• Sonuç bulunamadı

1887 yılında Kayseri’de doğmuştur. Ailesi Höceki oğulları olarak bilinmektedir. Babası Ahmet Efendi, annesi Hatice Hanımdır. İlk ve ortaöğrenimini Kayseri ve Konya’da tamamladıktan sonra Konya Hukuk Okulu’na girmiş, 1912 yılında mezun olmuştur.568

Şaban Sırrı Bey, Hukuk Okulundan mezun olduktan sonra 1919 yılına kadar Konya’da serbest avukatlık yapmıştır. Bir müddet Konya Ovası Sulama İdaresinde memur olarak çalıştıktan sonra 10 Temmuz 1923 tarihinden itibaren Anadolu-Bağdat Demiryolları Genel Müdürlüğü Teftiş Dairesinde memur olarak çalışmaya başlamıştır. 1924 yılında aynı dairenin avukatlığını da üstlenmiştir. Ayrıca 1924’den itibaren seçilinceye Konya İl Genel Meclisi üyeliği, 1927 yılından 1931 yılına kadar da Konya Belediye Meclis üyeliği yapmıştır. Bunların haricinde Konya Türk Ocağı Başkanlığı, Türk Maarif Cemiyeti Konya İl Temsilciliği, CHF İl İdare Heyeti Başkanlığı görevlerinde de bulunmuştur.569

1931 seçimleriyle 4. Dönem Konya Milletvekili olarak TBMM’ye giren Şaban Sırrı Bey, dönem sonunda milletvekilliği bitip yeniden aday olmayınca kendi isteği üzerine 14 Nisan 1935’de Üsküdar Vergiler İtiraz Komisyonu başkanlığına atanmıştır. 10 Mart 1937’ye kadar bu görevini sürdürmüş, sonrasında istifa ederek İstanbul Barosuna kayıt yaptırarak serbest avukatlık yapmaya başlamıştır. Ölümüne kadar işini devam ettirmiştir. 4 Ekim 1943’de Büyükada’da vefat etmiş, aynı yerde toprağa verilmiştir. Saadet Nakiye Höcek (1898-1986) ile evli olan Şaban Sırrı Bey’in Turan Emel Vada (1917), Ümit Höcek (1919-1991) ve Ayten Özbek (1926) isimlerinde üç çocuğu vardır.570

2. TBMM 4. Dönem Konya Milletvekilliği

1931 genel seçimlerinde ilk kez aday olan Şaban Sırrı Bey, 1069 oy alarak Konya milletvekili seçilmiştir. 25 Nisan’da Konya İl Teftiş Heyeti’nden mazbatasını alarak 4

568 Türkiye Büyük Millet Meclisi Arşivi, Şaban Sırrı Höcek Özlük Dosyası, Sicil Dosya No: 814; Çoker,

Parlamento Tarihi-TBMM IV. Dönem, C.2, s.389.

569 TBMMA, S.D.N: 814; Çoker, Parlamento Tarihi-TBMM IV. Dönem, C.2, s.389. 570 Çoker, Parlamento Tarihi-TBMM IV. Dönem, C.2, s.389-390.

118

Mayıs 1931’de meclise katılmıştır. Olağanüstü ve birinci yasama yılında Bayındırlık komisyonunda, dönemin son iki yasama yılında da Adalet Komisyonunda çalışmıştır.571

Bu dönemde genellikle hukuki konularda söz alarak TBMM kürsüsünden görüşlerini etkin şekilde dile getirmiştir.

1931 yılında Sıhhiye Kanununa muhalefet etmekten dolayı hakkında dava açılan Şaban Sırrı Bey’in, milletvekili olması nedeniyle sahip olduğu yasama dokunulmazlığının kaldırılması için Başbakanlık tezkeresi hazırlanarak meclise gönderilmiştir. Hazırlanan tezkere Adalet ve Anayasa komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonda görüşülmüş, isnat olunan suçun anayasanın 12. ve 27. maddelerinde bulunan suçlar kapsamında olmadığından yapılacak takibat ve yargılamanın dönem sonuna ertelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Genel kurulda yapılan oylama sonucunda dokunulmazlığının kaldırılmasına gerek olmadığı yönündeki komisyon raporu onaylanmıştır.572

a. Konya Ovası Sulama İdaresi ile İlgili Konuşması

1932 yılında kuraklık nedeniyle Konya Ovası Sulama Sisteminin büyük kısmı çalışmaz hale gelmiştir. Tesisata yeniden işlerlik kazandırmak, ovayı canlandırmak ve halkı rahatlatmak için çeşitli tedbirler alınmaya çalışılmıştır. İlk olarak 1932 Mayıs ayında Konya Ovası Sulama tesisatı ve Beyşehir Barajında düzenlemeler yapılması için Ziraat Vekaleti’ne 90 bin lira borç verilmesine dair kanun onaylanmıştır. Kanalların açılma işinde her bölgedeki borçlu kişilerin bu işte çalışması halinde yevmiyelerinin borçlarından silineceği belirtilmiştir.573

