• Sonuç bulunamadı

Ahlak, Arapça ‘hulk’ kelimesinin çoğuludur. Huylar, seciyeler, yaratılışlar, davranışlar anlamına gelmektedir (Görkaş, 2014, s.7). Türk Dil Kurumuna göre ahlak, bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleridir (Türk Dil Kurumu [TDK], b.t.). Cevizci (1999, s. 17) ahlakı, “bir kimsenin iyi niteliklerini ya da kişiliğini ifade eden tutum ve davranışlar bütünü, huy” olarak tanımlamıştır. Diğer bir görüşe göre ahlak, ‘iyi’ ve onun zıttı ‘kötü’ kavramlarıyla ifade edilen kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Söz konusu görüş kapsamında ahlak eğitimi ise ‘iyi ilkesi’ içeriğinin eğitilen kişiye aktarılması sürecidir. Aktarılacak olan iyi içeriği, ya genel ‘ahlaklılık bilinci’ ya da ferdin üyesi olduğu toplumun kabul ettiği ‘iyi içeriği’ anlamına gelir (Görkaş, 2014).

Başka bir tanıma göre ahlak, bir insan topluluğunun belli türden inanç, emir, yasak, norm ve değerlere göre düzenlenmiş ve bu düzenlemeye bağlı olarak gelenekselleşmiş, doğal olarak topluma özgü olmuş yaşama biçimidir (Cevizci, 2002). Toplumsal bir ahlak, onu yaşayan ve yaşatan bir iç olmaksızın var olamaz. Söz konusu ‘iç’, toplum içinde yaşayan

bireylerin kendi bilincindeki ahlaktır (Sam, 2010, s. 5). Diğer bir ifadeyle, ahlakın öznesi insandır. Cansız varlıklar ya da nesneler ne ahlaklı ne de ahlaksızdırlar. Ancak insan, nesneleri ya da kavramları kullanmaya başladığı anda söz konusu kavramlar ahlaki bir olgu olarak ortaya çıkar (Cevizci, 1999). Ülken’e (196?) göre, ahlakın bir teorik bir de pratik yönü vardır. Değer ise hem pratiği hem de teoriyi içine almaktadır.

Ahlak eğitimi ise “çocuklara hem kendilerinin iyi ve ahlaki bir hayat sürmeleri hem de üyesi oldukları topluma katkı yapan üretken ve sorunlu bireyler olmaları noktasında yardım edecek ahlaki düşünce ve alışkanlıklar ile değerlerin kazandırılması” olarak belirtilmiştir (Cevizci, 2016, s. 191). Ahlak eğitiminin amacı, kişilerin ahlaki değerleri bilmesi ve

değerleriyle tutarlı davranışlar ortaya koymasıdır (Akbaş, 2008). Ahlak eğitimini hem birey hem de toplum açısından değerlendiren Wren’e (2014) göre, ahlak eğitimi sosyal kontrol için gerekli bir koşul ve kendini gerçekleştirme için kaçınılmaz bir araçtır. Başka bir ifadeye göre ahlak eğitimi, öğrencinin düşünme tarzını, karakterini ve dolayısıyla ahlaki davranışını doğrudan şekillendirmeye veya dolaylı olarak etkilemeye yönelik eğitsel faaliyetlerdir

(Cevizci, 2016, s. 283). Kullanılan yöntemler açısından bakıldığında, ahlak eğitiminde ahlaki metinler aracılığıyla öğretim önemlidir. Ahlaki mirasın aktarılmasında hikâyeler, biyografiler, tarihi olaylar kullanılabilir. Bu yolla bireye rehberlik sağlanır (Akbaş, 2008).

