• Sonuç bulunamadı

2.2. Değerler ve Değerler Eğitimi

2.2.1. Değerin tanımı

vs.) araştırma konusu olması, herkes için aynı anlamı taşıyan bir tanım yapılmasını

zorlaştırmaktadır (Korkmaz, 2013). Literatürde değerin, bireysel, toplumsal veya kültürel tabanda ele alınması, değiştirilebilir veya kalıcı bir özellik taşıması, genetik veya sonradan öğrenilen/öğretilebilen olması gibi birçok farklı bakış açısından tanımlandığı görülebilir. Eğitim-öğretim faaliyetlerini yürütenlerin, kazandırmaya çabaladıkları kavramları öncelikle kendilerinin anlaması beklenir. Bu yüzden, değerler eğitimi ile ilgilenen kişilerin, değerin ne anlama geldiğini kavraması önemlidir. Ancak sözü edilen durumlar, ortak bir tanımın kabul edilmesini olanaksız hale getirebilmekte ve hatta kabul edilen tanımı, eğitimcinin (veya araştırmacının) kendi bakış açısına bırakabilmektedir.

Ortak bir tanım olmamakla birlikte, benzer bakış açıları da mevcuttur. Değeri, bireysel veya bireyin davranışları temelinde açıklayan bakış açılarına göre (A. R. Erdem, 2003; Çalışkur & Aslan, 2013; Güngör, 2010; Hofstede, 2001; Kuşdil & Kağıtçıbaşı, 2000; M. Z. Aydın, 2010; Quisumbing & de Leo, 2005) değerler ile davranışlar arasında bir ilişki vardır. ‘Niçin böyle davranıyoruz?’ sorusunun yanıtında ‘çünkü’ ile başlayan cümleler

kurulur ve ister istemez değerler ileri sürülür. Davranışlara anlam veren temel şey ise bu değerlerdir (Çalışkur & Aslan, 2013). Ancak değerler, davranışta belirginleşene kadar görünmez haldedirler (Hofstede, 2001). Benzer şekilde, Adler de değerleri gözlemlenebilir davranışlara indirgemiştir. Ona göre, insanların değerleri hakkında bilinebilecek her şey, onların yaptığı eylemlerde gizlidir (1956’dan akt. Korkmaz, 2013, s. 61). Aynı düşünceyi savunan Parker (2008/2018) ise değerlerin doğrudan gözlenemediğini ancak kararlardan ve eylemlerden anlaşılabildiğini savunmaktadır. Değerler aynı zamanda davranışlara yol gösteren, davranışları yargılayan ölçüt veya standartlar olarak görülmektedir (Kuşdil & Kağıtçıbaşı, 2000). Güngör (2010, s. 27), değerleri, “insan istencinin olumlu ve olumsuz yönelişlerinin bir sonucu olarak ele almış ve değeri doğrudan insan kendiliğinin duygusal bir yorumu” olarak işlemiştir. Ona göre, değerler bir şeyin arzu edilebilir veya edilemez olduğu hakkındaki inançtır. Quisumbing ve Leo’ya (2005) göre değerler, hedefleri ve istekleri; aranılan amaçları ve güdüleri temsil eder. Fikirlere ve anlayışlara güç verir; bireysel ve grup davranışlarının ardındaki itici gücü oluşturur. Değerler insanın fiziksel, entelektüel, ahlaki, etik, estetik, sosyo-kültürel, ekonomik, politik ve manevi boyutlarını içerir. Zorluklara verilen cevapların niteliğini, alınan kararları ve takip edilen yönleri belirler.

Değerleri toplumsal temelde açıklayan bakış açılarına göre (Akbaba-Altun, 2003; Çelikkaya, 1998; E. Oğuz, 2012; Korkmaz, 2013; Tezcan, 1974), ‘kültürün devamlılığı’ esas odak olarak kabul edilir. Bu görüşe göre değer, toplumsal çözülmeyi engelleyici, toplumdaki ortak bağı kuvvetlendirici bir yapıya sahiptir ve kültürün nesilden nesile aktarımı için

gereklidir. Toplumun sahip olduğu özellikleri belirli bir standart veya ölçüt haline getirir. Çelikkaya (1998, s. 176) değerleri, “bir toplum içinde veya bir inanç ve ideoloji içinde veya insanlar arasında kabul edilmiş, benimsenmiş ve yaşatılmakta olan toplumsal, insani,

