• Sonuç bulunamadı

Başbakan Erdoğan ın Trabzon Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Başbakan Erdoğan ın Trabzon Mitingi nde yaptığı konuşmanın tam metni"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Başbakan Erdoğan’ın Trabzon Mitingi’nde yaptığı konuşmanın tam metni

Mart 25, 2014 - 2:27:00

Trabzon, oy Trabzon, uşaklar; sizleri yürekten selamlıyorum, oy Trabzon. Akçaabat, Araklı, Arsin, Beşikdüzü, Çarşıbaşı; sizleri selamlıyorum.

Al şalım, yeşil şalım, dağları dolaşalım, sen yağmur ol, ben bulut, Maçka’da buluşulalım.

Maçka, seni selamlıyorum. Çaykara, Dernekpazarı, Düzköy, Hayrat, Köprübaşı; sizleri selamlıyorum.

Oy benim sevdiceğim, olur mu böyle kader, Of, Sürmene yaylası 15 doktora bedel.

Of, Sürmene; sizleri selamlıyorum. Şalpazarı, Vakfıkebir, Yomra; sizleri selamlıyorum.

Ağasar dereleri aksa yukarı aksa, vermem seni ellere Tonya üstüme kalksa.

Tonya, seni de kalpten selamlıyorum.

Fatihi Fatih Sultan Mehmet olan, Valisi Yavuz Sultan Selim olan, Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu, nice alimin, nice gönül insanının, nice sanatçının, siyasetçinin şehri Trabzon, Ali Şükrü Beyin şehri Trabzon, seni kalpten selamlıyorum.

Bugün çok farklısın Trabzon, Karadeniz gibi coşmuşsun. Allah senden razı olsun Trabzon, çok hayır göresiniz Trabzon.

Rabbim Trabzon’u korusun. Rabbim huzurumuzu, kardeşliğimizi, yol arkadaşımızı muhafaza etsin.

30 Mart seçimleri, ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz, artık 31 Mart’tan itibaren Büyükşehir olan Trabzon’umuz için hayırlara vesile olsun.

Kardeşlerim, dün Kocaeli bir başkaydı, geldik İstanbul’a, İstanbul bir başka, 2 milyonu aşkın, Türkiye adeta İstanbul’da toplanmıştı. İstanbul biliyorsunuz Türkiye’nin özeti, İstanbul’da Trabzonlusu var, Rizelisi var, Artvinlisi var, Ordulusu var, Giresunlusu var, Türkiye’nin neresinden istersen, hepsi İstanbul’da var ve orada İstanbul bir tarih yazdı.

Kardeşlerim, şimdi buradan, zaten Trabzon dediğin zaman akla İstanbul, İstanbul deyince akla Trabzon gelir; öyle mi?

Buradan Trabzon’un komşusu şehirleri de muhabbetle selamlıyorum.

Geçen seçimlerde ilk olarak Bayburt’a, Gümüşhane’ye gitmiştim, bu seçimde maalesef yoğun program Gümüşhane ve Bayburt’a gidemedim, arkadaşlarım gidiyor. Bayburt ve Gümüşhane’ye Trabzon’dan selamlar, sevgiler gönderiyorum.

Yine Giresun’u da buradan selamlıyorum. Kısa bir süre önce, 3 ay kadar önce Giresun’daydım, muhteşem bir açılış töreni yaptık, orada muhteşem bir mitingimiz oldu ve inanıyorum ki Giresun da gereken cevabı 30 Mart’ta sandıkça verecektir.

(2)

Gittiğimiz her ilde, işte bugün Trabzon’da olduğu gibi büyük bir coşku var, büyük bir heyecan var ve muhabbetle kucaklaşıyoruz.

Kardeşlerim, bakın bugün Trabzon’da aslında Türkiye’de ne yapılmak istendiğini sizlere açık açık aktarmak istiyorum. Trabzonlu bir kahraman, Trabzonlu bir yiğit, bir şehit üzerinden Türkiye’de oynanan oyunu sizlere anlatmak istiyorum. Gençler bunu bilmeyebilir, istiyorum ki onlar da bunu öğrensinler.

Ali Şükrü Bey Trabzon’un Meclisteki ilk mebusuydu, 23 Nisan 1920’de Meclis açılırken Trabzon’u temsil etmek üzere oradaydı. Ali Şükrü Bey Osmanlı’nın kahraman bir subayı olduğu kadar, ilk Meclisin de en yürekli vekillerinden biriydi, her türlü haksızlığa karşı çıkıyordu, esarete, korkaklığa, geri adım atmaya asla tahammülü yoktu. Meclis kürsüsüne çıkıyor, kalbinde olana neyse onu söylüyor, hakkı haykırıyordu. Ne yaptılar biliyor musunuz? Bu kahraman Trabzonluyu bir gece tam 91 yıl önce 27 Mart gecesi Ankara’da alçakça şehit ettiler.

Kardeşlerim, Ali Şükrü Beyin katledilmesinin çok önemli bir manası vardı. Katiller Ali Şükrü Beye suikast düzenlerken, aslında Meclisteki her vekile korku salıyor, eğer doğru durmazsanız, ayağınızı denk almazsanız sonunuz Ali Şükrü Bey gibi olur diyorlardı. İnanın, 1950 yılına kadar, demokrasiye kadar hemen her vekilin üzerinde Trabzonlu Ali Şükrü Beyin akıbeti bir tehdit olarak sallanmıştı. İşte 1950’de merhum Menderes bu korkuya karşı geldi, merhum Menderes korkmadı, çekinmedi, sinmedi, cesaretle ortaya çıktı, milletin sevgisini kazandı ve tek başına iktidara geldi. Ancak, 27 Mayıs’la birlikte Menderes’i milletinden koparmak istediler, aldılar Yassıada’ya götürdüler, sonra da İmralı’da iki

bakanıyla birlikte maalesef idam ettiler, onlar şehit oldular. Orada da bir mesaj var, orada da sonraki tüm milletvekillerine, bakanlara, başbakanlara bir mesaj veriyorlardı, eğer bizim istediklerimizi yapmazsanız, bizim istikametimizde yürümezseniz işte sizin de sonunuz Menderes gibi olur. Siyasete ve bu noktada hükümetlere korku salıyorlardı.

