• Sonuç bulunamadı

2.2. Değerler ve Değerler Eğitimi

2.2.8. Çeşitli disiplinlere göre değerler ve değerler eğitimi

2.2.8.4. Psikoloji perspektifinden değerler eğitimi

2.2.8.4.1. Bilişsel yaklaşım

sağlayan, aktif zihinsel etkinliklerdeki gelişimidir (Senemoğlu, 2009). Bu yaklaşımda arzu edilen okul atmosferi, en uygun şekilde çocukların sosyal, ahlaki, duyuşsal ve entelektüel gelişimini destekleyendir. Ahlaki gelişim, değer üzerine derinlemesine düşünmek ve değeri öğrenmek için bilişsel gelişimin aşamalarına odaklanır. Hem değerler eğitimi hem de ahlaki gelişim, öğrencide değerin gelişimine odaklanır. Ancak değerler eğitimi, öğrenci için gerekli olan değerler hakkında belli düşünceleri kastederken ahlaki gelişim, bilişsel süreçlere daha odaklıdır. Bloom gibi düşünürlere göre, mantıksal çerçeveden bakmak ve bütün değerlerin eşit olduğu izlenimini elde etmek ile öğrenciler ne iyiyi ne kötüyü bilmezler (Veugelers, 2000). Piaget ve Kohlberg bu tür bir ahlaki bilişselciliğin örnekleridir. Her ikisi de ahlaki davranış ya da duygu üzerine değil, ahlaki yargı üzerine teoriler üretmişlerdir. Piaget ve Kohlberg, herhangi birinin ahlaki bilgisinin ve ahlaki erdeminin kaynaşması için mantıklı olarak yapılandırılmış aşamalar öne sürmüşlerdir.

* Piaget’e göre ahlaki gelişim. Piaget, ahlaki gelişimin modern teorileri üzerine çalışan ilk psikologlar arasındadır. Piaget, ahlaki gelişim ile entelektüel gelişim arasında bir paralellik olduğunu savunur. Mantık ve ahlaki normlar, bireyin zihninde doğuştan var olmazlar. Çocuğun otoriteyle (anne-baba, öğretmen vs.) kurduğu ilk ilişki, mantık ve ahlaki kontrolün oluşumuna katkı sağlar. Aynı zamanda her iki gelişim türü açısından da iş birliği, bireyi zihinsel ve ahlaki özerkliğe götürür (Piaget, 1932/2015).

Piaget, ilk çalışmalarında, çocukların ahlaki yaşantıları üzerine odaklanmıştır. Çocukların doğru ve yanlış hakkındaki inançlarını öğrenmek için, çocukları oyun oynarken gözlemlemiştir. Onun gözlemleri, çocukların oyun oynarken uyguladığı kurallara dayanır. Daha sonra hikayeler aracılığıyla çocuklarla görüşmeler yaparak ve aynı zamanda hem diğer çocukları hem de kendi çocuğunu gözleyerek çocukların ahlaki gelişimleri üzerine çalışmalar yapmıştır (Piaget, 1932/2015). Piaget’e göre, bütün gelişimler eylemden ortaya çıkar ve bireyler dünya ile ilgili bilgilerini, çevreyle etkileşimleri sonucunda yapılandırır (Wren,

2014). Ahlak da gelişimsel bir süreç gibi düşünülebilir. Piaget, ahlaki gelişimde çocukların öncelikle heteronom dönemde başladığını ileri sürmüştür. Heteronom dönemin esas nitelikleri kurallara ve görevlere mutlak bağlılık, otoriteye itaattir. Heteronom ahlak, iki faktörden kaynaklanır. İlki, çocukların bilişsel yapısıdır. Paiget’e göre, çocukların düşünmesi

