• Sonuç bulunamadı

AYLIK MECMUA MİMAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "AYLIK MECMUA MİMAR"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M İ M A R A Y L I K M E C M U A

İ K İ N C İ SENE K Â N U N S A N İ 1 9 3 2 Fİ ATI 1 LİRA

I V

(2)

M İ M A R i s t i

\f- ip) \<um

A Y L I K M E C M U A

İ S T A N B U L - A N A D O L U H A N No. 20. T E L E F O N : 2 1 3 0 7 S E N E 2 S A Y I : 1 K Â N U N S A N İ 1 9 3 2 S A Y I S I : 1 , A L T I A Y L I Ğ I : 6 , S E N E L İ Ğ İ 1 2 L İ R A D I R

Türk şehirlerinin bünyesi

F 2 6 2

2

A r k i t a k t 1932

1-12 2

l'ıbanist Mimar

Burhan Arif

Ttirkiyede, şehirlerimizin eğri büğrü ve A v - rupada düz ve muntazam olduğuna dair m ü - n e v v e r zümre arasında bile saf, sathi bir ka- naatimiz vardır. Bu kanaatin şehircilik ilmi ve şehirlerin tipologisi ile olan rabıtasını bu y a - zımızda tetkik etmek istiyoruz; mevzuumuz Türk şehirleri hali hazır plânları ile A v r u p a n ı n plânları arasında ne gibi tekâmül farkları v a r - sa bunların menşe'lerinden bugüne kadar ge- çirdikleri edvara bir a t f ı nazardır.

M a k a l e m i z i n birinci kısmı bediî cihetten bir tetkiktir, ikinci kısımda iıışaî ve teknik ci- hetleri göreceğiz.

Anadoluda ve Rumelide mevcut ekseri şe- hirlerimiz menşei itibarile Romendir. Bir çok istilâlara maruz olan bu şehirlerin surlar a r a - sına sıkışan sokaklarının, Türklerin f e t h i ile h a - rice doğru taştığını görüyoruz.

Bazı şehirlerimizde, meselâ Bursa veya İznik de eskiliğine hükmettiğimiz sokak- lardan birini tetkik edersek ve bilhassa mail yamaçlar üzerinde olanların sırf tabiatın a h e n - gine uyarak hiç bir kayt ve şarta tabi olmaksı- zın gelişi güzel bahçelerin sonu dıvarları a r a - sında imtidat ettiğini görürüz. Sivil binaların hep ahşaptan oluşu şehir plânlarını tesbit hu- susunda müşküllerimizi çoğaltıyor ve bu plân- ları kurunu vusta plânlarından daha mistik buluyoruz. Kurunu vustanın bütün i m t i d a d m - ca, geçen nüshalarımızda muhtelif tiplerini tet-

kik ettiğimiz şehirler hep taştandır. Her ne k a - dar ( K r i s t o p h K l a i b e r ) gibi bazı müelliflerce bunlar meçhulât içinde gösterilmiş isede bun- ların yanında bizim şark şehirleri için bir tasnif yapmak daha güç kalıyor. Türk şehirlerinin kurunu vusta ile bir noktada birleştiğini görü- yorum, o da şehircilikte m i m a r i n i n hâkimiyeti cihetidir. Bu noktadan T ü r k şehirlerinin tetki- kini bir az kurcalayabiliriz.

Bence Türk şehirlerinin en büyük farikası bugünkü Avrupa şehirlerinin tekâmül etmek istediği ve şehirlerini sırf tabiatın ortasına gö- türmek ve sıhhî yaşamak gayesinden ibaret olan f e r a h l ı ğ ı n şehirlerimizde ötedenberi m e v - cudiyetidir.

Avrupanın her hangi bir şehri yanında Anadolunun bir şehri bir çiftlik manzarası ar- zediyor.

T ü r k şehirlerinde, bilhassa eski ahşap ev- lerin sıralandığı sokaklar hiç birbirine benze- miyor. Bu değişiklik sırf şehirlerimizin tabia- teıı kendi kendine büyümüş olmasına bırakıl- mış olmasından neş'et eder. Sokaklarımızın ek- serisi binaların taş olmamasından dolayı m u h - telif devirlerde m ü t e m a d i y e n şekillerini değiş- tirmişlerdir. Avrupada kurunu vusta şehirlerin- de bile mevcut ivicaclı yollar Türk şehirlerinin çıkmaz sokaklarına nisbeten pek azdır. Bir gö- rüşten T ü r k şehirlerini A r a p ve A c e m plânlarile mukayese edersek bizim p l â n ' a r ı n yanında on-

(3)

1 — Bursu — I fuli huzıv plıiıu.

larınkinin daha muğlak ve teşekkül itibarile daha primitif kaldığını görürüz. A r a p l a r ı n ku- runu vusta ile alâkaları ve bu devirde m e v - cut m i m a r î tarzlarının birbirile mukayesesi san'at tarihi sahasında ayrıca tetkik ediliyor.

Biz burada ancak bünye itibarile plânların te- bayiinlerini kaydediyoruz.

A r a p plânlarile kurunu vusta plânlarında şehrin bir veya bir kaç âbide veya büyük bina- ların e t r a f ı n d a temerküz etmelerine mukabil Türk şehirleri gayri merkezi bir surette dağıl- mıştır. Bu dağınıklık belki bugün şehirlerimi- zin atide inkişafı için alınacak tedbirleri ve tat- bik edilecek programları iğlâk ediyor, f a k a t T ü r k mimarisinin kemaline vasıl olmuş oldu- ğu 17 inci asırda bu nevi gayri merkezi p l â n l a r - la tepeden tepeye T ü r k şehirlerinin farikaları belirmiş ve bundan beri m i m a r i n i n sukutu ve inkişafı ile bir gitmiştir.

İstanbulda, Edirnede, Bursada öyle so- koklarımız var ki bunların çizilişindeki gö- rüş ve telâkkiler bugünün en mütekâmil A l m a n ve Hollanda sokaklarının aynıdır. Şehirelrimiz- de A v r u p a n ı n en originalları olan kurunu vus- ta şehirlerine bile şayanı tercih bir f a r i - ka: Abidelerin, umumî binaların yanında hu- susî i k a m e t g â h l a r ı n tali mevki almaları ve şe- hirlerin silûetinde bunların bariz olarak f a r k -

olunmalarıdır, demek ki şehirlerimizin bediî cihetten bir çok hususatta başkalarına f a i k i y e - tini görmüş bulunuyoruz.

Bunların teknik cihetinden tetkikine gi- dince bizim şehirlerimizle A v r u p a n ı n 200 sene evvelki şehirleri arasında bile büyük tekâmül f a r k l a r ı uçurum halinde duruyor. Her şeyden evvel şehirciliğin teessüsünden daha başta be- lediyeciliğin teessüsü lâzımdır. Her şehrin is-

tikbal ve inkişafına hâkim en yüksek salâhiye- tinin sahibi yine şehirin belediyesidir. O bele- diyeler ki her şehrin eski kısımlarını a y ı k l a y a - rak tarihî eserleriyle m u h a f a z a edecek ve m u - ruru ubur meselelerinin en iyi bir surette halle- dildiği prensipleri göz önünde tutarak modern ihtiyaçlar için yeni ikamet m m t a k a l a r ı tesis edecektir.

Şehirlerimizin baştan aşağı gayri kıyasî ol- ması ve eğri yolların çıkmazların çokluğu, m e v - cut nüfuslarına nazaran her f e r t basma düşen yolların metro tulinin pek büyük nisbette ol- ması ve bu surette şehirlerimizin tevessü ve da- ğınıklığının ikinci bir sebep olması belediyele- rimizin ufak bütçelerile şehirlerin tekâmülünü batî ve adeta imkânsız kılıyor.

Maksat bugün, Türk şehirlerinin asil f a - rikalarile mütecelli bünyesini 19 uncu as- rın Avrupada f e n a neticeler vermiş telâkkilerin- den kurtarmaktır, ve onlara meselâ, İstanbu- lun Beyoğlu gibi boğulmadan yaşayabilecek ve kendi nevilerinde, hususiyetlerinde ve m e v k i - lerinin tabiatında m ü n f e r i t salim cereyanlar vermektir.

M e m l e k e t i m i z i n bazı münevverleri İ s t a n - bulu Viyanaya, ve Ankara ( P o t s d a m ) a benze- tirler.

Biz bu gibi teşbihlerden tevahhuş ederiz.

Sebebi gayet basittir. Çünkü Viyana, sırf kendi Gotik bünyesini ve darlığını e t r a f ı n d a k i sur- ları yırtarak bir (Systeme circulaire)le aşmış ve bu devri de geçirdikten sonra bulunan kom- binezonlar ve plânlarla tevessü ede ede kendi şehir nüvesinin en has inkişaf edebildiği bir devreye vasıl olmuştur.

Bizim şehirlerimizin kendilerine göre ta- m a m e n dağınık bir halde bulunan, ve bir takım

(4)

devirlerden ziyade ancak zamanın ihmaline bırakılmış başka vaziyet ve bünyeleri vardır.

Bu bünyelerin tekâmülü ne olabilir?

Bence her şeyden evvel bu tekâmül, p l â n - ların inkişaflarında yanlış tecrübe ve görgüler ve taklitlere nihayet vermekle başlar.

Geçenlerde K ı r k l a r e l i n e gitmiştim. U f a k vi- lâyetimizin sokaklarında gördüğüm imar f a a - liyetile alâkadar oldum. Ancak 10-12 bin nü- fuslu bu şehirin ortasında bir meydanı var.

Oradan geçen bir İ t a l y a n mühendisine yaptırıl- mış plânını da gördüm. A d a m c a ğ ı z bu m e y d a - nı bir nirengi noktası alıp ve şehrin m u h t e - lif sakinlerini hiç yok farzedip murabbaî bir musattah vücude getirmiş ve tatbikte ilk nokta olarak g a y e t tabiî, bu meydanın açılmasından işe başlanmış; yol ortasında evvelce mevcut kü- çük bir çeşme beri t a r a f a alınarak bir merkez teşkil edip dairevi bir meydan, İstanbuldaki ağabeysi T a k s i m meydanına nazire doğuyor.

