• Sonuç bulunamadı

ARKİTEKT M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK T U R İ ZM D E R G İ Sİ FİATI : 17,50T.L

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ARKİTEKT M İ M A R L I K, Ş E H İ R C İ L İK T U R İ ZM D E R G İ Sİ FİATI : 17,50T.L"

Copied!
52
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARKİTEKT

M İ M A R L I K , Ş E H İ R C İ L İ K T U R İ Z M D E R G İ S İ

FİATI : 1 7 , 5 0 T . L

(2)

WNYLEX Vimi,EX WNFLEX WNFLEX JlfML£X_WN¥LEX WN¥LEX WNYLEX

? ?

V İ N Y L E K S U N İ D E R İ L E R İ V E S Ü N G E R L İ S U N İ D E R İ L E R İ Sun'i derilerin kullanılacağı her yerde VİNYL.EX mamûlleri rakipsizdir, yu- muşaktır, çatlamaz ve sathi aşınma- lara karşı mukavimdir.

S

V İ N Y L E K S A N A Y İ ve T İ C A R E T A . Ş . F a b r i k a l a r ı S a t ı ş B ü r o s u Sirkeci Muradiye Cad. S A F HAN 4 9 Kat 3, Telefon : 2 2 7 4 0 3

WWLEXWNrLEX VÎT<mJEX fİMUEX JİN¥LEX YİWLEX JİNYLEK YİNYLEX

Yer Muşambaları, Sünger ve Suni derileri

V İ N Y L E X Y E R M U Ş A M B A L A R I

1 i : Her zevke hitap eden ve her zemine yakışan cazip renk ve desen çeşitleri mevcuttur. Dış tesirlere her t ü r l ü j d a r b e y e m u k a v i m d i r . P a r l a k l ı ğ ı n ı

kaybetmediği için sabunlu su ile sil- X mek kâfidir.Cilâya ihtiyaç göstermez.

V İ N Y L E X ' i n Y E N İ T İ P " M E R C A N "

S Ü N G E R İ

Bol ve geniş mesamatlı olduğundan . sarsıntılara karşı mukavemeti yüksek ve esnektir. Sıhhidir hava geçirir , i Sağlam ve dayanıklıdır. Döşeme ve i1 3 mobilya sanayiine son derece elve-

rişli ve e k o n o m i k t i r .

(3)

L'ARCHITECT E- THE A R C H I T E C T

P E R I O D I Q U E D * A R C H I T E C T U R E D ' U R B A N I S M E e ! d e D E C O R A T I O N

P E R I O D I C A L PUBLICATION O N A R C H I T E C T U R E , T O W N P L A N N I N G A N D D E C O R A T I O N Î Ç Î N D E K Î L E R :

Sayı 332 — 1968

• Hızlı şehirleşme olayı karşısında idarî reform zorunluğu, E. MENTEŞE, Y. Mimar, 149

• Adnan Kunt Villası, A. MUTLU, U. ÎZGÎ, E. SUHER, Y. Mimar, 151 • T. Emlâk Kredi Bankası Pavyonu (İzmir Enternasyonal Fuarı), R. AYSAY, S. HAZAR, 154 • B. M. C. Pav- yonu (İzmir Enternasyonal Fuarı), R. AYSAY, S. HAZAR, 156 Q Suudî Arabistan Krallığı pavyonu 1968, R. AYSAY, S. HAZAR, Y. Mimar, 157 • Kültürpark'ta bir çeşme, B. KÖK- TEN, Y. Mimar, 159 • PİMAŞ Plastik İnşaat Malzemeleri A. Ş. Fabrikası, O. GÜRKEM, S. ÜZMEN, Y. Müh. Mimar, 160 Bizans ambonlarmm mahiyeti ve Selânik ambonu, E. YAZ- GAÇ, Sanat tarihçişi, 162 • Fransa'da bölge çalışmaları ve şehirleşme, 165 • Turizm Mües- seselerine ait Vasıflar Yönetmeliği, T. KÖPRÜLÜ, Y. Müh. Mimar, 167 • Ortaçağ Türk - İs- lâm hastanelerinin mimarî tarihindeki yeri, A. TERZİOĞLU, Dr. İng. 170 • Ordu 200 yataklı göğüs hastalıkları hastanesi proje yarı-ması, 173 • Karadeniz Teknik Üniversitesi Akademik merkez proje yarışması, 179 • Haberler, bibliografya, piyasa fiyat cetveli, 188.

C O N T E N T S :

• Obligation de reforme administrative vue l'acceleration de l'Urbanisation en Turquie E. MENTEŞE, Arch. 149 • Villa â Pendik (istanbul), A. MUTLU, U. İZGİ, E. SUHER, Arch.

151 • Pavillon de la Banque du Credit Foncier â la Foire İnternationale d'İzmir, R. AY- SAY, S. HAZAR, 154 • Pavillon de la Firme B. M. C. â la Foire d'İzmir, R. AYSAY, S. HA- ZAR, 156 • Pavillon de Royaume d'Arabie Saoudite â la Foire d'İzmir, R. A.YSAY, S. HAZAR, Arch. 157 • Une fontaine dans le Pare Culturel d'İzmir, B. KÖKTEN, Arch. 159

• Fabrique de materiaux de construction Plastique «PİMAŞ» O. GÜRMEN, S. ÖZMEN, Arch.

İng. 160 • Types d'Ambons byzantins et l'Ambon de Salonique, E. YAZGAÇ, 162 • Etudes de plans regionaux et urbanisation en France, 165 • Necessite de changement de reglement pour les etablissements touristiques, T. KÖPRÜLÜ, İng. Arch. 167 • İmportance des höpi- taux İslamiques Tunrcs dans l'histoire de l'Architecture, Dr. İng. A. TERZİOĞLU, 170 • Con- cours de projet pour un höspital de tuberculose â Ordu (Mer Noire), 173 • Concours de projet pour le Bâtiment central de l'Universite Tech

n

ique de la Mer - Noire, 179 • Nouvelles, Bibliographie, liste des prix de materiaux de construction, 188.

S O M M A İ R E :

f~] The Obligation of administrative reform in face of the great inerease of the urban popu- lation, E. MENTEŞE, Arch. 149 • The Villa of Mr. Adnan Kunt, A. MUTLU, U. İZGİ, E.

SUHER. Arch. 151 • The Pavillion of the Türkiye Emlâk Kredi Bank at the İzmir İnter- national Fair, R. AYSAY, S. HAZAR Arch. 154 f i (B. M. C.) The British Motor Corpo- ration pavillion at the İzmir İnternational fair, R. AYSAY, S. HAZAR, Arch. 156 Q

T h e

Pavillion of the Kingdom of Saudi Arabia at the İzmir İnternational Fair, R. AYSAY, S. HA- ZAR, Arch. 157 [~1 A, fountain at the "İzmir Kültür Fark, B. KÖKMFN, Arch. 159 •

T

h e Factory of the «PİMAŞ» Plastic articles joint stock Co. O. GÜRKEM, S. ÖZMEN, Arch. İng.

160 • The Byzantium Ambons and the Ambon at Salonica, E. YAZGAÇ, 162 • Regional work and urbanism in France, 165 • Regulations concerning Tourist Hotels ete. T. KÖP- RÜLÜ, İng. A rch. 167 • Tbe Role in Architecture of Turco - İslamic Hospitals of the Middle age, Dr. İng. TERZİOĞLU, 170 • The Arehitectural project competition cf the 200 beds lung sickness Hospital at «Ordu». 173 • The Arehitectural project Competition for the -Aca- demic Central» of the Karadeniz Technical University, 179 • News, Bibliography and list of cost market, 188.

No. 332 — 1968

No. 332 — 1963

(4)

M O D E R N A P A R T M A N O T E L

Y A Z I H A N E

H A S T A H A N E i O K U L

F A B R İ K A İ ç i n

RADYATÖR YERİNE KULLANILAN

İDEAL ISITMA CİHAZI OTELLER

OKULLAR

OFİS RİNALARI

VE BENZERİ MAHALLER ICIN

ISITICI

SOĞOTÜCU

İKLİMLENDİRİCİ

SESSİZ ÇALIŞAN

VANTİLATÖRLÜ CİHAZLAR

(FAN COIL UN İ T )

M e r k e z u e F a b r i k a : T i k v e ş l i y o l u . T o p ç u l a r / R a m i - İ s t a n b u l T e l . : 21 3 0 7 6 - 21 2 6 7 0

„ . . ' _ 21 71 4 0 - 2 1 4 6 0 8 D i s t r i b ü t ö r : F e n n i M a l z e m e T i c a r e t L i m i t e d Ş i r k e t i

N e c a t i b e y c a d . N o . 8 4 K a r a k ö y - İ s t a n b u l T e l . : 4 9 1 4 0 0 A n k a r a Ş u b e s i : A n b a r l a r y o l u 4 / 1 S ı h h i y e - A n k a r a T e l . : 1 2 1 9 5 7

ARK. — 112

(5)

ARKÎTEKT

MİMARLIK, ŞEHİRCİLİK V E TURİZM DERGİSİ Her üç ayda bir yayınlanır.

Kuruluşu: 1931

Cilt: 37 No. : 332 imtiyaz sahibi ve başyazarı :

ZEKİ SAYÂR Mimar, D. G. S. A.

Umumî Neşriyat Müdürü : Mahmut İlhan G Ö N E N

Mimar İ. T. Ü.

S E K R E T E R : Keti Ç A P A N O Ğ L U

B a ş y a z ı

Adres : Anadolu Han No. 33 T e l : 22 13 07

istanbul

Muhabirleri :

B. Amerika: Nezahat A R I K O Ğ L U Mimar D. G. S. A. — Federal Almanya : Aslan T E R Z İ O Ğ L U Mimar A I V - • Fransa: Halûk T O G A Y Mimar D.G.S.A. — İsviçre : Seyfi SONAD Mimar D.G.S.A. — İtalya : Dr. Baran Ç A Ğ A Mimar — İsveç : Radi BİROL Mimar D. G. S. A. —

Abone şartları : Yıllığı:

Altı aylığı : Bu sayı :

Yabancı memleketler için yıllığı :

50.— T L . 27.50 TL.

17.50 TL.

60.- TL.

To : A R K Î T E K T

No. 33, Anadolu han Eminönü, İSTANBUL

iabscription rates : T U R K E Y Annual subscription Dollars 5.00

Single copy » 1.25 Abonncments pour l'etranger I an 5 Dollars Prix de ce numero 1.25 » Ali sııbscriptions, letters, photos, articles, advertisements ete. Should be addressed.

A R K İ T E K T i n K O L L E K S İ Y O N L A R I : 1931 — 1935 beher cildi 45.— TL.

1936 — 1940 » » 45.— TL.

1941 — 1950 » » 40.— TL.

1951 — 1967 » . 50.— TL.

İlân tarifemiz talep üzerine gönderilir.

Yazı; foto; resim ve abone bedelleri A R K İ T E K T i n adresine posta ile gönderil- melidir. Basılmayan yazılar iade edilir.

