• Sonuç bulunamadı

B. Yezîd b. Muâviye’nin Veliahtlığına Karşı Hz. Hüseyin

V. Kerbelâ vak’ası

yanından aynimaya mecbur etmiş, onların sorumluluğunu almak istememiştir bk. Tabakât, I, 467-468; Ayrıca bk. İbn Tâvûs, s. 154; Isfahânî ise oğlu esir

oluşması gerekirken bazı Şiî kaynaklarda bu rakamın 35000'den 80000’e kadar artınidığı görülmektedir.^”

Hz. Hüseyin’in bir avuç askerinin üzerine zikredildiği kadar büyük sayıda ordunun gönderilmesi pek makul görülmemektedir. Diğer taraftan bu orduda Şamlı askerlerden bahsedilmesi de zikri geçen rivayetlerin doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Zira kaynaklarda Yezîd’in, Hz. Hüseyin üzerine ordu göndermesi hakkında herhangi bir bilgiye rastlanmamakla birlikte, daha eski müellif olan Mesûdî de Ömer b. Sa’d ordusunun tamamının Kûfelilerden müteşekkil olduğunu açıkça b i l d i r m e k t e d i r . S o n olarak Kerbelâ vak’asının intikamını almak amacıyla daha sonra ortaya çıkan Tevvâbûn’un da hedefinin Şamlılara yönelik olmaması Hz. Hüseyin'e karşı savaşanların Kûfeliler olduğu fikrini desteklemektedir.

Ordular karşılaştığı zaman Hz. Hüseyin son defa olarak karşı tarafı savaş fikrinden vazgeçirmeye çalışmıştır. Kendi konumunu hatırlatmakla Kûfelilerin vicdanına nüfuz etmek istediği bu hutbesinde Hz. Hüseyin Resûl-i Ekrem, Hz. Fâtıma, Hz. Ali, Cafer ile Hamza’yla olan akrabalığını, "Cennet gençlerinin efendisi"^®® oluşunu hatırlattıktan sonra içlerinden birini öldürmediği, mallarını gasbetmediği halde neden öldürülmek istendiğini sormuş, fakat hiçbir olumlu cevap alamamıştır.^®®

Hz. Hüseyin’in hutbesinden sonraki durum hakkında rivayetler arasındaki fark yeniden ortaya çıkmaktadır. Nitekim daha önceki rivayetlerde Hz. Hüseyin’in, kendisine davet mektubu gönderdikleri halde bunu inkar eden ve karşı tarafta yer alan Küfe ileri gelenlerinden serbest bırakılmasına müsaade edilmesini istediği nakledilirken daha

353

354 355

356

Ebû Mihnef’e göre (bk. s. 57) 80000; Ibn A’sem’e göre (bk. II, 144) 54000; Ibn Şehraşub'â göre (bk. IV, 98) 35000

Mes’ûdî, III, 71

Ebû Mihnef’e göre bu hutbede Hz. Peygamber'den "Size iki şey bıraktım, Allah’ın Kitab’ı ve Ehl-i Beytim" hadisi de zikredilmiştir bk. s. 49-50

Ebû Mihnef, s. 49-50; Ibn Sa’d, Tabakât, I, 468-469; Belâzürî, III, 396; Taberî, III, 319; Müfîd, II, 97-98

muahhar Şiî müelliflere göre Hz. Hüseyin, dövüş meydanını terk etmek gibi herhangi bir teşebbüste bulunmamıştır.^^^

Hz. Hüseyin, serbest bırakılması için Küfelileri ikna edemeyince, teslim olmasına karşılık kendisine eman verileceği hakkında Kays b. Eş’as’ın teklifini, aynısının kardeşi tarafından Müslim b. Akîl'e vaadediidiği halde akıbetinin ölümle sonuçlandığını hatırlatarak kabul etmemiş, köle olarak boyun eğmektense savaşmayı tercih etmiştir.

Hz. Hüseyin’in konuşmasından sonra adamlarından bazısı karşı tarafı ikna etmeye çalışm ışsa da bir sonuç elde edememişlerdir.

Hz. Hüseyin ve taraftarlarının konuşmasından sonra onları valinin emri üzerine geri dönmekten alıkoyan, Kerbelâ’da konaklamaya zorlayan Hurr b. Yezîd’in taraf değiştirdiği rivayet olunmaktadır.^^® Hurr’un böyle bir karar vermesinde Hz.

Peygamber'in torununa karşı silah çekilmesine kadar vahim boyutlara ulaşacağını belki de ummadığı durumun bu hale gelmesinde kendisinin de büyük rolü olduğu için duyduğu pişmanlığın bedelini ödemek istediğini söylemek mümkündür.^®®

Kerbelâ vak’asının anlatıldığı kaynakların büyük ekseriyetinde yer almamasına karşılık bazı Şiî müelliflerin naklettiği rivayete göre, savaş başlamadan önce Hz.

