• Sonuç bulunamadı

1.6. Ölüm Olayının Doğurduğu Hukuki Sonuçlar

2.1.3 Bildirim ve Beyanname Verme Süreleri

2.1.3.1. Bildirme Süreleri

Mükellef için ölüm işi bırakma olarak kabul edilmektedir (VUK Md. 164) . VUK madde 161’de işi bırakma “vergiye tabi olmayı gerektiren işlemlerin tamamen

durdurulması ve sona ermesi” olarak tanımlanmış; madde 164’de de ölümün işi bırakma

hükmünde olduğu ve işi bırakmanın mirası kabul eden mirasçılar tarafından vergi dairesine bildirileceği ifade edilmiştir. Gelir İdaresinin görüşüne göre işi bırakmanın mirası kabul eden mirasçı tarafından bir ay içerisinde vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir (GİB, 2018: 23). Dolayısıyla mirasçılar tarafından yapılacak ilk iş ölüm ve işi bırakmanın vergi dairesine bildirilmesidir. İşi bırakmanın tanımından da anlaşılacağı üzere ölüm olayıyla birlikte ölen kişi açısından vergiye tabi olmayı gerektiren işlemler sona erecektir. Ayrıca ölen için gaiplik kararı verilmesi durumunda da mirasçılar, aynen ölüm halinde olduğu gibi, bildirimde bulunmak zorundadır. Ölüm olayının bildirimi üzerine de vergi dairesinin ölen kişiye ilişkin olarak işi bırakma ile ilgili işlemleri yerine getirmesi gerekmektedir. Vergi hukukunda mirası reddetmemiş mirasçılar ölenin vergi borçlarının ödenmesinden miras hisseleri nispetinde sorumlu olurken, bildirimde bulunma, saklama, beyanname verme gibi şekli ödevlerin miras paylarına göre dağıtılması mümkün olmadığından bu ödevler bakımından mirasçılar arasında müteselsil sorumluluk söz konusudur (Kızılot, 1995: 328). Diğer şekli ödevler bakımından da (diğer bildirimler, defter tutma belge düzenine uyma, muhafaza ve ibraz vb.) teselsül ilkesinin geçerli olabileceği düşünülebilir (Oktar, 2011: 84).

Öte yandan ölüm olayı işi bırakma hükmünde olmakla birlikte VUK’un 164. maddesinde bu olayın bildirimi için herhangi bir süre öngörülmemiştir. Bu bakımdan ölüm olayının bildirimi, işi bırakma bildirimi hükmündedir. Yani ölüme bağlı işi bırakma bildiriminde, bildirime konu olay aslında ölümdür. Bu nedenle ölüm olayının bildirilmesi, işi bırakmanın bildirilmesi süresi içinde gerçekleştirilecektir. Ayrıca VUK’un 169. maddesi mucibince işi bırakma bildiriminin yazılı olarak yapılması gerekmekte olup bildirimin sözlü yapılması halinde durumun tutanakla tespit edilmesi gerekir (Danıştay 3. Daire, 13.05.1986 Tarih, E.1986/483, K.1986/1303 Sayılı Karar).

Normal koşullarda vergi dairesine işi bırakma bildiriminin bir ay içerisinde yapılması gerekmekle birlikte mükellefin ölümü halinde bu süreye VUK madde 16 gereğince üç ay ilave edilerek dört ay içinde bildirilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Örneğin ticari kazançlardan dolayı mükellefiyeti bulunan Bay (A) 10.04.2013’de ölmüştür. Bay (B) ile Bayan (C) mirasçıları olup, Bay (B) mirası reddetmiş olmasına rağmen Bayan (C) mirası kabul etmiştir. Böyle bir durumda ölüm olayının mirası kabul eden Bayan (C) tarafından 10.04.2013 tarihinden bir ay sonra değil de bu süreye üç ay daha ilave edilmek suretiyle 10.08.2013 tarihinde kadar bildirilmesi gerekmektedir. Bildirim görevinin yerine getirilmemiş olması durumunda Bay (B)’nin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Burada bildirime konu olan iş bırakma olmayıp, ölüm olayıdır. Ölümün vergi dairesine bildirilmesi aynı zamanda işin terk edildiğinin de bildirildiği anlamına gelmektedir (Danıştay 3. Daire, 05.03.1992 Tarih, E.1991/1271, K.1992/930 Sayılı Karar).

Yukarıda da ifade edildiği üzere Gelir İdaresinin görüşüne göre “ölüm halinde işi

bırakma, mirası kabul etmiş mirasçılar tarafından ölüm tarihinden itibaren bir ay içinde bildirilmelidir” (GİB, 2007: 20). Başka bir ifadeyle mirasçılar tarafından ölüm olayının

bildirimi, olayın vukuu tarihinden başlayarak bir ay içinde yapılmalıdır. Ölüm olayını bildirme ödevi mirasçılara ait olduğu için bildirim süresine üç aylık süre eklenmez (Şeker, 1993: 22).

Yine bu konuda Gelir İdaresi tarafından verilen muktezalarda (İVDB’nin, 20.01.2006 Tarih, 322 sayılı; 30.01.2006 Tarih, 525 sayılı özelgeleri) da ; “mükellefin

ölümünün işi bırakma hükmünde olduğu, ölüm halinde mükellefin ödevlerinin mirası reddetmemiş kanuni mirasçılarına geçeceği ve ölüm olayının vuku bulduğu tarihten itibaren 1 ay içerisinde mirasçılardan herhangi biri tarafından vergi dairesine bildirilmesi gerektiği ifade edilerek ölüm olayının mirası reddetmemiş mirasçılarca ölüm tarihinden itibaren bir ay içinde bildirilmesi gerektiği” hususu ifade edilmiştir.

