• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ MESLEK LİSESİ ÖĞRETMENLERİNİN TÜKETİCİ EĞİTİMİ KONUSUNDAKİ BİLGİ VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ Nurgül ÇAVUŞOĞLU EV EKONOMİSİ (AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI ANKARA 2006

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ MESLEK LİSESİ ÖĞRETMENLERİNİN TÜKETİCİ EĞİTİMİ KONUSUNDAKİ BİLGİ VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ Nurgül ÇAVUŞOĞLU EV EKONOMİSİ (AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI ANKARA 2006"

Copied!
122
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MESLEK LİSESİ ÖĞRETMENLERİNİN TÜKETİCİ EĞİTİMİ KONUSUNDAKİ BİLGİ VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

Nurgül ÇAVUŞOĞLU

EV EKONOMİSİ (AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ) ANABİLİM DALI

ANKARA 2006

(2)

ÖZET Yüksek Lisans Tezi

MESLEK LİSESİ ÖĞRETMENLERİNİN TÜKETİCİ EĞİTİMİ KONUSUNDAKİ BİLGİ VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

Nurgül ÇAVUŞOĞLU Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Ev Ekonomisi (Aile ve Tüketici Bilimleri) Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Meltem BAYRAKTAR

Bu araştırma Bursa il merkezinde bulunan meslek liselerinde görev yapmakta olan öğretmenlerin tüketim davranışlarını, tüketim biçimlerini, bilinçli tüketim kavramı ile tüketici hakları, sorumlulukları ve tüketiciyi koruyan yasalar hakkındaki bilgi düzeylerini, tüketicinin bilgilendirilmesi, eğitimi ve örgütlenmesine yönelik bilgi düzeyleri ile tutum ve davranışları üzerinde cinsiyetin etkisini saptamak amacıyla, %50’si kadın ve %50’si erkek olmak üzere toplam 200 öğretmen üzerinde yürütülmüştür. Meslek Lise’si öğretmenlerinin tüketici eğitimi ihtiyacını belirleyen bu araştırmanın sonuçlarının; mevcut uygulamaların öğretmenler açısından ne ölçüde yararlı olduğunu gösteren bir değerlendirmenin yapılmasına, örgün ve yaygın eğitimde tüketici eğitimi programlarının kapsamlarının belirlenmesinde önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre; öğretmenlerin yarıdan fazlası (%53.0) 31-40 yaş grubundadırlar ve %33.0’ünün hizmet süresi 11-16, % 29.5’inin ise 6-10 yıldır. Öğretmenlerin çoğu (%80.5) evlidir ve %41.6’sı 1 çocuk sahibi iken, %36.2’si 2 çocuk sahibidirler. Öğretmenlerin yarıdan fazlasının (%59.6) aileleri 1-3 bireyden, %38.3’ünün ise 4-5 bireyden oluşmaktadır. Öğretmenlerin %59.0’u kendi evinde, %36.0’sı ise kiracı olarak ikamet etmektedir ve önemli bir oranı (%91.0) kredi kartı kullanmaktadır. Öğretmenlerin %54.5’i alışveriş öncesi plan, %40.0’ı alışverişe çıkmadan önce piyasa araştırması yapmaktadır ve yarıdan fazlası (%63.5) satın alma kararını verirken ürünün kalitesine önem vermektedirler.

Öğretmenlerin çoğunun (%70.5) ürün ambalajı üzerindeki yazıları okuduğu, öğretmenlerin önemli bölümünün (%89.0) ürünün üretim ve son kullanma tarihlerini incelediği, % 93.0’ünün alışveriş sonrası fatura vb. aldığı, yarıdan fazlasının (%58.0) kredi kartı ile ödeme yaptığı bulunmuştur. Öğretmenlerin %69.5’i sadece reklamı yapıldığı için ürün satın almadıklarını belirtmişlerdir. Araştırma kapsamına alınan öğretmenlerin % 66.5’inin kendilerini bilinçli tüketici olarak görmedikleri, tüketici haklarını ve sorumluluklarını, Tüketiciyi Koruma Yasasını ve kapsamını bilmedikleri saptanmıştır. Öğretmenlerin %72.5’i tüketici haklarının korunmasında en etkili yolun tüketicinin eğitilmesi olduğunu, Tüketici Eğitimi kurslarının verilmesi gerektiğini ve bu kurslara katılmak istediklerini belirtmişlerdir. Öğretmenlerin

%94.0’ü örgütlenmenin önemine inanmaktadırlar ancak araştırma kapsamına alınan öğretmenlerin sadece birinin tüketici haklarını koruyan bir derneğe üye olduğu görülmüştür.

Öğretmenlerin tüketici eğitiminin ders olarak eğitim programlarında yer alması gerektiğini düşündükleri bulunmuştur.

2006, 121 sayfa

Anahtar Kelimeler: Öğretmen, Tüketici Davranışı, Tüketici Eğitimi i

(3)

ABSTRACT Master Thesis

THE DETERMINATION OF CONSUMER EDUCATION KNOWLEDGE AND BEHAVIOURS OF VOCATIONAL HIGH SCHOOL TEACHERS

Nurgül ÇAVUŞOĞLU Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences

Department of Home Economics (Family and Consumer Sciences) Supervisor: Prof. Dr. Meltem BAYRAKTAR

This research is carried out on totally 200 teachers as of 50% women and 50% men, who are officiating in vocational high schools in Bursa city, on the consuming attitudes, consuming manners, conscious consuming and consumer rights, responsibilities and their knowledge about the law that protect consumers, and determining the effect of sex on knowledge level and attitudes for informing, educating and organizing of the consumers. Results of this research, which determine the consumer training needs of vocational high school teachers, is thought to contribute in evaluation of recent applications in the aspect of its benefits for the teachers and also to contribute in determining the scope of consumer training programs in formal and mass education. In accordance with the research results; more than half of the teachers (53.0%) are in the age group of 31-40 and service life of 33.0% is 11-16 years and 29.5% is 6-10 years. Most of the teachers (80.5%) are married and 41.6% has 1 child and 36.2% has 2 children. More than half of the teachers’ family (59.6%) is consisting of 1-3 individuals and 38.3% is consisting of 4-5 individuals. More than half of the teachers (59.0%) are living in their own houses and 36.0% are living in rental houses and a significant rate of 91.0% have credit cards. More than half of the teachers (54.5%) make plan before shopping and 40.0% make market search before shopping and more than half of them (63.5%) are giving importance to the quality of the product before giving the purchase decision. Most of the teachers (70.5%) read the writings on the product package and a significant rate of 89.0% checks the production and expiry dates and 93.0% takes receipt after shopping and more than half (58.0%) pays with credit card. 69.5% of the teachers declared that they do not purchase a product only because of its advertisements. It is determined that more than half of the teachers (66.5%), who are included in the scope of research, do not consider themselves as conscious consumers and they do not know rights and responsibilities of consumers and Consumer Protection Law. 72.5% of the teachers declared that the most effective way to protect the consumer rights is to train the consumers and Consumer Training Courses must be given and they also want to participate in these courses.

94.0% of the teachers believe in the importance of being organized, but it is seen that only one of the teachers under the scope of research is member of an association protecting the consumer rights. It is found out that, teachers believe that consumer training must be included in the education program as a course.

2006, 121 pages

Key Words: Teacher, Consumer behaviour, Consumer education İi

(4)

TEŞEKKÜR

Çalışmalarımı yönlendiren, araştırmamın her aşamasında yakın ilgi ve yardımlarını esirgemeyen, önerileri ile beni yönlendiren danışman hocam Sayın Prof. Dr. Meltem BAYRAKTAR’a özellikle anlayışlı yaklaşımından dolayı teşekkürlerimi sunarım.

Tezime olan değerli katkılarından dolayı Sayın Prof. Dr. Özlen ÖZGEN’e ve Araş. Gör.

Eda PURUTÇUOĞLU’na teşekkür ederim.

Lisans eğitimimde bana her zaman yardımcı olan, yüksek lisans yapmam konusunda beni cesaretlendiren, tez çalışmamda da yardımlarını ve desteğini esirgemeyen sevgili hocam Prof. Dr. Hamil NAZİK’e teşekkür ederim.

Beni ve kardeşimi imkanlarını zorlayarak en iyi şekilde yetiştirmek için maddi manevi desteklerini esirgemeyen, hayatım boyunca aldığım kararlarda başarılı olacağıma inanan ve bana sonuna kadar güvenen, her zaman yanımda olan canım anneciğim ve babacığıma teşekkür ederim.

Çalışmamım her aşamasında beni yalnız bırakmayan, varlıklarından mutluluk ve gurur duyduğum kardeşlerim, canlarım Mehmet ve Selver’e teşekkür ederim.