Bu tadilât münasebetile şehirde eski eserler n a m ı n a yegâne mevcut bir h a m a m yıkılarak yerine bu dairevî koca meydan kalboluyor, ve bu m e y d a n ı n açılması münasebetile e t r a f t a başka binada mevcut olmadığını gördüğümden bu hal h a y r e t i m i mucip oldu. Ebniye ve nüfus cihetinden f a k i r bir şehirin bu suretle imarı hakkında fazla mütaleayı zait görerek bir ci- heti nazrı dikkata arzediyorum. O da İstanbu- lun bu feııa meydanının diğer belediyelere m i - m i m e oluşudur.

Şehirlerimizin feııa inkişaflarında âmil olan illet ve maraza ve bilgi cihetinden de nok- sanımız şu noktadadır:

Avrupa şehirlerinin sokaklarile sırf şekli haricisini görüyoruz. Y e r i n d e n aynen alınan şekiller ve tatbikatında ademi m u v a f f a k i y e t l e netice vereceği düşünmeden a l m a n şekiller üzerinde f e n n i meseleleri halle çalışıyoruz.

Y a p ı l a c a k iş bunun tamamile aksi olmalı- dır. Meselâ, murur ve ubur ve yollarda nüfus kesafeti, binaların hacım ve i ı t i f a l a r ı , sıhhî takayyüdat gibi işleri halledip bunların mu- v a f f a k i y e t l e neticeleneceği sahalara göre eşkâ- linin tayini bir zarurettir.

Elimizdeki bu t a r i f l e r ile yeni imar edil- mekte olan şehirlerimizin p l â n l a r ı m (qu.alita- t i f ) tahlil yapmamız mümkündür. Bu nüsha- mızda şehirlerimizin ivicaçlı ve çıkmazlı plân- larından bir kaç numune görüyoruz. Eyi bir plân her şehrin umumî karakterini tahrif değil, te- madi ve inkişaf ettirir. T ü r k devletinin bakasi- le alâkadar olan şehirlerini göçebelikten kur- tarmak, plânlar üzerinde çalışarak onlara en eyi ebniye nizamnameleri vermek borcumuzdur.

2 — Manisa

3 — Bandırma

4 — Balıkesir

(5)

Gazi abidesi.

Bursa.

Proje ve tatbik : Heykeltıraş Alî Nijat

— Gazi abidesi — Bursa Heykeltıraş A. Nijat.

Bursa şehrinde yaptırılan bu abide 1930 se- nesi şubat ayında muallim heykltraş N i j a d a vilâyet t a r a f ı n d a n sipariş edilmiştir. Mevki ola- rak da lıükûmet dairesnin bulunduğu meydan gösterilmiştir.

A b i d e n i n at üzerinde Gazi heykeli olması tasrih edilmiş olmakla beraber büyüklüğü ve şekli heykeltraşa bırakılmıştır.

Heykeltraş N i j a t abidenin kaidesile beraber bir maketini yapmış mevkie göre de plâstik komposiyonu tayin etmiştir. Heykelin cephesi şimal tarafa gelmesi önündeki geniş caddenin ve umumiyetle meydanın vaziyetinin icabıdır.

Bunun için abidenin cephesi mümkün mertebe şarka doğru tevcih edilmiş böylece Gazi şarka bakan ve elile de garbi işaret eden bir vaziyete

(6)

2 — Gazi abidesi — Bursa,

Heykelttaş • I. Nijat.

kompozc edilmiştir ki bu pelerin ile beraber da- ğınık olmaktan kurtulmuş bir harekete malik olmuştur. A t durmakta ve kafası ileriye bak- maktadır. Bununda sebebi abideye cepheden ba- kıldığı vakit insan kafasından iki buçuk defa büyük olan at kafası ehemmiyetini k a y b e t m e k - te ve süvari tamamen görülmektedir.

Heykel azamî derecede t e f e r r u a t ve gi-

rinti ve çıkıntılardan azadedir. Umumî hat- ları serbest ve gayet temiz olarak göze çarpar.

Ve esas olan Gazi Hazretleri çehresi, yakın ve uzaktan ve her cihetten t a m a m olarak gözükür.

Abidenin heykel kısmı beş metro i r t i f a m d a ve beş buçuk metro arzmdadır. K a i d e gayet sa- de olarak yapılmıştır. Bunun da sebebi fazla taş işleme teferrüatile heykelin plâstik m a n z a r a - sını ihlâl etmemek içindir.

(7)

K a i d e n i n a r z a ç î eb'adınm en küçüğü bile heykelin arzani en geniş yerinden daha geniş- tir. Bu on m e t r o i r t i f a ı n d a olan abidenin göze m e t a n e t itibarile de hoş gözükmesini temin edi- yor.

K a i d e n i n inşa edildiği mevki bir sathı m a - ildir, f a k a t bahçe vilâyete verilen bir plân şek- linde tanzim edildiği vakit abide bütün heybe- tile meydana çıkacaktır.

Taş inşaatı t a m a m e n masif m e r m e r d e n - dir. T e m e l radye jeneral üzerindedir.

Heykelin m o d e l â j ı Şişlide 25 metro tul, 10 metro arz ve 7 metro irtifaında bir atelye içinde güneş ve elektrik ziyaları ile yapılmıştır. 12 ton Eyip çamuru kullanılmıştır.

Heykelin m o d e l â j esnasında el ile dönmesi 1,75 arzında 18 tekerlekli bir devvar satıh ( d e - mirden mamul iki daire ve arasında bir nokta- ya basan tekerlekler) ile temin edilmiştir.

Çamuru tutmak için I ve U demirlerinden eb'adı t a m a m e n hesap edilmiş bir iskelet atelye içinde inşa edilerek ayrıca tel ve tali- talarle takviye edilmiştir.

M o d e l â j müteharrik iskeleler ianesile 7 ayda yapılmıştır. Alçıya dökülmesi bir buçuk ay kadar devam etmiştir.

Bronz dökümü kuııı parça kalıp usulile yapılmıştır. Dökümü burada yapmak için N i j a t hususî ve ayrı bir atelye tesis etmek mecburiye- tinde kalmıştır. Çünkü İstanbıılda böyle büyük heykelleri dökmek için o evsafı f e n n i y e y i haiz

bir dükümhane mevcut değildir. Bunuıı için de beş tonluk müteharrik bir vinç ve iki (Debus) sistemi devvar f ı r ı n ve büyük mikyasta döküm sandıkları kâmilen burada yapılmıştır. K u l l a - nılan kum t a m a m e n Bakırköy kumudur. Y a l - nız granit potalar 14 adet 100, 300, 400 kiloluk olmak üzere kısmen Fransadaıı ve kısmen A l - m a n y a d a n getirilmiştir.

Bu levazımın ianesile heykel 12 büyük par- ça olarak çok büyük müşkülât, f a k a t o nisbette büyük m u v a f f a k i y e t l e 8 ayda bizzat N i j a t tara- f ı n d a n i t m a m edilmiştir. Bu parçalar yekdiğe- rine içinden cıvatalar ile tesbit edilmiştir. En büyük bir parça için 800 kilo bronz eritilmiş- tir. Heykelin sikleti 4000 kilodur.

Madenin halitası yüzde % 91 bakır % 7 ka- lay % 1 kurşun % 1 tutyadan ibarettir.

17 eylülde Bursaya beş parça nakledi- lerek kaide üzerinde 15 gün zarfında, m o n t a j ameliyesi hitam bulmuştur. Resmi küşadı 29 teşrinievvel Cumhuriyet bayramında icra edil- miştir.

Bu sade, mütevazi, f a k a t o nisbette kudret- li ve asîl eser bize T ü r k san'atkârmııı iş başına geçtiği azman her vesaitsizliğe ve her müşkü- lâta rağmen T ü r k ruhuna daha yakından, da- ha sıcak ve samimî hitap eden san'at eserleri başaracağını vazılıan anlatıyor.

Artık Türk saıı'atkârı keııcli memleketin meziyet, şeref ve harsını kendi eserlerile tesbit etmek, bu husustaki umumî müsamaha ve ih- malleri telâfi etmek azmindedir.

Heykeltıraş Zühtü

Üç sene evvel Güzel San'atlar Akademisi miş bulunuyor. Arkadaşımızı selâmlar, ıııuvaf- Avrupa konkurunu kazanarak A v r u p a y a giden fakıyetli eserlerini bekleriz,

heykeltraş Zühtü ahiren memleketine avdet e t - M i m a r

(8)

1 — Otel i'e kaplıca binası — Umumi göriiniis,

Otel ve kaplıca binası - Bursa

Proje : Prof. Mimar G. Monceri Tatbik ve nezaret: Mimar Hüsnü.

Taahhüt: (Müh. Galip B. ) inşaat idarei fenniyesi ( 25 Resim )

Bursa kaplıcaları Türk anonim şirketi 1930 senesinde Bursa - Çekirge yolu üzerinde ovaya hâkim mail arazi üzerinde yapılacak iki otel ve bir kaplıca binası için Prof. M i m a r Monceriye müracaat ederek bir proje hazırlattı. Y a p ı l a n bir münakaşa ile Fox şirketine ihale edilen inşaatı mühendis Galip Beyler inşaat idarei

fenniyesi devren t a a h h ü t ederek m i m a r Hüs- nünün nezareti altında tatbik etti. Esas prog- ramdaki kaplıca binası ile iki otelden yalnız biri şimdilik inşa edilmiştir. Bahçe tanzimi, tabiî sıcak su isalesi henüz temin edilememiştir.

