• Sonuç bulunamadı

ASKERÎ ALANDA ALDIĞI TEDBĠRLER

I. Alâeddîn Keykubâd, Moğol istilâ tehlikesine karĢı siyasî tedbirlerden baĢka, askerî tedbirlere de önem vermiĢtir. Onun aldığı ve uygulamaya çalıĢtığı askerî tedbirler iki temel amaca dayanıyordu. Bunlardan birincisi, devletin elinde bulunan veya yeni ele geçirilmiĢ Ģehir ve kalelerin ve baĢkent Konya‟nın savunma sistemini yenilemek ve güçlendirmekti. Ġkincisi ise, Türkiye Selçuklu ordusunun gücünü takviyelerle artırmaktı.

Moğol tehlikesi sebebiyle daha önce ifade edildiği gibi, doğu ve güney siyasetine ağırlık vermiĢ olan I. Alâeddîn Keykubâd‟ın askerî tedbirleri de buna dayalı olarak doğu ve güney merkezli idi.

2.1. Savunma Gücünü Artırmak

Bir devletin savunma gücü, hâkim olunan toprakların coğrafî açıdan avantajlı bir mevkide bulunması ve kalelerinin dayanıklılığı ile eĢdeğerdir. DıĢarıdan gelebilecek herhangi bir tehdit ve tehlike karĢısında bu mevkilerdeki savunmanın yeterince güçlü olması, söz konusu tehditleri devletin merkezinden uzakta tutmaya yeterdi. I. Alâeddîn Keykubâd, devleti olası tehlikelerden korumak için önemli Ģehir

kendisinde bir Moğol saldırısını önleyecek cesaret ve ehliyeti görmeyen bir hükümdarın, hafif bir tâbiiyeti kabul ederek bu tehlikeyi uzaklaştırması da akıllıca bir hareket olarak vasıflanabilir”. Bkz.: Faruk Sümer, “Anadolu‟da Moğollar”, Selçuklu Dergisi, I, Ankara 1969, s. 6.

302 I. Alâeddîn Keykubâd, Amid‟e ikinci bir sefer düzenlemek amacıyla ordusunu 1237‟de Kayseri‟de

toplamıĢtı. Eyyubi meliklerinin ve Melik Kâmil‟in elçisinin de aralarında bulunduğu pek çok elçiyi kabul etmiĢti. Moğol elçisinden gelen hediye ve yarlığı kabul eden ve önemli birtakım kararlarını açıklayan I. Keykubâd, ardından Ramazan Bayramı münasebetiyle bir eğlence meclisi hazırlatmıĢtır. Bu mecliste iken ÇaĢnigir Ali‟nin getirdiği kuĢ etini yedikten sonra birdenbire rahatsızlanmıĢtır. Keykubâdiye Sarayı‟na giderek burada çokça kusmuĢ, ancak gece yarısı olduğunda vefat etmiĢtir. I. Keykubâd‟ın ölümü oldukça kuĢku uyandırsa da kaynakların çoğunun bu konuda bilgi vermekten kaçındığı görülür. Devrin en önemli kaynağı Ġbn Bîbî ise kuĢ etini yedikten sonra I. Keykubâd‟ın âniden rahatsızlandığını ve öldüğünü yazmakla birlikte ölüm nedeni hakkında sessiz kalır. Tarih-i Güzîde ve Anonim Selçuknâme‟de ise onun, oğlu II. Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından zehirlendiği açıkça ifade edilmiĢtir. Bkz.: Ġbn Bîbî: 1956, s. 457-463; 1996: I, s. 452-457; Anadolu Selçukluları

Devleti Tarihi III: 1952, s. 31; Hamdullah Kazvînî, Tarih-i Güzîde, Tahran 1341, s. 484.

ve kalelerde ve baĢkent Konya‟da iyi bir savunma gücünün gerekli olduğunu düĢünüyordu. Bu sebeple, tahta çıktıktan sonra bir yandan yeni alınan kaleleri tamir ettirirken bir yandan da Konya, Sivas, Kayseri, Amasya gibi Ģehirlerin surlarını, tamir ettirerek veya yeniden inĢâ yolu ile sağlamlaĢtırma yoluna gitmiĢtir304

.

