• Sonuç bulunamadı

Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ Prof. Dr. Caner ARABACI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ Prof. Dr. Caner ARABACI"

Copied!
800
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KONYA KİTABI XVI

I. CİLT

(2)
(3)

KONYA TİCARET TARİHİ

KONYA - 2018

Editörler

Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ Prof. Dr. Caner ARABACI

Editör Yardımcısı

Dr. Öğretim Üyesi Şerife ÖZKAN NESİMİOĞLU

KONYA KİTABI

XVI

(4)

ARKA KAPAK FOTOĞRAFLARI

II. Kılıç Arslan, Konya, H. 573, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Envanter No: 1060 II. Süleyman, Konya, H.597, Yapı Kredi Bankası Koleksiyonu, Envanter No: 8355 II. Süleyman, Konya, H. 597, Kamil Eron Koleksiyonu - İzmir, Envanter No: 2165 II. Keyhüsrev, Konya, H. 635, Kamil Eron Koleksiyonu - İzmir, Envanter No: 2659 II. Keyhüsrev, Konya, H. 638, Kamil Eron Koleksiyonu - İzmir, Envanter No: 2741 II. Keyhüsrev, Konya, H. 641, Kamil Eron Koleksiyonu - İzmir, Envanter No: 4988

II. Keyhüsrev, Konya, H. 638, American Numismatic Society Collection, Envanter No: 1962.126.2 3 Kardeşler, Konya, H. 648, Kamil Eron Koleksiyonu - İzmir, Envanter No: 2807

II. Keykavus, Konya, H. 653, Özel Koleksiyon (Koleksiyon sahibi isminin yazılmasını istememiştir) Siyavuş, Konya, H. 675, Kamil Eron Koleksiyonu - İzmir, Envanter No: 5921

(5)

İMTİYAZ SAHİBİ Konya Ticaret Odası Adına Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk ÖZTÜRK

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Özhan SAY

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Mustafa AKGÖL

EDİTÖRLER

Prof. Dr. Abdulkadir BULUŞ Prof. Dr. Caner ARABACI EDİTÖR YRD.

Dr. Öğ. Üyesi Şerife ÖZKAN NESİMİOĞLU YAYIN KURULU

Abdullah ACIBADEM Arif AYYILDIZ

Mustafa KARAMERCAN Salih ÖZKAN

Teoman YILMAZ

BU SAYIYA KATKIDA BULUNAN BİLİM KURULU

Prof. Dr. Hasan BAHAR Prof. Dr. Doğan YÖRÜK Prof. Dr. Alaattin AKÖZ Prof. Dr. Güngör KARAUĞUZ Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ Doç. Dr. Hüseyin MUŞMAL Dr. Öğr. Üy. Aziz AYVA Betül TEOMAN

GÖRSEL SANAT YÖNETMENİ M. Fatih ÖZSOY

GRAFİK TASARIM ÇİZGİ MEDYA Mehmet ÇAKIR

Telefon : 0 507 443 81 07 www.cizgimedya.net KAPAK TASARIM M. Fatih ÖZSOY BASKI-CİLT

Damla Ofset Matbacılık Ve Tic. A.Ş.

Büsan Özel Organize Sanayi Fevzi Çakmak Mah.

10631 Sk. No: 4 • Karatay / Konya Telefon: (0332) 345 00 10 Basım Sertifika No: 14972 BASIM TARİHİ MAYIS 2018 YAYIN TÜRÜ YEREL, SÜRESİZ İLETİŞİM ADRESİ Konya Ticaret Odası

Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Vatan Caddesi No:1 42040 Selçuklu/KONYA Telefon : +90 332 221 52 94 • +90 332 221 52 95 Faks : +90 332 353 05 46

Internet : www.kto.org.tr

E-posta : basin@kto.org.tr • basyay@kto.org.tr KTO Karatay Üniversitesi

Akabe Mah. Alaaddin Kap Cad.

No:130 42020 Karatay – Konya

Tel: 444 12 51(Pbx) • Faks: 0 332 202 00 44 www.karatay.edu.tr • bilgi@karatay.edu.tr ISBN: 978-605-137-685-1

• Kitabın her hakkı Konya Ticaret Odası’na ve KTO Karatay Üniversitesi’ne aittir.

• Kitapta yayınlanan yazılar, kaynak gösterilerek alınabilir.

