• Sonuç bulunamadı

YENĐLENEBĐLĐR ENERJĐ KAYNAKLARI AÇISINDAN TÜRKĐYE VE AVRUPA BĐRLĐĞĐ KARŞILAŞTIRMAS

3.2. TÜRKĐYE VE AVRUPA BĐRLĐĞĐ’NĐN ENERJĐ POLĐTĐKALARI VE YENĐLENEBĐLĐR ENERJĐNĐN YERĐ

3.2.2. Avrupa Birliği’nin Enerji Politikaları ve Yenilenebilir Enerjinin Yer

3.2.2.1. Avrupa Birliği’nin Enerji Politikaları

AB’nin enerji politikaları, ilk olarak 1950'li yıllarda, AKÇT’nin kömür politikası geliştirmesiyle uygulamaya başlanmıştır. Ardından, EURATOM’un

227

TEĐAŞ, “Türkiye Brüt Elektrik Enerjisi Üretiminin Birincil Enerji Kaynak Paylarının Yıllar Đtibariyle Gelişimi (1970-2006)”, http://www.teias.gov.tr/ist2006/32.xls, (Erişim Tarihi: 03.02.2008).

nükleer enerji sektörü için ortak politika oluşturmasıyla devam etmiş ve AET ile de diğer enerji sektörleri (petrol, doğal gaz, elektrik) kapsanmıştır. AB’nin enerji politikaları, büyük ölçüde her biri enerji sektörünün belirli bölümlerine ilişkin kurallar içeren bu üç ayrı kuruluşa göre belirlenmiştir.

AB’nin enerji sektörüne verdiği önem, AB'nin temellerini oluşturan üç antlaşmadan ikisinde bu konuya gösterilen özel ilgiden anlaşılmaktadır. 1951 yılında imzalanan Paris Antlaşması ile kurulan AKÇT, birincil enerji kaynağı olan kömür temelinde enerji arz ve talebine ilişkin sorunların çoğunu dikkate almıştır228. EURATOM ise, 1957 yılındaki Roma Antlaşması ile kurulmuş olup; söz konusu oluşumda yer alan ülkeler (Almanya, Fransa, Belçika, Đtalya, Hollanda ve Lüksemburg), o tarihlerdeki enerji gereksinimlerini atom enerjisi kullanarak karşılamayı planlamıştır.

Özellikle, 1956 yılında yaşanan Mısır-Đsrail Savaşı ve ardından, Đngiltere ve Fransa’nın Süveyş Kanalı’na müdahale etmesiyle başlayan dönemde, Ortadoğu’dan Avrupa’ya gerçekleştirilen petrol taşımacılığı önemli ölçüde aksamıştır. Bu durum, petrol bağımlılığının azaltılması ve diğer enerji kaynaklarının üretime sokulması konusunda, Avrupa’da önemli çalışmaların başlamasına neden olmuştur229.

Ancak, tüm bu gelişmelere karşın, 1970’li yıllardaki petrol krizlerine kadar enerji alanında ortak bir politikanın istikrarlı bir şekilde belirlenip uygulanamadığı ve genellikle, ülkelerin kendi ulusal enerji politikalarını devam ettirdiği görülmektedir. Bunun başlıca nedenleri; dış ülkelerden bol miktarda ucuz enerji kaynağı sağlanması, üye ülkelerin enerji tüketim yapılarındaki farklılıklar, enerji alt sektörlerinin kendine özgü işleyişi ve sorunları230 ile ülkelerin, enerji gibi ulusal egemenlik konusu olarak değerlendirilen bir konuda yetkilerini devretmek istememesinden kaynaklanmıştır.

228

AKÇT’yi kuran Paris Antlaşması, 23 Temmuz 2002 tarihinde son bulmuştur. Bu tarihten itibaren, kömür ve çelik sektörleriyle ilgili konular AB Komisyonu’nun sorumluluğundadır. A.Yavuz Ege,

Avrupa Birliği’nin Enerji Politikası ve Türkiye’nin Uyumu, UPAV Yayınları, Ankara, 2004, s. 11.

229 Karluk, a.g.e., s. 17. 230

1973 ve 1979 yıllarında meydana gelen petrol krizleri, petrole yüksek seviyede bağımlı olan Avrupa ülkelerinde “enerjide arz güvenliği” sorununu yaratmış ve böylece, Birliğe üye ülkelerin ortak bir enerji politikası oluşturma ve uygulama yönündeki duruşu önemli bir değişikliğe uğramıştır. Özellikle, “16 Eylül 1986 tarihli Konsey Kararı”231, enerji alanında 1995 yılı hedeflerini ve üye ülkelerde, belirlenen hedeflere uyum konusunda yapılması gerekenleri belirtmesi açısından önemlidir.