Kardeşlerim, merhum Trabzonlu Ali Şükrü ve merhum Başbakanımız Adnan Menderes’e yapılmak istenen neyse, işte bugün bize de yapılmak istenen aynı.

Ya adam Ana Muhalefetin Genel Başkanı, bana küfrediyor. İstanbul’daki Büyükşehir Belediye başkan adayı benim Trabzonlu hemşerime el kaldırıyor. Bunları gördünüz değil mi? Kardeşlerim, bunlar anarşist, bunların her yeri terörle ortaklaşa yürüyor. Ya sen nasıl olur da benim bir vatandaşıma yumruk sallarsın? Ya bunlarda edep yok, bunlarda adap yok. Ben diyorum ki, gerçek yumruğu benim hemşerilerim, Trabzonlu kardeşlerim sandıkta bunlara vursun. İstanbul vuracak, ama Trabzon bir başka vursun. İnşallah Karadeniz’in dalgaları bunlara bu defa çok daha farklı bir şekilde boğsun.

Kardeşlerim, statüko istikametinde değil, milletin istikametinde yürüdüğümüz için bize saldırıyorlar.

Elitlerin, seçkinlerin, bir kısım medyanın, sermayenin çıkarı için değil, milletin, vatanın, bayrağımızın, Türkiye’nin çıkarı için çalıştığımızdan dolayı bize yükleniyorlar.

Ya kalkmış bu Kılıçdaroğlu helal-haramdan bahsediyor. Ne sen anlarsın helal-haramdan ya? Sen zaten SSK’nın Genel Müdürüyken helali-haramı bize gösterdin ya, soydun soğana çevirdin ya.

Ben burada sesleniyorum kardeşlerime, o dönemleri hatırlayın, hastanelerde çektiğimiz çileleri biliyorsunuz değil mi? Hastanenin eczanesine indiğimiz zaman ilaçlarımız alabiliyor muyduk? Tabi gençler bunu bilmez, ama biz o çileyi çok çektik kızım, çok. İlaç eksik, oradaki eczacıya soruyorsun, gidin dışarıdaki eczanelerden alın diyor. Ya ben sen prim kesiyorsun, bana ilacımı sen vereceksin, maalesef diyorlar, yok, ihale yapılmadı, şu olmadı, bu olmadı, bizim dışarıya sevk ediyorlardı. Şimdi istediğin hastaneye gidiyor musun kardeşim? istediğin eczaneden ilacını alıyor musun?

Kim sizin dertlisiniz? Kim sizin sevdalınız? Biz biz. Biz sizi Allah için seviyoruz, onun için de biz bu

(3)

millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik, bizim farkımız bu.

Şimdi Pensilvanya CHP ve MHP’yi kiraladı, BDP’yi de kiraladı, bir kısım medyayı da kiraladı, onlarla birlikte bazı işveren çevrelerini de şantajlarla şu anda emir komutası altına aldı. Şimdi bizi yıpratmak için gayret içindeler. Fakat diyorum ki, bak benim abdestimden şüphem yok, namazımdan da şüphem yok, sen abdestinden şüphesi olanlarla uğraş, bizimle uğraşamazsın. Ama sen şu anda ülkenin milli güvenliğini tehdit eden çalışmalar içerisindesin. Başbakanı dinleyemezsin, Cumhurbaşkanını

dinleyemezsin, Meclis Başkanını, bakanları dinleyemezsin, hiçbir hakim bununla ilgili bir karar

veremez. Ama bunlar maalesef casusluk örgütü olduğu için bizi dinlemeye varıncaya kadar bu yollara başvurdular. Adeta düşünebiliyor musunuz, ülkeyi yönetenlerin haremine giriyorlar, bunu bir tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Ne yaparsanız yapın, elinizden ne gelirse gelsin, ininize gireceğiz ininize er veya geç, bunun şakası yok. Bu ülkeyi biz sokakta bulmadık, bu devleti sokakta bulmadık, gereği neyse onun hesabını soracağız.

Kardeşlerim, burada bir şeyi açık açık söylemek istiyorum, biz Ali Şükrü Bey gibi dik duracağız, tamam, dik duracağız. Karşımda Esma’ları görüyorum, maşallah. Merhum Menderes gibi milletin hizmetkarı olacağız. Burayı tanıyorsunuz değil mi? Buradan kim hitap etmişti biliyor musunuz? İşte burası Menderes’in kürsüsüydü. Onun için ben bugün bu kürsüyü, bu sahneyi çok anlamlı buluyorum. Zira Menderes’in Trabzon’a hitap ettiği kürsünün yanından ben de sizleri hitap ediyorum.

Kardeşlerim, 30 Mart inşallah Menderes’in, Ali Şükrü Beyin o verdikleri mücadelenin devamı anlamında bize ayrı bir güç verecek. Ben hemşerilerime güveniyorum, ben size inanıyorum,

inanıyorum ki, siz 30 Mart’ta bu CHP’ye, bu MHP’ye, bu Pensilvanya’ya en güzel dersi vereceksiniz.

Hatta biz inşallah milletimizin desteğiyle tuzakları bozacağız. Geleceğe tehdit değil, şantaj değil, milletin zaferini emanet bırakacağız.

Şunu unutmayın kardeşlerim, bunların tuzaklarına karşı bunların bilmediği bir şey var, milletimin de tuzağı var, ama hepsinden öte Rabbimin tuzağı var; mesele bu.

Bu mücadeleden vazgeçersek, eğer boğun eğersek, geleceğin hükümetlerine ne derler biliyor musunuz? Milletin değil, bizim istikametimizde yürüyecekler der. Milletin değil, bizim çıkarımız için çalışacaksınız derler, Türkiye’nin değil belli bir zümrenin, medyanın, işverenlerin kazancı için

çalışacaksın derler. Eğer bu mücadeleden zaferle çıkmazsak, bu istiklal mücadelesini kazanmazsak, geleceğin hükümetlerine şunu söyleyecekler: Sonun Ali Şükrü Bey gibi olur, sonun Demokrat Parti gibi, sonun Turgut Özal gibi, sonun AK Parti gibi olur diyecekler. İşte bizim mücadelemiz bu, biz bu

denilmesin, bu tehdit gelecekte siyasete, hükümetlere yapılmasın diye dik duruyoruz, cesur duruyoruz.