I. Alâeddîn Keykubâd, Konya‟nın surlarındaki açıkları ve zayıf noktaları atı üstünde dolaĢarak bizzat tespit etmiĢ ve belirlemiĢtir. Bu gezinti sırasında yanında bulunan emirlerine söylediği, “yine de hırs ve tamah felaketine karşı tedbir almamız gerekir. Çünkü zamanın dönmesi aynı kararda olmaz.” sözü onun özellikle Moğollara yönelik bir siyaset gereği bu iĢi yaptığını gösterir305. ġüphesiz “zamanın

dönmesi”nden kastı, Moğolların getireceği bir felaket olmalı idi. I. Alâeddîn Keykubâd, Konya surlarının inĢa ve tamirine baĢlanırken Sivas için de bir ferman çıkarmıĢtır306. Sivas Ģehrine307

de sur yapılmasını, bunun için Ģehrin melik ve emirlerinin görüĢlerinin alınmasını, yapılacak surun masraflarının o bölgenin emirleri arasında paylaĢtırılmasını buyurmuĢtur308

.

I. Alâeddîn Keykubâd, Konya ve Sivas‟tan baĢka Kayseri, Alâiyye (Alanya), Niğde, Erzincan, Amasya, Malatya ve Afyon Ģehirlerinin surlarını tamir ve inĢâ ettirmiĢtir309. Böylece önemli Ģehirlerin savunma yapıları güçlendirilmiĢtir. Bir Ģehri ele geçirmek için önce o Ģehrin surlarını aĢmak gerekirdi. Yeniden inĢâ ve tamir ile ayağa kaldırılan Ģehir surları ise oldukça yıpranmıĢ ve kısmen yıkılmıĢ ve harap durumdaydı310. Bu sebeple söz konusu Ģehirlerin savunmalarındaki açıklar ve zayıflıklar tespit edilerek giderilmiĢtir311

.

304 Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi III: 1952, s. 29-30; Selçuknâme: 2007, 81; Turan: 2005,

s. 353-355.

305

Ġbn Bîbî: 1956, s. 253; 1996: I, s. 272. I. Alâeddîn Keykubâd, özel naiblerini çağırarak dört kale kapısının (dervâze), birkaç burç ile bedenin yapım masrafının hassadan karĢılanmasını, geri kalanların masraflarının ise, durumlarına göre ülkenin büyük emirleri arasında paylaĢılmasını emretmiĢtir. Bkz.:

Ġbn Bîbî: 1956, 254; 1996: I, 273.

306

Ġbn Bîbî: 1956, 253-255; 1996: I, 271-273; Selçuknâme: 2007, 81; Yazıcızâde: 2009, s. 384-390;

Koca: 2011, “Güvenlik”, s. 347-350.

307 Sivas surları, Konya surlarının yapımından 3 sene sonra (h. 621/1224) yapılmıĢtır. Kayseri

surlarının yapımı da aynı tarihe rastlar. Bkz.: Turan: 2005, s. 353-355.

308

Anonim Selçuknâme‟de Konya‟ya 140 burç yapıldığı ve bu burçların yapımında 140 emirin görev aldığı, surların yapımının 1221-1222‟de (h. 618‟de) tamamlandığı belirtilir. Bkz.: Anadolu

Selçukluları Devleti Tarihi III: 1952, s. 29-30.

309 Turan: 2005, s. 354-355; Koca: 2011, “Güvenlik”, s. 347-350. 310

Bir iç bir de dıĢ kaleye sahip olan Konya surlarının ilk yapımı, Türkiye Selçuklu dönemi öncesine uzanır. I. Alâeddîn Keykubâd‟ın yaptırdığı surlar dıĢ surlardır. Bu surlar ilk olarak Türkiye Selçuklu hükümdarlarından II. Kılıç Arslan tarafından ayağa kaldırılmıĢtır. Ancak, II. Kılıç Arslan ile oğulları arasındaki mücadeleler, III. Haçlı seferi ve I. Gıyâseddîn Keyhüsrev ile kardeĢi II. Rükneddîn

