektedir. Hormon terapisinin amacı, kemik, niyle, teşhis bu popülasyonda güç olabilmektedir.

Anormal adet gören kadınların %10’undan az bir kısmında primer over yetmezliği teşhis edilse de, rahatsızlığın kemik sağlığı üzerinde o kadar zararlı etkileri vardır ki, erken teşhis çok önemlidir (12). Bu nedenle, gebelik, polikistik over sendromu, hipotala-mik amenore, tiroid anormallikleri, hiperprolaktine-mi ve primer over yetmezliği de dahil olmak üzere, tüm olası nedenler için oral kontraseptifl er (OC’ler) gibi hormonal preparatlar alınmamasına rağmen, 3 veya daha fazla ardarda ay boyunca düzenli adetten düzensiz adete geçiş veya amenorenin görüldüğü genç kadınların değerlendirilmeleri önemlidir (1, 12). Erken menopoz aile öyküsü bulunan kadınlarda primer over yetmezliği açısından risk taşıdığından, ailenin tıbbi öyküsü de araştırılmalıdır (13).

Ta blo 1. Primer Over Yetmezliği Teşhisi ve İlk Değerlen-dirmesi.

Primer over yetmezliği teşhisi

En az 3 ardışık ay boyunca adet düzensizliği  

Folikül stimüle edici hormon ve estradiol seviyeleri (en az 1 ay aralıkla iki gelişigüzel test) 

Prolaktin ve tiroid fonksiyon testi   Teşhis doğrulanırsa:

Karyotip 

FMR1 permütasyonu  Adrenal antikorları 

— immünopresipitasyon ile 21-hidroksilaz (CYP21) veya

— Dolaylı immünofl oresans Pelvis ultrasonu

Veriler: Nelson LM. Clinical practice. Primary ovarian insuff ici-ency. N Engl J Med 2009;360:606–14.

POY şüphelinen olgularda ilk aşamada gebelik ekartasyonu yapılmalıdır.Şüphelenilen primer over yetmezliği için ilk laboratuar değerlendirmesi, ge-belik, tiroid hastalığı ve hiperprolaktinemi gibi ne-denlerin elimine edilmesine yönelik testleri ve bazal estradiyol ile bazal FSH seviyesinin ölçümlerini içerir.

FSH değerleri menopozal durum ile uyumlu bulun-duğunda 4-6 hafta arasında tekrarlanmalıdır. (nor-malde, kullanılan laboratuara bağlı olarak, bazal FSH seviyeleri 30-40 mIU/mL’den büyük olacaktır), Bulgu FSH seviyesinin yüksek olduğunu gösteriyorsa, pri-mer over yetmezliği teşhisi oluşturulabilir. 50 pg/

mL’den daha düşük estradiyol seviyeleri, hipoestro-jeniye işaret eder.

Ayrıca POY şüphe edilen hastalarda over rezer-vini değerlendirmek için inhibin B ve anti Müllerian hormon bakılması gereklidir. Anti mülleryan hor-mon (AMH) testi, yüksek primer over yetmezliği riski

BÖLÜM 8 • Ergenlerde ve Genç Kadınlarda Primer Over Yetmezliği (POY)  49 başlaması nedeniyle, primer over yetmezliği teşhisi-ne rağmen %5-10 spontan gebelik şansı bulunmak-tadır (10). %80 gebelik, canlı doğum ile sonuçlanır.

Gebelik istenen bir durum değilse, etkili bir doğum kontrol yöntemi düşünülmelidir. Bu durumda oral kontraseptivler (OC) yaygın olarak reçete edilmekle birlikte, bariyer yöntemlerinin veya bir rahimiçi ara-cın kullanılması tercih edilmelidir (1). Bir hasta, estro-jen dışı bir doğum kontrol yöntemini tercih ederse, kemik mineral yoğunluğunu korumak ve hipoestro-jeneminin diğer istenmeyen etkilerinin önlenmesi için estrojen de verilmelidir. Bir adet döngüsünün atlanması halinde, gebelik testi yapılmalıdır.