Otel, bodrum, zemin, birinci, ikinci ve çatı katlarından ibaret olup 24 adet banyolu bir ve

(9)

2 3

Otel ı>e kaplıca biıırsı. Hanız tafsilatı re otel zemin kal planı.

f i U T

yy . Jlfro ,

M I y j

e

S *YT»:'.c**> S

>>TVı&_T. J T - » C «SO

^ • • - r s j 1 ( i ) j

< .ui ] ^ r

mîsmpİ- >- r S t T i . ' i?. T £ r ı

«T ı ı 1 M ^ ı 2 RT7N»TFL ı(/BTFWF . S HZhfcTti . - Ol ""V"* J » s r .... * £

;• - Gj

5 „ ! V* »• .¥« --'

•M ' t ^

- v r ~ -

3 51 , ,

ÎV. POV- IJU

§

-i- -

lırife ' JR^- i t "

aw_OHc»

t».1 tır " r-1"-- . Vîî . 7 i - -•?» < • C s» . _ . < r «T- r ; s - . - ^ - l :

>'t- • t» •, i 3SS - — sSfcf m* i... •«

= 0 = --- .fi •

• f -

iki yataklı oda ile 6 banyosuz bir ve iki yataklı odayı, bir yemek ve müsamere salonunu, f ü m u a r ve kütüphaneyi ihtiva etmektedir. Binanın bir esas merdiveni, bir servis merdiveni, asansör, m o n t ş a r j , hol- intizar salonu, müdiriyet ve ki- tabet odaları vardır. Bodrum k a t m a mutfak, bulaşıkhane, kalorifer, çamaşır ve ütü dairele- rile hizmetçi odaları konmuştur.

Kaplıca binasında kubbeli bir methal, m ü - diriyet ve muhasebe odaları, 6 hususî a l a f r a n g a banyo, 2 idroterapi odası, 12 duş mahalli, 10 hususî soyunma odası, 2 umumî soyunma m a - halli (kubbeli) ile 10 metro kutrunda bir havuz 8 kurna ve 2 mermer banktan ve 5 m e r m e r banklı bir soğukluktan ibaret bir alaturka h a - m a m vardır.

(10)

BORSA. K A P L İ C A L A R İ T A S

A

f-^-j!' t* H?-"L1 rffâs

tEVHû , rc

0 1

HM ^

4..4PT '.XZ »« « * •

2 İl.

1 3 Ö ' U - ... . İ J S f f j ' 1

- - f ^ T öv

I » < « ; 1 ••-T- t + r d f f i - '

î -M-

» >

fffrİÇ 3 ^

ifrrV rn

•ATA* OÎ>^=-- ft i

Î f Z

•O.N. ,

t ; ^ "L __ * , v

J5.4 - tav V:

- V* -

4—

4 — Otel kat pikini.

Otelin inşaatı kesme zemin üzerine m ü n - ferit sömelli beton arme iskelet halindedir.

Bodrum kat haricî duvarları taş, bölmeler tuğ- ladır. Zemin mozayik çini; halâ, m u t f a k ve duşlar f a y a n s kaplıdır. Zemin kat duvarları tuğla, dahili sıva alçıdır. Badanalar tutkallıdır.

Zemin bütün katlarda kısmen mozayik çini, kısmen Linoleumdur. Duvarlarda lambriler Edelputzdür. Çatı ahşap ve yerli makina kire- midi örtülüdür.

K a p l ı c a binası yarım bodrum katı ile bir zemin katından ibarettir. T e m e l l e r kısmen be- ton arme, kısmen de beton ve taştır. Zemin kat

duvarları tuğla, tavanlar ve kubbeler beton ar- medir. Büyük kubbenin kutru 15 metro olup sekiz beton arnıe direk üzerine oturur. Methal, soğukluk, h a m a m ı n zemini ve 1.80 m i r t i f a a kadar duvarları m e r m e r kaplanmıştır. Kubbe- ler kurşunla örtülmüştür.

Otel ve kaplıca binasının haricî sıvaları Edelputz ve P i y e r artifisiyeldir. Sıcak ve soğuk su tesisatı hususî galvanize borularla yapılmış jütten mamul organ ve hususî ondüle kâğıtla sarılarak tecrit edilmiştir. Sıcak suda sirkülas- yon tertibatı yapılmıştır.

(11)

İ&ÖR.SA K A P O C M - A M T A Ş .

HAMAMIN z e r i i- KATİ RAN1

m^Bû»: r.=o r f- . M'- —4

oov^LC:

f. .. y i LEVflA hi 41

©

5-6 — Kaplıca binası — Pilân ve makta.

(12)

7 _ otel — Yaıı cephe.

8 — Otel — Arka cephe.

9 - Kaplıca binası. x!r-

kadan ve üstlen görünüş.

10 — Kaplıca binası —

On cephe.

(13)

11 — Otel. Esas cephe.

12 — Kaplıca binası — Cephe

detayı

13 — Kaplıca binası — Dahilden

görünüş.

(14)
(15)

t

(16)

2 0 - 2 1 - 2 2 — Kaplıca binası -

Beton anne kubbenin kalıp ve hasıv inşaat safhaları.

(17)

u c v r ı » it- j u »

D 4 A P L 0 C M A M I & . S CDİLMEKTE OLAÎH KÛPUCA VE OTEL CStiLAOlN Mlvt 0TDMOBL MCTHALLCra

TCC TAMZİMûTI

. __L5CPTIK VE KANAUZS5İON TCIjnBön.

lacvrn.cMJMtyc CVAH poojdm.

MKMi^a ! - 2ûo

S

23 — Otel ve kaplıca binası vaziyet pilânı. Mimar Hüsnü.

%

24 - 25 —

7Kapı detayları.

DCJÖİ& k&PCK&lACI

CftCLIM DEMR K6Î=c)SU

ÖTIhma. »M^jSS»

— ;

RAMûMtr MCTMAL DTMR. KÖPl TaKSLKn 5ÖSj6. KAPÜCûlAR} T . A A

---p, T/if34jKI

(18)
(19)

Villâ projesi .Merdiven başı.

Bu villâ Şişlide, t r a m v a y deposu ile, yeni fabrika arasındaki arazi üzerinde inşa edile- cektir. Arsa 30/40 m, dir, ve h a f i f ç e , manzara t a r a f ı n a ( y a n i Buğaziçine) doğru meyillidir;

meyilden istifade etmek için, bina mümkün ol- duğu kadar sokağa yaklaştırılmıştır. F a k a l m a - halle villâ mahallesi olduğundan, sokaktan 4 m.

geriye alınmıştır. Binaya, bir kaç basamaktan çıkarak ve iki sütünlu bir ( P o r t i k ) altından ge- çerek girilir. M e t h a l i n yanında gardrop ve he- lâ vardır. M e t h a l d e n doğrudan doğruya ( B ü r o ) ya da girilebilir.

Evin merkezini hol teşkil ediyor. Holün iki, karşılıklı t a r a f ı n d a pencere vardır. Bu s a y e - de hol g a y e t havadar ve f e r a h oluyor. Holden yemek odasına ve büroya geçilebiliyor. Bu oda- ları hole rabteden kapılar fazla büyük yapıl- mamıştır. Bu sayede y e m e k odası ve büro ka-

palı hallerini ve ayrılıklarını m u h a f a z a edi- yorlar. Holün döşemesi mermerdir. H e m yemek

odasına, h e m de hole kapısı olan ofis kısmen m e r d i v e n i n altındadır. Buradan servis dairesi- ne geçilir, veyahut, m e r d i v e n i n altından bod- rum k a t m a inilir. H i z m e t dairesinde m u t f a k , helâ kiler, ve iki hizmetçi odası vardır. M u t f a ğ ı n da hususî bir methali vardır. Ve önünde icabın- da kapanabilir bir terası vardır. Burada ç a m a - şırda kurutulabilir. M u t f a ğ ı n vantilâsyonu en kuvvetli bir tarzda, kilerin kapısı ve pençeresi açıldığı zaman, ve bu suretle bir hava cereyanı temin edildiği zamandır. Bodrumda depolar- dan maada kalorifer dairesi ve çamaşırhane vardır.

Zemin katında, bahçe tarafında, büyük te- ras vardır. Bu terasta, tente altında oturabil- mek için tertibat vardır.

M e r d i v e n gayet f e r a h bir tarzda yapıl- mıştır. Büyük bir penceresi vardır. Üst katta bir sofa vardır. Burası 3 metre genişliğinde ol- duğundan ve pençelerinin adedi de bol oldu- ğundan, oturma odası, yani daha intim bir hol olarak kullanılır.

S o f a n ı n üzerinde üç oda ve bir banyo m a - halli vardır. Odaların yerli doıapları ve ikisi- nin de dolap arkasında lâvaboları vardır. Z a - ten binanın her yerinde yerli dolaplar yapıl- mıştır. Bu sayede mobilye olarak ağır eşyadan sarfı nazar edilebilir, ve bu sayede binanın da- hili m i m a r t a r a f ı n d a n düşünülmüş şekilde ka- lıp, büyük hacimli mobilye t a r a f ı n d a n bozul- m a k ihtimali yoktur. Mobilye olarak, y a t a k l a r - dan maada, ancak kolaylıkla yerinden o y n a t ı - labilecek eşya kullanılır.

Bu bina tuğladan inşa edilmiştir. Döşeme- ler N P demir putreli! ve voltalıdır. Üst katın t a - vanı ahşap kirişlere asılmıştır ve sıvalıdır. Çatı- nın örtüsü, yerli veya makine kiremididir. Bil- umum pencereler şakulî sürmedir ve kapakları vardır. D o ğ r a m a l a r yağlı boyalıdır. Binanın da- hilinde, kapılar kaplamalı holde ve sofa g i - bi umumî yerlerde kül rengi, diğer yerlerde m o - bilye veya halı ve kumaşlara uyar h a f i f renk- lerdedir.

Pencereler kül rengindedir. Hariçte kapak- lar koyu kurşun rengindedir, sıva h a f i f ç e sa- rımtraktır. B i n a n ı n her t a r a f ı güneş alabiliyor, zira dört t a r a f ı açıktır. Muhtelif odalar m u h - telif zamanlarda güneş alabilir. Holde sabah- tan akşama kadar güneş vardır. Y a t a k odala- rının sabah güneşleri temin edilmiştir.

Bu binanın inşaatı takriben 7500 liraya mal olur.

(20)

Hastaneler

(Mebaııi bilgisi)

A ) UMUMÎ MALÛMAT I. Binanın yeri

Vaziyet: Havayici zaruriye mmtakalarile ve münakale yollarile rabitadar bir mahal (memle- ket hastanelerinde şimendifer, şehir hastanelerin- de tramvay ve rahat yollar).

Mümkün olduğu kadar yeşillikler arasında açık saha, meselâ park yanında. Mevkiin tayininde şeh- rin istikbalde alacağı şeklin düşünülmesi.