benmerkezci karakterdedir. Onlar aynı anda kendi düşüncesi ile başka birinin bakış açısını göz önüne alamazlar. Bu ahlaki gerçekçilik ile ilişkilidir. Ahlaki gerçekçilik ise kanunların amacının üzerinde kanun metnine değer veren nesnel sorumlulukla ilişkilidir. Çocuklar, eylemlerin niyetinden ziyade, sonuçlarıyla ilgilidirler. Yanlış bir hareketin otomatik olarak cezalandırılmasını beklerler. İkinci faktör ise çocukların yetişkinlerle olan sosyal ilişkileridir. Çocuklar ile yetişkinler arasındaki doğal otorite ilişkisinde güç, üstün olanın elindedir. Çocuklar, grup içindeki diğer çocuklarla etkileşimleri sonucunda, kurallarda bazı problemler hissederler. Böylelikle çocuklar bir sonraki aşamaya, otonom döneme, geçiş yaparlar. Otonom dönem, karşılıklı saygı ve iş birliği hedefine dayalı kuralların, eleştirel ve seçici bir şekilde uygulanması becerisi olarak nitelendirilir. Doğru olan şey, karşılıklı adil olmanın şartlarını karşılayan çözümlere dayanmak zorundadır. Piaget, ahlaki gelişmeyi, heteronom ahlaktan otonom ahlaka hareket olarak görür ve özellikle akranlarla olan sosyal yaşantıların ahlaki gelişmeyi yükselteceğine inanıyordu (Snarey & Samuelson, 2014).

Piaget, bu iki dönemi başka kavramlarla da ifade etmiştir. Onun teorisine göre, çocukta kısıtlama ve iş birliği olmak üzere iki ahlak vardır. Kısıtlama ahlakı, görev ve

yaderklik ahlakıdır. Vurgu, nesnel sorumluluğadır. Aşamalı olarak gelişen iş birliği ahlakında ise dayanışma önemlidir. Bu aşamada vurgu, bilincin özerkliği, amaçlılığı ve öznel

sorumluluktur. Ancak Piaget’e göre, her iki aşamada da (tek taraflı saygıdan karşılıklı

saygıya) ara aşamalar olabilir. Hatta eşdeğerde olabilirler. İş birliği gösteren bireyler arasında, birinin diğerine gizli üstünlüğünü hissettirmeye çalıştığı gibi, en itaatkâr çocuk, karşılıklı sempatinin var olduğunu savunabilir. Bununla beraber evrimsel açıdan değerlendirildiğinde,

karşılıklı saygı tek taraflı saygının doğal bir sonucudur (Piaget, 1932/2015).

Piaget’in ahlak eğitimi teorisi, öğrencilerin ahlaki düşünceye ve eylemlere, ahlaki ikilem tartışmaları, rol oynama, işbirlikçi akran etkileşimi ve demokratik sınıf ve okul kültürü aracılığıyla katılmalarını vurgular (Snarey & Samuelson, 2014). Piaget’e göre, okullar, öğrencilerin adalete dayalı ortak kurallar bulmalarını gerektirerek ahlaki gelişimlerini besleyici, iş birliği ile karar verme ve problem çözme üzerinde durmalılar. Piaget, grup etkileşimini önemser ancak ona göre bu sadece grup kurallarını öğrenmekten ibarettir.

Bireyler, kişisel olarak adil bir çözüme ulaşmak için kendilerinin çaba göstermeleri sayesinde ahlakı tanımlayabilir. Bu bakış açısından yola çıkarak, eğitimciler, öğrencilere kuralları aşılamaktan ziyade, problem çözme aracılığıyla kişisel buluşları için öğrencilere fırsatlar sağlamalıdır (Piaget, 1932/2015; Wren, 2014).

