• Sonuç bulunamadı

İ s t a n b ul ş e h ir p l â n ı.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İ s t a n b ul ş e h ir p l â n ı."

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ s t a n b u l ş e h i r p l â n ı .

İstanbul şehir plânı için belediyece müracaat edilen 3 mütehas- sısın projeleri belediye j ü r i heyetince tetkik e d i l d i ve M ü h e n d i s Ehlgötz'ün projesi esas itibarile kabul edildi. J ü r i n i n t e t k i k i n e esas olmak üzere j ü r i arasından seçilmiş 7 kişilik bir komisyon tarafından hazırlanan izah raporunu, bu şehir plânı mes'elesini başından s o n u n a kadar ihtiva ettiği için f a y d a l ı j b u l d u ğ u m u z d a n ,

aşağıda aynen neşrediyoruz.

Jürinin ayırdığı i m a r k o m i s y o n u n u n raporu Komisyonumuz evvelâ müsabakaya iştirak eden üç mütehassısın ondan evvel yapmış oldukları işlere ait araştırma yapmıştır:

1. — Agache Fransız Ürbanistler cemiyetinin ikinci reisi olup Pransada Düngerk'de ve bazı şehirlerde çalıştığı gibi bilhassa en son ve en mühim eseri olarak Brezilya- nın payitahtı olan Rio de Janeyronun imar plânını ya- parak şöhret almış bir mütehassıstır.

2. — Elgötz Almanyada müteaddit şehir projelerinin tanziminde çalışmış ve bilhassa şehir meclisince ittifakla kendisine yazılan takdirnamede müşkil bir mesele gö- rülen (Essen) şehrinin iyi bir şekilde tanzimine muvaf- fak olduktan sonra Berlin Technische Hochschulede şe- hircilik kürsüsü kendisine verildiği gibi şehircilik serbest akademisi azalığma da intihap edilmiş bir mütehassıstır.

3. — Lambert Fransız sefaretinin tavassutu ile Dahi- liye Bakanlığını tavsiyesi üzerine müsabakaya ithal edil- miş olan bu zat Amerikanın New York, Şikago gibi mü- him şehirlerinin bazı kısımlarının tanziminde çalıştığı gibi en son da Fransanm en büyük Ürbanistlerinden Mös- yö Prost tarafından yapılmakta olan Paris tevsi plânı- nın bir kısmında çalışmakta bulunan bir mütehassıstır.

Bu zevat proje müsabakası için İstanbula davet edil- mişler. Her biri ayrı ayrı gelerek İstanbulda birer ay kadar kalarak tetkik yapmışlar, kendilerine umumî ha- ritadan başka hiç bir direktif verilmiyerek her üçünün de bu şehir hakkında neler düşünebildiklerini birer es- kizle rapor halinde vermeleri teklif edilmiş. Binaberin bu rapor ve eskizler şehrin istikbaline ait kat'i bir şekil demek olmayıp ancak İstanbulun imar projesini bu üç mütehassıstan hangisine yaptırılması yerinde olacağını ayırt etmeğe yaramaktan ibarettir.

İstanbul şehrinin imar projesinin tanzimi müsaba- kasına iştirak eden bu üç mütehassısın raporlarile ilişi- ği bulunan eskizleri komisyonumuzca inceden inceye araştıralım:

Komisyonumuz araştırmasını şu esas dahilinde yap- mıştır: Şehrin imar projesinin tanzimi esaslarım ele ala- rak her üç mütehassısın bu hususlarda neler düşündük- lerini araştırıp mükayese etmek suretile hangisinin da- ha isabetli görmüş ve düşünmüş olduğunu ayırt etmiş- tir. Bir şehrin tanzimi, sıhhi iktisadî, bediî ihtiyaçlara cevap vermek üzere olması tabiî olmakla bu şartları te- min edecek esasları ele alarak her üç mütehassısın gö- rüşleri mükayese edilmiştir. Şöyleki:

1. — Proje hakkında genel düşünceler:

M. Agache: İstanbulun tanzimi, güzelleştirilmesi ve genişlemesi meselesi hiç şüphesiz hali hazırda dünyanın en fazla alâkasını cazip meselelerinden biridir.

Bu şehrin Belediye idaresi bugünkü hayatın ihti-

yaçlarını göz önüne alarak ekonomik, soysal, pratik, sıhhî ve bediî esasları toplıyan bu şehrin düzeltici bir plânın kurulması gereğini görerek isbat etmiştir. Fakat bunun kurulmasında elli senelik ileriyi de görmelidir ki işte şehircinin tecrübesi burada kendini gösterir. Bu se- nelerce tesiri görülecek büyük işe başlamadan evvel ye- rinde araştırmalar yapmak hastalığı ayırt ederek dok- torların reçete ve şehircilerin kurma programı dedikle- ri nesneyi tertip etmek gerektir. Bu program daha mu- fassal bir plânın kurulmasına temel olur. Ve daha derin araştırmalarla tafsil edilerek tatbik edilir.

İşin icabını iyice bilmiyenler şehre sunduğumuz prog- ramı pek büyük, serbest araziyi pek çok, yolları çok ge- niş değiştirmeleri çok masraflı bulabilirler. Bunlara sa- dece deriz ki: sunduğumuz program İstanbul, Türkiye Cümhuriyetinin coğrafî vaziyetine göre halen büyük bir ökonomik merkez bulunduğunu ve ilelebet bu vasfını muhafaza edeceğinde şüphe olmadığını ve dünyadaki ti- carî münasebetler, yeniden düzelince birinci sınıf bir transit merkezi olacağını göz önünde. tutmak gerektir;

deriz.

M. Elgötz: Başlangıçtaki prensiplerde bu güzel şeh- rin emsalsiz güzelliğini en uzun istikbale kadar muha- faza. edebilmek için öyle bir esas bulmak icap eder ki eski kültürü yeni ihtiyaç ve medeniyet şartlarile ahenk- tar bir surette birleştirmelidir. İstanbulun şekli, şehrin mazisi iktisadî ve tabii vaziyetle tayin edilmelidir. İs- tanbulu, iki kıt'a arasında bulunduğu düşünülerek o- na göre lâyık olduğu ehemmiyeti vererek tanzim edil- mesi lüzumundan bahsetmektedir. İstanbulun mazisi her köşesinde hissediliyor. Eski âbideleri dikkatle muha- faza etmek icap eder ve bu suretle şehrin san'atca kıy- meti temin edilmiş olur. Bu âbideleri esas sirkülâsyon yollarından ayırmak ve birbirine küçük yollarla bağla- mak lâzımdır, diyor. Tabi güzelliğinden istifade için de şehri denize müteveccih olarak kurmalı yani kabil ol- duğu kadar her noktasından denizi görmeği temin et- meli ve şehrin sakin, güzel silûetini de bozmamalıdır.

İktisadî şartlar, her ne kadar zamanla değişirse de şeh- rin imarında mücbir sebep teşkil ettiğinden bu noktaya da fazla ehemmiyet verilmelidir, diyor.

M. Lambert: Bu zat diğer ikisinin raporlarında takip ettikleri esaslara göre raporunun tertibine başlamış de- ğildir. Yani diğer ikisi raporlarının başlangıcında evvelâ şehrin tanzimi hakkında genel düşüncelerini anlattık- tan sonra onların tatbikatına ait mütalealarmı söyle- mişlerdir. Halbuki M. Lamber bu tarzda mütalea söyle- miyerek doğrudan doğruya tatbik etmek istediği prog- ramın esaslarına girmiştir. Mükayese yapabilmek için raporunun heyeti umumiyesinden çıkarılan şehir hak- kındaki umumî mütaleası şu suretle telhis edilebilmiştir:

İstanbulu, şarkın en mühim transit merkezi, büyük

(2)

bir sanayi merkezi, büyük bri kültür merkezi, büyük bir spor ve turizm merkezi olmasını esas olarak kabul edip şehrin imar plânını cna göre tanzim etmesini düşünüyor.

Komisyonumuzun mükayese ve kanaati: Prensiplere göre yapılacağı tabiîdir. Binaberin bu prensiplerde isa- betsizlik olduğu takdirde bütün plânın da o suretle neti- celenmesi zaruridir. Onun için komisyonumuz mütehas- sısların genel olan başlangıçtaki düşüncelerine gerek o- lan ehemmiyeti vererek mükayeseye buradan' başlamıştır M. Agachs ile M. Lembert'in şehrin düzenine temel olan düşünceleri bilhassa ökonomik bakımdan mübalâğalı, M.