Mart ayında da TBMM’de sulama sisteminde yaşanan su yetersizliği ile ilgili bir soru önergesi verilmiştir. Bu önergeye cevap veren Ziraat Vekili Muhlis Bey; yıllardır süren kuraklık nedeniyle su seviyesinin kapakların altına düştüğünü önlemler için bütçe

571 Çoker, Parlamento Tarihi-TBMM IV. Dönem, C.2, s.389.

572 TBMMZC, Devre IV, Cilt 6, Birleşim 31, s.52-54; Resmi Gazete, 24 Mart 1932, No.2059, s.1312; Bu

kararın alındığı oturumda 14 milletvekili hakkındaki dokunulmazlığın kaldırılması konusu görüşülmüş, Manisa Milletvekili Refik Şevket (İnce) Bey komisyonun tüm tezkereleri dönem sonuna ertelenmesi kararını eleştirmiştir. Komisyon adına söz alan Giresun Milletvekili Tarık Hakkı Bey Anayasanın 17. maddesini genel kurulda okumuş ve bu maddeye dayanarak bu kararlara varıldığının altını çizmiştir.

573 Kanunlar Dergisi, C.11, No.1981, s.373-376; Resmi Gazete, 30 Mayıs 1932, No.2111, s.1497-1498;

119

ayrıldığını belirtmiştir. Ayrıca bunun için Su İşleri Genel Müdürü Selahattin Bey, Beyşehir’e gelerek incelemeler yapmıştır.574

1933 yılında Konya Ovası Sulama İdaresinde 61 olan memur ve müstahdem sayısı idarenin 1933 bütçesinin onaylamasıyla 34’e düşürülmüş, kadroya bir ziraat müşaviri, gece bekçisi, şoför ve avukat eklenmiştir.575 Temmuz ayında da Ziraat Vekaleti

Su İşleri Genel Müdürü Şevket Bey ile yabancı su işleri uzmanı Mösyö Baryola Konya Ovası Sulama Sistemini incelemek üzere bölgeye gelmişlerdir. Ziraat Vekaleti’nin sulama sistemi için tahsis ettiği 90 bin lira ile kanal temizliği ve kanallara açılan kapakların su seviyesine göre geçici bir ahşap su bendi yapılmasına karar vermişlerdir. Bu sayede bir sonraki yıl olası bir kuraklığın önüne geçilmesi hedeflenmiştir.576

Konya Ovası Sulama İdaresinin 1934 yılı bütçesi görüşülürken zamanında personeli olduğu kurum hakkındaki kanunun geneli hakkında söz alan Şaban Sırrı Bey, yukarıdaki uygulamalara ve tesisattaki bazı aksaklıklara değinmiştir. Öncelikle Beyşehir Gölünden iki senedir su alınamadığını, bu konuda bir tedbir olup olmadığını sormuştur. Daha sonra 20 milyon altın frank harcanarak meydana getirilen tesisatın harap olduğunu, idarenin Bayındırlıktan Ziraat Vekaleti’ne geçtiğinde daha bilgili yeni bir kadro kurulmak üzere mevcut kadronun lağvedildiğini ve yeni kadronun hala kurulmadığını belirterek idarenin başında Almanlar zamanından kalma kanal bekçiliği yapmış yetkisiz birkaç kişi bulunduğunu söylemiş ve burada nasıl bir teşkilat kurulmak istendiğini sormuştur. Ayrıca ovada sahipli ve sahipsiz araziyi ayırmak için kadastro çalışması ve arazi toplulaştırması yapılarak su harcamasının düzenlenebileceğini ifade etmiştir. Boş arazilere muhacirler yerleştirilmek suretiyle bölgenin hareketlenmesini sağlamanın doğru olacağını, idarenin sorunlarının çözülmesiyle halkında rahat edeceğini belirterek gelinen noktada bu kadar kapsamlı bir tesisat varken söylenen sebeplerden ötürü bölge halkının bundan faydalanamadığını ifade ederek “Ben gözümle gördüm, orada, köylüler kovalarla bostanlarını suluyorlardı. Acaba vekâlet bunun için ne düşünüyor?” diyerek halkın göç etmeye başladığını belirtmiştir. Cevap veren Ziraat Vekili Kütahya Milletvekili Muhlis Bey, suyun azalmasının sebebinin 5-6 sene üst üste gelen kuraklık olduğunu, su meselesi için uzmanlara danışıldığını fakat uzmanların farklı görüşler bildirmesi nedeniyle sonucu

