• Sonuç bulunamadı

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI KERBELÂVAK'ASI. (Yüksek Lisans Tezi) Elnure AZİZOVA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI KERBELÂVAK'ASI. (Yüksek Lisans Tezi) Elnure AZİZOVA"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

M AR M AR A ÜNİVERSİTESİ SO SYAL B İLİM LER ENSTİTÜSÜ

İSLAM TARİHİ VE SANATLARI AN AB İLİM DALI

KERBELÂVAK'ASI

(Yüksek Lisans Tezi)

Elnure AZİZOVA

Danışman

Prof. Dr. Mustafa FAYDA

(2)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ... III KISALTMALAR... vı

GİRİŞ

Kaynaklar ve Araştırmalar... 1

Birinci Bölüm KERBELÂ VAK‘ASINA KADAR HZ. HÜSEYİN Hz. Peygamber Döneminde Hz. Hüseyin... 8

Hulefâ-yi Râşidîn Dönemde Hz. Hüseyin... 12

A. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer Dönemi...12

B. Hz. Osman Dönemi... 15

C. Hz. Ali Dönemi...17

D. Hz. Haşan Dönemi... 20

Muâviye b. Ebî Süfyân Döneminde Hz. Hüseyin...24

A. Yezîd b. Muâviye’nin Veliahtlığına Kadar Hz. Hüseyin... 24

B. Yezîd b. Muâviye’nin Veliahtlığına Karşı Hz. Hüseyin...31

(3)

İkinci Bölüm

YEZÎD B. MUÂVİYE’NİN HALİFELİĞİ DÖNEMİNDE HZ. HÜSEYİN VE KERBELÂ VAK‘ASI

I. Yezîd b. Muâviye’nin İktidara Gelmesi... 41

II. Hz. Hüseyin’in Mekke'ye Gitmesi ve Faaliyetleri...48

III. Müslim b. Akîl’ln Kûfe’ye Gitmesi ve Faaliyetleri...54

IV. Hz. Hüseyin'in Kûfe’ye Gitmesi... 65

V. Kerbelâ vak’ası... 79

VI. Hz. Hüseyin’in Başının ve Ailesinin Akıbeti...86

VII. Kerbelâ Vak'asının Sonuçları...92

Üçüncü Bölüm KERBELÂ VAK'ASININ LİTERATÜRE YANSIMASI I. Arapça Literatür... 96

II. Farsça Literatür... 102

III. Türkçe Literatür... 110

IV. Diğer... 117

SONUÇ... 123

BİBLİYOGRAFYA... 125

(4)

ÖNSÖZ

İslam Tarihinin etkisi günümüze kadar devam eden en önemli olaylarından biri hiç şüphesiz Kerbelâ vak’asıdır. Hz. Peygam ber’in torunu Hz. Hüseyin ve az sayıdaki taraftarının Kerbelâ çölünde acımasız bir şekilde katledilmesi ile sonuçlanan bu olay, vuku bulduğu zamandan itibaren geçen on beş asır boyunca müslümanların büyük çoğunluğunun tepkisine ve üzüntüsüne sebep olmuştur. 10 Muharrem 61/10 Ekim 680 tarihinde vuku bulan Kerbelâ olayı, zamanla Ehl-i Beyt’e sevgi duyan samimi müslümanlar ve Hz. Hüseyin'i imam kabul eden Şiîlerin etkisiyle tarihî gerçeklere dayanan vak’a olmaktan çıkarılmış ve adeta efsanevî bir hüviyete bürünmüştür. İslam tarihinin böylesine hassas bir konusunun ilk kaynaklardaki yerini, zamanla uğradığı değişiklikleri ve olay etrafında oluşan efsanevi rivayetleri tespit etmek amacıyla Kerbelâ Vak'ası tez konusu olarak seçilmiştir.

Tez giriş kısmından sonra üç bölümden oluşmaktadır. Girişte genel İslam tarihi, tabakât ve ensâb ile hadis ve edebiyat kitapları gibi sürekli başvurulan kaynaklardan ve konu ile ilgili araştırmalardan bahsedilmektedir.

Birinci Bölümde olayın esas kahramanı olan Hz. Hüseyin’in Kerbelâ vak’asına kadar hayatı ele alınmıştır. Hz. Peygamber zamanından Yezîd b. Muâviye'nin hakimiyetine kadar elli yıldan fazla bir dönem içerisinde cereyan eden olaylarda Hz.

Hüseyin’in yeri üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Kerbelâ vak’asının sebeplerinin anlaşılması açısından önemli görülen bazı hususlar nisbeten teferruatlı şekilde ele alınmış, rivayetlerin değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir.

(5)

Konunun esasını teşkil eden İkinci Bölüm’de, Yezîd b. Muâviye’nin iktidara gelmesi başta olmak üzere Kerbeiâ vak’asına zemin teşkil eden gelişm eler ve vak’anın seyri üzerinde durulmuştur. Hz. Hüseyin’in Mekke’ye gitmek için Medine’den ayniması ve daha sonraki gelişmeler sonucu Kûfe’ye gitmek üzere Mekke’den çıkarak Kerbelâ’ya kadar yolculuğu ve burada şehit edilişi hakkında Sünni ve Şiî kaynaklardaki farklı rivayetlerin değerlendirilmesi yapılmıştır. Bölümün sonunda Kerbeiâ vak’asının vuku bulduğu zamandan itibaren İslam dünyasında süregelen yankılarına değinilmiştir.

Üçüncü Bölüm İslam tarihinin en hassas konularından biri olması hasebiyle Kerbeiâ vak’asının yansıdığı geniş edebiyata ayrılmıştır. Arapça, Farsça, Türkçe ve diğer dillerde (Urduca, Hintçe ve Batı dilleri) olmak üzere, vuku bulduğu zamandan itibaren olay üzerine yazılmış manzum ve mensur bazı eserlerin tanıtım ve değerlendirilmesi yapılmış, ayrıca Kerbeiâ vak’asının Dîvan edebiyatı, dinî-tasavvufî edebiyat, Alevî-Bektâşî edebiyatı içerisindeki mevkii tespit edilmeye çalışılmıştır.

Tezin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen ve tezimi baştan sona tedkik edip değerli eleştiri ve katkılarıyla çalışmama yön veren kıymetli hocam Prof. Dr.

Mustafa Fayda’ya teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Tezin çeşitli safhalarında değerli tavsiyeleriyle bana yol gösteren sayın hocam Prof. Dr. İsmail Yiğit’e, çalışmamı yakından takip eden ve ilerlemesinde büyük katkısı olan Dr. Casim Avcı ve Dr. İlyas Üzüm’e bu vesile ile teşekkürlerimi sunarım.

Yüksek lisans yaptığım süre içinde maddî ve manevî desteklerini esirgemeyen T.D.V. Islâm Araştırmaları Merkezi yöneticilerine, tüm kütüphane ve dökümantasyon görevlilerine de teşekkür ederim.

İstan bul-13.06.2001 Elnure Azizova

(6)

KISALTMALAR a.g.e. ;adı geçen eser

a.g.m. ;adı geçen müellif

AÜİFD :Ankara Üniversitesi liahıiyat Fakültesi Dergisi

b. :bin, İbn

bk. ıbakınız

DDL :Doğu Dilleri Dergisi

DİA T ü rkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

dğr. .diğerleri

EÜİFD ;Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi GÜSBE :Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Hz. ıHazreti

haz. .hazırlayan

İA :İslam Ansiklopedisi (Milli Eğitim Bakanlığı) jÜEF : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

krş :karşılaştırın

nşr. .neşreden

sy. ;sayı

s. ısayfa

SDÜİFD iSüleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat FaküH SÜSBE .'Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü TDV T ü rkiye Diyanet Vakfı

thk. itahkik eden

trc. itercüme eden

ty- ıtarihi yok

UÜSBE ;üludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Yy. :Yüzyıl

yy- :yayın yeri yok

(7)

GİRİŞ

Kaynaklar ve Araştırmalar

Mümkün mertebe ilk kaynakları kullanmaya gayret gösterdiğimiz çalışmamızda siyer, ensâb, tabakât, genel İslam tarihi, şehir tarihleri kitapları temel kaynaklan teşkil etmektedir. Ayrıca Hadis ve Edebiyat kitapları da araştırmamızda başvurulan kaynaklar arasındadır.

Kaynaklar: Doğrudan Kerbelâ vak’ası ile ilgili rivayetler bulunmamakla birlikte siyer kitaplarından Hz. Hüseyin’in Hz. Peygamber dönemindeki hayatı ile ilgili olan İbn Ishak’ın (ö. 151/768) S/re’si^ ile genellikle onun rivayetlerine istinad eden İbn Hişâm'ın (ö. 218/833) es-Sîretü’n-nebeviyye^ isimli eserinden faydalanılmıştır.

Hadiselerin kronolojik şekilde ele alındığı tarih kitaplarından araştırma süresince en çok başvurulanı Taberî'nin^ (ö. 310/922) eseri olmuştur. Yezîd’in hakimiyete gelmesine ve Kerbelâ vak'asına hicri 60-61 yılı olayları arasında geniş yer ayıran Taberî, genellikle Hişâm b. Kelbî'ye atfen, olayları teferruatlı şekilde anlatan Ebû Mihnef’ten, özet halinde veren Am m âr ed-Duhnî’den, Avâne b. Hakem ’den nakletmiş, İbn Şebbe’nin, bazan Vâkldî’nin konuyla ilgili bazı farklılıklar içeren rivayetlerini de

İbn Ishâk, Sîretu İbn lshâk(Vnk. Muhammed Hamidullah), Konya 1981

İbn Hişâm, es-Sîretu’n-nebeviyye (thk. Mustafa es-Sakkâ ve dğr.), I-IV, Kahire 1375/1955

Taberî, Târîhu’l-umem ve7-mü/û/( (thk.,Muhammed Ebu’l-Fazi İbrahim). V,

(8)

aktarmıştır. Olayları kronolojik fakat Taberî'ye nisbetle daha dar kapsamda nakleden Halîfe b. Hayyât’ın (ö. 240/850) Târih’ı'^, mutedil Şiî olan Ebû Hanîfe ed-Dîneverî’nin (ö.

282/895) el-Ahbâru't-tıvâl'\^, Mes’ûdî’nin (ö. 346/957) Mürûcü’z-zeheb'i ® de konunun her safhasında kullanılan temel İslam tarihi kitaplarındandır. Konuyla ilgili bölümleri genellikle Taberî Tarih’mden özetlenmiş olmakla birlikte bazan senedini zikretmeksizin farklı rivayetlere de yer veren İbnu’l-Esîr'in el-Kâmil f i’t-târih'i' ile önceki kaynakları destekler mahiyette olup konuya geniş yer veren Ibn Kesîr’in (ö. 774/1374) el-Bidâye ve’n-nihâye‘s\^ de burada zikredilmelidir.