Elgötz'ün ise daha rasyonel olduğu görülmüştür.

2. Liman.

M. Aşaehe: Uğrama, ticaret, serbest, küçük gemiler yelkenliler ve kotralar için olmak üzere beş liman düşü- nüyor. Uğrama limanının Karaköy köprüsü ile Tophane ve Sarayburnu arasında kalabileceğini söylüyor. Ticaret limanını Unkapanı köprüsünü Cibali - Kasımpaşa ara- sına götürüp iki köprü arasında kurmasını düşünüyor. Bu liman için Karaköy köprüsünün çok açılıp kapanması bir mahzur ise de Gazi köprüsü yapılınca Karaköy köp- rüsü yükünün çok hafifliyeceğinin ve buradan deniz al- tından geçmek suretile yapılacak metropolitenin buna çok yardım edeceğini söylüyor. Sirkecide kalan şimendi- fer hattını da liman boyunca Cibaliye kadar götürüyor.

Serbest limanı, Yenikapıda düşünüyor. Esasen Eleftron veya Teodorsiyüs limanlarının da eskiden burada oldu- ğunu söylüyor. Küçük gemiler limanları da yani balık ve kabutaj limanları oldukları yerde kalabilirler. Yelken- li gemiler, yatlar, küçük eylenti gemileri limanı için de Gazi bolvarınm Marmara kısmı nihayetinde bir gezinti dalga kıranı yaparak arkasında tesisini düşünüyor.

M. Elffötz: Mevcut limanın dar olduğunu söyleyip Halice doğru tevsiinin arazi cinsinin icap ettirdiği inşaat dclayısile gerek fennen gerekse maddeten güç olduğu- nu, yapılsa bile şimendifere uzak düşecğini söylüyor ve bunun için limanın Haliçte olması muvafık olmadığj kanaatma varıyor. Liman için iki yer düşünüyor: Biri Yenikapı, öteki Haydarpaşada olması. Bu iki yerde de bütün teşkilâtile liman kurulabilir diyor. Yalnız Yenika- pı limanı, maruz kalacağı rüzgârlar tesirile fazla kumlu olması melhuz olduğu bu mahzurun fennî surette önü- ne geçilebilirse de fazla masraflı olacağım ve liman Hay- darpaşada yapılırsa Anadolu ile irtibatı daha iyi temini faydası da olduğunu söylüyor. Bununla beraber liman hakkındaki bu düşüncelerini bir mütalea olarak söyledi- ğini ve kat'î liman mevkiinin tesbitini memleketin ikti- satçılarına bıraktığını söylüyor. Ancak şimdiden mevcut limanın Sarayburnuna kadar tevsiini ve Sirkeciden Hay- darpaşaya bir feribot servisi yapılmasını teklif ediyor.

M. Lambert: İstanbulun eski ve bugünkü limanları- nı tarif ediyor. Limanın kurulması için muhtelif proje- leri gözden geçiriyor. Biri yeni köprü kaldırılarak lima- nın Gazi köprüsüne kadar tevsiini ve Halicin üzerinde asma köprü kurulmasını düşünüyor. Fakat "Vıhtımın tev- sian inşası müşkülâtının ve asma köprünün icap ettir- diği istimlâkâtm ve şehrin yol şebekesinin ona göre tan- zimi masraflarının fazlalığı ve arazi ve emlâk kıymetle- rine sui tesiri görülmesi ihtimali ve asma köprünün, İs- tanbulun bediî manzarasının ve bu sebeple Halicin ce-

nup tarafında mahallâtın Beyoğlu lehine olarak metruk bir hale gelmesinin mucip olacağı mahzurları dolayısile muvafık görmiyor. İkinci şekil olarak limanı eski havuz- ları da ihtiva edecek şekilde Halicin içlerine Hasköye dcğru uzatmak, üçüncüsü Bcğaziçine doğru uzatmak, dördüncüsü Haydarpaşada tesis etmeği düşünmüş fakat bunların her birerlerinin kendince gördüğü mahzurları sayarak hepsini terkedip İstanbul limanının Kumkapı- da Bakırköyün garbına kadar tesisinin en muvafık şe- kil hal olarak kabul ediyor. Şöyle ki: Kumkapmm gar- bında üç kilometro boyunda âbidevi ve tezyini bir liman kısmı bunun Gazi bolvarma ulaştığı yerde (Türkiye ka- pısı) adı ile geniş bir rıhtım ve şeref merdiveni kuru- yor; ve hemen bunun yanında başlıyarak Yedikule Gaz- hanesinin iskelelerinden geçip Bakırköyün garbına ka- dar (Sanayi limanı) ismini vererek asıl limanı kuruyor:

ve limanla alâkadar olarak düşündüğü bütün tesisatı da büyük mikyasta buralara yerleştiriyor. Bu suretle yir- mi kilometro rıhtım ve iki buçuk milyon metro murabba) düz saha ve buna muadil bir su sathını ihtiva edecektir diyor.

Komisyonumuzun mükayese ve kanaati:

M. Agache'ın raporunda gösterdiği gibi Halici deniz altından metropolitenle geçmek mümkün değildir. Zi- ra burada su ve çamur derinliği seksen metroya varır.

Bunun altından geçmeyi düşünmek te olamaz. Çünkü bu irtifaı kazanmak için nivelman bulamaz.

Demiryolunun Sirkeciden sahilden Cibaliye kadar uzatılması şehri en mühim ve kıymetli yerlerden geçe- rek ikiye ayırmasile onaylanamaz. Ayni zamanda bu dü- şüncesi kendisinin «İstanbul ve Beyoğlu mütecanis bir şehir olmalıdır.» diye başlangıçtaki kabul ettiği prensibe de aykırıdır.

Gazi köprüsünün şimdiki yeri değiştirilerek Cibali - Kasımpaşa arasına alınması, köprü boyunu iki katma yakın büyütür. Gazi bolvarınm bu suretle Kasımpaşadan geçerek Kasımpaşa deresini takiben Feriköyüne çıkması şehrin ihtiyacına uygun görülmemiştir. Gerçi bu arterin bir noktasında ikinci bir yol ayırarak Beyoğluna çıkmak- ta ise de kabul ettiği yol meyil ve arızalarile bu yolların tesisi de çok güç görülür. Bundan başka limanın buraya kadar uzatılması için Halicin iki sahiline yapılması ge- rek olan limana elverişli rıhtımların, arazinin tabiatı iti- barile güçtür. Binaenaleyh limanın Haliçte genişletile- rek tesisi münasebetile Gazi köprüsünün ve Gazi bolva- rınm yerlerinin bu suretle değiştirilmesinde hiç bir ba- kımdan fayda görülmediği için isabetli bulunmamıştır.

Esasen bu büyük tadilâta rağmen limanın genişletilmesi plânına büyük bir fayda temin edilmiş olmıyor. Serbest limanı, Yenikapıda yapıyor. Serbest limanla ticaret lima- nı ayrı ayrı yerlerde birbirile hiç rabıtası olmadan ku- rulması da uygun görülmemiştir. Eski Eleftros ve Teodos limanının da Yenikapıda bulunmasını bu yerin serbest liman olarak intihabındaki düşüncesine isabetli bir de- lil olarak göstermektedir. Halbuki o zamanki limanla bu- günkü liman ve o zamanki şehirle bugünkü şehir teşek- külleri ihtiyaçları arasndaki büyük farklar düşünülünce eski limanın burada bulunması yeni liman yerinin yakı- nında bir rolü olmadığı düşüncesine varılır.

M. Lambert bütün limanları İstanbulun cenup tara-

(3)

fmdan Marmara sahilinde kuruyor. Ve liman gerisine de büyük sanayi mıntakasını yerleştiriyor. Bu sahil şid- detli cenup rüzgârlarına maruz bulunması hasebile bu- rada bilhassa M. Lamber'in düşündüğü gibi büyük bir liman tesis ve idame masrafı çok pahalıya mal olur.

Vakıa bu büyük limanın tesisine üç merhale ve iki mü- temmim maddeye ayırmakta ise de limanın böyle par- ça parça tesis ikmaline kadar geçecek zamanda bir çok müşkilleri doğuracağı gibi hepsinin birden yapılması da mümkün ve gerekli görülmemiştir. Büyük sanayi mınta- kasmın İsianbul tarafında ve bu büyük limanın gerisin- de bulunması şu bakımdan da isabetli bulunamamıştır.

