• Sonuç bulunamadı

2.2. Pragmatizmin Öncüleri

2.2.2. John Dewey

Üç klasik Amerikan filozofundan üçüncüsü ve günümüze en yakın olanı John Dewey’dir. 1859 yılında Burlington, Vermont’ta doğdu. Dewey, 1879’da Vermont Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1884’te John Hopkins Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı.146 Daha sonra Michigan, Chicago ve son olarak da New York’taki Columbia Üniversitesi’nde çalışan Dewey, bütün kariyerini üniversite

143 C. Türer, C. Sanders Peirce’ın Pragmatik Felsefesi, s. 49. 144 H. S. Thayer, Pragmatism, s. 124.

145 C. Türer, C. Sanders Peirce’ın Pragmatik Felsefesi, s. 50; Peirce ve Felsefesi hakkında daha geniş bilgi için bkz. Juan Fontrodona, Pragmatism and Management Inquiry: Insights from the Thought of Charles S. Peirce. Westport, 2002; Charles Sanders Peirce, Philosophical writings of Peirce, edt. Justus Buchler, New York,1955; Justus Buchler, The Philosophy of Peirce, London, 2000; Charles Sanders Pierce, Peirce on signs: writings on

semiotic, edt, James Hoopes, USA, 1991; Charles Sanders Peirce; Charles S. Peirce, Selected Writings, edt.

Philip P. Wiener, New York, 1966; Kelly A. Parker, The continuity of Peirce's Thought, USA, 1998; Nathan Houser, Don D. Roberts, James Van Evra, Studies in the logic of Charles Sanders Peirce, USA, 1997; Gerard Deledalle ,T. H Dalton, Charles S. Peirce's Philosophy of Signs, Bloomington, 2000; Jacqueline Brunning, Paul Forster (edt.), The Rule of Reason, Toronto, 1997; Kenneth Laine Ketner (edt), Peirce and Contemporary

Thought, USA, 1995; Israel Scheffler, Four Pragmatists, New York, 1974; Guy W. Stroh, American Philosophy,

Princeton,1968; John E. Smith, Themes in American Philosophy, New York, 1970. 145 C. Türer, C. Sanders Peirce’ın Pragmatik Felsefesi, s. 37.

hocası olarak sürdürmüştür. Burada görevde olduğu süreç içerisinde filozof, sosyal ve politik teorisyen ve eğitim danışmanı olarak dünyayı gezdi. En önemli gezileri ise Japonya, Çin ve SSCB’ye yaptığı gezileridir. Onun, pratik alanda ve kamu işlerindeki etkinliği çok az filozofa nasip olmuştur.147

Dewey bir akademisyen olarak, Amerika’nın sosyal meselelerini hiçbir zaman ihmal etmeyerek kadınların oy hakları, gelişmeci eğitim, eğitimcilerin hakları, hümanist hareketler ve uluslararası barış konularını her zaman desteklemiştir.

Dewey, metafizik, epistemoloji, zihin felsefesi, bilim felsefesi ve estetiğe önemli katkılarda bulunmuştur. Ancak eğitim felsefesi ve sosyal felsefeye olan katkıları, en önemli katkılar olarak kabul edilmiş ve bu konularda meşhur olmuştur.148

XIX. asrın son on yılında Neo-Kantçı etkinin belirgin bir şekilde hissedildiği ABD’de Peirce’ın ayrılık noktası Kantçılık, W. James’in Britanya Ekolü’nün ampirizmi, Dewey’inki ise Neo-Kantçılık olmuştur.149

Dewey’i diğerlerinden ayıran bir diğer özellik de Darwin’in evrim kuramını açıkça kabul edişiydi. Ona göre, zihin de beden gibi varoluş mücadelesinde aşağı biçimlerden gelmiş olabilirdi. O, her alanda başlangıç noktası olarak Darwinciliği esas almıştı. Ona göre nesneler doğaüstü nedensellik ile değil, ortamdaki yeri ve görevine göre açıklanmalıdır. O, Schopenhauer’in (1788-1860) “İstem”ine ve Bergson’un (1859-1941) “Hayatî atılış”ına güvenmiyordu. Dewey’e göre bunlar kabul edilemez değildirler, ancak tapınılmalarının da anlamı yoktur; çünkü bu dünya kuvvetlerinin insanın yarattığı ve saygı gösterdiği her şeyi yıktığı da olmuştur. Bu nedenle Tanrısallık, kozmik güçlerde değil insanın içindedir.150

Dewey dinî olanı ele alırken, tanrı sözcüğünü kullanmak istemez. Çünkü bu sözcüğün doğaüstü bir varlık ile ilgili olağan anlamı, kabul edilebilir değildir. Eğer kullanılacak olur ise bunu “muayyen bir mekânda ve zamanda kişinin iradesi ve duygusu üzerine otorite olarak kabul ettiği, ideal gaye ve değerler olarak anlamlandırır.” Dewey’e göre tanrı sözcüğü böyle kullanıldığında geleneksel dinlerde olduğu gibi, nihai dini kavramı ifade eder.151

Bacon, Hobbes, Spencer ve Mill soyunun torunu olan Dewey, iyi bir pozitivist gibi, metafiziği din biliminin yankısı ve başka bir kılığı olarak görmektedir.