Adreslerini değiştiren abonelerin en geç bir ay içinde idarehanemizi haberdar etme- leri lâzımdır. Aksi takdirde kaybolan der- gilerden Müdürlüğümüz mesuliyet kabul etmez.

Pour tout payem ını et demande des ren- seignements; ainsi que pour tout envoi des documents, tels a j e photos, articles, annon- ces, bibligraphie â inserer, s'adresser â la Dircction.

HIZLI ŞEHİRLEŞME OLAYI KARŞISINDA

İDARÎ REFORM ZORUNLUĞU

Ertuğrul M E N T E Ş E Mimar D. P. L. G.

istanbul çevresinde, bugün 20 yarın 40'a varacak küçük Belediyelerin, koordine edil- meden kendi hudutları içinde dar anlayışla imar faaliyetlerini yürütmeleri, ülke çapında mevcut bir kalkınma programının fikir ve bütünlüğü ile tezat teşkil etmekte olduğun- dan, bu durumun bir an önce izalesi ge- rekir.

6785 sayılı İmâr kanunu tadil tasarısı B.M. Meclisince kurulu ayrı bir karma Ko- misyonunda müzakere edilmektedir. Bir bu- çuk yıldan beri etüd edilmekte olan bu tasa- rıya 1961 anayasasına uygun bazı yeni mad- deler ilâve edildiği gibi, tatbikatta yetersizliği görülen bazı maddelere açıklık kazandır- maktadır.

Tasarıda görülen yenilik, hızlı Şehirleş- me eğiliminde olan kesimlerde İmâr konse- yleri kurulması teklifidir.

Buna ait gerekçeyi yayınlamayı faydalı bulduk.

Arkitekt

Kırsal nüfusun şehirlere akın etm:si memleketimize mahsus bir olay değildir.

Ziraatin makineleşmesi hektar başına liizumlu el emeğinin büyük mikyasta azal- masına sebep olmuştur.

Birleşmiş Milletler teşkilâtının araştırma ve tahminlerine göre 2000 senesinde dünya nüfusunun % 8 ilâ % 12 si tarım sektörün- de çalınacak % 80'i ise sanayi ve ticaret ile servis kollarını tercih ederek şehirlerde iş görecektir.

Demek ki köylerin şehirlere akın şe- hirlerin gün geçtikçe büyümeleri ve gece- kondu mahallelerinin türemesini intaç etmek- tedir, devrimizde de bu az veya çok, dünya- nın her tarafında rastlanan bir hadisedir.

Gene Birleşmiş Milletlerin vardığı is- tatistiklere bakılırsa, Sovyet Rusyada 1926 dan 1939'a kadar 23 milyon kişi şehirlere göç etmiştir. Rusyada 900 yeni şehir kurul- muş ve 30 sene zarfında Rusya şehirlerinde barınan insan adedi 4 misli artmıştır. Cenubi Amerika ülkelerinde şehir nufusu 1940-1960 arası crtalama beş misli artmıştır.

Sao Paulo 3 defa artmıştır.

San Diego 2 defa artmıştır.

Caracas 5 defa artmıştır.

Bogota Meksiko Lima

2 defa artmıştır.

3 defa artmıştır.

3 defa artmıştır.

Memleketimizde 1965 sayımlarına göre 10.808.869 kişi şehirlerde 20.582.338 kişi köylerde yaşamaktadır.

Türkiye'de henüz halkının % 7 2 kırsal alanlarda % 2 8 şehirlerde yaşar. Fakat bu oran gittikçe ve süratle şehirler lehine art- makta ve artacaktır.

İstanbulda bu gün nüfusun %45'i gece- kondu mahallelerinde oturur ve (Ankara % 59,22 si) bu rakkamın artmayacağını kime katiyetle söyleyemez. İstanbul'un 1980 se- nesinde nüfusun 5 milyon olacağı tahmin ediliyor. Bütün temennimiz hükümetimizin başarı ile tatbik edeceği 775 sayılı gecekondu kanunu ile İstanbul'da gecekondu davasının halledilmesi ve benzeri mahallelerin teşek- külünü önleyebilmesidir.

Ancak bu hususun yalnızca Başkentten verilen direktiflerle kolayca temin edilebile- ceğine inanmıyoruz.

Yabancı literatür incelendiği zaman gö- rülecektir ki hangi rejimde olursa olsun, ülke iktisadiyatında İstanbul gibi önemli rol oynayan şehirlerin idaresi bambaşka şekilde ele alınmıştır.

Şehirleşme olayı geliştikçe zuhur eden yeni durumlar karşısında tedbir almakta ge- cikmeyen garb ülkeleri bu gibi merkezlerde idari reform yapmakla beraber, reformlarını şehrin idarî hudutlarının çok uzaklarına gi- den metropol ve süper metropol alanlarının iktisadi ve yerleşme plânlarına dayandırmış- lardır. Plânlama devresindeki Türkiyemizde bu esasların kabul edilerek hareket edilme- sinde isabet görüyoruz.

Misâl olarak Fransa iktisadiyatında birinci derece müessir Paris bölgesi için alı- nan tedbirler arasında Başbakana bağlı Pa-

(6)

T u r i z m :

«SİDE» Uluslararası Turizm planlaması proje yarışması:

Türkiye Cumhuriyeti Turizm ve Tanıt- ma Bakanlığı tarafından SİDE (Antalya) ve çevresinin turistik yerleşme planlaması, uluslararası yarışmaya çıkarılmıştır.

Yarışmanın amacı; Türkiye'de Antalya bölgesinin ve özellikle SİDE çevresinin tu- rizm yönünden düzenlenmesi kararına uy- gun olarak, bölge ile ilgili sosyal, ekono- mik ve fizikî verilere dayanılarak turizmin gelişmesini sağlayan ve yapılacak yatırım- ları en iyi şekilde planlayan projeyi ve mü- ellifini seçmek, böylece güzel sanatları teş- vik etmektir.

Bu yarışma, Uluslararası Mimarlar Bir- liği (U.I.A.) Uluslararası Mimarî ve Şehir- cilik Yarışmaları Yönetmelikleri hükümleri- ne, Türkiye Bayındırlık Bakanlığı ve Tür- kiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mi- marlar Odası Mimarî ve Şehircilik yarışması

Yönetmeliği esaslarına uygun olarak hazır- lanmış ve U.I.A. tarafından da uygun gö- rülmüştür.

Yarışma tek kademelidir. Yarışmaya Mimar ve Şehirciler veya Mimar ve Ş;hir- ciler tarafından temsil edilen firma ve plan- lama grupları iştirak edebilir.

Bu yarışma ile 12.000 yatak kapasiteli konaklama tesisleri ve gerekli y a r j ı m c ı te- sislerin planlanması istenmektedir.

Plan 1969- 1983 yılları arasında üç etapta gerçekleştirilecektir.

Ödül ve mansiycninr :

1. Ödül : 100.000 TL.

2. » : 80.000 » 3. » : 60.000 » 4. » : 40.000 » 1. Mansiyon : 26.000 » 2. » : 22.000 » 3. » : 18.000 » 4. » : 14.000 »

Satın alınacak

projeler için 30.000 »

Ayrıca birinci ödülü kazanan yarışma cıya yerleşme tatbikat planları yaptırılacak, mahalline yapacağı seyahat masrafları ve müşavirlik ücreti ödenecektir.

Bakanlık uygun gördüğü takdirde bazı tesislerin mimarî projelerini de birinci ödülü kazanan yarışmacıya ücreti karşılığında yap- tıracaktır.

Yarışma 2 Aralık 1968 Pazartesi günü açılacak ve 16 Haziran 1969 Pazartesi günü saat 17.00 de sona erecektir.

Yarışmaya katılmak isteyen yarışmacı- lar Bakanlık (Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, Fiziksel Planlama Müdürlüğü, Gazi Mustafa Kemal Bulvarr No. 33, Kat: 8 M a l t e p e - Ankara - T Ü R K İ Y E ) adresinden bir kayıt formu istemelidirler.

ris ve Bölgesi Genel Teknik valiliğinin ihda- sı tipik bir örnektir.

63-112 sayılı ve 14 Şubat 1963 Kararna- namesi ile Fransa Hükümeti Paris bölgesi ülke plânlaması açısından hükümet politi- kasını en uygun tatbikini sağlıyabilecek bir kurul ihdas etmiş ve bu kurulun başına geniş selâhiyetli bir «Delegue» tayin etmiştir.

Kararname maddesi şöyledir :

M A D D E 1. : Başvekil'e bağlı olarak ülke yerleşmesini ve bölge plânlama faali- yetlerini tanzim edebilecek bir delegasyon ihdas edilmiştir. Bu kuruluşu yürütecek olan zat Bakanlar kurulunca tayin edilir.

Bölge Valiliği selâhiyetlerini haiz bu

«Delegue», bölgenin ekonomik ve sosyal p- lânlamasmı hazırlar. Bölge topraklarında yerleşme düzenlenmesini ve bölge içindeki imar faaliyetlerini nizamlar; ilgili Bakanlık- larla irtibatlı olarak plân uygulamalarını yatırım safhalarını, izler ve bu yolda lüzum- lu gördüğü inisyativleri alır.

«Delegue» iligili vekiller ve D.P. Genel Komiseri ile birlikte Fransız kalkınma plâ- nının Bölgesinde uygulanacak safhalarını tes- bit eder.

«Delegue» senelik programların ahenk- li yürütülmesi için gerekli «koordinasyonu»

sağlar ve vekaletlerin ilişkileri nisbetinde böl- geyi techizatlandırma hususunda yapacakları yatırımları kontrol ve murakabe ederek a- hengi sağlar. Bu gaye ile yerleşme düzeni ve imar tatbikatı ile ilgili konularda, yatırım- lar için muhtelif Bakanlıklarca da yapılacak tekliflerde evvela Delegenin düşüncesi alınır.

«Delegue», bölgesi içindeki kırsal, ta- rım, ve sanayi gelişme faaliyetlerinin koor- dine yürütülmesinden sorumludur. Bu gaye ile kendisi her Bakanlık ve Devlet Plânlama müşteşarlığı ile temas ve işbirliği sonucun- da, yerleşme, fizikî plânlama ve bölge içinde

teklif edilen faaliyet ve yatırımlar hakkında senelik raporunu Bakanlar Kuruluna sun- makla mükelleftir. Bu raporunda delegue geçmiş senenin faaliyetinden bahisle kır ta- rımı ve sanayi alanında devlet yardımların- dan elde edilen neticenin müsbet ve menfi yönlerini belirtir.

Delegue «yatırımlar ve imar konularını ihtiva eden problemlerde (District) yani ken- di hukuki sorumu altına giren sınırlı ülke parçasındaki idari taksimatların faaliyetle- rini program ve tahsisatlara göre belli bir h e d e f e yönetmekle görevlidir. Delegenin bu görevini yerine getirebilmesi için bütün ida- re amirleri ve Valiler kendisi ile iş birliği ya- parlar, gereken büitün müzahereti gösterir- ler».