Biz, bizden sonrakilere korkuyu miras olarak bırakmak istemiyoruz, bizden sonrakilere şantajı miras olarak bırakmak istemiyoruz. Bizden sonrakilerin kasetlerle, montajlarla, dublajlarla yıpratılmasını, tehdit edilmesini istemiyoruz. Bu ülkede vesayetlere son verdik, gelecek nesillerin vesayet altında kalmasını istemiyoruz. Çetelerle biz mücadele ettik, mafyayla biz mücadele ettik. Değerli kardeşlerim, çetelerle mücadele ederek biz bu ülkede enerji kaybedilmesin istiyoruz.

Kardeşlerim, bakınız, bu ülkede Allah aşkına biz oyumuzu küfredenlere mi vereceğiz? Hakaret edenlere mi vereceğiz? İftira atanlara mı vereceğiz? Yalan söyleyenlere mi vereceğiz? Yoksa bu milletin hizmetkarı olanlara mı vereceğiz? Allah sizlerden razı olsun.

Onun için, şurada kaç günümüz kaldı? Kardeşlerim bugünü saymazsak artık Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, 5 gün. Şimdi bunların ablaları varmış, geldiler mi size? Ne yaptınız? Kovdunuz mu onları? Bir daha kapıya gelmesinler ha, tamam?..

Kardeşlerim, bunlara şunu söyleyin: Kurun partinizi öyle çıkın meydana, yalan, dolan, iftira, talanla değil. Ya sizin ne biçim bayansınız ya, bunlara bunu söyleyin. Ya benim kızımın başörtüsünü senin

(4)

Hocam açtı be; öyle mi? Ya senin Hocan üniversiteye gidecek olan kızlarımıza başınızı açın da öyle gidin dedi ya. 28 Şubat’çılara ödül verdi senin Hocan ya. Geçin artık bunları geçin, kendinize çeki düzen verin, aklınızı, iradenizi, kiraya vermeyin deyin bunlara.

Kardeşlerim, siz gereğini zaten yapıyorsunuz. Ama bizim ablalarımız burada. Ablalar, kapı-kapı dolaşmaya var mıyız? Kapı-kapı dolaşmaya var mıyız? Bildiklerimizi bilmeyenlere anlatacağız. Şimdi biraz sonra neler oldu, bunları size anlatacağım, siz de bunları onlara anlatın.

Kardeşlerim, onların bir de ağabeyleri varmış. Ağabeyler, size geldiler mi? Ne yaptınız? İşte bizim ağabeylerimiz de burada. Ağabeyler, 5 gün kapı-kapı dolaşmaya var mıyız?

Ya bunlarda yalan çok. Şimdi bakın bazı yerlerde ne yapıyorlar biliyor musunuz? Şimdi bizim müşahitlerimiz var ya, onları arıyorlar, ya bunlar sahtekar, genel merkezden arıyoruz sizi diyor, AK Parti’nin Genel Merkezden ve diyor sizin sandıklarınız değişti, siz şuradasınız, siz buradasınız gibi böyle yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Kardeşlerim, şeytanın aklına gelmeyen bunların aklına gelir, çünkü bunlar müfteri, her şeyi yaparlar. Onun için sakın bunlara aldanmayın, sakın bu oyunlara gelmeyin.

Kardeşlerim, biz milletin, ülkemizin, bayrağımızın çıkarlarını kutsal bir emanet olarak omuzumuzda taşıyor, onu yere düşürmemenin mücadelesini veriyoruz. Evet, bu bir istikbal ve istiklal mücadelesidir.

Bu bir istikbal mücadelesidir derken, bu mücadele Türkiye’nin geleceğini, istikbalini ve istiklalini belirleyecek bir mücadeledir.

Gelecekte şöyle bir karar vereceğiz: Türkiye’yi ya kasetler yönetecek, montajlar, tehditler, şantajlar yönetecek ya da Türkiye’yi siz yöneteceksiniz, çocuklarımız yönetecek, millet yönetecek. Gelecekte Türkiye’yi ya şantaja boğun eğen, Pensilvanya’ya iradelerini kiralayan CHP, MHP gibi partiler

yönetecek ya da milletin partisi olan AK Parti yönetecek; farkımız bu. Şimdi ne diyoruz, ya vesayet, ya siyaset; olay bu. İşte 30 Mart’ta Türkiye’de vesayet bir kez daha kaybedecek, inşallah siyaset

kazanacak.

Kardeşlerim, ben bir şey diyorum, diyorum ki, ey Kılıçdaroğlu, dürüst müsün? Samimi misin? Ey Bahçeli, dürüst müsün? Samimi misin? Ya eğer zerre kadar sizde dürüstlük varsa, çünkü siyaset önde olmak için yapılır, birinci olmak için yapılır, arkada nal toplamak için siyaset yapılmaz; öyle mi?

Tayyip Erdoğan diyor ki, bu seçimde eğer biz birinci parti olarak çıkmazsak ben Genel Başkanlığı bırakacağım diyorum. Şimdi kardeşlerim, birinci parti olmaz diyorum bak. Fakat arkadan bir şey daha söylüyorum, ey Kılıçdaroğlu, sen birinci parti olamazsan Genel Başkanlığı bırakmaya var mısın?

Bırakamaz, çünkü bunda yalan… Bursa’da bir televizyona çıkıyor ne diyor biliyor musunuz geçen seçimde? Yüzde 40’ın altında oy alırsam ben ve arkadaşlarım bırakacağız. Ne aldı biliyor musunuz?

Yüzde 26, hala bırakacak. Ya bunda yalan çok, bunda dürüstlük yok.

Ve utanmadan, sıkılmadan şunu söylüyor: Hırsızdan Başbakan olmaz. Doğru, zaten tek doğru lafın o, doğru, 5 senedir CHP’nin başındasın bak başbakan olamıyorsun. 3 seçime girdin, senin SSK’da hırsızlığını biliyor bu millet, neler yaptığını biliyor bu millet. Ya CHP Anayasa Mahkemesince bile

maalesef bu milletin hazinesini dolandırdıkları için trilyonlarca lira ödemeye mahkum edildi ya; CHP bu parti, CHP bu.