Güçlü bir savunma sistemi kurmak amacıyla uygulamaya geçirilen ikinci tedbir, yeni ele geçirilen kalelerdeki savunmayı güçlendirmekti. Bu kalelerde I. Alâeddîn Keykubâd tarafından dört aĢamalı bir siyaset takip edildiği görülür. Ġlk olarak, kale ele geçirildiğinde savunma açıkları tespit edilmekteydi. Kâhta Kalesi‟nin312

alınmasından sonra I. Keykubâd, kale komutanına kaleye vardığında dağın etrafını dolaĢmasını, tehdit içeren yerleri tespit etmesini emretmiĢti313. Ġkinci adım, tespit edilen yerlerin onarılması veya yeniden inĢâ edilmesiydi. ÇemiĢgezek Kalesi‟nin314

onarımı, bu aĢamaya güzel bir örnek teĢkil eder. Bu kale, duvarında görülen bir çatlağın lağımcılar tarafından geniĢletilmesi ile alınmıĢtı315

. Duvardaki çatlak, kalenin en zayıf noktasıydı. Bu sebeple açılan delik kimsenin göremeyeceği ve fark edemeyeceği Ģekilde kapatılmıĢtır316. Üçüncü olarak, savunma amaçlı bir miktar asker bırakılıyor, I. Keykubâd‟ın güvendiği bir adamı kalede görevlendiriliyor ve Ģehrin imarı için mimarlar getiriliyordu. Son olarak ise, bu yerlerde iskân gerekiyorsa derhal buraların iskânı için harekete geçiliyordu. Harput ve Urfa kalelerinde bu siyaset takip edilmiĢti317

.

Ele geçirilen kalelerde alınan tedbirlerden bazılarına bakıldığında, olası büyük bir tehlikeye karĢı hareket edildiği, hatta tedbir almak konusunda olağandıĢı bir hareketlilik yaĢandığı görülebilmektir. Daha önce ifade edildiği gibi, I. Alâeddîn Keykubâd Yassıçemen SavaĢı‟ndan sonra Erzurum‟u aldığında, yanında bulunan Melik EĢref‟e Gürcistan memleketinde bazı kalelerle Ermen ve Oltu mülklerinin menĢurunu vermiĢ, onu Ermen‟de düĢmana karĢı set oluĢturmakla görevlendirmiĢti318. Ancak, Melik EĢref bu görevi ihmal edince Moğollar bölgede

SüleymanĢah arasındaki mücadeleler esnasında zarar görmüĢtür. I. Alâeddîn Keykubâd, II. Kılıç Arslan tarafından ayağa kaldırılan bu dıĢ surları ikinci olarak yeniden inĢâ ve tamir ettirmiĢtir. Bkz.: Azize AktaĢ Yasa, “Konya‟nın Anadolu Selçukluları Dönemi Fizikî Yapısı”, VII. Millî Selçuklu

Kültür ve Medeniyeti Semineri. 30 Nisan-02 Mayıs 1998, Konya 1998, s. 232-237.

311 Anadolu Selçukluları Devleti Tarihi III: 1952, s. 29-30; Selçuknâme: 2007, 81. 312 Kâhta Kalesi, Adıyaman ilinde, Kâhta Ġlçesi‟ndedir.

313

Ġbn Bîbî: 1956, s. 282; 1996: I, s. 299; Yazıcızâde: 2009, s. 417-418.

314

ÇemiĢgezek Kalesi, Tunceli ilinde, ÇemiĢgezek Ġlçesi‟ndedir.

315 Ġbn Bîbî: 1956, s. 286; 1996: I, s. 303.

316 Ġbn Bîbî: 1956, s. 288-289; 1996: I, s. 305; Selçuknâme: 2007, s. 94; Yazıcızâde: 2009, s. 426. 317 Abû’l-Farac: 1999, II, s. 534-535. Bununla birlikte, daha önceki Türkiye Selçuklu hükümdarları

da bir kale ele geçirildiğinde söz konusu iskânların yapılması ve savunma tedbirlerinin alınması konusunda harekete geçmekte idi. Ancak, I. Alâeddîn Keykubâd‟ın bütün bunları yaparken, belirli bir amaç doğrultusunda ve titizlikle hareket ettiği görülmektedir. Bkz.: Turan: 2005, s. 307.

bazı yerlere saldırmıĢ, Harezmli askerler de yolları kesmeye baĢlamıĢlardı319

. Bunun üzerine I. Keykubâd, Emir Kemaleddîn Kamyar‟ı bölgeye göndererek ona bazı görevler vermiĢti. Emir Kemaleddîn Kamyar‟a verilen görevler arasında güvenlik ve savunma tedbirleri almak da vardı. Bu tedbirler Ģöyleydi: Bölgede ihtiyat tedbirleri alınacak, imar ve tamir iĢlerinde bulunulacak, ambarlara zahire yığılacak, cephanelikler silahla doldurulacak, kaleler yiğit, akıllı ve uyanık muhafızlara emanet edilecek320.

