• Sonuç bulunamadı

Bilgi Toplumunun Temel Özellikleri

B. BİLGİ TOPLUMU

2. Bilgi Toplumunun Temel Özellikleri

Drucker, Toffler ve Daniel Bell gibi bilim adamı ve düşünürler 1960’lardan itibaren toplumsal yapıda, tıpkı sanayi toplumu aşamasında olduğu gibi, bir kırılma olduğu düşüncesini gündeme getirmeye başlamışlardır. Bu kuramcıların düşüncesi yabana atılacak cinsten düşünceler değildir. Bu kuramcıların ileri sürdüklerinin büyük kısmı gerçekleşmiştir. Bunları inkâretmek oldukça zordur. Gündelik hayatımızdaki genel tecrübeler bu değişmeleri onaylar niteliktedir [Kumar; 1999: 29].

Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, Batı Avrupa ülkelerinin, endüstri toplumundan endüstri-sonrası topluma geçmekte oldukları vurgulanmıştır. Bunun başlıca göstergesi, ekonomide hizmet sektörünün büyümesi; yeni bilgi teknolojilerinin ve teorik bilginin toplumun şekillenmesinde etkili olması; işgücü içerisinde beyaz yakalıların yani profesyonel ve teknik sınıfın artan üstünlüğü ve eğitim ve refah düzeylerinin gelişmesidir [Huntington ve Dominguez, 1985: 124]; [Drucker, 1994: 16]; [Toffler, 1981: 34]; [Kumar, 1988: 78-81].

İlk toplumlardan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte üretim teknolojisi alanında meydana gelen makineleşmenin önemi büyüktür. Bugünkü toplum aşamasına geçişte, bilginin elde edilmesi, işlenmesi ve yönetilmesinde kullanılan bilgi teknolojileri belirleyicidir. Farklı adlandırmalar yapılsa da, bu toplumsal aşamanın kendine özgü kurumları, ilkeleri bulunmakta ve eski kural ve ilkeler anlamsızlaşmaktadır. Bu yeni aşamayı bilgi ve bilgi teknolojileri ile bunların sunduğu imkânlar biçimlendirmektedir [Bensghir, 1996: 7].

Yeni toplum yapısına olumlu bakan ve bu konuda iyimser beklentileri olan Toffler’e göre [1981: 29] eskiye meydan okuyan bu yeni uygarlık, bürokrasileri devirecek, ulusal devletin işlevlerini sınırlayacak, ekonomileri yarı özerk hale getirecektir. Devletler çok daha basit ama etkili ve demokratik yapıya kavuşacaktır. Bu yeni uygarlık üreticiyle tüketici arasındaki tarihsel kopukluğu giderecek, bu ikisini birleştiren bir ekonomi

meydana geleciktir. Ona göre bu tarihin ilk insancıl uygarlığı olabilir. Stonier de [1983: 214] bu konuda iyimser olanlardandır. Yeni uygarlık, eğitimden yaşam düzeyine kadar her alanda olumlu katkıda bulunacaktır. Ona göre çözüme kavuşturulan sorunların oranı, ortaya çıkan sorunların oranından daha yüksek olacaktır.

Bu yeni dönemde düşünce anlayışında önemli değişimler görülmektedir. Daha önce de değinildiği gibi, sanayi toplumundaki bilim, düşünce, yönetim alanlarında başat anlayış olan rasyonellik anlayışı da büyük darbe almıştır. Feyerabend’e göre [1991: 7]. rasyonellik gelenekler içinden yalnızca biridir ve diğer geleneklerin uyum sağlamak zorunda olduğu bir standart değildir.

Yeni toplumsal aşama ile birlikte, daha önce de değinildiği gibi, sermaye, emek ve topraktan oluşan üretim faktörlerine bilgi de eklenmiştir. Daha önceleri işletmeler için sermaye en değerli iken, şimdi bilgi en değerli faktör haline gelmiş bulunmaktadır [Dinçer ve Fidan, 1996: 14]; [Reschenthaler ve Thomson, 1996: 125-144]. Artık bilgi, özellikle Batı ülkelerinde, nüfusun çoğunluğuna hizmet eden ticari bir değer olarak görülmekte ve bir tür sermaye olarak algılanmaktadır [Tekeli, 1994: 53]; [TÜSİAD, 1994: 9].

