İki Savaş Arası Dönem Ve Savaş
Dönemi Polonya Edebiyat
Jarosław Iwaszkiewcz’in Düzyazısı
• Iwaszkiewicz (1894-1980) “Stary Poeta” (Yaşlı Şair) başlıklı şiirinin yer aldığı “Mapa
pogody” (Hava Haritası) adlı yapıtını yayımladığında uzun bir süredir yaşlı bir şair idi. İşte belki de bu yüzden, toplumsal konulara kayıtsız kalmıştır. Özellikle bu tutumu
Iwaszkiewicz’e “Brzezina” (Kayın Ağacı Koruluğu) ya da “Panny z Wilka” (Wilkolu Genç Kızlar) gibi en iyi öykülerini yaratma, bir Avrupalı olmanın kokusunu yayma olanağı vermiştir.
• Iwaszkiewicz aynı zamanda tarihi roman yazarıdır. İlk olarak 1934 yılında yayımlanan
“Czerwone tarcze” (Kırmızı Kalkanlar) adlı yapıtı bütünüyle değişik bir tarihi romandır. Bu yapıtta ne tarihsel bir süreç betimi, ne de sözü edilenleri olabildiğince gerçek belgelere dayandırma çabası vardır. Roman kahramanı Prens Henryk Sandomierski sanata duyarlı ve dünyanın güzelliğini hemen algılayan birisidir. Yeni oluşan Avrupa’da ülkesine bir yer bulmak ister, ancak yenilir. Bu yenilgi, alınmış herhangi bir tarihi yenilgiden çok daha fazla şiir barındırır bünyesinde. Prens Sandomierski’nin kişiliği fiziksel güç, temiz kalplilik gibi özelliklerle donanmış Polonyalı atalara ilişkin genel kabullere pek uymaz, çünkü yazarın kahramanları çağdaş insanın ikilemlerini yaşamaktadırlar. Bu bağlamda,
Iwaszkiewicz’in bu yapıtı tarihi roman alanında yenilikçi bir öneri olarak kabul edilmiştir.
• Iwaszkiewicz’in düzyazısı modernist bir huzursuzluktan doğup gelişir.
Yazar, kahramanlarını gündelik yaşam içerisine yerleştirebilmiştir.
Iwaszkiewicz’in yıllar sonra başarısız bir yapıt olarak değerlendirdiği
“Hilary, syn buchaltera” (1923) (Hilary, Muhasebecinin Oğlu) adlı
yapıtı, taşralı genç bir sanatçının Varşova’daki kariyerinin başlangıcına ve çevresine uyum sağlamasına ilişkin, büyük ölçüde otobiyografik bir romandır. “Księżyc wschodzi” (1925) (Ay Doğuyor) adlı romanı, Oscar Wilde’in eserleriyle bir hesaplaşmadır, sanki. “Iwaszkiewicz’e,
Polonyalı olmayan Kievli arkadaşlarının etkileri göz ardı edilemez.
Diğer “moda görüşler” gibi, Oskar Wilde’ın “Gerçek dünya her gerçek sanatçı için sadece sanatın dünyasıdır, dünyevi şeyler ise güzel
olduklarınca önemlidirler.”” görüşünü ileri süren estetizmi de, yazarın özgün artistik ve yaşamsal tutumuna katkıda bulunmuştur.
• Iwaszkiewicz’in Kievli arkadaşı Niedźwiedzki’nin, yazarın Wilde tarzı esinlenmelerinin kaynağı olduğunu da eklemek gerek.
• “Zmowa mężczyzn” (1930) (Erkek İttifakı) adlı romanı taşradaki gündelik yaşamı, bu yaşamın ortaya çıkardığı özlem ve
doyumsuzlukları anlatan bir yapıttır. Kendi kendine yetemeyen bir kadının, çevresinin kurbanı haline gelişinin öyküsüdür.
• “Panny z Wilka” (Wilkolu Genç Kızlar) ve “Brzezina” (Kayın Ağacı Koruluğu) adlı öyküler “Młyn nad Utratą (Utrata
Üzerindeki Değirmen) adlı öykü gibi, Polonya edebiyatının en ustaca yazılmış öyküleri arasında yer alır.
• Mikołaj Niedźwiedzki (1893 Kiev- 1976 ABD) Polonyalı müzisyen, besteci, şair.
• Bu öyküler içinde “Wilkolu Genç Kızlar”ın önemli bir yeri olduğunu eklemek gerek.
Yazar, bu öyküsünü kendi yaşamındaki bir kesitten, 1914 yazında daha sonra birkaç kez daha gittiği Byszewy’da yaşadıklarından, tanıdığı insanlardan ve tanık olduğu
durumlardan esinlenerek kaleme almıştır. Öykünün başkahramanının, gençlik yıllarını tekrar yaşamak, eski anılarını tazelemek amacıyla gençliğinde gitmiş olduğu yere yıllar sonra dönmesi, Iwaszkiewicz’in Fransız yazar Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde”
adlı yapıtında var olan, geçmişin yeniden yaratılabileceği, canlandırılabileceği, geçmişin bu günü açıklamayı ve anlamayı olanaklı kıldığı yolundaki düşüncesiyle bağlantı kurarak polemiğe girme denemesidir. Çünkü bu öyküde kahraman eski
günleri anar, o günlerde yaşadıklarını sorgularken yaşanmışı geri getirmenin mümkün olmadığını, yaşamda hiç bir yaşanmışlığın yinelenmeyeceğini anlar. Bu şekilde, yazar, geçmişe dönüş çabalarının boşuna ve faydasız olduğunu vurgular.
• Geçmişteki duygu ve deneyimlere geri dönme denemesi, insana sadece hayal kırıklığı ve nahoş bir tat vermektedir. Yazara göre, yaşam sadece bir kereliktir ve mesele, yaşam devam ettiği sürece insanın yaşamı nasıl geçirdiği, yaşama nasıl bir değer ve anlam kattığıdır.
•
• Iwaszkiewicz’in sanatında iki de drama yapıtı - “Lato w Nohant”
(Nohant’da Yaz) (sahnelendiği tarih: 1936) ve “Maskarada”
(1938) (Maskeli Balo) yer alır. ‘Lato w Nohant” (Nohant’da Yaz) Chopin’in George Sand ile yaşadığı aşkı ve ayrılığı anlatır. İkincisi Puşkin’in ölümü öncesindeki trajik olayları gözler önüne
sermektedir.
• Iwaszkiewicz’in düzyazı ve dramalarında, bir sanatçı, her şeyden önce sıra dışı biridir, ancak, aynı zamanda da bir insandır ve
çevresinde dönen basit entrikalara, aşk sorunlarına ya da mevki oyunlarına saplanıp kalmıştır. Iwaszkiewicz daha çok insani
özellikler çerçevesinde, sanatçının yaşamındaki bağımsızlık duygusunu göstermeye çalışır.
• Iwaszkiewicz Nobel Ödülü almamıştır. Ancak, Polonya Halk
Cumhuriyetinin (PRL) Goethe’si olmuş, ödüller (aslında sadece, Lenin Ödülü, devlet ve bakanlık ödülleri, onursal doktora ve Polonya Halk Cumhuriyeti onursal madenci unvanı gibi çok sayıda komünist ödül) kazanmıştır.