Sakin bir yer. Patırtılı tesisattan ve gürültülü esas caddelerden miktarı kâfi uzaklık.

Temiz hava. Sanayi mıntakalarmdan ve şehir- lerde rüzgârın en çok estiği cihetin mukabil tara- fından içtinap.

Münhat, rutubetli, sisi bol mahallerden içti- nap.

M i m a r Beııno S c h a c h ı ı e r [ B a u m e i s t e r E y l ü l 1931] d e n

Mahmut Arif

Rüzgârlara çok maruz tepelerde mücerret ola-

rak yapmaktan içtinap. ' Tesisatı şebekesile rabıt imkânı (kanal, su, gaz,

elektrik v. s.).

Tertip: Binanın münasip surette tanzimine uygun bir şekil; bilhassa uzun cenup cephelerinin teşkil edilebilmesi.

Meyilli arazide mümkün olduğu kadar cenuba müteveccih meylin temini. Yüksek temel suyu ol- maması (kalorifer dairesi derinde!). Mukavim, te- miz bir toprak.

Büyüklük: Alman nizamatma göre beher ya- tak başına 75 m2. Bu rakamın verilmesinden mak- sat lüzumu kadar geniş yerler, miktarı kâfi bahçe ve avlı sahaları temin içindir. Gayri münasip arsa şekillerinde, küçük binalardan mürekkep hastane

(21)

tesisatında, uzun geçitler yapılmak lâzım gelen yerlerde, arada geniş bir mesafe bırakılmak icap eden komşuların mevcudiyeti halinde yine bu 75 m^.

asgarî haddi sayesinde münasip büyüklükte faide- li sahalar elde edilir. Üst üste toplanmış yani yük- sek bina şeklindeki hastanelerde (dam teraslarile) daha küçük bir rakam kullanılabilir. Fakat diğer hastanelerde bu rakamın istimali daima iyi neti- ce verir. Netice itibarile mümkün mertebe geniş bahçe sahası. Binanın ilerde tevsi edilebileceğini daima göz önünde tutmak lâzımdır. (Bilhassa bi- zim memleket için. Hatta akademide proje yapılır- ken binanın ne suretle tevsi edilebileceği düşünü- lüyor ve imkân bırakılıyor.)

II. Hastanelerin yatak adedi

Yapılan istatistiklere göre Almanyada 50,000 den fazla nüfuslu şehirlerde 1000 nüfusa 1900 se- nesinde 5, 1916 senesinde 7 yatak düşüyordu. Bu miktar daima artmıştır. Dışarlarda ve küçük ma- hallerde daha az ihtiyaç vardır. Sanayileşen mın- takalarda bu ihtiyaç daha fazladır.

Hastanelere hasta temin edecek sahaları dü- şünmek lâzımdır.

Bir hastane ne kadar küçük olursa o kadar az iktisadî olur. Yeni vasıl olunan tarakkiyat ve ik- tisadî mantıkileştirmeler yalnız büyük hastaneler- de tatbik edilebilir. Bu sebeple 50 yataktan az has- taneleri birleştirmek iyidir. Büyük şehirlerde 7000 den 2000 yatağa kadar hastaneler yapılır.

Maamafih çok geniş sahalar için bir hastane yerine ayrı hastaneler yapmak iyidir. (Veya nakil vasıtalarını mükemmelleştirmelidir.)

III. Hastanelerin tasnifi a) Hastalığın tasnifi İki esas grup vardır;

1. Cerrahî kısım. Bu kısımda kadınlar ve er- kekler için aynı adette yatak mevcuttur. Sanayi mıntakalarında erkekler daha fazladır.

2. Dahilî hastalıklar kısmı. Cerrahî kısmı bü- yüklüğündedir. Kadınlar ve erkekler için ayni mik- tarda yatak.

Cerrahînin bazı grupları vardır ki, bunlar için yalnız büyük hastanelerde ayrı kısımlar mevcut- tur:

3. Kadın hastalıkları ve doğum kısmı. Cerrahî kısmın kadın yatakları kadar.

4. Boğaz, burun ve kulak. Umum yatak mikta- rının az bir kısmı.

5. Göz. Çok küçük bir kısım.

6. Ortopedi kısmı. (Mafsal ve kemikleri düzelt- me.) Pek küçük bir kısım.

7. Sarî cerrahî kısmı. Yalnız büyük hastane- lerde.

8. Cilt ve tenasül hastalıkları kısmı. 1929 da dahilî hastalıkları yataklarının 1/4 ü bunlara tah- sis edilmiştir.

9. Sarî hastalıklar. Umum yatakların 1/10 u.

10. Tüberküloz kısmı. (Ciğer ve kemik verem- leri). dahilî hastalıklar yataklarının takriben 1/5 (1/3 e kadar)ı.

11. Sinir ve dimağ hastaları.

12. Çocuk ve bebek kısmı.

b) Cinse göre: Yalnız küçük hastanelerde kadınlar ve erkekler bir ve ayni üniteye yerleştiri- lirler.

c) Sınıflara göre: Hastanelerde I I I üncü sınıf daima ekseriyeti teşkil eder. Bunlara çok yataklı odalar ve koğuşlar tahsis edilir.

I ve I I inci sınıf hastalar bir veya iki odalı da- ha iyi mobilyalı odalarda yatarlar. Eir ünite da- hilinde hastaların içtimaî seviyelerine göre yer- leştirilmesi tavsiye olunur. I I I üncü sınıf hastalar- la bir arada değil.

Numara I I I altında söylenen grupların inşaî şekilleri:

Büyük şehirlerde hususî klinikler.

Büyük umumî hastanelerde muhtelif binalar.

Küçük ve orta hastanelerde muhtelif üniteler ve muhtelif odalar.

B) PLÂNIN UNSURLARI I. Hasta üniteleri:

Bir ünite, bir hemşirenin nezareti altında bir miktar hasta odalarından ve bunlara ait hizmet odalarından mürekkep müstakil bir cüzü tamdır;

Ünitenin yatak adedi arttıkça inşaat ve mesai ci- hetinden iktisadî olur. Bunların azamî yatak adet- leri ağır hastalarda 30, hafiflerde 50 yataktır.

Bütün hasta odaları mümkün mertebe cenu- ba müteveccih. Şark ve garp tarafında senevî gü- neş alma zamanı cenuba nazaran yarı yarıyadır, bundan başka cenup güneşi en müessiridir. Bina- nın ebadı pek nadiren ufka yakın bulunan şark ve garp güneşinin ziyasını mükemmelen almaya mü- saittir. Yalnız iki taraftan pencere açılmış hasta koğuşlarında bu şark ve garp güneşi kabili haldir.

Ünitenin hizmet odaları şimale mevzudur.

1. Hasta yeri:

Bir yerdeki yatak adedi; 19 uncu asrın niha- yetinde 20 ilâ 40 yataklı hasta koğuşları ınutad- dı. 20 inci asırda küçük odalar tercih edilmeye başlandı. 1927 de salon için azamî 10 yatak kabul edilmişti. I I I üncü sınıflarda da 4, 2 ve 1 yataklı odalar yapıldı. Küçük odalar muhtelif cins hasta- lıklar için de iyidir. Büyük hastanelerde küçük oda- lardan başka hafif ve ayni seviyei içtimaiyede bu-

(22)

lunan hastalar için büyükçe hasta koğuşları (15 ya- taklı) yapmak kârlıdır. Binanın ve koridorların tu- li kısaldığı için plân noktai nazarından da iktisa- dîdir.

Hava ve saha miktarı: Alman nizamatma göre her yatak başına:

Umumî olarak 25 m^ 7.5 m2

Tek kişilik oda 35 mi 10 m2

14 den küçükler 15 m^ 5 m2

Yalnı geceleyin kullanılan mahaller 15—20 m^

Odaların derinliğinin yatakların yerleştirilme- sine göre hesabı (bir taraftan pencere açıldığı tak- tirde azamî derinlik 6 metredir.)

,1

. 9 ° o

9<x+ Zooa.W4P.ı-ns+ 2 o

H L 5INIF ODA LA D ASGA&Î 5AMA HİSABI YATAK BAŞINA 7 5 m*

c=2 P Î :

ı=3

[ = 3

P t

6 00 m ODA DERİNLİĞİ.

4 , 5 o m DEBINLIĞE NA2A-

BAN DAHA İKTİSADÎ ZİRA KORİDOBUN TULÜ KISADIR

TEk YATAKLI ODALAR ÇOK İ N C E UZUN

R A D Y A T Ö R L E R C P E N C E R E YERİNE P E N C E C E - K A P I " Y A P I L - PIĞJNDAN ve DİREKLER DE İNCE OLDUĞUNDAN ORADA

VER y o K ) , / A Ş A Ğ I D A A Y N I EBAT j j l u V a J - / Y A T A K T A N Z İ M İ BAŞKA-

DB. DOSQUET NİN TANZİMİ E D

UD

o u r a

w

O

U U M CTtTETİTOl

HASTALAR BIRFIIRLE.RıN DEĞIL D ı Ş A R ı Y '

SEYREDIYORLAR . BALKON

VE YA TERA-3

YATAKLARIN ARKASINDAKİ BU VERİ ( B İ R f r l DAHA GENİŞ) DR DOSÇUET G E Ç İ T OLARAK KULLANMAYI DÜŞÜNÜYOR Y A N İ HIZ MET O D A L A R I N A HASTA ODALARINDAN GİRI • I O I • LECEK. KORİDOR. YOK .

BU MAHAL D O K T O R ! N V İ Z İ T E L E R İ İ Ç İ N G E Ç İ T V A Z İ F E S İ N İ S Ö K E C E K .

I İ F — * • ? » — H f » 7S

1 c

a i

X VEH. SINIF ODALAR I. SINIF ODA : -1 YATAK

,2x7.5 m =-15 rr?

H SINIF ODA: 2 YATAK 3*7.5rr?= ZZ.5m

Odaların serbest irtifaı: Asgarî 3.35™ (evvelce 4.00"' mutaddı. Salonlar daha yüksek.)