Zamanını ve yardımlarını esirgemeyen başta en iyi dostum Özgühan SARIŞEN’e olmak üzere Ankara’daki arkadaşlarıma ve anket çalışmama katılan Bursa’daki tüm öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Nurgül ÇAVUŞOĞLU Ankara, Ağustos 2006

iii

(5)

İÇİNDEKİLER

ÖZET……….i

ABSTRACT……….ii

TEŞEKKÜR………iii

ÇİZELGELER DİZİNİ………vii

1. GİŞİR………...1

1.1 Tüketicinin Korunması………...7

1.2 Tüketici Eğitimi……….…8

2. KAYNAK ÖZETLERİ………..…17

3. MATERYAL VE YÖNTEM………....30

3.1 Araştırmanın Evren ve Örneklemi………...30

3.2. Veri Toplama Yöntem ve Araçları………...31

3.2.1 Anket formunun hazırlanması……….…...31

3.2.2 Anket formunun uygulanması……….………....33

3.3 Verilerin Değerlendirilmesi………...33

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA……….…34

4.1 Öğretmenleri Tanıtıcı Bilgiler……….…...34

4.1.1 Öğretmenlerin yaşları……….….34

4.1.2.Öğretmenlerin branşları………..35

4.1.3 Öğretmenlerin hizmet süreleri………36

4.1.4 Öğretmenlerin medeni durumları ………..37

4.1.5 Öğretmenlerin evlilik süreleri………....38

4.1.6 Öğretmenlerin çocuk sayısı………..39

4.1.7 Ailedeki birey sayısı……….41

4.1.8 Öğretmenlerin konut mülkiyeti………...42

4.2 Öğretmenlerin Karar Verme Biçimleri ve Tüketici Davranışları…………...43

4.2.1 Öğretmenlerin kredi kartı sahibi olma durumu………...43

4.2.2 Öğretmenlerin alışveriş öncesi plan yapma durumu………45

4.2.3 Öğretmenlerin alışveriş öncesi piyasa araştırması yapma durumu………...46 iv

(6)

4.2.4 Öğretmenlerin satın alma kararlarını etkileyen en önemli faktöre

göre dağılımları………..47

4.2.5 Öğretmenlerin ürün ambalajı üzerindeki yazıları okuma durumu…………49

2.2.6 Öğretmenlerin ürünün üretim ve son kullanma tarihlerini okuma durumu………...50

4.2.7 Öğretmenlerin alışveriş sonrası fatura vb. alma durumu………...52

4.2.8 Öğretmenlerin alışverişte kullandıkları ödeme biçimi………53

4.2.9 Öğretmenlerin reklamlar hakkındaki düşünceleri………..55

4.2.10 Öğretmenlerin sadece reklamı yapıldığı için ürün satın alma durumları………...57

4.2.10 Öğretmenlerin reklamların etkisinde kalarak satın aldıkları ürünler ………59

4.3 Tüketici Hakları ve Sorumlulukları………...62

4.3.1 Öğretmenlerin kendilerini bilinçli tüketici olarak görme durumları……….62

4.3.2 Öğretmenlerin tüketici haklarını bilme durumları………..64

4.3.3 Öğretmenlerin bildikleri tüketici haklarına göre dağılımları………..65

4.3.4 Öğretmenlerin tüketici olarak sorumluluklarını bilme durumları………...67

4.3.5 Öğretmenlerin tüketici olarak sorumluluklarını bilme durumları………...68

4.3.6 Öğretmenlerin Tüketici Koruma Yasası’nı bilme durumları……….70

4.3.7 Öğretmenlerin Tüketiciyi Koruma Yasası’nın kapsamını bilme durumları………...71

4.3.8 Öğretmenlerin tüketici haklarını ve sorumluluklarını öğrendikleri yerler...73

4.3.9 Öğretmenlerin tüketici olarak haklarını aramak için başvurdukları yerler………...75

4.4 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi konusundaki davranışları………77

4.4.1 Öğretmenlerin tüketici haklarının korunmasında en etkili gördükleri yöntem………...77

4.4.2 Öğretmenlerin televizyondaki Tüketici Eğitimi’ne yönelik programları izleme durumları ……….79

4.4.3 Öğretmenlerin gazetelerdeki tüketici köşelerini okuma durumları. ……….81 v

(7)

4.4.4 Öğretmenlerin öğretmenlere Tüketici Eğitimi kursu verilmesi

hakkında görüşleri………..82

4.4.5 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi kurslarına katılmak isteme durumları ………...84

4.4.6 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi Kursunda eğitim almak istedikleri konular……….85

4.4.7 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi’nin verilmesi gereken kanala göre dağılımı ……….87

4.4.8 Öğretmenlerin örgütlenmenin önemine inanma durumları………89

4.4.9 Öğretmenlerin tüketici derneklerine üye olma durumları……….91

4.4.10 Öğretmenlerin tüketici derneklerine üye olmak isteme durumları………..92

4.4.11 Öğretmenlerin “Tüketici Eğitimi”nin ders olarak eğitim programlarında yer almasının gerekliliği hakkında görüşleri………...93

5. SONUÇ VE ÖNERİLER………...95

KAYNAKLAR……….100

Ek 1 Tüketici Eğitimi Anketi………..108

ÖZGEÇMİŞ……….113

vi

(8)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 4.1 Öğretmenlerin yaşları ………..34

Çizelge 4. 2 Öğretmenlerin branşları ……….36

Çizelge 4.3 Öğretmenlerin hizmet sürelerine göre dağılımı………..37

Çizelge 4.4 Öğretmenlerin medeni durumlarına göre dağılımı ………..38

Çizelge 4.5 Öğretmenlerin evlilik sürelerine göre dağılımı ………...39

Çizelge 4.6 Öğretmenlerin çocuk sayısı………...40

Çizelge 4.7 Ailedeki birey sayısı………41

Çizelge 4.8 Öğretmenlerin konut mülkiyeti………42

Çizelge 4.9 Öğretmenlerin kredi kartı sahibi olma durumu………...44

Çizelge 4.10 Öğretmenlerin alışveriş öncesi plan yapma durumu……….46

Çizelge 4.11 Öğretmenlerin alışveriş öncesi piyasa araştırması yapmalarına göre dağılımı……….. 47

Çizelge 4.12 Öğretmenlerin satın alma kararlarını etkileyen en önemli faktöre göre dağılımları………48

Çizelge 4.13 Öğretmenlerin ürün ambalajı üzerindeki yazıları okuma alışkanlıkları………..49

Çizelge 4.14 Öğretmenlerin ürünün üretim ve son kullanma tarihlerini okuma alışkanlıklarına göre dağılımları………51

Çizelge 4.15 Öğretmenlerin alışveriş sonrası fatura vb. alma alışkanlıklarına göre dağılımları ……….52

Çizelge 4.16 Öğretmenlerin ödeme biçimlerine göre dağılımları………..53

Çizelge 4.17 Öğretmenlerin reklamlar hakkındaki görüşlerine göre dağılımları……...55

Çizelge 4.18 Öğretmenlerin sadece reklamı yapıldığı için ürün satın alma durumlarına göre dağılımları………57

Çizelge 4.19 Öğretmenlerin reklamların etkisinde kalarak satın aldıkları ürünler ………...59

Çizelge 4.20 Öğretmenlerin kendilerini bilinçli tüketici olarak görme durumları…….63

Çizelge 4.21 Öğretmenlerin tüketici haklarını bilme durumları……….64 vii

(9)

Çizelge 4.22 Öğretmenlerin bildikleri tüketici haklarına göre dağılımları…………66 Çizelge 4.23 Öğretmenlerin tüketici olarak sorumluluklarını bilme durumları……..68 Çizelge 4.24 Öğretmenlerin tüketici olarak sorumluluklarını bilme durumları……..69 Çizelge 4.25 Öğretmenlerin Tüketici Koruma Yasası’nı bilme durumu………70 Çizelge 4.26 Öğretmenlerin Tüketiciyi Koruma Yasası’nın kapsamını bilme

durumları………72 Çizelge 4.27 Öğretmenlerin tüketici haklarını ve sorumluluklarını öğrendikleri yerlere göre dağılımı ……….73 Çizelge 4.28 Öğretmenlerin tüketici olarak haklarını aramak için başvurdukları yerlere göre dağılımı………..75 Çizelge 4.29 Öğretmenlerin tüketici haklarının korunmasında en etkili gördükleri

yönteme göre dağılımı………...78 Çizelge 4.30 Öğretmenlerin televizyondaki Tüketici Eğitimi’ne yönelik

programları izleme durumları………80 Çizelge 4.31 Öğretmenlerin gazetelerdeki tüketici köşelerini okuma durumları……. 81 Çizelge 4.32 Öğretmenlerin öğretmenlere Tüketici Eğitimi kursu verilmesi hakkında

görüşleri………...83 Çizelge 4.33 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi kurslarına katılmak isteme

durumları ……….. ..84 Çizelge 4.34 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi Kursunda eğitim almak istedikleri

konulara göre dağılımı ………86 Çizelge 4.35 Öğretmenlerin Tüketici Eğitimi’nin verilmesi gereken kanala

göre dağılımı………87 Çizelge 4.36 Öğretmenlerin örgütlenmenin önemine inanma durumları………90 Çizelge 4.37 Öğretmenlerin tüketici derneklerine üye olma durumları………..91 Çizelge 4.38 Öğretmenlerin tüketici derneklerine üye olmak isteme durumları……….92 Çizelge 4.39 Öğretmenlerin “Tüketici Eğitimi”nin ders olarak eğitim programında yer almasının gerekliliği hakkında görüşleri………...93

viii

(10)

1.GİRİŞ

Tüketimin ekonomik bir faaliyet olmasından dolayı, tüketim ve tüketici kavramlarına literatürde ilk defa ekonomistler tarafından yer verilmiştir. İnsan ihtiyaçlarını ve arzularını yerine getirmek için ekonomik varlığını harcayarak tüketim yapar. Tüketim, ekonomik sürecin son halkasını oluşturur (Demirtaş 1999).

Günümüzde tüketimin toplumların refah seviyesine bağlı olarak sürekli arttığı, tüketim maddelerinin alabildiğine çeşitlendiği bir ekonomik ortamın yaşandığı ortadadır.

Eskiden piyasada az sayıda ürün varken, bugün tüketicileri ilgilendiren milyonlarca ürün bulunmaktadır. İhtiyaçlar hızla arttığı için anne ve babalara göre lüks kabul edilen ürün ve hizmetler çocukları yani gelecek nesiller için zorunlu ihtiyaç haline gelmekte- dir. Mal ve hizmetlerin üretim biçimi ihtiyaç kavramındaki değişimleri biçimlendir- mektedir. Örneğin, 1-2 yıl öncesine kadar bilgisayar lüks iken, bugün televizyon gibi her evde bulunması gereken zorunlu bir ihtiyaç durumuna gelmiştir (Peker 2001).

