• Sonuç bulunamadı

2.2. Özdüzenleme

2.2.4. Özdüzenlemenin Değerlendirilmesi

Öğrencilerin öğrenirken nasıl özdüzenleme yaptıklarını incelemek için tasarlanan ölçüm araçlarının öğrencilerin özdüzenlemenin her bir boyutunu kaç kez sergilediğini saptaması gerekir (Moss, 2007). Winne ve Perry (2000) özdüzenleyici öğrenmenin, “beceri” ve “olgu” olmak üzere iki özelliğinin olduğunu ifade etmişlerdir.

Beceri, bir bireyin gelecekteki davranışlarını tahmin etmeye yarayan göreceli ve kalıcı kişisel özelliğidir. Olgu ise anlık zaman olmakla birlikte önceki olay ve izlenen olay ile sınırları çizilmiş andır (Boekaert, Pintrich & Zeidner, 2000; Haşlaman, 2007). Örneğin, bir öğrenci dolaşım sistemi konusunu öğrenmek için konuyu bir içerikle özetleyebilir fakat bağışıklık sistemini öğrenirken çeşitli içeriksel veya bireysel (öz yeterlik) faktörlerden dolayı özetlemeyi tercih etmeyebilir (Moss, 2007). Özdüzenleyici öğrenmeyi “beceri” veya “olgu” olarak değerlendiren farklı yöntemler vardır çünkü bu iki farklı görüş farklı varsayımlar taşımaktadırlar. Bu nedenle, çalışmada araştırma soruları üzerinde düşünürken özdüzenleyici öğrenmenin bir “beceri” mi yoksa “olgu” olarak mı değerlendirileceğinin saptanması gerekir çünkü bu karar yöntemde kullanılacak protokolü belirler.

2.2.4.1. Özdüzenleyici Öğrenmenin bir Beceri Olarak Ölçülmesi

Eğer özdüzenleme bir beceri olarak kabul edilirse bir tek ölçme aracı çoklu olaylara dayanan özdüzenleyici öğrenmenin kalitesini biraraya toplar çünkü beceri kısmen durağandır (Winne & Perry, 2000). Bu varsayıma dayalı olarak, özdüzenlemenin öz algısı özdüzenleyici öğrenmenin ölçümünde geçerli olarak kabul edilir. Bu algılamalar, özdüzenlyeci öğrenmeyi bir “beceri” olarak ölçmek için en sık kullanılan kendi bildirimlerine dayalı anketlere verilen cevaplardan elde edilir (Winne & Perry, 2000). Kendi bildirimine dayalı ölçekler, öğrencilerin kendi öğrenmelerini nasıl düzenlediklerini ölçmek için elverişli araçlardır ve nispeten bu ölçekleri uygulamak ve puanlamak da daha kolaydır. Kendi bildirimine dayalı ölçeklerden en yaygın olanları LASSI (Learning and Study Strategies Inventory) ve MSLQ (Motivated Strategies for Learning Questionnaire) dir.

Öğrenme ve Çalışma Stratejileri Envanteri (-): Orijinal adı “Learning and Study

Strategies Inventory-LASSI” olan ve “Öğrenme ve Çalışma Stratejileri Envanteri” olarak Türkçe’ye adapte edilen bu ölçeğin amacı öğrencilerin öğrenme sürecindeki kullandıkları duyuşsal ve bilişsel becerileri ölçmektir. Ölçeğin orijinali 1987 yılında Weinstein, Schulte ve Palmer tarafından geliştirilmiştir. 5’li likert tipi bir ölçektir. Ölçek 77 sorudan ve 10 alt ölçekten meydana gelmektedir. Bu alt ölçekler; Tutum, Motivasyon, Zamanı Kullanma, Kaygı, Konsantrasyon, Bilginin İşlenmesi, Anafikirlerin Seçilmesi, Çalışma Yardımcıları, Kendi Kendini Test Etme ve Test Stratejileridir.

Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği (Motivated Strategies for Learning Questionnaire- MSLQ): “Güdülenme ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği” Pintrich, Smith,

Garcia ve McKeachie’nin (1991) geliştirdikleri ölçeğin “Motivated Strategies for Learning Questionnaire” Türkçe’ye uyarlanmış halidir. Ölçek, üniversite öğrencilerinin güdülenme eğilimlerini ve herhangi bir ders için kullandıkları öğrenme stratejilerini değerlendirmek amacı ile hazırlanmıştır. Ölçeğin güdülenme boyutunda 31 madde, öğrenme stratejileri boyutunda ise 50 madde bulunmaktadır ve 7’li Likert tipi bir ölçektir.

