• Sonuç bulunamadı

GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GENÇ POLONYA DÖNEMİ

EDEBİYATI

(2)

Genç Polonya Döneminde Öykü ve Roman

• Polonya edebiyatında, şiir, öykü – roman ve drama türleri dönemlere göre önem kazanmış ya da yitirmişlerdir. Örneğin, Mickiewicz’in zamanında tartışmasız ilk planda şiir varken, Sienkiewicz’in zamanında, öykü ve roman şiirin yerini almıştı. Oysa Genç Polonya döneminde bu türlerden herhangi birinin çağa damgasını vurduğunu söylemek zor. Bir başka deyişle, Tetmajer, Wyspiański ya da Żeromski adlarından birisini dönemin en önemli temsilcisi olarak seçmek olanaksız. Hepsinin yeri ve önemi farklı.

• Yukarıda da söylendiği gibi, pozitivizm döneminde öykü ve roman önemliydi. Genç Polonya döneminde de pozitivizmin önemli yazarlarından Sienkiewicz, Prus ve Orzeszkowa yazmaya devam ettiler. Ayrıca, yine Dygasiński, Sygietyński gibi natüralistler de yazıyorlardı Bu arada yazan pek çok genç arasından gerçekçi bir biçimde toplumsal eserler veren Stefan Żeromski ve Władysław Reymont’un yanı sıra, 1898’e kadar

Almanca yazan ve geleneksel kalıpları kırarak insanlığın maskesini düşürmeye çalışan Przybyszewski gibi yazarlar da çıkıyordu.

• Tüm döneme damgasını vuran ikilem, bu türde de kendisin gösterdi: Batı Avrupa örneğinden yola çıkarak yeni, öncü teknikler arayışı içinde olan modernci romana karşı, ulusal ve hizmet için doğan geleneksel biçimli realist romanın varlığı.

• Yararcı edebiyatın toplum için gerekliliğini öne süren Żeromski gibi yazarlar, realist- natüralist romanlar yazarken, Irzykowski, Przybyszewski gibi yazarlar yenilik peşindeydiler.

(3)

Stefan Żeromski

• Żeromski (1864-1925) yoksul ama soylu bir ailenin çocuğu olarak Kielce’de doğdu.

Dedesi Stefan, Kościuszko Ayaklanmasına, amcası Kasım Ayaklanmasına, babası ise Ocak Ayaklanmasına katılmışlardı. Kielce lisesinde geçirdiği yılları, Ruslaştırma politikası altında yaşadıklarını daha sonra 1898 yılında yazdığı, “Bitmez Uğraşı”

(Syzyfowe Prace) adlı eserinde anlattı.

• Anne ve babasının erken gelen ölümleri, genç adamı yabancı köşelere fırlatmış ve acı deneyimler geçirmesine neden olmuştu. 18 yaşındayken yazmaya başladığı „Günlük”

(Dzienniki), 1882-1891 yılları arasında yazarın yaşadıklarını, duygularını, birikimlerini anlatır. Yazar bu eserinde, Kraszewski, Sienkiewicz, Prus gibi önemli yazarların

eserlerini de incelediği için “Günlük”, edebiyat tarihçileri ve edebiyata meraklı okurlar için paha biçilmez değerde önemlidir. Sistemli bir biçimde tutulan bu günlük sayesinde, yazarın daha sonra yazacağı eserlerin konularının nereden alındığını edebiyat tarihçileri tahmin edebilmişlerdir. Tümüyle içten duygularla (özellikle yazarın erotik sorunlarını paylaştığı bölümler) yazılan bu günlük, ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra basıldı.

(4)

• 1892-1896 yıllarını Polonya müzesi ve kütüphanesinde bulduğu bir görev

sayesinde İsviçre’de Raperswill’de geçirdi. Bu iş, Żeromski’ye son kuşak devrimci Polonyalı göçmenlerle tanışma fırsatı vermişti. Onların toplumsal görüşlerini ve ideallerini tanımak, yazara çok şey kazandırmıştır.

• Bu yıllarda yazarın “Bizi Kuzgunlar ve Leşkargaları Didikliyor” (Rozdziobią nas kruki i wrony) (1895) “Öyküler” (Opowiadania) (1895), “Bitmez Uğraşı”

(Syzyfowe Prace) (1898) adlı eserleri yayınlandı. Eleştirmenlerin ve okuyucuların, bu genç yazarın başlangıç eserlerine karşı ilgileri inanılmaz derecede fazla

olmuştu. Doğayı seven tüm olumsuzluklara, çirkinliklere karşı koymayı görev edinmiş olan, dünyadaki acılara ve sancılara karşı duyarsız kalamayan, uzun süredir Polonyalı okuyucunun unuttuğu biçimde vatansever duygularla dolup taşan bu yazarın böylesi büyük bir ilgi görmesine şaşmamak gerek.

