• Sonuç bulunamadı

GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GENÇ POLONYA DÖNEMİ

EDEBİYATI

(2)

Kazimerz Przerwa- Tetmajer

• Kazimerz Przerwa- Tetmajer’in (1865-1940) yaşamını, XIX. yüzyılın tipik dekadan yazgısının temsil ettiğini söyleyebiliriz. Podhal’da entelektüel, soylu bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Eğitim gördüğü ve daha sonra da gazetecilik mesleğini sürdüreceği Krakov’a genç yaşlarında taşındı. Şairin yaşamının dönüm noktasını, Schopenhauer ve Nietzsche’nin görüşlerini tanıdığı Heidelberg’teki felsefe eğitimi oluşturdu. Ülkesine döndükten sonra, yeniden Krakov’a yerleşti, bohem sanatçıların öncüsü oldu. 1891 yılında “Şiir” (Poezje) adlı kitabıyla yazmaya başlayan Tetmajer iki, üç yılda bir yaptığı yayınlarla on yıl içerisinde, dekadentizm kuramcısı ve çok ünlü bir şair haline geldi. Tetmajer, yüzyılın sonuna dek yazmaya aralıksız olarak devam etti. Son kitabını, Kasprowicz gibi yirmili yılların başında yazan Temajer, ruh sağlığının bozulması yüzünden çalışmayı bıraktı ve II. Dünya Savaşı sırasında yoksulluk içinde, unutulmuş bir biçimde yaşama veda etti.

• İlk şiir kitabının yayınlanmasıyla birlikte, belirli bir okuyucu kitlesi edindi ve kısa süre içinde bu kitle büyüdü. Engin düşünsel ufku, Schopenhauer’e ve Hintli düşünürlere olan ilgisi, okuyucularını Nirvana ile tanıştırdı. Batılı şairlerin kapalı, pozitivist geleneklerine, böylece yeni modernci düşüncelerin girmesine olanak veren bir delik açmış oldu. Edebiyat tarihçileri ve eleştirmenleri, Tetmajer’in sanat yaşamını

başlatan “Şiir” adlı eserini iki dönem arasındaki dönüm noktası sayarlar. Genç şair, “dogmalar olamadan”

yaşamak isteyen, tüm genç kuşağın, başka bir deyişle belirli bir dünya görüşünün pusulasına bakmaksızın yaşayan ve pozitivist sloganları bayatlamış bulan insanların ilgilerini çekmeyi başarmıştı. Tetmajer’in başlıca sloganı, “sanat için sanat “değildi, ama şair “eviviva l’arte” yani “yaşasın sanat” demeyi yeğliyordu.

Çünkü bu genç sanatçıya göre, sona eren uygarlıkta, sanattan başka dayanak kalmamıştı.

(3)

• Tetmajer, okuyucularının merakını, o zamana göre çok cesur olan erotik şiirleri ile de çekiyordu.

Romantik dönemin, ruh güzelliğini seçen ve platonik aşklar yaşayan idealist aşıklarından farklı olarak Tetmajer, Bergson’a inanıp olağanüstü bir cesaretle yaşamsal atılımları ve en iyi kanıtını Eros’un gücünde bulan içgüdüleri ortaya döküyordu. Erotik şiirleri, hayranlık topladığı kadar, değişim istemeyenler için tehdit de uyandırıyordu. Ama kendi erotik düşüncelerini ortaya koymak isteyen genç kuşak için yol gösterici niteliğinin olduğu da yadsınmıyordu.

• Kazimierz Przerwa- Tetmajer tek bir modaya sonuna kadar bağlı kaldı: O dönemde herkesin hayran olduğu Tatra dağları hakkında çok eser verdi. Zakopan dağlarında bir süre yaşayan sanatçı dağcılıkla da uğraşıyordu. Kasprowicz’den daha önce dağ yaşantısıyla tanışan Tetmajer, burada pek çok

yetenekli köylü sanatçıyla tanışarak, dağlı lehçesiyle konuşmayı bile öğrendi. Üvey kardeşi ressam Włodzimerz’den de etkilenen sanatçı, Tatra dağlarını bir empresyonist ressam gözüyle görüyordu.