Kerbelâ vak'ası ile ilgili kısımlarında yukarıdaki kaynaklara nisbetle bazı mühim farklılıklar arzeden ve müelliflerinin temayüllerini açıkça yansıtan Ya’kubî’nin (ö.

294/897) Tarih'\^, İbn A ’sem el-Kûfî’nin (ö. 314/926) el-Fütûh'u^°, özellikle Kerbelâ vak’ası ile ilgili kısımları Ibn Abdürabbih’in el-'lkdü’l-ferîcf i ile uygunluk gösteren ve İbn Kuteybe’ye (ö. 276/889) nisbet edilen el-İmâme ve's-s/yâse" İsimli eser diğerleriyle mukayeseli şekilde istifade ettiğimiz kaynaklardandır.

Şahısların neseplerinin ve hayat hikayelerinin çeşitli yönleriyle ele alındığı Ensâb kitapları çalışma boyunca sık başvurduğumuz kaynaklar arasındadır. Faydalandığımız belli başlı ensâb kitapları arasında Sedüsî’nin (ö. 195/810) Kitâbu'l-Hazf min nesebi Kureyş^^, Zübeyrî’nin (ö. 236/850) Kitâbu Nesebi Kureyş^^, Ibn Hazm’ın (ö. 456/1064) Cemheretü ensâbi’i-A rab^\ Ebû Ubeyd Kâsım b. Sellâm’ın (ö. 224/839) Kitâbu'n-

10

12

13 14

Halife, Târih (thk. Ekrem Ziya el-Ömerî), Riyad 1985

Dîneverî, el-Ahbâru’t-tıvâl (thk. Abdü’l-Mün’im Âmir ve Cemâlüddin eş-Şeyyâl), Kâhire 1960

Mes’ûdî, Mürûcu’z-zeiıeb ve me'âdinu’l-cevher (thk. Muhammed b.

Abdülhamid), l-IV, Kahire 1964

Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târih, I-X1II, Beyrut 1979 İbn Kesîr, el-Bidâye ve'n-nihâye, I-X1V, Beyrut 1981 Ya'kubî, Târîhu’l-Ya'l<ubî, l-(l, Beyrut ty.

Ibn A’sem el-Kûfî, el-Futûh (thk. Süheyl Zekkâr), l-lll, Beyrut 1992 Ibn Kuteybe, el-lmâme ve’s-siyâse, l-ll, Beyrut 1990

Sedûsî, Kitâbu'l-Hazf min nesebi Kureyş (thk. Selâhaddîn Müneccid), Beyrut 1986

Zübeyrî, Kitâbu Nesebi Kureyş (ihk. E. Levi Provençai), Kahire 1982 Ibn Hazm, Cemheretü ensâbi'l-Arab (thk. Muhammed Hârun), Kahire 1982

(9)

Neseb^^ isimli eserleri bulunmakla birlikte konu için daha önemli olanı hiç şüphesiz Belâzürî’nin (ö. 279/892) Ensâbu’l-e şrâ f^ isimli eseridir. İçerdiği çok geniş biyografiler sebebiyle bu eserden Taberî'nin Tarih’\ gibi konunun her safhasında istifade edilmiştir.

Özellikle Hz. Hüseyin'in hayatının genişçe ele alındığı kısım, konu açısından kitabın değerli bir kaynak olduğunu gösterir.

Konuyla ilgili şahıslar hakkında sürekli başvurduğumuz tabakât kitaplarının başında sahasının ilki olma özelliğini taşıyan İbn Sa’d’ın (ö. 230/844) et-Tabakâtü’l- kübrâ's\^^ gelmektedir. Ayrıca çocuk sahabelerin hayatını içeren et-Tabakatü'l-hâmise m ine’s-sahâbe'^ bölümünde Hz. Hüseyin’e geniş yer ayrılmış olması sebebiyle eser çalışmanın temel kaynağı sayılmalıdır. Genelde önceki kaynaklardaki bilgileri destekler mahiyette olmasına rağmen bazan farklı rivayetlere ve müellifin değerlendirmesine yer verilen İbn Abdülber’in (ö. 463/1071) e/-/sf;'âö’ ®, İbnu’l-Esîr'in (ö. 630/1232) Üsdü’l- ğâbe^°, Zehebî’nin (ö. 748/1374) Siyeru a ‘lâm i’n-nübelâ^\ İbn Hacer’in (ö. 852/1448) el-lsâbe^^ ve Tehzîbu’t-tehzîb^^ isimli eserleri derli toplu bilgi ihtiva etmeleri açısından yararlandığımız tabakât kitapları arasında yer almaktadır.

Özellikle Hz, Hüseyin’in Hz. Peygamber dönemindeki hayatı ele alınırken vazgeçilmez kaynaklardan olan hadis külliyatı arasında Buhârî’nin (ö. 256/870) Sahîh'\^'' başta olmak üzere Mâlik b. Enes’in (ö. 179/795) el-M u va ttâ f^, Ahmed b.

15 16 17 18

19

20

21 22

23 2-1 25

Ebû Ubeyd, Kitâbu'n-Neseb (thk. Meryem Hayrüddir'), Beyrut 1989

Belâzürî, Ensâbu'l-eşrâf (thk. Süheyl Zekkâr-Riyâz Ziriklî), 1-XIII, Beyrut 1996 İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-kubrâ (thk. Ihsan Abbas), 1-IX, Beyrut 1968

İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-kubrâ, et-Tabakatu'l-hâmise mine’s-sahâbe, (thk.

Muhammed b. Sâhil es-Sulemî), l-ll, Taif 1993 (tez içinde Tabakât olarak geçecektir)

İbn Abdülber, el-lstî‘âb fî ma'rifeti’l-ashâb (thk. Ali Muhammed el-Bicavî), l-IV, Kahire ty.

Ibnü’l-Esîr, Ûsdü’l-ğâbe fl ma'rifeti’s-sahâbe (thk. Halil Me'mûn Şiha), l-V, Beyrut 1997

Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ (thk. Şuayb el-Arnaûd), l-XXV, Beyrut ty.

İbn Hacer, el-lsâbe fî temyîzi’s-sahâbe (thk. Adil Ahmed Abdülmevcud), I-Vlll, Beyrut 1995

a.g.m., Tehzîbu't-tehzib (thk. Halil Me'mijn ve dğr.), I-Vl, Beyrut 1996 Buhârî, el-Câmi'u’s-Sahîh, l-VIll, İstanbul 1981

Mâlik. el-Muvattâ (thk. Beşşâr Avvâd Ma'rûf), l-lll, Beyrut 1992

(10)

Hanbel’in (ö. 241/855) Müsned'?^ ve Fezâilu’s-sahâbe’s\^\ Müslim’in (ö. 261/875) Sahîh'i^^, Tirm izî’nin (ö. 279/892) es-Sünen’i^®, Ibn Dahhâk’ın (ö. 287/900) e/-/Â/7âd’ı^°, Taberânî'nin (ö. 360/971) el-M u'cemu'l-kebîr'\^\ Hâkim en-Nîsâbûrî’nin (ö. 405/1014) el-Müstedrek'\^^ faydalandığımız temel kaynaklardandır.

Sosyal hayat ile ilgili değerli bilgiler içeren edebiyat eserlerinden araştırmanın özellikle birinci ve üçüncü bölümlerinde yararlanılmıştır. Bunlar arasında Müberred’in (ö. 285/898) e l-K âm ilf^, Ibn Abdürabbih'in (ö, 328/940) e l-‘lk d ü ’l- f e r î d f \ Ibn Kuteybe’nin 'Uyûnu'l-ahbâr'ı^^ ve el-M a'âhff^, İbn Habîb’in (ö. 245/859) e/- Münemmak^^, el-Muhabber^^ ve Esm âu’l-muğtâlîn m ine’l-eşrâf f i’l-Câhiliyye ve’l-lslârrf^

isimli eserleri diğer kaynaklarda rastlanmayan bazı bilgiler ihtiva etmesi sebebiyle çalışmamıza kaynak olmuşlardır. Ayrıca Ebü’l-Ferec el-Isfahânî’nin (ö. 356/967) el- Eğân7s\^° ve Hz. Hüseyin ile Ebü Tâlib neslinden Kerbelâ’da şehit olanlara geniş yer verilen M ekâtilü’t-Tâlibiyyîn^^ isimli eseri istifade ettiğimiz edebiyat kitapları arasındadır.

EbCı Yusuf'un (ö. 182/798) Kitâbu’l-Harâc^'^ ve Ebü Ubeyd Kâsım b. Sellâm’ın (ö.

224/839) K itâbu’l-Emvâl^^ isimli eserlerinden Hz. Hüseyin’in Dîvan teşkilatından aldığı atıyyenin miktarının tespiti konusunda faydalanılmıştır.

26 27 28 29 30 31 32 33

34 35 36 37

38 39

40 41 42

Ahmed b. Hanbel, Müsned (thk. Zübeyr b. Nâsır), İ-X, Beyrut 1993 a.g.m., Fezâilu’s-sahâbe (thk. Abbas Muhammed), l-ll, Beyrut 1983 Müslim, el-Câmu‘u’s-Sahlh (thk. Muhammed Salih Hâşim), Beyrut 1994 Tirmizî, es-Sünen, l-VI, Beyrut 1998

Ibn Dahhâk, el-Âhâd (thk. Basim Faysal), l-VI, Riyad 1991

Taberânî, el-Mu‘cemu’l-kebîr (Vnk. Hamdi Abdülmecid), l-XXV, Beyrut ty.

Hâkim, el-Müstedrek {\hk. Mustafa AbdulkadirAtâ), l-IV, Beyrut 1990

Müberred, el-Kâmil fi’l-luğa ve'l-edeb (thk. Muhammed Ahmed Dali), l-IV, Beyrut 1986

Ibn Abdürabbih, el-‘lkdu'l~ferîd, I-Vll, Kahire ty.