• Makalelerdeki görüş, düşünceler, görseller ve bilimsel ma- teryallerin, hukuki sorumlulukları yazarlarına aittir.

KONYA KİTABI

XVI

(6)

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ 10

ÖNSÖZ 12

İLK ÇAĞ KONYA TİCARETİ

Konya Çevresinde Madencilik Öncesi Obsidyen-Doğal Cam ve Ticaret Hayatındaki Yeri

Kerim KOÇAK 23

Neolitik Çağ’da Konya’da Ticaret Hasan BAHAR

Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ 33

MÖ 2. Binyıl Ticaretinde Konya’nın Yeri

Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ 41

Demir Çağında Konya Ve Çevresi Ticaret Hayatı

Hasan BAHAR 53

Hititler Döneminde Konya ve Çevresinde Ticarî Hayat Üzerine Kısa Bir Değerlendirme

Güngör KARAUĞUZ 69

Ticaret Yollarının Dinlerin Yayılmasına Katkısı: Hıristiyanlık ve Konya Örneği

Fatih Mehmet BERK 77

Hellenistik Dönem’de Konya’da Ticaret

Mustafa ARSLAN 91

Roma Ticaret Hayatı ve Iconıum Sikkeleri

Murat TURGUT 111

(7)

SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE KONYA TİCARETİ

Anadolu Selçukluları Dönemi Konya Ticaret Yolları Şükrü DURSUN

Remzi DURAN 127

Konya Darplı Anadolu Selçuklu Sikkeleri

Betül TEOMAN 147

Türkiye Selçuklu Devletinin Başkenti Konya’da Esnaf Örgütlenmesi

Yusuf KÜÇÜKDAĞ 167

Karamanoğulları Beyliği ve Konya Ekonomisi

Hüseyin KAYHAN 191

OSMANLILAR DÖNEMİNDE KONYA TİCARETİ

XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Konya’da Kadı Sicillerinde Ticaretle İlgili Dava Zabıtları

Mustafa GÜLCAN 203

Konya’da Üretmek Ve Tüketmek: Selçuklu’dan Osmanlı’ya Konya Çarşısı

Alaattin AKÖZ 209

XVI. Yüzyılda Konya Şehrindeki Ticari Faaliyetleri Etkileyen Unsurlar

Doğan YÖRÜK 229

XVI. Yüzyılda Konya’da Ticari Faaliyetler ve Fiyat Artışları Rahime Hülya ÖZTÜRK

Abdulkadir BULUŞ 249

Osmanlı Konya’sında, Yiyecek ve Eşya Fiyatları Üzerine Bazı Değerlendirmeler Bayram ÜREKLİ

Hüseyin MUŞMAL 259

XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Konyalı Tüccarların Faaliyetleri Kapsamında İç Ticarete Konu Olan Emtia

Rümeysa BİLGİLİ KARS 309

(8)

XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Konya’ya Gelen Tüccarların Ticarî Faaliyetleri

Rümeysa BİLGİLİ KARS 323

XVIII. Yüzyılda Konya Mukataaları Doğan YÖRÜK

Eşref TEMEL 333

Tanzimat Döneminde Konya’da Faaliyet Gösteren Bazı Yabancı Esnaflar ve Tüccarlar Bayram ÜREKLİ

Hüseyin MUŞMAL 355

Vali Mehmet Ferid Paşa’nın Konya Ticaretinin Gelişmesine Dair Faaliyetleri Bayram ÜREKLİ

Hüseyin MUŞMAL 367

(9)
(10)

Değerli okuyucularımız,

Konya’nın tarihten günümüze tüm değerle- rini kalıcı hale getirmek için planlı ve kapsamlı çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. Konya Ti- caret Odası ve KTO Karatay Üniversitesi olarak şehrimizin ekonomik ve sosyal yaşamını, tarihî ve kültürel değerlerini ele alan YENİ İPEK YOLU DERGİSİ KONYA KİTABI XVI. özel sayısı olan KONYA TİCARET TARİHİ’ni sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Konya birçok medeniyete ev sahipliği yap- mış, tarihi, kültürel ve ekonomik alanlarda önem- li birikimleri olan bir şehirdir. Yerleşimi çok eski dönemlere, Prehistorik Çağ’a dayanmaktadır.