147 B. Magee, age, s. 292.

148 J. R. Shook, age, s. 109; Dewey’in hayatı hakkında bkz. Jay Martin, The Education of John Dewey: A

Biography, New York, 2002, s. 5-488; Jo Ann Boydston, The Life and Mind of John Dewey, Carbondale, IL,

1973, s. 1-324.

149 John Dewey, The Essential Dewey, vol.1, Edt. Larry A. Hickman, Thomas M. Alexander, Bloomington-IN, 1998, s. 9.

150 W. Durant, age, s. 512-513. 151 J. R. Williams, age, s. 59.

Ona göre felsefenin sorunlarının daima din sorunlarıyla karıştırılmış olması felsefenin kusurudur. Alman felsefesinde dinsel sorunlara olan ilgi, felsefi gelişimin akışını saptırırken, İngiliz felsefesinde toplumsal ilgi, doğaüstüne olan ilgiden daha ağır basmıştır. Otoriter bir din ve feodal bir aristokrasiyi yansıtan bir idealizm ile ilerici bir demokrasinin liberal inancını yansıtan bir duyuculuk arasındaki savaş iki yüzyıl sürdü. Dewey bu yüzden hala Orta Çağ’dan kurtulunamadığını düşünmektedir. Ona göre modern çağ; ancak her alanda doğacı görüş benimsendiğinde başlayacaktır. Burada, zihnin sadece maddeye indirgenmesi kastedilmemektedir; zihin ile hayatın din bilimsel olarak değil, biyolojik olarak üzerinde etkide bulunulan, tepki gösteren, kalıplanan ve kalıplayan bir ortamdaki organ, organizma olarak anlaşılması kastedilmektedir.152

Dewey’in pragmatizmine göre tecrübe aslen zihnî değil doğaldır. Tecrübe, etkileşime girilen doğal objelerin durumlarından meydana gelir. Pragmatizm, insan davranışlarında bilişsel yeteneklerin rolünü anlamayı amaçladığı için, diğer naturalizmlerin sistemlerinden kovabilecekleri “zihin” kavramını sahiplenir. Zeka; pragmatizm için merkezi bir kavramdır ve insanın yaşamını sürdürmesinde ve çevresini kontrol etme alışkanlığını geliştirmesinde anlamların kullanılması ve yönlendirilmesi anlamına gelir. Anlamlar tecrübenin ve dolayısıyla tabiatın görünümleridir. Anlamın tabiatta olmadığını, sadece zihnî bir gerçeklik olduğunu iddia eden her felsefe düalisttir. Pragmatizme göre gerçeklik, anlamlı tecrübeden aşkın değildir. Çünkü anlamlı tecrübe doğal gerçekliğin bir parçasıdır.153

Dewey’e göre “Bilincin durumları”ndan ziyade, cevap biçimleri incelenilmelidir. Beyin dünyayı bilme organı olmayıp belli bir davranış biçiminin organıdır. Düşünce ise insanın kendini bir şeye yeniden uydurması için bir “alet”tir ve kol, bacak, diş gibi bir organdır. Fikirler ise hayal edilen temaslar ve uydurma deneylerdir. Felsefenin sorunu, dış dünyanın nasıl bilinebileceği sorunu olmayıp, onu kontrol etmeyi, yeniden düzenlemeyi ve hedeflerinin nasıl öğrenilebileceği sorunudur. Felsefe duyu ve bilginin incelenmesi değil, bilgi ve isteğin sentezi ve uyum durumuna getirilmesidir.154 Burada Dewey için sihirli kelime “kontrol” ve “alet” kelimesidir ve felsefesinin ana fikri de bu kelimeler etrafında şekillenmiştir.

Dewey’in felsefesi, insan hayatının teknolojik biçiminin aslî olduğunu, düşüncenin bile kendi orijinine ve uygun işlevine teknoloji içinde sahip olduğunu ileri sürer. Dewey’e göre araç benzetmesi, düşüncenin işleyişlerini de kapsamaktadır;

152 W. Durant, age, s. 513. 153 J. R. Shook, age, s. 116-117. 154 W. Durant, age, s. 514.

terimler, kavramlar, yargılar ve çıkarsamalardan bilgi ve doğruluğa kadar düşüncenin tüm görünümleri, daha iyi yaşamamız için kullandığımız araçlardan başka bir şey değildir. Tüm araçlar gibi bunlar da insanın yarattığı, geliştirdiği, bazen göz ardı ettiği hatta terk ettiği ürünlerdir.155 Tüm bu araçlar, bir amaç için yola çıkıldığında engelleri aşmada ve amaca ulaşmada birer “alet” olarak kullanılabiliyor ve işe yarıyor ise hakikat olarak değerlendirilebilirler. Hakikat olan, yararlı olandır ve burada herhangi durum veya sorun karşısında bir çözüme yararlı olabilen şeyler hakikat olarak kabul edilebilir.156

