• Sonuç bulunamadı

Türkiye 5.Enerji Sempozyumu (21-23.12.2005, Ankara) Bildiriler Kitabı, TMMOB Yayınları,

1.4.3. Yenilenebilir Enerjinin Önem

1.4.3.2. Enerji Arz Güvenliği ve Enerji Fiyatlarının Yükselmes

Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini artıran ikinci bir konu, enerji arzının güvenliğidir. Bu konuyu dünya kamuoyunun gündemine getiren ilk olay ise, 1967 yılındaki “Arap-Đsrail Savaşı (Altı Gün Savaşları)” olmuştur. 4 Haziran 1967’de Đsrail’in Mısır’a saldırmasıyla 3. Arap-Đsrail Savaşı başlamış; bunun üzerine bir gün sonra Bağdat’ta toplanan Arap devletleri, Đsrail’e doğrudan veya dolaylı olarak yardım eden Batılı devletlere petrol ambargosu uygulama kararı almıştır. Ancak, Petrol Đhraç Eden Ülkeler Örgütünün - Organization of the Petroleum Exporting Countries (OPEC) Arap olmayan üyeleri Đran ve Venezuela’nın, piyasada beliren petrol kıtlığından yararlanarak üretimlerini ve dış satımlarını artırmaları ise, diğer ülkelerin kısa süre içinde ambargodan vazgeçmelerine neden olmuştur. Böylece, ambargonun en önemli hedefleri olan ABD ve Batı Avrupa, ambargodan çok fazla etkilenmemiştir.

Aslında bu gelişmeler, enerji arzının temel direği olan petrol arzının güvenliğini uzun süre etkilemediyse de, daha sonra yaşanacak olayların tetikleyicisi olmuştur. Bu olaydan tam 6 yıl sonra, Mısır ve Suriye’nin Đsrail’e beklenmedik bir anda saldırarak 4. Arap-Đsrail Savaşı’nı başlatması, dünyayı, tarihe “1973 Petrol Krizi” olarak geçen olayın yaşanmasına kadar götürmüş; tarih, 16 Ekim 1973’ü gösterdiğinde ise OPEC, aldığı kararla petrolün fiyatını % 70 oranında artırdığını ilan etmiştir. Bir gün sonra ise, ABD’nin Đsrail’e askeri yardım yapılmasını öngören “Nixon Tasarısı” nı Kongre’den geçirmesi üzerine, petrol piyasasında tüketici ülkeler için yeni bir sayfa açılmıştır: Ambargo77.

Fosil kaynaklara, özellikle de petrole dayalı sanayi modeli oluşturan ülkeler, yaşanan ambargonun ardından, enerji dış alımındaki yüksek bağımlılığın ortaya çıkardığı olumsuz etkileri fark etmiştir. Krizin, enerji kaynakları konusunda yarattığı bu güvensizlik, yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı dünyada yoğun bir ilginin oluşmasını sağlarken (1979’da yaşanan 2. Petrol Krizi de bu gelişmeleri desteklemiştir), 1980’li yılların ortalarında petrol fiyatlarında başlayan düşüş eğilimi

77

bu ilgiyi azaltmıştır. Ancak, petrol krizleri sonucu gündeme gelen “enerji arz güvenliği” kavramı kalıcı olmuş ve “enerjinin çeşitlendirilmesi”, enerji politikalarının vazgeçilmez ögelerden biri haline gelmiştir78.

Bu olayların ardından, ABD’nin Irak’a yönelik yaptığı iki askeri operasyon da hemen hemen aynı sonuçları yaratmış; özellikle ikinci operasyonun neden olduğu güvensizlik ile Çin ve Hindistan ekonomilerindeki hızlı büyümeyle birlikte artan enerji gereksinimi, enerji fiyatlarının bugüne kadar görülmemiş biçimde artmasına neden olmuştur. Şekil 3, fosil enerji kaynaklarında son 20 yıllık dönemde yaşanan bu fiyat hareketlerini göstermektedir.

Şekil 3: Dünya Fosil Enerji Kaynaklarında Yaşanan Fiyat Hareketleri (1987-2006)

0.00 10.00 20.00 30.00 40.00 50.00 60.00 70.00 80.00 1 9 8 7 1 9 8 8 1 9 8 9 1 9 9 0 1 9 9 1 1 9 9 2 1 9 9 3 1 9 9 4 1 9 9 5 1 9 9 6 1 9 9 7 1 9 9 8 1 9 9 9 2 0 0 0 2 0 0 1 2 0 0 2 2 0 0 3 2 0 0 4 2 0 0 5 2 0 0 6 Yıl US $ Petrol Doğalgaz Kömür

Kaynak: BP., a.g.ç., s. 16, 31, 32, adlı çalışmadan yararlanılarak hazırlanmıştır.