Hüseyin'e meleklerden müteşekkil bir ordu gönderilmiş, fakat düşmanına karşı yardım ile Allah'a kavuşmak arasında muhayyer bırakılan Hz. Hüseyin, İkincisini tercih etmiştir.^®°

Rivayetlerde taraflara kumanda eden Hz. Hüseyin ile Ö m er b. Sa’d ’ın savaşı başlatmak hususundaki tavırlarında görülen farklılıklara dikkat çekilmektedir. Şöyle ki Hz. Hüseyin’in kaçınılmaz hale gelen savaşı başlatmaktan çekindiği vurgulanırken.

357 350

359

360

Ibn ŞehraşCıb, IV, 100; Ibn Tâvûs, s. 155-156

Ibn Sa’d, I, 469; Belâzürî, III, 397; Dîneverî, 256; Taberî, III, 320-321; Müfîd, II, 99-100

Murat Sarıcık, “Kerbelâ Olayında el-Hurrb. Yezîd ve Hz. Hüseyin'le Mücadelesi", SDÜİF, II, s. 139

Küleynî, I, 465; Ibn Tâvûs, s. 158-159

Ömer b. Sa’d’ın, valinin huzurunda savaşı bizzat kendisinin başlattığına tanıklık etmesi için orduyu şahit tuttuğu bildirilmektedir.^®^

Böylece Ömer b. Sa’d’ın ilk oku atarak başlattığı savaş, geleneğe göre bir müddet teke tek mübareze şeklinde sürmüştür. Hem kaynaklarda teferruatlı şekilde anlatılan rivayetlere, hem de vak’a sonrasında her iki taraftan ölenlerin sayısına bakılırsa Hz. Hüseyin taraftarlarının mübareze esnasındaki üstünlüklerini söylemek mümkündür. Bununla birlikte Ebû M ihnefin Taberî’de geçen rivayeti ile bağdaşmayan haberinde ve daha muahhar Şiî müellif olan Ibn Şehraşûb'in rivayetinde Hz. Hüseyin taraftarlarından her birinin karşı taraftan onlarca ve bazen de yüzlerce kişi öldürdüğü nakledilmiş ve doğal olarak da diğerlerine nispetle Ehl-i Beyt mensupları için bu rakamların en üstünü gösterilmiştir^®^ ki sadece vak’a sonrasında Kûfeliler için verilen ölü sayısı^®^ yukarıdaki rivayetlerdeki abartıyı açığa çıkarmaktadır.

Savaşa Hz. Hüseyin’den izin alarak başlayan taraftarlarının azalması ile sıra Ehl-i Beyt mensuplarına gelmiş ve Ali b. Hüseyin’den başlayarak onlar da savaş meydanında şehit olmuşlardır.^®"* Rivayetlere göre verdikleri zayiat, bazı komutanlarının teşvikiyle Ömer b. Sa’d ’ın orduya toplu şekilde hücum emri vermesine sebep olmuştur.

Böylece bir birine denk olmayan taraflar arasında bir facia şeklinde devam eden savaşta, m addî menfaat karşılığında valiye teslim amacıyla Hz. Hüseyin taraftarlarının başlarının kesilmesi için savaşçılar arasında kıyasıya bir mücadele başlamıştır.

Savaşın seyrini ister teferruatlı isterse kısa şekilde tasvir eden kaynakların büyük kısmında, Hz. Hüseyin’in tarafından öldürülenler arasında çocukların da bulunduğuna dikkat çekilmektedir. Kerbelâ vak'asının İslam dünyasında bir facia olarak telakki

361 362 363

364

Belâzürî, III, 396; Taberî, III, 318-321; Müfîd, II, 96-101

Ayrıntılı bilgi için bk, Ebû Mihnef, s. 60-73; Ibn Şehraşûb, IV, 101-109 Kaynaklarda Kûfelilerden ölenlerin sayısı 88 kişi olarak gösterilmiştir bk.

Mes’ûdî, III, 72; Taberî, III, 335

Hz. Hüseyin’in Kerbelâ vak’asında şehit edilen yakınlarının isimleri için bk. Ibn Sa’d, Tabakât, I, 475-478; Belâzürî, III, 406-407; Mes’ûdî, III, 71; Dîneverî, s.