Fransız'ların bu kararname maddesin- den de anlaşılabileceği gibi,günümüzde ka- rada ve denizde (motor kraft) uzak mesafe- lerin en kısa zamanda kat edilebilmesi; Mu- habere imkânlarından doğan irtibat kolaylık- ları; özetle Fennin ve sanayiin yaşama usul- lerinde getirdiği daimî inkişaf ve değişiklik- ler 5 0 - 100 sene evvelki şeraiti altüst ederek o zamana göre kurulu düzenlerin gözden geçirilmesi zaruretini doğurmuştur. Ve böy- lelikle Fransa'da olduğu gibi birçok geliş- miş ülkelerde mevcut eski idâri taksimatla- rın üstünde Kalkınmanın icap ettirdiği yep- yeni kuruluşlar ihdas edilmiştir. Fransa'dan başka İngiltere «Greater London Council»;

Japonya'da Tokyo bölgesi içi, buna benzer desantralize kuruluşlara doğru gidilmiştir.

Bize gelince, milyonu aşan şehirlerimiz- in problemlerini çözebilmek için buna ben- zer teşebbüslere girişmemizin zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir kanısındayız.

İstanbul^ için bilhassa Pendik'ten Siliv- ri'ye kadar uzanan sahada iş merkezlerinin sanayiin gecekonduların darmadağınık» yer-

leşmeleri bu havalinin bir an evvel zaptu rajrta kavuşma ihtiyacını bağırmaktadır.

Bugün 20 yarın 40'a varacak İstanbul çevresindeki belediyelerin koordinesiz olarak kendi hudutları ve dar anlayışları içinde i- mar faaliyetlerini istedikleri gibi yürütmeleri;

diğer taraftan ülke çapında bir kalkınma programının kabul edilmiş olması, Plânla- ma fikir ve bütünlüğünde tezat teşkil etmek- tedir. Bu durumun bir an evvel izalesi ge- rekir.

10-20 Nisan arasında İstanbul'da cereyan eden İstanbul Bölge kalkınma kongresine iştirak eden mümtaz zevatın fikirleri hep bu merkezde toplanmıştır. Başbakanın da Kongre açış nutkundaki sözleri arasında: İs- tanbul'un, imarı, İstanbul Bölgesinin kal- kınması Milli Kalkınmanın çerçevesi içinde çeşitli yönleriyle ele alınıp, programlaştırıla- cak ve mahalli gayretlerin üstünde bizzat devletin yakın ilgi ve desteği ile başarılacak büyük bir davadır. Bu davanın kısa ve uzun vadeli hedeflerini, ve tahakkuk şart ve im- kânlarını araştırıp tesbit edecek geniş çalış- malara, ilmî, tatbikî görüş ve tecrübelerin birleştirilmesine ihtiyaç olduğuna inanıyo- rum, demekle kendilerinin de aynı düşünce- lerin müdafisi olduğu anlaşılmıştır.

Yukarıdan beri sıraladığımız misal ve sebepler dolayısiyle İstanbul'u kendi idarî sınırlarının çok ötelerine uzanan (doğuda Sakarya-İzmit, batıda Silivri olmak üzere hatta Bursa havalisini de içine alabilen bir Plânlama örgütünün mutlak otoritesi altına alınması zorunluğu açıktır. Bu havali de tek elden yürütülen bir İmar İdari ve Teknik otoritenin kurulmasında büyük isabet olacağı ve memleket için de sayısız faydalar temin edsceği açıktır.

(7)

Görünüş

A d n a n K u n t villası

ikliminde, kış - yaz oturmak için inşa edilen bu ev, yapı sisteminin sağladığı hafif ve sakin bir mimarî tesirdedir.

Yer : Pendik (Temenye koyu).

İnşaat sistemi: Brüt betonarme iskelet, prefabrike ahşap cephe panoları.

Betonarme : Çift kalıpla dökülmüş, dış beyaz ve iç normal çimento ile döküm ya- pılmıştır.

Cephe panoları dış 2,5 cm. mese, iç, yerine göre, ince maun kaplama. Elyaflı plak üzeri tampon mat boya veya formika ile kaplanmıştır. İki eleman arasında 4 cm.

kalınlıkta, styropor, izolasyon plakları kul- lanılmıştır. Pano modülü 1.20 dir.

Çatıda iki ısı izolasyon tabakası ara- sında havalandırılmış boşluk yapılmıştır.

Çatı kaplaması bakırdır.

Villânın salon duvarları Füreyya KO- RAL tarafından seramik pano ve motifler ile dekore edilmiştir.

Mimarları :

Y. M i m a r : Asım M U T L U , Utarit İZGİ Esat S U H E R

Y. Mühendis : Orhan G Ü N S O Y (Betonarme) (Duvar seramikleri)

Seramist: Füreyya KORAL

Villâda mimarlar, klasik dolgu duvar yerine modern malzeme ile hafif pano sis- tîmi uygulamışlardır. Marmara'nın yumuşak

Zemin kat planı

(8)
(9)
(10)

Perspektif

T ü r k i y e E m i â k K r e d i B a n k a s ı p a v y o n u

İ Z M İ R E N T E R N A S Y O N A L F U A R J P R O J E V E İNŞAAT : R E H A AYSAY — S E S H A Z A R M İ M A R L I K VE İNŞAAT KOLL. ŞTİ.

Türkiye Emlâk Kredi Bankası 1966 İzmir Enternasyonal Fuarına yeni bir fikir, modern yapı, teşhir ve teknik anlayışı ile girdi ve Fuar pavyonları tertibinde birinci ödülü kazandı.

Projeye banka faaliyetinin geleceğs yükselişini yansıtan bir form verilerek baş- landı. Buna paralel kapalı mekânda,büyük açıklıklar dant:l pano duvarları ile kapa- tılarak hacimde sirkülasyon teminine ça- lışıldı.

Çim zeminden serbest 0.60 metre ni- vcsıındı betonarme olarak inş*. edilen ya- pıda tavan ve gövde masif ahşap ile kap- lanmıştır. Teşhirde tesirli sonuç; öz anlam- lı yazı ve tabiî büyüklükte foto montaj ile elde edilmiştir. Banka hizmetinde başarı, yurt imarında hamle, turizmi teşvik sıra-

sıyla bu panolarda şekillendirilmiştir.

Plan Ölçü : 1 : 200

(11)

İç görünüş

(12)

3UUCJ!

A r a b i s t a n K r a l l ı ğ ı p a v y o n u

1 9 6 7

Mimarları :

Proje ve i n ş a a t : Reha Aysay - Ses Hazar Mimarlık ve İnşaat Koli. Şti.

1967 yılında inşa edilen pavyen, arazi ve tabiatın imkânlarına uyularak tamam- lanmıştır. Arka planda mevcut ağaç duvar fonu projesinin hazırlanmasında etkili ol- muş, kitle ve renklerin değerlendirilmesi, tezyinat ve detaylarla iç mekâna bağdaşımı temin edilmiştir.

Yapı + 0 . 1 0 metre nivosundaki plato üstüne, çelik kenstrüksiyon, ahşap giydir- meli olarak inşa edilmiştir. İki yönlü teşhire

imkân veren boyutuna geçit sirkülasyonu,

156 Suudî Arabistan Krallığı naviyonu 1968

(13)

F o t o : Mustafa

S u u d î A r a b i s t a n K r a l l ı ğ ı p a v y o n u

1 9 6 8

İZMİR E N T E R N A S Y O N A L F U A R I Proje ve inşaat:

Reha Aysay - S;s Hazar Mimarlık ve İnşaat Koli. Şti.

1967 yılındı İzmir Enternasyonal Fua- rına müstakil pavyon ile katılmaya karar veren Suudî Arabistan Krallığı kendi im- . kânları ile hızla gelişen nadir ülkelerdendir.

Kâbe ile İslâm dünyasının kilit noktasıdır.

Petrol, bu hızlı gelişmenin kaynağıdır.

Pavyonda bu hususları tanıtmak ise ön düşünce olmuştur. 1968 fuarına daha bü- yük imkânlarla katılan Suudî Arabistan Krallığı pavyon yerinin aksial bir eksende bulunuşu, özellikle kitle tesiri yapan hal şekline götürmüştür. Mahallî karakterin cep- hede belirtilmesi yanında, gölge satıhları ile kitlenin hafifletilmesi temin edilmiştir.

İnşaat sistemi, çelik konstrüksiyon, alı- ş ı p giydirme, örtü eternittir. Arap mimari- sinde örneği bulunan röliyefler ile tezyin edilmiş iç mekânın yeteri kadar ilginç ol- masına çalışılmıştır.

Pavyonda mukaddes mahal ağırlık nok- tası seçilerek iki yönde petrol, ziraat, sanayi

standları ile dengelenmiştir. Ayrıca açık si- cazibeli ve muvaffak olmuş pavyonlarından nema mahalli ilâve edilmiştir. biri olan Suudî Arabistan Pavyonu ziyaret-

1968 İzmir Enternasyonal Fuarının en çilerin büyük alâkasını cezbetmiştir.

Çikis

Plan

(14)

alınarak açık, ilginç vitrinler halinde dize- lenmiştir. Üç renkli kumaş tavan ve yüksek su fırlatan havuzu ile pavyona hareket ka- tılmak istenmiştir.

B. M . C.

P a v y o n u

İZMİR E N T E R N A S Y O N A L F U A R I Proje ve tatbik :

normal nivod.ın + C,45 metre yukarıda tutularak teşhir malzemesinin rahatlıkla görme açıklığı temin edilmiştir.

Teşhir anlayışı değişik değerlerde ele

R E H A AYSAY — SES H A Z A R MİMARLIK V E İ N Ş A A T KOLL. ŞTİ.

B.M.C. (British Motor Corporation) Sa- nayi ve Ticaret A.Ş. 1967 senesi İzmir En- ternasyonal Fuarına ilk olarak iddialı an- lamla katılmış 1967 Fuar Pavyonları ara- sında en başarılı pavyon olarak dikkati çekmiştir.

Tertipte hacim tesiri ön düşünce ola- rak hazırlanan yapı; çelik konstrüksiyon, kısmen masif ahşap ile örtülmüş olup çatı kaplaması eternittir. Teşhir elemanlarının fonksiyon ile ilişkisi değerlendirilmeye ve faaliyeti, geleceği, büyük ebatta foto pano-

arıyla tanıtmaya çalışılmıştır.

Fabrika mamülleri için yeteri kadar nahal ve plato tertiplenmiştir. Esas zemin

(15)

K ü l t ü r p a r k ' d a bir

çeşme

Kültürparkta çeşme (İzmir) B E D R İ K Ö K T E N Mimar ( D . G . S . A . )

Fuar Müdürlüğü 1967 İzmir Enternas- yonal Fuarında, Kültürpark'ın muhtelif yer- lerine yerleştirilmek üzere, mimarimizden örnek alınmış tezyinî çeşmeler için mahdut mimarlardan aldığı tekliflerden ilkini aynı sene içinde tatbik ederek F u a r a açmıştır.

Proje İstanbul Tophane Nüshetiye Ca- mii manzumesinden Ampir üslûbundaki çeş- meden örnek alınarak hazırlanmış ve bu klasik ölçülerden yeni, fantastik form elde edilmeye çalışılmıştır.