Trabzon, öyle bir haykır ki bütün Karadeniz seni duysun, öyle bir haykır ki bütün Türkiye’ye seni duysun. Fatih Sultan Mehmet’in emanetine sahip çıkıyor musun Trabzon? Ali Şükrü Beyin hatırasına sahip çıkıyor musun Trabzon? Demokrasiye çıkıyor musun Trabzon? Milli iradeye sahip çıkıyor musun Trabzon? Başbakanına sahip çıkıyor musun Trabzon? 30 Mart’a mührü AK Parti’nin sütunda ampulün altında olan dairenin içine basıyor musun Trabzon? Maşallah, barekallah.

(5)

Bu millet eğilmez… Bizim bayrak reklamını gördünüz değil mi? Nasıl buldunuz? Ya yargı taktı ona kafayı, dedi ki, olmaz, böyle bir reklam yapamazsınız. Ula bu bayraktur da, bayrak bayrak. Yeter ki CHP de böyle reklam yapsın, MHP de böyle reklam yapsın, ama onların aklına gelmedi, onların aklında başka şey vardı.

Kardeşlerim, biz de ne dedik? İşte az önce söylediğimizi, bu millet eğilmez, Türkiye yenilmez. Nasıl oradaki heyecan, nasıl oradaki aşk? Kardeşleri, kim bu Cennet vatanın uğruna olmaz ki feda, şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda; mesele bu.

Kardeşlerim, Trabzon kahramanları, yiğitlerin, mert ve dürüst insanların, aynı zamanda da alimlerin şehridir. Trabzon, özellikle de Of nice alimler, zahitler, gönül insanları, hocalar yetiştirmiş bir şehirdir.

Bu Pensilvanya’daki gibi değil ha, bu Pensilvanya’nın ne olduğunu, kim olduğunu sizler zaten anladınız, onu zaten tanıdınız.

Kardeşlerim, geçenlerde ne diyor? Benimle ilgili söylediği ifade şu, yazıklar olsun, yazıklar olsun: Bu uzun diyor bize çok hainlik yaptı. Nasıl hainlik yaptıysak? 17 üniversite kurmak için geldiler, hepsini onadım. Bu muydu hainlik be? Bu vicdandır be. Okullar için yer istedi verdik, uluslararası camiada davet ettiler, devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına bunları biz refere ettik. Olimpiyat dediler her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya. Ne istediniz de alamadınız?

Ama dert başka, dert başka; hani dershaneleri reforme ettik ya, bunları bu rahatsız etti. Bunların dershanelerinden yavrularınızı alın, kardeşlerim, hiç çekinmeyin. Hafta sonlarında Cumartesi-Pazar takviye kursları adı altında Milli Eğitim Bakanlığımız ücretsiz olarak yavrularımıza eğitim-öğretim vereceğiz, Cumartesi-Pazar. Bunlar söğüşlediler ya.

Bunların okullarından da çocuklarınızı alın, devletin okulları bize yeter babalar, devletin okulları bize yeter. Dünyanın parasını alıyorlar, ondan sonra bir de ne yapıyorlar, bir de kursa git. Yetti ya, bunlar sülük gibi emdiler, sülük. Ama sülük faziletli, sülük zararlı kanı emiyor, bunlar faydalı kanı emdiler, bunlar böyle.

Bakın, 98’de 28 Şubat’ın hemen ardından bu Pensilvanya’daki zat Mehmet Ali Birand’a konuşuyor.

Bakın çok enteresan, 28 Şubat darbesini var gücüyle destekliyor o zaman Pensilvanya, 12 Eylül’ü de zaten desteklemişti. Ne diyor Mehmet Ali Birand’a biliyor musunuz? Ben şu andaki Türkiye’yi çok iyi görüyorum diyor, benim halihazırdaki Türkiye’den hiçbir şikayetim yok diyor. Düşüne biliyor musunuz ya, neler olmuş, adam diyor ki, ben halden memnunum. Başörtüsü yasaklanmış, imam hatiplerin orta kısımları, meslek liseleri kapatılmış, milletin kutsal değerleri ayaklar altına alınmış, insanlar işlerinden atılmış, kepenkler kapatılmış, ama Pensilvanya hayatından memnun; hale bak. Sadece memnun olmakla da kalmıyor, 28 Şubat’çılara ödül veriyor ödül. Ve o dönemin Hükümetine, yani merhum Erbakan’ın ve ortağı Çiller ile birlikte beceremediniz, artık bırakın diyor.

Başörtüsü füruattır diyor. Oflu kardeşlerim, böyle Hoca olur mu? Trabzonlu kardeşlerim, böyle alim olur mu? İnsanların telefonlarını dinleyenden, kaydedenden, bunları yayınlayıp şantaj yapandan alim olur mu? İnsanların yatak odalarına kadar girenden, her işe burnunu sokandan alim olur mu?

Kardeşlerim, bakın çok enteresandır, ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır; vaka bu.

Kardeşlerim, bakınız, 444 kod numaramız var biliyorsunuz 4-4-4, zorunlu 12 yıl eğitim-öğretim. Artık bizim yavrularımız başörtülü olarak gidebiliyor mu? İmam hatiplerin orta kısmı açıldı mı?

Üniversitelere katsayı engeline takılmadan gidebiliyor mu?

Şimdi Kılıçdaroğlu ne diyor? Başörtüsünü sorununu ben çözdüm diyor; duydunuz değil mi? Nasıl

(6)

çözdüyse? Ya her zaman bu işin karşısında olan sizsiniz. Şimdi gittiği her yerde yalan-yanlış bunları söylüyor.

Kardeşlerim, artık devlet dairelerinde de başörtülü kızlarımız, hanım kardeşlerim çalışabiliyor mu? Ey Kılıçdaroğlu, sen yat uyu be, senden bir şey olmaz.

Şimdi gelirken, İstanbul Üsküdar’da oturuyorum, orada öyle yapmış, Üsküdar’a müftü yakışır veya müftü yaraşır. Ya dini siyasete bu kadar alet etmek olur mu ya, ne alakası bu işin ya? Yani oraya müftü demekle sen neyi aldatacağını zannediyorsun ya? Senin müftünün de ne olduğunu bu millet biliyor, senin de ne olduğunu bu millet biliyor ya.