256-257; Taberî, III, 331-332, 343; Isfahânî, s. 80 vd.

edilmesinin sebeplerinden biri olan bu husus hakkında kaynaklardaki rivayetlerin çokluğu ve farklı yollardan nakledilmesi böyle bir olayın gerçekte vuku bulduğunu desteklemektedir. Bununla birlikte bazı Şiî müellifler tarafından olayın daha da dramatik şekle sokulduğu görülmektedir, Örneğin, Ebû M ihnefin rivayetinde savaşta katledilen bir çocuğun altı aylık olduğu^®^ Kerbelâ vak’ası hakkında çok kısa bilgi vermesine rağmen bu hususa değinmesi dikkat çeken Ya’kubî’nin rivayetinde aynı çocuğun olay sırasında doğduğu ve kulağına ezan okuması için Hz. Hüseyin’e getirildiği^®®, daha muahhar müellif olan İbn Tâvus'un ilginç rivayetinde ise Hz. Hüseyin’in sanki sonucun ne olacağını düşünmeden su verilmesi için çocuğu karşı tarafa uzattığı ve adeta Kûfelilerin oklarına siper ettiği^®^, Tabersî’ye göre ise vedalaşmak için Hz. Hüseyin’in yanına getirildiği sırada katledildiği bildirilmektedir.^®®

Zikredilen rivayetlerle zaten tasvip edilmeyen bu facianın şiddetinin vurgulanmak istendiğini söylemek mümkündür. Nitekim daha güvenilir kaynaklardaki rivayetlerde Kerbelâ vak’asında katledilen bu çocukların buluğ çağına ermeseler bile yürümesini ve konuşmasını bildikleri, herhangi bir emir gereğince değil, savaşta kontrolünü kaybetmiş askerler tarafından -k a s ıtlı veya kasıtsız o larak- öldürüldüğü bildirilmektedir.^®® Nitekim vak’anın sonunda kadınlara ve çocuklara eman verildiği görülmektedir.

Toplu şekilde hücuma geçildikten kısa bir süre sonra zaten karşı tarafla kıyaslanamayacak kadar az sayıdaki taraftarlarının büyük ekseriyetinin katledilmesi ile savaşın sonlarının yaklaştığını gören Hz. Hüseyin’in de askerlere katıldığı bildirilmektedir. Hz. Hüseyin’in savaş meydanına çıkması hakkında eski ve güvenilir kaynaklarda rastlanmayan teferruatlı bilginin daha muahhar bazı Şiî kaynaklarında bulunması dikkat çekmektedir. Nitekim, bu rivayetlerde savaş meydanına çıkan Hz.

365 366 367 368 369

Ebû Mihnef, s. 75 Ya'kubî, II, 245 İbn Tâvûs, s. 169

Tabersî'den naklen Meclisî, XLV, 49

Ayrıntılı bilgi için bk. İbn Sa'd, Tabakât, İ, 170-172; Dîneverî, s. 258; Taberî, III, 332-333; Isfahânî, s. 116; Müfîd, II, 108-110

Hüseyin'in, Hz. Peygamber’in hırkasını, zırhını giydikten sonra onun atına bindiği, Hz.

A li’nin ünlü kılıcı Zülfıkâr'ı eline alarak Ömer b. Sa'd ordusunun içine daldığı ve karşısına geçenlerden yaklaşık 2000 kişiyi öldürdüğü nakledilmektedir.®^"

Aslında Hz. Hüseyin’in, askeri yönü ve cesareti ile meşhur olan Hz. Ali’nin oğlu olduğu, babasının yaptığı savaşlardaki mevkii dikkate alınırsa Kerbelâ vak’asında sergilemiş olabileceği mübareze örneğinin niteliğini tahmin etmek mümkündür. Nitekim bazı kaynaklarda kısa da olsa bu hususa değinildiği görülmektedir.^^^ Fakat daha muahhar Şiî kaynaklardan alınmış yukarıdaki bilgilerin tarihi gerçekler ve aynı hususun yer aldığı daha sıhhatli rivayetlerle bağdaşmaması onların Hz. Hüseyin’e misilsiz bir kahraman imajı verilmesi için uydurulduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Nitekim Hz.

Peygamber’in vefatından yarım asır sonra atının hala hayatta olması, Resûl-i Ekrem tarafından şair Ka'b b. Züheyr’e verilen ve daha sonra halifelerin bayramlarda giymesi amacıyla Muâviye b. Ebî Süfyan tarafından satın alınan hırka-i şerifin®^^ Hz. Hüseyin’in üzerinde bulunması gibi hususlar, bu rivayetlerin uydurma olduğunu göstermek için yeterlidir.