Her yatak başına isabet eden cenup cephesi tuli yukardaki 3.35'" oda irtifaı ile bölme diyarla- rının kalınlığından istihraç edilen 4.50"' oda de- rinliği için (oda

olan bûdudur)

derinliği odanın cepheye amut

1.66 m + bölme kalmlığı= 1.70 ilâ 1.75 m. 6 m derinlik için: 1.25 + bölme kalınlığı = 1.30 ilâ 1.35 m dir

Tertip: Yataklardan ve gece dolaplarından başka: I I I sınıfta asgarî 3 yatak için 1 lâvabo. Ma- sa ve iskemleler. Ayrı dolap yok, umumî elbise mu- hafazası. II. ve X. sınıf her yatak için bir lâvabo.

(23)

GÜNEŞİN BU MEYİLLERİ TÜRKİYE VASATİSİNE GÖRE HİSAPİID1R,

DR. 5ARASON A S Ö R E C 1 9 0 I )

M İ M A R THIEI.E YE G Ö R E

Masa ve iskemleler. Her yatağa bir dolap. Şezlong.

I. sınıfta odaıım yanında banyo ve aptesanssi.' Dışarıya olan açıklıklar; Alman nizamatma gö- re pencere sahası döşeme sahasının asgarî 1/7 si.

(Yani yuvarlak hesap yatak başına 1.1 m^). Tek yataklı edalarda asgari 2 m2. Fakat şimdi her nevi hastalıkta ziya vc hava meselelerinden dolayı daha büyük açıklıklar tercih ediliyor:

Alelade pencere:

Radyotörlerin pencere altlarına kolayca vazı.

Balkon ve teras kapılarına nazaran pencerelerin da- ha iyi kapanması (bilhassa eşiklerde). Fiat ucuzluğu.

Kapı-pencere < korkuluklu ) : Bu kapı-pencereler açılırsa hasta odaları bol hava girdiğinden kür yeri ola-

rak istimal edilir. Güneş ve havadan azami istifade.

(Sabah ve kış güneşi),.

Balkon:

Yağmurdan ve yazın öğle güneşinden tahaffuz için sa- çak. Buna mukabil sabah, akşam ve kış güneşleri bütün odaya girebilir. Aşağı katların ziyasını azaltmamak için 3.70 m kat irtifaı ve 4.5 m derinliğe göre 1.50 m balkon çıkıntısı.

Kademevarî teras: .

Bu şekilde terasın genişliği aşağı katın ziyasına ma- ni olmadan yatağı ihtiva edecek kadar olabilir.

Zararları: Plân tanziminin bilhassa kat adedi ço- ğaldıkça güçlüğü. Mukavemet ve izolasyon noktai naza- rından pahalı inşaat. Tesisatın zorluğu.

(Bitmedi)

Yapıda haricî sıva

Mimar Hüseyin

Y e n i mimaride binanın renk kompozisyonu, kitle, proporsiyon, ışık ve gölge kompozisyon- ları kadar m ü h i m bir mevki almaktadır. Zengin inşaatta kullanılan muhtelif evsafta haricî taş ve madenî kaplamalar istisna edilirse modern

binların dıvar satıhlarında renk tesir ve tenevvüünü haricî sıva ils temin icap e t m e k t e - dir. Renkli sıva yapmak için tatbik edilen m u h - telif usuller meyanında fazla m a s r a f ı mucip ol- mıyacak çarei hallerden alelade tirfilli, per-

(24)

dahlı veya serpme kireç ve çimento sıva üzeri- ni badana ile, yağlı boya ile boyamak, sıva h a r - cının terkibine muhtelif cins ve renkte dövülmüş taş tozu veya madenî boyalar karıştırarak renk- li sıva yapmak imkânlarını sayabiliriz.

Bu m e y a n d a son senelerde Ankara, Bursa ve İstanbulda tatbik olunmaya başlanan sıvalar- dan T e r a n o v a ve Edelputz'un evsaf ve terkiple- rile sureti imalleri hakkında biraz izahat v e r - meyi f a y d a l ı görüyoruz.

Bu sıvaların başlıca meziyetleri m e y a n ı n - da bilhassa çatlamaması, mesamatlı olduğun- dan binanın t e n e f f ü s ü n e mani olmaması, ser- pinti y a ğ m u r sularını geçirmemesi ve rengini m u h a f a z a etmesi sayılmaktadır.

Esas itibarile terkibine toprak boyalar ka- rıştırmak suretile renklerine tecanüs temin e - dilmiş bu serpme sıvaların, harcının ihzarında ve işçiliğinde yapılacak muhtelif tadilât, sıva- nın haricî manzarasına, resimlerimizde görül- düğü veçhile, pek ayrı vasıflarda hususiyetler vermektedir.

Son zamanlara kadar memleketimize hazır olarak torbalar içinde gelen T e r a n o v a harcı- nın terkibi % 70 kum ve çakıl, % 25 sönmüş toz kireç, % 5 de madenî toprak boyalardan ibaret- tir.

Bize bu harcın kilosu takriben 10 kuruşa mal olmaktadır. Bir metre murabbaı sıva için 20 kilo m a l z e m e lâzımdır. İşçilik olan 150 ku- ruşta ilâve edilirse 1 m2 T e r a n o v a n ı n 350 ku- ruşa mal olduğu anlaşılır.

Şimdi ise bizde de ayni e v s a f ı göstermek üzere, 4 kısım en ince m e r m e r princi, 1 kısım çimento, 2 kısım sönmüş toz kireç ve istenilen renkte boyadan ibaret olmak üzere sıva harcı yerli olarak hazırlanmaktadır.

T e r a n o v a n ı n tatbiki şu suretle olur: E v v e - lâ sıvanın kabası alelâde az kireçle karışık adi çimento harçla vurulur ve bunun üzeri çizgili ve pürüzlü olarak bırakılır. Sonra T e r a n o v a harcı suluca hazırlanarak yedi sekiz m i l i m k a - lınlığında olmak üzere tatbik edilir. Bir saat sonra hususî bıçak ve taraklarla sıvanın sathı taranır. A n c a k T e r a n o v a kısım kısım sıvana- maz. Silmelerde ve köşelerde nihayetlendirmek lâzımdır. Büyük cephelerin sıvanmasını bir günde bitirmek zarureti olduğundan bir çok ustalarla birden başlamak icap eder.

;Edelputz T e r a n o v a n ı n ayni evsaftadır.

Y a l n ı z daha iri tanelidir. Binaenaleyh ince pi- rinç m e r m e r yerine u f a k çakıl kullanılır.

Y e r l i terkibi: 1 m^ çakıl, 1/10 çimento, 3/10 kireç ve boyadan ibarettir.

(25)

T

Evlerde tecdidi hava

( M a b a a t ) * D r # Z e k i F a i k

Pencereler vasıtasile olari tabiî aerationu bir dereceye kadar tanzim ederek mevcut mahzurların önüne geçilmek için bazı tertibat ilâvesi tavsiye edilmiştir.

Bunlardan en mühimmi pencerelerin üst kı- sımlarını vasisdas denilen şekilde müteharrik yap- maktır. Bu müteharrik pencere kısımları ekseri ufkî bir mihver üzerinde veya etrafında, bazen de şa- kulî bir mihver etrafında müteharriktir. Açılıp kapanmaları derece bederece tanz'.m edilebilecek reglajlı vasisdaslaı- bu tarzdaki tertibatın en muva- fık şekilleridir. Her ne kadar bu şekilde odalarımı- zı havalandırmak aerationun bir çok şartlarına uy- gun değil isede, pencere açmak suretile yapılan ha- valandırma tarzının bir kısım mahzurlarımı tadil ettiğinden başka suretle tecdidi hava tertibatı ya- pılması mümkün olmayan yerlerde en basit ve en pratik ve az mahzurlu bir vasıta olarak tavsiye edilebilir.

Pencereler üzerinde yapılan tadilâtın ikinci şekli pencere camının en üstünde 8-10 santimetre- lik bir kısmını hazfetmek ve bu kısmın 2-3 santi- metre kadar haricine mevzu ayni eb'adda bir cam parçası ile yağmur kar ve rüzgârların içeri girmesi- ne mani olmak ve bu mesafe vasıtasile odaya taze hava girmesini temin etmektir. Bunun daha iyisi çifte camlı pencereler kullanıldığı zaman hariçte- ki camın alt ve dahildeki camın üst kaideleri hiza- sında münasip bir şerit tarzında camı hazfetmek veyahut bu hizalarda icabında bir kapak ile açılıp kapanmasını mümkün kılacak surette cama bir ta- kım delikler yapmaktır. Bu suretle haricin soğuk havası dış camın alt deliklerinden girer, iki cam arasındaki mesafeyi geçerek kısmen ısınır, ve ısın- dıkça yukarı çıkarak iç camın üst kaidesindeki de- liklerden odaya dahil olur. Bu şeklin kışın soğuk memleketlerde tatbikinden istifade edilir. Pencere- ler üzerine vantilation temin etmek üzere delikli kornişler yapmak şekli müessiriyeti şüpheli ve ek- seriya nakâfidir.

Sun'î tecdidi hava tertibatı: Muhtelif eşkâli

* Geçen defa aeration şartlarında zikredilen odaya da- hil olacak havanın sürati meselesinde saniye yazılacak iken dakika yazılmıştır.

vardır; fakat biz meskenlerde tatbik edilmekte olan veya tatbiki mümkün bulunan belli başlı şekilleri tetkik edeceğiz.

1 — Amudî ve sait havalandırma usulü: Binala- rın duvarları içinde, ocak veya soba bacalarına mü- vazi seyreden ve Chemine d'appelle tesmiye olunan ve bir ucu damda nihayetlenen bir takım bacalar yapmak ve bu bacaların diğer nihayetini odaların duvarlarına açılan iki ağızla nihayetlendirmek...