Projelendirme ve yapı süresinin kısalı- ğına rağmen, tatbikatta gösterilen titizlik, ka- lıp ve malzeme temizliği yanında süratin sağladığı sonuç örnek başarı olmuştur.

Yapı beyaz çimento kullanılarak, saç ve kotra kalıplarla imal edilmiş, çeşme taş- ları, sütunce, kum saatleri, silmeler ayrı ola- rak kalıplarda dökülüp yerlerine konulmuş-

tur.

1968 yılında İstanbul Yıldız Çini Fab- rikalarının imalatı su ve ayna pano ile tez- yin edilmiş olan çeşme yaz aylarına rastla- yan Fuar mevsiminde halkın ilgisini çek- mekte, susuzluğunu yamanların serin şııyu ile gidermektedir.

A r k i t e k t ' i n K o l l e k s i y o n l a r ı

Tediyeli posta ile adresinize gönderilir.

(16)

P i m a s

-i

Plastik İnşaat

M a l z e m e l e r i A . Ş.

F a b r i k a s ı

Proje : E N K A Müh-Mimarlık Bürosu Y.Müh. Mimar Özer G Ü R K E M İnş. Y. Müh. Sunay Ö Z M E N

Tesis Gebze — Çayırova'da İstanbul

—Ankara asfaltı üzerinde kurulmuştur.

Esas fabrika binası üç etapta tamam- lanmış olup 177.00 X 25.00 m. ebadında ve 4.50 m yüksekliğindedir.

Taşıyıcı sistem çelik konstrüksiyondur.

Çatı açıklığı 25.00 m olup çelik ma- kaslar üzerine Ytong çatı plâkaları ve E- ternit örtülüdür. Ayrıca çatıda iki şerit ha- linde şeffaf pilon levhalarla pencerelere ilâ- veten çatıdan da gün ışığı temin edilmiştir.

Fabrikanın yan duvarları içten ve dıştan prese tuğla olarak örtülmüştür.

Fabrikanın kuvvet merkezi olan Ka- rıştırıcı Kule binası 10.50 X26.00 m eba- dında ve 22.50 m. irtifaındadır.

Taşıyıcı sistem Betonarme kaırkastır.

U m u m î gö.rünüş Bu havalide büyük problem olan su dava- sına yardımcı olabilmesi için karıştırıcı kulesinin son katı su deposu olarak inşa e- dilmiştir.

Halen fabrika tevsiatta olup, önümüz- deki sene ortasına kadar komple sosyal te- sislere de kavuşmuş olacaktır.

Bu maksatla mevcut sosyal tesislere i- lâve olarak Sosyal hizmetler Büro binaları

inşaatına önümüzdeki günlerde başlanacak- tır. Sosyal bina arazi meylindende istifade ile bodrumlu olarak inşa edilecek ve bod- rum kat fabrikanın 1969 programında bu- lunan pis su tesisatına ait fittingsler için

Vaziyet p l a n ı :

1 — Fabrika, 2 — Karıştırıcı kulesi, 3 — İdare binası, 4 — Sosyal bina, 5 — Enerji merkezi, 6—Ambar, 7 — Annex, S — Stok sahası

(17)

kapalı anbar olarak kullanılacaktır.

Zsmin katta ise Soyunma dolapları, w.c-lavabo, duşlar, sosyal hizmet odaları ve kcmple mutfak tesisleri ile 300 kişilik yemek salonu bulunmaktadır. Bu salondan

aynı zamanda sosyal faaliyetler için de isti- fade edilecektir. Büro binası d a iki katlı olarak düşünülmüş olup zemin katta labo- ratuar tesisleri, birinci katta ise normal büro hacımları yer alacaktır.

İnşaatı E N K A İnşaat ve Sanayi A.Ş.

yapmakta olup tesis ilave binalar, yollar ve tesisatlarla birlikte 1969 senesinin ilk altı ayı içinde tamamlanmış olacaktır.

(18)

Sanat tarihi

istanbul Arkeoloji Müzesi Selanik ambonunun köşeden görünüşü

Foto : E. Emiroğlu

Bizans

a m b o n l a n m n m a h i y e t i v e

S e l a n i k a m b o n u

Esin Y A Z G A Ç Sanat tarihçisi Bizans sanatında kullanılmış olan am- bonlar, kiliselerde vaaz vermeğe, incil me- tinlerini okumaya, ilâhi söylemeye yarayan litürjik birer eşya olup plâstik sanatlarda önemli bir yer işgal ederler.

Ambon kelimesinin en düzgün etimolojok manâsı «çıkmak» kelimesinden gelir, zira ambon üzerine çıkılan bir yerdir. Bu keli- menin Grekçe karşılığı (Amvon) Lâtince ise Pluteus, Lecrium, Leğitorium, Analoğium dur. Ambonların başlangıç noktasını araş- tırmak için bir sebep aramak çok güç ol- masa gerek, çünkü toplantıya liderlik ede- cek olanın önde olması gerekir. Aynı za- manda diyebiliriz ki, vaazlarda ambon kul- lanılması Yahudi sinagoglarından hıristiyan kiliselerine geçmiştir. Sinagoglarda, Musevi din adamları «miğdal» denilen, merdiven- lerle çıkılan yüksekçe tahtadan bir plât- form üzerinde kutsal kitabı okuyorlardı.

Bunu hrristiyanlık -âlemi de kendine mâl ederek benimsemiştir.

Hıristiyan kiliselerinde ambondan, kilise mensuplarının ileri gelenleri halka mukad- des kitabı okumak, vaaz vermek ve onla- ra bayram günlerinin ne demek olduğunu, nereden geldiğini anlatmak için yönelirlerdi.

Rahiplerin metinlerinde yazılanlara göre Laodikeia konsilinde (371) sadece rahip ve piskoposlara ambondaki piskoposluk tacı- nın bulunduğu yere çıkmak hakkı verilmiş- tir.. Rahip Prudence, bir yazısında ambonu, halka hitap ettiği vc birkaç basamakla üzerin;

çıkılan yükseltilmiş bir loca olarak anlatır (1). Piskopis Cyprianııs ise, bir vaazında şu sözlerle ambonu anlatmaktadır: «Dünyayı aydınlatmak için kandil yükseğe konmuş- tur, büyük insanlarda görüldükleri zaman zafer ve cesaret vermeleri için böyle halkın gözü önüne yerleştirilirler.» (2). Ambcnun yıllar boyunca değişik maksatlarla da kul- lanıldığını görmekteyiz. Örnefi'n İstanbul Ayasofyası ambonu bir çok defa hüküm- darların taç giymesinde kullanılmıştır. 610 da Justiniancs sülâlesinden I Heraclios, 311 de İsauria sülâlesinden Straurakios, 813 te ise V Leon (Ermeni)'a bu ambonda piskopos tarafından Doğu Roma İmpara- torluk tacı giydirilmiştir. Diğer taraftan ay- nı devirde Katolik Roma'da III Leon papa-

lığını ambon üzerinden kabul ettirdi. Pat- rik İcannes ise ambondan halka İstanbul da toplanan IV üncü umumi konsilin kural- larını bildirmiştir. III Braqa kcnsili (578) ambondan halka gelecek paskalyanın kut- lanacağı zamanı bildirmiştir. Aynı zaman- da piskoposlar kiliseden uzakta kaldıkları zaman halkın birliğin; ve kadere inandık- larını bildiren gönderdikleri mektuplarını

halka okurlar ve oruç günleri ile kutsal mecburiyetleri bildirirlerdi.

Kilisede ambonun bulunacağı yer de önemli bir problemdir. Her bölgenin ken- dine özgü bir yerleştirmesi vardır. Fakat acaba hıristiyan dinine en uygun yer han- gisi idi? İn^ilde şöyle bir söz geçmektedir:

«koro'dan nefe gitmek üzere adımımızı at- tığımız mevki» bu sözden ambonun apsis'in yakınında, kilisenin aksında, bir veya iki nefi kapsıyan, herkesin okunulanı duyabi- leceği bir yere yerleştirilec:ği anlaşılır(3).

Paulus Silentiariosun belirttiğine göre İs- tanbul Ayasofyasında İmpaırator İustinia- nos'un yaptırttığı bu gün mevcut olmayan ambon, bemanın doğu nihayetindeydi. Yu- nan yarımadası, İtalya ve Balkan memle-

ketlerinde amben halktan ayrılmıştır. Gi- rişi kolaylaştırmak ve apsisin muhteşem görünüşünü örtmemek için orta nefin bir kıyısına ekseriya bir sütun sırasının önüne ve absidin sağ tarafına yerleştirildi. Yal- nız İtalya'da Ravenna d a ambon sütun di- zisinin biraz içindedir (4). Adriyatik kıyı- larındaki memleketlerde ise ambon absi- d ; bağlanmıştır. Suriye ve Filistin'de ise

durum son derece ilginçtir. Yukarıda bah- settiğimiz yerleştirme şekillerinin hiç biri bu mahalde benimsenmemiştir, burada am- bonlar genellikle absidin güney tarafında, ibadethanenin zemini seviyesinde olu^ bir koridorla altara bağlanırlar. Aynı bağlanma durumu Suriye dışında . tek örnek olarak Ephesos'daki İcannes kilisesinde de mev- cuttur. Schneider bu g:çiti Suriye ye has bir özellik olarak düşünmekte ve bunun Sııriyeden Anadolu'ya geçmiş olabileceğini' ileri sürmektedir (5). Kuzey Suriyedeki anı- ta Dnların bir kısmının plâtformlarının al- tında güney-doğu köşede dolaplar bulun- maktadır ki bunlar mukaddes eşya ve kut- sal kitapları saklamaya mahsus yerler ol- malıdır:

(19)

Baldakenli bir ambon

bir kürsüyü çevreliyen tahta korkuluklu, V-VI ınct yüzyılda ise altıgen şeklinde, bir postament üzerinde sütunlara oturan, zemin ile ilişkisi olmayan tipin çok yaygın oldu- ğunu ileri sürmektedir (6). VI ıncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan bir tip ufak tefek değişikliklerle X I I I üncü yüzyıla kadar devam etmiştir. Yaygın ve çok inkişaf etmiş bu tipte ortaya yüksek- çe düz bir plâtforma iki taraftan (Batı ve doğudan) merdivenlerle çıkılmaktadır. Bu çeşit ambonlar uzunluklarına nisbetle çok dardırlar. Buna sebep de kilisenin neflerinin mümkün mertebe kapatılmamaya çalışılmış elmasıdır. Ekseriyetle plâtformun altı boş bırakılıp bir geçit olarak kullanılırdı. Plât- formun taş korkuluklarının iç kısmı ise umumiyetle ağırlığı azaltmak gayesi ile ha- fifçe meyilli yapılırdı. Bu çeşit ambonlarda baldakin nadiren görülmekte olup bunlar genellikle haç motifleri ile bezenirler.