2.2.4.2. Özdüzenleyici Öğrenmenin bir Olgu Olarak Ölçülmesi

Özdüzenleyici öğrenmeyi bir “beceri” olarak değerlendiren ölçekler beceriyi durağan bir nitelik olarak kabuk ederken, özdüzenleyici öğrenmeyi bir “olgu” olarak değerlendiren ölçekler olguyu dinamik ve gelişimsel bir süreç olarak nitelendirmektedirler (Moss, 2007). Ancak son zamanlarda yapılan çalışmaların çoğu özdüzenleyici öğrenmenin bir olgu olarak ölçülmesi gerektiğini savunmaktadırlar (Azevedo & Cromley, 2004; Moos & Azevedo, 2007). Perry, VandeKamp ve Mercer (2002) özdüzenleyici öğrenmenin öğrenme esnasında incelenmesi gerektiğini çünkü özdüzenlemenin çeşitli öğrenme durumlarında açığa çıkan ve süreklilik gösteren bir süreç olduğunu belirtmişlerdir. Özdüzenleyici bir olgu olarak ölçülmesinde kullanılan ölçüm araçları şu şekildedir:

Sesli Düşünme Protokolü:

Doğrudan gözlem yöntemlerinden biri olan sesli düşünme, Newel ve Simon tarafından geliştirilmiştir. (Newel & Simon, 1972, Block, 1986: 464, akt.; Kayacan, 2005). Sesli düşünme protokolü kişinin zihinsel aktivitesini tüm yalınlığıyla ortaya koyduğu bir sözel veri toplama aracıdır.

Someren, Barnard ve Sandberg (1994) sesli düşünme protokolünün bireyin basit kelimelerden oluşan ifadesinden meydana gelen bir süreç olduğundan ve bireye dışarıdan herhangi bir yönlendirilme yapılmadığından diğer sözel veri toplama araçlarına göre daha iyi olduğunu ifade etmişlerdir.

Someren ve arkadaşları (1994) Sesli düşünme protokolleri aracılığıyla veri toplarken göz önünde bulundurulması gereken önemli noktaları şu şekilde belirtmişlerdir (Someren ve ark., akt.; Kayacan, 2005, s. 22):

1- Ortam: Sesli düşünme yönteminde emin olunması gereken ilk şey ortamdır. Kişi, ortamda

kendini yeteri kadar rahat ve güvende hissetmelidir. Ayrıca, kişinin yapılan çalışmaya odaklanmasını sağlayacak şekilde bir ortam yaratılmalıdır. Ve araştırmacı okuyucuya olabildiğince az müdahale etmelidir.

2- Bilgilendirme: Protokole başlamadan önce katılımcılar çalışmada sesli düşünmeyi nasıl

yapacaklarına dair bilgilendirilmelidirler. Bu, bir şekilde, problemin gerçek düşünme yoluyla çözülmesidir., fakat araştırmacının onlara yapılan çalışma hakkındaki görüşlerini ya da değerlendirmelerini sorması anlamına gelmemektedir. Sesli düşünme, kişilerin verilen metni okurken akıllarına gelen şeyleri sesli olarak söylemelerini gerektirir. Sonuç olarak, bilgilendirme kısa ve net olmalı, araştırmacının katılımcılardan ne istediğini yorumlamalarına izin vermemelidir.

3- Alıştırma evresi: Sesli düşünme işleyişine alışmak için çoğu kişinin eğitime ihtiyacı vardır. Alıştırma devresi, kişiye, sesli düşünmeyi pratik yapma şansı veren bir adımdır. Bu aşamada, hedef çalışmaya (metne) benzer bir çalışma ek uygun olacaktır. Pratik yapma aşaması, araştırmacıya kişilerin düşüncelerini açıkladıkları mı yoksa yorumladıkları mı hakkında bir değerlendirme yapma fırsatı verir. Kişilerin sesli düşünme işleyişine alışıncaya kadar araştırmacının gerçek çalışmaya başlamaması önerilir.

4- Araştırmacı, kişileri sesli düşünme süreci boyunca kontrol eder. Bunu yaparken kişiler sadece konuşmaya ara verdiklerinde müdahale edilmelidir. Bu durumda, onların sürece katılımlarını devam ettirmek için “Konuşmaya devam edebilirsin” diyerek yardımcı olunabilir.

5- Kaydetme: Sesli düşünme oturumu genellikle ses veya video kasetine kaydedilir. İşleyişin doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmek için bilgilendirme ve alıştırma aşamalarının da kaydedilmesi yararlı olacaktır.

2.3. BİLİMİN DOĞASI