• Sonuç bulunamadı

(MW) Kapasite Artışı

2.5. BĐYOKÜTLE ENERJĐSĐ

2.5.4. Dünya Biyokütle Enerji Potansiyeli ve Kullanımı

Biyokütle alanında, mevcut kaynakların yanı sıra, enerji ormancılığı ve enerji tarımı gibi yetiştirme yöntemlerine de yer verilmesi, biyokütle kaynakları ve enerji potansiyeline ilişkin sayısal değerleri daha “değişken” yapmaktadır. Bu nedenle, geleceğe ilişkin öngörüler, biyokütle enerjisinin sadece kullanım yönüyle değil potansiyel yönüyle de ilgili olmaktadır.

2.5.4.1. Dünya Biyokütle Enerji Potansiyeli

Günümüzde, dünya biyokütle kaynakları ve enerji potansiyeli oldukça büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu konuyla ilgili yapılan öngörülerin, kullanılan hesaplama yöntemleri ve birtakım değişkenlerden (tarımsal yöntemler, ormanların büyüme hızı, üretim teknolojileri vd.) dolayı birbirinden önemli ölçüde farklılık gösterdiği görülmektedir. Biyokütle enerji potansiyeline ilişkin kavramların daha açık ortaya konması ise, ifade edilen farklılıkların azaltılması konusunda yardımcı olacaktır.

Bu kavramlardan “kuramsal potansiyel”; mevcut bilimsel yöntemlerle şu an için değişmesi olası görülmeyen, fiziki ve biyolojik kısıtların sınırlandırdığı en üst seviyedeki potansiyeli ifade etmektedir. “Teknik potansiyel”; doğal değişimlerin ve mevcut teknolojilerin belirlediği potansiyel iken; “ekonomik potansiyel” kavramı ise; teknik potansiyelden ekonomik bir şekilde yararlanılabilmesi mümkün olan kısım için kullanılmaktadır182.

Tablo 12: Dünya Biyokütle Enerji Potansiyelinin Kıtasal/Bölgesel Dağılımı (2000-2050) Kıta/Bölge 2000 (EJ) 2050 (EJ) K.Amerika 21,5 198 G. Amerika-Karayipler 19,9 265 Asya 21,4 196 Afrika 21,4 372 Avrupa 8,9 67 Eski SSCB 10 238 Okyanusya - 107 DÜNYA TOPLAM 103,1 1.443

Kaynak: Bu tablo; Edward M.W. Smeets, André P.C. Faaij, Iris M. Lewandowski ve Wim C. Turkenburg., “A Bottom-up Assessment and Review of Global Bio-energy Potentials to 2050”, Progress in Energy and Combustion Science, Volume: 33, Issue: 1, February 2007, s. 65-66; EUBIA, “Biomass Resources and Production Potential”, http://p9719.typo3server.info/215.0.html, (Erişim Tarihi: 26.12.2007); adlı çalışmalardan yararlanılmıştır.

Bu tanımlamalar ışığında, dünyanın kuramsal biyokütle enerji potansiyeli, küresel enerji talebinin tümüne yetecek miktarda olup, yaklaşık 2.900 Ej/yıl (69,263 milyar tpe/yıl) seviyesindedir. Ancak, teknik kısıtlar dikkate alındığında, 2000 yılında en az 103,1 Ej/yıl (2,462 milyar tpe/yıl) olduğu öngörülen teknik biyokütle

182

Bu kavramlara ek olarak, “ekolojik potansiyel” terimi ise, ekolojik belirleyicilerin (biyo-çeşitlilik, erozyon vd.) dikkate alınarak hesaplandığı bir potansiyel türüdür. EUBIA, “Biomass Resources and Production Potential”, http://p9719.typo3server.info/215.0.html, (Erişim Tarihi: 26.12.2007).

enerji potansiyelinin, 2050 yılında yaklaşık 1443 Ej/yıl (34,440 milyar tpe/yıl) seviyesine kadar yükselebileceği belirtilmektedir (Tablo 12).

Kıtasal/bölgesel dağılım incelendiğinde; biyokütle enerji potansiyelinin Avrupa ve eski SSCB ülkelerinde düşük olduğu (2050 yılı için Eski SSCB ülkeleri 238 Ej/yıl tahmin edilmiştir); bunların dışındaki kıtalarda/bölgelerde ise birbirine yakın bir dağılım gösterdiği görülmektedir. Özellikle, Afrika’nın (Afrika’nın güneyi) büyük ormanlık alanlara ve çok sayıda hayvan türüne sahip oluşu, bu kaynaklara ilişkin biyokütle enerji potansiyelinin gelişmesini sağlamaktadır (2050: 8,885 milyar tpe/yıl). G.Amerika’da ise, özellikle sıvı biyoyakıt üretimine uygun küçük ve büyük ölçekli tarım alanları bulunmakta ve bu alanlarda enerji bitkileri yetiştirilmektedir183.