Sanayi için lâzım olan ham maddelerin çoğu Anadolu- dan gelip deniz vasıtasile bu tarafa geçecek ve fabrika- larda işlendikten sonra yine çoğunun denizi geçerek A- nadcluya geçmesi zarurî olacaktır ki ökonomik bakımın- dan doğru bulunmamıştır.

M. Elgötz bu hususta en bilgili bir mütehassısın söy- liyebileceği düşünceleri ortaya koymuş, Haliçte ve Ye- nikapıda liman kurumunun güçlüklerinden bahsederes Haydarpaşada olmasında hem tesis daha kolay hem de Anadolu ile münakalâtı daha iyi bir şekilde temin edil- miş olur. Bu düşüncelerini şimdilik bir mütalea şeklinde söyliyerek kat'i olarak yerinin tayinini memleketin ikti- satçılarına bırakmağı muvafık buluyor. Ancak mevcut limanın Sarayburnuna kadar beş yüz metre uzunluğun- da şimdiden genişletilmesini teklif ediyor.

Hulâsa: Komisyonumuzca Elgötz'ün düşünceleri en uygun görülmüştür.

3. — Şehrin muhtelif ülkelere ayrılması

M. Agache: Şehri büyük ve küçük sanayi, ticaret, müş- terek ve hususi meslekler bölüklerine ayırmıştır. Sayfi- ye yerlerini ve bina yapılmaması gerek olan yerleri, or- man ve bahçe yeri de göstermiştir. Bu bülke taksimatı- nı şu şekilde düşünmüştür: Serbest liman Yenikapıda, ticaret limanın da Haliçte kurduğuna göre bu iki liman arasını biri Gazi bolvarı boyunca öteki de Eminönü, Çar- şı, Lâleliden geçmek üzere iki koldan ticaret bülkeleri kurarak birleştiriyor. Beyoğlu yakasında eski bülkeleri yerinde bırakmakla beraber Kasımpaşadan Karaköyüne açtığı Gazi bolvarı temdidinin sonuna kadar da ticaret bülkelerini genişletiyor. Üsküdar tarafında Paşalimanın- da ufak bir sanayi bülkesi yaparak bunun çerçevesinde Paşalimanı ve Şemsipaşa dahil olduğu halde bir ticaret bülkesi göstermiştir. Ve Halicin Beyoğlu sahilinde Ka- sımpaşanm biraz ilerisinden yani Haliçte kurmak istedi- ği limandan sonra başlamak üzere bugünkü Mezbahanın nihayetine kadar ve bir de Marmara sahilinde Sur dı- şından 500 metre mesafeden başlıyarak Bakırköye ka- dar ve'bir de Yeşilköy tarafında şimendifer hattının şi- mal kısmında birer sanayi bülkeleri kuruyor. Haydarpa- şada Mühürdardan, tekmil Kadıköy ve İskele mey "lanı düzlüğünü de ihtiva etmek üzere Harem iskelesine kadar bir sanayi bülkesi ayırmış ve Haydarpaşada eski Tıbbiye mektebinin önünde de bir ticaret bülkesi kurmuştur.

Ticaret bülkelerinin dışına müşterek meskenler ve onların dışında da tek evler kurumunu uygun görmüştür.

Boğaziçinde bugün mevcut olan İstinye doklarını, Çu- buklu gaz depoları. Umur yerindeki kurumu. Kuruçeşme-

deki kömür depoları için her türlü hukuku tayin eden makul bir nizamname ile bu sanayi merkezlerinin mev- cudiyetine katlanıp bu yerlerin büyümesinin ve çoğal- masının önüne geçmeli ve bu çok güzel sahillerde yeni- den sanayi merkezleri kurulmasına meydan verilmeme- lidir; diyor.

M. Elgötz: Şehrin bülkelere ayrılışında serbest saha- lar, kültür yerleri, dükkân yerlerile çalışma yerleri ve evlerle bunlar arasında samimi bir bağ bulunmak gerek- tir, düşüncesini söyledikten sonra şehri iskân, iş, küçük ve büyük sanayi, idare, kültür, boş bırakılacak sahalar liman ve teferrüatı bülkelerine ayırmıştır.

İş bülkesi: İstanbulda Cibaliden başlıyarak Karaköy köprüsüne kadar deniz kıyısından gidiyor; oradan tram- vay yolile Sirkeci - Demirkapı, Soğukçeşme ile Mahmut- paşa eteği arası Tahtakale, Unkapam, Küçükpazar ve Zeyrekten geçerek tekrar Cibaliye varıyor ki bu sahayı iş bülkesi olarak ayırıyor. Beyoğlu yakasında Perşembe- pazarı, Bankalar caddesinin iki tarafı, Azapkapısma gi- den yoldan Kasımpaşaya kadar olan kısım yukarıda Tarlabaşı ve Beyoğlu caddelerinin iki tarafını iş bülkesi olarak ayırmıştır. Üsküdar tarafında altı yerde küçük iş ve ticaret merkezleri, Haydarpaşada bir, Kadıköyün ortasında birer iş ve ticaret bülkeleri ayırmıştı. Haliç sa- hilinde Cibaliden Ayvansaraya kadar küçük sanayi, Ay- vansaraydan Sünnet köprüsüne kadar ve Beyoğlu sahi- linde de Gazi köprüsünden yine Sünnet köprüsüne kadar olan kısmı iş bülkesi olarak ayırmıştır. Dumanlı ve ko- kulu büyük sanayii, memleketin havasını bozmamak dü- şüncesile kale duvarları dışına, uzak olarak kurmuş, sur dahilinde bugün1 mevcut olan fabrikaların sur dışına çı- karılmasını düşünmüştür.

Kadıköy tarafında, Kurbağalıderede demiryolunun ar- kasında bir sanayi merkezi göstermiş ve orasını hem de- miryolu ve hem de Kurbağalıdereyi temizliyerek kara ve su yollarile şehre bağlamıştır. İdare bülkesi olarak Di- vanyolu ile Beyazıt ve yukarıda söylenen ticaret bülkesi arasını ayırıyor.

Kültür bülkesi: Bu tâbire bütün bilgi kurumlarile beraber bütün âbideleri de soktuğu görünmektedir. Buna göre ayırdığı yerler de şunlardır:

İstanbul tarafında Sarayburnu parkından kalan ka- le içi, kale dışında yaptığı demiryoluna muvazi yol ile Ayasofya - Sultanahmet - Şehit Mehmetpaşa camileri- ni alarak Divanyolu sağında ve solunda takriben yüz metre kadar bir saha ile Beyazıt ve Süleymaniyenin şi- malinden geçerek Direklerarası caddesinin şimalinde yi- ne takriben iki yüz metroluk bir saha alarak Fatibe ka-

dar gider. 1 - ».

Beyoğlu tarafında Taksim bahçesinden itibaren tramvay caddesinin Galataya kadar, cenubî şarkta 200 - 500 metro arasında değişen bir saha ayırmaktadır.

İskân mmtakaşı olarak ta bu bülkelerin dışında kalan yerleri de buna tahsis etmiştir. Ayasofya - Sultanah- met, Marmara versanım, Beyoğlunda Taksim - Harbiye - Tarlabaşımn bulunduğu sahayı nasıl ayrık evlerle kur- mak gerekli olacağını ayrıca bir plânla göstermiştir.

İM. Lambert: Liman bülkesi yukarıda söylenmişti. Ka- le içinde liman gerisinde hafif sanayi bülkesi ve kale dışında iki yüz metre kadar bir yeşil sahadan sonra de-

(4)

iliz kıysmda ağır sanayi ve gerisinde hafif sanayi bül- keleri ayırmış, Yenikapıda Türkiye kapısı dediği geniş rıhtım, gar ve bahçeler içerisinde büyük binalar, geri- sinde de geniş ticaret bülkesi kurmuş ve bu bülkeyi Gazi bolvarı boyunca ilerletmiştir. Üniversiteyi genişleterek yerinde bırakıyor. Burasını kültür bülkesi olarak ayırdığı gibi ayrıca mahallelerde de mevzii kültür merkezleri dü- şünmüştür. İstanbulun sanat, güzel sanatlar merkezini e^ki hipodromun şark cenubunda kuruyor. Milli tiyatro- yu bugünkü Ticaret mektebinin olduğu yere kuruyor.