Çağımızda bilim ve teknolojinin baş döndürücü gelişimi, mal ve hizmet hacmindeki büyüme, bunların nitelik ve niceliklerindeki önemli değişiklikler ile işletmelerin değişik ve etkileyici satış yöntemleri nihai bir tüketici olan bireyi şaşkınlık, tereddüt ve çaresizlik içinde bırakmaktadır. Bununla beraber, günümüzde tüketicilerin rasyonel ve bilinçli davranmalarını etkileyen pek çok sebep bulunmaktadır. Bu sebepler arasında;

tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerden memnun olmamaları, piyasada aynı ihtiyacı karşılamak üzere çeşitli marka, etiket ve ambalaj içinde birbirine çok benzer malların gittikçe artması, tüketicilerin piyasa hakkında gerekli bilgiyi sağlamada yetersiz kalmaları, tüketicilerin piyasada mevcut mal ve hizmetleri değerlendirebilecek teknik bilgi ve eğitim açısından yetersiz kalmaları, işletmelerin bilgi verici olmaktan çok eksik, yanlış, abartılmış, duygusal ve yanıltıcı nitelikteki reklam çabaları, satıcı firmanın kalite inancı yaratmak istemesi sebebi ile malına yüksek fiyat koyması, piyasa egemenliği bulunan firmaların tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına uygun olmayan mallar

(11)

üretmeleri ve tüketicilerin satın alma sırasında duygularının veya çevrenin etkisi ile hareket etme eğiliminde olmaları yer almaktadır. Bütün bu sebepler, tüketicileri satın alma sırasında rasyonel bir inceleme ve değerlendirmeden alıkoymakta onların para, zaman, enerji gibi satın alma faaliyetlerini yerinde ve doğru olarak kullanmalarına engel olmaktadır. Buna ilaveten, toplumda zaman içinde rollerin ayrılması, üreticilerin ekonomik yönden güçlenmesi ve kısa sürede örgütlenmeye başlaması yüzünden tüketiciler giderek mağdur olmaktadır. Bunun sonucu olarak da mevcut gelirini mal ve hizmetler arasında akıllıca dağıtmak isteyen her tüketici, mal ve hizmetlerin ihtiyaçları karşılayacak nitelikte olup olmadığı, kalitelerinin nasıl olduğu ve kendisi için uygun olan bir fiyatı nasıl saptayabileceği konusunda çeşitli problemlerle karşılaşmaktadır. Bu durum ise tüketicileri piyasada zayıf duruma düşürerek, onların tüketici olarak ko- runmasını bir zorunluluk ve aktüel bir konu olarak gündeme getirmektedir (Yener 1992).

Günümüzde tüketicilerin korunması konusu evrensel ve güncelliğini kaybetmeyen önemli bir konu haline gelmiştir. Artık tüketicilerin korunmasının önemli ve gerekli olup olmadığı değil, en etkili bir şekilde nasıl ve kimler tarafından sağlanabileceği üzerinde durulmaktadır (Anonim 2003).

Ülkemizde tüketicinin korunması konusu yalnızca anayasa ile sınırlı kalmamış çeşitli dönemlerde, çeşitli biçimlerde ele alınmıştır. Ancak bu çalışmaların hiçbiri 1990’lı yıllara kadar somut sonuçlar ortaya koymamıştır. Bu dönemde özellikle çeşitli tüketici örgütlerinin ortaya çıkması, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı olarak Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün kurulması, önemli gelişmeler olarak görülmüştür. Ama asıl önemli gelişme, Eylül 1995’te yürürlüğe giren 4077 Sayılı

‘’Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’la tüm tüketiciyi koruma çabaları bir çatı altına alınarak gerçekleştirilmiştir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa Türkiye'nin Gümrük Birliği'ne kabul edilmesinden önce mevzuatın Avrupa Birliğine uyumlaştırma süreci içerisinde hazırlanmıştır. 8 Eylül 1995 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilerek 6 ay sonra yürürlüğe girecek şekilde yasalaşan ve

(12)

dayanağını Anayasa'mn172. Maddesinden alan 4077 sayılı Kanun; "Amaç, Kapsam, Tanımlar", "Tüketicinin Korunması ve Aydınlatılması", "Tüketici Kuruluşları",

"Yargılamaya ve Cezaya İlişkin Hükümler" ve "Çeşitli Hükümler" olmak üzere beş kısımdan meydana gelen 34 maddelik bir kanundur (Özer 1996). Tüketicinin Korunması Kanunu'nun amaçlarını şu şekilde sıralamak mümkündür. Tüketicinin, sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını korumak, tüketiciye yönelik eğitici, zararları tazmin edici ve çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmektir (Özcan 1996).

Tüketicinin korunması ve güvenliği öncelikle doğrudan kendisine bağlı bir olaydır. Bu nedenle öncelikle tüketici, aldanmamak, yanılmamak ve ezilmemek için çok dikkatli olma bilincine sahip kılınmalıdır. Bu ise tüketicinin eğitilmesi, enforme edilmesi ve belli bir bilgi düzeyine eriştirilmesi ile gerçekleşebilir. Tüketici eğitimi, kişinin davranış ve değerlerini değiştirici bir disiplindir. Kişi değişmedikçe, kişinin dışında değişen yasa ve uygulamaların fazla bir önemi yoktur. Çünkü değişen yasa ve uygulamalardan yararlanacak olan tüketicidir (Brooks 1963).

Tüketiciyi Koruma Yasası, tüketicinin haklarını savunmasında yardımcı olacak yasal bir araç olmakla birlikte bir çok tüketicinin böyle bir yasanın varlığından haberdar olmadığı, olanların da yasadan nasıl yararlanacaklarını bilmedikleri, tüketicilere yönelik olarak yapılmış araştırmalarda görülmektedir.

Bu noktada okulların geniş tüketici kitlelerine ulaşma avantajı bir çıkış yolu olabilir.

Nüfusunun dörtte biri henüz orta öğrenimde bir ülke olarak, eğitim politikasında tüketicilik bilincinin aşılanmasına yer vermek, akıllıca olacaktır. Tüketici hareketinin sağlıklı gelişimi açısından ne mevzuat, ne kurumlar ne de bir başkası; iyi eğitilmiş, haklarının bilincinde, rasyonel karar verebilen tüketiciler kadar değerli olamaz.

(13)

Bilinçli ve sorumlu tüketici kitlesinin oluşturulabilmesi için her tüketicinin küçük yaşlardan başlamak üzere yaşam boyu eğitilmesi ve bilgilendirilmesi gerekmektedir (Ersoy 2001).

Sosyal bir kurum olan okullar gençlere iyi bir yurttaş olma ve ekonomik yeterliliğe ulaşmak için gerekli beceri, tutum ve bilgileri vererek onları yetişkinliğe hazırlar. Bu nedenle okulların toplumun ihtiyaçlarını ve amaçlarını yansıtması ve genç insanlara tüketime ilişkin bilgi ve beceriler vermesi ile uygulanan eğitim programlarının yanı sıra aynı zamanda bu programların uygulayıcısı olan öğretmenlerde önemli bir faktördür (Özgen 1995).

Tüketici eğitimi, vatandaşlara haklarının ve sorumluluklarının bilincinde olan, mallar ve hizmetler arasında bilinçli bir seçim yapma yeteneğine sahip, iyiyi kötüden ayıran tüketiciler olarak hareket etmelerini sağlayacak alt yapının kazandırılması sürecini ifade eder. Bu bağlamda tüketiciler, özellikle haklarını aramanın gerekliliği ile bunun yolları ve ilgili merciler hakkında bilgilendirilmeli, eğitilmelidir. Eğitimin verileceği en iyi ortam ise okul sıralarıdır. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u ile de Milli Eğitim Bakanlığı'nca her derecedeki okulların ders programlarına tüketicinin eğitilmesi konusunda gerekli ilavelerin yapılacağı ifade edilmiştir. Burada söz konusu girişimlerin etkinliğinin büyük ölçüde eğiticilerin eğitilmiş olmasına bağlı olduğu belirtilmektedir.

Dolayısıyla belki ilk önce halledilmesi gereken sorun öğretmenlerin gerekli yetkinliğe kavuşturulmasıdır.

Eğitim sistemi ve okullar, içinde bulunduğu toplumun aynalarıdır. Bir toplum hakkında bilgi sahibi olabilmek için bu yansımalara bakmak bizlere önemli ipuçları verecektir.

Dolayısıyla okullarda öğretmenlerin yeterli bilgi ve kültür donanıma sahip olması gerekmektedir.

(14)

Okul yaşamı toplumsal yaşamdan soyutlanamaz. Bu nedenle toplumsal yaşamın her kesiminde yaşanan tüketim olgusunun okul yaşamına da yansıması yadsınamaz.

Eğitimcilerin kişisel özelliklerinin öğrenciler üzerindeki etkilerinin olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Dolayısıyla öğretmenlerin tüketici özelliklerinin de öğrenciler üzerinde önemli bir etkisi olduğu söylenebilir.

Geleceğin toplumunu oluşturacak bireylerin davranışlarının niteliği, öğretmenin davranışları ile doğrudan ilişkilidir. Öğrencilerin öğretmenin verdiği bilgilinin yanısıra daha çok gösterdiği tutum ve davranışlardan etkilendiği araştırmalar sonucu doğrulanmıştır. Öğretmenler öğrencilerin birlikte çalışma, demokratik düşünme, problem çözme, karar verme, bilinçli tüketme konularında uygun davranış geliştirmelerine yardımcı olmalıdır. (Demirtaş ve Barth 1997). 21. yüzyılda öğretmenlerin geniş görüşlü, bilinçli vatandaşlar ve bilinçli tüketiciler olarak model olmaları bir zorunluluktur.

(15)

Araştırmanın amacı;

Örgün eğitim kurumları tüketici eğitimi kapsamındaki bilgilerin gençlere kazandırıl- dığı önemli bir sistemdir. Bu nedenle gençler tarafından model olarak görülen öğretmenlerin tüketici eğitimi konusundaki bilgilerinin ve davranışlarının belirlenmesi, eğitimcilerin dolayısıyla öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda tüketici eğitimi programlarının hazırlanmasına katkıda bulunacaktır.