Ağızların birisi yukarıda, diğeri aşağıda; ve beher ağzın üzerinde ekseriya açılıp kapanma derecesini tanzim eder müteharrik bir kapak vardır. Maksat, bu bacaların yaptığı tiraj ile odanın müstamel ha- vasını çatıda havayı harice tardettirmektediı-. Odaya açılan ağızlardan yukarıdaki yazın istimal edilir; sı- cak havanın daha kıymetli bulunduğu kış aylarında ise yukarıki kapatılır, aşağıdaki ağızla yapılacak tiraj ile iktifa edilir. Bu tarzdaki tesisat ile havalandır- ma bir zamanlar çok revaç ta olduğundan bir çok mebani dahilinde yapılmış amudî havalandırma ba- calarına rasgelinir. Bu şekil tecdidi havanın bir çok mahzurları vardır: Odanın müstamel havasının def'ü tardını temin etmek üzere bacaların iyi bir ti- raj yapması ve bunun için de muhit derecei harareti ile oda derecei harareti arasında 12-20 derecelik bir hararet farkı bulunması şarttır. Böyle yüksek bir ha- raret farkı elde etmek kışın mümkün olsa bile yazın bunu temin etmek mümkün değildir. Şu halde bu usul yazın tecdidi hava için kâfi değildir. Kışın da bu hararet farkının bulunduğu zamanlarda, bilhassa fırtınalı havalarda bacaların yaptığı tiraj o kadar kuvvetli olur ki odanın içindekiler barınmak için ka- patılacak delik ararlar ve bu esnada ne olursa olsun kaydile bacanın ağzı tıkanır ve maksat da ortadan kaybolmuş olur. Sonra bu suretle aeration ekseriya yalnız bacaların istikametinde olan tiraj üzerinde faaldir. Köşelerin ölü havasını tecdit etmek için için- dekileri rahatsız etmeyen normal bir tiraj kâfi de- ğildir. Şu halde bu usulden istifademiz bazı kuyut ve şurut dahilinde mümkün olmakta ve ancak muhit ile mesken dahilinde kâfi bir hararet farkı cldıığıı zaman vaki olmaktadır. Bacaların tirajını kuvvetlen- dirmek için odalara açılan a ğ ı z l a m a birer aspira-

(26)

tor koyarak bu vasıta ile oda havasını cezp ve def etmek şeklinin hususî evlerimizde tatbikine mahal yoktur. Bu şekil sinemalarda, lâboratuvarlarda, bü- yük salonlarda kullanılır; ve kabiliyeti tatbikiyesi de bu gibi yerlerin tecdidi havası usulleri ile münakaşa edilebilir ki biz burada bunlarla alâkadar olmak iste- miyoruz. Sinemalarımızda, tiyatrolarımızda ve bir kısım diğer müessesatımızda rasgelindiği gibi salon- ların ortasına konan ve bir bacaya veya haricî men- feze merbut olmıyan vantilatörlerin tecdidi hava noktai nazarından bir manaları yoktur. Bunlar sa- dece bozulmuş havayı değiştirmeksizin şiddetle tah- rik ederler, tozları, mikropları ayağa kaldırırlar, mu- zır ceryanlar ihdas ederler. Bu suretle de müfit ol- maktan çok mazarrat verirler.

2—Teshin cihazları vasıtasile aeration: Bati ihti- raklı sobaların içinden bir ucu havayi hariciye açı- lan diğer ucu odada nihayetlenen cidarları mazbut bir boru dolaştırmak ve bu suretle haricî havayı ısı- tarak edaya sevk etmek. Kalorifer arkasına hava prizleri yapıp harici havayı radyatörlerin ara- larından geçirerek ıstıp odaya ithal etmek;

yahut bu tarzın muaddel bazı eşkâli kı- şın bu ihtirak cihazları faaliyette iken nisbî bir aera- tion temin etse bile yazın maksadı temin etmekten uzaktırlar. Ve bunlardan bazıları da kışın ekseriya havayı kurutarak odaya verdiklerinden bu havanın ayrıca miktarı kâfi rutubetlendirilmesi lâzımdır. Fa- kat... esas itibarile bir mahallin tecdidi havası lü- zumunu teshin şeraiti ile telif ve takyit etmek doğ- ru bir şey değildir. Bir odanın az veya çok ısınması icap edebilir, fakat tecdidi havası lüzumu ayni ihti- yaçla muvazi gidemez; mamafih yalnız kışın bu tarz- da yapılan tecdidi hava tertibatından istifade edile- bilir.

3 — Ufkî havalandırma usulü: Knappen usulü: Bir mahallin havasını, muzır ceryan- lar yapmadan ve içindekilerin keyf ve arzula- rına tabi olmadan otomatik ve mütemadi surette yaz ve kış ayni müessiriyette tecdidini temin eden mü- kemmel bir usuldür.

Havanın gayri mahsus, fakat kâfi derecede mes- ken dahilinden harice doğru ufkî istikamette dekan- tasyonu, tebdili mevkiini temin ederek mesken da- hilinde temiz ve tabiî bir hava banyosu ihdas eder.

Esas: Her evin muhakkak ve asgari iki cephesi vardır? Bu cephelerden birisi şimale ise diğeri ce- nuba; veya birisi şarka ise diğeri garba müteveccih- tir. Güneşin, hava ceryanlarınm... tesirile bu evin iki mukabil cephesi arasında kış ve yaz daima bir ha- raret farkı mevcuttur. Bu hararet farkı pratikte as- garî yarım derecedir. Daima aralarında asgarî yarım derecede fark bulunmak üzere muhtelif derecelerde ısınmış bulunan bu iki cephe arasında münasip bir- iştirak temin edilirse soğuk ve binaenaleyh daha ke- sif olan hava cephesinden diğer mukabil cepheye

doğru bir hava cereyanı tesis edilecektir. (Mayiat mu- vazene kanununun mütevasıl kaplardaki mayiat gi- bi mütevasıl kaplardaki gazata şamil olmasından).

Bunun için meskenin bu mukabil iki cephesinde ve arada bulunacak diğer dıvarlarda usulü dairesinde delikler açılır ve bu suretle iki cephe havası arasın- da bir iştirak tesis edilir, soğuk cephenin daha kesif havası bu cephedeki deliklerden odaya dahil olur, ve odaya dahil olan bu yeni hava kitlesine muadil bir hava diğer cephenin deliklerinden harice çıkar. Bu hava hareketini temin eden yarım derecelik küçük bir fark olduğundan havanın dekantasyonu zerre- den zerreye intikal suretile ve tamamen gayri mah- sus, fakat iki cephe arasında hararet farkı daima mevcut kalacağından dolayı, bilâfasıla ve mütemadi olarak vaki olur.

Burada dikkat edilecek bazı noktalar var:

Binanın cephelerinde ve mutavassıt duvarlarında açılacak delikler karşı karşıya ayni ufkî hat üzerin- de bulunmamalı, ve binanın haricî cephesindeki ka- nallar yukarıdan aşağı ve dahilden harice doğru me- yilli olmalıdır. Bu kanalların haricî cepheye açılan fethasından geçen hat istikametinde olmalıdır. Eu deliklerin eb'adı meyli, binanın oriyantasyonuna, içinde oturanların adedine ve teshin şeraitine tabi elarak tanzim edilir. Alelekseı- bir edanın haricî cep- hesine iki delik açılır, bunlardan bir tanesi üstte ve tavana 23 santim mesafede, diğeri altta döşemeye yakın mesafeded'r. Bazan bunların ortasında muta- vassıt bir delik daha açılmaktadır.

a — Bu aeratiyoıı otomatiktir, mevsim, hararet ne olursa olsun iki mütekabil cephe arasında en az yarım derece fark mevcut olacağından hava dekan- tasyonu daima vaki olacaktır. (Çok soğuk zaman- larda delikler regle edilebilir.

b — Hava miivazenesi kuvvei muharrikesi yarım derecelik hararet farkına istinat eden hikemî hâdise olarak ceryan ettiğinden cdj. derununda hiç bir mu- zır ceryan yoktur. Üst fethanm 80, oıta fethanm 40, alt fethanm 20 santim mesafesinde mum alevinde en küçük bir hareket yoktur. Binaenaleyh havanın de- kantasyonu tamamen gayri mahsus ve fakat daima mevcut lâtif bir ceryan halindedir.

c — Oda hararetini diğer usuller gibi şiddetle dü- şlirmez, ayrıca fazla teshine de lüzum yoktur

d — Oda havası için lüzumu olan rutubeti daima temin eder. Teshin vesaiti ile havanın kuruma mah- zurunu ertadan kaldırır.

e — Oda havasını yalnız bir istikamette değil bü- tün zerrelerine kadar bu usulün tatbikatından çok istifade edilmiştir;

Knappen Belçikalı bir mühendistir. Usulü Belçika hükümetinin en yüksek mükâfatına nail olmuş ve Fransa hıfzıssıhha meclisi umumisinin takdirini ka- zanmıştır. Bilhassa mekteplerde ve kışlalarda hara- retle tavsiye ve tatbik edilmektedir.

(27)

Bu zikrettiğimiz aeration usullerinden başka da- ha bir çok usuller tavsiye edilmiş ve pratike girmiş- tir.

Bir zamanlar Pettenkoferin büyük revaç gören ve bir ucu haricî hava, diğer ucu oda havası ile iştirak eden U şeklinde bir borunun kollarından münavebe ile su ceryanı geçirmekle ihdas edilen bir trop mi- hanikiyeti ile birinci safhada odaya temiz hava sevketmek ikinci safhada ayni su diğer kola geçer- ken müstamel havayı tardetmek usulünün büyük bir faidesi görülememiştir. En mübrem ihtiyaçlarımız için bile su tedarik edemediğimiz memleketimizde ise tatbikine imkân yoktur.

Aeration için atelyelerde, fabrikalarda, tahtel- bahirlerde, maden ocaklarında tatbik edilen daha bir takım usuller vardır. Fakat bunların mesken- lere tatbikine ne imkân ne de Jüzum vardır. Yalnız Amerikanın yüksek katlı bazı apartmanlarında ve son senelerde Avrupa müessesatında tatbik edilen muhtelif aeration usullerindeki esasları kısaca zik- rettikten sonra bu mevzua nihayet verecsğiz.

