GENÇ POLONYA DÖNEMİ EDEBİYATI
Leopold Staf
• Leopold Staff (1878-1957), Genç Polonya döneminin ikinci kuşak şairleri arasındadır.
Hukuk, felsefe ve filoloji okuyarak çok yönlü bir eğitim gördüğü Lvov’a sıkı sıkıya bağlıydı. Eğitimini İtalya’da ve Paris’te bulunduğu yıllarda tamamladı.
• 1901’de basılan ilk kitabıyla birlikte [“Güç Üzerine Düşler” (Sny o potędze)], “Ruhlu Gün” (Dzien duszny)(1903), “Mavi Kuşlara” (Ptakom niebieskim) (1905), “Çiçekli Dal”
(Gałąź kwitnąca) (1908) ve “Saatin gülümsemeleri” (Uśmiechy godzin) (1910) olmak üzere, Genç Polonya dönemi konuları ve ideolojisini taşıyan beş şiir kitabı yazdı. Staff, uzun yaşamış bir şair olarak dört kuşak Polonya şiir okuyucu için sürekli üretti. Henüz daha iki savaş arası dönemi yaşarken, koskoca bir edebiyat kurumu halindeydi,
neredeyse. Ne de olsa, kendisinden sonra gelen kuşağın şairleri, okuması ve
değerlendirmesi için yazdıkları tüm ilk edebiyat meyvelerini önce Staff’a veriyorlardı.
Ustanın beğendiği şairlerin kitapları kolaylıkla yayınlanıyordu. Staff bu biçimde Julian Tuwim ve Tadeusz Różewicz gibi büyük şairlerin hocası ve hamisi olmuştur. Usta şair, bu arada öğrencilerinden çok şey de öğreniyordu. Olağanüstü bir incelikle, büyük
yeteneğini, egemen olan edebiyat modasına uyduruveriyordu. Şiiri, yeni buluşlar ve tekniklerle donanmış değildi, ama rafine bir dille ve yüksek seviyeli yazıyordu.
• Staff, Kasprowicz ve Tetmajer gibi ilk modernist şairler ün kazandığı sırada yazmaya başlamıştı. Bu genç şair onlara öykünmemiş, ilk şiir kitabından başlayarak bireysel stilini ve dünya görüşünü ortaya koymuştu. Üniversite öğrenimi sırasında, doksanlı yıllarda, Staff, daha sonra hayranı olarak yazdıklarını çevireceği Nietzsche’nin eserleri ile tanıştı. Genç şairin ilk şiirleri, bir yandan dekadan atmosferin izlerini, diğer taraftan da Nietzsche’nin etkinliğin gücü ve zaferi düşüncesinin etkilerini taşıyordu. “Düşlerin Gücü” başlığı bile okuyucuyu güce, etkinliğe ‘üstün insan’ düşüncesine ve XIX. yüzyılın son on yılında insanın içine düştüğü eylemsizlik, güçsüzlük, duyumsamazlık (apati) gibi durumlara ilaç arayışına yöneltiyordu. Ancak Nietzsche’nin felsefesine olan
hayranlığında Staff için bir sınır da vardı; o da Hıristiyan etiğiydi. ‘İyi’, ‘kötü’ kategorisi Staff’a göre saltık (absolut) değerlerdi. Ayrıca Nietzsche’nin merhamete ve özgeciliğe (altruizm) karşı takındığı aşağılama tavrına da katılmıyor, özellikle de ahlaksal
göreceliği (moral relativizm) reddediyordu. Ne var ki, titizlikle ve özenle sürdürdüğü karakterini ve yüreğini biçimleme çalışmasında, kendisine dönemin geleneklerini ve kültürünü aşan hedefler koymasında hiç kuşkusuz Nietzschevari bir etki vardı.
• Bu ilk dönemin en tanınmış iki şiirini incelemeye değer, çünkü bu şiirler genç şairin karşılaştığı ve savaşmak zorunda kaldığı sanatsal sorumlulukları ve sorunları
açıkça anlatır. Görüşlerinin bir bildirisi olan şiir “Demirci”dir (Kował); dekadan
şiirin mükemmeliğinin doruklarına “Sonbahar Yağmuru” (Deszcz jesienny) adlı şiiri ile ulaşır.