Bilginin ve bilgi teknolojilerinin işe uygulanmasıyla önemli değerler yaratılmaktadır. Bu yeni dönemde çalışılan yer, çalışma yöntemi ve işlerin türü değişmiştir. Sanayi toplumuna geçişle birlikte bazı sınıfların gücünü kaybetmesi bazılarının ortadan kalkması ve yeni sınıfların ortaya çıkması gibi, bu yeni aşamada da benzer şeyler olmaktadır. İşçi sınıfı Marx’ın iddia ettiği gibi fakirleşmemiş, aksine varlıklı orta sınıf haline gelmiş bulunmaktadır. 1950’lere gelindiğinde sanayi işçisi artık “proleter” olmayıp, “emekçi” imajıyla ortaya çıkmış, özellikle gelişmiş ülkelerde politikayı ve toplumu önemli ölçüde etkilemiştir. Hizmet sektöründeki gelişme ve büyüme sonucu imalat sanayindeki mavi yakalı işçiler sayı, güç ve mevki bakımından gerilmeye başlamışlardır [Drucker, 1994: 14]. Birleşik Amerika’daki iş gücü içinde beyaz yakalıların mavi tulumlulara oranı şu anda daha yüksektir [Giddens, 1994: 71].

Sanayi toplumunda yarı vasıflı işçiler yaygın bir sınıfı oluşturmaktaydı. Bilgi toplumu sürecinde ise, teknik ve profesyonel sınıfın güçlendiği görülmektedir. Drucker’in ifadesiyle bu bilgi işçileri [1994: 95] yeni bir sınıf olarak ortaya çıkmıştır ve geleneksel

işçi grubundan oldukça farklıdır. Bilgisayar programcıları, kelime işlemcileri, jeologlar, endüstri mühendisleri, yöneticiler, öğretmenler, işletmeciler, iktisatçılar, muhasebeciler, sekreterler, bankacılar, hemşireler, satış elamanları vb. uzmanlardan oluşan bu profesyonel sınıf sayı ve nitelik açısından güçlenmiştir19.

Günümüzde bilgi işçileri sanayi toplumunda olduğu gibi, üretim faktörlerinden tamamen yoksun değillerdir. Üretim faktörlerinden bilgiye sahiptirler. Bilgi işçilerinin de çalışacak aletlere ihtiyaçları vardır. Fakat bu aletlerin değer yaratabilmesi ve verimli olabilmesi için yeni sınıfın elinde bulunan bilgiyi kullanmak gerekmektedir [Drucker, 1994: 96]. Sanayi işçisinin hareketliliği az iken, bilgi işçisinin hareketliliği fazladır. Bilgi işçisi bilgisini kendisi ile birlikte taşıyabilmektedir. Dolayısıyla bilgi işçisinin istihdamı ve verimliliği sanayi işçisinden oldukça farklı olmak durumundadır. Bilgi işçileri, çok kolay olmasa bile, sahip oldukları bilginin kendilerine başka işe geçme konusunda imkânlar tanıdığının bilincindedirler. Bundan dolayıdır ki tek bir işverene bağlı değillerdir. Örneğin bilgisayar uzmanı için işyeri bir devlet dairesi, üniversite, hastane, büyük bir mağaza veya bir borsa acentası olabilir. Bu da onların bağımlılığını azaltmakta ve güçlerini artırmaktadır.

Sanayi devrimi ile birlikte, istihdam odağı çiftliklerden fabrikalara kaymış, şimdi de fabrikalardan büro ve atölyelere doğru kaymaktadır [Murray, 1995: 46]. Mal ve eşya üreten ekonomiden hizmet üreten bir yapıya, daha az bilgi gerektiren bir yapıdan, daha çok bilgi gerektiren bir yapıya geçiş söz konusudur. Demir, çelik, otomobil, tekstil, makine imalatı gibi sektörlerde gerileme olurken, bilgisayar, elektronik, biyokimya, yazılım gibi bilgi ağırlıklı yeni sektörlerde hızlı bir gelişme söz konusudur [Bozkurt, 1997: 24].

Milli yapı ve milli sanayi önemini kaybetmekte, uluslararası iletişim ve etkileşim artmakta, bilgi ve haber ulusal sınırları tanımadan yayılmakta, uluslararası telefon, seyahatler ve iş göçleri artmakta, para uluslararasılaşmaktadır. Yeni toplumsal aşamada, ağır sanayinin egemen olduğu fabrika düzeninin yerini, bilgisayar, sistem analizleri, araştırma geliştirme, eğitim, sağlık hizmetleri almıştır.

19 ABD’de bilgisayar imalatında çalışanlar ulaşım sektöründe çalışanlardan, muhasebe firmalarında çalışanlar enerji sektöründe çalışanlardan, biyoteknolojide çalışanlar takım tezgahlarında çalışanlardan sayıca fazladır [James, 1997: 179].

Bilgi toplumuna geçişle birlikte, gönüllü girişimlerin arttığı ve toplumsal fonksiyonların giderek gönüllülük anlayışı içinde yürütülmeye başlandığı görülmektedir. Bu dönemde standartlaşma, merkeziyetçilik ve temsili demokrasi zayıflamakta, buna karşılık çeşitlilik, desantralizasyon ve katılımcı demokrasi gelişmektedir.