Kemik Kaybı

Östrojen eksikliğine ikincil trabeküler kemiklerde os-teoporoz ve osteopeni durumu ortaya çıkmaktadır.

Hormon replasman tedavisine alternatif olarak gün-lük 1000-1500 mg kalsiyum yanında D vitamini ve düzenli egzersiz önerilmelidir. POY hastalarının and-rojen miktarı normale oranla daha düşüktür.Andro-jen replasmanının faydası gösterilememiştir.

Erken yaşta over fonksiyonunun kaybedilmesi, kemik artışının en yüksek düzeyde olduğu bir dö-nemde kemik mimarisini etkiler. Estrojen yetmezliği olan ergenlerde çift-enerjili X-ray absorptiometri ta-raması önerilerini destekleyen yayınlanmış veri bu-lunmamaktadır. Bazı uzmanlar, estrojen yetmezliği olan ergenlerde, pik kemik artışını belgelendirmek için ergenliğin başından ortasına kadar ve daha son-ra da geç ergenlikte her 2 yılda bir kemik yoğunluğu-nu yıllık olarak takip etmeyi önermekte, bazı uzman-lar ise, uzun dönemli düşük kemik kitlesi tedavisi potansiyeli ve kırık riskinin düşük olması nedeniyle, bu popülasyonda düşük kemik mineral yoğunluğu bulgusunun sonuçlarının belirsiz olması nedeniyle bunu önermemektedir. Bu güne kadar, belirsiz ad-vers etkileri ve güvenlilik profilleri nedeniyle ergen popülasyon için bifosfonatların uzun dönemli kulla-nımı önerilmemiştir. Bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Kardiyovasküler Hastalık (KV)

Erken endojen estrojen kaybı yaşayan bireylerde, daha yüksek bir KV mortalite riski olduğu gösteril-miştir (15). Ergen popülasyona ilişkin verilerin yeterli olmamasına ve bu popülasyonda KV hastalığına yö-nelik standart tarama rejimleri bulunmamasına rağ-men, titiz bir takip gerekmektedir ve hekimler hasta-ların KV sağlığını optimize etmeleri için onlara des-kardiyovasküler ve cinsel sağlığı destekleyen

seviye-lerde sadece belirtilerin azaltılmasının ötesine geç-mektedir. Etiyolojisi ne olursa olsun, primer over yet-mezliği olan hastalarda estrojen eksikliği bulunmak-tadır. Dolayısıyla primer over yetmezliği olan genç kadınlar, doğru replasman ve optimum kemik sağlığı için menopoz dönemindeki kadınlara göre daha yük-sek östrojen dozlarına ihtiyaç duyabilirler (12). Göğüs gelişimi olmayan veya yetersiz olan kızlarda, östrojen terapisine başlanmalı ve tedavi, tübüler meme oluşu-munun önlenmesi için meme gelişimi tamamlanana kadar kademeli progesteron dozlarının uygulanma-sından önce yavaşça artırılmalıdır. Uterusu olan has-talarda endometriyal hiperpazinin önlenmesi amacı ile tedaviye mutlaka ayda 12-14 gün progesteron eklenmelidir. Hastanın tercihine göre hormon replas-man tedavisi siklik veya devamlı olabilir.

Pübertal gelişim tamamlandığında, hastanın uzun vadeli sağlığı için hormon terapisi gerekecektir.

Hormon desteği, normal over fonksiyonu için gerekli estradiyol seviyelerinin korunması amacıyla günlük bir terapiyi içerecektir. Fizyolojik doz aralığını yaka-lamak ve semptomların hafifl emesini sağyaka-lamak için günde 100 mikrogram transdermal, oral veya bazen de transvajinal estradiyol dozları tercih edilmektedir.