Kardeşlerim, şair güzel söylüyor, idraki meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez; olay bu. Bunların idraki bu.

Şimdi biz şehirlerimizde rekor katılımlarla miting yapıyoruz ya, inanın bu mitingi Pensilvanya’daki zattan gizlemişlerdir, çünkü tansiyonu fırlar, onun için göstermemişlerdir ya da montaj demişlerdir;

bunu kandırmak kolay. Ne olacak, ceketinin üzerinden tansiyon ölçüyorlar ya, hapları verişleri bile bir değişik. Ama dün İstanbul’u gördüyse inanın dizlerinin bağı çözülmüştür, inanın tir tir titreyip yanlış yaptık demeye başlamıştır.

Şimdi biliyorsunuz, CHP’nin Genel Müdürü önceden güya solcuydu, sonra CHP Genel Müdürü olunca ulusalcı oldu, şimdilerde bozkurt işareti yapıyor, herhalde MHP’li oldu. Artı çekinmiyor, doğrudan Pensilvanya’nın avukatlığına da başladı, Ergenekon’un avukatıydı, şimdi de yeni Ergenekon’un avukatı oldu, birdenbire 180 derece döndü, çark etti, Pensilvanya’nın müridi oldu. Zaten kendisine çark Kemal derler, namı maruftur. Dün Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye meydanlara çıkıyordu, bugün

Pensilvanya’nın askeri oldu.

Şimdi bir şey daha duydum, Türkçe Olimpiyatlarına katılacakmış. Katılsın, yanına Tunceli

milletvekillerini alsın öyle gitsin, yanına üniversitelerde ikna odalarının mucidi olan, benim başörtülü bacılarıma, kızlarıma oralarda zulmeden vekilini alsın öyle gitsin, Silivri’den çıkan vekillerini de alsın öyle gitsin, hep birlikte Türkçe Olimpiyatlarına katılsınlar. Pensilvanya’nın askerleriyiz, Hocam, izindeyiz diye orada da tezahürat yapsınlar, yakışır, çarkçı Kemal’e bu yakışır.

Kardeşlerim, dün Bediüzzaman Said-i Nursi’nin vefat yıldönümüydü. Bediüzzaman bu CHP’den çok zulüm gördü, hayatı boyunca zulüm gördü, hatta vefatı, ardından mezarını söktüler nakli kubur yaptılar, nakli kuburla Isparta’ya götürdüler, yerini bilmiyorlar hala, yeri belli değil.

Said-i Nursi bu CHP hakkında ne dedi biliyor musunuz? Bu asil Türk milleti seçimiyle o partiyi, yani Cumhuriyet Halk Partisi’ni katiyen iktidara getirmeyecek dedi. Sosyal hayatımıza ve vatanımıza

dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için Demokrat Parti’yi kuran ve vatan ve İslamiyet namına muhafazaya çalışıyorum.

Kardeşlerim, Kur’an-ı yasaklayanlar bunlar değil mi? Kitapları toplatanlar bunlar değil mi? Kardeşlerim, Ezanı Muhammediyi Türkçe okutanlar bunlar değil mi? Ve Ezanı Muhammedi aslına döndüğü zaman Türkiye yeniden bir uyanışı yaşadı.

Güya Bediüzzaman’ın izinden gittiğini iddia eden bu Pensilvanya, işte bu CHP’ye oy toplamak için her türlü çirkinliği, her türlü çirkefliği yapıyor.

Aynı şekilde MHP de bu Pensilvanya’dan çok çekti. Milletvekillerinin, milletvekili adaylarının kasetlerini onlar ortaya döktü. MHP’ye ahlaksızca saldırdılar, ama bu MHP şimdi Pensilvanya’nın vagonu oldu, onun arkasına takıldı, o da yeni bir hezimete doğru emin adımlarla ilerliyor.

(7)

Kardeşlerim, ne yaparlarsa yapsınlar demokrasi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz, ne yaparlarsa yapsınlar, onlar küfretsinler, biz sabredeceğiz. Kardeşlerim biz sizinle beraberiz, biz gücümüzü sizden alıyoruz, siz bizim yanımızda, arkamızda olduğunuz sürece Allah’ın izniyle biz, hele Kılıçdaroğlu gibi, Bahçeli gibi parti genel başkanları olduğu sürece Allah’ın izniyle bu AK Parti bu yürüyüşüne devam edecektir.

Bu Kılıçdaroğlu bu hareketi öğrendi biliyor musunuz? Öğrendi öğrendi, şimdi o da Rabia işaretini yapıyor, ama içeriğini farklı dolduruyor, varsın farklı doldursun, daha sonra doğrusunu da öğrenecek, çünkü bu taklitçidir taklitçi.

Şimdi biz Rabia işaretiyle ne yapıyoruz?

Bir; tek millet diyoruz; öyle mi? Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaza’sıyla, Roman’ıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’uyla, aklınıza ne gelirse, tek millet.

Ben Türk’ü Türk olduğu için sevmiyorum, Kürt’ü Kürt olduğu için sevmiyorum…

Kardeşlerim, ne diyoruz biz? Tek millet, tamam?.. Biz sizi Yaratandan ötürü seviyoruz, beni yaradan Allah sizi de yarattığı için seviyorum.

Kardeşlerim, üstünlük kavmiyetle, ırkla değil, kim hakka daha yakınsa onunla, tamam?..

İki; ne dedik? Tek bayrak. Bizim bayrağımız şehidimizin rengi, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin simgesi. Ne diyor şair? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Kardeşlerim, ne diyoruz? Tek vatan, 780 bin kilometrekarede tek vatan. Batıda ne varsa doğuda o olacak, kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak, Türkiye’yi hep birlikte ayağa kaldıracağız.

Ah benim kardeşlerim, bak Şırnak, Iğdır, Kars, Ağrı, 10 yıl önce ya buralarda havaalanı yapılacak dense kim inanırdı ya? Kimse inanmazdı. Ama bunlar kendilerine bu hizmeti verenlere verse de vermese de oyunu biz yine hizmeti götürüyoruz, götüreceğiz, çünkü onlar şu partili, bu partili değil, benim vatandaşım.

