• Sonuç bulunamadı

Bedirhan Bey’in 1846 Nasturi Harekâtı Öncesinde Yaşanan

6. BEDİRHAN BEY’İN II NASTURİ HAREKÂTI (1846)

6.1. Bedirhan Bey’in 1846 Nasturi Harekâtı Öncesinde Yaşanan

arasındaki düşmanlık ve onun Nasturi bölgesine saldırıları devam etmiştir. 1844 yılına ait belge ve tezkereler, daha çok Bedirhan’ın, Musul Eyaleti sınırları içerisinde oturan Nasturilere karşı giriştiği seferlere dairdir. Onun saldırdığı Nasturi taifesi, muhtemelen, Çal bölgesi Nasturileridir. Burası Musul’a sonradan katılmış olup Behdinan bölgesinin kuzey sınırında yer almaktadır. Güneyindeyse Tiyari ve Aşita Nasturi bölgeleri ile çevrelenmiştir. Konuyla ilgili olarak 8 Safer 1260(28 Şubat 1844) tarihli bir belgede şöyle denmektedir: “Bedirhan Bey’in Musul Eyaleti içinde bulunan Çal bölgesi Nasturileriyle aralarında meydana gelen muharebelerde, Nasturilerden

524 BOA, İ.MSM, 49/1235, Lef: 3.

525 Nazmi Sevgen, “Kürtler”, BTTD, S. 15, Aralık 1968, s. 54. 526 Nazmi Sevgen, “Kürtler”, BTTD, S. 15, Aralık 1968, s. 55.

132

ele geçirilen esirlerden bazıları, Bağdat, Diyarbakır ve Halep taraflarına götürülüp buradaki Müslüman halka satılmaktadır. Hatta bir kısmını da Musul havalisinde şunun bunun yanında bulunmuş olduğu, daha sonra, bazı mahallerden araştırılmış ve haber alınmıştır”527.

Bedirhan Bey, Nasturilerle çatışmalardan ele geçirdiği esirlerin bir kısmını satmıştır. Dersaadet tarafından Musul, Diyarbakır ve Bağdat Valilerine gönderilen resmî yazılarda bu bölgelerde söz konusu muameleye tâbi tutulan Nasturilerin Osmanlı halkı olduğu, esir olamayacakları ve derhal bulunup mahallerine iade edilmeleri emredilmiştir. Bedirhan Bey’in Nasturilere karşı seferleri, bazı Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nde Hristiyan “koruyuculuğu” yaptıkları bir döneme rastlamıştır. Batılı devletler, kendi siyasî ve ekonomik çıkarlarını korumak için, Hristiyan topluluklarını kendilerine bahane olarak kullanmışlardır. İngiliz ve Fransızlar, Bâbıâli’ye sürekli raporlar yazarak Bedirhan Bey’i şikâyet etmişlerdir528. Bu raporlardan birisi de, İngiltere’nin Musul konsolosunun İstanbul’daki İngiliz elçiliğine yazdığı 20 Ramazan 1262(11 Eylül 1846) tarihli rapordur ki burada, onun tarafından Nasturilere yönelik ikinci bir katliamın olacağı haberi verilmektedir. Raporda bu durum şöyle anlatılmaktadır: “…Bundan önce Hakkâri Mütesellimi Nurullah

Bey’e tâbi olup sonradan kendisi tarafından Bedirhan Bey’e terk olunan Tuhup kazasının Nasturilerinin, adı geçen Bedirhan Bey tarafından Tiyari kabilesi olayından daha şiddetli bir surette katliama maruz kalacaklarını, taraf-ı sefirinamelerine yazmaktayım. Bedirhan Bey’in, artık satılmak üzere esir alıkoymayıp kadın ve çocukları tamamen idam edeceğini Nasturiler ihbar etmiş olup şimdilerde askerini toplamakta ve kalelere zahire tedarikiyle meşgul bulunmaktadır. Onun bu tavrı, Hristiyan halk nezdinde korku ve endişeye sebep olmaktadır. Bundan dolayı, halkın tamamı İran topraklarına sığınma hazırlığındadır. Tayyar Paşa’nın himayesini istemek üzere iki rahiple, birkaç ileri gelen ve bir meclis üyesi Musul’a göndermişlerse de bunlar geri dönmemişlerdir. İhtimaldir ki ya yolda öldürülmüşler veyahut Pervari isimli bölgeden geçemeyerek geri dönmek zorunda kalmışlardır. Tiyari olayı ile ünlenen Abdüssamed Bey, Musul’a gelmek üzere topraklarından geçen bütün Nasturileri öldürmekte olup yakın zamanda da burada yedi kişiyi öldürmüştür.