Tetmajer’in Tatra dağları üzerine yazdığı şiirler Kasprowicz’in “Yabangülü Çalısı” adlı şiirinden oldukça farklıydı. Çünkü bu şiirler, bu dağları çok iyi tanıyan ve buralarda yaşamayı seçen birisi tarafından yazılmıştı. Tetmajer, bu dağlara olan hayranlığını yalnızca şiirlerde belirtmedi; dağlı lehçesiyle yazılmış öykü kitabı “Podhal Kayalarında” (Na skalnym Podhalu) (1910) ve “Tatra

Söylencesi” (Legenda Tatr) (1912) adlı roman, Polonya edebiyatı baş yapıtları arasında girmiştir. Bu

konuda yazdığı diğer düz yazı denemeleri ise, sanatçının şiirleri kadar başarılı değildir.

(4)

• Tetmajer’in sanat yaşamını başlatan şiirlerden birisi olan “XIX. Yüzyılın Sonu” (Koniec XIX wieku) adlı şiiri, kısa süre içinde dekadan sanatçıların programı haline gelmiştir:

• Şiir sekiz retorik sorudan oluşur. Bir giriş yapmaksızın lirik özne, okuyucuyu çözümü bilinmeyen sorunlarla baş başa bırakır. Yaşamın ve dünyanın kötülüklerine karşı, küfretmek, ironi ile yaklaşmak, aşağılamak, düş kırıklığına uğramak, isyan etmek, her

şeyden vazgeçmek gibi değişik biçimlerde tepki vermek olasıdır. Ama bu yollardan hiç birisi

lirik özneye uygun gelmez. XIX. yüzyılın ilk yarısında, Byron, Musset gibi romantiklerin,

yaşamın anlamsızlığına karşı tek savunma aracı olarak saydıkları ironi bile XIX. yüzyılın

sonundaki insan için bir şey ifade etmez. Varoluşun zorluklar içinde, çözüm üretmesi

beklenen iki dekadan kaçış yolu daha vardır: Metafizik ve yasak zevkler. Ama bu iki yolun

da çözüm olamayacağı düşünülüyor. Ne de olsa hiçbir insan, düşünce gücüyle varoluşun

sırlarını bulmayı başaramamıştır, her yasak zevkin sonunda insanı bir köşeye sinmiş,

doygunluk hissi ve sıkıntı bekler. Şiirin finalinde tüm kuşağın temsilcisi olan yalnız adam,

birden “biz” diye seslenmeye başlar. Artık her şeyi bilen, o zamana dek ortaya çıkan tüm

inançları silen ve kendisine bir çıkış yolu bulamayan “biz”, yani insanlar bir taş gibi sessiz

kalıp boyun eğerler, yalnızca. Yüzyılın sonunda, belki de tüm varoluş sorularına verilecek

tek yanıt, bu teslimiyettir.

(5)

• Tetmajer, okuyucularına, şiirsel görünümlerle bezenmiş açık ve neredeyse şeffaf düşünceler sunar. “XIX. Yüzyılın Sonu” adlı şiirde, “çevresini ateş sarınca kendisini öldüren akrep,

raylara fırlatılan karıncanın hızla gelen trenle savaşabilmesi” gibi ekspresyonist kökenli anlatımlara rastlıyoruz. Tetmajer, Kasprowicz gibi söz sanatlarıyla çok fazla

ilgilenmez,okuyucusunu, izlenimlerle ve yoğun heyecan duygularıyla etkiler. Kimi zaman, şok etkisi yaratan jargon sözcüklere de yer verir. Bunun en iyi örneği, “Evviva l’arte” dir.

• Tetmajer’den söz ederken, şairin doğu modasından etkilendiğini söylemeden geçmek eksiklik olur. Bu olay, Polonyalı modernistler için sık görülen bir olaydı. Bu doğu hayranlığı, Genç Polonya dönemine romantizmden miras kalmıştı. Mickiewicz ve Słowacki’nin doğunun egzotik havasını içlerine çekebilmek, adetlerini öğrenmek amacıyla doğuya yaptıkları

gezilerin kuşkusuz bu hayranlıkta payı büyüktü. Ne var ki, o dönemdeki doğuya olan

düşkünlük, derin bir düşünceye dayanmıyordu. Modernistlerin doğu hayranlığının kökleri ise daha derindeydi. Özellikle Buddizm, Hinduizm gibi doğu dinlerinin felsefesine

dayanıyordu. Polonyalı modernistler içinde bu konuda en geniş bilgiye sahip olan

Tetmajer’di ve görüşlerini ve beğenilerini çağdaşlarıyla paylaştı. “Nirvana’aya Marş” (Hymn

do Nirwany) en tanınmış şiirlerindendir.