Bu gelişmeler doğrultusunda, yeni enerji politikasında iki temel ögenin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu ögeler; enerjinin verimli kullanımı ve enerji tüketiminde yerli kaynaklara (nükleer enerji, hidroelektrik enerji, petrol ve doğal gaz üretimi) ağırlık verilmesi olmuştur. Böylece, 1970’li yıllarda % 50’lere yükselen Birlik dışı enerji dış alım oranı, 1980’li yılların sonunda % 40’lara kadar düşüş göstermiştir232.

1980’li yılların sonları ile 1990’lı yılların sonları arasındaki dönem ise, ortak enerji politikasının oluşturulmasına yönelik en önemli adımların atıldığı dönem olmuştur. Bu dönemle birlikte, AB içerisinde enerji konuları üç önemli yaklaşımla yakından ilişkilendirilmiştir. Bunlar; AB’nin “Đç (Tek) Pazar Programı (Đnternal (Single) Market Programme)233” ve rekabet politikası, AB’nin gelişmekte olan ortak çevre politikası ile “Avrupa Enerji Şartı (European Energy Charter)” ve “Enerji Şartı Antlaşması ( The Energy Charter Treaty)234”dır.

231

“Council Resolution of 16 September 1986”, http://eur-lex.europa.eu/en/repert/1210.htm, (Erişim Tarihi: 11.02.2008).

232

Francis McGowan, European Energy Policies in a Changing Environment, Printed by Physica- Verlag Co., Germany, 1996, s. 1-2.

233

Bu program, 1992 yılı sonu itibariyle yürürlüğe girmiş olup; rekabetin artması, ekonomik etkinliklerin canlanması ve sanayide yeniden yapılanmanın gerçekleştirilmesi amacıyla üye ülkeler arasındaki engellerin (mal, hizmet, iş gücü, sermaye) kaldırılmasını hedeflemektedir. European Commission, “The Macroeconomic Effects of the Single Market Programme after 10 Years”, http://ec.europa.eu/internal_market/10years/background_en.htm, (Erişim Tarihi: 12.02.2008). 234

Avrupa Enerji Şartı (17 Aralık 1991), Eski SSCB ve MDAÜ ülkelerindeki enerji potansiyelini harekete geçirmek yoluyla, AB’nin enerji arz güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 51 ülke tarafından Lizbon’da imzalanan Enerji Şartı Antlaşması (17 Aralık 1994), Doğu-Batı arasındaki endüstriyel iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla, enerji yatırımları, ticareti ve geçişi konularında hukuki anlamda birtakım düzenlemeler içermektedir. “European Energy Charter”, http://europa.eu/scadplus/leg/en/lvb/l27028.htm, (Erişim Tarihi: 12.02.2008).

Tüm bu girişimler, 1990’lı yılların başı itibariyle AB’nin yeniden canlanması süreciyle yakından ilgilidir. Birçok alanda olduğu gibi enerji alanında da daha ileri seviyede iş birliği, kurumsal yapılanma ve “Avrupalılaşma” süreci hız kazanmıştır.

Bu çerçevede, enerji alanında ortaya çıkan sorunların giderilmesi amacıyla, enerji sektörünün Tek Pazar’a dahil edilmesine karar verilerek bu konudaki çalışmalara ağırlık verilmiştir. Böylece, AB enerji iç pazarı için genel ilkeleri ve amaçları ortaya koyan “Beyaz Kitap: Avrupa Biriliği için bir Enerji Politikası (White Paper: An Energy Policy for the European Union)” Aralık 1995’te; “Yeşil Kitap: Enerji Arz Güvenliği için bir Avrupa Đzlemine Doğru (Green Paper: Towards a European Strategy for the Security of Energy Supply)” Kasım 2000’de yayımlanmıştır235. Her iki kitapta yer alan ve AB’nin, günümüzde de aynı şekilde benimsediği üç temel politika ise;

* Enerji arz güvenliğinin sağlanması, * Çevrenin korunması ve

* Birlik içinde serbest ve rekabetçi bir enerji pazarının tam olarak gerçekleştirilmesidir.

Özellikle Yeşil Kitap’ta, sera gazı miktarındaki artış ve küresel sıcaklıktaki yükselmeye bağlı olarak küresel iklim değişikliğine vurgu yapılmaktadır. Birlik, 2000 yılında, Kyoto Protokolü temelinde küresel iklim değişikliğine karşı verilecek mücadelenin öncelikli konuları arasında yer aldığını açıkça belirtmiştir.

Bu açıdan, gerek çevrenin korunması, gerekse Birliğin petrol ve doğal gaza olan bağımlılığının mümkün olduğunca azaltılabilmesi amacıyla, yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının artırılması politik bir öncelik olarak belirtilmiştir236. Söz konusu politikalar, Mart 2006’da yayımlanan “Yeşil Kitap: Sürdürülebilir, Rekabetçi

235

DTM Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Türkiye, DTM Yayınları, Ankara, 2007, s. 154-155.