* Kohlberg’e göre ahlak gelişimi. Kohlberg, ahlakı, iyi-kötü veya doğru-yanlış konularında bilinçli yargılama yapmayı ve karar vermeyi ve sonrasında kararına uygun davranışta bulunmayı kapsayan bilişsel bir yapı olarak açıklamaktadır (Çiftçi, 2003). Kohlberg’in ahlaki gelişim üzerine olan çalışması, bilişsel-gelişimsel paradigma ile

tanımlanmıştır. Kohlberg, ‘bilişsel-gelişimsel’ teriminin, Dewey, Piaget, Mead, Baldwin ve kendisinin ahlak teorilerinin ortak girişiminden oluştuğunu ve çalışmalarının ahlaktaki deontolojik yaklaşıma odaklı olduğunu belirtmektedir. Söz konusu teorilerin hepsi, kişinin kendinin ve toplumun kavrayışında bilişsel-yapısal dönüşümü temsil eden ahlaki gelişim aşamalarını şart koymaktadır (Kohlberg, 1958; 1980a; 1987). Başka bir ifadeyle, Kohlberg, ahlaki akıl yürütmenin, adil ya da adil olanın gittikçe daha iyi anlaşılmasına doğru, değişmez bir dizi aşamadan geçtiğini kabul eder (Snarey & Samuelson, 2014). Kohlberg’in teorisinin temelinde demokratik bir toplum ve bu toplumun değişmez değeri olan adalet yatar.

Kohlberg’e göre, bir toplumdaki birçok değeri atabilir ve buna rağmen yine de ahlakın varlığından söz edebilirsiniz ancak adaleti atıp o toplumda hala ahlakın varlığından söz

edemezsiniz (Çiftçi, 2001). Ahlakı, adalet bilinci ve duygusu olarak tanımlayan Kohlberg’e göre, ahlaki gelişim, tıpkı bütün öğrenmeler gibi organizma ve çevrenin arasındaki etkileşime bağlıdır (Kuhmerker, 1978). Genel olarak bakıldığında, Kohlberg ahlaki biliş ve gelişim çalışmalarına kalıcı çerçeveler oluşturmuş ve katılımcı bir demokraside vatandaşları yaşama hazırlamak için eğitim programlarından ilham almıştır. Kohlberg’in ahlak eğitimi üzerine çalışmalarının kökeni, John Dewey, Jean Piaget ve Emile Durkheim’in teorilerine dayanır (Çiftçi, 2001; Snarey & Samuelson, 2014).

Kohlberg (1980a), ahlak eğitimi üzerine üç eğitimsel pozisyondan bahseder. Birinci pozisyonda, değerler göreceli olmasına rağmen, toplumun hayatta kalması ve kişinin topluma uyumu için çocuğa öğretilmelidir. İkinci pozisyona göre, her okul kendi kültürel çevresine göre değerleri öğretmekte serbesttir ve aileler, değer eğitiminin tipine göre istediği yeri seçebilir. Üçüncü pozisyonda ise ahlaki değerler okullarda öğretilmemelidir. Kohlberg, üç ahlaki biçimlendirme modeli (ahlaki aşamalar, tipler ve atmosfer) ve üç ahlaki eğitim yöntemi (ahlaki örnek, ikilem tartışmaları ve Adil Topluluk Okulları) geliştirmiştir (Snarey &

Samuelson, 2014).

❖ Kohlberg’in ahlaki aşamaları (moral stage): Ahlaki aşamalar John Dewey ve J. Piaget’in araştırma ve teorileri ile bağlantılıdır (Kuhmerker, 1978). Kohlberg, Piaget gibi, çocukların hak, adalet, eşitlik ve insan refahı gibi ahlaki kavramların dâhil olduğu deneyimler sayesinde düşünme tarzlarını biçimlendirdiğini ifade etmektedir. Bununla birlikte, Piaget’in belirlediği yaşların ötesinde, daha uzun ve daha aşamalı ahlaki olgunluk seviyeleri belirlemiştir.