Ibn Kuteybe, ‘Uyûnu’l-ahbâr, İ-IV, Beyrut ty.

a.g.m., el-Ma‘ârif {Ihk. Servet Ukkâşe), Kahire 1969

Ibn Habîb, el-Münemmak fî ahbâri Kureyş (thk. Hurşid Ahmed Faruk), Beyrut 1985

a.g.m., el-Muhabber {Vnk. Eliza Lichten-Stadter), Beyrut ty.

a.g.m., Esmâ’u’l-muğtâlîn mine'l-eşrâffi‘l-Câhiliyye ve'l-lslâm (thk. Abdüsselâm Hârun), Kahire 1973

Isfahânî, el-Eğânî (Vnk. Abdüssettar Ahmed Ferrâc), l-XXV, Beyrut 1990 a.g.m., Mekâtilü’t-Tâlibiyyîn (thk. Seyyid Ahmed Sakr), Beyrut 1987 Ebû Yusuf, Kitâbu’l-Harâc, Beyrut 197Ö

(11)

Gerek Hz. Hüseyin’in hayatının ele alındığı birinci bölümde, gerekse Kerbelâ vak’asına ayrılan ikinci bölümde Şiî kaynaklara da müracaat edilmiştir. Bunlar arasında Şiîlerin dört büyük hadis kitabı "el-Kütübü'l-Erba‘a”dan olan el-Küleynî’nin (329/940-41) el-Usûl m in e 'l-k â ff\ Şeyh Sadûk’un (381/991) Men lâ yahduruhu’l-fakîh‘^^\ et-Tûsî'«’ - (460/1067-8) el-İstibsâı^^ ve Tehzîbu’l-ahkânrf^ isimli eserlerinde Kerbelâ vak’asının seyri ile doğrudan ilgili bilgi bulunmamakta, Hz. Hüseyin’in doğumu, çocukluğu, şehadeti ve kabrinin dindeki konumu üzerinde durulmakta ve bu konularla onun imameti arasındaki irtibata dikkat çekilmektedir. Ayrıca Şeyh Müfîd’in (ö, 413/1022) el- lrşâ(f^, Ibn Rüstem et-Taberî'nin (IV./X.Yy.) De/â//u7-/mâme'’®, İbn Şehraşûb’un (ö.

588/1192) İmamlann menkıbelerinden bahseden Menâkib^°, el-Hârizm î’nin (ö.

568/1173) genellikle İbn A'sem el-Kûfî’nin rivayetlerine yer verdiği M aktelu’l-H useyn^\

ibn Tâvûs’un (ö. 664/ 1266) Kitâbu'l-M elhûf alâ katle’t-tu fû f^ isimli maktel kitabı menkibevî ve destansı bir çok rivayet ihtiva etmesi sebebiyle diğer kaynaklarla mukayeseli şekilde başvurulan eserler arasındadır.

Araştırmalar: Özellikle Arap dilinde ismini Kerbelâ vak’asından alan çok sayıda eser bulunmakla birlikte bunlar arasında konunun tarafsız ve İlmî şekilde ele alındığı çalışma sayısı yok denecek kadar azdır. Bununla birlikte Abbas el-Akkad’ın el- Huseyn^^, zaman zaman müelliflerinin temayüllerini yansıtan Muhammed Mehran’ın el- Imâm el-Huseyn b. Muhammed Şemsüddîn’in Sevratu’l-Huseyn^^ isimli çalışmaları

43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55

Ebû Ubeyd, Kitâbu’l-Emvâl {thk. Muhammed Amâre), Kahire 1989 Küleynî, el-Usûl mine’l-kâfî, l-ll, Beyrut 1980

Şeyh Sadûk, Men lâ yahduruhu’l-fakJh (thk. Seyyid Haşan), Beyrut 1981 et-Tûsî, el-lstibsâr fîmâ uhtulife mine’l-ahbâr, l-IV, Tahran 1970

a.g.m., Tehzîbu’l-ahkâm (thk. Seyyid Haşan Horsan), Beyrut 1981 Müfîd, el-Irşâd fî ma'rifeti hucecillâhi ale’l-'ibâd, l-ll, Beyrut 1993 Taberî, Delâilu'l-imâme, Beyrut 1988

İbn Şehraşûb, Menâkibu âl-i Ebî Tâlib, l-IV, Beyrut 1985

Hârizmî, Maktelu’l-Huseyn li'l-HârizmI (thk. Muhammed Semâvî), Kum 1418 İbn Tâvûs, Kitâbu’l-Melhûf alâ katle't-tufûf {ihk. Fâris Tebriziyan), yy. 1414 Akkad, el-Huseyn, Beyrut ty.

Mehran, el-lmâmu’l-Huseyn b. Ali, Beyrut 1990 Şemsüddîn, Sevratu'l-Huseyn, Beyrut 1981

(12)

ve siyasi tarih niteliğindei<i Yusuf el-lşş’ın ed-Devletu’l-Ümeviyye^^, Nevin Mustafa’nın Islâm Siyasî Düşüncesinde M uhalefef^, Tâhâ Hüseyin'in el-Fitnetu'l-kübrâ^^ isimli kitaplarından müelliflerin değerlendirmeleri açısından istifade edilmiştir.

M üsteşrikler arasında Kerbelâ vak’asını siyasî bir olay olarak müstakil şekilde ele alanına rastlanmamakla birlikte Emevîier dönemi olaylannı inceleyenler çalışmalarının bir kısmında bu konuya yer vermişlerdir. Bunlardan en önemlisi VVelIhausen'in Islamiyetin İlk Devrinde Dinî-Siyasî Muhalefet Partileri^^ isimli çalışmasıdır. Müellifin Şiî olaylar içerisinde ele aldığı Kerbelâ vak’ası sadece Taberî Tar//?’indeki Ebû M ihnefin rivayetleriyle sınırlı kalmaktadır. Bunun dışında H. Lammens®°, B. Lewis®\ K. P. Hitti®^

gibi m üsteşriklerin çalışmalarından zaman zaman yararlanılmıştır.

Özellikle Türkiye’de M. Âsim Köksal’ın klasik tarih kaynaklarına dayanarak kaleme aldığı Kerbelâ vak’ası istisna edilirse ismini Kerbelâ vak'asından alan ve tarihi rivayetlere dayanan çalışmaya rastlanmamaktadır. Bu çalışma ise müellifin rivayetleri değerlendirmeksizin kaynaklardan olduğu gibi aktarmış olması sebebiyle yetersiz kalmaktadır. İsmini Kerbelâ vak’asından almamakla birlikte olay üzerinde duran çalışmalar arasında Yezîd b. Muâviye dönemini inceleyen doktora tezinde Kerbelâ vak’asına geniş yer ayıran Ünal Kılıç®^ başta olmak üzere E. Ruhi Fığlalı®'*, Adnan Demircan®^ Haşan Onat®®, İrfan Aycan®^, İbrahim Sarıçam®® ve Vecdi Akyüz’ün®®

Emevîier dönemine dair araştırmalarından yararlanılmıştır.

56 57 50 59

60 61 62

63 64

65

66

el-lşş, ed-Devletu’l-Ûmeviyye, Dımaşk 1985

Nevin, İslam Siyasî Düşüncesinde l\/Iuhalefet (trc. Vecdi Akyüz), İstanbul 1990 Tâhâ Hüseyin, el-Fitnetu’l-kübrâ, l-ll, Ty. ty.

VVeilhausen, Islamiyetin İlk Devrinde Dinî-Siyasî Muhalefet Partileri (trc, Fikret Işıltan), Ankara 1989

Lammens, “Haşan”, lA, V/1, s, 308-309; "Muaviye”, lA, VIII, 438-444

Lewis, İslam Tarihi Kültürel ve î\/1edeni {trc. Hamdi Aktaş ve dğr.), İstanbul 1997 Mitti, Arap Tarihinin Mimarlan (trc. Ali Zengin), İstanbul 1995; a.g.m.. Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi (trc. Salih Tuğ), I-IV, İstanbul 1995

Kılıç, Tartışmaların Odağındaki Halife Yezîd b. Muâviye, İstanbul 2001 Fığlalı, “IslamTarihinde Hz. Haşan ve Hz. Hüseyin Dönemleri", AÜİFD, XXVI, Ankara 1983, s. 353-370

Demircan, İslam Tarihinin IlkAsnnda İktidar Mücadelesi, İstanbul 1996 Onat, Emevîier Devri Şiî Hareketleri ve Günümüz Şiîliği, Ankara 1993

(13)

Ayrıca Kerbelâ vak'asının edebiyata yansıması konusunda kaynaklara inmeyi kolaylaştırması bakımından Abdülkâdir Karahan’ın Anadolu Türk Edebiyatında Maktel-i Hüseyin’ler^° isimli çalışmasından, llyas Üzüm'ün “Hz. Hüseyin-Literatür-"^^

maddesinden, Rıza Kurtuluş’un DİA’da yayınlanmak üzere telif ettiği "Kerbeiâ- L ite ra tü r-” maddesinden, Hüseyin Mucîb el-Mısrî'nin Kerbelâ beyne şu'arâ'i’ş-şu'ûbil- Islâm iyye’ ^ isimli araştırmasından, Lynda Clarke’ın, “Elegy on Husayn: Arabic and Persian’^^, Annemarie Schimmel'in "Karbala and the İmam Husayn in Persian and Indo-Muslim Literature'^\ Cristopher ShackIe’nin “The Multani M arsiya’^^ isimli makalelerinden yararlanılmıştır.

67 68 69 70

71 72 73 74

75

Ayçan, Saltanata Giden Yolda Muâviye b. Ebî Süfyân, Ankara 1990 Sarıçam, Emevî-Hâşimf İlişkileri, Ankara 1997

Akyüz, Hilâfetin Saltanata Dönüşmesi, İstanbul 1991

Karahan, Anadolu Türk Edebiyatında Maktel-i Hüseyin’ler (Mezuniyet tezi lÜEF), İstanbul 1939

Üzüm, “Hüseyin -Literatür-", DİA, XVIII, 521-524

Hüseyin, Kerbelâ beyne şu'arâTş-şu'ûbi'l-lslâmiyye, Kahire 2000

Clarke, “Elegy on Husayn; Arabic and Persian”, Al-Serat, XII, Yy. 1986, s, 13-28 Schimmel, “Karbala and the İmam Husayn in Persian and Indo-Muslim

Literatüre”, Al-Serat, XII, Yy. 1986, s. 29-42

Shakle, “The Multani Marsiya", Der İslam, 55, Berlin 1978, s. 181-311

(14)

BİRİNCİ BÖLÜM

KERBELÂ VAK'ASINA KADAR HZ. HÜSEYİN

I. Hz. Peygamber Döneminde Hz. Hüseyin

Hz. Hüseyin, tercih olunan görüşe göre 5 şaban 4 (10 ocak 626) tarihinde Medine'de doğmuştur/® Şeceresi Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib b. Abdilmuttalib b. Hâşim b. Abdim enaf b. Kusayy’d ır/^ Annesi, Hz. Peygamber'in anne sevgisiyle sevdiğinden dolayı “ümmü ebîhâ"^® diye künyelendirdiği küçük kızı Fâtıma^®, babası ise Hz.

Peygamber’in himayesinde büyüyen amcasının oğlu Ali b. Ebî Tâlib’dir.®° Böylece Hz.

Hüseyin, yüksek mevkie sahip olan bir ailede Hz. Peygamber’in torunu olarak dünyaya gelmiştir.