Buna göre; yukarıda ifade edilen nedenlere bağlı olarak, 1987-2006 döneminde tüm fosil kaynaklarda yaşanan fiyat artışları ortalama % 100’ün üzerinde gerçekleşmiştir. Özellikle petrol ve kömür fiyatlarında 2003 yılına kadar süren yatay görünüm bu tarihten sonra bozulmuş ve fiyatlarda yeni bir yükselen eğilime girilmiştir. Ayrıca, OPEC’in beklenen kapasite artışını gerçekleştir(e)memesi ve daha önce belirtilen petrol piyasalarındaki yapay hareketler de, petrol fiyatlarındaki

78

yükselişi hızlandıran nedenler olmuştur79. Enerji fiyatlarında yaşanan bu hızlı yükselişin ise, yakın gelecekte küresel bir enflasyon riskini yaratma olasılığı bulunmaktadır.

Şüphesiz bu son yükselişle sadece ABD değil; petrol ve doğal gazın tüm dengeleri değiştirebilecek dinamikleri doğrudan etkilediğinin farkına varan ve bu nedenle siyasallaşma yoluna giden çok uluslu firmalar80 da, Irak kaynaklı enerji akışını kontrol etmenin karşılığını almış bulunmaktadır. Bu konuda en çarpıcı ifadelerden birini, Amerikalı ünlü Enerji Uzmanı Prof. Michael Klare kullanmıştır. Klare: “Irak’ı kontrol etmek, petrolün yakıt olarak değil, güç olarak kullanımına yöneliktir. Đran Körfezi’nin kontrolü ise, Avrupa’nın, Japonya’nın ve Çin’in kontrol edilmesi anlamını taşır. Böylece musluk, bizim elimizin altında olacaktır.”sözü ile, petrol ve doğal gaz bakımından zengin olan Orta Doğu’nun kontrol altında tutulmasının önemini vurgulamaktadır81. Đspatlanmış petrol rezervlerinin % 61,5’inin, doğal gaz rezervlerinin ise % 40,5’inin82 sadece bu bölgede olduğu göz önüne alındığında, söz konusu saptamalar daha büyük bir anlam taşımaktadır.

Enerji güvenliğini sağlamayı ve yeni kaynaklar kullanarak enerji çeşitlendirmesine gitmeyi hedefleyen en ciddi oluşum ise AB olarak görülmektedir. Son yıllarda köklü değişikliklere uğrayan enerji politikaları, sürdürülebilir, rekabetçi ve güvenli enerji anlayışıyla yeniden belirlenmiştir83. Bu alanda “White Paper (Beyaz Kitap)” ve “Green Paper (Yeşil Kitap)” gibi çeşitli çerçeve düzenlemeler oluşturan Birliğin Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, 2007 yılının başında açıkladığı yeni enerji izleminin amacının, Avrupa’yı petrol ve doğal gaza olan bağımlılıktan kurtarıp yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmek olduğunu ifade etmiştir84. Söz konusu çalışmada, 2030 için öngörülen enerji bağımlılığı petrolde %

79

MÜSĐAD, a.g.e., s. 70. 80

Mert Bilgin, Avrasya Enerji Savaşları, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Đstanbul, 2005, s.19. 81

Robert Dreyfuss, “The Thirty-Year Itch”, (01.01.2003),

http://www.motherjones.com/news/feature/2003/03/ma_273_01.html, (Erişim Tarihi: 15.10.2007). 82

BP, a.g.e., s. 6,22. 83

EC Directorate-General for Energy and Transport, “Green Paper”, (2006), s. 3, http://ec.europa.eu/energy/green-paper-energy/doc/2006_03_08_gp_document_en.pdf, (Erişim Tarihi: 04.10.2007).

84

“AB’nin Yeni Enerji Stratejisi”, Enerji Aylık Haber ve Araştırma dergisi, Yıl:12, Sayı: 2, Şubat 2007, s. 36.

84 iken, doğal gazda ise % 93 oranındadır85. Bu rakamlar, AB’nin, enerji arz güvenliğini sağlamak ve olası fiyat artışlarından daha az etkilenmek için yenilenebilir enerji yatırımlarına hız vermesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak; enerji arz güvenliği ve bunun yaratacağı fiyat değişimleri, fosil enerji kaynaklarını yoğun bir biçimde tüketen ülkeleri oldukça fazla etkilemektedir. Bir ülkenin, bu kaynaklara ve dolayısıyla “güce” sahip olabilmek için, farklı kıtadaki ülkelere askeri veya diplomatik müdahaleler yapabildiği göz önüne alındığında, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımını planlı ve hızlı bir şekilde artırmak dünya barışına da katkı sağlayacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise, bu kaynaklar ayrıntılı olarak incelenmektedir.

85

EC DGET, “Energy for a Changing World”, (2007), s. 1,

http://ec.europa.eu/energy/energy_policy/doc/2007_03_02_energy_leaflet_en.pdf, (Erişim Tarihi: 06.10.2007).

ĐKĐNCĐ BÖLÜM