(6)

• “Prelüd” (Prelüdya) adlı bir sonraki şiir kitabı da büyük ün kazanmıştı. Cesur aşkları ve erotik duyguları dile getiren bu kitaptaki şiirlerin pek çoğu

bestelenmiştir. İlk dizesi günlük konuşma diline geçmiş olan “Biraz Daha Anlat Bana” (Mów do mnie jeszcze) adlı şiir, iki sevgilinin düeti biçiminde yazılmıştır.

• Modernistler aşk şiiri yazarken, romantiklerden ayrılıyorlardı. Ne de olsa romantiklerdeki aşk, duygusal düzeyde sona ererdi. Oysa Tetmajer’in aşk şiirinde kadın her şeyden önce fiziksel bir zevk aracı, Bergson’da da olduğu gibi, yaşamın en önemli kaynağı, belki de insanı kendini öldürmekten alıkoyan biricik nedendi.

• Tetmajer’in erotik şiirleri, okuyucuyu içeriği olduğu kadar biçimi ve sözcük seçimi ile de şaşırtıyor, şairi ulaşılması zor bir konuma oturtuyordu.

Thanatos’u , ya da kaçınılmaz ölümün tek panzehiri olan Eros’u arayış,

Tetmajer’in en önemli buluşlarındandır.

(7)

• Tetmajer, Tatra dağlarından da çok etkilendi. “Şiir” (Poezja) adlı kitabında Tatra dağlarını anlatmıştı. Ancak Kasprowicz’den farklı olarak şair, bu dağlardaki ilginç görünümlerden etkilenmiş, bu dağları –Kasprowicz gibi- gücün ve sağlığın

kaynağı olarak değil, daha çok bir meditasyon ve düşünceleri toplama aracı olarak görmüştür. Tetmajer’in görüntü betimlemeleri, empresyonist karakter taşır ve meditasyon yardımı ile Nirvana’ya ulaşma çabası içindedir. Hala

Gasienowca bölgesinde bulunan, Tatra dağlarının en güzel gölü Czarny Staw, Tetmajer’e en güzel şiirlerinden birisini yazmak için esin vermiştir.”Gece Sisi Melodisi” (Melodia mgiel nocnych) adlı şiirde, lirik özne ilginç bir kimliğe

bürünmüştür. Şiirin artistik biçimi, akşamla ve gecenin ilk saatleriyle vadilerin

dibinde dans eden sis korosunun sözleriyle oluşur. Düş gücü yardımıyla hem

göze, hem de kulağa hitap eden bu dizeler gerçek bir senfoni havası taşır. Sis

korosunun kendi kendine yönelttiği emir kipi biçimindeki seslenme, şiirde

ilginç bir buluş olarak okuyucunun karşısına çıkar.

(8)

Kaynaklar

• Taluy Yüce, Neşe – Ewa Odachowska Żielińska.

Genç Polonya Dönemi Edebiyatı. Ankara:

Kültür Yay., 2004.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Edebiyattaki gelişmelere baktığımızda, 1890 yılını Genç Polonya döneminin başlangıç yılı olarak alıyoruz.. 1891’de Tetmajer şiirlerini

Gündüz rüyası olarak adlandırdığı şeyin gece rüyasından farkı orta çıkan arzunun yalnızca o hayali kuranın kendisi için değil, toplum çevresi için de ayıp olması

Polonya tiyatrosu önünde yeni ufuklar açan bu tiyatroyu Avrupa tiyatrosu seviyesine çıkaran Tadeusz Pawlikowski adı tiyatro tarihine önemli bir devrimci olarak geçti..

• Genç Polonya dönemi şiiri, bünyesinde dönemin pek çok ruhsal, düşünsel ve biçimsel değişimlerini toplamıştır.

• Genç Polonya dönemi şiiri, bünyesinde dönemin pek çok ruhsal, düşünsel ve biçimsel değişimlerini toplamıştır.

Staff, uzun yaşamış bir şair olarak dört kuşak Polonya şiir okuyucu için sürekli üretti.. Henüz daha iki savaş arası dönemi yaşarken, koskoca bir edebiyat

• Genç Polonya dönemi kadın şairlerin en başında, sıra dışı kişiliği ile Maria Komornicka (1876-1949) gelir.. Soylu bir ailenin çocuğu olarak doğan Komornicka,

Ayrıca, yine Dygasiński, Sygietyński gibi natüralistler de yazıyorlardı Bu arada yazan pek çok genç arasından gerçekçi bir biçimde toplumsal eserler veren Stefan Żeromski