Hz. Ali bir yıl önce doğan oğlu Hz. Hasan’a yaptığı gibi Hz. Hüseyin’e de doğumunda Harb®^ ismi koymayı düşünmüşse de Hz. Peygamber çocuğun kulağına ezan okuyarak Câhiliye dönemi Araplarmca pek kullanılmayan Hüseyin adını

76

77

78 79 80

Hz. Hüseyin’in doğumu hakkında farklı rivayetler için bk. Zubeyrî, Neseb, s. 40;

Ibn Abdülber, I, 392; Ibn Sa’d, Tabakât, I, 369; Müfîd, Irşâd, II, 27; Zehebî, III, 280; Ibn Hacer, Isâbe, I, 332; Tehzîb, I, 589; Ibn Asâkir, XIV, 115 Ibn Sa’d, a.g.e, I, 369; Isfahânî, Eğânî, XVI, 88; Ibn Hazm, s. 52; Zehebî, III, 280; İbnu’l-Esîr, Üsd, II, 21; Ibn Hacer, Isâbe, I, 332; Tehzîb, I, 588

Zehebî, II, 119

Geniş bilgi için bk. Ibn Sa'd, VIII, 19-30; Hâkim, İli, 151 vd.; Zehebî, II, 118-135 Geniş bilgi için bk. Sedûsî, s. 16; Ibn Sa’d, III, 19-40; Zübeyrî, s. 39; Ebû Ubeyd, Neseb, s. 197; Taberânî, I, 92-109; Ibn Hacer, Isâbe, II, 507-510; Ibnu'i-Esîr, Üsd, III, 282-305

(15)

vermiştir.®^ Künyesi Ebû Abdullah’tır.®^ Hz. Hüseyin’in lakapları hakkında ilk kaynaklarda bilgi bulunmasa da bazı Şiî müelliflere göre bunlar er-Reşîd, et-Tayyib, ez- Zekî, el-Vefî, es-Seyyid, el-Mübârek, et-Tâbi li-Merzâtillah, ed-Delîl alâ zâtillah, el-Berr, es-Sıbt’tır.®"

Hz. Hüseyin’in doğumunun yedinci gününde İslam öncesi Araplarınca bilinen ve daha sonra İslam’ın da meşrulaştırdığı adete göre akîka kurbanı kesiImiş®^ Hz.

Peygam ber’in emri ile Hz. Fâtıma tarafından çocuğun saçı tıraş edilmiş ve bu saç ağırlığınca gümüş fakirlere dağıtılmıştır.®® Bir rivayete göre Hz. Hüseyin aynı gün sünnet olunmuştur.®^

Kaynaklardaki rivayete göre Hz. Hüseyin’in süt anneliğini Hz. Abbas’ın hanımı Ümmüfadi yapmıştır. Onun Hz. Hüseyin doğmadan önce gördüğü bir rüyayı anlatması üzerine Hz. Peygamber kızı Fâtıma’nın bir erkek çocuğu doğuracağını ve bu çocuğa süt anneliği yapmanın kendisine nasip olacağını söylemiştir. Böylece Hz. Hüseyin doğunca Üm m ü’l-FadI onu oğlunun sütü ile emzirmiştir.®®

Hz. Hüseyin Hz. Peygamber döneminde vuku bulan gazve, seriyye ve diğer önemli olaylara yaşının küçük olması nedeniyle katılamamıştır. Dolayısıyla onun hayatının bu dönemi ile ilgili haberler genelde Resûl-i Ekrem'in ailesinin zikredildiği hadislerde yer almıştır.

Ibn Ishâk, s. 231 Bir rivayette bildirildiğine göre Hz. Peygamber (s) Hasan’a, Hüseyin'e ve Muhsin (Muhassin'e) bu isimleri Hârun peygamberin oğullarının ismini (Şeber, Şubeyr ve Muşebbir'in arapça karşılığı olarak) vermiştir bk. Ibn Ishâk, s. 231; Ibn Sa’d, Tabakât, I. 371; Belâzurî, III, 361; Hâkim, III, 179;

İsfahanı, Eğânî, XVI, 88

Ibn Sa’d, Tabakât, I, 369; Belâzürî, III, 359; Taberânî, III, 94; ibn Abdülber, I, 392

®'' Taberî, Delâilü'l-imâme, s. 73; Ibn Sıbbağ, el-Fusûlu’l-muhimme, s. 168-169 Hâkim, III, 179; Ibn Abdülber, I, 393; Akîka kurbanı hakkında bk. Atar, "Akika", DİA, II, 263

Hâkim, III, 179; Mâlik, "Akîka", 17 Diyarbekrî, 1,418

®® Ibn Sa’d, Tabakât, I, 372; Hâkim, III, 176; Ibn Asâkir, XIV, 196

83

(16)

Hz. Peygamber, Senetu’l-Vufûd (Heyetler Yılı) diye meşhur 9/630 senesinde diğer arap kabileleriyle birlikte Medine'ye gelen®® Necranlı Hıristiyan heyetiyle yaptığı münazara sırasında nâzil olan Mübâhele ayetinin®” gereğini yerine getirmeye hazırlandığı zaman yakın akrabası arasında Hz. Hüseyin'i de bulundurmuşdur.®^

Sünnî ve Şiî hadis kitaplarında geçen bir rivayete göre "Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister”®^ ayeti üzerine Resûl-i Ekrem'in ayette geçen “ehl-i beyt" arasına Hz. Hüseyin'i de dahil ederek, onlar için Allah'a dua etmiştir.®^

Hadis ve tabakat kitaplarında genişçe yer alan bilgilere göre Resûl-i Ekrem kendisine benzeyen®"* Hasan’la Hüseyin'i “dünyadaki iki reyhanı"®^, “cennet gençlerinin efendileri”®® diye isimlendirmiş, ağlamalarına üzülmüş, öperek okşamış, göğsüne çıkarmış®^, sırtında taşımış®® kısacası onlara karşı derin sevgi ve şefkat duymuştur.®®

Yine kaynaklardaki bilgiye göre Hz. Peygamber torunlarının elinden tutarak mescide götürmüş^°°, onlara vitirde okunan duaları^°\ îhlas suresini, beş vakit namazı öğretmiş^°^, onları kendilerine haram kılındığı için sadaka malından^°^ bir hurma dahi

®® Fayda, Islâmiyetin Güney Arabistan'a Yayılışı, s. 26

®° Âl-i İmrân 3/61

Ibn Sa’d, Tabakât, I, 391-392 Buradaki yakın akrabanın isimleri ve sayıları hakkında farklı rivayetler için bk. Ibn Sa'd, a.g.e., I, 392; Taberî, Tefsîr, III, 211 Ahzâb 33/33

®^ Hadisin farklı rivayetleri için bk. Ahmed b. Hanbel, Fezâil, II, 787; Tirmizî,

"Menâkib”, 30; Müslim, ''Fezâil”,10; Müfîd, Ihtisâs, s. 97; Ayrıca bk. Süleyman Uludağ, “Âl-i Abâ", DİA, II, 306-307

®'' Ibn Habîb, Munammak, 424; Tirmizî, "Menâkib", 30

Buhârî, "Fezâil”, 22; "Edeb”, 18; Tirmizî, “Menâkib”, 30; Ahmed b. Hanbel, Fezâil, II, 782

®® Tirmizî, “Menâkib”, 30; Ibn Hanbel, Fezâil, II, 771; Müslim, "Fezâil", 8 Ibn Hanbel, Fezâil, II, 780

®® Tirmizî, "Menâkib”, 30

®® Hz. Peygamber’in Hz. Hüseyin’e olan sevgisi hakkında rivayetler için bk. Ibnü'l Esîr, Üsd, II, 21; Zehebî, III, 281 vd.; Ibn Asâkir, XIV, 129 vd.; Ibn Hacer, el- Isâbe, I, 332 vd.

Ahmed b. Hanbel, Fezâil, II, 767 Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 429 Ya'kubî, II, 246

Tevbe 9/60; Ayrıca Hz. Peygamber'in yakın akrabalanna zekatın haram olduğu hakkında bk. Ahmet özel, “Âl", DİA, II, 306

100 101

102

103

(17)

olsa yemekten alıkoymuştur.’ ®" Böylece Resûl-i Ekrem’in sevgisine mazhar olmuş Hz.

Hüseyin ve ağabeyi ilk eğitimlerini bizzat Hz. Peygamber’den almışlardır.

Burada dikkat çeken bir husus, Şiî inancına göre Hz. Hüseyin, Allah’ın yarattıkları üzerindeki delilleri olan on iki imamdan üçüncüsü sayıldığı halde’ °^ onun hayatı hakkında bu fırkanın dört büyük hadis kitabı "el-Kütübü’l-Erba‘a”da yeterli bilgi bulunmamasıdır. Tevhid, nübüvvet, imâmet gibi inanç konularının yanında ibadet esasların ele alındığı bu kitaplardaki rivayetlerde Hz, Hüseyin’in sadece olağanüstü doğum una’ ®® ve çocukluğuna’ ®^ Hz. Peygamber’e biat etm esine’ ®® dikkat çekilmiş, şehadetinin ve kabrinin dindeki konumunun üzerinde durulmuş’ ®®; Sünnî kaynaklarda bulunan bilgilere hiç yer verilmemiştir.

104 105

106

107

108

109

Buhârî, "Zekât", 57; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 428

Müfîd, Ihtisâs, s. 207 vd.; Küleynî, I, 300-303; Şeyh Sadûk, l'tikâd, s. 109;

Tabersî, s. 253 vd.

Küleynî’ye göre Hz. Hüseyin doğmadan önce ileride ümmetinin onu katledeceği Hz. Peygamber’e vahyolunmuş, bunu duyan Hz. Fâtıma önce doğurmak istemediği bu çocuğunun soyuna İmâmet, velayet ve vasiyet verilmesine karşılık onu dünyaya getirmeye razı olmuş, Ahkâf suresi 15. ayet de bu olay üzerine nazil olmuştur. Aynı rivayette Hz. Hüseyin’in altı aylık doğduğu, Hz. Isa’dan başka böyle doğduğu halde yaşaya bilen tek kişinin Hz. Hüseyin olduğu naklolunmaktadır; bk. Küleynî, I, 464; ayrıca bk. Taberî, Delâil, s. 71; Ibn Şehraşûb, IV, 50

Hz. Hüseyin ne Hz. Musa gibi başka annelerden ne de kendi annesinden süt emmiş, yemeye ihtiyacı olunca Hz. Peygamber’in yanına getirilerek onun

parmağından veya dilinden kendisine iki üç günlük gıdasını almış bunun yanında vücudunu da onun eti ve kanı ile beslemiştir. Küleynî, I, 464; Ayrıca bk.