Hakkari’ye, bizim orada milletvekilimiz yok, ama biz orada havaalanı yapıyoruz, hastaneler, okullar yaptık, yapıyoruz, yapacağız, yolar yapacağız, yapıyoruz. Niye? Orası Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarıdır. Ayrım yok, biz buyuz.

Kardeşlerim, 4’üncüsü ne? Tek devlet. Devlet içinde devlet asla, paralel devlet asla.

Onun için neymiş Rabia? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. İnşallah bu yolda böyle yürüyeceğiz.

Kardeşlerim, şimdi de biz şu 12 yılda Trabzon’a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Toplam yatırım 11 katrilyon bizim yaptığımız yatırım. Kardeşlerim, Trabzon bu yatırımları hak etti, siz bizi sevdiniz, biz sizi sevdik, seviyoruz.

Şu Karadeniz Sahil Yolunu biz geldiğimizde yüzde 35’teydi, biz bitirdik.

Kardeşlerim, ulaştırma ve haberleşmede 3 katrilyon yatırım yaptık, eğitimde 730 trilyon yatırım yaptık, gençlik ve sporda 923 trilyon yatırım yaptık, tarım ve hayvancılıkta 796 trilyon yatırım yaptık, orman ve su işlerinde 656 trilyon yatırım yaptık, enerjide 508 trilyon yatırım yaptık, sağlıkta 402 trilyon yatırım yaptık. Kardeşlerim, bu yatırımlar devam edecek.

(8)

Trabzon’daki okul sayısını 967’ye çıkardık, okullarımızın çoğunu yeniledik.

Kardeşlerim, FATİH Projesiyle Trabzon’da genel liselerimizde altyapıyı kurduk, 1397 etkileşimli tahtayı sınıflarımıza yerleştirdik, 774 tablet bilgisayarı dağıttık ve tüm 9’uncu sınıflar başta olmak üzere hepsi en kısa zamanda tablet bilgisayarlarına ulaşacak. Kardeşlerim, yine bu ay sonuna kadar Türkiye genelinde 675 bin bilgisayarı dağıtmış olacağız.

Bütün bunlarla beraber, 12 yılda Karadeniz Teknik Üniversitesi’ni büyüttük. Öğrencilerimiz ne burs alıyordu biz gelmeden önce biliyor musunuz? 45 liracık. Biz 300 liraya çıkarttık, 200 lira da beslenme yardımı veriyoruz, 500 lira, 1’e 11 arttırdık. Harçları kaldırdık; biz buyuz ya, biz buyuz.

Kardeşlerim, bütün bunlarla beraber, attığımız adımlarda sağlıkta inşallah önemli bir adımı atıyoruz, Trabzon’a da şehir hastanesini kazandırıyoruz, şehir hastanesi. İnşallah bu şehir hastanesinin içinde 4 tane ayrı hastane olacak, içeriye girdiğiniz zaman yok-yok.

İlçelerimizde yaptığımız hastaneler ayrı, şu anda 6 ilçemizde hastaneleri yaptık.

Ancak, bakınız bu şehir hastanesinin maliyeti ne olacak biliyor musunuz? 301 trilyon.

Kardeşlerim, Of’a 100 yataklı bir devlet hastanesi kazandırıyoruz biliyorsunuz, bunu da yapacağız.

Balıkçı barınaklarını görüyorsunuz, hem balıkçılarımıza fayda sağlıyor, hem de göze hitap ediyor.

Kardeşlerim, 175 yat hazırlayacağımız yat limanında inşallah kuruyoruz, oraya gelecek, orada kendileri limana çekilecek. Trabzon yat limanı şu anda ihale aşamasında. Bu ihalelerle Trabzon bambaşka olacak.

2008 yılında Trabzon’u doğalgazla buluşturduk. Anneler, memnun musunuz doğalgazdan? Artık kömür, kül, böyle bir şey kaldı mı? Basıyorsunuz butona daire ısınıyor, mutfakta sıcak su, banyoda sıcak su.

Ya bugüne kadar bunların aklı neredeydi? Benim vatandaşım doğalgaza layık değil miydi ya?

Doğalgaz yeni mi icat oldu?

Ah kardeşlerim, bunlar ne çileler çektirdiler, inşallah bu oyun artık bozuluyor.

Kardeşlerim, ne yaparlarsa yapsınlar, inşallah bunlar o arzu ettiklerine ulaşamayacaklar.

Trabzon’a bir stadyum sözümüz vardı, 24 Kasım’da geldik 41 bin 513 kişilik Akyazı Stadının temelini attık. Tabi değerli kardeşlerim, şu anda inşaat devam ediyor, 230 trilyona mal olacak, UEFA

standartlarında bir stat. Tesiste engelli soyunma odaların basın toplantısı salonuna, antrenman salonlarından revire kadar ihtiyaç duyulacak her türlü ünite mevcut. Bu tesis sadece bir stat değil, bir kompleks, kompleks içinde 7 çim futbol sahası, 4 tenis kortu, 2 basketbol sahası, voleybol sahası, kapalı ve açık otoparklar yer alıyor, Trabzon’umuzda bu büyüklükte bir tesisi inşa edecek yer bulmak gerçekten zordu. Ne yaptık? Akyazı’da denizi doldurduk ve bu alanda da stadı yapıyoruz, inşallah 2 yıl sonra bu stadya Trabzon’umuzun maçlarını birlikte seyredeceğiz.

