Sosyal Problemi
Çalışmada Karşılaşılan Güçlükler
Belirli bir toplumda karşılaşılan olaylar, sonuçları ve
göstergeleri açısından sosyal olmakla birlikte, kendileri sosyal değildir.
Örneğin sosyolojik olarak depremle birlikte toplumdaki mevcut düzen sarsılır ve kırılmalar ortaya çıkar.
Ancak yine de depremin kendisi tam anlamıyla sosyal değil, bir doğa olayıdır.
Öte yandan, çiğ, sel ve şiddetli fırtınalar da sonuçları sosyal olan doğal felaketler olarak görülür.
Yangın felaketinde ise, nedenleri ile sonuçları itibariyle sosyal bir olay olduğu konusunda görüş birliği olduğu belirtilmektedir.
İkinci bir güçlük ise, belirli bir toplumda ortaya çıkan işsizlik ya da trafik kazaları gibi olayların sosyal bir sorun olarak
görülmesinde ya da kabul edilmesinde nesnel ölçülerin belirsizliğidir.
Örneğin gelişmiş ülkelerde belli ortalamaların altındaki
hastalık, işsizlik, cinayet sosyal bir sorun olarak kabul edilirken, gelişmemiş ülkelerde büyük bir sorun olarak
görülmeyebilmektedir.
Üçüncü bir sorun da etik kaygılardan kaynaklanmakta, sosyal sorunları sosyologlar ortaya çıktıktan sonra, sonuçları itibariyle incelemektedir.
Etik olarak insanlar üzerinde şiddet ya da ayrımcılık gibi konularda onların yaşamlarını tehlikeye atarak deneysel
ortamlarda araştırmalar yapılması mümkün olmadığından, bulgular daha çok, olasılıklar düzeyinde ifade edilerek
tartışılmaktadır.
Çünkü tam istenen koşullar tutamadığı gibi,
araştırmacının denetlenemediği koşullarda toplanan dolaylı verilerle yetinmek zorunda kalınmaktadır.
Sağlık sorunları konusundaki araştırmalar da buna dahildir.
Son olarak da politik faktörlerden de söz etmek mümkündür.
Sosyologların sorunlar ve çözüm önerilerini ortaya koymaları hiçbir zaman yeterli değildir.
Politikacılar tarafından sorunların siyasi kaygılardan etkilenmesi mümkündür.
Bu yüzden sosyologların sosyal sorunları çözüm
programları hazırlarken politik olarak uygulanabilirlik durumlarını da göz önüne almaları önerilmektedir.