Ibn Şehraşûb, IV, 50

Hz. Haşan ve Hz. Hüseyin’in çocuk oldukları halde Hz. Peygamber’e biat

etmeleri Şiîler tarafından Allah’ın onları kemale erdirdiği ve hüccet olarak seçtiği şeklinde izah edilmiştir bk. Müfîd, Irşâd, II, 29; İhtisas, s. 97; Fakat Cafer b.

Muhammmed’den naklolunan bir habere göre Resulullah’ın biatini aldığı çocuk sahabîler arasında Abdullah b. Cafer de vardır, bk. Ibn Abdürabbih, II, 220; krş.

Kallek, “Biat”, DİA, VI, 121

Şeyh Sadûk, Men lâ yahduruhu'l-fakîh, II, 358 vd.; Tûsî, Istibsâr, II, 334-336;

Tehzîbu'l-ahkâm, VI, 42 vd. Özellikle Hac ibadeti bahsinin sonunda anlatılan bu rivayetlerde Hz. Hüseyin’in kabrinin Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Küfe mescidi ile birlikte dört kutsal ziyaretgâh sayıldığı bildirilmiştir.

(18)

12 Rabiyülevvel 11/8 Haziran 632 tarihinde” ® Hz. Peygamber’in, ondan altı ay sonra Hz. Fâtıma’nın (3 Ramazan 11/22 Kasım 632) vefatı” \ henüz altı yaşında olan Hz. Hüseyin’i kaybettiği yakınlarının sevgisinden mahrum bırakmışsa da Resûl-i Ekrem’in sevgili torunu sıfatıyla müslümanlar tarafından kendisine karşı gösterilen sevgi, şefkat ve hürmet Hz. Peygamber döneminden sonra da devam etmiştir.

A. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer Dönemi

Hz. Peygamber'in vefatından sonra müslümaniarın ilk iki halifesi olan Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemi siyasî olaylarında Hz. Hüseyin hakkında kaynaklarda doğrudan bilgi bulunmamaktadır. Çünkü Hz. Hüseyin, yaşının küçüklüğü sebebiyle gerek Hz. Ebû Bekir’in halifeliği zamanında gerçekleşen irtidat hareketlerinin bastırılmasına, gerekse her iki halife döneminde devam eden fetih hareketlerine iştirak etmemiştir. Bununla birlikte her iki halifenin de Hz. Hüseyin’e karşı olumlu davranmalarını gösteren rivayetler bulunmaktadır.

Resûl-i Ekrem ’in ailesine iyi davranmayı tavsiye eden^^^ Hz. Ebû Bekir’in kendisinin de bunu uyguladığı ve Hz. Hüseyin’in de halifenin iyi yaklaşımından hissesini aldığı bildirilmektedir.” ^

II. Hulefâ-yl Râşidîn Döneminde Hz. Hüseyin

110

111

112

113

Ibn Sa’d, Tabakât, II, 272

ibn Sa’d, Tabakât, VIII, 28; Zehebî, II, 128

Buhârî, "Fezâil", 22; Hz. Ebû Bekir'le Hz. Ali arasındaki iyi münasebetlerin göstergesi olan bazı hususlar için bk. Buhâri, “Fezâil'’, 22; Ibn Hanbei, Fezâil, II, 767; Ibn Hacer, Isâbe, I, 560; Ibn Kuteybe, Ma'ârif, 210; Ya'kubî, II, 213; Aynca bk. Sançam, Hz. Ebû Bekir, s. 64; Mustafa Günal, s. 24

Ibn Kesîr, VIII, 150

(19)

Hz. Hüseyin’in Hz. Ö m er’le olan ilişkisi hakkındaki bilgiler daha geniştir. Bunun Hz. Ebû Bekir’in iki yıl k a d a (k ıs ^ ü re n ^ a life liğ i döneminde 6-8 yaşlarında bulunan Hz.

Hüseyin’in, Hz. Ömer’in on yıllık halifeliği döneminde 8-18 yaşlarında bulunmasından ileri geldiğini söylemek mümkündür.

Kaynaklarda Hz. Ömer’in genel olarak Hz. Ali ailesi ile iyi ilişkilerini gösteren bazı haberlerin bulunması^^'* yanında hem Resûlullah'ın sevgili torunu, hem de kendisinin kayınbiraderi olması hasebiyle bizzat Hz. Hüseyin’e karşı şefkatli davrandığı hakkında rivayetler mevcuttur.

Bazı müellifler tarafından sahih kabul edilen^^® rivayete göre Hz. Ömer hutbe okurken Hz. Hüseyin onun yanına gelerek "babamın minberinden in, babanın minberine git" demiş, halife ise babasının minberi olmadığını söyleyerek konuşmasını bitirinceye kadar onu yanında oturtmuş, sonra bir ihtiyacı olunca yanına gelmesini istemiştir. Bunun üzerine halifenin yanına giden Hz. Hüseyin görüşme imkanı bulamadığı için"® Abdullah b. Ö m er’le birlikte geri dönmüş ve durumu Hz. Ömer’e anlatınca halife, “benim yanıma girmeye sen Abdullah’tan daha layıksın”" ^ demiştir. İlk kaynaklarda Hz. Ömer’in Hz. Hüseyin’e kendi oğlundan daha çok değer verdiğinin bir göstergesi olarak yer alan bu rivayet muahhar Şiî müellif Tabersî tarafından Hz. Ali ailesi ile Hz. Ömer arasındaki iktidar davasının delili olarak gösterilmiş ve rivayetin sonunda Hz. Hüseyin’in kızdırdığı halife ile Hz. Ali ailesi arasındaki bir tartışmadan bahsedilmiştir.''^®

114

115 115

117 118

Örneğin, Hz. Ömer, Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’nm küçük kızı Ümmü Külsüm’le halifeliği döneminde evlenmiştir. Bk. Ibn Ishâk, s. 232-233; Ibn Sa’d, VIII, 463 vd.; Ibn Habîb, Muhabber, s. 53; Hz. Ömer’in Hz. Ali hakkında “Ali olmasaydı Ömer helak olurdu” demesi de bunun bir göstergesidir. Bk. Ibn A'râbî, s. 194 Zehebî, III, 285; Ibn Abdülberr, I, 333

Rivayete göre Hz. Ömer o sırada Muâviye ile görüşüyordu bk. Ibn Sa’d, Tabakât, I, 395

Ibn Sa’d, Tabakât, I, 394-395; Ibn Abdülber, I. 333; Ibn Asâkir, XIV, 176 Bk. Tabersî, 292-293

(20)

Esasen Hz, Hüseyin'in '‘babamın minberinden in, babanın minberine git" demekle çocukken minberde gördüğü Hz. Peygamber’i veya halife olmasını istediği babasını kasdetmiş olması mümkündür. Fakat Tabersî'nin sened zikretmeksizin naklettiği ve daha eski kaynaklarda rastlanmayan bu rivayete dayanarak Hz. Ö m er’in Hz. Hüseyin ve ailesi arasında hilafet mevkii için yapılan ciddi bir tartışmadan ve düşmanlıktan bahsetmek pek mümkün değildir.

Diğer bir rivayete göre Hz. Ömer Yemen’den gelen elbiseleri sahabeye dağıttığı zaman bunlardan Hz. Haşan ve Hz, Hüseyin'e uyanı olmadığı için onlara veremediğinden dolayı üzülmüş, Yemen valisine haber göndererek Resûi-i Ekrem'in torunlarına da bu elbiselerden temin ettikten sonra rahatlamıştır.’’ ^®

Hz, Ömer Hz. Hüseyin’e verdiği değerle bir bakıma onun İslam toplumundaki siyasî ve İçtimaî statüsünü de belirlemiştir. Nitekim halifeliğinin sonlarına doğru 20/641 senesinde kurduğu divan teşkilatındaki atıyyelerin tesbitinde Bedir savaşına katılanlara beşer, onlann çocuklanna ikişer bin dirhem tahsis ettiği halde. Bedir savaşı sırasında doğmamış bile olan Hz, Haşan ile Hz, Hüseyin’i, Resûiullah’a yakınlıklarından dolayı babalarının miktarına ilhak edip her birine beşer bin dirhem tahsis etmiştir.

Hz, Hüseyin ve ailesinin Hz, Ö m er’le olan iyi ilişkileri halifenin vefatına kadar devam etmiştir.^^^

119 120

121

Ibn Sa’d, Tabakât, I, 393-394; Ibn Asâkir, XIV, 177; Zehebî, III, 285

Ebû Yusûf, Harâc, s, 43; Ebû Ubeyd, Emvâl, s, 313; Ibn Sa’d, Tabakât, I, 392 393; Beiâzurî, Fütûh, s, 657; Ayrıca krş. Fayda, Hz. Ömer’in Divan Teşkilatı, II, 166

Ibn Habîb’in rivayetine göre Hz. Ömer’le Hz. Ali'nin evlatları arasına ilk husumet Hz. Osman zamanında girmiştir. Hz. Hüseyin, Âsim b. Ömer b. Hattâb’ın şarap içmesi hakkında aleyhte şahitlik yapmış, bunun üzerine halife Âsım’a hadd cezası uygulamış ve böylece iki aile arasına düşmanlık girmiştir, bk.

Münemmak, s. 397

(21)

İlk iki halife döneminde adı fazla geçmeyen Hz. Hüseyin’in Hz. Osman dönemi siyasi gelişmelerinde zaman zaman yer aldığı görülmektedir. Onun şûradaki tartışmalar devam ettiği esnada diğer aile üyeleri ve Hâşim oğulları ile birlikte Hz. Osm an’a karşı babası Hz. A li’yi desteklediği bilinmektedir. O sıralarda onsekiz yaşında olan Hz.

Hüseyin’in babasının halife olmasını istediği anlaşılmaktadır. Rivayete göre Hz. Ali şûra üyesi olan Sa’d b. Ebî Vakkas’ın yanına gidip Nisâ, 4/1 ayetini okuyarak yanında bulunan iki oğlu Hz. Haşan ve Hz. Hüseyin ile amcası Hz. Hamza’nın Resûlüllah’a yakınlıklarını vurgulayarak kendisine oy vermesini istemiştir.

Hz. Osm an’ın halifeliğinin ilk altı yıllık döneminde Hz. Hüseyin veya ailesi ile aralarında ciddi bir anlaşmazlığın vuku bulduğunu söylemek zordur. Aksine, Hz.