Yurdumuzdaki en eski tarihli ambon kanatları bugün halen Konya arkeoloji mü- zesindeki «büyük balık küçük balığı yutar»

komprzisyonlu kanat ile Ephesos İcannes kilisesindeki «ibrahim'in oğlunu kurbanı»

konulu levhalardır. Yanlız bu kanatlara ba- karak ambonun orijinalinin nasıl olduğunu tahmin etmemiz imkânsız olduğundan bu konuda Wessel'in hipotezinin doğruluğu hakkında kesin bir sözümüz olmaz.

Konyadaki ambon kanadında büyük balı- ğın küçük balığı yutması kompozisyonu, bir halk sözü ile ilgili olup bunun ambon gibi kilise içindeki durumu önemli litürjik bir eşyada yer alışı ise halk felsefesindeki yerinin bir delili sayılabilir (7).

Selanik Ambonu :

Ambonların arasında en çok ilğiyi ü-

Balık motifli bir ambon kanadı (Konya müzesi)

zerinde toplayan bu gün İstanbul Arkeoloji müzesinin X X nolu salonunda 1090 envan- ter no ile teşhir edilen Selanik ambonudur.

Bizanslılara göre «Aziz Paulus'un eti» o- larak adlandırıan bu ambendan aziz, riva- yete göre Selâniklilere İncil'i vâz etmiştir.

Bu ambendan günümüze sağ ve sol parçaları biraz hasara uğrayarak gelmiş olup plâtform kısmı tamamen kayıptır. Selânikte bulunmuş olmasından dolayı Selânik ambo- nu adı ile tanınan bu ambon başka hiç Hıristiyan kiliselerinde IV üncü yüz-

yıldan itibaren rastladığımız ambonlar X I I I üncü yüzyıla kadar kilisenin içinde müsta- kil olmak şartı ile çeşitli formlar göster- mişlerdir. X I I I üncü yüzyıldan itibaren bunlar kero'nun yerinde balken şeklinde- ki çıkıntılı bir kısma tahvil edilmiştir.

Kiaus Wessel, en basit ambon tipinin IV üncü yüzyılın ortalarında görüldüğünü ve bunun taştan yuvarlak bir pestamstin üzerinde oturan yuvarlak veya yarı elipscit

Selânik ambonunun Absid tarafından Selânik ambonu üzerinde Theothokos görünüşü Meryem kompozisyonu

(20)

bir ambonda rastlamadığımız zengin bir süslemeye sahiptir. Bir parçası Hagios Ge- crgios rotıındasından (Hortacı Süleyman e- fendi camii) diğer parçası Panteleimon ki- lisesinden (İshakiye camii) 1900 de İstanbul Arkeoloji müzesine getirilmiştir.

Bu eserin dış yüzü korint nizamında sağır sütunlara istinat eden kemerlerle üst kısmı istiridye kabuğu şeklindeki yarım kubbe ile örtülü 8 nişe ayrılmıştır bu nıj- lerin içine ise büyük figürlü kabartmalar yerleştirilmiştir. Bu figürlerin hemen hepsin- de noksan parçalar bulunmaktadır. Çıkıntı teşkil eden aksamlar da kırılmıştır. Figürler Hıristiyan sembolizmi ile ilgilidir. Ambonun iki parçasını birleştiren kürsü kısmı kaybol- muştur. Her iki parçanın merdiven basamak- ları ve korkulukları yekpare blok mermerden oyularak meydana getirilmiştir.

Ambonun sol kısmında İsa'ya secdeye gelen 3 müneccim (8) ve bir çoban figürü tasvir edilmiştir. Bizans ikonografyasında çok sevilen bir konu olan 3 müneccimin secdesi doğu kıyafetleri içinde işlenirler. Bu nişler içindeki kabartma olarak yapılmış münec- cimlerin kırda dolaştığını belirtmek için ze- mine yapraklar ve ağaçlar işlenmiştir. Sol parçada 3 nişin içine 3 müneccim yerleştiril- miş olup 4 üncü nişte yanında koyunları ile bir «iyi çoban» bulunmaktadır. Nişlerin ü- zerinde 46 cm. yüksekliğinde, üç sıra friz uzanır ki bunlar da yer yer aşınma ve kırıl- malara maruz kalmışlardır. Frizlerle nişle- rin arasında kalan üçgen sahalara iki yana açılmış kanatları ile kartal fiğürleri yerleş- tirilmiştir. Nişlerin üzerindeki bu frizlerde

kıvrık asma dallan, üzüm salkımları ve ge- niş akantuslarla bezenmiştir.

Ambonun sağ kısmında ise cephede tahtta kucağında çocuk İsa olan Teotokos (Tanrı anası) Meryem tasvir edilmiştir. Yan- lardaki üç nişin içinde ise sol kanatta olduğu gibi üç müneccim ellerinde hediyeleri ile yüksek rölief halinde işlenmişlerdir. Burada yalnız zemine iki tarafa toplanmış perdeler işlenmiş olup olayın bir mabette geçtiğine işaret edilmiştpir.

Andre Grabar Selanik ambonunun tezyi- natının VI inci yüzyılın üslubunu gösterdiği- ni ileri sürer ve Galerius'un zafer anıtı ile bir benzerlik kurar (9). Zafer anıtında da Selânik ambonunda olduğu gibi müneccim- ler, Roma kartalları, istiridye kabuğu niş ve (acanthe) yaprakları görülür. Selânik ambon- unda müneccimin arkasında duran ve ona yol gösteren meleğin bir benzeri de Galeri- us anıtında bulunur. Böylece bu iki eser ara- sındaki büyük benzerlikler ortaya çıkmak- tadır. Ve bu şekilde en az 250 sene evvelki bir anıtın yeni bir stilde yapılmasının en geç örneklerinden biridir.

Selânik ambonu şatafatlı olmasına rağ- men işçilik bakımından kaba bir eserdir ve süsleme bakımından Roma eserlerinden etki alarak meydana getirilmiş ender örneklerden biridir.

Selânik ambonunun süslemeleri Bizans plâstik sanatı ile uğraşanlar için kıymetli bir örnektir, neyin yaşamaya devam ettiğini ve tekrar neyin yaşatıldığını gösterir. Tezyina- tına gelince bıı anıt zamanın motiflerini yan- sıtmak meylini gösterir.

Bu ambon aynı zamanda litürjik eşya- lar arasında müneccimlerin secdesini göste- ren tek eserdir. Münaccimler tarafından İsa- ya yapılan tapınma ilk Hıristiyanlık konu- larının en önemlilerindendir ve VI ncı yüz- yılda hâlâ önemini taşımaktadır. İkinci ö- nemli husus çobanların haberdar edilmesidir (10) Bu pastoral bir temayı gösterir. Bu am- bonda ön plânda bir rüyadaki eşine uyarak müneccimlerin gidişini, ikinci plânda ise Mesih'in doğuşunun çobanlara duyurulması görülmektedir.

(1) Cabrol Fernand,«Dictionnaire d'ar- cheologie Chretienne et le Liturgie»

Paris 1924, I, s, 1330 (2) Aynı eser s.1331

(3) Lassus Jean, «Sanctuaires Chreti- ens de Syrie» Paris 1947 s.207

(4) Wessel Klaus, Ambo «Reellexikon zur Byzantınischen Kunst» Stuttgart 1962 s. 127

(5) Schneider A.M. Liturgie und Kır- chenbau, s.64

(6) Wessel Klaus, Aynı eser s.125-126.

130

(7) Eyice Semavi Büyük balık küçük beliği yutar, « T E D » İst. 1966 s.6

(8) İsa'nın doğumunu haber alan üç kral Melhior, Balthazar, Gaspar Meryem'e ve İsa'ya gelerek ona hediyeler sunarlar.

Matta İncili Bab.2

(9) Grabar A n d r e «Sculptures Byzan- tines de Costantınople» Paris 1963 s.83

(10) Aynı eser, s.84 tadır.

(21)

Ş e h i r c i l i k :

F r a n s a ' d a bölge çalışmaları ve

şehirleşme

CÖTE D ' A Z U R İ K İ Y E N İ E Ğ L E N C E LİMANI İLE Z E N G İ N L E Ş E C E K :

Bu yazı Fransa Sefarethanesinin «Bull- etin Français d'informations economiques»

adlı yayınından alınmıştır.

Saint-Raphael ve Beaulieu-sur-Mer ta- mamen eğlenceye ayrılmış iki yeni liman te- sislerini açmışlardır. Bir tanesinde 600 diğe- rinde 700 yer olarak, 1300 güvertesiz deniz teknesini barındıracak limana kavuşmuş bu- lunmaktadır. Bu rakam St-Raphael limanı tamamen bittiği zaman 2100 çıkmış olacak- tır.

Bu sonuncusu 1500 m. uzunluğunda olacak, 14 hektarlık iki bent ve iki su plânını içine alacak bunlar bir toprak merkezi tara- fından ayrılacak ve bunun üzerine bir otel, ticaret ve yönetim servis binaları inşa edile- cektir.

Rıhtımın tam uzunluğu 2500 m dir. Su plânı 18 noktada kesilecek, 6 metre uzunlu- ğunda 1500 geminin barınmasına imkân sağ- layacaktır.

Bu senenin yazından itibaren su çanak- ları 580 özel 120 geçici olmak üzere toplam 70 yere sahip olacaktır.

14 ayda inşa edilen Beaulieu-sur-mer limanına gelince, 600 gemiyi içine alabile- cektir. Ve d a h a şimdiden skandinav memle- ketleri Hollanda, İtalya bayraklarını taşıyan gemilerin burada görüldüğünü söylemek icap eder. Çok iyi sığınma imkânlarına sahip olan Beaulieu-sur-Mer limanı 150 imtiyazlı yere maliktir. 1500 m uzunluğunda bir rıhtımı, dolaşma yolları, 850 arabayı barındıracak bir parkı vardır. Işıklandırma sistemi olarak, toprağı traşlayan bir aydınlatma imkânına sahiptir.

Bu iki tesisin özel girişim sayesinde ya- pıldığını burada hatırlatmak lâzımdır.

BÖLGE ÇALIŞMALARI V E ŞEHİRLEŞME 17 sene içinde Fransa'da 100.000 den fazla nüfuslu şehirlerin sayısı 32 den 60'a çıkacak:

Daha evvel bir tarım memleketi olan Fransa sanayi devrine girdikten sonra şehir- leşme alanında bir ihtilâl beklenmektedir.

Gelecek seneler içinde memleketin çeh- resi tamamen değişecektir. Bu insan yaşama türünü değiştireceği gibi, ekonominin işle- mesini etkileyecektir.

Brasilia şehrinin plânları bilimsel bir şe- kilde çizilmiştir. Fakat gece karanlığı bastı-

ğında şehirden el ayak çekilmekte ismi bi- linmeyen bir şehre insan kütleleri taşınmak- tadır. Bu şehrin kapılarında X X I ci asrın gerçek hayatı yaşanmaktadır. Öyle ki bugün ticaret sahipleri akla uygun bir şekilde ken- dilerine inşa edilmiş olan geniş mağazalarda çalışmayı kabul etmemekte bugün içinde ça- lıştıkları barakaları tercih etmektedir.