236

EC, “Livre Blanc: Une Politique de l'Energie pour l'Union Européenne”, COM (94) 659 et Bulletin UE 12-1995, http://europa.eu/bulletin/fr/9512/p103101.htm, (Erişim Tarihi: 15.12.2007); EC, “Green Paper: Towards a European Strategy for the Security of Energy Supply”, COM (2000) 769, s. 2-3, http://europa.eu.int/comm/energy_transport/en/lpi_en.html, (Erişim Tarihi: 15.12.2007).

ve Güvenli Enerji için bir Avrupa Đzlemi (Green Paper: A European Strategy for Sustainable, Competitive and Secure Energy)” adlı çalışmada da yer almaktadır. Birlik, 2007 yılı başında, belirlenen politikaların gerçekleştirilmesi için kullanılacak stratejilerin; doğal gaz ve petrole olan bağımlılıktan kurtularak, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve enerji tasarrufuna yönelmek olduğunu ifade etmiştir237.

Son olarak, AB’nin ortak enerji politikasını destekleyen programları kısaca belirtmek gerekirse; Akıllı Enerji: Avrupa (Intelligent Energy: Europe) programı ile Altener (yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi), Save (enerji verimliliğinin artırılması), Coopener (yenilenebilir enerji gelişimi ile enerji verimliliğinin birlikte gerçekleştirilmesi), Synergy (enerji alanında uluslararası iş birliğinin sağlanması), Carnot (katı yakıtların daha temiz ve verimli kullanımını sağlayacak teknolojilerin geliştirilmesi), Sure (nükleer enerji sektöründe iş birliği ve güvenliğin sağlanması) gibi alt programlarla genel olarak; enerji arz güvenliğinin güçlendirilmesi, iklim değişikliğiyle mücadele ve Avrupa enerji sektörünün rekabete teşvik edilmesi amaçlanmaktadır238. Türkiye ise, 2006 yılı sonunda birinci dönemi biten “Akıllı Enerji: Avrupa” programına katılım payını ödemediği için, bir önceki dönemde proje sunamamış ve mali yardım alamamıştır239.

Bu programların yanı sıra, Maastricht Antlaşmasıyla oluşturulan Trans- Avrupa Enerji Ağları (Trans-European Energy Networks – TEN-E), 1996-2001 döneminde Birlik üyesi ülkelerin ulaştırma, iletişim ve enerji alanlarında bütünleşmelerine yönelik Trans-Avrupa Ağları (Trans-European Networks – TEN)’nın bir ögesi olup; program kapsamındaki projelerle enerji iç pazarının

237

EC, “Green Paper: A European Strategy for Sustainable, Competitive and Secure Energy”, COM (2006) 105, s. 3, http://ec.europa.eu/energy/green-paper-

energy/doc/2006_03_08_gp_document_en.pdf, (Erişim Tarihi: 15.12.2007); EC, “An Energy Policy for Europe – A Need for Action”, s. 2-3,

http://ec.europa.eu/energy/energy_policy/doc/2007_03_02_energy_leaflet_en.pdf, (Erişim Tarihi: 15.12.2007).

238

EC DGET, “Externalisation Arrangements for Intelligent Energy for Europe Programme a Cost- effectiveness Assessment”, (Final Report, 10.12.2002), s. 2,

http://www.ec.europa.eu/dgs/energy_transport/evaluation/activites/doc/reports/energie/agence_energi e_intelligente_en.pdf, (Erişim Tarihi: 10.02.2008); DTM, 2007 (AB); s. 155-156.

239

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, “Türk Kuruluşları için Avrupa Birliği Fonlarının Kullanılması Seminerinden Notlar” (27.06.2005-Đstanbul), s. 7,

gerçekleştirilmesi ve ekonomik-sosyal uyumun güçlendirilmesi amaçlanmaktadır240. Türkiye, Aralık 2007 tarihi itibariyle, Trans-Avrupa Ağları’nın ulaştırma alt başlığında AB ile müzakereye başlamıştır241.

AB’nin desteklediği ve Türkiye’nin de dahil olduğu diğer bir proje ise, Avrupa’ya Devletler Arası Petrol ve Doğal Gaz Taşımacılığı (Interstate Oil and Gas Transport to Europe - INOGATE) programıdır. Günümüzde INOGATE Anlaşması’nı imzalayan 21 ülke bulunmakta olup; bu proje çerçevesinde AB, özellikle doğal gazın boru hatları ile bölgeye taşınarak enerji arz güvenliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır242.

3.2.2.2. Avrupa Birliği’nin Enerji Politikalarında Yenilenebilir