Durkheim’in düşüncelerini de yeniden gözden geçiren Kohlberg’e göre, eğitim birimi basitçe bireyden değil, gruptan oluşur. Ahlaki eğitim, sadece bir kişinin ahlaki muhakemesini değil, okulun ahlaki kültürünü de değiştirmelidir. Böylelikle Kohlberg’in ahlaki gelişim ve eğitim anlayışı hem ahlaki içeriğin demokratik sosyalleşmesinin hem de ahlaki akıl yürütmenin gelişimsel yükselmesinin bir sentezini içerir (Snarey & Samuelson, 2014). Kohlberg,

aşamaların kültürler üstü ve değişmez bir sırası olduğu ileri sürer (Çiftçi, 2001). Kohlberg, başlıca üç seviye (gelenek öncesi-geleneksel-gelenek ötesi) tanımlamıştır. Her seviye, bireylerin sosyal-ahlaki bakış açısından temel bir değişimi temsil eder. Her aşama ise kendi içinde yine iki aşamaya ayrılmaktadır. Kohlberg’in ahlaki aşamaları, ahlaki muhakeme yaklaşımı başlığı altında ayrıntılı olarak sunulmuştur.

❖ Kohlberg’in ahlak tipleri (moral types): Ahlaki tipler, esasen, ahlaki aşamalar

değerlendirildiğinde, bir kişinin akıl yürütmesinin gözden kaçan bazı yönleri için bir açıklama biçimidir. Ahlaki aşamaların analizi, ahlaki akıl yürütmenin bilişsel yapısına odaklanırken, ahlaki tip analizi ise ahlaki yürütmenin içeriğine odaklanır. Kohlberg ve diğer araştırmacılar, A tipi ve B tipi ahlak tiplerini oluştururken, Piaget ve Kant’ın görüşlerinden etkilenmişlerdir (Snarey & Samuelson, 2014). Ayrıca Kohlberg, Max Weber’in geliştirdiği ‘ideal tip’

tasarımını da ahlak tiplerini oluştururken dikkate almıştır (Çiftçi, 2001). A tipi bir ahlaka sahip olan birey, heteronom bir görünüm arz ederken, B tipi bir ahlaka sahip olan otonom bir yapı gösterir. Kohlberg’in tip kategorileri, aşama teorisini üç açıdan genişletmiştir. İlki, ahlaki tipler ahlaki akıl ürütmenin içeriğini ele alırlar. İkincisi, her iki tipte yaşamın herhangi bir döneminde herhangi bir yaşta meydana gelebilir. Sonuncu ise, ahlaki tip, ahlaki akıl yürütme ile ahlaki eylem arasındaki bağlantıyı netleştirmeye yardımcı olur (Snarey & Samuelson, 2014).

❖ Ahlaki atmosfer: Kohlberg ve meslektaşları tarafından geliştirilen bu kavram, bir toplumun paylaşılan beklenti ve kural koyan değerlerini kasteder. Aynı zamanda bir toplumun ahlaki iklimi veya ahlaki kültürü olarak da adlandırılmıştır. Kohlberg’e göre, okulun ahlaki

kültürünün değişimi, öğrencilerin ahlaki formasyonunu derinden etkiler. Ahlaki gelişim için en faydalı grup, birinin diğerine ve bir bütün olarak gruba olan sorumluluklarını ve haklarını bilen ve demokratik şekilde yönetilen gruptur.

Sıfır seviyesi: Reddetme (Okul değerli değildir.)

Birinci seviye: Araçsal dış değerleme (Okul, bireylerin kendi ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olan bir kurum olarak değerlidir.)

İkinci seviye: İstekli kimlik (Okul, üyelerin okulla yoğun bir kimlik duygusu hissettiklerinde özel anlarda değerlidir.)

Üçüncü seviye: Kendiliğinden topluluk (Okul, üyelerin diğerlerine yakınlık duygusu duydukları ve onlara yardım etmek ve topluma bir bütün olarak hizmet etmek için içsel bir motivasyon hissettikleri bir yer olarak değerlidir.)

Dördüncü seviye: Normatif topluluk (Bir topluluk olarak okul, kendi iyiliği için değerlidir. Topluluk, üyelerini zorlayabilir ve üyeler başkalarının grup normlarını ve sorumluluklarını yerine getirmesini bekleyebilir.) (Snarey & Samuelson, 2014).

Kohlberg’in ahlaki gelişim teorisinde yukarıda sayılan modeller dışında, ahlak eğitimini destekleyen üç yöntem bulunmaktadır.

