• Sonuç bulunamadı

GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GENÇ POLONYA DÖNEMİ

EDEBİYATI

(2)

Genç Polonya Döneminde Drama Eserleri

• Genç Polonya döneminde drama eserleri, tıpkı lirik eserler gibi, önemli bir göreve sahipti. Romantik dönemin drama eserleri, Polonyalıların düş güçlerine hala şiddetle etki etmeye devam ediyordu. Pozitivist dönemde kısa bir süre unutulduktan sonra, canlanmak için fırsat bekliyordu. Bu durum aslında pek de şaşılası bir durum değildi. Çünkü romantik döneme damgasını vuran hiçbir toplumsal ya da ulusal sorun çözüme ulaşmamıştı. Ayrıca, tiyatro büyüyen kentler için de en önemli kültürel etkinlikti. O dönemde, özellikle iki kentin (Krakov ve Lvov) kültürel yaşamdaki etkilerinden söz etmeden geçmek olmaz. Çünkü bu kentlerde, göreceli olarak daha gevşek bir dokuda varlığını gösteren sansür kurumu özellikle sanatın gelişmesine yol açmıştır.

(3)

• Modernizmin ilk yıllarından başlayarak tiyatronun gelişmesinde iki yol izlendi. Eski zamanların, yazar

tarafından seyirciyi gerilimde tutamak için kurulan olay akışı artık eskimiş olarak algılanıyordu. Yeni eğilim, doksanlı yılların ilk yıllarından başlayarak natüralist yöne giden realist tiyatroydu. Gerçek yaşamın bir

yansıması olan mimesis tekniğini benimseyen ve sahneyi bir kutuya benzeten Batı Avrupalı ve Rus yazarların eserleri, döneme damgasını vuruyordu. Natüralist tiyatroda psikolojik tipleme önemli bir yere oturmuştu.

Burada anlatılan, ekonomik, toplumsal, ahlaksal ve töresel problemlerin oluşturduğu köşelerin ortasında yalnız kalmış bireyin durumuydu. Yüzyılın sonunda, ‘kahraman kimdir’ sorusu önemli bir soru halini alıyordu.

Doğal ve toplusal güçler karmaşasını bir bütün olarak yansıtmaya çalışan Henrik Ibsen’in, dramatik olanı doğal güçlerin çatışmasında gören August Strindberg’in, o dönemlerde Almanya’da realist akımın baş temsilcisi olan Gerhardt Hauptmann’ın, realizme şiirsel bir ifade katan Anton Çehov’un toplumun çehresini yansıtan oyunları Avrupa sahnelerinde görülüyordu. Polonya’da da bu tarzda yazılmış oyunlar çok gözdeydi.

Zapolska, Rittner, Kisielewski gibi realist tiyatronun ustaları natüralist aksanlara yer veriyorlardı. Hatta

tiyatroda yeni deneylere girişen Wyspiański gibi ustalar da bu dönemde realist- natüralist eserler verdiler. Ne var ki, seyircilerine daha karmaşık bir içerikle yaklaşmak isteyenler için realist tiyatro yeterli değildi. Zaten mimesis kurallarına dayalı tiyatro, yüzyılın ikinci yarısından itibaren can çekişmeye başlamıştı. Sembolist tiyatronun öncüsü, tiyatroda günlük yaşamın içindeki tanrısal haşmeti, güzelliği görmek istediğini söyleyen Belçikalı yazar Maurice Maeterlinck’ti. Bu büyük ustanın eserleri, zaman ve mekan sınırları dışında olup insanlık durumlarından söz ediyordu. Kurulan bu sembolik sistem öyle çok katmanlıydı ki, her seyirci bu tablodan kendi yazgısına ait bir şey bulabilirdi. Polonyalı yazarlar Maeterlinck’i izlediler; ne de olsa romantizmden beri, Rusya ve Prusya sansüründen kaçabilmek adına sembol okumaya yatkındılar.