(5)

• “Bizi Kuzgunlar ve Leşkargaları Didikliyor”, “Güçlü Kadın” (Siłaczka), “Doktor Piotr” gibi

öykülerinde natüralist anlatım, sembolist katmanlarla örülmüştü. Bu tümceyi “Bizi Kuzgunlar ve Leşkargaları Didikliyor” başlıklı öyküyü inceleyerek açmak olası:

• Ayaklanma askeri Winrych, partizanca yaptığı bir savaşım sırasında, Rus askerleri tarafından öldürülür. Yaralı atı, ölü askeri, bir köyün yakınlarına taşır. İşte burada ulusal bir trajediye tanık olur, okuyucu. Bir Polonya köylüsü, ülkesi için savaşan bir Polonya askerini soymaya başlar.

Askerin öldürülüşü, yaralı atın acı çekişi natüralist bir dille anlatılırken, köylünün askeri soyma girişiminde sembolizm devreye girer. Burada yazar, yüzlerce yıldır toplumun dışına itilen

köylünün, ulusal değerlere karşı takındığı umursuz ve yıkıcı tavrı anlatmak ister. Öykünün sonunda, köylü tarafından soyulup bırakılan askerin cesedine saldıran leşkargaları, köylüden arta kalanları toplamak üzere, dalışa geçerler. Öykünün son paragrafı, bu sembolik havayı yansıtması bağlamında önemlidir.

• “Bu taze ölünün üzerinde koca bir leşkargası sürüsü dönüp duruyor, uçuyor, dalışa geçiyordu.

Akşam kızıllığı çabucak sönüp gitmişti; ışığın ardından gelense, gece, düş kırıklığı ve ölümdü...”

• Żeromski’nin, ülkesinin sakat toplumsal yapısı için yazdığı bir ağıttır, sanki bu öykü.

(6)

• “Evsiz Barksız İnsanlar” başlıklı baş yapıtı yayımlandığı yıllarda çok ses getirmişti. O dönemin baskın sanatsal yönelimi realizmdi. Doksanlı yıllarda, aslında yeni sanatsal görüşler ortaya

çıkmıştı. Genç Polonya dönemi romanında realizm, alt sınıfın etkileyici yaşamının ayrıntılı biçimde anlatıldığı natüralist sahnelerle bezeniyordu. Ayrıca kahramanların duygularının ve izlenimlerinin verildiği empresyonist motiflerin, sembolist öğelerle iç içe geçtiği ve romana psikolojik roman havası veren bölümlere de rastlanıyordu, bu romanlarda.

• Żeromski, tüm bu yönelimleri tanıyor ve ilgiyle izliyordu. Yazar, 1896 yılında kısa bir süre Dąbrowa Górnicza’da bulunan ailesinin yanında kaldı. Bu sırada, madencilerin yaşamını yakından izleme fırsatı bulmuştu. Büyük metropollerin yoksul mahallelerindeki yaşantıyı zaten öğrencilik

yıllarından biliyordu. Paris’teki yaşam hakkında da dostlarından bilgi alarak, gerçekçi bir zemine oturttuğu “Evsiz Barksız İnsanları” yazmaya başladı.

• Roman, XIX. yüzyılın doksanlı yıllarında geçer. İlk bölüm, Paris’te doktorluk yapan Doktor

Judym’in Louvre’da yaptığı bir gezi sırasında, bayan Niewadzka ve torunları 17 yaşındaki Natalia ile 15 yaşındaki Wanda ve mürebbiyeleri Joanna ile karşılaşmasıyla başlar. Bu karşılaşma,

sembolik bir biçimde, aşkın ve güzelliğin temsilcisi olan Venüs heykeli önünde olur. Pek çok tablonun içinden dikkatlerini Pierre Puvis de Chavannes’in “Balıkçı” adlı tablosu çeker. Burada Venüs’ün tam karşıtı olacak biçimde çirkinlik ve yoksulluk ve sevgisizlik egemendir.

(7)

• Bir yıl sonra Judym Varşova’ya gelir. Kardeşi Wiktor’u bulur. Wiktor ailesi ile birlikte zor koşullar altında yaşamaktadır. Bu yoksul mahalledeki yaşam, doktoru derinden etkiler. Bu sırada,

doktorun kardeşi ile yaptığı konuşmadan zor geçen çocukluğu hakkında bilgi sahibi oluruz.