Bugün Trabzon’a yeni müjdelerle geldim, ilk müjdemizi açıklıyorum, Karadeniz’i Doğu Anadolu’ya bağlayan tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Zigana Dağı’na Doğu Karadeniz’in Anadolu’ya açılan kapısı olacak 12 kilometre uzunluğunda bir tünel yapıyoruz. Zigana Doğu Karadeniz limanlarını

Anadolu’ya ve İran’a bağlayan güzergahın en önemli bölümü. Şimdi biz burada yapacağımız çift tüplü tünelle 1750 rakımdaki yolu 1250’ye ne yapacağız? İndireceğiz, yani dağa 500 metre daha az

tırmanılacak, böylece güzergah 10 kilometre kısalacak, yakıttan tasarruf sağlanacak, zamandan tasarruf sağlanacak, kışın kar ve sis ulaşıma engel olmayacak, araçlar tünele girip çıkacak ve yoluna devam edecek. Tünelin hizmete girmesiyle bu güzergah ticaret ve lojistik trafiğinin ana merkezi haline

(9)

gelecek, ekonomiyi canlandıracak. Bilhassa, Trabzon Limanın önemi bu tünel sayesinde daha da artacak. Tünelin proje çalışmaları devam ediyor, en kısa sürede ihalesini gerçekleştirip yapımına başlayacağız.

Geliyorum Kanuni Bulvarına; bu bulvar Trabzon tarihi boyunca yapılan en büyük ulaştırma projesidir.

İnşası devam ediyor, biliyorsunuz değil mi? Kanuni Bulvarı’nı biliyorsunuz değil mi? Sesiniz çıkmıyor, yoksa bilmiyor musunuz? Tam 600 trilyonluk yatırım, muhteşem bir proje. Bulvar Trabzon Akyazı Stadından başlıyor, Maçka Yolunun 9’uncu kilometresinde son buluyor, 24 kilometrelik çok önemli bir yol bu. Bulvardan 3 şerit geliş, 3 şerit gidişli yol, 4 tünel, 12 tane köprülü kavşak, 350 metrelik

Karşıyaka viyadüğü bulunuyor. Yolun her iki tarafında da 5’er metrelik kaldırımlar var, bu kaldırımların altyapıları ihtiyaç duyulacak hizmetleri karşılayacak şekilde hazırlanmış durumda.

Kanuni Bulvarı tüm Trabzon’u kucaklayarak şehrin trafik sorununu da inşallah kaldırıyor, bulvarı 2015 yılı sonunda bitiriyoruz.

Şimdi geliyorum bir diğer müjdeme. Kardeşlerim, şehir hastanesini sizlere söyledim, başında da söylemiştim, neye ihtiyacınız varsa bunları zaten gidereceksiniz.

Okullarımızı sürekli artıracağız.

TOKİ Trabzon’da 6 bin konut inşa etti.

2002 yılında kadar 73 kilometre 79 senede yol yaptılar, biz 12 senede 108 kilometre bölünmüş yol yaptık.

Kardeşlerim, bakınız, biz iktidarı MHP’den aldık, 79 senede 230 milyar dolar milli geliri vardı

Türkiye’nin, ama biz 12 senede buna 590 milyar dolar ilave ettik, şimdi 820 milyar dolar. Kardeşlerim, yolsuzluk içinde olan bir iktidar bunları yapabilir mi?

Kardeşlerim, bakınız, 79 senede 6100 kilometre bölünmüş yol yapıldı, biz 12 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Soruyorum, yolsuzluk içinde olan bir hükümet bunları yapabilir mi?

Kardeşlerim, bu MHP, yanında DSP, CHP’nin yavrusudur biliyorsunuz, IMF’ye borçlandılar 23,5 milyar dolar. Kim ödedi bunu? Biz ödedik ya, 14 Mayıs’ta IMF’ye olan borcu sıfırladık, şimdi IMF bizden borç istiyor 5 milyar dolar, vereceğiz; veren el alan elden üstündür.

Bunlar milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Bunlar kafatası milliyetçisi, ne milliyetçisi, öyle vatansever, milliyetperver, böyle bir şey yok.

Merkez Bankamızın kasasında ne vardı biliyor musunuz kardeşlerim? 27,5 milyar dolar. Şimdi ne var biliyor musunuz? 128 milyar dolar. Yolsuzluğun olduğu bir ülkede bu olur mu ya?

Bunlar benim memurumu ezdiler, işçimi ezdiler, Zorunlu Tasarruf altında 13,5 katrilyon aldılar, 13,5 katrilyon. Dedim ki, işçiye, memura devletin borcu olmaz. Başbakan olur olmaz bunu ödedik, 13,5 katrilyonu ödedik ey Bahçeli. 3,5 katrilyon da konut edindirme yardımı adı altında kestiler, bu CHP, bu MHP, DYP, ANAP, hepsi, bunlar kestiler, onu da biz ödedik; 17 katrilyon.

Kardeşlerim, bunların döneminde bankalarımız çökmüştü. Ey Bahçeli, sen hangi yüzle geleceksin buraya ya? Ey Kılıçdaroğlu, sen hangi yüzle geleceksin buraya ya? Bunlarda yüz yok ki.

Bunlar Trabzon’un Büyükşehir Belediyesi olmasına karşı çıktılar, Anayasa Mahkemesi’ne götürdüler.

Şimdi buraya gelip ne diyecekler? Trabzon’u biz Büyükşehir Belediyesi yaptık. Anayasa Mahkemesi’ne getirdiğiniz itirazı nereye koyacaksın?

(10)

Kardeşlerim, bunların derdi belediyecilik değil. Buna sorsan ne der biliyor musun? Trabzon merkezden Of’a nasıl gidecek, bunu der. Hayrat’a nasıl gidecek, bunu der. Niye? Çünkü bunlar belediyeciliği bilmez, bu bizim işimiz. Biz İstanbul’da bunu yaptık, başardık, ama bunların böyle bir derdi yok, bunlarda aşk yok, bunlarda sevda yok, bunlarda dert yok.

Kardeşlerim, işte onu niçin diyorum, Trabzon, bu seçimde bir numara olmalı bir numara. İnşallah bütün belediyelerimizle beraber Trabzon’u inşallah AK belediyeciliğe Trabzonlu kardeşlerim, hemşerilerim teslim ettiği anda her şey biter.

Kardeşlerim, tabi yapımı yılan hikayesine dönen Karadeniz Sahil Yolunu da biz tamamladık.

Sürmene Köprübaşı Yolunu, Trabzon-Rize ayrımı Kutlular Yolunu, Uzungöl Turizm Merkezi Yollarını, Akçaabat-Düzköy ayrımı Kayabaşı Yolunu biz tamamladık.

Ah kardeşlerim, 2003 yılında Trabzon havalimanından ne kadar yolcu gidip geliyordu biliyor musunuz?