Hüseyin ağabeyi ile birlikte fetih hareketlerine katılmaya Hz. Osman döneminde

■"A

başlamış, halife onu Küfe valiliğine atadığı Üm eyy^lij$aîd b. Â s’ın kumandanlığı altında 29/650 yılında Taberîstan'a yapılan sefere göndermiştir.^^^

Halifeliğinin ikinci yarısından sonra Hz. Osm an’ın Hz. Hüseyin’in ailesi ile münasebetinin gerilmeye başladığı görülmektedir. Bunun Hz. Osm an’ın tepki çeken bazı karar ve tasarruflarından kaynaklandığını söylemek mümkündür.''^'* Nitekim Hz.

Osman’ın tasvib edilmeyen icraatlanna karşı çıkanların itirazının Hz. Ali vasıtasıyla kendisine ulaştırılması halife nezdinde pek iyi karşılanmamıştır. Öte yandan ister müslüman olmadan önce isterse müslüman olduktan sonra kendilerine karşı tavrını beğenmedikleri Hz. A li’nin davranışlarına dikkat çekerek Hz. O sm an’ı onun aleyhinde kışkırtan Ümeyye oğullarının halife üzerindeki etkisinin bu konuda rolü olduğunu söylemek mümkündür. Böylece sıhnyet bağına rağm en’ ^® artık halife ile bu ailenin

B. Hz. Osman Dönemi

122

123 124

125

Taberî, II, 582; İbn Abdürabbih, IV, 278 Belâzurî, Fütûh, s. 480

Bu konuda ayrıntılı bilgi için bk. Hizmetli, s. 162 vd,; Fığlalı, “Hahciliğin Doğuşuna Tesir Eden Bazı Sebepler”, s. 126 vd.

Hz, Osman Resûl-i Ekrem’in kızlan Rukiyye ve Ümmü Gülsüm’le evlendiğinden

(22)

arası açılmaya başlamış, bir taraftan Hz. A li’nin uyarıcı tavrını sürdürmesi, öte yandan da halifenin kendi tutumunu değiştirmeyerek siyasetine devam etmesi münasebetlerin bozulmasında doruk noktasına ulaşmasına sebep olmuştur.

Hz. Ali başta olmak üzere Medine'deki ashabın ileri gelenleri ile Hz. Osman arasındaki ilişkilerin olumsuz yönde devam ederken halifenin m uhalif gruplara karşı aldığı tedbirler onların daha da güçlenmesine yol açmış, sonuçta Mısır, Küfe ve Basra’dan toplu şekilde halifeyi protesto etmek için gelen isyancılar onu kuşatma altına almışlardır.^^^ isyancıların günlerce kuşatma altında tuttukları Hz. O sm an’ın korunması için Abdullah b. Zübeyr, Muhammed b. Talha, Hz. Haşan gibi sahâbî çocukları ile birlikte Hz. Hüseyin de gönderilmiştir,''^®

Kaynaklarda Hz. Hüseyin’in Hz. Osman’ın kapısını koruduğu sırada gösterdiği sebata dikkat çekilmektedir. Nitekim olanlardan dolayı Hz. A li’yi suçlayan Mervan b.

Hakem’in azarlamasına, yardıma ihtiyacı olmadığını bildiren Hz. O sm an’ın gösterdiği tepkiye rağmen Hz. Hüseyin halifeye olan biatına sadık kaldığını bildirmiş, yaralanan ağabeyi gibi o da sonuna kadar isyancıların kapıya yaklaşmasına engel olmuştur.''^®

Yaklaşık 40 veya 50 gün devam eden kuşatmanın ardından 17(18) Zilhicce 35/16(17) Haziran 656 tarihinde^^° isyancıların öldürmeye muvaffak olduğu Hz. Osm an’ın katline derin üzüntü duyan Hz. Hüseyin, bir de görevini gereğince yerine getiremediğinden dolayı babası tarafından tokatlanmıştır.''^^

dolayı Hz. Ali’nin bacanağı sayılırdı. Bk. Ibn Ishâk, s. 229 Tâhâ Hüseyin, I, 156

Ya'kubî, II, 176 vd; Taberî, II, 661 vd.; Mes’ûdî, II, 353 vd.; Ibn Şebbe, İli, 1091 vd.

Ibn Kuteybe, el-lmâme, I, 57-59; Mes'udî, II, 253 Belâzurî, VI, 197

Taberî, II. 690

Ibn Abdürabbih, IV, 290-291; Mes'udî, II, 354

126 127

120

129 130 131

(23)

C. Hz. Ali Dönemi

Küfe, Basra ve Mısır’dan gelen âsilerin şehid ettiği Hz. Osm an’ın yerine IVledine’deki sahabe ve isyancıların ısrarı üzerine “belki de eskiden beri içinde bir his olmakla birlikte elde edemediği, ancak son birkaç yıldan beri meydana gelen hadiselerin tabii olarak ortaya çıkardığı hilafet şansını”’^^ deneyerek 25 Zilhicce 35/24 Haziran 656 senesinde hilafet makamına gelen Hz. A li’nin beş yılı aşkın halifelik dönemini kapsayan iç karışıklık fetih hareketlerinin durmasına sebep olduğu için bu dönemdeki rivayetlerin çoğu iç savaşlarla ilgilidir. Dolayısıyla Hz. Hüseyin’in babasının halifeliği dönemindeki hayatıyla ilgili rivayetlerin çoğu da babası İle birlikte Kûfe’ye giderek bütün bu seferlere katıldığı hakkındadır.^^^

Herkesi biata çağırmasına rağmen hiçbir zaman bütün müslümanlann halifesi olamayan^^"* Hz. A li’nin ilk iç savaşı, Hz. Osman’ın kanını taleb eden Hz. Aişe, Talha b.

Ubeydullah, Zübeyr b. Avvâm ve bazı Ümeyye Oğullarından oluşan muhaliflerle karşı karşıya geldiği Cemel vak’ası (15 Cemâziyelâhir 36/9 Aralık 656) oldu.''^^ Hz. Hasan'la Hüseyin’in de iştirak ettiği^^® Hz. Ali ordusunun Cemel topluluğuna galip gelmesi ile sonuçlanan bu savaştan sonra halifenin karşısındaki ikinci muhalifi Hz. Osman’ın akrabası sıfatıyla onun kanını dava etme hakkına sahip olduğunu iddia eden^^^, fakat sonucunu bekleyerek Cemel savaşına katılmayan Suriye valisi Muâviye b. Ebî Süfyân oldu.

132 133 134 135 136

137

Ayçan, s. 124-125

Ibn Hacer, Isâbe, I, 333; Ibn Kesîr, III, 150 Ayçan, s. 129

Halîfe, s. 182-186; Taberî, III, 39 vd.; Mes’ûdî, II. 366-372

Ibn Habîb, Muhabber, s. 293; Ibn Abdürabbih, IV, 313-314 (Bu rivayette Hz.

Hüseyin’in ordunun sol, Hz. Masan ise sağ cenahının komutanı olduğu bildirilmektedir.); Halîfe, s. 184 (Ancak bunun zıddına rivayetler de mevcuttur) ; Zehebî, III, 288

Muâviye davasına dini gerekçe olarak Isrâ 17/33 ayetini gösteriyordu bk.

Minkarî, 32

(24)

Hz. A li’nin Muâviye’yi tekrar biate davet etmesine karşılık sonuç alamaması yüzünden müsiümanlar bu defa Zilhicce 36/Haziran 657 tarihinde Sıffîn’de karşı karşıya geldi. İki ordu arasında yaklaşık üç ay süren savaşa ağabeyi ile birlikte iştirak eden Hz. Hüseyin’in^^®, babasını hedef alan Ümeyye Oğullarının kölesini kardeşi Muhammed İbnu’l-Hanefiyye ile birlikte öldürdüğü rivayet olunm aktadır.’ ^® Sıffin’in en önemli günü ve savaşın sonunu getiren, her iki taraftan onbinlerce askerin öldüğü bilinen Leyletu’l-Herîr^‘’° çatışmasından sonra yenilginin eşiğinde olduğunu gören Muâviye, Kur’an sayfalarını askerlerinin mızraklarının ucuna taktırarak karşı tarafı Allah’ın kitabının hakemliğine davet etti.’"^ Kendisinin itirazına rağmen ordusundaki Iraklı kurrânın baskısı Hz. A li’yi davete icâbet etmek zorunda bıraktı.

Her iki tarafın aralarında Hz. Hasan’la Hz. Hüseyin’in’ "*^ de bulunduğu en seçkin kimselerin 13 Safer 37/ 31 Temmuz 657 tarihinde Tahkimnâmenin imzalanmasından sonra’ ''^ da yapılan görüşmelerle aradaki problemler çözülmediği gibi yeni bir karışıklık daha ortaya çıktı. Hz. Ali, oğulları Haşan ve Hüseyin’in de katıldığı’ "''' taraftarları ile birlikte, "Hüküm yalnız Allah’ındır” sloganıyla ordusundan ayrılarak daha sonraları İslam tarihinde siyasî ve itikadî bir mezhep oluşturan Hâricilerle’ ''® başlattığı mücadeleyi 9 Safer 36/17 Temmuz 658 yılında onları Nehrevan’da’ ''® kesin yenilgiye uğratarak bitirdiyse de bütün bu hadiseler üzerine bıkmış, artık savaşmak istemediklerini bildiren sebatsız askerlerini Muâviye'ye karşı yeni bir sefere teşvik edememiştir. Bunun aksine.

130 139 140 141

142 143 144 145 146

İbn Habîb, Muhabber, s. 293 Taberî, III, 86; Minkarî, s. 249

Minkari, s. 479-481; İbn A'sem, I, 414; İbn Abdürabbih, V, 93; Mes'ûdî, II, 399 Minkarî, s. 481; İbn Sa’d, III, 32-33; İbn Kuteybe, el-lmâme, I, 135; Taberî, III, 101 vd.; İbn A'sem, I, 414-415; İbn Abdürabbih, V, 93, Mes’ûdî, II, 400 Dîneverî, s. 195

Minkarî, s. 511; Taberî, III, 103 vd.