Doktor Judym, Varşova’da bir muayenehane açar, ama ne yazık ki yeterli derecede hastası yoktur. Üstelik, işini kaybeden kardeşinin de ailesinin sorumluluğunu üzerine almak zorunda kalınca, Cisy’deki bir hastaneden gelen öneriyi kabul eder. Burada Paris’te tanıştığı Natalia ve ailesi ile karşılaşır. Natalia’ya karşı bir şeyler hissetmektedir, oysa Natalia başkasını sever. Bu durum doktoru üzer ve kıskandırır. İşine dört elle sarılan doktor, hastanenin bakımsız olduğunu fark ederek idealist bir biçimde çalışmaya başlar. Geçen günler içerisinde Natalia’nın

mürebbiyesi Joanna, Tomasz Judym’a ilgi göstermeye başlar ve bu ilgisi karşılıksız kalmaz. Bu sırada, yönetici Krzywąsad’ın göletlerdeki çamuru ırmağa atmak istemesine karşı çıkan doktorun rahatı kaçar ve yönetici ile yaptığı tartışma konusunda işini terk eder. En çok zoruna giden ise Joanna’yı da bırakmak zorunda kalmasıdır. Varşova’ya dönmemeye karar verir; yolda Paris’ten tanıdığı mühendis arkadaşı Korzecki ile karşılaşır. Böylece onunla Dąbrowski madeninde

çalışmaya karar verir. Joanna doktorun peşinden gelir, ama doktor artık kendisini insanlığa adamıştır. Roman, kırılmış bir çam dalının altında Joanna ile doktorun yollarının ayrıldığı yerde biter. Bu çam, kahramanın acısını ve bölünmüşlüklerini temsil eder.

(8)

• Żeromski, realist, natüralist ve zaman zaman da modern roman

tekniklerinden de yararlanarak toplumsal-töresel olan bu romanı yazmıştır.

Detaylı zaman mekan betimlemelerine yer verildiği ve kahramanların da geldikleri toplumsal sınıflara uygun olarak hareket etmelerine olanak sağlandığı için realist, fabrikalardaki, yoksul mahallelerdeki yaşantıları ve sokakta barınan insanların yaşamlarını, hiçbir çirkinliği yansıtmaktan kaçınmaksızın anlattığı için natüralist havası vardır.

• Żeromski, sık sık tanrısal anlatımdan vazgeçip sözü kahramanlarına verir.

Örneğin Joanna’nın günlüğü bölümünde birinci tekil şahıslı bir anlatım

görülür. Bazı bölümlerde iç monologlara rastlanır. Anlatımı, kahramanların izlenimleri ve şiirsel betimlemelerle yansıtılan ruh halleri renklendirir. Bu şiirsel ve empresyonist katmanlara, sembolik öğeler de eşlik eder.

(9)

Kaynaklar

• Taluy Yüce, Neşe – Ewa Odachowska Żielińska.

Genç Polonya Dönemi Edebiyatı. Ankara:

Kültür Yay., 2004.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gündüz rüyası olarak adlandırdığı şeyin gece rüyasından farkı orta çıkan arzunun yalnızca o hayali kuranın kendisi için değil, toplum çevresi için de ayıp olması

Polonya tiyatrosu önünde yeni ufuklar açan bu tiyatroyu Avrupa tiyatrosu seviyesine çıkaran Tadeusz Pawlikowski adı tiyatro tarihine önemli bir devrimci olarak geçti..

• Genç Polonya dönemi şiiri, bünyesinde dönemin pek çok ruhsal, düşünsel ve biçimsel değişimlerini toplamıştır.

• Genç Polonya dönemi şiiri, bünyesinde dönemin pek çok ruhsal, düşünsel ve biçimsel değişimlerini toplamıştır.

• Kazimierz Przerwa- Tetmajer tek bir modaya sonuna kadar bağlı kaldı: O dönemde herkesin hayran olduğu Tatra dağları hakkında çok eser verdi.. Zakopan dağlarında bir

Staff, uzun yaşamış bir şair olarak dört kuşak Polonya şiir okuyucu için sürekli üretti.. Henüz daha iki savaş arası dönemi yaşarken, koskoca bir edebiyat

• Genç Polonya dönemi kadın şairlerin en başında, sıra dışı kişiliği ile Maria Komornicka (1876-1949) gelir.. Soylu bir ailenin çocuğu olarak doğan Komornicka,

Wyka bu eserleri, “Reymont’un yazarlık yeteneğinin patlama noktaları” olarak adlandırıyor ve bu eserler sayesinde Polonya taşrasının haritasının çıkarıldığını