Bununla birlikte Otomasyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 15. maddesinde de mükellefin ölümünün, mirası reddetmemiş mirasçılar tarafından bir ay içinde bildirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu durumdan da anlaşılacağı üzere gelir idaresi uygulamada ölüm halinde işi bırakma bildiriminin uzamış süre olan 4 ay içinde değil 1 aylık normal süre içinde vergi dairesine bildirilmesini kabul etmiştir. Bu uygulama ile gelir idaresi ölüm olayını bildirme ödevinin mirasçılara ait bir ödev olduğunu kabul etmektedir. Uygulamanın bu şekilde olduğu anlaşılmakla birlikte TMK’daki mirasçıların

mirası kabul veya ret etmelerine yönelik üç aylık sürenin dikkate alınmadan bir ay içinde işi bırakma bildiriminde bulunulmasının istenmesi sağlıklı bir uygulama olarak gözükmemektedir (Erdal, 2010). Çünkü mirası reddetmemiş mirasçı ancak, üç aylık süre dolduktan sonra ortaya çıkmaktadır. Mirasçının üç aylık süre içinde tereke üzerinde tasarrufta bulunması halinde bu an itibariyle mirası kabul etmiş sayılacağı tabiidir.

Nitekim mirasçıların tamamı tarafından miras reddedilmiş ise ölüm olayının vergi dairesine bildirilmesi görevi kime ait olacaktır (Özyer, 2008: 286). Bu sorunun cevabı TMK’nın 501. maddesinde yer almaktadır ve bu maddeye göre mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçmektedir. Bu durumda bildirim ödevi ortadan kalkar, ödevli ile alacaklı birleşir. Bununla birlikte ölüm olayının bildirilmesi görevi sadece mirasçılara verilmiş bir görev değildir. Zira VUK’un l50. maddesine göre “sulh

yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları, yabancı ülkelerdeki Türk konsolosları veya konsolosluk görevini yapanlar, mahalle ve köy muhtarları, banka, bankerler ve şirketler ile emanet kabul eden gerçek ve tüzel kişiler her ay öğrenmiş oldukları ölüm vakalarını ertesi ayın 15. günü akşamına kadar vergi dairesine yazı ile bildirmeye mecburdurlar.”

Dikkat edilmesi gereken nokta bildirilmesi gereken bilgi, hem ölüm olayı hem de ölen kişinin intikale konu bildirim yapması gerekenin nezdindeki mal varlığıdır (Şenyüz, 2011:193; Taşdelen, 2010: 193). Böylece VUK’un 150. maddesinde belirtilen kişiler muttali oldukları ölüm olayını vergi dairesine bildirmekle yükümlü olduklarından böylece vergi dairesi ölüm olayından haberdar olmaktadır. VUK’un 150. maddesinde ifade edilen kişilerden, ölüm olayını bildirmeyenler özel usulsüzlük kabahati işlemiş olurlar (Budak, 2011: 57).

Ayrıca mirasçılardan birinin yerine getirmesi ile diğerlerini sorumluluktan kurtaran bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda her bir mirasçı ayrı ayrı olmak üzere VUK’un 352/II-4. maddesinde yer alan usulsüzlük fiilini işlemiş sayılır. Ancak her ne kadar kanunen bir usulsüzlük durumu söz konusu olsa dahi 213 sayılı VUK’a bağlı cetvelde yer alan mükellef gruplarında, özellikle ölümü bildirmeyen varisin şahsi mükellefiyetinin olmaması durumunda, kesilecek ceza yer almamaktadır. Yani ölüm olayını bildirmeyen varis hakkında uygulanacak cezai yaptırım kanunda belirtilmemiştir. Tablodan hareketle varisin yer alacağı mükellef grubunun tespit edilerek cezai işlem tesis edilmesi ise “cezanın belirliliği” ilkesi ile ters düşmekte, bir taraftan da hiçbir gruba dâhil edilemeyecek varisler hakkında hangi gruba ait cezanın uygulanacağı hakkında tereddüt oluşmaktadır (Beyazkılıç ve Kaplan, 2008: 184).

Diğer taraftan VUK’un 16. maddesi uyarınca ölüm halinde bildirme sürelerine üç ay eklenmesi uygulamasının sadece işi bırakma bildirimi için değil adres değişikliğinin, iş değişikliğinin veya işletme değişikliğinin bildirilmesinde de geçerli olması gerekmektedir. Örneğin; mükellefin 10.06.2017 tarihinde iş yerini Konak vergi dairesinin görev alanından Kordon vergi dairesinin görev alanına giren bir yere naklettiğini varsayalım. Normal koşullarda adres değişikliklerinin, vukuundan itibaren bir ay içinde bildirilmesi gerekmektedir. Ancak mükellefin henüz bu bildirimde bulunmadan 12.06.2017 tarihinde ölmesi durumda mirası kabul etmiş mirasçıların adres değişikliğinin vuku bulduğu tarihten itibaren 4 ay içinde yani 10.10.2017 tarihine kadar adres değişikliği bildiriminde bulunması gerekmektedir (Erdal, 2010: 112). Bu arada mirasçıların ayrıca işi bırakmayı da bildireceği tabiidir.

Bununla birlikte ölüm halinde beyanname verme ve bildirim süreleri uzarken, kayıt ve ibraz süreleri ile uzlaşma talep etme süreleri uzamamaktadır. Ayrıca İYUK’ta ölüm halinde dava açma, itiraz ve temyiz sürelerinin uzayacağına dair hüküm de bulunmamaktadır. Eğer mirasçıların tamamı mirası reddetmiş ve ortada bir mirasçı yoksa tereke Devlete geçer ve bildirim ödevi ortadan kalkar (Öz vd., 2017: 30).