Bu araştırma meslek lisesi öğretmenlerinin;

Tüketim davranışlarının, Tüketim biçimlerinin,

Bilinçli tüketim kavramı ile tüketici hakları, sorumlulukları ve tüketiciyi koruyan yasalar hakkındaki bilgi düzeylerinin,

Tüketicinin bilgilendirilmesi, eğitimi ve örgütlenmesine yönelik davranışlarının saptanması amacıyla planlanmıştır.

(16)

1.1 Tüketicinin Korunması

Tüketicinin korunması denildiği zaman; tüketicilerin bir araya gelmeleri, sosyal bir güç oluşturmaları ve konu ile ilgili olarak çeşitli kuruluşların faaliyetleri anlaşılmaktadır.

Aslında tüketicinin korunması kavramı sadece tüketiciyi korumayı değil, tüketiciye yardımı da içine almaktadır. Değişik gruplar için farklı anlamlar ifade eden bu kavramın çok sayıda tanımı yapılmaktadır. En genel anlamıyla tüketicinin korunması kavramı;

Tüketici haklarına zarar veren uygulamalara karşı bu hakları korumak için hükümet- lerin, işletmelerin ve bağımsız örgütlerin giderek genişleyen faaliyetleri dizisidir, şeklinde tanımlanmaktadır (Day 1970). Tüketiciyi koruma faaliyetleri; tüketicileri güvenilir olmayan, sağlığa zararlı olan malları satın almaktan, aynı zamanda aldatılma ve hileden korumayı, tüketicilerin daha iyi ekonomik kararlar vermelerine yardımcı olacak gerekli bilgiyi sağlamayı ve tüketicileri birbirine karşı korumayı kapsamaktadır (Özcan 1996).

Tüketicinin korunmasının genel amaçları;

• Tüketiciyi eğitmek,

• Tüketicileri kendi hak, görev ve sorumlulukları konusunda uyararak kendi kendilerini korumalarını sağlamak,

• İşletmelere tüketicinin korunması adına sosyal sorumluluklarını kabul ettirmektir.

Tüketicinin korunması ile ilgili önlem ve araçlara yön veren temel ilke ve amaçlar, genelde kamu düzeni ve genel sağlık kurallarına uygunluk, özelde ise tüketicilerin çıkarlarıdır. Bu amaçlara ulaşmak için üretilen ve satılan malın fiyatı, kalitesi, standardı, doğru ölçülüp tartılması, ömrü, ambalajı, sağlığa uygunluğu, çevreye zararlılığı gibi çok

(17)

çeşitli yönlerden denetlenmesi gerekmektedir. Bütün yasal önlemlere karşın, tüketicinin korunmasında en etkili yol, tüketicinin kendi kendini koruyabilmesidir.

Tüketicinin eğitimi ve bilinçlendirilmesi, temsil ve dayanışmayı sağlayacak tüketici birliklerinin kurulması, yanlış ve kasıtlı bilgi ve tanıtım denetlenmesi bu amaca yönelik eylemlerdir.

Tüketicilerin korunması konusunda genelde; devletin, gerekli mevzuatı düzenleyerek tüketiciyi koruması, tüketici kuruluşlarının, tüketiciyi eğitme ve pazardaki hakları konusunda bilinçlendirmesi, işadamlarının alacakları önlemler, uygulayacakları politikalar ve aralarında yürütecekleri rekabetle tüketiciyi korumaları, olmak üzere üç yolun varlığında birleşilmektedir (Anonim 2003).

Ancak bütün önlemlere karşın, tüketicinin korunmasında en etkili yol, tüketicinin kendi kendini koruyabilmesidir. Tüketicinin korunmasında Tüketici Eğitiminin özel bir yeri vardır. Tüketicinin korunması, bu konuda eğitilmesine bağlıdır.

1.2 Tüketici Eğitimi

Tüketici eğitimi; bireyin ekonomik faaliyetlerini yönlendirme, ihtiyaçlarını giderme ve pazarı etkileme gücünü arttırmayı hedef alan eğitim ve bilgilendirme yatırımı olarak tanımlanabilir. Tüketici eğitimi bireyin yalnızca tüketici rolü için değil, toplumda üstlendiği vatandaşlık, ekonomik ve politik roller gibi diğer sosyal roller için eğitilmesi- ni de kapsar (Anonim 2003).

Tüketici eğitimi; bireyi mevcut ekonomik ve kişisel kaynaklarını arzu ve ihtiyaçlarını tatmin edecek tarzda değerlendirmeye yeterli hale getirebilecek düşünce, anlayış ve bilgilendirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Richardson 1977).

(18)

Tüketici eğitimi; piyasada kendinden emin olma, tüketici haklarına uygun hareket etme, yasalar, haklar ve şikayet konularında bilgi sahibi olmayı kapsamaktadır.

Tüketici Eğitiminin Temel Amaçları;

• Tüketicinin kendi değer sistemini anlamasına yardım etmek,

• Karar verme yeteneklerini geliştirmek,

• Pazardaki bilgi ve alternatifleri değerlendirmesini sağlamak,

• Satın alma işleminden tatmin olması ile

• Haklarının ve sorumluluklarının bilincine varmasını sağlamaktır (Guevara 1988).

Görüldüğü gibi tüketici eğitiminin temel amaçlarından birisi de tüketicilerin haklarının neler olduğunun bilincine varmalarını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için öncelikle tüketici haklarının neler olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

Milletlerarası Tüketiciler Birliği tarafından tespit edilen ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilip BM Tüketici Rehberi’nde yayınlanan sekiz temel tüketici hakkı vardır:

Temel ihtiyaçların giderilmesi hakkı Güvenlik hakkı

Bilgilendirilme hakkı Seçme hakkı

Temsil edilme hakkı Tazmin edilme hakkı Eğitilme hakkı

Sağlıklı bir çevreye sahip olma hakkı(Anonim 2005).

(19)

Eğitim ve bilgilendirme birbirini tamamlar. Tüketiciyi bilgilendirmek ona bir araç vermektir. Eğitim ise, bu aracı kullanmayı öğrenme sürecidir. Tüketicinin eğitimi ve bilgilendirilmesinin tüketicinin korunmasında önemli bir rolü vardır.

Tüketicinin korunması ve güvenliği öncelikle doğrudan kendisine bağlı bir olaydır. Bu nedenle öncelikle tüketici, aldanmamak, yanılmamak ve ezilmemek için çok dikkatli olma bilincine sahip kılınmalıdır. Bu ise tüketicinin eğitilmesi, enforme edilmesi ve belli bir bilgi düzeyine eriştirilmesi ile gerçekleşebilir.

Tüketici eğitiminin, tüketici davranışlarına potansiyel etkisi vardır. Bu etki, tüketici eğitimi programlarında yer alan bireylerin ve grupların aktif olarak katılımı, örgün ve yaygın eğitim yoluyla karar vermek için ihtiyaç duyulan bilgi ve becerilerinin edinilmesi, uyarıldığı zaman harekete geçilmesi ve geniş bir alan içinde sorumlu tüketicilerin tüketici davranış tarzlarına sahip olmaları şeklinde bir etkidir(Anonim 2003).

Tüketici eğitiminin birey ve toplum üzerindeki etkilerini kısa dönemde elde etmek zor olsa da, bu tür eğitim programları tüketici davranışı üzerinde etkili olabilecek değişimlere yol açabilecektir.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlüğe girmesiyle;

• Kanunun 20. Maddesinde tüketicinin eğitilmesi konusunda her derecedeki okulların ders programlarına Milli Eğitim Bakanlığı’nca gerekli ilaveler yapılacağı belirtilmiştir. Ancak bugüne kadar yalnızca, ilköğretim okullarının 3.

sınıfında okutulan Hayat Bilgisi ve 8.sınıfında okutulan Vatandaşlık Bilgisi derslerine tüketici eğitimine yönelik birer ünite konulsa da bütün kitaplarda yer almamıştır. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’ nca ilk ve orta dereceli okullarda

(20)

tüketici kolları oluşturulmasına rağmen bu kollar etkin bir biçimde faaliyet gösterememektedirler.

• Ayrıca, tüketicinin eğitilmesi ve aydınlatılması için kitap, mecmua ve broşür çıkarılmasına ve tüketicinin bilinçlendirilmesi için radyo ve televizyonlarda programlar düzenlenmesine ilişkin Tüketici Konseyinin önerisi Bakanlıkça tespit ve ilan olunur” denilmektedir.

Tüketici eğitimi konusunda uygulamaya yönelik yasal bir düzenleme olmamasına rağmen, bugüne kadar radyo ve televizyonlar, ilköğretim okulları, liseler, kamu kurum ve kuruluşları ile değişik kuruluşlarda tüketicilere, öğrenci ve öğretmenlere yönelik, üniversiteler, tüketici örgütleri ile Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü tarafından eğitici çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Ancak, yapılan bu çalışmaların da yeterli olduğu söylenemez.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okullarda Tüketici Eğitimi

Tüketicinin korunması ile ilgili eğitim programları Türk Milli Eğitim Sistemi müfredatına yakın bir tarihte girmiştir. İlköğretim okullarında Hayat Bilgisi, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Ev Ekonomisi gibi derslerde, lise ve dengi okullarda Standardizasyon ve Kalite gibi bazı derslerde tüketici eğitimi ile ilgili konulara yer verilse de tüketici eğitimi adı altında bir ders bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1993 tarihli 400 sayılı Tebliğler Dergisi’nde Dünya standardizasyon kavramının ve tüketici bilincinin kitlelere çok küçük yaşlardan itibaren kazandırılması amacı ile ilkokul, ortaokul, lise ve dengi okullar eğitici çalışmalar yönetmeliğinin 17.maddesinde belirtilen eğitici kollara "Tüketicinin Korunması Kolu" eklenmiş ayrıca 402 sayılı kanunla her yıl ekim ayının 3. haftasının "Standartlar Haftası" olarak kutlanması kararlaştırılmıştır. Ayrıca Türkiye genelinde il ve ilçe bazında MEB- TSE işbirliği ile "Eğitimcilerin Eğitim Programları" düzenlenmektedir (Özcan 1996).