Amerikalıların 1914 den beri tatbik ettiği Sys:c- me de la circulation dur. Burada solanun viciö ha- vasının içindeki CO-2 si alınarak süzülür, Charbon active den geçirilir, kokusu izale edilir, tozları ve mikropları tevkif edilir daima 16-18 derece harareti ve daima 40-50 % rutubet ihtiva etmek üzere yazın soğutulur, kışın ısıtılır. Ve bütün tabiî evsafı iade edilmiş çok temiz bir hava olarak salona tekrar sev- kedilir. Bu şekilde havanın teshin ve ya serinleş- tirilmesile müterafık aeration şekli bir gaye ola- cak kadar mükemmeldir. Amerikalılar bilhassa di- magî mesai ile meşgul olan insanlar üzerinde bu şekilde aerationun çok müfit tesirler yaptığını mü- şahede etmişlerdir. Yalnız hıfzıssıhha mütehassıs- ları tabiî şeraitte temizlenmiş temiz bir haricî ha- va yerine bu suretle sun'i vesaitle hazırlanmış hava ikamesinin hararetli taraftarı olmamışlardır

Son senelerde Fransada profesör. Jule Renault tarafından tatbik edilen usul Avrupada daha ziya- de taraftar kazanmıştır. Pariste St. Louis hastane- sinin Salle des berceaux kısmında mühendis Turin tarafından tesisatı yapılan bu usulün esası şudur:

Bahçenin havası en temiz kısmından mürtefice 2 metre, bir baca ağzı vasıtasile ve bir aspiratörle alı- nan hava gayet ince pamuk ve yün elyafı ile şebe- kevî olarak örülmüş süzgeçten geçirilerek muallâk bulunan toz ve toprak gibi cisimlerden ve bir kıs m mikroplarından tecrit olunur; aspiratörün aldığı bu hava bütün hastanenin havasını saatte üç defa de- ğiştirecek surette tanzim olunmuştur. Süzülen hava (app. â triple e f f e t ) denilen kısma gelir. Burada üç nevi tesisat vardır: 1 — Havayı icap ettiği derecede ısıtmak için içinden sıcak su geçen bataryeler, 2 —

Havayı soğutmak için içinden soğuk su geçen ba- taryeler. 3 — Havaya lüzumu olan rutubeti vere- cek rutubet beki. Kışın süzülen hava sıcak su ba- taryelerinden geçerek ısınır, rutubet beki üzerinden geçerken kâfi miktar rutubet alarak hafif ve gay- ri mahsus bir tazyik ile hastane salonlarına dağı- lır.

Yazın süzülmüş hava mukabil bataryelerinden geçerek arzu edilen hararette soğutulur ve yine ay- ni surette odalara sevk olunur.

Sıcak ve soğuk su bataryeleri ile rutubet beki- nin faaliyetini tanzim ve idare tertibatı vardır. Bu tertibat hastanenin koridorunda başhemşirenin em- rine verilmiştir. Rutubet ve harareti daima kayde- den anrejistör aletlerin iş'aratı göz önünde bulun- durulmak üzere cihazın faaliyeti tanzim olunur.

Maksat hastane dahilinde kışın 20 yazın 18 hara- ret derecesi ve daima 40-50 % rutubeti havi temiz ve tabiî bir hava temin etmektir.

Odalara dahil olan temiz havaya mukabil müs- tamel havadan ayni hacimde bir kitle pencerelerin yukarısına konulmuş ve ancak içeriden dışarıya açılan aluminiyum (clapet) 1er vasıtasile harice tart olunur.

Bu usul ile temin olunan hava Amerikalıların muvaffak oldukları hava kadar mükemmeldir; ve daima temiz haricî havadan istifade edilmesi iti- barile daha sıhhîdir.

Meskenlerimizin kışın ısıtmak mecburiyeti ka- dar yazın da serinleştirmek tatbikatının bir lüks değil, fakat insanın sıhhati ve mesaisinin muvaffa- kiyeti namına elzem olduğu anlaşıldıktan sonra daimi surette optima derecesinde bir hararet ve ru- tubet temin eden böyle bir aeration hem ijiyen hem de konfor noktai nazarından ideal bir usul olarak takdir edilmelidir. Bundan başka pencere açmak suretile haricin toz, topraklarının sinek vesair ha- şeratımn meskene girmesine mahal kalmaz. Ayrıca teshin vasıtalarına da lüzum kalmadığından bunla- rın mahzurlarından da kurtulunmuş olur.

Bu havanın teneffüsü fevkalâde lâtiftir, hara- ret ve rutubetin değişmesinden müteessir olan ço- cukların sıhhati için çok müfit tesir etmektedir.

İtiraf etmeli ki bu usulün memleketimizde ve bil- hassa meskenlerimizde tatbikine şimdilik imkân yoktur; fakat binalarda münferit teshin tertibatı- nın yerine bir kısım mahalle binalarının hep bera- ber ve bir merkezden teshini ve havalarının yine ayni merkezden soğutulması; başka memleketlerde artık tatbikata girmiş olduğundan yarının yüksek tekniğinden evlerimiz havasının bu şekilde yazın soğutulması, kışm ısıtılması suretile tecdidini bek- lemek hakkımızdır.

(28)

B e y n e l m i l e l R e s i m l i H a v a d i s l e r

1 — Milli sigorta merkezi — Prag — Çekoslovak- 2 — Ampul fabrikası — Stockholm — İşveç —

ya — S t almadı ve Swoboda. Eskil Suııdahl.

3 — Yeni Komiııternowsk şehıi projesi — Don

havzası —• Rıış ya — Mkolaus Clıolosteııko.

4 — Tayyare limanı — Aııvers — Belçika — M.

St. Yasinski.

5 — Villâ — Amersham — İngiltere — A.D.Coımell.

6 — Ressamlar oteli — C.ılvi — Korsika — An-

dı'e J.ur çat.

7 — Stiidiıım — Kiyana — Avusturya — O.

Sc/nt'eızer.

(29)

Ev i ş l e r i m e k t e p l e r i

Mimar Abidin

Bugün çocuklarımızı ras gele binalarda ve kuru dıvarlar arasında okutamayoruz. M ü t e - rakki memleketlerde genç nesiller 2 yaşından 25 yaşına kadar bin bir teşekkül, yurt, mektep ve müessese t a r a f ı n d a n en teknik i h t i m a m l a r - la yetiştiriliyor. Yaşları muhtelif çocukların terbiye ve tahsilini temin etmek üzere fennî vesaitle mücehhez bir çok ayrı v a s ı f t a binalar her memlekette ve bütün iktisadî vaziyetlerin f e v k i n d e m ü h i m bir ihtiyaç teşkil etmektedir.

Ve mimar, ilerliyen zaman ve medeniyetle be- raber adım atarak bu çeşitli ihtiyaçlara m ü t e - madiyen yeni, maksada uygun ve san'atkârane tarzı haller bulmaktadır.

Bu münasebetle -bizim memlekette bi- zim çalışmaya ve millî san'at ruhunu yükselt- meye teşne mimarlara nasip o l m ı y a n - bu m e - denî f a a l i y e t sahası hakkında ufak bir fikir ver- mek üzere A l m a n y a d a Remscheid da yapılmış olan bir ev işleri kız mektebini resim ve m u h - tasar izahatile dere ediyoruz.

Binanın esas kısmını iki kat üstüne yuvar- lak bir şekilde yapılmış olan m u t f a k dersane- leri teşkil etmektedir. Bu dersanelerin her bi- rinde 2-4 kız talebenin çalışabileceği altışar taksimat vardır. Bu taksimat evlerdeki küçük m u t f a k l a r a tekabül etmek üzere ocak, tezgâh, kap kaçak dolapları ve bulaşık yerlerini en ter- tpili ve derli toplu bir tarzda ihtiva etmektedir.

Bu suretle talebenin öteye beriye koşarak y o - rulmasına ve dersi ihlâl etmesine mani olun- muştur. Dersanenin nısıf daire şeklinde tertip edilmesi muallimin bütün talebeye ayni z a m a n - da nezaretini teshil etmektedir.

Çamaşırhane ayni zamanda 24 talebenin el veya makine ile çamaşır yıkama ve leke çı-

1-4 — Ev işlevi mektebi, Remscheid. Haricî görünüş — Mutfak dersanesi — Bir mut- fak gözü — Çamaşırlık. Mimar Lııduig Lemıııer.

. t

(30)

karma işlerile meşgul olabilecekleri büyüklük- te yapılmıştır. Her grup talebenin gaz, su ve elektrik sarfiyatı ayrı mikyaslarla ölçülmekte- dir. Çamaşır kurutma tertibatı çamaşırhanede v

yapıalarak ayrı kurutma dairelerine hacet bı- rakılmamıştır. Üst katta bir de evi tanzim der- sanesi vardır. Burada tavan, döşeme ve dıvar- larla cam, kumaş ve madeni ev eşyalarının te- mizlenme ve derlenmesine ait tertibat yapıl- mıştır. A l t katta bir de ütü dairesi vardır. B i - nanın önündeki bahçe çiçek ve sebze yetiştir- meyi öğretmeye müsaittir.

(Bu mektebe ait resim ve izahat DBZ 101-102-1931 den alınmıştır.)

İrtifaı seri olarak değişen kirişlerin hesabındaki hususiyet

Mühendis Feridun

İ r t i f a l a r ı seri olarak değişen ve tatbikat- ta ekseriya tesadüf edilen beton arme kirişlerin hesabatı sabit irtifalı kirişelrinkinden epeyce f a r k eder. Binaenaleyh bu gibi kirişlerin hesa- batını sabit i r t i f a l ı kirişler hakkındaki kavaide t e v f i k a n yapmak az çok ehemmiyetli hataların husulüne sebep olur. Bazı ahvalde bu hatalar şayanı kayt bir raddeye baliğ olacağından her türlü ahvalde bu gibi kirişlerin kendilerine mahsus f o r m ü l l e r e t e v f i k a n hesabı lâzım gelir.

İ r t i f a ı seıl surette değişen kirişlerin he- sabatı bir takım faraziyelere istinat eder. Bi- naenaleyh evvel emirde bu faraziyeleri zikre- delim.

1) İ r t i f a ı sabit kirişlerde kirişin yekdiğe- rine ve l i f i mütavassıta müvazi e l y a f t a n teşek- kül ettiği malûmdur. İ r t i f a ı seri olarak deği- şen kirişlede ise kiriş yekdiğerine müvazi ol- m ı y a n ve bir hüzme teşkil eden e l y a f t a n teşek- kül ettiği kabul edilir. Bu liflerden beherinin

makta satıhları da i r t i f a a tabi olarak tezayüt ve tenakus eder. Şekil ( 1 ) .

