• Sonuç bulunamadı

2.1. Öğrenci Merkezli Eğitim

2.1.2. Öğrenci Özellikleri

2.1.2.1. Öğrenmede Tutum

Tutum öğrencilerin bir dersle ilgili duyuşsal özelliklerinin en önemli göstergelerinden biridir (Brown, 2000; Karasakal ve Saracaloğlu, 2009). Öğrencilerin bir derse karşı olumlu tutumları öğrenme sürecinde onları daha başarılı kılarken, olumsuz tutumlar başarısızlığa neden olabilmektedir. Öğrenci başarısı üzerinde etkisi olan tutumun belirlenebilmesi için ilk olarak tutum kavramının bilinmesi gerekmektedir. Literatürde tutumla ilgili birçok tanım bulunmaktadır. Tutumu Demirel (2001) bireyi belli insanlar, durumlar ve nesneler karşısında belli davranışlar göstermeye iten öğrenilmiş eğilim, Tolan (1981) en geniş anlamıyla, bireyin psikolojik bir değer içeren nesne veya konular karşısında vaziyet alma biçimi, Gardner (1985) bireyin bir nesneye ilişkin inancı, Allport (1935) yaşantı ve deneyimler sonucu oluşan, ilgili olduğu bütün nesne ve durumlara karşı bireyin davranışları üzerinde yönlendirici ya da dinamik bir etkiye sahip ruhsal veya sinirsel bir hazırbulunuşluk ve Oruç (1993) kişinin bir eşya, nesne, kişi ve olaylara karşı olumlu ve olumsuz arasında değişen vaziyet ya da tavır alışı olarak tanımlamaktadır.

İnsan davranışlarını yönlendirici nitelikte olan tutum zaman içinde değişiklik gösterebilmektedir. Çünkü doğuştan gelmeyen öğrenmeye dayalı olarak oluşan tutumlar durağan değil değişkendir. Ancak insanlar tutum değişimine genellikle direnç göstermektedirler. Tutum nesnesi ile ilgili yeni yaşantılar ve öğrenmeler tutumlar üzerinde değişikliğe sebep olabilir (Tavşancıl, 2002).

Doğrudan doğruya gözlenemeyen tutumlar bireyin yaptıklarından varsayılabilir. Bireylerin tutumları, gözlenememelerine rağmen, sevgilerini, davranışlarını ve nefretlerini önemli ölçüde etkiler (Morgan,1991). Tutum davranışa hazırlayıcı bir eğilim olduğundan bireyin duygu, düşünce ve davranışlarını birbirleriyle uyumlu kılarak etkilemektedir (Kağıtçıbaşı, 1985: 86).

Tutumların bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olmak üzere üç bileşeninin olduğu ve bu bileşenlerin birbiriyle tutarlı olduğu kabul edilir. Bilişsel bileşen kişinin bir nesneye ilişkin inanç ve algılarından, duyuşsal bileşen duygu ve hislerinden, davranışsal bileşen ise kişinin tutum nesnesine yönelik nasıl davranacağına ilişkin beklentisinden oluşur. Bu bileşenler aşağıda özetlenmiştir (Atkinson vd., 2006;

Baysal, 1981; Ellis, 2008; Erdoğan, 1999; Hotaman, 1995; Krech ve diğerleri,1962; Lambert ve Lambert 1964; Sakallı, 2001):

• Bilişsel bileşen: Bireyin sahip olduğu bilgilere ve bu bilgiler vasıtasıyla geliştirdiği inançlara dayanır. Bu bilgiler, kişinin geçirdiği yaşantılar ile elde edilir. Buna göre eğer bir nesnenin varlığı bilinmiyorsa o nesneye yönelik tutumun da oluşmadığı söylenebilir. Bireyin tutum nesnesiyle ilgili bilgileri değiştiğinde tutumu da değişebilir. Tutum nesnesi ile ilgili bilgiler ne kadar gerçeklere dayanıyorsa onunla ilgili tutumlar o kadar kalıcı olur. İnançlar ise nesne hakkındaki gerçekleri, düşünceleri ve genel bilgileri içerir. Bir nesneye ilişkin olumlu veya olumsuz inanç kişinin o nesneye karşı tutumunu etkilemektedir.