(21)

Okul, çocukluk ve gençlik döneminde önemli bir sosyalleştirme faktörü olabilir. Okulun sorumluluğu; gençlere iyi bir yurttaş olmak ve ekonomik yeterliliğe ulaşmak için gerekli beceri, tutum ve bilgileri vererek onları yetişkinliğe hazırlamaktır. Sosyal bir kurum olarak okulun, toplumun ihtiyaçlarını ve amaçlarını yansıtması ve genç insanlara tüketime ilişkin bilgi ve becerileri kazandırması beklenir. Okul bir sosyalleştirme faktörü olarak ele alındığında, uygulanan eğitim programlarının yanısıra bu prog- ramların uygulayıcı olan öğretmenlere de önemli görevler düşmektedir. Çocukların tüketici olarak sosyalleştirilmelerinde, öğretmenlerin rolü çok önemlidir. Okul; öğren- cilere çeşitli bilgilerin yanısıra yetişkin modeli olarak, öğretmenlerle etkileşim olanağı sağlar. Öğretmenler, tüketim davranışlarının şekillenmesi ve geliştirilmesinde çocukla- rın anne-babaları kadar önemli bir rol oynayabilirler. Çocuğun okulda geçirdiği zaman evde geçirdiği zamandan fazladır (Dusek 1987).

Çocuk bu formal organizasyon yoluyla, bilinçli bir tüketici olarak sosyalleşmekte iken, bu sosyalleşme sürecine formal organizasyonun yanı sıra, çocuğun iletişimde bulunduğu diğer kişiler (sınıf arkadaşları) de informal süreçler yoluyla etkide bulunmaktadır. Eğitim yoluyla bilinçli tüketici rolü çocuğa kazandırılırken eğitici ile çocuk veya çocuk ile sınıf arkadaşları arasındaki informal görüşme ve konuşmalar çocuğun tüketici olarak sosyalleşmesine etkide bulunur (Babağol vd. 1999). Toplum yapısı içersinde, çocuklar önemli bir tüketici grubunu temsil etmekte ve tüketimde önemli bir rol oynamaktadırlar (Babağol ve Güven 1997). Çocuklar satın alma kararlarında etkili olmasalar bile, gelecekteki hedef, tüketiciler kapsamına alınmaları ve bunun için şimdiden bilinçli tüketiciler olarak sosyalleşmeleri gerekmektedir (Kanıbir 1995).

İlk ve orta dereceli okullarda tüketici eğitimi;

Tüketici eğitimi Milli Eğitim sistemine tamamen entegre edilmemiştir.

(22)

İlköğretim 3. sınıfta, Hayat Bilgisi Dersi’nde Bilinçli tüketici konusuna yer verilmiştir.

Tüketici hakları ve tüketici haklarının korunması konuları işlenmektedir. Ayrıca 8.

Sınıfta Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi dersinde tüketici hakları, tüketici haklarını koruma yolları ve örgütlenme konularına yer verilmiştir. Çocuklara bilinçli tüketim şuurunu kazandırmak amacıyla Tüketici kolları; okullarda öğrencileri eğitici ve bilgilendirici yazı ve afişlerle panolar düzenlemekte, alışveriş merkezlerine geziler düzenlemekte, özellikle 15 Mart Dünya Tüketiciler günü ve 14 Ekim Standardlar haftasında okullarda etkinlikler planlamaktadır. Lise ve dengi okullarda 2 saatlik seçmeli Standardizasyon ve Kalite I Dersi’nde Türkiye’de Standard ve standardizasyon çalışmaları Ünitesi’nde; alışveriş öncesinde, sırasında ve sonrasında dikkat edilecek konular işlenmektedir. Ayrıca, TSE’den belgeli ürünlerin tüketiciye sağladığı yararlar ve TSE’nin tüketici ile ilgili çalışmalarına yer verilmiştir.

Yükseköğretimde Tüketici Eğitimi;

Ülkemizde, tüketici eğitimi veren yüksek öğrenim kuruluşları arasında Hacettepe Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Ankara Üniversitesi, Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi, Aile ve Tüketici Bölümleri sayılabilir.

Halk Eğitim Merkezlerinde Tüketici Eğitimi;

Tüketici eğitimi ömür boyu süren bir süreci kapsaması gerektiğinden; bu eğitimin örgün eğitim kurumlarında olduğu kadar yaygın eğitim/halk eğitimi kurumlarında da verilmesi gerekmektedir.

(23)

Halk eğitim merkezlerinde, kişilere iyi bir üretici, bilinçli bir tüketici olmak niteliğini kazandırmak amacı ile 40-80 saat’lik Tüketici Eğitimi ve Girişimcilik kursları verilmek- tedir.

Tüketici Eğitimi konusunun çok küçük yaşlardan başlayarak ele alınması gereklidir.

Tüketici Eğitiminin aileden başlayarak verilmesi ve daha ileri yaşlarda Milli Eğitim Okullarının eğitim-öğretim programlarında ilgili derslerin yer alması gerekmektedir.

Tüketici Eğitimi’nin örgün eğitim kurumlarında olduğu kadar, yaygın eğitim/halk eğitimi kurumlarında da verilmesi gerektiği yapılan araştırmalarla da belirlenmiştir.

Yaşam boyu devam eden bir süreç olarak kabul edilen halk eğitimi programlarına Tüketici Eğitimi’nin ilave edilmesinin önemli ölçüde yararı olacaktır.

Tüketicinin Bilgilendirilmesine yönelik ülkemizdeki düzenlemelerden en önemlisi, yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve bu Kanun'a dayanılarak çıkarılmış yönetmelik ve tebliğlerdir. Kanun'un ikinci kısmı "Tüketicinin Korunması ve Aydınlatılması" başlığını taşımakta ve 4, 5, 6, 7, 8,9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 18 ve 19'uncu maddeleriyle, bilgilendirmenin nasıl yapılacağına ilişkin olarak üretici ve satıcılara çeşitli yükümlülükler getirilmektedir.

Günümüzde tüketici eğitimi konusunda ülkemizde sistemli çalışma olmamasına karşın, eğitimin gerekliliği çeşitli platformlarda tartışılmaktadır. Belediyeler, TSE, TOBB, İTO gibi kuruluşlar, Tüketici hakları dernekleri kitap ve çeşitli yayınları ile tüketici eğitimine katkıda bulunmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde tüketici eğitiminde, devlet, firma ve tüketici örgütleri etkin rol oynamaktadır. Özel firmaların tüketici eğitiminde program geliştirme, rehber hazırlama ve dergi çıkarma gibi etkinlikleri bulunmaktadır. Bu anlamda okullara tüketici eğitimi ile ilgili ücretsiz film, kaset ve broşür sağlanmakta, eğitmenler için geziler

(24)

düzenlenmekte ve üniversite araştırma merkezleri ile ortak eğitim programları hazırlanmaktadır.

Tüketiciyi koruma hareketinin başlatıldığı Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan bir araştırmada 500'e yakın tüketici eğitim programının bulunduğu ve bunların federal devlet, eyalet ve yerel yönetimler, özel firmalar ve tüketici örgütleri tarafından gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.

Tüketici hareketinin başladığı ABD'de "Tüketici İşleri Ofisi", eğitimciler için program rehberleri, ilk ve orta okullarda tüketici eğitimi ile ilgili rehberler, eğitim materyalleri ve teknikleri konusunda bilgiler ve tüketici örgütlerinin nasıl kurulacağına dair hizmet verilmektedir. Yine ABD Tarım Bakanlığı, tüketici eğitimi çalışmaları yapmaktadır.

Bazı eyaletlerde öğrencilerin, tüketicinin korunması konusunda ders alması zorunlu tutulmaktadır. Eğitim programlarında konferans, seminer, gezi, drama yoluyla eğitim, örnek olay çözümü ve proje ödevi gibi teknikler kullanıldığı ve film, slayt, kaset, kitap, broşür, rehber ve bülten gibi eğitim araçlarından yararlanıldığı görülmektedir.

Çeşitli Avrupa ülkelerinde de tüketici eğitimi çalışmaları yapılmaktadır. Norveç'te okullarda zorunlu tüketici programları bulunmaktadır; Norveç Tüketici Konseyi’nin ve benzeri kuruluşların hazırladıkları yayınlar, ev kadınlarının %25’ine ulaşmaktadır.

İngiltere ve Danimarka'da kadın derneklerinin tüketici eğitimi ile ilgili çalışmaları vardır. Bu ülkelerde özel firmaların, tüketicinin eğitilmesi, program geliştirme, rehber hazırlama ve dergi çıkarma gibi etkinlikleri bulunmaktadır.

(25)

İsveç’te 1977-1982 yılları arasında 40 değişik tüketici rehberi hazırlandığı ve tüketim kooperatiflerinin tüketici eğitiminde etkin rol oynadığı bilinmektedir. Tüketici derneği üyesi kadınlar evleri dolaşarak alışveriş ile ilgili konularda bilgiler vermektedirler.

İskoçya'da orta dereceli okullarda zorunlu ev ekonomisi derslerinde, İtalya'da klasik liselerde zorunlu vatandaşlık dersi kapsamında tüketici eğitimine yer verilmektedir (Anonim 1996).

Fransa'da Kadınlar Derneği çeşitli broşür ve dergilerle, Ulusal Tüketici Enstitüsü ise her bir iki dakika süren TV programları ile toplumu aydınlatma ve eğitme yolunda hizmet vermektedir.

Malezya'da ise "Tüketicinin Korunması Konseyi" ve "Standartlar ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü" (SIRIM) tüketiciye yönelik değişik faaliyetlerde bulunmaktadırlar (Anonim 2000).