Nasturiler üzerine yapılacak taarruz harekâtı öncekinden daha önemli olacaktır. Çünkü Kürt beyleri bu defa ittifak halindedir. Saldırıya katılacak beylerin başlıcaları Bedirhan Bey, Nurullah Bey ve Abdüssamet Beylerdir. Aslında, Kürt beyleri kendi

527 Sinan Hakan, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Kürtler ve Kürt Direnişleri (1817-1867), s. 165. 528 Hacer Yıldırım Foggo, a.g.e., s. 67-68.

133

aralarında sürekli çatışma içerisinde olup birbirleriyle pek anlaşamazlarken, bölgenin önemli şeyhlerinden Musullu Şeyh Mahmut ve Zaholu Şeyh Yusuf’un yaptıkları telkin ve nasihatler sonrasında aralarında Nasturilere karşı bir ittifak tesis edilmiştir.

Bedirhan Bey’in 1843 harekâtı sonrasında, Nasturiler’in maruz kaldıkları zarar ve ziyan dolayısıyla, Devlet-i Âliyye, Tiyari’lerin vergilerini affettiği halde; Nasturiler o yıl iki defa Bedirhan Bey’e, bir defa Nurullah Bey’e cizye ödemeye mecbur olmuşlardır. Tayyar Paşa, bölgedeki durumun araştırılması için adam göndermiş ve Bedirhan Bey’e de bir emir göndererek Hristiyan halka zulmetmemesi konusunda onu uyarmıştır. Bütün Nasturi köyleri, Hakkâri Beyliği’nin sınırları içerisinde yer almakla birlikte bir kısmı onun yönetimi altındadır ve idarî olarak Erzurum’a bağlıdır. Fakat Hakkâri ile Erzurum arasındaki dağlarda Nasturilerin en büyük düşmanlarının oturması, yolun uzun, güçlüklerle ve tehlikelerle dolu bulunması gibi haller, saldırıya uğradıklarında Erzurum’dan yardım istemelerine engeldir. Musul ile irtibatları süreklidir. Musul Valisi buraya kolaylıkla asker göndermek ve çeşitli yardımlarda bulunma imkânına sahiptir. Nasturilere göre, hayat ve bekâları, asayiş içinde bulunmaları, memleketlerinin Musul’a bağlı olmasıyla mümkündür. …Abdüssamed Bey’le birlikte yukarıda isimleri geçen Musullu Şeyh Muhammed ve Zaholu Şeyh Yusuf gibi kimseler bölgeden uzaklaştırılmalı ve Bedirhan Bey de kendi halinde bırakılmamalıdır. Saltanat-ı Seniyye, Bedirhan Bey’in hakikatten ziyade evhama dayanan kudret ve kuvvetine aldanarak kendisine müsamaha ile muamele etmektedir. Bedirhan Bey’in düşmanı pek çoktur. Şeyhler uzaklaştırıldıktan sonra Bünyeniş, Zibari ve sair Kürt aşiretleri Devlet-i Âliye’ce ele alınırsa bunlar Bedirhan Bey’i bu dağlardan pek çabuk kaçırırlar. Tuhup, Cilo ve Baz Nasturileri silah taşımaya alışık olup ellerinde birkaç bin tüfek vardır. Onlardan da istifade edilebilir. Tayyar Paşa hazretleri, bayram’dan sonra Cizre’ye kadar tura çıkma niyetindedir. Maiyetinde bir hayli asker bulunduğundan Bedirhan Bey’in Nasturiler aleyhine yahut Tayyar Paşa taşrada olduğu müddetçe Han Mahmut’a yardıma gidemeyeceği ümit edilmektedir…”529.

Görüldüğü üzere İngiltere, Erzurum ve Musul konsolosları vasıtasıyla Hristiyan halk üzerinde Bedirhan Bey’in gerçekleştirdiği harekâtı yakından takip etmekte ve konuyla ilgili olarak zaman zaman Osmanlı yönetimine müdahalede bulunmaktadır. Rapordan da anlaşılacağı üzere, onun böyle bir harekâta yönlendirilmesinde adı geçen şeyhlerin çok büyük etkisi olmuştur. İngilizler

529 Nazmi Sevgen, “Kürtler”, BTTD, S. 13, Ekim 1968, s. 40-43; Bedirhan Bey’in Çal Bölgesi Nasturilerinden

ele geçirdiği esir sayısı, kaynaklarda farklı ifade edilmekle birlikte, bu rakam arşiv vesikaları arasında yer alan resmî bir raporda 30 kişi olarak ifade edilmektedir. BOA, İ.MSM, 49/1235, Lef: 10; Mehmet Alagöz, a.g.e., s. 111-114.