574 Babalık, 27 Mart 1933, No.4118, s.1. 575 Babalık, 3 Mayıs 1933, No.4144, s.2. 576 Babalık, 11 Temmuz 1933, No.4193, s.2.

120

belli olmayan bir iş için girişimde bulunulmadığını belirtmiştir. Yağışların düzenli şekilde devam etmesi halinde ihtiyaç olan verimin sağlanacağı ifade etmiş, fakat bu konudaki inceleme çalışmalarının sürdüğünü, Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Nafıa Vekaleti ile birlikte araştırmalar yapıldığını söylemiştir. Kadro meselesi ile ilgili olarak su miktarı azaldığından dolayı sadece yeterli miktarda memur çalıştırıldığını, su seviyesi yeterli olduğunda daha yetkin bir kadro kurulacağını belirtmiştir. Bölgedeki göç meseleleriyle ilgili olarak orada tarımın geliştirilmesi, hayvancılık ve meyvecilik gibi işlere başlanması gerektiğini vurgulamış, Beyşehir Gölünden yeterli seviyede faydalanıldığı takdirde bu meselenin halledileceğini söylemiştir.577

Şaban Sırrı Bey’in bu önergesinden sonra 1934 yılının Kasım ayında sulama işlerini incelemek üzere Ziraat Vekaleti müsteşarı Atıf Bey, Su İşleri Genel Müdürü Şevket Bey ve Vali Cemal Bey Beyşehir’de incelemelerde bulunmuşlardır.578 Aralık

ayında da Konya Valisi Cemal Bardakçı sulama konusunu görüşmek üzere Ankara’ya gitmiştir. Vali ve yetkililerin temasları sonucunda ova köylerinin sulanması için; Beyşehir gölünün suyu mevcut sulama sistemi barajından uzağa çekildiğinden dolayı daha geriye ikinci bir baraj yapılması kararı alınmıştır. Ayrıca azalan Meram suyu içinde çeşitli tedbirler düşünülmüştür. Ayrıca Sille’de de sel sularından yararlanmak için bir baraj yapılmasına karar verilmiştir.579 Konya’ya dönen Vali Cemal Bardakçı vilayet genel

kurulunu olağanüstü toplantıya çağırarak Ankara’daki temasları hakkında bilgi vermiştir. Konuşmasında Konya’nın kalkınmasının en önemli koşulunun sulama işinin halledilmesi olduğunu belirterek gerekli tedbirler üzerinde hassasiyetle çalışıldığını belirtmiştir. Diğer bir husus koyunculuktur. Bu da şehrin önemli ekonomik kollarından biri olmasına nazaran pek önem verilmemiştir. Konya’da kış sert geçtiğinden koyunların barınabileceği ağıllar olmadığını belirten vali bu konu üzerinde de çalışılacağını söylemiştir. 580

b. Diğer Konuşmaları

Şaban Sırrı Bey, Danıştay Başkanlığından emekli olup Merkez Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Nusret Bey’in emekli ikramiyesi için Danıştay’a açtığı davayı içeren Sayıştay raporu görüşülürken söz almıştır. Konuşmasında Danıştay’da bir

577 TBMMZC, Devre IV, Cilt 22, Birleşim 62, s.517-519. 578 Babalık, 12 Kasım 1934, No.4523, s.1.

579 Babalık, 13 Aralık 1934, No.4546, s.1-2. 580 Babalık, 20 Aralık 1934, No.4551, s.1.

121

davanın açılabilmesi için bir tarafta vatandaşın diğer tarafta hükümetin olması gerektiğini vurgulayarak bu davada hükümetin ödeme için onay verdiğini, fakat Sayıştay’ın buna engel olduğunu belirtmiştir. O halde dava Danıştay’da açıldığına göre hükümet aleyhine açılmıştır, Maliye Vekaleti ödemeden kaçınmadığı halde bu davayı neden üstlendiği konusunun aydınlatılmasını istemiştir.581