Ahlak eğitimi, genellikle karakter eğitimi ile karıştırılabilmektedir. Kullanılan yöntemler ve temel amaç açısından geleneksel karakter eğitimi ile benzerlikler taşımasına rağmen, ahlak eğitimi temelde karakter eğitiminden farklıdır. S. Yazıcı ve A. Yazıcı’ya (2011, s. 140) göre ahlak eğitimi, kurama dayalıyken karakter eğitiminin kendisi kuramsaldır. Ahlak eğitiminin kapsamı dar, eğitimsel stratejileri sınırlıdır ancak karakter eğitimi geniş kapsamlı ve farklı stratejiler kullanır. Ahlak eğitimi, karakter eğitimine oranla ahlaki boyuta daha fazla odaklıdır. Ahlak eğitimi liberal ve sosyal bilim geleneğinden gelirken, karakter eğitimi büyük ölçüde klasik ve felsefi gelenekten gelir.

Ahlak eğitimi ile değerler eğitimi ilişkisine bakıldığında ise Kirschenbaum (1995), ahlak eğitimi ile değerler eğitimini birbirinden ayırır. Ona göre, değerler eğitimi genç insanların, kişisel olarak mutlu bir yaşamın temellerini oluşturan değerleri geliştirmelerine yardım etme girişimiyken ahlak eğitimi, genç insanların, diğerlerinin haklarına saygı duymak ve onlarla ilgilenmek gibi ahlaki tutum ve davranışları öğrenmesine yardım eder. Ancak bu ayrım, gerçek yaşam pratiklerinde ortadan kalkar. Bunun yanı sıra, ilgili kaynaklar

incelendiğinde, değerler eğitiminin tarihi gelişiminin ahlak eğitiminin gelişimiyle eşdeğer tutulduğu görülmektedir. Toplumun çoğunluğu açısından ‘iyi’ ve ‘doğru’ olarak kabul edilen ilkeler, kurallar ve standartlar, günümüz eğitim sistemi içerisinde değerler eğitimi başlığı altında öğrencilere kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu açıdan, ahlak eğitimini etkileyen temel öğelerin, değerler eğitimini de doğrudan etkilediği düşünülmektedir. Bir kişide ahlakın varlığının bağlı olduğu bu öğeler, değerler eğitimi sürecinde önkoşul olarak kabul edilebilir. Bu önkoşullar şunlardır:

• Eylemler, her zaman alternatiflerle karşı karşıya kalır. Farklı alternatiflerin bilincinde olmayan bir bireyin eyleminin ahlaki olup olmadığı değerlendirilmeye açık değildir. Başka bir ifadeyle, kişi alternatif seçeneklerle karşı karşıya değilse herhangi bir seçimden ya da

tercihten söz edilemez. Bu durumda, kişinin ahlaklı ya da ahlak dışı eylemde bulunduğu ile ilgili yargıya varılamaz.

• Kişi, eylemlerini ölçüp biçebilmeli, bilinçli olarak tartabilmelidir. Bir kimse, karşılaştığı bir problemden ya da ikilem durumundan kurtulabilmek için hangisinin daha doğru olduğu üzerine düşünmeli ve alternatif eylemin sonuçlarını ölçüp tartabilmelidir. Sadece kişinin bilinçli olarak karar verdiği eylemler üzerinde değerlendirme yapılabilir.

• Eylemler, iradenin özgürce seçim yapması neticesinde değerlendirmeye açık olabilir. Keza, ahlaki özne (insan), iyi veya kötü, değerli veya değersiz karşısında, kendi arzu ve ideallerine dayanarak seçim yapmazsa, ahlaktan veya ahlaki eylemden söz edilemez.

• Kişi, eylemlerinin sonuçlarını üstlenmelidir. Eylemi yapan kişinin ahlaki sorumluluğa sahip olması gerekir. Örneğin akıl hastası bir insanın veya zihinsel olgunluktan yoksun olan kişilerin eylemlerinin ahlaki sorumluluğundan bahsedilemez.

• Bir eylem, birden fazla insanı etkilemek koşuluyla değerlendirmeye açık olabilir. Eylemlerin iyi ve doğru olup olmadıkları, başkaları üzerindeki etkilerine bağlıdır. Diğer bir anlatımla, başka insanların nasıl etkileneceğinin hesaba katılması zorunlu olmayan eylemler, ahlaklı veya ahlak dışı bir eylem olarak değerlendirilmez. Bununla birlikte kişi, yaptığı eylemin kendisine olan etkisini de hesaba katmalıdır (Cevizci, 1999).