2) Her lif kendi istikametinde kuvvetlere maruzdur. Y a n i bütün kuvvai dahiliye bir nok- tada telâki eder. Şekilde (0) noktası.

İ r t i f a ı sabit kirişlerde ise yekdiğerine mu- vazidirler. Bundan maada sabit irtifalı kiriş- lerde de kabul e t t i ğ i m i z veçhile kuvvai dahili-

(31)

yenin mihveri bitarafa olan mesafelerile m ü t e - nasip olduğunu ve betonun cerre m u k a v e - meti olmadığını farzedeceğiz.

İ r t i f a ı seri olarak değişen kirişlerin hesa- batı bu faraziyelere istinat eder.

Hesabat: Bu gibi kirişlerin maruz olduğu eğilme anları ve bunlardan dolayı tekevvün eden kuvvai dahiliye sabit irtifalı kirişlere müşabih- tir. B i n a e n a l e y h ayrıca kale alınmaz. Esas iti- barile f a r k kuvvei katıa hesabında tezahür eder. Ve sabit irtifalı kirişlere kıyasen büsbü- tün başka neticeler verir.

Şimdi böyle bir kirişte kuvvei katlanın ne suretle hesap edileceğine gelelim: Şekil (2)

Meselâ şu şekilde müsbet bir âna maruz ve irtifaı m u t a h a v v i l bir kiriş alalım. Bu kirişin bir A B m a k t a m ı nazarı itibara alalım. Ve bu m a k t a m sol t a r a f ı n d a k i kısmın müvazenetini düşünelim.

M i h v e r i bitaraf tayin edilmiş olduğuna göre ve yukariki f a r a z i y a t ı nazarı dikkata alarak A B m a k t a m a tesir eden kuvvetleri şu şekilde mütalea ederiz:

I ) T a z y i k t a r a f ı n d a k i kuvvai dahileyinin hasılası olu ( m ) noktasından tesir eden ve ( 2 ) n - ci f a r a z i y e y e t e v f i k a n (0) noktasından gecen bir P kuvveti.

I I ) Cer mıntakasında münhasıran demir çubuklara icrai tesir eden kuvvetlerin hasılası olan Z kuvveti şimdi müvazenet muadelâtıini y a z a l ı m :

1) U f k î bir mihver üzerine kuvvetleri irti- sam ettirirsek:

(1) Z = D = B Pcos olur.

2) m noktasına nazaran an alırsak; ve maktaa tesir eden eğilme anı M ile gösterilirse:

(2) Z . z = M olur.

(2) Muadelesini şöyle yazalım: Z = — A B M a k t a m ı n faslasmı (mesnede olan m e - safesini) x ile gösterelim (2) muadelesinde ta- r a f e y n i n ( x ) e nazaran müştaklarını alırsak:

dz dx

(İM £ m

Z2 ( 3 )

veyahut şu şekilde yazalım:

d z dx

d M

d x dx • zi w

Şimdi bu muadeledeki hadleri tetkik ede- lim: d M dx eğilme anının ( x ) e göre muştakkıdır.

Bu da malûm olduğu veçhile sabit i r t i f a l ı ki- rişlerde kuvvei k a t ı a n m ifadesidir. B i n a e n - aleyh: — = 1 diyeceğiz. d M

Simdi dz

dx ifadesini tetkik edelim. A B m a k t a m d a kirişin haiz olduğu n a f i i r t i f a ı ( h ) h a r f i ile gösterelim. Beton armede malûm ol- duğu veçhile ( z ) manivele kolu ( h ) le mütena- siptir. Y a n i k h = z diyebiliriz. Ve burada kâfi bir takribiyetle ( k ) yi sabit olarak kabul ede- biliriz.

Binaenaleyh: k d h = d z olur. Ve buardan da dz , dh z dlı . ,

- r - = K ~r~ = — t - buluruz.

dx dx h dx

O halde netice olarak (4) muadelesi.

dz — T —

M d h

lı dx dx ' h dx (5 * haline girer.

İ r t i f a ı seri olarak değişen kirişlerde ( h ) i r t i f a ı ; ( x ) faslasınm her hangi bir tâbii olur.

Şekil (2) yi tetkik edersek dh

dx tg-a yazılacağını kolayca anlayabiliriz. (5) muadelesinde yerine koyalım.

dz , M , <

— — ts?

ö

dx - - h ( 6 )

(6) numaralı esaslı formül elde edilir. Ş i m - di bu formülün t a r a f ı evvelini tetkik edelim.

Kirişin x ve dx + x faslalarını havi iki m a k - taı beynindeki kısmını nazarı itibara alalım ve bu kısmı m i h v e r i b i t a r a f t a n geçen m n müste- visile ikiye ayırarak alt kısmının müvazenetini tetkik edelim.

U f k î bir mihver üzerine kuvvetleri irtisam ettirirsek: ( b ) kirişin genişliğini göstermek üzere: (Şekil 3).

d z = & b . d x ( 7 ) Muadelesi elde edilir. Binaenaleyh dz in bu müsavisi (6) muadelesinde yerine konursa

ffîo. i», z. = T y tg" M ( 8 )

Formülü elde edilir ki irtifaı seri olarak değişen kirişlerin kuvvei katıa hesabatı bu düs- türe istinat eder.

Şimdi bu düstürü tetkik edelim. Haddi ev- vel irtifaı mütahavvil kirişin bir A B m a k t a m -

(32)

MİMAR

da tahassül eden delk gerilmelerinin mecmu- udur. Tabiri diğerle böyle bir kirişin A B makta- ındaki kuvvei katıanm hakikî kıymetidir.

2 . H - O L Z

Müsavatın tarafı sanisindeki hadlere gelin- ce evvelce de zikrettiğimiz gibi ( T ) , h sabit ir- tifaına malik ve ayni şerait dahilinde bulunan kirişdeki kuvvei katladır.

M maktadaki eğilme ânıdır. Her iki nevi kirişte aynidir.

h irtifaı nıütahavvil kirişin nazarı itibara alınan maktamdaki n a f i irtifaıdır.

tga de şekil (2) deki a zaviyesinin muma- sidir.

Görülüyor ki irtifaı nıütahavvil kirişlerde kuvvei katıanm ifadesi sabit irtifalı kirişlerde-

M . t g " miktarı kadar fark lı °

kinin ayni değildir

etmektedir ki, tatbikatta bu had dolayısile ta- mamen başka neticeler elde edilir.

Netice olarak irtifaı mütahavvil bir kirişin her hangi bir maktamdaki kuvvei katıayı F ile gösterirsek

T + M

F

fo-0

h l & ( 9 )

Düsturu ile bu kuvvei katıa hesap edilir.

Eğilme ani ile kirişin irtifaı ayni cihette teza- yüt veya tenakus ederse ( — ) işareti, birisi te- zayüt ettiği cihette diğeri tenaküs ederse ( + ) işareti alır.

Şimdi bu düstura ait bir tatbikat yapalım.

Ve bu suretle düsturun ne gibi neticeler verdiği blifiil görülmüş olur.

Meselâ Beton arme müselles şeklinde bir çatı kirişini nazarı itibara alalım. Şekil (4) bu çatı kirişin üzerine metro tule mütesaviyen intişar eden sabit sıkletin şiddeti ( p ) kilogram olsun.

Kirişin açıklığı = 1

Nısıf açıklığında sehim=f olduğuna göre

"f , tg" = y olur.

Her hangi bir ( x ) faslasmı haiz maktam ( h ) irtifaı x t g a = h dır. veya h = ^ olur.

Şimdi (9) düsturunu yazalım:

F = T

M h l:o«

Burada h, tga yerine müsavierini koyalım.

F — T — M . H . — T

r rfx i M olur.

Metro tuli mütesaviyen münteşir bir p sik- letine maruz sabit irtifalı bir kirişin ( x ) fas- lasındaki maktamda tekevvün eden eğilme anı ve T kuvvei katıalarının malûm ifadelerini yaza- lım:

T = - i p l - p x M = i p l x - 2 f Yerlerine koyup ıslah edersek:

F = T —

M - ¥1 P *

Neticesi çıkar. Y a n i böyle müsellesi bir ki- rişte ( x ) faslasmı haiz bir maktadaki kuvvei sathı gibi şekil (4) olur:

Bu neticeye göre bu kirişin kuvvei katıa sathı şekil (4) de görülür.

Halbuki ayni açıklıkta ve ayni siklete ma- ruz irtifaı sabit bir kirişte ise şekil (5)

4

gibi olur. Bu netice ve diğer halâtta buna kıya- sen elde edilen neticeler bu tarzı hesabın ehem- miyetini izaha kâfidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Harabe- nin etrafa serilmiş taşları, bu kül rengi yer, b u kül rengi dağlar insanın kalbini

(Hoço) şehri.. Köşelerinde yuvarlak burçları vardır. Şimal kaidesinde burçların adedi altı ve cenupta burçların sayısı beş tanedir. Her iki tara- fın burçları

Muhakkak ki Rusyada inşa edi- lecek muazzam komünist saray ne, Seba melike d Belkısın sarayına, ııe de büyük Daranın ika- metgâhına benziyecektir, O halde san'atkârın

Yapıl- makta oldn inkilâp yalnız şehirlerde değil, doğrudan doğruya bir hars ve medeniyet inkı- lâbı olduğu için düşünüldüğü gibi, meselâ 12 inci ve 14 inci

Yapıl- makta oldn inkilâp yalnız şehirlerde değil, doğrudan doğruya bir hars ve medeniyet inkı- lâbı olduğu için düşünüldüğü gibi, meselâ 12 inci ve 14 inci

1 — Sür'atli nakil- vasıtalarile mesafe ve uzaklık mefhumunu ortadan kaldırmağa çalışmak. 2 — Kirası ucuz ve konforlu evler inşa ederek hal- kın buralara rağbetini

Artık hikâyeden murat ne olursa ol- sun hangi bir düşünüş ve maksadı izaha matuf bu- lunursa bulunsun, yeter ki san'atkâr matyere bu kudreti, bu dispozisyonu verebilsin ve senobizm

boşaltabilen şeydir. Sevilecek şeyler insanların dimağî inkişaflarına, asabî kudretlerine tâbidir. Muayyen ve cazip bir ideali olanlar için sevile- bilecek şeylerin kadrosu