(4)

• Polonya’daki en önemli sembolist oyun yazarı olan Wyspiański, Ibsen’den ya da Strindberg’ten

evrenselleşme bağlamında ayrılıyordu. Çünkü en

önemli eserleri olan “Düğün” (Wesele) ve “Kurtuluş”

(Wyzwolenie) öyle ulusal, hatta Slavcı sembollerle doluydu ki, yalnızca Polonyalı seyirciler bunu

anlayabilirdi. Genç Polonya döneminde yazılmış bu iki oyun, Polonyalılar için çok önemli anlamlar ifade ederken, Avrupalı seyirci için hermetik (kapalı) bir yapı oluşturmanın ötesine geçemedi.

(5)

• Realist, natüralist, hatta sembolist tiyatro, yeni çağın arzularıyla tam olarak

çakışmıyordu. Özellikle realist ve natüralist tiyatro, mimesis krizinden çok mustaripti.

Çünkü XIX. yüzyıl, Aristotales’in “Poetika”sındaki gerçeği sadık bir biçimde yanıstmaya dayalı sanatın zaferinin son perdesiydi. Öte yandan, sembolizm de gittikçe karışan gerçeğin karşısında kendisinden beklenen işlevi yapamıyordu. Modernizm tiyatroda pek de konvansiyonel olmayan yeni tekniklerin ortaya çıkmasında yardımcı oluyordu.

Kahramanın psikolojik siluetini yansıtmaya dayanan ya da semboller yardımıyla ruhun içinde bulunduğu durumu ortaya çıkaran tiyatro da yetmez olmuştu. Yeni tiyatro,

varoluş problemine değinen sorunlara yanıt arıyordu. Böylece Freud’un psikolanaliz teknikleriyle bilinçaltında gizli kalan sırlara, rüyaların anlamını çözmeye uzanan yeni bir deneysel tiyatro ortaya çıktı. Miciński’nin ilk ustalarından birisi olduğu, düş ve gerçek arasında gidip gelen yeni tip oyunlar, I. Dünya Savaşından sonra gerçek

anlamda yerini buldu. Bir yandan ekspresyonist ekinin gücünü taşıyan, diğer taraftan realist sembolist havayı silmeye çalışan Polonya’daki bu yeni tiyatro, Stanisław Ignacy Witkiewicz’in önderliğinde grotesk bir havaya büründü.

(6)

Gabriela Zapolska

• Zapolska’nın oyunları töresel komedi türünden oyunlardır. Yazar, kahramanlarına belirli bir mesafeden bakar. Bu tiplerde bireysel özelliklerin ve ruhsal derinliğin ortaya çıkışını, kurulan diyaloglar gösterir.

• Yazar, natüralizmi ‘yaşamın çıplak gerçeğini’ göstermek ve her şeyden önce topluma hizmet etmek için kullanır. “Bayan Dulska’nın Ahlakı” iki perdeli bir oyundur. Olay, XX. yüzyıl

başında Lvov’da kent soylu bir ailenin evinde geçer. Bayan Dulska, bir oğlu, iki kızı, kocası ve hizmetçileriyle yaşadığı evi çekip çeviren güçlü bir kadın görünümündedir. Pek çok olumsuz özelliği vardır. Dulska’nın iki yüzlülüğü ve cimriliği bu olumsuz özelliklerin başında gelir.

Yırtık pırtık geceliklerle gezmesi, kocasına çok az bir harçlık vermesi, adamın bir puro

çalabilmek için verdiği uğraşlar, oyuna gülmece öğesi de katar. Odak figürün karakterinin iki yüzlülüğe karşı eğilimi, diyaloglardan ve sahne düzenlemelerinden anlaşılır. İlk perde, evin sabah saatlerindeki halini gösterir. Dulska, yırtık pırtık sabahlığı ile evde dolaşır, herkesi uyandırır. Oysa dışarıya karşı, çok şık, bakımlı ve zarif izlenimi vermeye dikkat eden bir insandır. Oğlu Zbyszko ile evin hizmetçisi Hanka arasındaki ilişkiyi bilen Dulska, oğlunu eve bağlayabilmek için bu ilişkiye ses çıkarmaz. Ne var ki Hanka hamile kalınca her şey değişir.

Tek çözüm, Hanka’ya bir miktar para vererek onu evden uzaklaştırmak ve ailenin ‘namusunu ve temiz adını’ etrafa karşı kurtarmaktır.