I. Alâeddîn Keykubâd döneminde alınan kalelerin savunmaları güçlendirilmiĢ, Ģehir surları yeniden inĢâ ve tamir suretiyle yenilenmiĢ ve hem askerî hem de siyasî alanda, mevcut yapıyı sağlam bir zemine oturtmaya yönelik bir siyaset takip edilmiĢtir. Böylelikle, Selçuklu kale ve Ģehirleri Moğolların saldırmaları halinde güçlü bir savunma ile bu saldırılara karĢı koyabilecekler, Ģehirlerin ele geçirilmesi mümkün olmayacaktı.

2.2. Orduyu Takviye Etmek

Askerî güç bir devletin yaĢam süresini belirleyen en önemli unsurdur. Devletler, topraklarına göz diken düĢmanları, ordularının gücü ile bertaraf etmektedir. Türkiye Selçuklu Devleti de güçlü bir orduya sahip idi. Ordu, piyade ve süvarilerden oluĢuyordu. Sarayı ve hükümdarı korumakla görevli muhafız ve gulâmlardan baĢka orduda Ģu kuvvetler bulunuyordu: Sipahiler; meliklere, devlet adamlarına ve emirlere bağlı kuvvetler; Türkmenler ve uç kuvvetleri; tabi hükümdar ve beylerden savaĢ zamanı ve ihtiyaç halinde alınan yardımcı kuvvetler, ücretli askerler, Ģehir kuvvetleri ve gönüllüler321

. Ordudaki bu kuvvetlere ek olarak I. Alâeddîn Keykubâd, ortaya çıkan durumlardan çok yönlü faydalanmasını bilmiĢtir. I. Keykubâd, Yassıçemen SavaĢı‟ndan sonra bağımsız kalan ve Anadolu‟nun doğusunda bir asayiĢ meselesi haline gelen, ancak Moğollarla savaĢmakta tecrübe kazanmıĢ Harezmli askerleri Selçuklu ordusu içine alarak hem onları bir güvenlik

319 Ġbn Bîbî: 1956, s. 425-426; 1996: I, s. 425-426.

320 Ġbn Bîbî: 1956, s. 425-427; 1996: I, s. 425-427; Selçuknâme: 2007 s. 135-136; Yazıcızâde: 2009,

s. 582-585.

321 Salim Koca, Selçuklular’da Ordu ve Askerî Kültür, Berikan Yay., Ankara 2005, s. 82; AyĢe

Dudu Erdem KuĢçu, “Türkiye Selçuklularında Ordu ve Donanma”, Türkler, VII, YTY., Ankara 2002, s. 176-181.

tehdidi olmaktan çıkarmıĢ hem de ordusunu güçlendirmiĢtir322. Abû‟l-Farac, Celâleddîn HarezmĢah‟ın ölümünden sonra 10.000 kadar Harezm askerinin I. Alâeddîn Keykubâd‟a sığındığını ve ölümüne kadar da ona sadık kaldıklarını söyler323

.

Yassıçemen SavaĢı‟ndan sonra, HarezmĢah ordusu dağılmıĢ ve askerlerin bir kısmı Celâleddîn HarezmĢah ile birlikte Azerbaycan‟a giderken bir kısmı da Trabzon Rum Ġmparatorluğu‟na sığınmıĢtı324. Bu askerler, Türkiye Selçuklu ordusu bölgeden çekildikten sonra doğu topraklarına geri dönerek Erzurum havalisine yerleĢmiĢlerdi325

. Ancak, bölgede huzursuzluğa sebebiyet veriyorlar; Malazgirt, Ahlat, ValaĢgird326