Brasilia bir semboldür. Bu yaşayan bir varlık olan diğer şehirler için aynıdır. Yap- m a bir kadro içine oturtulmuş sönmekte bo- şalmakta olan biraz ileride anarşik olarak kendiliğinden doğan şehirleri hatırlamak icap eder.

Fransa daha evvel bir tarım memleke- ti idi. 20 seneden beri diğer batı memleket- leri gibi şehirleşme ihtilâli içine girmiştir. Bu alanda rakamlar bizzat konuşmaktadır:

— 1790 yılında şehirlerde ancak % 21 nüfus yaşamakta idi. Halbuki 1968 yılında bu oran % 60'a yükselmiştir.

—1831 yılında Paris bölgesinde 900.000 kişi bulunmakta idi. 1968 yılında bu 8,5 mil- yondur. 137 sene içinde n ü f u s % 500 art- mıştır. Bu oran Marsilya'da % 800 dür.

—Asrın başlangıcında büyük bucak ma- hiyetinde olan la Scarpe, Caen Cholet Ales, bugün 100.000 aşan bir nüfusa sahiptirler.

—Büyük şehirlerin yakınlarında geniş oturma bütünleri doğmaktadır. Sarcelles Pa-

risin 15 km. uzağında bulunmaktadır. 1954 yılında 8000 nüfuslu olan bu şehir bugün 40.000 nüfusa sahiptir.

Bu hareket ileride daha d a genişlemek istidadındadır. Bir yandan nüfusun doğal hareketi diğer yandan Fransız ekonomisinin değişmesi buna yardımcı olmaktadır.

On yedi sene içinde Fransadaki 100.000 aşan şehirler 32'den 60'a çıkacaktır.

Fransa 2000 senesinde 70-75 milyon in- sana sahip olacaktır. Bunur, % 80 şehirlerde oturacağına göre şimdiden inşaat ve mesken hususunda yapılması icap eden gayretin tak- dir edilmesi gerekir.

Yarının sanayi coğrafyası bugünkünden çok farklı olacaktır. Sahiller daha fazla in- san çekecektir. Aynı şekilde tabiatın imtiyaz- lı yerleri insanı daha çok toplayacaktır. Aşa- ğı Siinî, Rhöne-Alpes, Nord ve Lorraine bölgelerini geride bırakacaklardır. Le Rhin La Loire Garonne ırmaklarının bulunduk- ları yerle gelişme merkezlerini teşkil edecek- tir. 2000 senesinde Paris 8,4 milyondan 14 milyona yükselecektir. Rhöne-Alpes bölgesi 4 milyondan 7,8 milyona çıkacaktır. Pro- vence Cöte-d'Azur, Corse 3,1 milyondan 6,3 la Lcire 2,4 den 3,5 milyona yüksele- cektir.

Şehirleşme hareketi Fransada fevkalâde büyük meseleler ortaya atmaktadır. Şehir- lerin eski olması orta çağdan 19 cu asra ge- linceye kadar şehirlere dokunulmaması do- layısıyla bu şehirlerde dar sokaklar ,alçak evler, çok geri bir durumda lâğım teşkilât- ları bulunmaktadır. Yeni tekniğin icaplarına uymalarına imkân yoktur. Corbusier'nin de-

diği gibi, «binlerce seneden bu yana öküz, at ve insan adımlarının teşkil etmiş olduğu sa- atte bir kilometre» formülüne uymuşlardır.

Şimdi onları karada 50-100 km. havada 300 -500 km. hıza alıştırmak icap etmektedir.

«Diğer yandan ölçüsüz hızlardan olan tel- graf telefon ve radyoyu bir kenara bırakmak lözımdır.»

Gelişmenin hızı ve çözülmesi icap eden meseleler o kadar çoktur ki kamu yönetim- leri ve belediye şimdilik çok acele olanlara el atmaktadır. Para ve zaman olmaması do- layısıyle şehircilik fikir seviyesinde kalmak- tadır.

Şehirciliğin uygulanmasından evvel ida- re bakımından bir devrin yapılması icap et- mektedir. Fransa tarihinden kuvvetli bir mer- keziyetçilik almıştır. Bu bölgelerde yapılan girişimleri doldurmaktadır. Paris bölgesinin nazım bir plânın yapılması için 1964 yılını beklemek icap etmiştir. Ayni şekilde 1970 yahut 1975 yılını beklemek suretiyle Lyon.

Bordeaux, Toulouse, Marseille şehirlerinin gelişme yönleri belli olacaktır.

Yeni çıkan bir eserde, developpement urbaine recherche d'un principe (Ed Maza- rin) Jacques Riboud «her sene bir milyon fazla arabayı, kaldırımdan bir parça almak suretiyle dolaşdırmaya imkân yoktur.» de- mektedir.

Şehircilik alanında fikirler vardır. Yal- nız idare zorunlulukları, inşaat müsaadeleri, toprak düzenlemeleri bunların uygulanma- sını önlemektir.

Bir an hukukî ve idarî güçlüklerin kay- bolduğunu kabul edelim. Geriye meselenin malî ve yönetim kısmı kalmaktadır.

MALÎ Y Ö N Ü :

Bucakların paraya olan ihtiyaçları git- gide artmaktadır. Bunu temin etmek için ya otofinasman yoluna gitmek yahut, istikraza başvurmak icap eder. Fransada otofinans- m a n yönü zayıftır. Biraz büyük yerler do- natım ihtiyaçlarının % 5-12 ni kendileri te- min etmektedirler. Geriye kalanlar ya yar- dım yahut istikrazlarla karşılanmaktadır.

Yardım % 19-24 ve istikraz % 69-71 ka- dar bir yüzde tutmaktadır. Credit Foncier Caisse Nationale de Credit Agricole, La Ca- isse de Depot et de Ccnsignation 4,2 mil- yarlık bir krediyi 20-30 sene için % 5,5-7 den belediyelere vermiştir. Bu borçlar git- gide artmakta borç vereni sıkıntılı bir duru- ma düşürmektedir. Mahalli idarelere bir kre- di politikası tayin etmek hasıl olmaktadır.

Y Ö N E T İ M :

Şehirlerin ayni zamanda yönetimlerini akla uygun bir duruma sokmak icap etmek- tedir. Almanya'da, Amerika'da şehirler yö- netimin en modern metodları ile idare edil- diği halde, Fransa'da modern bir muhasebe- ye sahip yönetimler pek azdır. İkinci Dünya

(22)

K a y ı p l a r ı m ı z :

Y. Müh. Mimar A R İ F H İ K M E T H O L T A Y

1896 - 1968

Arif Hikmet Holtay Ergani'de doğdu.

Babası Mühendis İlyas Beydir. İlk öğreni- mini Hayfa'da Alman okulunda, orta öğre- nimini Vefa Lisesinde ve Stuttgart'da yaptı.

Stuttgart Y. Teknik Okulunu 1927 de bitirdi.

1930 - 1961 tarihine kadar D. G. S. Akade- misi Y. Mimarlık Bölümümüz atölye ve bina bilgisi öğretim üyeliğini yaptı. Yaş haddi se- bebiyle emekliye ayrılıncaya kadar birçok meziyetlerini takdir ettiğimiz Y. Mimarlar yetiştirdi. İyi bir insan, verimli bir hoca, değerli bir sanatçı idi. Bir sene kadar süren bir hastalık sonunda tedavi için gittiği Al- manya'da vefat ederek orada gömüldü. Anı- ları daima aramızda yaşayacak olan Arif Hikmet hocayı saygı ile anarız.

• Mimar Âdil DENKTAŞ, D.G.S.A.

18 Kasım 1968 tarihinde kısa bir has- talığı müteakip vefat etmiştir. G . S. Akade misinden 1925 yılında mezun olan Adil D E N K T A Ş hakkında gelecek sayımızda bahsedeceğiz. Kederli ailesine ve meslek- daşlarına baş sağlığı dileriz.

I-] Mimar Hüsnü TÜMER, D.G.S.A.

28 Kasım 1968 tarihinde vefat etmiştir.

1925 yılında G . S . Akademisinden mezun olan Hüsnü T Ü M E R hakkında gelecek sayı- mızda bahsedeceğiz. Ailesine, oğlu Mimar Melih Tümer'e ve meslekdaşlarına baş sağ- lığı dileriz.

Şavaşından evvel bir belediye başkanı bir de yardımcısı belediyeyi idare için kâfi gelmek- teydi. Bugün bir bölge merkezinin yürütmek için beşeri bilimlerde, mimaride, mühendis- likte, spesyalist yüksek nitelikli insanlardan teşekkül eden bir ekibe ihtiyaç vardır. Bü- yük şehirler ilk büyük girişim ve bölgenin gelişmesinde motör rolü oynamaktadır. Ge- riye bunları idare edebilecek nitelikte insan- ları eğitmek kalmaktadır.

Devletin yardım ve istikraz yoluyla be- lediyelere el koyması, kadroların eksikliği bugün Fransa'da hâkim olan anarşiyi izah etmektedir.

Mesele önemlidir. Mayısta meydana ge - len olaylar, gençlerin bugünkü ve yarınki işlere katılmak istediklerini göstermektedir.

Onları ilgilendiren kararlar mahallî idareler tarafından verilmektedir. İlkin onların ma- hallî idarelere katılmalarını temin etmek ic- ap etmektedir. Şehir seviyesindeki konuşma- lara sonra başlamak lâzımdır. Bu daha zi- yade teknik meseleler ortaya koymaktadır.

Halkın kendi işlerine katılma deneme- leri bazı memleketlerde yapılmıştır. Bunlar arasında Polanya'da köye ait meseleler köy halkı tarafından tartışılmaktadır. Fransa'da kaide bu projelerin idare tarafından tartışıl- masıdır. Fakat bazı şehirlerde katılma giri- şimleri yapılmıştır. Meselâ Grencble'da 600 -1000 kişi üyesi olan mahalleler birliği 1966 yılından bu yana şehir düzenlenmesini kon- trol hakkına sahiptir.

Kaybedilmiş zamanı ele geçirmek için iki misli çalışmak lâzımdır. 20 sene içinde Fransa şehir nüfusu 1949 yılındaki bütün Fransa nüfusu kadar olacaktır. Şehir mer- kezi şimdiden dolmuştur. Birtakım yenileştir- me projelerinden geçmeye ihtiyaç duymak- tadır. Ayrıca arta kalan halkı yerleştirmek için ilâve şehirlere ihtiyaç vardır.

Şimdi Seine, La loire, Le Rhöne gibi nehir boylarına uzanan şehir merkezleri doğ- ma durumundadır. Yahut bu şehirler büyük merkezlerin etrafında kurulacaktır. Bu alan- da üç proje yarının Fransasınm çehresini vermektedir.

—Aşağı Seine bölgesinin düzenlenmesi:

Bu proje nehir boyunca 12 sitenin kurul- masını ön görmektedir. Bunların her biri diğerinden 15-20 km. uzaklıkta olacaktır.

Lyon - Grenoble - St-Etienne bölge- sinin düzenlenmesi : Bu bö'çe 2000 sene- sinde 4 milyon insanı barındıracaktır.