Buradaki yararlı olan şeyden kasıt kişisel fayda veya kibirlenmeye sebep olabilecek tarzdaki bir yarar değildir. Aynı zamanda buradaki hakikat James’teki gibi kişisel memnuniyet ölçütüne dayalı bir hakikat de değildir. Hakikat, bir düşünce, fikir veya kavram “iş gören” hipotezlerin veya denenen metotların zihinde tasarlanan şekilde önsel tecrübelere uygulandığı zaman ortaya çıkabilir.157

İnsan rasyonalitesi, ancak düşünce aletlerinin bilinçli kontrolünün desteklendiği ve uygulandığı yerde mümkündür. Belki diğer hayvanlar da teknolojiyi kullanabilirler ancak insanlar, çıkarım süreçlerini geliştirilebilir bir teknoloji olarak kullanabilme yeteneğine sahip olmaları sebebiyle eşsizdirler. İşte bilimsel gelişme denilen şey tam olarak bu gelişme sürecinin kendisidir. Daha iyi teknolojiler, bilimsel gelişmenin bir işaretidir. Fakat bu gelişmelere yönelen dikkat, diğer teknolojileri mümkün kılacak bilimsel akıl yürütmedeki aslî ilerlemeleri gözden kaçırır. Bilimsel akıl yürütme ve onun gelişimi için yapılacak potansiyel felsefi ve psikolojik çalışma Dewey’in “mantık teorisi” dediği şeydir. Mantıktaki gelişmeler, bilimsel akıl yürütmenin ilerlemesine, bu da teknolojilerin üretilmesine imkân tanır. Mantık insanların yaratımı, aleti ve sorumluluğundadır. Realizm, fenomenalizm, rasyonalizm ve mutlakçılık bayrağı altındaki pragmatizm karşıtı felsefeler; mantığın zorunlu olmadığını, tarihsel ve değişebilir olduğunu anlamazlar. Mantığı, Platon’cu bir tarzda kutsal olarak bizim üstümüzde kabul eden bu rasyonalist felsefeler, bilgi ve doğruluğu, insan hayatı ve mutluluğu gibi sıkıcı ve dar ilgilerin uzak bir alanına taşırlar.158

Araçsalcılık, Amerika çevresindeki birçok karşıt eğilimin aksine eylemin zihnî ve teemmülî olması gerektiğini ve yaşamda düşüncenin de merkezî bir konumu olması gerektiğini savunur. İşte bu sebeple Dewey, düşünce ve bilginin teleolojik bir

155 J. R. Shook, age, s. 119-120.

156 J. Dewey, Reconstruction in Philosophy, Boston, 1967, s. 128. 157 J. Dewey, Essays in Experimental Logic, Chicago, 1916, s. 320. 158 J. R. Shook, age, s. 120.

ifadesi hususunda ısrarcı olduğunu söylemektedir. Dewey’e göre pragmatizm ve enstrümantal tecrübecilik bireyin önemini vurgular. Yaratıcı düşüncenin sahibi, eylemin ve eylemin uygulamasının yazarı olan bireydir. Sadece bireysel zihnin geleneklerdeki ve kurumlardaki değişimin ve deneysel yaratımın aracı olması sebebiyle bireysel zihin önemlidir. Amerikan düşüncesinin idealleştirdiği birey, kendisini tecrit etmiş ve sadece kendisi için çalışan birey değil; aksine doğal ve insani bir çevrede evrim geçiren, gelişen ve eğitilebilen bir bireydir. Bu sistemlerin elde etmeye çalıştığı şey, kesinlikle toplum ve ahlak için yararlı olan inançların üretilmesidir. Toplum ve sosyal yaşam için zorunlu olan inançlardan biri, akla duyulan imanın oluşturulmasıdır. 159

Görüldüğü üzere Dewey sonuçta bizi amaca ulaştıracak araçları hakikat olarak kabul etmekte ve ölçüt olarak da aracın çözüme faydasını esas almaktadır. Nasıl James ve Peirce kendi felsefelerini ayırt etmek amacıyla pragmatizm ve pragmatisizm kavramlarını kullandıysa, aynı şekilde Dewey de kendi felsefesine “Enstrumentalism” (Araçcılık) ismini koymuştur. Dewey ile birlikte pragmatizm terimi pratik olarak kaybolmuştur.160 Daha sonra bir diğer görünüm ise Schiller (1864–1937)’de Hümanizm ile karşımıza çıkacaktır. Ancak pragmatizm denilince akla gelen üç isimle çalışmamızı sınırlandırmak durumundayız.

Peirce ve Dewey’in pragmatizm görüşlerinden sonra bizim için asıl önemli mesele olan William James’in pragmatizminde epistemolojik ve felsefi kavramlarını ele almak olacaktır.

159 J. Dewey, The Essential Dewey, s. 11-13. 160 J. R. Williams, age, s. 60.