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun temyiz davalarında sanığın isteği üzerine murafaa usulü uygulanmasını öngören 318. maddesinin kaldırılması görüşülürken Refik Bey’in maddeye itirazı üzerine Adalet Komisyonu üyesi olarak söz almıştır. Temyiz mahkemelerindeki iş yoğunluğunu anlatmış, daha önceden de temyiz davalarında murafaa usulü olmadığını hatırlatarak 1929 yılında Alman Ceza Kanununun alınmasıyla bu usulün ülkemizde uygulanmaya başladığını belirtmiştir. Temyiz heyetlerinde kadro açığı bulunduğunu, iş yükünün ise kadroya karşın çok yoğun olduğunu, milletin mağdur edilmemesi için işlerin mümkün olan en hızlı şekilde yapılması gerektiğini belirtmiştir. Refik Bey’in kadroların çoğaltılması isteği üzerine de bunun için maddi olarak imkan olmadığını, geçen sene (1933) temyiz heyetlerinin genişletilmesi için Adliye Vekaleti ile görüşüldüğünü ve oraya kaydırılacak hakim olmadığı cevabı alındığını belirtmiştir.582

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi için verilen kanun tasarısı görüşülürken söz almıştır. Tasarı içerisinde bulunan 67. madde avukatların aldığı davalarda müvekkillerini savunabilmeleri için noter tasdikli vekaletnameleri olmasını zaruri kılmaktadır. Daha öncesinde kanunda böyle bir madde yoktur. Avukatlara olan güven nedeniyle sözlü beyan esas alınmıştır. Adalet Komisyonu Raportörü Kocaeli Milletvekili Salah Yargı, bu maddenin gerekçesi olarak vekaletini sözlü beyan eden bazı avukatların davayı kaybetmeleri halinde kendi avukatlıklarını inkar ederek orada müvekkillerini temsil eden kimsenin olmadığı gerekçesiyle davanın iptalini talep etmeleri gibi durumları göstermiştir. Bunun üzerine söz alan Refik Şevket (İnce) Bey bunun avukatlara bir hakaret olduğunu beyan etmiştir. Sonrasında söz alan Şaban Sırrı Bey, bu açıklamaların abartılı olduğunu belirterek avukatlardan tasdikli vekaletname istenmesini şeref meselesi olarak algılamanın doğru olmadığını, sadece üstlendikleri yetkiyi belgelemelerinin istendiğini belirtmiştir. Ayrıca bu maddeye sebep olarak

581 TBMMZC, Devre IV, Cilt 23, Birleşim 66, s.105. 582 TBMMZC, Devre IV, Cilt 23, Birleşim 77, s.400-401.

122

gösterilen suiistimallerin sadece birkaç kişiyi kapsadığını, tüm avukatların töhmet altında bırakılmasının doğru olmadığını, vekaletname gerekçe gösterilerek dava iptali meselesinde adliye personelinin de sorumluluğu olduğundan, özellikle dosyanın incelenmesinden sorumlu olan hakimlerin görevlerini tam olarak yapmadıklarının anlaşıldığını, bu nedenle sadece avukatları hedef almanın doğru olmadığını belirtmiştir. Bu sırada Salah Yargı, Şaban Sırrı Bey’in de Adalet Komisyonunda bulunduğunu, orada onaylanan bu karar için genel kurulda muhalefette bulunmasını eleştirmiştir. Şaban Sırrı Bey komisyonda onay vermesine rağmen bazı maddelere muhalif olduğunu ve bu konuda da genel kurulda görüş bildirmeye yetkili olduğunu söylemiştir. Konuşmasının devamında acil durumlarda avukatların davaları üstlendikten sonra hemen vekaletname temin edemeyeceklerini göz önünde bulundurarak 67. maddenin “iki taraftan birinin vekili olduğunu söyleyen kimce nihayet ikinci celseye kadar vesika ibrazına mecburdur” şeklinde değiştirilmesini teklif etmiş, genel kurulda kabul edilen bu önerge Adalet Komisyonuna gönderilmiştir.583

G. HASAN TAHSİN (UZER) BEY