429 bin. 2013 yılının sonunda bu ne oldu biliyor musunuz? 2,5 milyon. Ya biz buyuz.

Trabzon havalimanı uçak ve yolcu trafiği açısından Karadeniz’in en büyük havalimanı konumunda.

Şimdi mevcut piste paralel bir pist inşa ederek havalimanını büyülteceğiz.

Atasu Barajını Trabzon’a kazandırdık. Atasu Barajıyla Trabzon il merkezi, civar yerleşim yerleri içme ve kullanma, sanayi su ihtiyacını karşılıyoruz.

Zağnos Deresi’nin eski halini hatırlıyorsunuz değil mi, hatırlıyor musunuz? Dereye kanalizasyonlar akardı, CHP’li belediyeler bunu yapıyor, ah ah, o pisliklerden geçilmezdi. Ya bu CHP pislik demektir ya, kirlilik demektir ya, çöp dağları demektir ya. Ben CHP Belediyesinden aldım İstanbul’u, iyi bilirim ben bunları, çöp dağlarıyla aldım, hava kirliliğiyle aldım, susuzlukla aldım İstanbul’u ya, iyi bilirim bunları, bunların cemaziyülevvelini iyi bilirim. Ve o Zağnos Deresi’ni biz temizledik, ıslah ettik. Şimdi nasıl, dere nasıl akıyor? Sayfiye yeri oldu.

Kardeşlerim, cihan padişahları Fatih Sultan Mehmet’in, Yavuz Sultan Selim’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın şehir Trabzon’da 89 tarihi eserimizi aslına uygun bir şekilde restore ettik, daha da edeceğiz.

Değerli kardeşlerim, şimdi 30 Mart seçimlerine Büyükşehir Belediyesi olarak giriyoruz, inşallah 30 Mart akşamı bu işin sahibi belli olacak ve 31 Mart’tan itibaren artık Trabzon Belediyesi demeyeceğiz.

Ya?.. Trabzon Büyükşehir Belediyesi diyeceğiz. Ve şu anda Trabzon İl Belediye Başkanımız Fevzi Beyi inşallah, -Orhan Bey, Fevzi Bey, isimler maşallah güçlü- Gümrükçüoğlu’nu sizlere istiyorum ki

Büyükşehir Belediye başkanı olarak takdim edeyim. Buna hazır mıyız? Buna hazır mıyız?

Artık Orhan Fevzi kardeşim sadece bu merkeze hizmet vermeyecek, ta Hayrat’a kadar, ta Vakfıkebir’e kadar, bütün ilçelere, her yere altyapısıyla, çünkü kuracakları Trabzon su ve kanalizasyon idaresiyle her yere hizmetini ne yapacak? Ulaştıracak. Yani dağ köyüymüş, bilmem neymiş, filan, falan, böyle bir şey yok. Artık oralar ne oldu? Trabzon’un mahallesi, hepsine hizmet götürecek, bunun o görevi;

tamam? Trabzon daha modern bir şehir haline geliyor. Bunu biz yaparız, biz.

Evet, Orhan Fevzi kardeşim inşallah tüm belediye başkanlarıyla beraber Trabzon’umuzun modern yüzünün inşallah mimarları olacak.

Şimdi ben diğer ilçe belediye başkanlarımızı da alayım.

Şimdi burada akitleşiyoruz, şimdi 18 ilçemiz var, bir de Büyükşehir 19, tamam?.. Şimdi belediye başkanlarımız ve adaylarımız, hep beraber siz şahit olacaksınız, burada bir söz vereceğiz, tamam?

(11)

19’da 19 yapmaya var mıyız? 19’da 19 yapmaya var mıyız? Şahit ol Trabzon, şahit ol Trabzon, şahit ol Trabzon.

5 gün, hanım kardeşlerim, kapı-kapı dolaşacağız. Kale içeriden fethedilir, unutmayın.

Ağabeyler, kapı-kapı dolaşacağız, tamam.

Aman oy pusulalarının üzerinde yazık, çizik filan sakın ha, sakın böyle bir yanlış yok. AK Parti’nin ambleminin olduğu sütuna evet mührünü Ya Allah, bismillah deyip vuracağız; tamam?

Hazır mıyız?

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bize her şey sizi hatırlatıyor, bize her şey Trabzon’u hatırlatıyor, bize her şey Türkiye’yi hatırlatıyor.

Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.

Gününüz kutlu olsun, 30 Mart hayırlı olsun, Allah yar ve yardımcımız olsun.

Referanslar

Benzer Belgeler

İnşallah şu anda konuyla ilgili etüt proje çalışmaları devam ediyor, inşallah Yozgat’ımızı da bu noktada artık yurt dışındaki akrabaların gidişi-gelişi, her şeyi

Ve değerli kardeşlerim, şu anda bakın sadece iki kalem 17 katrilyon, bunu da biz ödedik.. Bütün bunlar yolsuzlukların oldukları bir iktidarda

Sevgili kardeşlerim, Bingöl’ün saygıdeğer güzel insanları, 24 Temmuz 2010’da Bingöl’e geldim, biliyorsunuz halk oylamasını startını buradan verdik, ilk toplantıyı

Ben şimdi yeni bir şey söylüyorum, daha önce de söylemiştim, dedim ki; bakın 30 Mart’ta eğer AK Parti sandıklardan birinci olarak çıkmazsa, çünkü siyasette liderlerin

Ona şöyle bir baktığımızda şunu görüyoruz: Gıda tarımda yaklaşık 1,5 katrilyon, orman su işlerinde 1 katrilyon 300 trilyon, İller Bankası olarak 765 trilyon,

Kardeşlerim, biz gelene kadar Zonguldak’a ne kadar bölünmüş yol yapıldı biliyor musunuz..

Şimdi de Mustafa Yel kardeşimizle istiyoruz ki Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Tekirdağ’ın tüm ilçelerine, artık köy yok, mahallerine, beldeler de mahalle,

Şimdi bizim iktidarımıza bu tür çamuru atan Kılıçdaroğlu, soruyorum sana; 12 yıl önce 230 milyar dolar milli geliri olan Türkiye, şu anda 820 milyar dolar milli gelire