Avrupa Topluluğu, 1975 yılında "Tüketici Enformasyon ve Koruma Programı" ile tüketicinin beş temel hakkı üzerinde durarak çalışmalar başlatmıştır. 1979 yılında Avrupa Komisyonu genç tüketicilerin eğitim metotlarını test edecek deneme okulları açmıştır. Topluluk tüketiciyi koruma politikaları doğrultusunda tüketici eğitimini, bireyin yaş, olgunluk düzeyi, sosyal ve ekonomik durumuna bağlı olarak değerlendirmiş, bu eğitimi geliştirmek üzere öğretmen yetiştiren okullarda konu, eğitim programları kapsamına alınmıştır. Ayrıca öğretmenler için hizmet içi eğitim niteliğinde ayrı eğitim programları düzenlenmiştir. Televizyonda eğitim programları, filmler ve tüketiciyi koruyucu yayınlarla bu konu hakkında tüketicilere eğitim vermektedirler ( Kavas 1990).

(26)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Meslek Lisesi öğretmenlerinin tüketici eğitimi konusundaki bilgi ve davranışlarının incelenmesine yönelik bu çalışmanın kaynak taraması aşamasında Türkiye’de tüketicilere yönelik yaklaşık 400’ü tez olmak üzere birçok araştırmanın yürütüldüğü görülmüştür.

Bu çalışmanın kaynak özetleri bölümünde konu ile ilgili literatür incelendiğinde Tüketici Eğitimi konusundaki araştırmaların büyük bir bölümünün Ankara ve çevresinde yapıldığı, daha çok kentsel kesimde yaşayan yetişkin tüketicileri hedef aldığı, tüketim ve tüketici ile ilgili genel kavramlar, tüketici hakları ve sorumlulukları, tüketiciyi koruma yasası, bilinçli alışveriş tutum ve davranışları konularında yoğunlaştığı görülmüştür. Ancak yapılan incelemelerde Meslek Lisesi öğretmenlerinin tüketici eğitimi ihtiyacının belirlenmesine ilişkin bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bölümde konu ile ilgili yerli ve yabancı yayınlar konularına ve yayın yılına göre sıralanmıştır.

Uhl and Armstrong (1971) tarafından "Tüketici Eğitimi Programı" adlı çalışmanın sonuçlarını ele aldıkları araştırmalarında; kitle iletişim araçlarının tüketici eğitiminde;

yiyecek tüketimi, boş zaman eğitimi, nakliye servisleri, tüketici sağlığı ve tüketici organizasyonları konularında tüketicileri bilgilendirme kanalı olduklarını, kitle iletişim araçlarındaki tüketici eğitimi programlarında hedef izleyici olarak birinci sırada 22-29 yaş grubundakilerin, daha sonra sırasıyla, 30-59 yaş, 60yaş ve üstü yaş, 15-21 yaş ve 0- 14 yaş gruplarının hedef izleyici olduklarını, aile geliri bakımından ise 5.000$15.000$.

gelire sahip ailelere tüketici eğitimi programlarında öncelik verildiği belirtilmiştir.

(27)

English (1974) yaptığı çalışmasında IIIionis’deki öğretmenlerin en az %70’inin ve öğrencilerin %80’inin tüketici eğitimi derslerinde kredi, para yönetimi, sigorta, yatırım ve tutumlar olmak üzere dört alana değer verdiklerini belirlemiştir.

Richins (1983), şikayeti etkileyen değişkenlerin memnuniyetsizliği başkalarına aktar- mayı da etkileyip etkilemediğini incelemek amacı ile A.B.D. Teksas Austin’de son 6 ay içinde giyim eşyaları ve küçük veya büyük araçlarla ilgili sorunla karşılaştıklarını belirten 201 tüketici ile yaptığı çalışmada; araçlarla ilgili sorunun giyim eşyalarına göre çok daha uzun sürede ortaya çıktığı, araçların onarım güçlüğünün giyim eşyalarından biraz daha fazla olduğu, tüketicilerin %32.3’ünün sorunun çözümüne yönelik eylemde bulunmadığı, %57.2’sinin sorundan en az bir arkadaş veya tanıdığa söz ettiği, %33.3’

ünün ise ilgili üretici, satıcı veya Bazı Hükümet Kuruluşları gibi üçüncü şahıslara şikayet ettikleri ve genel eylemde bulunan bazı tüketicilerin sorunu arkadaş ve tanıdıklara da ilettikleri bulunmuştur.

Borak (1986), tüketici sorunlarını saptamak amacıyla 20 ilde 1549 tüketiciyi kapsayan bir araştırma yapmıştır. Araştırmada tüketicilerin mal ve hizmetleri satın almada kullandıkları bilgi kaynaklarının, malı bilen biri, tanıdık ve yakınlar, geçmiş deneyimler olduğunu bu bilgi kaynaklarını kullanım durumlarının mal ve hizmetlere göre değiştiğini saptamıştır. Araştırmada ayrıca tüketicilerin dayanıklı tüketim mallarında daha az, gıda maddeleri, giyim eşyaları ve hizmetlerde daha fazla sorunlarla karşılaştık- ları en çok görülen sorunların ise bozuk/yetersiz parça, fabrikasyon hatası, bozuk/bayat mal, fahiş fiyatlar, hizmetlerin aksaması olduğu bu sorunlarla karşılaştıklarını belirten tüketicilerin sayısının eğitim seviyesinin yükselmesiyle arttığı görülmüştür.

Tüketicilerin sorunlar karşısında en çok başvurduğu eylemler; servise, tamirciye gitmek ve ilgili kuruluşa şikayet etmektir. Hiçbir eylemde bulunmayan tüketiciler buna neden olarak, uğraşıları sonucunda hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünmeyi, ne yapacaklarını bilememeyi, servisin pahalı ve kalitesiz oluşunu göstermişlerdir. Bu düşünceler mal ve hizmetlere göre değişiklik göstermektedir.

(28)

Lehçeli’nin (1986), Ankara’da farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin satın almaya ilişkin davranış özelliklerini incelemek amacıyla yürüttüğü araştırmasında; eğitim düzeyi, gelir ve çalışma durumu açısından farklılık gösteren ailelerin harcama gruplarındaki malların satın alınmasına ilişkin davranış modelleri ve davranışlarını etkileyen faktörler saptanmaya çalışılmıştır. Araştırma kapsamına alınan deneklerin çoğunluğu malı satın aldıktan sonra şikayetçi olmaktadırlar. Şikayetçi olan deneklerin

%42.4’ü şikayetlerini satıcı firmaya yapmaktadırlar. Şikayet etmeyen deneklerin

%18.2’si bir merci bulamadıklarından, %16.0’sı da sonucun olumsuz olabileceğinden şikayette bulunmak istememektedirler.

Guevara’nın (1988) Costa Rica'da ailelerin tüketici eğitimi ihtiyacını saptamak amacı ile yaptığı çalışmada; öğrenciler, ev ekonomisi öğretmenleri ve ebeveynlerin tüketici eğitimi alanındaki bilgi düzeylerini karşılaştırarak tüketici eğitimi ihtiyaçlarını saptamıştır. 19-30 yaş arası yetişkinlere tüketici eğitimi ile ve tüketici olarak deneyimleri ile ilgili sorular sorulmuştur. Katılımcıların yarıya yakını tüketici bilgilerini kendi deneyimleriyle öğrendiklerini (%40.0) ve tüketici haklarını bildiklerini (%47.0) belirtmişlerdir. Deneklerin %59.0'unun karar alma süreçlerini bildiği, %25.0'inin bunu kendi deneyimlerimden, %17.0'sinin ailelerinden ve %7.0'sinin okuldan öğrendiği bulunmuştur. Öğrencilerin büyük çoğunluğu (%89.0) bütçe eğitiminin öğrenciler için çok önemli olduğunu belirtmişlerdir. 19-40 yaş arası ev ekonomisi öğretmenleri ile yapılan çalışma sonucunda ise; %60.0'ının ülkelerinin ekonomisini bildikleri bunu da çoğunlukla televizyondan, arkadaşlarından ve/veya aile üyelerinden öğrendikleri bulunmuştur. %68.0'inin tüketici eğitimi ile ilgili herhangi bir kursa ya da faaliyete katılmadıkları bulunmuştur. Bu grubun %14.0'u bütçe planlaması, % 18.0'i ise ev ekonomisi derslerine katıldıklarını belirtmişlerdir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin tüketici bilgisinden yoksun oldukları ve tüketici olarak deneyimlerinin sınırlı olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin ailelerinin ise %13.0'unun fiyatlar hakkında oldukça bilgili,

%66.0'sının orta düzeyde bilgili, %15.0'inin ise bilgisiz olduğu saptanmıştır. Tüketici bilgi kaynakları olarak sırasıyla radyoyu, televizyonu, gazeteyi, hükümetin çıkardığı bültenleri takip ettikleri, arkadaşları ve aileleri ile tartıştıkları bulunmuştur. Ayrıca ailelerin %85.0'i tüketici becerilerini arttırmaya yardımcı olacak bir bilgi almadıklarını

(29)

belirtmişlerdir. Araştırma kapsamına alınan ailelerin %80.0'1 tüketici eğitiminin gençler için çok önemli olduğunu, %19.0'u ise önemli olduğunu düşünmektedir. Araştırma sonuçları tüketici eğitimine en fazla ihtiyacı olanların öğrenciler ve aileleri olduğunu göstermiştir.