Konya’nın merkezinde yer alan ve aynı zamanda bir höyük olan Alâeddin Tepesi ve çevresinde yapılan araştırmalar sonucu prehistorik çağ içinde gerek Neolitik (Cilalı Taş Devri) ve Kalkolitik ge- rekse Erken Bronz Çağlarına ait kültürel bulgulara rastlanmıştır. Yine Karahöyük ve en eski, en geliş- miş Neolitik yerleşim merkezi olan Çatalhöyük’te elde edilen bulgular, sosyal ve kültürel yaşam, eko- nomik faaliyetler bölgemizin ve şehrimizin tarihi- nin derinliklerinin en güzel ispatıdır.

Böylesine zengin bir birikimi bünyesinde barındıran Konya’nın; tarihi, kültürel, sanatsal ve ekonomik alanda bu birikimlerini yazılı hale getir- mek, tarihe not düşmek, gelecek nesillere aktarmak çok önemlidir.

Konya Ticaret Odamız ve KTO Karatay Üni- versitemiz de her zaman bu birikimlerin farkında olan, tarihî ve kültürel değerlerine sahip çıkan, özümseyen ve bu değerleri yazılı hâle getirerek gelecek nesillere aktaran kurumsal bir yapı sergi- lemiştir. Her iki kurumumuzda da bu çerçevede çok sayıda eser yayımlanmış ve yayınlanmaya da devam edecektir. Odamız ve Üniversitemiz her

zaman tarihî bilgi ve belgelerin korunmasına yö- nelik çalışmalara projelere destek verme gayreti içerisinde olmuştur. Bugüne kadar yayımladığımız eserlerle tarihe not düşmeye gayret ettik. XVI. sa- yısına ulaştığımız özel sayılarımızda çok sayıda özgün makale ve araştırma yazıları yayımlandı.

Yayınlarımızda; Anadolu’muzun ve şehrimizin sosyo-kültürel kimliğini ve bilimsel profilini orta- ya çıkarmaya çalıştık. Özel sayılarımızın alanında tek kaynak olma noktasında önemli bir yere geldi- ğini görmek bizlere büyük mutluluk veriyor. Bugü- ne kadar yayımlanan özel sayılarımız ilimizin, ül- kemizin kültürel ve ekonomik tarihine ışık tutuyor, bilim çevrelerine ve araştırmacılara kaynak oluyor.

İnşallah bu misyonunu sizlerin de ilgi ve desteği ile gelecek yıllarda da sürdürecektir.

Değerli okuyucularımız,

Literatür taraması yapılarak Konya Ticaret Odası yayınları arasında işlenmemiş yeni konula- rın ele alınmaya çalışıldığı özel sayılarımızda XVI.

sayıya ulaşmış bulunuyoruz. Her sayıda değişik konuların ele alındığı özel sayılarımızda bu yıl ki araştırma konusu “Konya Ticaret Tarihi” olarak belirlendi. Konya ticaret tarihinin sadece birkaç cilde sığacak kadar az olmadığını, bu alanda tarihi zenginliğin ve dolayısıyla Konya’nın birikiminin oldukça fazla olduğunu biliyoruz. Ancak alanda yapılan çalışmaları ve yeni araştırmaları imkan- larımız ölçüsünde sizlere aktarmaya gayret ettik.

Arkadaşlarımız KTO yayınlarını taradığında Kon- ya’nın ticaret tarihine ilişkin toplu bir çalışma ya- pılmadığını, özel sayılardan birisinin de bu alana ayrılması gerektiğini ifade ettiler. Böylelikle bir özel sayımızı da Konya ticaret tarihine ayırmış ol- duk. Konu çok geniş ve kapsamlı olduğundan bazı konular eksik kalmış olabilir. Bu konuda siz değer-