• Bu bildirge havası taşıyan şiiri, şu tanınmış Polonya deyişinden çıkmıştır: ‘Herkes kendi yazgısının demircisidir.’ Ne ki bu basit sözü, Staff, insan yazgısının bir
metaforu haline getirmiştir. Şiirin lirik öznesi, yeteneğin, cesur düşüncelerin derin duyguların, kısacası ruhun tüm hazinelerinin, devasa ve özenli bir çalışma ile
gerçek değerler haline getirilebilecek şekilsiz bir madde olduğunu iddia ediyor. Bu lirik özne, kendi kendini biçimleyen, Tanrı’dan, doğadan bağımsız bir insan olarak, yaşamın ritmi anlamına gelen yürek gibi önemli bir organını kendi başına yapmayı tercih ediyor. Şiirde yüreğe ait, ‘ cesur, sert, gururlu, güçlü’ gibi her türlü isim ve sıfat tamamlaması, Nietzschevari bir öngörüşle, uzun süren büyük bir çalışmanın kendi gücünü ve yeteneğini oluşturabileceğini anlatıyor.
•
• “Sonbahar Yağmuru”nun ruh hali, Kasprowicz ve Tetmajer’in okuyucuları tarafından iyi bilinirdi. Dekadan tepkilerin tipik örnekleri olan isteksizlik, edilgenlik, sıkıntı, şiirde görülüyordu.
•
• Eğer nakarat kısmı çıkarılacak olursa, Staff’ın Kasprowicz’in marşlarındaki sevilen
motifleri yinelediğini görürüz. Rönesans bahçesini andıran bir bahçeyi yok eden üzgün şeytan motifi, dönemin sanatsal ve ideolojik beğenisine uyar. Ne ki bu şiir, dekadan kökenli diğer şiirlerden biçiminin güzelliği ile ayrılır. Polonya edebiyatında, ses
benzerlikleri (onomatopea) üzerine kurulmuş ve böylesi bir yetkinlikle oluşturulmuş bir başka şiir bulmak zordur. Şiirin orijinalinin nakarat bölümünde genizden gelen sesler (ą,ę,m,n) gibi seslere rastlıyoruz. Staff neredeyse tüm sıfatları, monotonluk ve
depresyon duygularını anımsatan bu sesler üzerine kurmuş. Ancak zıtlık oluşturmak amacıyla da, okuyucuya cama vuran yağmur damlalarını ansıtan şıkırdayan, şakırdayan sesli harfleri de kullanmış. “Sonbahar Yağmuru” adlı şiir, bu gün bile fonetik ve
semantik açıdan bir baş yapıt olarak kabul edilir
• Staff’ın Genç Polonya döneminin ikinci kuşak şairlerinden birisi olduğunu
unutmamak gerekir. Bir başka deyişle, şair kendisini tümüyle dekadan bir havaya kaptırmamıştı. Modernizmin getirdiği depresyonlar, Nietzsche’nin felsefesine kendini adama, genç şairde belli bir ölçüde görülüyordu. 1905’de yazdığı “Mavi Kuşa” adlı şiir kitabı, modernizmin pesimist havasına karşı hazırlanmış bir
panzehirdi adeta. O dönemde yazan sanatçılar, kentsoylu bir yaşamdan kaçarak, bohem düşünceye eğilim gösteriyorlardı. Staff’ın görüşü bunlardan biraz farklıydı.
Şaire göre elbette kentsoylu bir yaşamdan kaçınılmalıydı, bu sanatçının
sorumlulukları arasındaydı, hatta. Ama bu kaçış, alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı ve nihilizmde son bulmamalıydı. Staff’ın önerisi bir çeşit avarelikti. Okulda
öğretilen her şeyden, geçmişin tüm yükünden kurtulmuş, tatlı ve eğlenceli bir serserilikle yaşamı doya doya tatmaktı, bu avarelikten kasıt.
• 1905’de yayımlanan “Mavi Kuşa” adlı kitapta yer alan “Çılgınlık Sonesi” (Sonet szalony), şairin bu konudaki düşüncelerini açıkça anlatır.
• Genç Polonya dönemi ile ve modernizmle son ayrılığını, “Çiçekli Dal”
adlı kitabıyla açıkladı. Kitabın başlığı bile şairin yöneldiği yönü belirmeye yetiyordu aslında. Sıkıntı ve her şeye karşı başkaldırı duygusu ile geçen gençlik yıllarından sonra, yaşamın güzel ve çekici yanlarını keşfedip onu kabullenme dönemine girmişti şair. Bu kitaptaki şiirlerde kısır iklimler içinde kıvranan ve sorunlarına Nietzsche’nin felsefesinin bile yanıt olmayacağını anlayan genç bir şairin insanlığın mutluluk kaynağına, antiğe geri dönme isteği açıkça görülüyordu.
•
• 1908’de yayımlanan bu kitaptaki bir şiir, şairin yeni programını içerir.
Dünya, içinde kötülükleri de barındırmasına karşın, bizim için doğruya, oradan da güzele ve olumlu değerlere çıkabileceğimiz tek yoldur.
Kaynaklar
• Taluy Yüce, Neşe – Ewa Odachowska Żielińska.
Genç Polonya Dönemi Edebiyatı. Ankara:
Kültür Yay., 2004.