Hablemitoğlu’nun (1989), Ankara’da farklı sosyo - ekonomik düzeydeki 60-70 yaş grubundaki 309 yaşlı kadın tüketicinin ekonomiye yönelik tutumları ve tüketim davranışlarını incelemek amacıyla yürüttüğü araştırmada, yaşlı kadın tüketicilerin ekonomiye yönelik tutumlarının ve tüketim davranışlarının sosyo-ekonomik düzeylerine göre değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Yaşlıların gelir yetersizliği, piyasadaki çeşitli mal ve hizmetlerin niteliklerine ilişkin yeterince bilgilendirilmemeleri yada satın alma sırasında karşılaştıkları güçlüklerin satın almayı istedikleri pek çok mal ve hizmetten yararlanamamalarına neden olduğu görülmüştür. Buna en önemli etken, üretici ve pazarlamacıların yaşlıların ayrı bir pazar oluşturduğunu göz ardı etmeleridir. Bu nedenle, yaşlı tüketicilerin eğitimine yönelik programların geliştirilmesi, eğitimlerde;

onların tüketim davranışlarını yönlendirme, genel hizmetler- den ve bireysel ihtiyaçların karşılanmasından sınırlı gelirleri ile en yüksek düzeyde tatmin sağlama, bireysel kaynakların yönetimi ve rasyonel alışveriş gibi aile ekonomisi kapsamında yer alan konular üzerinde durulması gerektiği görülmüştür.

Bass (1991), Amerika’nın Nashville ve Tenessee bölgelerinde 100 kadın ve 100 erkek yetişkin tüketici üzerinde ‘’Gıda etiketleri ve tüketicinin tatmin olması’’ konulu bir çalışma yapmıştır. Araştırma bulgularına göre tüketicilerin % 80.0’nin gıda maddeleri üzerinde bulunan etiketleri okudukları saptanmıştır. Öğrenim düzeyi yükseldikçe tüketicilerin gıda maddeleri üzerindeki etiket bilgilerinden daha fazla tatmin oldukları görülmüştür .

(30)

Peker’in (1993), İstanbul ili Bakırköy ilçesi sınırlarında Belpa Hipermarketlerinden alışveriş eden yetişkin tüketicilerin tüketici haklarına ilişkin görüşleri ve tüketici eğitimi ihtiyacı ile ilgili olarak 350 yetişkin üzerinde yürüttüğü araştırmada 332 yetişkin tüketicinin % 67.0’sinin tüketimle ilgili sorunlarının olduğu ve % 33.0’ünün ise tüketimle ilgili sorunlarının olmadığı belirlenmiştir. En fazla sorunu olanlar % 40.0 ile dar gelirli tüketicilerdir. Tüketicilerin % 31’i firma faktörünü sorun olarak görmektedir.

Görüşülen tüketiciler ‘’tüketici haklarından ne anladıkları’’ sorusunu % 30.0’u temsil edilme hakkı, %18.0’i ekonomik çıkarların korunması hakkı, %16.0’sı ürünlerin sağlıklı ve güvenli olması hakkı, %14.0’ü satın alınan üründe hata varsa bu hatanın düzeltilmesi hakkı, %12.0’si eğitim hakkı ve %10.0’u örgütlenme hakkı şeklinde yanıtlamışlardır.

Yetişkin tüketicilerin % 86.0’ı tüketici eğitimine ihtiyaç duyarken %14.0’ı tüketici eğitimine ihtiyaç duymadıklarını belirtmişlerdir. Tüketicilerin yarıya yakın bir bölümünün (%42) televizyon yayınları ile, %26'sının yazılı basın ve kitaplar ile,

%13'ünün ise radyo yayınları ile eğitim almayı tercih ettikleri belirtilmiştir. Sonuç olarak tüketicilerin satın almada nasıl karar vermesi gerektiğini, ihtiyaca en uygun alışverişin nasıl yapılacağını, ekonomik çıkarlarını, sağlık ve güvenliklerini nasıl koruyacaklarını bilemedikleri, bu konularda eğitime şiddetle ihtiyaç duydukları ve yetişkin tüketicilerin büyük çoğunluğunun tüketici eğitiminin en kolay televizyon yolu ile alınabileceğini ifade ettikleri saptanmıştır.

Griffith et al (1994), tarafından kitle iletişim araçlarındaki besin hijyeni eğitimini inceledikleri araştırmalarda; tüketicilerin %46'slnın besin hijyeni ve güvenliği hakkında bilgiyi dergilerden almak istedikleri, kadın dergilerinin %20'sinin besin güvenliği bilgilerine yer verdiği belirtilmiştir. Araştırmada televizyon programlarında; kişisel el becerileri ve malzemelerin hijyenik biçimde kullanım konularına %76 oranında, giyecekleri eskime/aşınmaya karşı koruma konusuna ise %68 oranında yer verildiği, diğer kitle iletişim araçlarına oranla televizyonun, sağlık eğitiminde ve besin hijyeni konusunda bilgilendirmede daha etkili olduğu belirtilmiştir.

(31)

Durukan’ın (1995 ), Halk Eğitim Merkezlerine devam eden yetişkinlerin tüketici eğitimine olan ihtiyaçlarını belirlemek amacı ile yaptığı araştırmanın tüketici davranışı ve tüketici eğilimini belirlemeye yönelik bulgularında, araştırmaya katılanlar alışverişlerinde fiyat-kalite kontrolü yapmakta, daha çok yerli malları satın almayı tercih etmekte, malın üzerindeki açıklamaları okumakta, bazen mal ile verilen promosyon türü hediyeli malları tercih etmektedirler. Tüketici hakları konusunda yer alan seçeneklerden tüketici haklarının korunmasını isteme, tüketici derneklerine üye olma, tüketici mahkemelerinin kurulması seçenekleri daha çok tercih edilmektedir. Araştırmada elde edilen verilerden, alışveriş sırasında tüketicilerin fiyat-kalite karşılaştırması yaptıkları, garanti ve TSE belgelerine dikkat ettikleri, ambalajların üzerindeki açıklamaları okudukları, reklamlardan çocuk ve ev kadınlarının öncelikle etkilendikleri, tüketici derneklerine ilgi gösterdikleri, tüketici mahkemelerinin kurulmasını istedikleri, tüketicilerin tüketici içerikli yayınlara ilgi duydukları, tüketici eğitiminin gerekliliğine inandıkları, devletin tüketiciyi koruma çalışmalarını yetersiz buldukları ve daha etkin olması gerektiğini düşündükleri ortaya çıkmıştır.

Bayraktar’ın (1995), kadınların çalışma durumlarının tüketim davranışlarına etkilerini belirlemek amacıyla yürüttüğü araştırmada; hem çalışan hem de çalışmayan kadınlar, reklamların tüketimi arttırdığı görüşündedirler. Reklamların yararı ve inandırıcı olduğunu düşünenler her iki grubun yaklaşık %30.0’unu oluşturmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre çalışan kadınlar arasında kendilerini bilinçli tüketici olarak de- ğerlendirenler (% 40.79) çalışmayan kadınlardan (% 26.35) daha fazladır. Çalışan ka- dınların öğrenim düzeyinin yüksek olması kendilerini daha bilinçli bulmalarında ve kendilerine güvenlerinde etkili olmaktadır. Kadınların tüketici olarak kendilerini değerlendirmeleri ile çalışma durumları arasındaki ilişkinin önemli olduğu bulunmuştur.

Babaoğul vd. (1997), tüketicilerin korunmalarına ilişkin bilgi düzeylerinin ve görüşlerinin saptanması amacı ile, Ankara ilinde farklı semtlerde oturan, farklı öğrenim düzeyine sahip 140 denek üzerinde bir araştırma yürütmüşlerdir. Araştırma sonunda elde edilen verilere göre; deneklerin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Yasasının

(32)

sağladığı yararların bir çoğunu bilmedikleri ve her üç öğrenim düzeyinde de yasanın sağladığı yararlara ilişkin verilen cevapların oranının oldukça düşük olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan deneklerin çoğunluğu sadece devletin yasalar çıkarmasını tüketicinin korunması için yeterli bulmadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, devletin yasalar çıkarması yanında tüketicilerin örgün ve yaygın eğitim kapsamında eğitilmeleri ve bir araya gelip örgütlenerek haklarını aramaları gerektiğini düşünmekte- dirler.

Durdubaş tarafından 1998 yılında gazetelerin tüketici eğitimindeki rolü ve öneminin incelenmesi amacıyla yapılan araştırmada; gazetelerin, tüketici sorunlarına ilişkin mesajlardan (%43,58) çok, bilgilendirme/bilinçlendirme konularındaki mesajlara (%56,42) yer verdikleri belirlenmiştir. Diğer taraftan gazetelerdeki tüketici köşelerinde- ki mesajların %85,23'ünü tüketici sorunları ile ilgili mesajlar oluştururken, sözkonusu köşelerdeki bilgilendirme/bilinçlendirme konulu mesajların oranı % 14,77 olarak belirlenmiştir. Bilinçli tüketici olmada duyarlılık konulu mesajların yarıya yakın kısmını (%44,76) ise sağlıklı çevre, çevre kirliliği konulu mesajlar oluştururken, tüketiciye bilgi verme konulu mesajların oranı %13,76' dır. Tüketici haklarına ilişkin mesajların yarısın- dan fazlasını (%71,33) Türkiye'deki tüketici hakları ile ilgili mesajlar oluştururken, en az (%4,0) tüketici hakları kavramı mesajlarına yer verildiği belirlenmiştir. Tüketici haklarının ihlalinde başvurulacak kuruluşlar ile ilgili mesajların oranı ise %9,33 olarak belirlenmiştir.

Bannister (1999) yapılan araştırmalarla, Amerikalı tüketicilerin göze çarpan eksiklikle- rini ortaya çıkarmıştır, özellikle gençlerin, fakirlerin ve iyi eğitim almayanların tüketici konusunda bilgilerinin az olduğunu belirtmiştir

Nazik (1999) tarafından, Türkiye'deki tüketicilerin profilinin çıkarılması amacıyla yapılan araştırmada; tüketicilerin %73.8'inin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'u bildikleri, tüketicilerin %68.7'nin Kanun'un içeriğini bildikleri,

(33)

%31.9'unun ise bilmedikleri belirlenmiştir. Tüketicilerin % 60.1'inin okullarda tüketici dersinin olmasını istediği, öğrenim düzeyi azaldıkça tüketici dersinin verilmesi isteyenlerin oranın azaldığı bulunmuştur. Araştırmada tüketicilerin % 95.0'inin tüketici eğitimi ve korunması ile ilgili eğitim almadıkları, buna karşılık tüketicilerin % 65.5'inin tüketici eğitimi ile ilgili programlara katılmak istedikleri belirlenmiştir.