(7)

• Zbyszko, Hanka’ya evlenme sözü verdiği halde annesinin güçlü kişiliği altında ezilerek, Bayan Dulska’nın olayı bildiği gibi çözmesine izin verecek kadar zayıf bir insandır. Zbyszko’nun kendisiyle evlenmekten vazgeçtiğini öğrenmesi üzerine, o zamana kadar sessiz, sakin ve mazlum bir kadın görünümünde olan Hanka, birden tanınmayacak ölçüde değişir, zararının karşılanmasını bağıra çağıra ister. Eline

tutuşturulan bir miktar parayı kabul ederek ortadan kaybolur. Onun da aslında Bayan Dulska’dan pek farklı olmadığını seyirci böylece anlar. Daha iyi bir yaşama ulaşmak için kumar oynamış ve kaybetmiştir, hepsi bu.

• Zapolska, edebiyat tarihine natüralizmin temsilcisi olarak geçmiştir. Natüralizmin çoğu kuralına uyduğu için, “Bayan Dulska’nın Ahlakı”, örnek bir natüralist drama olarak gösterilir:

• a. Kalıtımsal özelliklerin gösterilmesi ilkesine uyar: Bayan Dulska ve kızı Hesia arasındaki benzerlik. Hesia, annesinin, cimrilik, kötülükçülük, başkaları için iyi düşünmeme ve onları küçümseme gibi pek çok kötü özelliğine sahiptir. Bunlar oyunda açıkça gösterilir.

• b. Determinizm ilkesine uyum: Her insanın yaşamı daha önceden bir güç tarafından belirlenmiştir.

Zbyszko bu bağlamda yazgısı belirlenmiş bir kahramandır. Ailesinin iki yüzlü, yüzeysel yaşamının farkında olduğu, hatta gelecekte onlara dönüşeceğini bildiği halde değişememektedir.

• c. Doğa kanunun elekten geçirme işlemi ilkesine uyum gösterir: Güçlü olanın savaşımı kazandığı bir dünya anlatılır. Bayan Dulska, Hanka’dan ve Zbyszko’dan güçlü olduğu için onun istediği biçimde

problem çözülür. Güçlü olanın yönettiği bir dünya düşüncesi de bu şıkka bağlı olarak ortaya çıkar. Bayan Dulska, ailenin en güçlü kişiliğidir. Onun için de tüm aileyi yönetir.

(8)

Kaynaklar

• Taluy Yüce, Neşe – Ewa Odachowska Żielińska.

Genç Polonya Dönemi Edebiyatı. Ankara:

Kültür Yay., 2004.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Kazimierz Przerwa- Tetmajer tek bir modaya sonuna kadar bağlı kaldı: O dönemde herkesin hayran olduğu Tatra dağları hakkında çok eser verdi.. Zakopan dağlarında bir

Staff, uzun yaşamış bir şair olarak dört kuşak Polonya şiir okuyucu için sürekli üretti.. Henüz daha iki savaş arası dönemi yaşarken, koskoca bir edebiyat

• Genç Polonya dönemi kadın şairlerin en başında, sıra dışı kişiliği ile Maria Komornicka (1876-1949) gelir.. Soylu bir ailenin çocuğu olarak doğan Komornicka,

Ayrıca, yine Dygasiński, Sygietyński gibi natüralistler de yazıyorlardı Bu arada yazan pek çok genç arasından gerçekçi bir biçimde toplumsal eserler veren Stefan Żeromski

Wyka bu eserleri, “Reymont’un yazarlık yeteneğinin patlama noktaları” olarak adlandırıyor ve bu eserler sayesinde Polonya taşrasının haritasının çıkarıldığını

• Bu ilginç kişilik için, Genç Polonya döneminin önemli isimlerinden Dunikowski, “Baylar, inanmazsınız ama o zamanlara Przybyszewski bir kaldırımdan geçse, Isa’da

perdede Konrad, tarihsel kostümlere bürünmüş aktörlerle Polonya tarihine yön veren tutucu düşünceleri değerlendirir.. Bu perde, Sarmat mitinin değersizliğini anlatan bir

• Savaş sırasında Baczyński, Gajcy, Trzebiński gibi pek çok genç şair başlıca teması savaş olan, insanlığı, tarihi sorgulayan, dünyayı kıyamet gününe benzeten