ideolojik veya ilahi kaynaklı her türlü duyuş, düşünüş, davranış, kural ya da kıymetler” olarak tanımlamıştır. Korkmaz (2013) ise değerleri toplumsal açıdan tanımlamakla birlikte,

değerlerin bilişsel ve duygusal yönünün olduğunu savunur. Değerleri toplumsal temelde ele alan ancak esas odağı din olan bakış açısı da mevcuttur. M. Aydın’a (2011, s. 40) göre değer, “olumluluk ölçekleri olarak karşımıza çıkan ve dolayısıyla grupça benimsenen,

gerçekleştirimi somut olsa da yalın biçimiyle soyut olan, bir inanca dayanan ve aşkınlıklar taşıyan ve dolayısıyla da din ile içten bağlantıları bulunan önemli bir beşerî olgudur”. Rokeach (1973) ise toplumsal ve bireysel bakış açılarının dışına çıkarak değeri, belirli bir davranışın ya da varlığın son halinin zıttına tercih edilebileceğine dair kalıcı inanç olarak tanımlamıştır.

Değerleri bir değerlendirme aracı olarak gören bakış açılarına göre (Halstead & Taylor, 2000; Parker, 2008/2018; Shaver & Strong, 1976’dan akt. Halstead & Taylor, 1996, s. 14; Thome, 2015; Yeşil & Aydın, 2007) değerler, insanların bir varlığa önem atfetmede, insanlara ait nitelikleri, istek ve niyetleri, davranışları değerlendirmede başvurdukları araçtır. Halstead ve Taylor’a (2000) göre değerler, davranışın genel rehberleri olarak hareket eden prensipleri ve temel inançları, belirli eylemlerin iyi ya da istenen olarak değerlendirildiği standartları ifade etmek için kullanılır. Parker’a (2008/2018) göre değerler, bize neyin çaba göstermeye değer, neyin doğru ve istenilir, neyin tercih edilir veya neyin kişinin hayatını feda etmesine değer olduğunu tanımlarlar. Shaver ve Strong (1976’dan akt. Halstead & Taylor, 1996, s. 14) ise değerleri, şeyleri (insanlar, nesneler, düşünceler, eylemler ve durumlar) iyi, değerli, arzu edilebilir veya kötü, değersiz, aşağılık olarak yargıladığımız kriterler ve ilkeler olarak tanımlamaktadırlar. Thome (2015) ise nesnelere atfedilen şey olarak tanımladığı değerin toplumsal boyuttaki anlamını ele almıştır. Ona göre, sosyal bir grubun üyeleri tarafından bir gıda maddesi, bir madeni para, bir şiir, bir efsane veya bilimsel teori, sosyal değer olarak kabul edilebilir. Ancak bir nesneye 'değer vermek' için onu aşan belirli kriterleri yerine getirmesi gerekir. Nesne bir toplumda sembolik bir niteliğe sahip olabilir ve daha sonra kendi kendine bir değer olarak değerlendirilir. Örneğin, vatanseverler ulusal bayrağa böyle bir

nitelik kazandırabilirler.

İnsan psikolojisi zemininde değerleri tanımlayan bakış açılarına göre değerler, kişiliğe, motivasyona ve davranışa doğal bir şekilde bağlı olan psikolojik yapılardır

(Lindeman & Verkasalo, 2005). Değerler, kültürel grupları, toplumları, bireyleri tanımlamada, zaman içindeki değişimleri izlemede ve tutumlar ile davranışların temelinde yatan

motivasyonları açıklamada kullanılırlar (Schwartz, 2012).

Özetle değerler, bir bireyin yaşantısının, dahil olduğu toplumun kültürünün ve sosyal çevre yapısının etkileşimiyle meydana gelen, önceliği kişiden kişiye değişebilen ve ancak davranışla sergilendiğinde atfedilebilen, bireyin yaşama dair inanç ve ilkelerini yansıtan soyut kavramlar olarak tanımlanabilir. Bireye bu ilke ve inançlar ise formal veya informal bir şekilde, eğitim yoluyla kazandırılır.

2.2.2. Değerlerin diğer kavramlarla (tutum, inanç, kişilik özelliği, norm) ilişkisi.