2.5.4.2. Dünya Biyokütle Enerji Kullanımı

Günümüzde biyokütle enerjisi, dünya birincil enerji tüketiminin yaklaşık % 11 ile % 14’ünü karşılamakta ve böylece, tüm yenilenebilir enerji kaynakları arasında ilk sırada yer almaktadır Araştırmalar göstermektedir ki, biyokütle kullanımının büyük bir çoğunluğu, ısınma ve yemek pişirme amaçlı “klasik biyokütlelerde” yoğunlaşmakta ve “az gelişmiş-gelişmekte olan ülkeler” tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun temel nedenleri; söz konusu ülkelerdeki hızlı nüfus artışı ve fosil kaynakların bu artışı karşılayacak seviyede olmayışıdır.

Buna karşın, Çin ve Brezilya gibi sanayileşme hızı yüksek olan ülkeler, özellikle “çağdaş biyokütle” kullanımı üzerine çalışmalarını sürdürmekte; elektrik enerjisi ile biyomotorin ve biyoetanol gibi ticari nitelikteki biyokütle teknolojilerini hızla geliştirmektedir184.

183

Smeets vd., a.g.m., s. 67. 184

EUBIA, “Bioenergy Deployment”, http://p9719.typo3server.info/116.0.html, (Erişim Tarihi: 26.12.2007).

Şekil 13: Dünya Biyokütle Enerji (Elektrik - Yakıt) Üretimi (2006) Almanya 2.681 ABD 18,4 ABD 56,3 Đt alya 857 Brezilya 17 Almanya 13,4 ABD 826 Çin 3,85 Brezilya 13,4 Diğer 3.131 Diğer 6,65 Diğer 100,3 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% 80% 90% 100%

El e k tri k (TW h ) Bi yoe tan ol (Hm3) Bi yom otori n (1.000 Ton )

Kaynak: WEC., 2007 (Survey); s. 335-339 adlı çalışmadaki veriler derlenerek hazırlanmıştır.

Şekil 13’te görüldüğü üzere, biyokütle enerji teknolojilerinde Almanya, ABD ve Brezilya ilk sıralarda yer almaktadır. Bu üç ülke, küresel biyoelektrik üretiminin yaklaşık yarısını gerçekleştirirken; şekilde yer almayan Avusturya, Đngiltere, Danimarka, Đsveç gibi Avrupa ülkeleri de, odun parçacıkları ve katı belediye atıklarını değerlendirerek elektrik enerjisi üretmektedir.

2006 yılı sonu itibariyle, dünyadaki biyoenerji santrallerinin toplam kapasitesi 44 GW’a yükselmiştir. ABD, Brezilya ve AB ülkelerinde yoğunlaşan bu santraller, küresel elektrik üretiminin % 1,3’ünü karşılarken; bu oranın 2050 yılında % 3 ile % 5 aralığında olması beklenmektedir185.

Biyoetanol üretimi açısından, ABD ve Brezilya, toplam biyoetanol üretiminin % 75’ini sağlamaktadır. ABD, ham madde olarak mısıra ağırlık vermekte; Brezilya ise biyoetanol üretiminde şeker kamışını tercih etmektedir. Bu bitkiler şeker açısından zengin olduklarından dolayı, biyoetanol her iki ülkede de genellikle taşıt yakıtı olarak kullanılmaktadır. Bu iki ülkeye Đsveç de dahil edildiğinde, biyoetanol kullanılan taşıt sayısı, sadece bu üç ülkede 6 milyonu geçmektedir.

185

IEA, “Biomass for Power Generation and CHP”, IEA Energy Technology Essentials ETE 03, January 2007, s. 3.

Günümüzde, Brezilya’nın 300’ün üzerinde, ABD’nin ise 130’un üzerinde biyoetanol üretim tesisi bulunmaktadır. ABD, tesis sayısını ve üretim kapasitesini hızla geliştirirken; Brezilya ise, 2009 yılına kadar üretimini % 40 oranında artırmayı planlamaktadır186.

Biyomotorin üretiminde de dünya çapında hızlı bir artış yaşanmaktadır. Bununla birlikte, biyoetanol üretimiyle karşılaştırıldığında oldukça küçük bir hacme sahip olan biyomotorin pazarında, Almanya ilk sırada bulunmaktadır. Toplam biyomotorin üretiminin % 35’ini gerçekleştiren Almanya’yı, Đtalya (% 10) ve ABD (% 9) takip etmektedir.

Biyomotorin üretiminde birçok ülke, yağ açısından zengin kanola ve ayçiçeği bitkilerini tercih ederken, kızartma yağları ve hayvansal yağların da bu alanda değerlendirildiği görülmektedir. Ayrıca, biyomotorin üretimi için bitkisel yağ üretimi de hızla yaygınlaşmakta; sadece 2006 yılında, dünyadaki hurma yağı ve soya yağı üretiminin % 50 oranında artış gösterdiği belirtilmektedir.

Özet olarak, ulaştırma alanında biyomotorin ve biyoetanol kullanımı birçok ülke tarafından teşvik edilmektedir. Biyoyakıtlardan elektrik üretimi sağlanması konusunda ise, özellikle AB ülkelerinin yoğun çalışmaları devam etmektedir. “Đkinci nesil yenilenebilir yakıt” olarak adlandırılan biyoyakıtların karayolu taşımacılığında kullanılan tüm yakıtlar içindeki payının, 2050 yılında % 13’e yükselmesi; biyoyakıt kullanımıyla doğaya bırakılan karbon miktarının da % 6 oranında azalması beklenmektedir187.