Bugünkü müzelerin bulunduğu yerlere müzelerden başka yeni bir Şehir hafriyatı Müzesi ve Marmaraya karşı güzel tarasalı bir bina yaparak Milli kütüphane ve yeni bir güzel Sanatlar akademisi koyuyor.

Sultanahmet ile Ayascfya arasında halk bahçeleri yapmış ve bunların isimlerini de raporuna iliştirmiştir.

Beycğlur.da mevcut ticaret bülkelerinden başka bazı mer- kezler daha ayırmış ve hattâ Üsküdar tarafında da bazı yerler göstermiş ise de bunlar, pek sarih ifade edilmemiş olduğundan maksadını sarahatle anlamak mümkün ol- mamıştır.

Yukarıda sayılan bülkelerle aşağıda söylenecek spor sahalarından dışarıda kalan yerleri de iskân bülkesi ola- rak ayırmış bulunuyor.

Komisyonumuzun kanaati:

Her mütahassıs şehrin bülkelerinı, kurduğu limana ve düşündüğü ana yollarına göre ayırır. Bunlarda iyi isa- bet edemeyince tabiîdir ki bülke taksimatında da isa- betsizlikler olacaktır. Böyle olmakla beraber düşünüşler - deki bazı farklar da dikkat nazarını çekmektedir. Meselâ Agache, Halicin şimal sahilini sanayie, cenup sahilini ise kısmen ticaret kısmen de iskâna ayırmıştır. Lamber de Halicin cenup sahilini kısmen ticarete kısmen de iskâna ayrılmıştır. Elgötz ise her iki sahili tamamile küçük sa- nayie tahsis etmiştir. Halbuki Halicin cenup yani İstan- bul kıyısı iskân için iyi bir bülke olmadığı gibi hattâ bu- gün bile buralarda dumansız küçük ve büyük sanayi ku- rulmuş bulunuyor. Lamber'in Millî tiyatroyu koyduğu bugünkü Ticaret mektebinin olduğu yer şehir için bir çok ksımdan uygun değildir. Hipodromun şark ve cenu- bunda kurmağı düşündüğü taşçılık, toprak ve ateş sa- nayii, madencilik gibi sırf sanayi denilen işleri kur- mak ta yerinde bulunmamıştır. Netice olarak Elgötz'ün bu bülke taksimatmdaki düşüncelerinin diğerlerine müreccah olduğu kanaatına varılmıştır.

4. — Şehrin ana yolları:

M. Agache: Eski yollardan mümkün olduğu kadar is- tifade etmeyi söylüyor. Serbest limanla bu limana ait ti- caret merkezini Yenikapıda kurup buradan giden Gazi bolvarı Aksarayı geçtikten sonra mevcut istikameti de- ğiştirip Cibaliye iniyor. Unkapanı (Gazi) köprüsünü de oraya alıp oradan Kasımpaşaya geçerek Kasımpaşa de- resi boyunca Karaköy ve Şişliye kadar götürüyor. Bu yoldan bir kol ile de Beyoğluna, Galatasaraya çıkıyor.

Ana cadde için verdiği bir makta resminde elli metre ge- nişlik göstermektedir. İstanbul ile Beyoğlunu bağlıyan en büyük işlek yolu bunun olacağını düşünüyor. Asıl bugün- kü Gazi bolvarınm nihayeti olan Unkapanmdan karşı- sındaki Azapkapısma feribot ile geçmeyi düşünüyor. Şe-

hir içinde bu yol ile bağlanan bir münakale şebekesi ku- ruyor. Mühim merkezler arasındaki münakalâtın çabuk temini için oto ıstırad teklif ediyor. Kasımpaşada Gazi bulvarı üzerinde bir otogarı kuruyor. Bu otogarlarla bü- yük İstanbulun şehir harici mahallelerile bağlıyacak ve bu otogarların bir kısmı Boğaziçi ve Marmarayı feribot- larla geçerek Anadoluda yapılmış ve yapılacak yollarda iş.iycsektir. Bundan sonra ancak kırk metrodan daha geniş olan yollarda tramvayın bırakılabileceğini söyliyor.

Bir de metropoliten şebekesi kurup Halicin altından ve köprülerin yanından iki defa geçiriyor. Yedikule surları içinden bir yol yapıp bu yolun bitimi olan Ayvansaray- dan karşıya bir köprü ile geçiyor. Bu suretle Halicin ü- zcrinde üç köprü ve bir de feribot kurmuş oluyor. Halicin iki tarafında sahile yakın birer yol düşünüyor.

M. Elg-ötz: Eski yolların muhafaza ve ıslahı tarafta- rı. İstanbul tarafındaki Ayasofya - Beyazıt ve Beyazıt- caıı Beyazıt - Edirnekapı, Beyazıt - Aksaray - Yedikule, Aksaray - Silivrikapı, Aksaray - Topkapı yollarını ge- nişleterek bırakmış. Marmara ile Haliç arasında derin yol çizmiş. Haliç ve Marmara sahillerinde birer yol gös- termiş, kaleyi takip ederek kalenin içinde ve dışında bi- rer yolla şebekeyi bağlamıştır. Bu yolları Karaköy köp- rüsü, Gazi köprüsü ve yeniden tesis ettiği biri Eyüpte ve biri de Balatta iki köprü ile Beyoğlu yakasına geçilmiş- tir. Beyoğlu tarafında Kâğıthaneden başlıyarak Haliç ve Boğaziçi sahillerinde birer yol çizmiştir. Karaköyde, A- zapkapısmda, Kasımpaşadan, Hasköyden ve Sütlüceden içeriye doğru yollar göstermiş, Taksim ile Şişhane ara- sında gidiş ve geliş için ayrı iki yol düşünmüştür. Boğaz sahilindeki yoldan da Taksim - Şişli ana damarında bi- ten arzani yollar göstermiştir. Beyoğlu caddesi gibi iki tarafında kıymetli binalar yapılmış dükkânlı yolların ge- nişletilmesi için iki tarafta arkatlar yapıp trotuvarı bu arkatlar altına almasını düşünmüştür.

Yol genişliklerini rasyonel olarak tayini için makul ve hesaplı esaslar göstermiştir. Şişliden Galataya gelip Karaköy köprüsünün yanında yine dubalar üzerinde ku- rulmuş bir köprüden geçtikten sonra Beyazıt ve Aksara- ya giden metropoliten de düşünmüş ve bu metropolite- nin maktaları, meyilleri, istasyon araları, tren sür'atleri hakkında malûmat vermiştir. Tramvay ve otobüsler ara- sında bir mükayese yaparak tramvaylar için ilk tesisle- ri pahalı daimi masrafları az, otobüsler için ilk tesisleri ucuz daimi masrafları pahalıdır diyor. Tramvay en mü- him mahzuru mahreki tamamile sabit olduğundan son zamanlarda elektrikle işliyen ve yol üzerinde mahreki tamamile sabit olmıyan troplebüsler icat edilmiştir. Bu metropolitene hizmet etmek üzere de bir tramvay veya otobüs ve yahut troplebüs şebekesi kurmağı düşünüyor.

Bu şebekenin mühim kısmını mevcut tramvaylar teşkil etmektedir diyor.

M. Lambert: Yenikapıda (La porte de la Turquie) is- mini vererek yaptığı limanın gerisinde abidevî bir mer- kez elmak üzere büyük meydanlar yapıp buralara yeni pazarı, exposition, ticaret merkezi ve saraylar gibi bü- yük binaları buralarda yapmağı düşünüyor. Bundan baş- ka Aksarayda da ayrıca bir meydan kuruyor. İstanbulun ana yollarının mühim bir kısmını meselâ Belgrad kapısı Silivrikapısı, Kumkapı ve yeni Hipodromdan gelen yoı-

(5)

larla Beyoğluna üniversite bülkesine, sanatlar bülkesine, Eskipazara, Sirkeciye giden bütün yolları bu meydanlar- da birleştiriyor. Marmara sahilinde Sarayburnu kısmın- da bir korniş yolu düşünmüş; bu yol için iki sureti hal göstermektedir: Biri Sirkeci garım Yenikapıya alarak demiryolundan kalan yere yapmak, diğeri de gar yine Sirkecide kaldığı halde demiryolunun üstüne alarak Çat- ladıkapıdan yükselmeğe başlıyarak İshakpaşa yangın ye- rinde Arastalar civarından geçip Topkapı sarayının alt tarafından geçerek iki kola ayrılıp biri Sirkeciye diğeri de Sultanahmede çıkıyor. Bunlardan başka Şark - Garp istikametinde üç mühim yol düşünmüştür: A. Samatya - Yedikuleden gelen yol, B. Şark - Garp istikametinde merkezî büyük yol diyerek Gazi bulvarım gösteriyor. C.