İbn Hacer, Isâbe, I, 333

Fığlalı, Ibadiye’nin Doğuşu ve Görüşleti, s. 53-54 Yâkût, V, 324-327

(25)

içinde bulunduğu durumdan yararlanan Muâviye ise Mısır başta olmakla Hz. A li’nin idaresi altında olan bölgeleri ele geçirmek için saldırıya başlamıştır.’’'’^

Hz. A li’nin büyük gayret sarfederek yaklaşık üç yıl kadar uzun zaman içinde hazırladığı orduyu Muâviye’ye karşı çıkarmak teşebbüsü kendisinin Haricî Abdurrahman b. Mülcem tarafından yaralanması ile engellenmiştir. Ölümüne sebep olan bu yaralanma sonrasında Hz. Ali kendisinden sonra Hz. Hasan’a biat olunması hususunu soranlara bunu ne emretmiş, ne de yasaklamış^"®, oğullarına hakkı ve adaleti gözetmeleri, dinlerinden taviz vermemeleri konusunda bazı nasihatlerde bulunmuş^''®

ve aldığı yaranın tesiriyle iki gün sonra 19 veya 21 Ramazan 40/26 veya 28 Ocak 661 tarihinde vefat etmiştir.^®°

Hz. Hüseyin’in babasının halifeliği dönemindeki hayatıyla ilgili rivayetler yukarıda zikredildiği gibi genelde bu dönemin hemen hemen tamamını kapsayan iç savaşlara iştiraki hakkındadır. Fakat diğer rivayetlerden bu dönemde de Hz. A li’nin oğullarına, özellikle Hz. Hasan’la Hz. Hüseyin'e müslümanlar tarafından özel muamele gösterildiği anlaşılmaktadır. Burada dikkat edilecek bir husus da gördükleri saygının onlann halifenin oğulları olmasından ziyâde Hz. Peygamber’e olan yakınlıklarından kaynaklanmasıdır. Nitekim Hz. A li’nin valisi Yezîd b. Kays el-Erhabî Kûfe’ye gelirken Hasan’la Hüseyin’e bazı özel hediyeler getirdiği halde, halifenin Benû Hanefiyye’ye mensub hanımından olan oğlu M uhammed’e aynı sıcaklığı göstermemiştir. Sadece Hz.

Ali’nin, üzülmemesi için oğlunu teselli ettiğini öğrenmesi üzerine ona da hediye göndermiştir.''®'

Oğulları arasında böyle bir ayırım sadece başkaları tarafından değil, bizzat Hz.

Ali’nin kendisince de yapılmıştır. Ibn Hişâm’dan naklolunan bir rivayete göre Hz. Ali,

147

148 149 150 151

Geniş bilgi için bk. Belâzürî, III, 169 vd.; Taberî, III, 126 vd.; Ya'kubî, II, 194 vd.;

Ibn Hibbân, II, 297 vd.; Mes'udî, II, 420; Ibn A'sem, i, 445 vd.

Taberânî, 1, 100; Mes'udî, II, 425

Mes'udî, II, 425; Müberred, III, 1168; Taberî, III, 157; Ibn A'sem, I, 508 Taberî. III, 157; Ibn A'sem, I, 509

Ibn Kuteybe, 'Uyûnu'l-ahbâr, II, 205

(26)

Medine yakınlarında Aynu Ebî Nayzara^®^ ve Buğeybiğa^®^ isimli iki araziyi Hasan’ia Hüseyin'e miras olarak bıraktığı zaman oğlu Muhammed’i bu konuda onlara ortak yapm am ıştır.’®'’

D. Hz. Haşan Dönemi

Hz. Hasan’ın birkaç aylık halifeliği döneminde Hz. Hüseyin’in herhangi bir önemli faaliyetinin olduğu görülmemektedir. Nitekim Hz. Hüseyin babasının şehâdetinden sonra onun vasiyetine uyarak ağabeyine itaat etmiştir.

19(veya 21) Ramazan 40/26(veya 28) Ocak 661 tarihinde Küfeliler’in kendisine halife olarak biat ettiği Hz. Hasan’ın da babası gibi karşısındaki en büyük rakibi, onun taraftarlarını ve Kûfelileri kendi safına çekmek için yoğun faaliyete başlayan^^® Suriye valisi Muâviye b. Ebî Süfyan idi.

Kaynaklarda Hz. Hasan'ın halife seçilirken Muâviye’ye karşı tutumu hakkında iki farklı rivayet nakledilmektedir. Taberî'nin Zührî’den naklettiği ve İbn Kuteybe’de de bulunan rivayete göre Hz. Haşan hilafete geçtiği andan itibaren Muâviye ile sulh yapmak düşüncesindeydi. Onun bu fikrini anlayan Kûfeliler Hz. Hüseyin’e gelerek kendisine biat etmek istemişlerse de o, ağabeyi Haşan hayattayken bunun mümkün olamayacağını bildirmişti.’ ®® Dîneverî, Ya’kubî, isfâhâni ve ibn A ’sem gibi kaynaklardaki

152 153 154

155 156

Yâkût, IV, 175-176 Yâkût, I, 469-470

Müberred, ili, 1128-1129; Hz. Hüseyin Muâviye’nin hakimiyeti döneminde bu topraklan istemesine olumsuz cevap vermişse de onun vefatından sonra bu arazi Hâşim Oğullan ile Ümeyye Oğulları arasında el değiştirmiştir. İbn Sa'd,

Tabakât, I, 312-313 Mâcid, I, 19

Hz. Hasan’ın halife seçildiğinde İraklılardan <kendisinin barış yaptığı kimselerle barış yapacakları, savaştığı kimselerle de savaşacakları> üzenne biat alması onların kendisinden şüphelenmesine ve Muâviye ile sulh yapacağı kanaatine varmasına sebep olmuş ve bundan dolayı üzerine saldırmışlar. Böylece Hz.

Hasan’ın da onlara karşı güvensizliği ve Muâviye ile anlaşmak için yazışmaya başlamıştı. Taberî, III, 164 vd.; İbn Kuteybe, el-lmâme, I, 183-184

(27)

rivayetlerden ise Hz. Hasan’ın bu kararı vermesine hadiselerin gelişmesinin sebep olduğu anlaşılmaktadır. Tercih olunan görüş de İkincisidir.’^^ Eğer Hz. Haşan halifeliğinin ilk günlerinde sulh fikrini açıklasaydı ne Muâviye büyük bir orduyla Irak üzerine yürür, ne de Hz. Hasan’ın bu derece gönülsüz davranışını gören İraklılar büyük bir ordu oluşturarak onun kumandası altında Muâviye’ye karşı sefere çıkarlardı.’ ^®

Hz. Haşan hilafete geçer geçmez, müslüman olmadan önce ailesinin İslam’a karşı düşmanlığına, kendisinin de İslam'da hiçbir kıdemi olmamasına rağmen ehil olmadığı hilafet makamına göz diktiğine inandığı Muâviye’yi, kendi faziletlerini anlattığı bir mektupla biate davet etmiştir. Muâviye ise onun hilafet makamına layık olduğunu kabul ettiğini, fakat kendisinin yaşça daha büyük, siyasi tecrübesinin onunkinden daha çok olduğunu bildirerek Hz. Hasan’ın kendisine biat etmesini istemiş, bunun karşılığında kendisine büyük meblağda para ödeyeceğini mektubunda bildirmiştir.’ ^®

Aralarındaki mektup teatisinden bu işin yalnız harple çözüleceğine karar veren Muâviye, İbn A ’sem ’in rivayetine göre Hz. Osman'ın katillerine karşı savaşa davet ettiği 60.000 kişiden oluşan bir orduyla Irak’a doğru yürümeye başlamıştır. Durumu öğrenince Muâviye’ye karşı savaşa çağırdığı halde davetine pek sıcak karşılık vermeyen Kûfelilerin Hucr b. Adiyy gibi Hz. Ali taraftarlarının teşvikiyle harekete geçmesi sonucunda Hz. Haşan, Kays b. Sa'd b. Ubâde el-Ensârî'nin kumandası altında 12.000 kişilik öncü birliği gönderm iş’ ®®, kendisi de 40.000 kişilik ordusuyla yola çıkmıştır. Medâin yakınlarındaki Sâbât'ta’ ®’ konakladıkları zaman yaptığı konuşmasında ordusuna, savaşa meyilli olmadıklarını, kendisinin de bunu istemediği için hilafeti Muâviye’ye devredeceğini açıklaması üzerine aşırı tepki gösteren İraklılar çadırına saldırmış, eşyalarını yağma etmiş, sonra da kendisini yalnız bırakmışlardır.’ ®^

157 158 159 160 161 162

Bk. Fığlaiı, '‘Haşan", DİA, XVII, 282-283 Sançam, s. 283

Isfahânî, s. 55-59 Ya'kûbî, II, 214 Yâkût, III, 166-167

Isfahânî, s. 60-64

(28)

Dîneverî’nin verdiği bilgiye göre Hz. Hasan'ın, askerleri ile birlikte Medain'e ulaşınca Abdullah b. Am ir b. Küreyz komutasındaki Muâviye’nin öncü birlikleri tarafından kuşatılması, öte yandan ordusunun da savaşa karşı isteksizliğini anlaması hilafeti Muâviye'ye teslim etmesine sebep olmuş ve bunun için öne sürdüğü şartları bildirmiştir.^®^

Hz. Hasan’la Muâviye anlaşmasındaki şartlar hakkında kaynaklardaki rivayetler genelde Hz. Hasan’ın Muâviye’den kendisi ve Hz. Hüseyin adına istediği maddi yardım, Hz. Ali taraftarlarının can, mal ve ailelerinin güvenliği, bir de Muâviye'den sonra halifenin kim olacağı hakkındadır. Özellikle ilk iki husus hakkında rivayetler, aralarında bazı ayrıntıların bulunmasına rağmen hemen hemen bütün kaynaklarda aynıdır.^®"*

Bunun yanında Hz. Hasan’ın Muâviye’den sonra veliahdın tayini hususunda bir şart koşması hakkındaki sınırlı rivayetlerde iki husus zikredilmiştir. Bunlardan biri Muâviye’den sonra halifenin şura tarafından seçileceği’®®, diğeri ise Muâviye’den sonra halifenin yine Hz. Haşan olacağı hususudur.’ ®® Fığlalı, ister Hz. Hasan’ın adaylığı gösterilmiş olsun, isterse hiçbir aday gösterilmemesi esas alınmış olsun böyle bir şartın anlaşmada yer almadığını ileri sürmekte, sebep olarak da, Hz. Hasan’ın vefatından sonra oğlu Yezîd'in veliahtlığını ilan eden Muâviye’ye karşı Hz. Hasan’la yaptığı mukaveleden dolayı herhangi bir itirazın vuku bulduğuna dair bir vesika veya rivayetin mevcut bulunmadığını göstermektedir.’ ®^

Hz. Hasan’ın hilafeti Muâviye'ye teslim etmesine Hz. Hüseyin başta olmak üzere Hz. Ali taraftarlan karşı çıkmışlardır. Özellikle Hz. Hüseyin babasının davasını tekzîp, Muâviye’ninkini tasdik etmek anlamına gelen sulhtan vaz geçmesi için ağabeyini ikna etmeye çalışmış, fakat Hz. Hasan’ın kararının kati olduğunu anlayınca ona itaat

163 164

165 166 167

Dîneverî, s. 217 vd.