Her ay 10-12 gün döngüsel progesteronun tedaviye eklenmesi ile, karşılanmamış estrojen riskleri olan, endometriyal hiperplazi ve endometriyal kansere karşı koruma sağlanacaktır. Oral estradiyol kullanı-labilir, ancak karaciğerdeki ilk geçiş etkisi nedeniyle transdermal estradiyole göre tromboemboli potan-siyelini artırmaktadır. Oral kontraseptifl er, hormon terapisi için gerekenden daha yüksek estrojen doz-ları içerirler ve bu nedenle, ilk basamak hormon tera-pisi olarak önerilmezler.

IMS, EMAS ve NAMS gibi menopoz konusunda uluslararası saygın dernekler ortak görüşü POY’li hastaya normal menopoz yaşı olan 50 yaşa kadar hormon tedavisinin verilmesi gerektiği yönündedir.

POY olguları genç oldukları için kardiyovasküler hastalık ve meme kanseri açısından bazal riskleri yaşlı postmenopozal olgulara oranla çok düşüktür.

Ancak östrojen tedavisi almayacak olurlarsa koroner kalp hastalığı risklerinin uzun vadede artacağı bilgisi verilmelidir (26.27.28).

Fertilite ve Gebelikten Korunma

POY olan olguların çok az bir kısmı fertilite açısından hiçbir tedavi almadan gebe kalabilmektedir.Çok az fonksiyonel folikül kalsa bile, fertilite devam edebi-lir. Over fonksiyonun zaman zaman spontan olarak

maktır. Özellikle genç hastaların çoğu konu ile ilgili bilgilendirilme şekillerinden dolayı mutsuzdur. So-nuçlar hastaya telefonla değil, özel zaman ayrı-lan yüz yüze bir görüşmede söylenmelidir.“Erken menopoz” yerine daha ılımlı görünen “over yetersiz-liği” “over yetmezyetersiz-liği” gibi tanımlar tercih edilmelidir.

POY menopoz değildir, spontan over aktivitesi ve gebelik görülebilir. Hastaya tanıyı kabullenmesi için zaman vermek, hasta durumunu anladıktan sonra fertilite ile ilgili konuları konuşmak uygun olacaktır.

Doğurganlığın devamı için etkinliği ispatlanmış bir yöntem henüz yoktur. İnfertilite için bilinen en ge-çerli çözüm oosit donasyonu ya da evlat edinmedir.

Kromozom bozukluğu olanlara genetik danış-manlık verilmelidir.

İnfertil olgular için beklenmedik olan bu duru-ma yönelik psikiatri konsültasyonu faydalı olacak-tır. Ergen bir kadına, primer over yetmezliği teşhisi konduğunda, hasta ve ailesi çoğu zaman fertilitenin azaldığı, öz-imajın bozulduğu ve uzun dönemli hor-mon terapisinin gerektiği böyle bir rahatsızlık karşı-sında hazırlıksız kalmaktadır. Hastayı ve aileyi ofiste doğrudan bir görüşme ile bilgilendirmek en iyisidir (12). Ergenlerde, apati veya inkardan, vicdan azabı veya üzüntüye kadar değişen duygular görülebil-mektedir ve bu duygular anne-babaların veya vasi-lerin duygularından farklı olabilmektedir. Hekimler, bu haberi anne-babalara çocuklarından ayrı olarak söyleyebilirler, böylece anne-babalar teşhisi

İnfertil olgular için beklenmedik olan bu duru-ma yönelik psikiatri konsültasyonu faydalı olacak-tır. Ergen bir kadına, primer over yetmezliği teşhisi konduğunda, hasta ve ailesi çoğu zaman fertilitenin azaldığı, öz-imajın bozulduğu ve uzun dönemli hor-mon terapisinin gerektiği böyle bir rahatsızlık karşı-sında hazırlıksız kalmaktadır. Hastayı ve aileyi ofiste doğrudan bir görüşme ile bilgilendirmek en iyisidir (12). Ergenlerde, apati veya inkardan, vicdan azabı veya üzüntüye kadar değişen duygular görülebil-mektedir ve bu duygular anne-babaların veya vasi-lerin duygularından farklı olabilmektedir. Hekimler, bu haberi anne-babalara çocuklarından ayrı olarak söyleyebilirler, böylece anne-babalar teşhisi