ve Bargiri327 gibi menzillerdeki geçiĢ yollarını kapatıyorlardı. Bunun üzerine I. Alâeddîn Keykubâd gönderdiği bir buyruk ile Harezmli askerlerin güzel vaatlerle gönüllerinin alınmasını ve Selçuklu itaati altına çağrılmalarını emretmiĢtir. Bu sırada Harezmlilerin reisi Kayır Han‟ın bir kısım askerle Tatvan‟a328 indiği, tüccarların geçiĢ yollarını kapadıkları, bu vilayetin onların eziyetinden Ģikâyetçi oldukları haberi ulaĢmıĢtı329. Vezir Ziyaeddîn Kara Arslan, Kayır Han‟ın yanına giderek I. Keykubâd‟ın mesajını ona Ģu Ģekilde iletmiĢtir: “Herkesin niyeti, sizi böyle avare dolaşmaktan, yersiz yurtsuz olmaktan kurtarıp durumunuzun düzelmesine ve rahatınızın sağlanmasına yarayacak bir yurda sahip olmanız. Sultan‟ın Sahip‟ten istediği sizin diğer taraftarlarının devlet emirlerinin saltanat bargâhının görevlileri ve itaatkârları arasına girmenizi sağlamaktır. Eğer teklif size uygun ve yerinde görünüyorsa, siz ve bütün Harezm emirleri içten ve dıştan Sultan‟a, onun melikleri ve adamlarına bağlanıp, onun düşmanlarına düşman, dostuna dost olmalısınız.”330

Bunun üzerine, Kayır Han ile birlikte Bereket, Yılan Boğa, Can

322 Ġbn Bîbî: 1956, s. 430; 1996: I, s. 430.

323 Abû’l-Farac: 1999, II, s. 530. Harezm askerlerinin çoğu Moğollara teslim olmuĢtur. Ancak,

kaçabilenler Anadolu ve Suriye‟ye sığınmıĢ, bölge devletlerin ordularında paralı askerlik yapmaya baĢlamıĢlardır. Bkz.: Timothy May, Chormaqan Noyan: The Mongol Military Governor in the

Middle East, Master of Arts in The Department of Central Eurasian Studies Indiana University,

Indiana 1996, s. 31.

324

Abû’l-Farac: 1999, II, s. 528.

325 Ġbn Bîbî: 1956, s. 429; 1996: I, s. 429; Koca: 2011, “Güvenlik”, s. 361-363. 326 Bugün Ağrı‟nın ilçesi EleĢkirt.

327 Bugün Ağrı‟nın ilçesi Muradiye. 328

Van Gölü‟nün batısında yer alan Tatvan, bugün Bitlis‟in bir ilçesidir.

329 Ġbn Bîbî: 1956, s. 429; 1996: I, s. 429.

330 Ġbn Bîbî: 1956, s. 430; 1996: I, s. 430; Selçuknâme: 2007, s. 137; Yazıcızâde: 2009, s. 587;

Birdi, Saru Han, Güçlü Sengüm ve diğer Harezm büyükleri ve emirleri hep birlikte yemin etmiĢlerdir. Ertesi gün ise diğer Selçuklu emirleriyle birlikte Ģehir yakınlarında bir araya gelerek bir anlaĢma yapmıĢlar ve ağır yeminlerle söz vermiĢlerdir. Ardından Selçuklu emirleri, Erzurum vilayetini Kayır Han ve diğer Harezm büyükleri arasında paylaĢtırmıĢtır331. Böylece, Harezm büyükleri ve askerleri Selçuklu emirleriyle yaptıkları anlaĢma ve verdikleri sözler ile Türkiye Selçuklu ordusuna katılmıĢlardır. Ancak, Erzurum yoluna düĢtüklerinde, Tuğtab Ovası‟nda konakladıkları esnada, Moğol askerlerinin anî bir baskınına maruz kalmıĢlardır332. Olaydan sonra Selçuklu emirleri, dağılan Harezm askerlerini toplamak için Erzurum‟a gitmiĢlerdir. Burada I. Alâeddîn Keykubâd‟ın emriyle Erzincan Kayır Han‟a, Amasya Bereket‟e, Larende Güçlü Sengüm‟e ve Niğde Yılan Boğa‟ya iktâ olarak verilmiĢtir333

.

Doğuda asayiĢi tehlikeye sokan ve tüccarların geçiĢ yollarını kapatarak sıkıntıya sebebiyet veren Harezm emirlerinin Selçuklu tabiiyeti altına alınması ile birlikte, hem doğu bölgesinde baĢ gösteren düzensizliğe son verilmiĢ, hem de bu emir ve askerler devlet hizmetine alınarak orduda görevlendirilmiĢlerdir. Harezmli askerler I. Alâeddîn Keykubâd‟ın ölümüne kadar bir daha bu tür bir sıkıntıya sebebiyet vermemiĢler, yeni devletlerine sadık askerler olarak I. Keykubâd için savaĢmıĢlardır.