➢ Ahlaki ikilemler: Temel varsayımı, sınıflarda ve akran gruplarında ahlaki ikilem tartışmaları aracılığıyla akranlarla etkileşimli değişimin, ahlaki yargının doğal gelişimini hızlandırmasıdır (Snarey & Samuelson, 2014). Ahlaki ikilem tartışmalarına ilişkin diğer bir açıklamada, ikilem tartışmasının özellikle ahlaki gelişimin bir sonraki aşamasında akıl yürütmeyi yönlendirmeye ve modellemeye yönelik olduğu belirtilmektedir. Böylelikle öğrencilerin, farklı ahlaki bakış açılarına maruz kalarak, problemli durumlara karşı farkındalığında bilişsel çatışmayı teşvik eder ve daha yüksek bir aşamaya doğru hareketi kolaylaştırır (Halstead & Taylor, 2000). Bu yöntemde öğretmenin rolü ahlaki ikilemlerin bulunduğu örnekler vererek öğrencilerin kendi çıkmazlarını çözmelerine yardım etmektir. Öğretmen sınıfı gruplara böler ve örnek olayda yapılacak en iyi davranışın ne olduğunu sorar. Her grup bu soru etrafında tartışır. Çıkmazlar öğrencinin deneyim ve gelişim seviyelerine göre çözülür. Öğrenci, gelecekteki davranışının toplumun genelinin tercih edeceği standartları

karşılayıp karşılamadığını anlar (S. Yazıcı & A. Yazıcı, 2011).

➢ Ahlaki örnekler: Bireylerin gelişimini ve sosyalleşmesini desteklemek için pedagojik bir şekilde ahlaki örneklerin kullanımı anlamına gelmektedir. Kohlberg, ahlaki ilkeleri

uygulayanları gözlemlemenin veya onlar hakkında somut bilgiler öğrenmenin, ahlaki gelişimde önemli olduğunu belirtmiştir (Snarey & Samuelson, 2014).

➢ Adil Topluluk Okulları: Kohlberg, ahlaki ikilem tartışma yönteminin sınırlılıklarını fark ettiği zaman, okuldaki ahlaki eğitim hakkında düşünceleri yeni bir zemin oluşturmaya başlamıştır. Ahlaki ikilem tartışmaları, sınıf bağlamında ahlaki atmosferi dikkate almamıştır. Kohlberg, ilk Adil Topluluk Okulunu 1974’te kurmuştur. Alternatif bir lise olarak tasarlanan okulun temel ilkeleri, öğrenciler, öğretmenler, anne-babalar ve Kohlberg tarafından

oluşturulmuştur. Adil Topluluk yaklaşımının anahtar noktası, topluluk ve adalet içerikli meseleleri ele alan okul politikaları ve uygulamalarının kararını almak için personelin ve öğrencilerin bir araya gelerek haftalık toplantılar düzenlemesidir. Ahlaki ikilem

tartışmalarında öğretmenler yöneten gibi işleve sahipken Adil Topluluk okulunda ahlaki içeriğin destekleyicisidir (Snarey & Samuelson, 2014). Genellikle devlet liselerinde küçük alternatif (60-100 öğrencili) okul oldukları için kararların tümü ahlaki tartışmalar ve katılımlı proje grupları ile alınmıştır (Halstead & Taylor, 2000).

Kohlberg geleneğinde değerler, iş birliği ve tartışma sayesinde geliştirilmelidir. Bireylerin sadece bireysel gerekçelendirme becerileri yeterli değildir, aynı anda öğrenciler bir grup içinde ahlaki problemleri tartışmayı ve düşünmeyi de öğrenmelidirler. Bu öğrencilere, kendilerini kapsamlı bir demokratik ahlak topluluğunun bir parçası olarak görmelerini teşvik eden geniş bir bakış açısı kazandırır. “Ahlaki söylem” örneğin, adalet problemi için

etkileşimli bir tartışma modelidir. Bu metodun hedefi, bir çocuğun kendi düşüncesini göz önüne almasını sağlar (Veugelers & Kat, 2003).