134

Bedirhan Bey’in etkisiz hâle getirilmesi durumunda kuzeyde isyan halinde olan Han Mahmut’a yardım edemeyeceğini düşünmektedirler.

Musul’daki İngiliz konsolosunun, İstanbul’daki İngiliz elçisine gönderdiği rapor Londra’ya bildirilmiş, gelen cevap üzerine, İngiliz elçisi Musul’daki İngiliz konsolosuna şu talimatı vermiştir: “Nasturi taifesi ve umum Devlet-i Âliyye’ye olan maruzatını haber vermiştir. Nasturi taifesinin iyi hâline İngiltere devletinin istediği yalnız Hristiyan oldukları için değildir. Belki bu Devlet-i Âliyye’nin menfaati olduğundan dolayıdır. Devlet-i Âliyye, İngiltere’nin nasihati gereğince Nasturiler’in durumlarının iyileştirilmesi ve korunması hususunu pek muazzamane yapılmış olmasını isterim”.

Görüldüğü üzere, Musul’daki İngiliz konsolosu açıkça ve çekinmeden kendi hükûmetine ve dolayısıyla Türk hükûmetine akıl hocalığı etmekte, Nasturilerin avukatlığını yapmaktadır. Bedirhan Bey’e karşı alınacak tedbirler için de yol göstermektedir530.

Musul’daki Fransız konsolosu da, Nasturilere sahip çıkma noktasında İngilizlerden geri kalmamış; nitekim bir gün sonra, 20 Eylül 1846 tarihinde İstanbul’daki Fransız elçisine gönderdiği rapora şu şekilde başlamıştır: Bedirhan Bey’in idaresinde bulunan Tiyar kazasında üç yıl önce meydana gelen hadisenin bir benzerinin meydana gelmek üzere olduğunu, halkın düşüncesine göre, bu defa tekrar edecek olan zulüm ve öldürme şimdiye kadar çaresiz Nasturiler’in defalarca maruz kaldıkları, katliamların hepsinden daha büyük olacağını elçiliğimize bildiririm. İstenen çok büyük parayı Nasturiler vermeyeceğinden, Bedirhan Bey üzerlerine yürümeye niyet etmiş, onlara karşı ciddi tehditlerde bulunmuştur. Onun sözünde durmayacağı bilinmektedir. Üstelik bu defa, kadın, çocuk ve yaşlılara da merhamet etmeyerek kendisi hakkında Musul Valisi’ne en küçük bir şikâyette bulundukları takdirde, hemen üzerlerine yürüyeceğini ve Mösyö İstiyonus’un memuriyetini ima ederek, bu sefer artık hiçbir konsolosun onun öfkesini yatıştırmaya gücü yetmeyeceğini ilân etmiştir 531.

Konsolos, mektubun sonunda Devlet-i Âliyye’nin Kürt isyancılarını itaat altına almaya çalışırken bunların en büyüğü olan Bedirhan Bey’e karşı herhangi bir tedbire başvurmamasını yadırgadığını beyan etmektedir. Devleti hiçe sayarak

530 Nazmi Sevgen, “a.g.m.”, S. 13, s. 42.

135

bölgede nüfuzunu genişletmeye çalışan birisine karşı devletin sessiz kalmasını korku ve vehim belirtisi olarak açıklamaktadır. Ayrıca hükûmetin, bölgedeki Kürt isyancılarına yönelik İsmail Paşa’nın idaresinde bir ordu hazırladığı haberini aldığını ve bu harekâtın Bedirhan Bey’i de içine alması gerektiğini belirtmiştir. Fakat İsmail Paşa’nın maiyetindeki askerî birliğin bunun için yetersiz olduğunu ve bu harekâttan tam anlamıyla sonuç alınamayacağını söylemiştir. Bununla birlikte, Nasturilere yönelik Bedirhan Bey saldırısında müdahale için Musul’daki askeri birliğin yetersiz olduğunu, bu şartlarda Nasturilerin yardımına yetişemeyeceğini belirterek hükûmetin bu konuda acil tedbirler almasını istemiştir532.

Nasturiler üzerindeki nüfuzunu kaybetmek istemeyen İngilizler ve Fransızlar, Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdahale sayılabilecek birtakım diplomatik baskı yöntemlerine başvurmuşlardır. Bu müdahaleler o kadar ileri gitmiştir ki gönderilen raporlarda Bedirhan Bey’e karşı yapılacak harekâtın planı dahi anlatılmıştır. Yabancıların bu şekilde Bâbıâli’ye müdahaleleri ileride görüleceği üzere Osmanlı Devleti’nin onun hakkında sert tedbirler almasına sebep olacaktır.

Outline

Benzer Belgeler