Ortabostan’ın (1999), Ankara iline bağlı gecekondu bölgelerinde yaşayan ev kadınlarının tüketici eğitimi ihtiyacını belirlemek amacı ile yapmış olduğu araştırma- sında, araştırma kapsamına alınan kadınların genellikle alışveriş öncesi bir plan ve piyasa araştırması yapma eğilimlerinin olmadığını belirlemiştir. Ancak, ev kadınlarının en yaygın olarak dayanıklı tüketim mallarını satın almadan önce plan yaptıkları, gıda maddesi ve giyim eşyası satın almadan plan yapmadıkları saptanmıştır. Piyasa araştırması yapanların ise daha çok gıda maddesi ve giyim eşyası satın almadan önce ürünün bütçeye uygunluğunu saptamak için, dayanıklı tüketim mallarında ise kredili alışveriş imkanlarını araştırmak için piyasa araştırması yaptıkları belirlenmiştir.

Kadınlar reklamı yapılan ürünleri satın aldıklarını ve en fazla dayanıklı tüketim maddelerine yönelik reklamlardan etkilendiklerini belirtmektedirler. Öğrenim düzeyi yüksek olanlar arasında tüketici haklarını ve sorumluluklarını bilenlerin oranı daha fazla olmakla birlikte kadınların %86.0’sının haklarını ve sorumluluklarını bilmedikleri;

ancak tüketici olarak örgütlenmenin önemine inandıkları (%74) saptanmıştır. Araştırma kapsamına alınan kadınlara tüketici olarak ekonomik görev ve rollerini bilme, alışverişte etkili olabilme tüm tüketici hareketlerinde dürüst olma ve reklamları denetleme konularından hangisinin sorumlulukları olduğu sorulmuş, kadınların

%78.31’inin sorumluluklarını bilmedikleri görülmüştür.

Bayraktar vd. (1999), Kadınların satın alma öncesi ve satın alma sonrası tüketici davranışları, gelir yönetimi, tüketici olarak hakları ve sorumlulukları ile tüketici yasası hakkındaki bilgilerinin saptamak ve bu konularda eğitim vermek üzere planladıkları araştırmayı, Ankara iline bağlı dört köyden toplam 80 kadın üzerinde yürütülmüşlerdir.

(34)

Verilen eğitim sonucunda, kadınlar tüketim ile ilgili kavramları, tüketiciyi koruma yasasını, tüketici haklarını ve sorumluluklarını öğrenmişlerdir. Köylerdeki kadınların tüketici eğitimine ihtiyaç duydukları, verilen eğitimlerin faydalı olduğu ve kadınların eğitim programlarına katılma konusunda istekli oldukları bulunmuştur.

Babaoğul ve Hazer' in 1999 yılında, tüketicinin korunmasına ve eğitimine ilişkin tüketici görüşlerini ortaya çıkarmak, bu görüşlerin farklı öğrenim durumuna sahip olan deneklerde gösterdikleri farklılıkları saptamak amacıyla planladıkları araştırma, Ankara ilindeki farklı semtlerde rasgele örnekleme yönetimi ile seçilen 350 kadın ve erkek denek üzerinde yürütülmüştür. Araştırma sonucu elde edilen bulgulara göre; öğrenim düzeyi azaldıkça, tüketicinin korunmasından devletin, öğrenim düzeyi yükseldikçe ise devlet, işadamı ve tüketicilerin birlikte sorumlu olduğu görüşünü belirtenlerin oranının arttığı bulunmuştur. Deneklerin tüketici olarak bilgi ihtiyacı duydukları konular arasında ise, öğrenim düzeyi azaldıkça, mal ve hizmetlerin fiyatları, öğrenim düzeyi yükseldikçe ise hatalı ve bozuk mallar için başvurulacak yerler ile piyasa incelemesinin nasıl yapılacağı konularını belirtenlerin oranında artış olduğu saptanmıştır. Tüketici eğitimi ve bilgilendirmenin "kitap, dergi, magazin, gazete ile, "halk eğitim merkezleri ve kurslar ile", "örgün eğitim içinde okullarda", "satış elemanları aracılığı ile" ve "tü- ketici danışma büroları ile" yapılacağı görüşlerini belirten deneklerin öğrenim kurumları arasındaki fark istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur.

Babaoğul ve Öztop tarafından 2000 yılında, "tüketici ünite olarak ailenin eğitiminde kitle iletişim araçlarının rolünün" incelendiği araştırmada; kitle iletişim aracı olarak televizyondan ailelerin bilgilendirilmesinde en iyi şekilde yararlanmak için tüketici eğitimine ve korunmasına yönelik konuların izleyicilerin yoğun olarak televizyon izlediği saatlerde ya da ulaşılmak istenen kitlenin izleyebileceği saatlerde sürekli programlar şeklinde hazırlanması, programların süresinin konunun ve izleyici grubun özelliklerine göre düzenlenmesi ve bu programlarda konunun uzmanı olan kişilerin görev alması gerektiği ayrıca aileleri bilinçlendirmek amacıyla gazete veya dergi çıkarılmasının önemi vurgulanmıştır.

(35)

Özsabuncuoğlu’nun (2001), Gaziantep ilinde tüketicilerin tüketici haklarının kullanılması ve bu yönde neler yaptıklarını tespit etmek amacıyla 500 tüketiciyi kapsayan araştırmasının bulgularına göre, tüketicilerin %75’ten fazlasının Tüketici Hakları Kanunu’ nun mevcut olduğunu bildikleri, sadece % 17’sinin böyle bir kanundan haberleri olmadıkları saptanmıştır. Okullarda tüketici derslerinin olmadığını beyan edenler, tüm tüketicilerin 2/3’si oranındadır. Yürürlükte olmasına rağmen Tüketici Hakları Kanunu’nun çıkmasını isteyen tüketici sayısı 106 olup bu ankete katılan 505 tüketicinin 1/5’i demektir. Tüketici haklarını korumaya yönelik kurumların varlığı ve yokluğu konusunda ankete katılan tüketicilerin analizinde görülmüştür ki, tüketicilerin eğitim seviyesi, işinin olup olmadığı, gelir durumu, otomobil sahibi olup olmadığı ve yaşlarının % 95 olasılıkla istatistik olarak anlamlı faktörler olduğu görülmüştür.

Düşünülenin aksine eğitim seviyesi yükseldikçe, kurumlar hakkındaki bilinçlenme azalmaktadır. Okuma/yazma bilmeyenler ve ilköğretim okullarından mezun olanlar, lise ve üniversite mezunlarına nazaran bu kurumların varlığından daha fazla oranda haberdardırlar. Tüketicilerin gelir seviyesi arttıkça, bu kurumların varlığı hakkında tüketicilerin bilgileri, oransal olarak azalmaktadır. Sonuç olarak tüketicilerin gelir seviyesi artıkça bu gibi kurumlara olan ilgisizlikleri de artmaktadır.

Sert’in (2002), Ankara ilinin farklı sosyo-ekonomik bölgelerindeki ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerin tüketici davranışlarını belirlemek amacıyla yapmış olduğu araştırmanın sonuçlarına göre; araştırma kapsamına alınan öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%70.3) tüketici eğitimi almadığı görülmüştür. Tüketici ile ilgili eğitim alan öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%83.7) bu eğitimi derslerde aldıklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerden okullarda tüketiciyi koruma kolunun olduğunu (%23.6) belirtenler ile bu eğitsel kolun olmadığını (%27.6) belirtenlerin oranları birbirine yakındır. Okullarda bu eğitsel kolun olup olmadığını bilmeyenlerin oranı ise %48.8’dir.

Öğrencilerin % 60.5’i tüketici olarak haklarını bildiklerini, geri kalanı ise (%39.5) bilmediklerini ifade etmişlerdir. Öğrencilerin satın aldığı bir ürünün ayıplı çıkması durumunda yapılması gerekenleri bilen olmamıştır, kısmen bilenlerin oranı %95.8, bilmeyenlerin de %4.2’ dir.

Referanslar

Benzer Belgeler

- Merkezilik: ürün, aktivite veya deneyimlerin bireyin diğer tüketim faaliyetleri için taşıdığı önem. - Risk olasılığı: riskin

• Yaşam biçimine dayalı pazar bölümlendirmede tüketicinin yalnızca demografik ya da sosyal. sınıf özellikleri değil,

• Pazarlamacılar dikkat çekebilmek için sürekli yeni arayışlar içerisindeler, ayrıca reklamların dikkat çekebilmedeki etkililiğini ölçmek için de yeni

• Aile içinde ürünün satın alınmasına karar veren, ürünü kullana ve satın alanlar farklı olabilmektedir. • Mesaj eleyici, etkileyici, karar verici, satın alıcı

• Pazarlamada aynı sosyal sınıfa üye tüketicilerin, benzer beğenilerinin ve yaşam biçimlerinin olduğu düşünülür.. • Pazarlama bakış açısıyla, sosyal

• Tüketicinin bilinçli ve özellikle bilinçdışı düşünme şeklini etkileyen sosyal, zihinsel ve ahlaki güçler çok iyi anlaşılmalıdır. • Daha önce ihmal edilen farklı

• Eğilimler tüm tüketiciler için geçerli olmak zorunda değildir. • Yeni tüketici eğilimleri eskileri yok etmek

• Tutum, kişinin nesne, kanı ya da ortamlara yönelik olumlu ya da olumsuz tepkide bulunma eğilimidir. • Tutum bireyin bilgi veya durum hakkında aldığı zihinsel bir duruşu