Silivrikapı ve Hekimoğlu Alipaşa camiinden gelen yol Bu yollardan başka Davutpaşa camii, yeni stadyom, es- ki Alipaşa arasnda bir yol daha yapıyor; Mevlevihane - Topkapı yollarını da tadil ederek bu yol ile birleştiriyor.

Yeni hipodroma yeni merkezden altı yüz metre tuli yüz elli metre genişliği olmak üzere geniş bir cadde ge- çiriyor. Bu yolları bu suretle yaparak bunların ateş ke- sici bir yararlığı olacağını da söylüyor. Haliç yollarında Belediyenin mevcut istikametlerini bazı tadilâtla kabul ediyor. Hal civarını daha ziyade genişleterek düzeltiyor.

Unkapanından bir yol ayırarak yukarıya doğru çıkıp yük- sek korniş şeklinde Fatih ve Çarşambaya doğru uzatı- yor. Bir de aşağı korniş yaparak küçük Mustafapaşadan Sultanselime götürüyor. Halici geçmek için biri Balatla Hasköy arasında öteki Ayvansaray iskelesi civarında iki köprü daha kuruyor. Yollara en çok % 8 meyil veriyor;

bu yolları düz yollarda müstakim, arızalı yerlerde mün- hani yapmalı diyor. Bundan başka ikinci derecede yollar daha yapıyor; Yenikapıdaki yeni merkezden Bey azıda bir yol ve bundan ayrılıp Divanyolu caddesine muvazi bir yol yaparak Sultanahmede getiriyor. Bir yol da Kü- çük Lângadan, Nişanca ve Kumkâpıdan geçerek ikiye ayrılıyor: Biri Marmara kornişi ile ve yahut garın Sir- kecide kalması halinde demiryoluna muvazi bir yol ile birleşiyor; biri de şimale dönerek İshakpaşa yangın ye- rinden geçip Sultanahmet meydanına geliyor. Beyazıt ile Sultanahmet meydanı arasındaki Divanyolu caddesinden Çemberlitaşdan itibaren bir kol ayırıp bunu Çemberlita- şm arkasından çıkarıyor. Ve burada bir tarafa gidiş ha- reketi prensibini kabul ediyor.

Yangn yerleri için de yol şebekeleri kuruyor.

Beyoğlu tarafı için prensip olarak Galata ve sahil- lerle yukarı mahalleler arasında yol tesisi lüzumundan bahsedip otomobillerin çıkması için Galatada helezonî yollu bir kule yapılmasını düşünüyor. Kuleden çıktıktan sonra ufki bir köprü ile Galata kulesi civarına geçiliyor.

Azapkapısı, Kasımpaşa, Dolmabahçeden de yukarı çıkan yollar yapıyor.

Üsküdar cihetinde Belediyenin mevcut istikametleri- ni muvafk bulup Bülbüldere caddesinin Yenicami civa- rındaki çıkışının tadilini Yeniçeşme ile Çınar caddesi arasının açılmasını ve Üsküdardan Bağdat caddesine müntehi bir yol açılmasını, şark ve şarkı şimaliye doğru yolların genişletilmesini ve bir de Asya korneşi namile bir korniş yapılmasını söylüyor; Boğaz sahilinen gelen korniş yolunu Üsküdar, Haydarpaşa, Kadıköy sahilleri- ni takip ile Modadan karşı tarafa yani Küçük Modaya

bir viyadük ile geçirip Yoğurtçu parkına doğru, götü- rüyor.

Raporuna çeşit çeşit yol arzani profilleri de iliştir- miştir. Tramvayla otobüsleri bugünkü karışık vaziyette bırakmayıp Belediyenin nezareti altında birbirini; mü- temmim bir vaziyette tanzim ederek işletmek lüzumun- dan bahsediyor.

Komisyonumuzun kanaati:

Eski yollardan mümkün olduğu kadar çok istifade etmek lâzım geldiği mütaleasında her üç mütehassıs ta birliktir.

M. Agache'ın Gazi bulvarının, en büyük fayda olarak düşündüğü limana kazandırmak maksadile yaptığı, ta- dilâtı hakkındaki mütaleamızı Liman bahsında söyle- miştik. Bu tadilâttan tasavvur ettiği ikinci bir fayda da az meyilli olması dolayısile üzerlerinde en seri. seyrüse- feri temin etmek mümkün olduğu için İstanbulun Beyoğ- luna bağlıyacak zaman itibarile en kısa bir yol olarak düşünmesidir. Halbuki bu yol Feriköy ve Şişliye gidiyor;

vakıa bu yoldan Beyoğluna da bir kol ayırıyor. Fakat bu yolun heyeti umumiyesi itibarile Beyoğluna çıkacak her noktai nazardan en kısa olmak üzere Unkapam - Beyoğlu yoluna faik olamaz. Kaldı ki tasavvur ettiği bu geniş yol tesis masrafı itibarile arazinin çok arızalı ol- masından dolayı yapılamaz denilecek derecede çok mas- raflıdır. Hattâ bugünkü Gazi bulvarı trasesine göre daha ucuz bile olsa tercihini gereklendiren bir sebep görülme- mektedir.

Düşündüğü mühim münakale merkezleri arasında oto ıstartlar tesis ve 40 metreden az geniş yollarda tram- vayların kaldırılması teklifi isabetli görülmemiştir. Met- ropolitenin Halicin altından geçmesi de mühim değildir.

M. Elgötz: Mevcut yolları genişleterek tadilen ibkası prensibini ve kurduğu yol şebekesi makul görülmüştür.

İki tarafı kıymetli binalarla dolmuş dükkânlı binaların genişletilmesi için gösterdiği arkaplı tertip yapılması mümkün bir sureti haldır. Esasen bu gibi yerlerde bulu- nulabilecek sureti hallerden birisi de ancak budur. Yol genişliklerine ait sözleri ve hesapları doğrudur. Metropo- liteni Karaköy köprüsü yanında kurduğu dubalı bir köp- rü üzerinden geçirmesi en iyi bir sureti haldir. Hulâsa:

Buzatın yollar hakkındaki düşünceleri rasyonel bulun- muştur.

M. Lambert: Liman yerini ve şehrin ana merkezini Yenikapıya naklettiğinden ana münakale yollarını da buraya bağlamış ve bu suretle isabetsiz temele istinat eden yol teşkilâtı da muvafık görülmemiştir. Aksarayda kurduğu büyük bir meydana yedi yolu birden getirmiş olması tıkanma yapacağı şehircilikte mücerrep olduğun- dan muvafık bulunmamıştır.

Karaköyde kurmak istediği helezonî kulenin masra- file mevcut yolu gereği kadar açmak ve yürüyüş akın- larına daha fazla rahatlık vermek mümkündür.

Netice: Gerek yol şebekesi, gerek yol genişlikleri ve şekilleri hakkındaki bu üç zatın düşünce ve görüşleri hakkında M. Elgötz'ün mütalealanmn daha yerinde ol- duğu kanaatına varılmıştır.

5. — Demiryollar ve istasyon:

M. Agache: Sirkeci garını eşya ve liman garı olarak bırakıyor. Yolcu garını Yenikapıya götürüyor. Böylece

(6)

Sirkecide -artacağını düşündüğü yerlere de asri iskân ma- halleleri düşünüyor. Avrupa ile Anadolu demiryollarının bağlanmak için Şark demiryolundan Yeşilköyden bir kol ayırarak Çifteburgaz, Alibey ve Kâğıthane köylerinden geçerek ' Bebeğe bir demiryolu getirerek Arnavutköyü - Vaniköy İrasında bir köprü ile geçip oradan Anadolu de- miryolunu birleştiriyor. Ayrıca Yenikapıda kurmağı dü- şündüğü yolcu münteha garile Haydarpaşa istasyonu arasnda. da feribot münakalesi düşünüyor.