Lyon % 130 bir artış St-Etienne % 70 bir r.Ttış sağlayacaktır. St-Etienne için mesele ulaştırma yollarının tanzimi ve vadinin gü- ze'.kştirilmesidir. Lyon için yeni şehrin yara- tılması bahis konusu olmaktadır. Bunlardan biri Lvon - Grenoble mihveri etrafında

150.000 kişiden teşekkül edecek diğeri Lyon - Geneve üzerinde 300.000 kişiden meydana gelecektir.

— N o r d bölgesinin düzenlenmesi: 1,8 mil- yon insanı barındırmak için Lüle - Roııbaix

- Tourcoing bölgesinde yeni bir şehrin yara- tılmasına ihtiyaç vardır. Bu Doğu - Lüle olacaktır. Bir üniversite şehri olacak bu şehirde buna ait tesislerle spor tesisler bu- lunacaktır.

Yeni şehirler Fransa ayni zamanda bir toprak düzenlemesi meselesi getirmektedir.

Fransanın karakteristiği şehirlerin mer- kezi oluşudur. Almanyada 10'u aşan milyon- luk şehir vardır. 100.000'i aşan şehirlerin sayısı 50 dir. Fransa'da nüfusun büyük kısmı Paris bölgesinde yaşamaktadır. Bu olayı tes- bitten sonra «Fransa çöl»ü ve ondan bölge- lerde denge temin edecek merkezlerin yara- tılması fikri doğdu.

Bugün Fransada bölge denge merkez- leri sayısı 18 dir. Gelecekteki yeni şehirler bu merkezlerden hareket ederek doğacak- lardır. Bu Paris bölgesinden başka bölgelere canlılık vermek imkânını sağlamaktadır.

1970 yılından sonra gelişmenin hangi yönde olacağı hususunda nazım bir şemaya sahip olacaklardır. Yapılacak işler bölünecektir.

Meselâ Toulouse havacılık ve sivil elek- tronik, Bordeaux askeri havacılık, Lyon ve Grenoble sanayi merkezleri, Marsilya petrol merkezi olacaktır.

Bölge merkezlerinin varlığı ve gelişme- si küçük şehirlerin gelişmesini önlememeli- dir. Bunun için onların durumu ile ilgilenmek icap eder. Pariste meydana gelen durumun bir bölge merkezinde olmaması icap eder.

Şehirleşme sonucu iyi veya kötü olan bir maceradır. Onun için ona büyük bir yer ayırmak lâzımdır.

Büyük şehirler yanlız Fransa'da olan bir şey değildir.

Canberra X X ci asrın ilk kurulmuş şeh- ri olmuştur. Sovyetler Birliğinde 1930 ile

1968 arasında 300 yeni şehir kurulmuştur.

H a b e r l e r

(Cumhuriyetten) I-1 Niğde — Kentimize 60 kilometre mesa- fedeki Yeşilhisarda, Doğanlı - Erdemli - So- ğanlı köy sınırları içinde, geniş bir vadide, 9. asra ait 60 yeraltı kilisesi bulunmuştur.

Türkiye'nin en önemli turistik bölge- leri arasında yer alan Göreme, kiliselerinden daha üstün vasıflara sahip olduğu bildirilen yeraltı kiliselerine, satıhta kalan birkaç de- fineci dışında, başkaca insan elinin değme- diği tesbit edilmiştir.

Verilen bilgiye göre, Doğanlı ve Gü- zelöz bölgesinde 7, Doğanlı - Erdemli ara- sında da 53 kilise, manastır ve bedesten meydana çıkarılmıştır.

(23)

T u r i z m :

« T u r i z m müesseselerine ait V a s ı f l a r

Y ö n e t m e l i ğ i »

nin yeniden düzenlenmesi zarureti.

Tali K Ö P R Ü L Ü Y. Müh. Mimar Turistik otel inşaatlarında uygulamak zo- runda bulunduğumuz; Turizm Endüstrisini Teşvik Kanununun turizm müessesesine ait vasıflar yönetmeliği hükümlerinin:

4 — B i l i m s e l b i r i n c e l e m e s o n u c u d ü z e n l e n m e s i n e d e n i i l e u y g u l a m a d a k i a k s a k l ı k - l a r ı n ı ,

B — B ü n y e m i z e u y a b i l e c e k b i r d ü z e n e s o k u l a b i l m e s i i ç i n y a p ı l m a s ı g e r e k e n l e r i , bu yazımızda açıklamağa çalışacağız.

A — Yürürlükte bulunan VASIFLAR Y Ö N E T M E L İ Ğ İ N İ N , otellerle ilgili bölü- mü hükümlerini uygunsuz bulmamız ve ge- reği gibi incelenmeden, bilimsel bir anlayış- la düzenlenmediği sonucuna varmamızın ne- denlerini kısaca açıklayalım;

A — 1. A ş ı r ı l ü k s :

Genellikle otellerin, sınıfını belirten, vasıfları sayılırken aşırı bir lükse kaçılmış ve zorunlu olmayan, hatta gereksiz olan bir- çok vasfın bulunması şartı istenmiştir.

A — 1 — 1. Örneğin : Turizm Bakanlığı is- teseydi, T. C. Emekli Sandığının malı olan İzmir'deki Büyük Efes Oteline aşağıdaki nedenlerle Turistik Lüks Otel Belgesi ver- meyebilirdi :

Ç ü n k ü : Büyük Efes Oteli'nin yatak odalarında; Klima (yani ısıtma ve soğutma) tesisatı vardır ama:

Vasıflar Yönetmeliğinin «Lüks Otel- ler» için istediği şartlardan (22/A maddesin- de belirtilen) havalandırma tesisatı bulun- mamaktadır.

Ç ü n k ü : Yatak odaları banyolarında:

Aynı yönetmeliğin 18. maddesinde istenen telefon yoktur.

Ç n k ü : Otel çöplerini; 2 2 / C madde- sinde belirtildiği üzere;

Bulamaç haline getirildikten sonra ka- nalizasyona veren «çöp öğütücüleri» yoktur.

Ç ü n k ü : 2 3 / B - 9 da istenen «Adam arama tesisatı» yapılmamıştır.

Evvelâ klima'ya ilâveten isten:n hava- landırmayı ele alalım :

Örneğin : Özellikle kışın, binaların ısı- tılmasında kullanılan çeşitli yakıttan, mey- dana gelen dumanlı pis havanın varlığı ge- rekçesiyle :

Ankara'da yapılacak Lüks bir otel oda- sına filtre edilmiş taze hava verilmesi ön- görülebilir. A m a bırakın pis havayı, yılın

% 80 'i güneşli ve açık geçen ve yeterli ru- tubetli bulunan Ege Bölgesinde yapılacak bir Lüks Otel yatak odası havalandırması- nın, gereksiz bir harcamanın dışında, bilim- sel bir yararı yoktur.

Demek oluyor ki, Yönetmelik hüküm- leri, gereği gibi bir inceleme sonucu tesbit olunsaydı:

Odalardaki — mutlak gerekliyse (!) — havalandırma uygulaması için memleketi- mizde bölge ayırımı yapılır; veya zorunlu olması halinde kullanılabileceği belirtile- bilirdi.

Hatta, havalandırma bir yana; acaba gereği gibi etüd edilmeden ve ilgili uzman- ların incelemeleri ve memleketimizin iklim şartlarına ait tüm donneler olmadan; Ulu- dağ'a veya Van Gölü kıyısına yapılacak bir Lüks Otel odasında — ısıtmanın dışında — behemehal soğutma tesisatının bulunması gerekli midir? sorusuna «evet» denebilece- ğini sanmıyoruz.

B a n y o l a r d a k i t e l e f o n , ç ö p ö ğ ü t ü c ü l e r i ve a d a m a r a m a t e s i s a t l a r ı n a gelince;

Gereksiz bir harcama dışında özelliği olmayan; ve bulunmaması halinde hiç bir surette otelin vasfını düşürücü bir niteliği bulunmayan bu şartın ihtiyarî olması gere- kirdi.

Kaldı ki, bunların üçünün de, memle- ketimizden teminine imkân olmadığından, ithal zorunluğu vardır.

Tesisat ve teçhizat seçiminde, ithalâtı asgariye indirecek çareler aranmasına işa- reti ise zait addediyoruz.

A — 1 — 2. Aşırı lüksün dışında bir nitelik taşımayan diğer bir şartın 2. sınıf otel banyolarında «bide» bulundurulması zorunluğudur. (2. sınıf oteller Madde 16).

Memleketimizin şartları ve ekonomik duru- mu bir yana; Orta Avrupa, özellikle Fransa dışındaki otel işletmelerinde genellikle bide konusu önemsenmemiştir dahi.

Örneğin: Dünyanın en büyük otelle- rinden biri olan (toplam inşaat alanı 102.500.— m2 ve 1058 odalı) Japonya'nın Tokyo şehrinde O T A N I oteli banyola- rında bide yoktur.

Hoş, bide zorunluğu memleketimizde de

— haklı olarak — Yönetmelik şartı olarak kalmaktadır.

Örneğin: Ankara'da çalışmakta olan 2. sınıf otellerin çoğunda, bide bulunma- dığı gibi taharet musluğu dahi koymadan, yalnız alafranga helâ ile yetinilmiştir.

Bu durumda: Uygulama yeteneği bulun- mayan bir zorunluğun kâğıt üstünde kalmağa mahkûm olduğunun en tipik örneğidir.

A — 1 — 3 . Gene kâğıt üstünde ka- lanlardan bir diğeri ise: Lüks 1 ve 2. sınıf- larda bulundurulması zorunlu bulunan ber- ber ve lostra salonlarıdır.

Lostra salonunun bir otelin sınıfını et- kileyebileceğini; ve özellikle lüks ve 1. sı- nıflardaki Kadın Berberi bulundurulması zorunluğunu anlayabilmenin hiç de kolay olduğunu sanmıyoruz.

A — 2. Y e t e r l i b i r ç a l ı ş m a v e i n c e l e m e s o n u c u h a z ı r l a n d ı - ğ ı n d a n : V a s ı f l a r Y ö n e t m e - l i ğ i h ü k ü m l e r i i l e M a h a l l î İ d a r e l e r i n y a p ı h ü k ü m l e r i n - d e k i u y u ş m a z l ı k l a r .

A — 2 — 1. Bu konudaki örneklerden biri, Yönetmeliğe göre; Lüks, 1. ve 2. sınıfa kadar, otel odaları banyolarında Traş Prizi zorunluğu bulunurken;

Etanş prizin ancak ithal yolu ile temin olunabileceğini bilen Belediye talimatname- lerinin banyolarda prizi kabul etmediğidir.

A — 2 — 2. Bahis konusu uyuşmazlık- ların en ilginçlerinden biri de;

Örneğin: İstanbul Belediye İmar Tali- matnamesine uygun olarak hazırlayacağınız bir otel projesinde: 12.00 m2 alanı olan 2 yataklı bir yatak o d a s ı : Vasıflar Yönet- meliğine göre 3. sınıf bir otel şartını kap- sar da :

2 yataklı 4. sınıf bir otel odası olmaz.