• Duyuşsal bileşen: Tutum nesnesi hakkındaki duygu ve hislerden oluşur. Bu duygular önceki yaşantılarla ilişkilidir. Bireyden bireye değişir ve bilgi ve gerçeklerle açıklanamaz. Duygusal bileşen bireyin tutum nesnesine ilişkin heyecanını içeren, tutuma süreklilik kazandıran, tutumun itici veya şekillendirici yönü olarak da tanımlanabilir. Nefret, sevme, hoşlanma gibi hisleri içerir.

• Davranışsal bileşen: Kişinin tutum nesnesine ilişkin sözel veya sözel olmayan tepkilerine dayanır. Tutumun varlığı, onu yansıttığı varsayılan bazı gözlenebilir davranışlardan anlaşılmaktadır. Bu davranış ise bir nesneye yaklaşma ya da ondan kaçınma gibi hareketleri içerir. Bir nesneye ilişkin olumlu tutumu olan kişinin, bu nesneye karşı yakınlık göstermeye, olumlu davranmaya, onu desteklemeye, ona yaklaşmaya, yardım etmeye eğilimi olur. Ancak eğer kişinin bir nesneye ilişkin tutumu olumsuz ise, bu nesneden uzaklaşma veya ona karşı ilgisiz kalma, eleştirme, hatta ona zarar verme eğilimi gösterebilir.

Tutumun bileşenleri arasında güçlü bir ilişki ve bu bilşenler arasında genellikle iç tutarlılık olduğu varsayılır. Buna göre bireyin bir konu ile ilgili bilgileri o konuya olumlu bakmasını gerektiriyorsa (bilişsel bileşen), birey o konuya ilişkin olumludur (duyuşsal bileşen) ve bunu sözleri ya da davranışları (davranışsal bileşen) ile gösterir (İnceoğlu, 2000; Rokeach, 1986). Bloom (1995) da yukarıda belirtilen tutumun üç bileşeni gibi okul derslerine yönelik tutumu da öğrencilerin dersi sevip

sevmemeleri, derse yönelik olumlu düşüncelerinin olup olmamaları ve ders çalışıp çalışmamaları gibi bilişsel, duyuşsal ve davranışsal özellikleri kapsadığını ifade etmiştir.

Eğitim ortamlarında öğrencilerin istendik davranışlar edinmelerinde sahip oldukları tutumlar son derece önemlidir (Celep, 2000). Çünkü tutumlar insan davranışlarını şekillendirir, onların günlük aktivitelere katılımlarını sağlar ve insanların bir durumu kabul etmesi veya bırakması gibi davranışlarını belirler (Rikard ve Banville, 2006). Öğrenme konusunda olumlu tutuma sahip olan öğrencilerin daha iyi performans sergiledikleri görülmüştür. Öğrencilerin bir konuyu öğrenmeye ilişkin tutumları onların öğrenme aktivitelerine katılımlarını etkilemektedir. Ayrıca öğrencilerin bilgi edinmeye ilişkin inanışları, konuyu öğrenmek için harcayacakları çabayı da etkilemektedir (Braten ve Stromso, 2006: 1038; Duarte, 2007: 781; Özden, 2009:91). Olumlu tutumlara sahip öğrenciler derse ilişkin olumlu davranışlar sergiler, işe bağlanır ve öğrenmek için daha fazla çaba sarf ederler. Yapılan araştırmalarda olumlu tutuma sahip öğrencilerin problem çözme ve günlük yaşamda yararlı olan bilgi ve becerileri öğrenmeye gayret ettikleri, böylece dersin gereklerini yerine getirmeye bilişsel ve duyuşsal açıdan hazır oldukları sonucuna varılmıştır (Tsai ve Kuo, 2008: 354; Scheiter ve Gerjets, 2007; 296; Yang ile Lau, 2003).