M. Elgötz: İstanbul için demiryolu meselesinin halli çok güçtür. Çünkü arazi girintili çıkıntılı olduğu gibi Ha- lici ve Boğazı atlatmak ta çok güçtür dedikten sonra İs- tanbulun şimendifer tesisatını, rapor ve plânlarına göre şu tarîda;tertip ettiğini görüyoruz:

Yolcu istasyonunu Sirkecide bırakıyor; şehirde dü- şündüğü sanayi mıntakalarına demiryolunu götürüyor.

Şöyle ki: Kale dışında Gazlıçeşme civarından bir kol ayırıp, kısmen tünel ile geçerek. Eyübe indiriyor. Oradan bir kol Ayvansaraya doğru getiriyor, ikinci bir kol da aksi istikamete giderek karşı sahile geçiriyor. Ve oradan da iki kola ayırarak biri Sütlüce ve Hasköy civarında düşündüğü sanayi mıntakasına hizmet ediyor. Diğeri de, kısmen yine tünel ile geçerek, Kasımpaşadan eski Bahri- ye nezaretinin- 100 metre ilerisinde kurmağı düşündüğü Beyoğlu- eşya ambarına getiriyor; bu suretle Beyoğlu ve Galata mıntakasına gelecek eşyanın depoları meydana getirilmiş oluyor diyor.

Rumeli ve Anadolu hatlarının Boğazın en dar yeri olan Rumelihisarından geçirilmesi mülâhaza edilebilirse de bunun tesis masrafı çok pahalı olacağı gibi Boğazı geçmek üzere kurulacak bir asma köprünün bilhassa harp zamanında emin bir vasıta olamıyacağı cihetle burada feribot tesisini muvafık görüyor. O halde feribot ile bir- leştirildiğine göre bu kadar masrafı yapmağı yani demir- yolunun Boğaza kadar getirilip oradan da Haydarpaşa- ya bağlanması için ihtiyar edilecek büyük masrafın de- ğeri ve yeri olmadığmı söylüyor. Binaberin Rumeli ve A- nadolu yakalarındaki demiryollarının irtibatını feribot- larla temini muvafık olacağını söylüyor. Anadolu cihe- tindeki demiryolunun bugünkü vaziyetini muvafık bulu- yor. Yalnız Kurbağalıdere nihayetinde düşündüğü sana- yi mıntakasını da bir kol ile demiryoluna bağlıyor.

M. Lambert: İstanbul demiryolları için iki sureti hal düşünüyor: Biri istasyonun Sirkecide yerinde bırakarak ıslah etmek, diğeri de istasyonu tekmil teferrüatile Y e - nikapıya kaldırmak.

Boğazı geçmek meselesi bir köprü veya tünel ile hal- ledildiği takdirde Avrupa ve Asya sahilleri arasından bir feribot servisi tesis ve iskelelerinin bu işe müsait olacak veçhile inşası elzemdir. Plânımızda Avrupa sahilinde ve Sirkecide bir yolcu ve arabalar için feribot nihaî garı ta- savvur edilmiştir ki bu garın teşekkülü şu suretle olacak- tır: İki iskele, idare binaları, intizar holü ve arabaların tevakkuf mahalli.

Bundan başka Sirkecide Sarayburnuna doğru 500 metre ileride ikinci bir iskele yeri de düşünülebilir, diyor.

Anadolu hattı için de feribot iskelesinin istasyonun daha şimal tarafında kurulmasını düşünüyor.

Komisyonumuzun kanaati:

M. Agache Sirkeci istasyonunu eşya garı olarak bira-

6 6

kıp yolcu istasyonunu Yenikapıda olarak, bu suretle Sir- kecinin hem kalabalığını azaltmağı hem de yer kazan- mağı düşünüyor. Komisyonumuzca bu tedbir Sirkecideki izdihamın esasen şimendiferle gelen yolcu kalabalığın- dan ileri gelmediğinden Sirkecinin kalabalığını azaltacak mahiyette görmediği gibi gardan bu suretle yer kazanı- lacağı düşüncesini isabetli bulmamıştır.

Demiryolu için gösterdiği güzergâhı takip ile Boğaz- içini köprü ile geçmeği bediî, fennî ve ökonomik bakım- lardan isabetli görülmediği gibi ihtiyacı da karşılamadığı fikrindeyiz.

M. Elgötz: Rumeli cihetinden şimendiferlerin Halice getirilmesi ökonomik bakımdan gerek olursa bu şekil bir sureti hal olabilirse de bugünden bu ihtiyacı düşünmeğe mahal olmadığı mütaleasındayız.

Anadoluya geçmek için feribotun asma köprüye mü- reccah olduğu düşüncesi uygun görülmüş ve feribot is- keleleri olarak düşündüğü yolcu iskelelerinin Sirkeci - Haydarpaşa arasında olmasını uygun bulmuş; ve eşya istasyonunun Sirkeciden kaldırılması da isabetli görül- müş ise de bu istasyonun Yedikule sur haricinde kurul- ması belki merkezden fazla uzakta bırakılmış olması dti- şüncesile karşılaşabilir.

M. Lambert: Şimendifer hakkında düşündüğü su- reti halden şimendiferi Sirkecide bırakarak yalnız ıslah etmekle iktifa etmesi, limanı bütün tesisatile beraber Yenikapıda kurduktan sonra şimendiferin bu limanı kat- ederek Sirkeciye kadar gelmesi lüzumsuz olur. Tekmil şehir merkezinin Yenikapıdaki kurulması hakkındaki mü- taleasmın isabetli görülmediği yukarıda liman bahsmda söylenmiştir; o halde şimendiferin tamamen Yenikapıda kalması da bittabi doğru olamaz.

Netice: Şehrin şimendiferler hakkındaki bu üç mü- tehassısın mütaleasından M. Elgötz'ün düşünce ve görüş- lerinin diğerlerine nazaran daha yerinde olduğu anlaşıl- mıştır.

. — Hava yollan:

M. Agache: İstikbalin nakil vasıtaları tayyaredir.

Mevcut Yeşilköy ve Büyükderedeki tayyare merkezlerine özenle bakıp gerekse ıslah ve tadil edilmeli ve şehre seri seyrüsefere müsait hususî yollarla bağlanmalıdır.

M. Elgötz: İstanbulda tayyare istasyonlarma ehem- miyet verilmelidir diyor. Ve İstanbuldan geçebilecek tay- yare servislerini sayıyor; ve deniz tayyare istasyonu için Çekmece gölünün, kara tayyare istasyonunun da göl ile deniz arasındaki kara parçasının müsait göründüğünü söylüyor. Ve bu halde aradaki yolun tamamen deniz sa- hiline alınması lüzumundan bahsediyor. Daha iyi tetkik ederek arazinin bu işe pek elverişli olmadığı anlaşıldığı takdirde Yeşilköyde demiryolunun sahil tarafmdan deniz tayyare istasyonu ve kara tarafında da kara tayyare is- tasyonu yapıp bunlar demiryolu altından bir yol ile bir- leştirilmelidir diyor. Ve Sarayburnundan geçmek üzere sahilden yaptığı yol buraya kadar gelmelidir; buraya trenle de gelinebilir diyor.

M. Lambert: Bugün İstanbul, Avrupa tayyare yolla- rından birinin müntehasıdır. Yeşilköy istasyonunu bugün için kâfi görüyor. İstikbalde bunun muhtemel tevessüünü ve yahut garba doğru daha iyi bir mevkie naklini düşün- mek icap eder diyor. Bu sual hali hazırdaki vazifemize

t

(7)

çok yabancı olduğundan bu mesele üzerinde israr etmi- yoruz. Bununla beraber İstanbulun tayyare ile geçerken de güzel görünmesi için verilmesi icap eden şekilleri dü- şündüm diyor.

Komisyonumuzun kanaati:

M. Agache ile Elgötz her ikisi de tayyare istasyonlarına lâzım gelen ehemmiyeti vermişlerdir. Yalnız M. Ağaş tay- yare istasyonlarını bugün olduğu yerlerde bırakmış M. El- götz ise deniz ve kara tayyare istasyonlarını ayni yere almağı muvafık görmektedir ki bu fikir komisyonumuzun kanaatine de uygun gelmektedir.