Ç ü n k ü : İstanbul İmar Talimatnamesi 2.40 m. yüksekliği kabul ettiğinden :

Odanın hacmi (2.40 X 12.— = ) 28.80 m3 olur. Oysaki Vasıflar Yönetmeliği 4. sı- nıf otel odalarında kişi başına 15.— m3

lük hava şartı vardır.

Yani, (15.— X 2 = ) 3 0 — m3 hava ister.

A — 2 — 3. Sınırsız artırılabilecek bu örneklerden bir başkası ise :

İstanbul Belediyesi Yönetmeliğine göre umumî binalarda 1.20 m. genişliğinde merdi- ven yapabilirsiniz de; Vasıflar Yönetmeliği- ne göre Lüks ve 1. sınıf otellerde Servis Merdivenlerini dahi 1.50 m. den aşağı yapamazsınız (Madde 20).

B — V a s ı f l a r Y ö n e t m e l i ğ i - n i b ü n y e m i z e u y g u n b i r d ü - z e n e s o k u l m a s ı i ç i n y a p ı l - m a s ı g e r e k e n l e r . .

Genel olarak ele alındığında; memle- ketimiz şartlarını tümü ile bilmeyen bir ya-

(24)

bancı uzman tarafından hazırlandığı veya bu konudaki yabancı dokümanlardan aynen dilimize çevrildiği intibaını bırakan Turizm Müesseselerine ait Vasıflar Yönetmeliğinin:

Bu konuda gerçekten tecrübesi ve bilgisi olan idaırî, teknik ve işletici elemanların ka- tılacak bir kurulda yeniden ele alınıp: Bün- yemize en uygun şartları kapsayan bir yö- netmelik hazırlanmasının zorunlu olduğu kanısındayız.

Burada, dilediğimizin gerçekleşip, Va- sıflar Yönetmeliğinin yeniden ele alınması halinde; üzerine önemle eğilinmesi gereken birkaç konuya değinmekte fayda görmek- teyiz.

B — 1. B ü n y e m i z e u y g u n b i r s ı n ı f l a n d ı r m a y a p ı l m a s ı :

Bu konuda öncelikle ele alınması gere- ken «prensip» in seçimi olmalıdır.

1. A z yataklı azamî konforlu otel yapıları mı?

II. Çok yataklı asgarî konforlu otel yapıları mı?

Eğer uygulanacak prensip II de belirti- lecekse, önce sınıflandırmalarda müşteri ya- tak odalarının «asgarî konfor» unun sınırını çizdikten sonra;

Resmî sektör eliyle yapılacak turistik otellerin — ö r n e ğ i n — 2. sınıfın üstünde olamayacağı şartı istenebilir. Bu konudaki özel sektör yatırımlarında ise :

Yatırımcı serbest bırakılmalı: Ancak yetersiz projelerin ve gereksiz harcamaların önlenebilmesi için de «B — 2» de belirttik- lerimizin uygulanması sağlanmalıdır.

Prensip'in «Asgarî konforlu çok yatak»

olması halinde; Resmî sektörün lüks ve 1.

sınıf altındaki sınıflara yönelmesine zorla- manın nedenini de bir örnekle açıklayalım.

Örneğin : Büyük Ankara Oteli'nin bir yatak odası maliyeti — y a k l a ş ı k olarak — 300.000.— TL. dır. Gene Ankara'da oda adedi 70'in üstündeki herhangi bir 2. sınıf otelin bir yatak odası maliyeti ise — gene yaklaşık olarak en ç o k — 60.000.— TL. dır.

Buna m u k a b i l :

Büyük Ankara Oteli'nde tek yataklı bir oda geceliği 105. TL.

2. sınıf bir otelde ve tek yataklı bir oda geceliği 50.— TL. dır.

Demek oluyor ki maliyet 5 misli iken:

Oda satış bedeli yarı yarıyadır.

Üstelik tesisat ve işletmenin bir odaya düşen payı da lüks bir otelde 2. sınıf bir otelin 2 mislinden fazladır.

Diğer bir önemli husus da yabancı bir turistin aynı konforu ve şartları bulmasına mukabil dışarıda ödediğini memleketimizde ödememesidir.

Örneğin : Bir Londra, Paris veya Roma Hilton'unda müşterinin bir odaya ödediği bedel; İstanbul Hilton'da dahi aynı kon- fordaki bir odaya ödediğinden en az $ 8 daha fazladır.

B — 2. G e r e k s i z h a r c a m a y ı ö n l e y i c i t e d b i r l e r :

Kılı kırk yarın bunca detaya inen

«Vasıflar Yönetmeliği» nde :

Otellerin en ekonomik çözümlerinin ne- ler olabileceği veya sınırlı paramızın en olumlu yolda kullanılmasını sağlayıcı bir işaret, bir yol gösterme bulunmamaktadır.

Örneğin : Bir lüks otel odasının en az 16.00 m - veya kazan dairesi ve depoların aydınlatma seviyesinin 50 lüks olması şartı belirtilir de: T ü m otel katları toplam alanı- nın veya hacminin hangi mertebelerde ol- ması gerektiğine ait bilgi verilmez.

Halbuki, harcayacağı her kuruşun

— özel tabiri ile — «mahalline masruf» ol- ması gereken memleketimizde; gereksiz har- camaların önlenmesinin, daha projenin ha- zırlanması sırasında, sağlanması gerekir. Bir lüks otel demek; sahaya sınır tanımayıp, Saray kabul salonları ile yarışan lobby'lerin;

500 kişilik restorana — bir seferde 5000 kişiye dahi yemek verebilecek — devasa mutfakların;

Veya — 2 . sınıfın üstündekilerde bu- lunması zorunluğunun nedeni bilinmeyen — örneğin, balo, defile, toplantı vesair husus- lar için; otelin bulunduğu yere göre, yılda (belki de en çok) 2 defa kullanılabilme şansı olan sınırsız salonların; planlanması demek değildir.

Ve özellikle, memleketimizde olmaması gerekir.

Bunun içindir ki bugün, gerçek otel an-

layışına sahip ülkelerde, bir otel projesi in- celenirken :

Oda ve yatak sayısı ile beraber, önce- likle :

a — Müşteri yatak odaları,

b — Müşteri yatak odaları dışındaki saha,

c — Garajlar,

d — Çarşı ve dükkânlara

düşen hacmin veya alan ayrı ayrı belirtil- dikten başka, bunların bir müşteri yatak odası başına düşeni hesaplanır.

Ve bu yüzdelere göre de oda sayısı ye- terliliği veya projede gereksiz hacmin bulu- nup bulunmadığı görülerek; düşünülen yatı- rımın uygun olup olmadığı — daha ön proje safhasında — anlaşılabilir.

Anılan ülkeler; otel yapılarını her yönü ile incelemiş bulunduklarından :

Örneğin : Bizim lüks sınıf benzeri sınıf- lardaki, bir otelde :

Oda başına düşen, toplam inşaat alanı : Yukarıda belirttiğimiz a, b, c ve d dahil, 100.— m2 nin (veya 300.— m3 ün) çok üstündeyse.

Bu projenin aşırı lüks olduğu, ekono- mik olmadığı veya oda sayısının yetersiz olduğu sonucuna varılır. Ve proje yeniden ele alınır.

C — S o n u ç : Kanımız odur k i :

Baştan beri çeşitli misallerle açıklama- ya çalıştığımız gibi: Turistik Otel inşaatla- rında uygulanmakta olan Vasıflar Yönet- meliği, bugünkü haliyle, yeterli değildir.

Yeniden düzenlenmesi gereken bu yö- netmeliğin :

T u r i z m v e T a n ı t m a B a k a n - l ı ğ ı yönetiminde

— D. P. T.

— Bayındırlık Bakanlığı ilgilileri,

— İmar Bakanlığı ilgilileri,

— Basın,

— Üniversite ve yüksek okulların ilgili bölümlerinden seçilecek elemanlar,

— T. M. M. O. B. (her odadan bir tem- silci),

— Ticaret ve Sanayi Odaları temsilci- leri,

— Ankara, İstanbul ve İzmir Belediye- leri İmar Md. leri,

— Otel işleticilerine ait bir kuruluşun temsilcisi,

— Oleyis temsilcisi,

— Turistik yatırım yapan resmî ve özel müesseseler,

— Turistik yatırımların gerçekleşmesin- de bilfiil çalışmış teknik ve idarî eleman- ların,

katılması ile düzenlenecek bir kurul, semi- net veya benzeri bir beraber çalışma sonucu yeniden ele alınarak; her yönünü, memle- ketimiz gerçeklerini de kaale alan bilimsel bir anlayışla inceleyerek, uygulanma yete- neği bulunan bir yönetmelik hazırlamasının gerektiğidir.

ARK. — 113

N U R İ A K D E M İ R

Necatibey Cad. 6 6 Galata t e l e f o n : 11 2 4 • • »

Fabrika: Bokırktiy Haznedar Tel: 71 52 87 Telgral; Nunkdemir • lıtosbul

Firmamız Üstün evsaf, bol ışık ve en son mo- dern tipleri ile aydınlat- ma mevzuunda daima

emrin izdedir.

(25)

p i m y \ ş

P L Â S T İ K İ N Ş A A T M A L Z E M E L E R İ A . Ş.

F I N D I K L I D U R S U N H A N K A T : 3-4-7 İ S T A N B U L T E L : 4 9 0 1 95 - 4 4 5 7 3 2 - T E L E K S : P İ M A Ş İ S T . 139

ARK. — 114

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu şekilde, yapı- cısının ölümünden yüz yıl sonra, her bö- lümü Viollet-le-Duc tarafından yapılmış azrak yapıtlarından biri, Fransız mimari- sinin baş

esnaf ve sanatkârlar dernekleri birliğinin Küçük Çamlıca eteklerine is- kân dışı saha olarak ucuz fiyat İle alınan ve belediyenin ısrarı ile nazım plân ta- rafından

Ruh Eğitimi (Manevi güçlenme) Birçok kişiye bunlar Beyin Yıkanma diye geleceksede, Toplumlar Beyni Yıkan- mış kişilerden oluşurlar... ancak bu Be- yin Yıkanması

Sokak ve caddelerin yeni baş- tan inşa edilmesi (rekonstruksyon) ile trafik problemi, genel olarak ve bilhassa şehrin merkez kesiminde, yeteri kadar so- mut bir surette,

Sir yat limanı için lüzumlu doğal şartlar- dan ve tesislerden mahrum Kalamış koyu- na sığınan ve her birinin değeri yüzbinler- ce lira oian bu teknelerin, bir lodos

— Bu konuda; özellikle, hakiki bina- larda yapılan «gerçeğe yakın yangın de- neyleri» sırasında çekilen fotoğraf ve filmler; ya da yerleştirilen aygıt ve gös- tergeler,

Şehir ve' kasabaların imâr plânlarının tanzimi, imar saha ve hudtlarının tayini ve şehirlerin müstakbel inkişafları için ihtiyat sahaları tesbit ve tâyini hakkında

Yıkılma kazalarının hepsinin ya fen memurlarının veya kalfaların, mesuliyetleri altında yapılan binalarda olması, nazarı dikkati çekmektedir!... Şehri berbat