Geniş bilgi için bk. Dîneverî, s. 218; ibn A'sem, II, 9-10; Taberî, III, 165; Ibnü’l Esîr, el-Kâmil, III, 405

Heytemî, II, 399; İbn A'sem, II, 10; Gölpmarlı, s. 377 İbn Kuteybe, el-lmâme, I, 184; Suyûtî, is. 191

Fığlalı, "İslam Tarihinde Hz. Haşan ve Hz. Hüseyin Dönemleri”, s. 357

(29)

etmiştir.''®® Hz. Hüseyin’in sulh yanlısı olmadığını bilen Hucr b. Adiyy, Süleyman b.

Surad, Cündüb b. Abdullah el-Ezdî, Müseyyib b. Necebe el-Fezârî gibi Kûfe’deki Hz. Ali taraftarları ile Basra’da şehri ele geçirerek Hz. Hüseyin adına biat alan Humrân b. Ebân Hz. Hüseyin’in Muâviye’ye karşı çıkmak için başlanna geçmesini teklif etmişlerse de o ağabeyinin görüşüne saygı duyduğunu ve artık Muâviye’ye biat ettiğini bildirerek bu teklifi reddetmiştir.''®®

Esasen Hz. Hüseyin’in bu teklifi reddetmesinin ağabeyine itaatin yanında mevcut şartların meydan okuyuşuna cevap verememesinden kaynaklandığını düşünmek mümkündür. Hz. Hüseyin halifeliğe layık görmediği Muâviye ile ağabeyi arasında sulh yapılmasına karşı çıkmasına rağmen o anda yapılabilecek tek şeyin Muâviye’ye biat etmek olduğunu düşünmüş olabilir. Çünkü hem kendisinin hem de iç harplerde bitkin düşen taraftarlarının bu mücadeleyi devam ettirmek için yeterli sosyal ve psikolojik yapıya sahip olmamasına karşılık, toplumdaki mevkii, şecaati, askerî kabiliyeti yüksek olan Hz. Ali'nin bile yenemediği rakibi Muâviye ise uzun siyasi tecrübesinin yanında bir de nizamlı, itaatkar Suriye ordusuna sahipti. Hz. Hüseyin’in kendisini mücadeleyi sürdürmeye teşvik eden taraftarlarına Muâviye’nin vefatını beklemelerini tavsiye etmesinden onunla mücadele edemeyeceği düşüncesiyle geri çekilerek kuvvet ve fırsat bulduktan sonra ortaya çıkmayı planladığını söylemek mümkündür.^^°

Hz. Hasan’la Muâviye’nin 25 Rebiyülevvel 41/31 Temmuz 661’de Meskin’de buluşarak yaptıkları anlaşma ile birincinin altı aylık hilafetine son verilirken İkincinin yirmi yıllık hakimiyeti başlamış o l u y o r d u . B ö y l e c e Hz. Haşan ve Hz. Hüseyin başta

168

169 170 171

Belâzurî, Mİ. 293; Taberî, III, 165; Ibn A‘sem, II, 9; Ibn Hacer, Tehzib, I, 562, insanları hangi imama itaat etme konusunda ihtilafa sokan bu muhalefet (bk.

Nevbahtî, s. 25-26) hakkındaki rivayetlerin Şiâ düşmanları tarafından uydurulduğu söylense de (bk. Caferyan, s. 110) bu, Şifler tarafından gayri meşrû görülen Muâviye iktidarının Hz. Haşan ve Hz. Hüseyin tarafından da kabullenmediği iddiasının tezahürüdür bk. Adnan Demircan, s. 155

Belâzurî, III, 365-366; Dîneverî, s. 220; Ibn A'sem, II, 15 Geniş bilgi için bk. Belâzurî, III, 364-365; Dîneverî, s. 221 Mes’ûdî, III, 4

(30)

olmak üzere Hâşim oğulları siyasi otoritesini kaybetmiş Kûfe’den, Muâviye’nin vefatına kadar ikâmet etmek üzere Medine’ye intikâl etmişlerdir.^^^

III. Muâviye b. Ebî Süfyân Döneminde Hz. Hüseyin

A. Yezîd b. Muâviye’nin Veliaintlığma Kadar Hz. Hüseyin

Muâviye, Hz. Osman’ın kanını talep etmekle başlattığı ve altı yıldır çeşitli aşamalardan geçirerek gerçekleştirdiği iktidar mücadelesini bitirip Hz. Osman’ın katlinden hemen sonra neredeyse İkiye ayrılmış İslam dünyasını idaresi altında birleştirmekle yaklaşık 90 yıl sürecek Emevî hanedanını tesis etmiş oldu. Bundan sonra, halkın yönetiminde Kitap ve Sünnet’in uygulanmasını sağlayan, Hz.

Peygam ber’in vekili sıfatıyla iş gören ve devletin menfaatleriyle şahsî ve ailevî menfaatlerini birbirinden ayıran ideal râşid halifelerin yerini dini ikinci plana atan, kuvvete dayanarak devleti hilâfet-saltanat karışımı mutlak-irsî bir monarşi ile idare eden halifeler aldı.''^^

M uâviye’nin Hz. Hasan'la yaptığı sulh anlaşmasından dolayı bu aileyi ve onların taraftarlarını artık potansiyel rakip olarak görmediğini söylemek zordur. Nitekim muhaliflerinin başkenti olan Kûfe’de halife olarak kendisine biat aldıktan sonra mücadele etmek zorunda kaldığı Hâricîlere karşı yanında bulunan Suriyeli askerleri değil de Medine’ye gitmek için Kûfe’yi henüz terk etmiş olan Hz. Hasan’ı göndermek istemesi, aldığı redd cevabına karşılık gönderdiği kendi askerlerinin yenilgisinin faturasını yine de Küfedeki Hz. Ali taraftarlarına ödetmesi onun Cemel savaşına katılmamakla siyasî rakiplerine karşı izlediği politikaya benzemektedir.^^''

Taberî, III, 168-169; Ibnu'l-Esîr, el-Kâmil, III, 407 Yiğit, “Emevîler", s. 88

Bu konuda rivayetler için bk. Bı 203; Muberred, III, 1164-1165 Yiğit, “Emevîler", s. 88

Bu konuda rivayetler için bk. Belâzurî, III, 289; Taberî, V, 166; Halîfe, s.

(31)

ö te yandan başta Hz. Ali oğulları olmak üzere Hâşim Oğullarını kontrol altında bulundurmak maksadıyla onların ikamet ettikleri Hicaz bölgesinin valilerini Ümeyye Oğullanndan seçtiği^^^, Hz. Hüseyin’i de diğer Hâşim Oğulları gibi valilik, âmillik, ordu kumandanlığı, hac emirliği gibi siyasî ve askerî görevlerde istihdam etmeyerek idarede söz hakkından mahrum bıraktığı bilinmektedir.''^® Hz, Hüseyin’in, idarede siyasî istikrarın sağlanmasından sonra Bizans, Horasan-Mâverâünnehir-Sind ve Kuzey Afrika cephelerinde yeniden yürütülmeye başlayan fetihlere iştiraki hakkında da ilk kaynaklarda bilgiye rastlanmamaktadır. Sadece 43/663 yılından başlayarak her yıl akınlar halinde Bizans’a yapılan seferlerden^^^ 49/669 yılında İstanbul'a yapılan, Yezîd b. Muâviye’nin de katıldığı sefere iştirak ettiği muahhar kaynaklardan İbn Asâkir ve Ibn Kesîr tarafından bildirilmektedir.’ ^®

Hz. Hüseyin’in Muâviye dönemindeki hayatının Yezîd’in veliahtlığı meselesinin ortaya çıkmasıyla iki kısma ayrıldığını söylemek mümkündür.’ ^® Kaynaklardaki rivayetler birinci dönemde Hz. Hüseyin'le Muâviye arasındaki ilişkilerin karşılıklı olarak beklenilen ölçüde müsamahakar olduğunu göstermektedir.’ ®°Maamafih Hz. Hüseyin bu dönemde olanlara ses çıkarmayıp ikamet ettiği Medine'de ibadetle vakit geçirirken’ ®\

kendisine ve yakınlarına Muâviye tarafından maddî destek sağlandığı bilinmektedir.

Muâviye, iktidarını yürütmek için kullandığı en teme! vasıta olan para’ ®^ ve "son derece değerli hediyelerle Hz. Ali ve Hâşim soyuna mensup eski basımlarını elde edebilmiştir".''®^ Nitekim Abdullah b. C a’fer, Abdullah b. Abbas, Hz. Haşan ve Hz.

175 176 177

178

179 180 181 182 183

Mâcid, s. 30 Sançam, s. 289

Muâviye’nin halifeliği döneminde Bizans’a karşı yapılan seferler hakkında geniş bilgi için bk. Ostrogorksy, s. 115 vd.; Avcı, s. 67 vd.

Ibn Asâkir, XIV, 111 (Rivayette ordu kumandanının Yezîd olduğu bildirilmişse de bu konu ihtilaflıdır.); Ibn Kesîr, VIII, 151 (seferin h. 51 senesinde olduğu bildirilmektedir.); Geniş bilgi için bk. Kılıç, s. 46-65

Zehebî, III, 266 Zehebî, III, 291-292

Ibn Sa’d, Tabakât, I, 401-402, 413; Müslim, “Fezâll", 8 Ya'kubî, II. 238; Ibn Abdürabbih, I, 25 '

Brockelmann, s. 66

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalıĢmada, herbisit etken maddesi olarak kullanılan bazı sülfonil üre grubu bileĢiklerinin sulu ortamdaki elektrokimyasal davranıĢları için dönüĢümlü

Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri: Sosyal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik, (İstanbul: Çamlıca.. hem de inkılâpçı eğilimler söz konusu birikimi reddetme yoluna

Dördüncü bölümde, tezin amacına uygun olarak nesnelerin interneti döneminde reklamcılığın geleceğine yönelik reklam uygulayıcıları ve reklam akademisyenlerinin

Bunlar: Karşılıklı sözleşme, ortaklık benzeri sözleşme 87 ve karma (karşılıklı sözleşme ve ortaklık sözleşmesi karışımı) sözleşmedir 88. 87 “Gerçekten

Bu görüşe taraftar yazarların yanı sıra, zincirleme suçu suç tekliği kapsamında değerlendirmelerine rağmen, af kanununun etkileri bakımından teselsülün

Mogadişu Devlet Yayınlar, 1974, s.70.. Somalililer’e İslâmîyet’i yavaş yavaş yaymışlardır. Ancak Somali sahillerine ulaşan ilk muhacir Müslümanlar sayılan Zeydiler,

1) İlkokul dördüncü sınıf öğrencilerine canlı farkındalığı oluşturmak için tasarlanan grafik roman materyalinin uygulandığı deney grubunun ön test

Yakın tarihlerde ise evlerde bulunan eski el dokuması halıların çeşitli işlemlerden geçirilerek vintage ve patchwork halı olarak değerlendirilebildiği