M. Lambert, bu meseleyi şimdilik vazifesine yabancı addederek o kadar ehemmiyetle mütalea etmediğini ifa- de etmiş bulunuyor.

7. — Serbest sahalar: Spor sahaları, parklar ve bah- çeler.

M. Agache: Şehirlerde açık sahalar bırakılması çok mühimdir. Bu, şehrin % 10 - 15 i kadar alınır. Mevki- leri de her yerden 12 dakikalık bir zamanda çıkılabilecek derecede intihap edümelidir. Büyük spor sahaları bir yerde toplanmalı Aglomerasyonun hemen dışına koruluk yapmalıdır diyor. Plânında da bu prensiplere uyarak Ye- dikule surları dışına kale boyunca koruluk yapmıştır.

Şehrin içinde 500 metre nısıf kutrunda daü-eler çizerek merkezlerinde küçk küçük yeşillikler göstermiştir. Gül- hane parkını Ahırkapıya kadar uzatmış, Stadyomu ve hipodromu da Yenibahçede göstermiştir.

M. Elgötz: Plânde yeni parklar göstermedim; mevcut parklar ve mezarlık sahalarını muhafaza ettim. Ve ye- şil yollar gösterdim. Haliçte vapur iskelelerini parklar- la ihata ettim. İstanbul parklarım garbi Avrupa şehir- lerindeki şekillere benzetmemelidir. Yazın güneş ziyade- dir. Çiçeklerin ve yeşilliklerin muhafazası güç olur. Şe- hir, deniz kenarmdadır. Denizden ve karadan esen rüz- gârlarla havası daima değişir; evleri seyrek ve az kat- lıdır. Burada hava değiştirilmesi Avrupa şehirlerine na- zaran daha kolaydır. Bundan maada Sultanahmedle de- niz arasında bahçeli evler projesi yapmış, Taksimden Harbiye mektebine kadar olan saha üe Beşiktaş tramvay hattı arasında bir park ve bunun da iki tarafma bahçe- li evler projesi yaparak raporuna iliştirmiştir. Esas sir- külâsyon caddeleri aralarında yayalara mahsus yeşillikli yollar göstermiş, cami avlularını yeşil olarak göstermiş, Stadyom ve Hipodromu bu da Yenibahçede yapıyor. Ye- dikule dışında ve Beyoğlu ve Galatamn şimali garbisin- de bahçeli amele mahalleleri ve sebze ve meyva bahçe- leri yapmağı düşünmüştür.

M. Lambert: Stadyom, Hipodrom için Yenibahçe de- resini gösteriyor. Bundan başka mahalle stadları kuru- yor. Bir Eskisaray cenubunda sanatlar stadı, iki tane Üniversite stadı, Kadirga, Kumkapıda, Etyemezde, Çu- kurbostanda, kale haricinde, Beyoğlunda ve Üsküdarda müteaddit spor yerleri gösteriyor.

Şehrin güzel manzaralı yerlerinde Mirador tâbir et- tiği yerleri kuruyor. Ve bunların tanzim şekillerini tarif ediyor. Yenikapıda tesis ettiği ve (Türkiye kapısı) ismini verdiği yerde de büyük büyük parklar yapıyor.

Komisyonumuzun kanaati:

M. Agache: Prensipleri uygun görülmüştür. Yalnız bu prensiplerin tatbiki şekilleri izah edilmemiş yalnız mev-

cut parkın Ahırkapıya kadar uzatılmasını Komisyonu- muz gerekli bulmamıştır.

M. Elgötz: Ağaç prensibini göstermemiş ise de esa- sen cami avlularını, çukur bostanları, mezarlıkları yeşil gösterdiği gibi ayrıca yeşil gezinti yolları da yaptığından neticede mühim yeşillik sahaları kurmuş bulunuyor.

M. Lambert: Gerek spor ve gerek mirador noktala- rında kurduğu yeşil sahalar yukarıda uygun görmediği- mizi söylediğimiz Yenikapıdaki Türkiye kapısından maa- da düşünceleri Komisyonumuzca yerinde görülmüştür.

8. — Asarı atika ve âbideler.

M. Agache: Mütehassısın bu husustaki kısa ve umumi olarak söylediği düşüncelerini aynen yazıyoruz: (Tarihî bir maziye ait asrî büyük şehirlerin çoğunda tatbik edi- len faidelere uyarak evvelâ muhafazası ve kıymetlendi- rilmesi seyyah ve âlimlere faideli olacağından meydana çıkmış veya henüz hafriyat yapılmamış asarı atikayı ha- iz mmtakaları tesbit etmek muvafıktır. Bizans ve Os- manlı mazilerile iki cepheden meşhur olan büyük İstan- bul kadar mimarî arkeolojik hazineleri mebzul şehir az- dır; bunları muhafaza etmelidir. Bu artistlik tarihi ni- şaneler kuru çıplaklığile gösterilmemelidir. Romada ol- duğu ve şimdi Yuııanistanda başlandığı gibi bunların et- rafı güzel bahçeli, güzel manzaralarla çerçevelenmelidir.

Binaenaleyh evvelâ bütün arkeolojik mıntakaların kat'î olarak tespitim elzem olarak telâkki ediyoruz. Sonra şu veya bu âbideyi kapayan ve kuşadan binalara işaret ko- yarak bunları imkân bulundukça tedricen kaldırmalıdır.

Her hangi bir binanın bu sanat eserlerini kapatmaması, manzaralarının ahengini bozmaması için mücavir mın- takalarda yapılacak binaların irtifa ve istikametini ta- yin edici nizamlar koymalı ve âbideleri asrî yollardan ayrarak bahçelerle ihata etmeli, bunları hakikî artis- tik ve arkeolojik gezintilere müsait olacak surette tan- zim etmeli. Bundan başka şehrin ve ufuklarının güzel manzaralı müteaddit yerlerini meydana çıkarmalıdır.

Böylece büyük İstanbulun, seyyahları, âlimleri, sanat amatörlerini çekecek ve alâkalandıracak nesi varsa kıy- met ve şereflendirmiş olur. Eski şehirle yeni asrî şehir, yanyana birbirlerine girmeden ve zarar vermeden yaşa- yabilirler ve yaşamalıdırlar.) demiş ve bunun için yap- tığı plânda da tarihî mmtaka diye kısımları ayırarak 145 adet tarihî bina ve yerleri göstermiştir.

M. Elgötz: Raporunda asarı atika ve âbidat için ay- rıca bir fasıl açmamıştır. Yalnız şehrin imarına ait yaz- dığı her fasılda, bu fasıldaki düşüncelerinin âbidelerle olaıı münasebetlerini tayin ve tasrih etmiştir. Binaberin âbideler hakkındaki düşüncesinin hulâsası şudur:

Başlangıçta. (Bir şehrin şekli, mazisi, iktisadî ve ta- bii vaziyetile tayin edilir. İstanbulun mazisi her köşe- sinde hissediliyor. Son senelerde bu eski ruh yenileştiril- meye çalışılmıştır; bu terakki devam ederken eski âbi- deleri dikkatle muhafaza etmek icap eder; bu suretle şehrin sanatça kıymeti temin edilmiş olur. Bu âbideleri esas sirkülâsyon yollarından yırmak ve birbirine küçük gezinti yollarile bağlamak lâzımdır) diyor. Yollar bah- smda (Eski tarihî yol şebekelerini ihya etmelidir diyor Ve kalenin içinde ve dışında birer yol yapıyor. Sirkeci- den sahil boyunca kale ve denizin güzelliğim gösterecek veçhile bir yol yapıyor. Sultanahmet, Beyazıt ve Eminö-

(8)

nü meydanlarının tarihî ve âbidevi kıymetlerini ehemmi- yetle mütalea ederek buraları için de bir plân yapıp ra- poruna iliştirmiştir. Fennî idare teşkilâtı bahsmda da âbideleri muhafaza ve idare şubesi namile bir şube yapa- rak bu gibi âbidatm bir plân ve nizamlarla muhafazası çarelerinin teminini tavsiye ediyor.