Rivayetlere göre zırhsız, öldürüldüğü taktirde soyulmaması için yırttığı elbisesini giyerek at üstünde Ömer b. Sa’d ordusu ile savaşan Hz. Hüseyin’e karşı hamle yapmaya, getireceği sorumluluktan dolayı ilk önce kimse cüret edememiştir. Böylece savaş sabah namazından sonra başladığı halde öğlenden uzun süre geçmesine rağmen hâlâ Hz. Hüseyin öldürülememiştir. Durum böyle olunca Hz. Hüseyin’in katlini daha önce de vali yanında bir mevki vesilesi olarak gören Şemir b. Zilcevşen, emri altındaki adamlardan bir kısmına toplu halde Hz. Hüseyin'in üzerine yürüme emri vermekle belki de Peygamber torununun katili ismini yalnız başına yüklenmek istemeyen Kûfelilerin bu endişesine son vermiştir. Böylece sorumluluğun tek bir şahıs

Aynntılı bilgi için bk. Ebû Mihnet, s. 74-80; Ibn Şehraşûb, IV, 110; Ibn Tâvûs, s.

158

Ya'kubî, II, 245; Taberî, III, 334; Ibn Kesîr, VIII, 188 Cumâhî, s. 47; Ibn Kuteybe, eş-Şİ'r ve’ş-şu'arâ, I, 91

veya kabile değil, birlikteki kişiler ve mensup oldukları kabilelerin yükleneceğini düşünen Kûfeliler dört bir taraftan üzerine saldırdıkları Hz. Hüseyin’i yaralayarak attan indirmişlerdir.^^^

Yaralı olarak yerde yatan Hz. Hüseyin’in kim tarafından öldürüldüğü hususunda kaynaklar arasındaki fark yeniden ortaya çıkmaktadır. Ebû Mihnef, İbn A ’sem, Ibn Şehraşûb gibi müelliflerin rivayetlerine göre yaralanan Hz. Hüseyin’in bizzat Ömer b.

Sa’d tarafından verilen emir üzerine öldürülmüştür ki^^"* bazı tarihçiler ona böyle bir tavrın nispet edilmesini ordu komutanı olmasına bağlamışlardır.^^® Olayın anlatıldığı daha eski ve güvenilir kaynaklarda ise Hz. Hüseyin’in, üzerine saldıran birliğin kumandanı Şemir b. Zilcevşen’in emri ile Sinan b. Enes veya Havlî b. Yezîd tarafından öldürülerek başı kesildiği belirtilmiştir.^^®

Hz. Hüseyin’in başı kesildikten sonra katline iştirak edenler tarafından elbiseleri soyulmuş ve Ubeydullah b. Ziyâd’ın daha önce mektupta belirttiği talimat üzere Ömer b. Sa’d’ın emri ile vücudu atlara çiğnetilmiştir. Bunun ardından diğer maktullerin de başlan bedenlerinden ayrılarak vücutları soyulmuş, karargah yağmalanmış, Ömer b.

Sa’d’ın emri ile kadınlara, çocuklara ve o sırada hasta olduğu için savaş meydanına çıkmayan Ali b. Hüseyin’e dokunulmamıştır.^^^

Savaşın zaferle sonuçlanmasının İşareti olarak Hz. Hüseyin'in başının Ubeydullah b. Ziyâd’a gönderilmesinin^^® ardından Ömer b. Sa’d ve askerleri kendi

edişinden sonra bölge lıall<ından Benî Esed kabilesine mensup el-Ğâdıriyye köylüleri tarafından defnedilmiştir.^^®

Rivayetlerde Hz. Hüseyin’in üzerinde çok sayıda ok, mızrak ve kılıç yarasının tespit edildiği bildirilmektedir. Kaynakların bir çoğunda bu yaraların sayısının dakik şekilde 33 ok, mızrak ve 34 kılıç olduğu, bazı rivayetlerde Hz. Hüseyin'in üzerine saldıranların sayısına göre bu rakamın yüzlere, hatta binlere ulaştığı görülmektedir.

Sayı önemli olmamakla birlikte Hz. Hüseyin’in atlara çiğnetilerek toprağa bulaştırılmış vücudunda bu kadar titizlikle ok, mızrak ve kılıç yaralarının ayrı ayrı tespit etmenin nasıl gerçekleştirildiği sorusu akla gelmektedir.

Sonuç olarak kendisini davet eden Kûfelilerin dönekliği sebebiyle Kerbelâ çölünde mahsur kalan Hz. Hüseyin, teklif ettiği hususların reddedilmesi üzerine Ubeydullah’a teslim olmayı da kabullenmeyince katledilmiştir. Ayrıca bu katliam sırasında ne kendisinin ne de az sayıdaki taraftarının öldürülmeden esir edilmesi için Kûfeliler tarafından herhangi bir teşebbüste bulunulmamıştır.