M. Lambert: (Mevcut âbidelerin kıymetini teba- rüz ettirmek) serlevhasile yazdığı kısımda «işbu eskisi - mizde tasavvur edilen ameliyatın revişi ve verdiğimiz ni- zamname şeması pratik mülâhazalara istinat etmekle be- raber şehrin âbide zenginliklerinin tebarüz ettirilmesi fikrinden de mülhem olmaktadır. Serbest sahalar, park- lar ve bu gibi bediî mecburiyetler şeması, bunların umu- mî hatlarını gösterir. Bazılarını zikredelim» diyor. Ve Sultanahmetle civarı hakkındaki düşüncelerini söylü- yor: Burayı denize kadar teraslı ve alçak binalarla inşa etmeli diyor; Sultanahmet camiinin şarkma da âbidenin zarif siluetini inikas ettirecek büyük bir su havuzu yapılmalı diyor. Yedikuleden Ayvansaraya kadar eski ka- lelerin dışını 250 metre arzında ve içini 80 metre arzın- da bir saha ile muhafaza etmeli ve buralara istenilen şe- kilde yeşillik ve ağaçlar dikmeli diyor. Kale kapıları ile civarını pratik olarak iyi bir surette tertip etmeli, bütün kalelerin hepsinin tamiri güç ve pahalı olacağından Yedikule Jüstinyen sarayı grubu gibi arkeologla- rın ayıracağı bir kısmı tarihî ve askeri bir âbide olarak tamir etmelidir. Mütebaki saha fidanlık, taflan ve def- ne gibi kırpılmış ağaçlıklı ve kalelerin dibinde çimenli geniş meydanlar şeklinde bahçe olarak tertip edilir.

Halicin cenubundaki yüksek yerlerden geçen korniş, ki seyyah yoludur, kilise, Fatih, Sultanselim camileri gruplarile Kariye camii, Mihrimah Sultan camii gibi bi- naları da meydana çıkarır. Çizdiğimiz yollar güzergâhın- da İstanbulda o kadar mebzul olan çeşmelerin, türbe ve kubbelerin mahalli ve tezyini kıymetleri nazarı itibare alınmıştır. Bunlar o kadar çoktur ki en zarifleri ve en iyi muhafaza edilmiş olanları ve en faydalı olanları ya- hut tahtelarz sahrınçlar ve saraylar gibi yalnız İstanbul- da bulunanları muhafaza edilmek üzere intihap edilebi- lir, diyor.

Bütün mahallelerde bilhassa zemin arızaları ve bir çok yerlerin inşa edilmiş bulunması spor için saha ayır- mağa müsait olmıyan şark mahallelerinde şehrin ibraz ettiği güzel panaromalardan birini açmak için müsait ol- duğu noktalarda birer mirador tasavvur ediyoruz. Bun- ların tesislerinden maksat gezinti ve istirahat yerleri ol- malarıdır ki sıhhi ve içtimaî hareketlerile, spor mües- seselerile zevk ve turizm müessesatı arasında bir rabıta teşkil eder. Büyük bir âbideyi gösterecek mevkide alçak ağaçlar dikilir. Meyillerinin % 40 ı geçtiği yerlerde alçak kısımlarda servi dikilip devamlı ve müzeyyen bir kaide teşkil eder.

Arkeolojik mmtakalar bahsmda, korniş yollarında âbidevî heyetlerin etrafındaki mahalleri himayeye mah- sus yeşil sahalar bıraktığı anlaşılır.

İstanbulun gece görünüşleri hakkında da malûmat vermektedir.

Komisyonumuzun kanaati:

Her üç mütahassıs ta âbidelerin muhafazası ve bun- ların değerlerinin gösterilmesinde müttefiktirler. Yalnız Ağaş ve Elgötz bunları birbirine hususi yollarla bağla- yıp esas siı-külâsyon yollarından ayırmağı serahetle söy- lemişlerdir ki bu düşünce çok yerindedir.

9. — Hulâsa ve nizamlar:

M. Agache: Takdim ettiğimiz imar, tanzim ve tevsi programının her kısmı müteaddit resimler ve sair ev- rakla ikmal edilecek ve bir raporla da izah edilecek ve bunların heyeti umumiyesi plân directeur'ü teşkil ede- cektir. İşbu haritalarla bunları izah ve ikmal eden ve bir çok nizamları ve mecburiyetleri ihiva eden rapor şehrin imarı Charte regulatrice'ni teşkil edecektir; ve bunun için de üç merhale lâzımdır, diyerek bu plânla- rın ihzar ve ikmali için icap eden ameliyat ve vesaitten bahsediyor.

M. Elgötz: Bu fasılda bu imar plânının ikmali için ihtiyacı olan vasıtaları ve buna müteferri kanunları say- dıktan ve bu meyanda şehir plânında adalar taksimatın- da irtifalarile beraber inşaat hudutlarını da göstermek lüzumunu da izah ederek raporuna şu hulâsa ile nihayet veriyor.

«Umumi İstanbul şehrinin eskizi hazırlanırken her cihetce şehrin karakterine uymağa, şehrin tabiî manza- rası gibi tarihî eserlerinin de muhafazası ve daha güzel görünmesinin teminine çalışılmıştır. Bu asır, bütün ek- sikliklerin ortadan kaldırılmağa çalışıldığı bir zaman o- lup İstanbul şehrini de asri şehirciliğe ve iktisadî şart- lara muvafık ve tarihi kıymetine lâyık bh mevkie getir- meğe uğraşılmıştır.

Gaye şudur: Zengin ve tarihî mazisi olan bu ren- garenk hayatlı şehre iktisaden emin ve esaslı bir istik- bal hazırlamaktır »

ıM. Lambert: İstanbul şehir nizamatı diye:

Halicin cenup kısmındaki İstanbulu aksama ayırıp her birinde: müsaade edilebilecek bina yüksekliği ve ar- sanın ne kadarına bina yapılabileceği ahkâmı koyuyor:

İstanbul ve Beyoğlu için iki ayrı nizamname lâzım ol- duğunu söylüyor, şehrin cephesini tabii eşkâle göre tes- bit ve inkişafının en iyi bir şekilde olmasını temin ettik- ten sonra İstanbulun ikinci ve kat'î nizamnamesinin tet- kikine başlanmalıdır, diyor. İnşaat nizamnamesi ticari ziyadar ilânlar, seyrüsefer nizamnameleri, polis mevkile- ri hakkında notlar yazıyor.

İstanbul plânının tesbiti için bir Fen İşleri Müdü- riyetine tâbi bir nâzım plân daimi Ofis ve bir de İstan- bul plânı İstişarî Komitesi namile iki heyet teşkil ediyor.

Ve İstanbul plânının tesisi için lâzım olan vesaiki ayı- rıyor.

Netice: İstanbulun imar projesi içinde bu üç müte- hassıstan hangisinin tercihi daha muvafık olacağına da- ir olan tetkikatımızda her üçünün raporlarile eskizleri inceden inceye araştırılarak fasıl fasıl mükayeseler ya- pılmış ve her fasıldaki Komisyonumuzun kanaati tesbit edilmiş olarak hazırlanan bu raporumuz Jüriye sunul- muştur.

— K o m i s y o n azaları —

Arkitekt. Aylık mimarî, şehircilik ve tezyini sanatlar mecmuası. İmtiyaz sahibi Mimar Zeki Sayar.

Neşriyat müdürü: Mimar Abidin Mortaş.İdare yeri: Anadolu han No: 24. İstanbul. Basıldığı yer: Mat- baacılık ve Neşriyat T. A. Ş. Klişe Nenan

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

[r]

Direkler evin dere- cesine göre işlenmeden bırakıldığı gibi ayrı ayrı renklere d

% 60 mı, üçüncü mevkili bir D treni vagonunun ise ancak % 38 ini doldurabilir. Ekspresle yapılan uzun yolculukların git- tikçe daha ziyade tayyareye ve eğlence seyahatlerinin

Katranlı şo- salarda sık sık tesadüf edilen dalgalanma, kay- paklık, Macadam - Mortier şosalarda yoktur.. Hem daha az bombumanlı ve çok daha düzgün bir yol

Bina bir bahçe ortasında, karı koca, iki çocuk ve bir hizmet- çiden mürekkep beş kişilik bir ailenin her.. mevsimde

İstas- y o n yolu ikinci dereceye iniyor, bunu bu hale koymak hiç bir vakit doğru değildir.. Esasen, bu yolda diğerinde olduğu gibi büyük

Klâsik fikir ve kanaatleri artık biline bili- ne eskimiş iğri büğrü hatlarla, mahzurları tat- bikatta bir kere tekrar ile anlaşılmış yıldızvari meydanlarla (bir