SUNUŞ

(11)

li okuyucularımızın ve akademisyenlerimizin anla- yışına sığınarak bu yayınımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bu yayınımıza konu çeşitliliği ve geniş kap- samlı olması dolayısıyla zevkle okuyabileceğimiz çok ilginç çalışmalar geldi. Araştırmacılarımız çağlara, dönemlere göre Selçuklu, Beylikler, Os- manlı, Cumhuriyet Dönemi ticareti ve bu dönem- de kullanılan paraları, ticaret yollarını, kervansa- rayları, mekanları ve bunların Konya ticaretine etkilerini ele aldılar. Bu coğrafyada medeniyetler kurmuş; Hititler, Frigyalılar, Urartular ve Lidyalı- ların ticarete etkilerini araştırarak ilginç çalışmalar ortaya çıkarmaya çalıştılar. İlk çağlardan başlaya- rak oluşturulan yaşam ve bu dönemlere ait ekono- mik faaliyetler ile Selçuklu, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait daha birçok çalışma titiz bir şekilde hazırlandı. Selçuklu dönemine ait eko- nomik hareketlilikler, Osmanlı’nın ekonomik yapı- sı, borçları ve bu borçlara çözüm arayışları ile ilgili Konya’da yapılan çalışmalar, Osmanlı’da özellikle XVII. yüzyılın sonlarından itibaren devletin artan nakit ihtiyacını karşılamaya yönelik devreye sok- tuğu mukataa sisteminin bu sıkıntıyı gidermede ne kadar başarılı olup olmadığı ve XVIII. yüzyıl Kon- ya mukataaları ile ilgili bizlere o döneme ait bilgi- ler sunan bilgi ve belgelere yer verildi. Cumhuriyet döneminde Konya’da kurulan milli bankalar, şir- ketler, ekonomik hareketlilikler, Ahilik Teşkilatı, esnaf örgütlenmeleri gibi çalışmalara yer verilme- ye çalışıldı. Oda yayın tarihine ilişkin yeni belgele- re yer verildi. Konya Ticaret Odası’nın bilinen ilk süreli yayınının 1933 yılında başladığını, aynı yıl haziran ayında kapatıldığını, 1965 yılında Konya Ticaret ve Sanayi Odası Gazetesi adı ile yeni bir gazete yayımlandığını öğreniyoruz.

1900’lü yıllardan başlayarak savaş ve buhran yıllarında arşivlere ve önemli bilgi belgelere yete- rince sahip çıkılamadığından maalesef birçok bilgi ve belge kaybolmuş, bilinçsiz bir şekilde yok edil- miş. Araştırmacılarımız bulabildikleri belgeleri bu yayında bizlerle paylaştı. Bu anlamda hem bilime katkıda bulundular hem de tarihimize ışık tutacak yeni çalışmalar ortaya koydular. Böylece ekonomi tarihimize ilişkin zevkle okuyabileceğimiz, önemli bilgi ve belgeleri görebileceğimiz bir kaynak daha meydana gelmiş oldu.

Değerli okuyucularımız,

Yeni bir eseri daha ortaya çıkarmanın mutlu- luğunu sizlerle paylaşıyoruz. Bu anlamda “Konya Ticaret Tarihi” konusu ile yayımlanan Yeni İpek Yolu Konya Kitabı XVI. Özel Sayımızın edi- törlüğünü yapan Prof. Dr. Abdülkadir BULUŞ’a, Prof. Dr. Caner ARABACI’ya ve Editör Yardım- cısı Dr. Öğr. Üy. Şerife Özkan NESİMİOĞLU’na çok teşekkür ediyoruz.

Yine bu sayımıza makale vererek çalışmaları- nı bizlerle paylaşan değerli akademisyenlerimize, yazarlarımıza, KTO Basın ve Halkla İlişkiler Mü- dürlüğümüze, hazırlanmasından yayınlanmasına kadar emeği geçenlere çok teşekkür ediyor, yayını- mızın fayda sağlamasını temenni ediyorum.

Selçuk ÖZTÜRK Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı

(12)

Konya Ticaret Odası’nın, Konya Ticareti ve ekonomisine yönelik mesleki hizmetleri dışında Konya kültür ve eğitim hayatına da büyük hizmet- leri vardır. Konya ekonomik, ticari ve kültürel ya- şamı hakkında pek çok kitap ve İpek Yolu Konya Kitabı serisi ile pek çok derlemeye imza atan Kon- ya Ticaret Odası’nın son Konya Kitabı projesinin konusu “Konya Ticaret Tarihi” olarak belirlendi.

Bir yılı aşkın bir süredir süren çalışmalarımı- zın sonucunda hazırlanan bu çalışma konu olarak Konya Ticaretini ele almaktadır. Çalışma hazırlık- ları kapsamında alanında uzman geniş bir yazar ve akademisyen grubu ile yapılan toplantılarda, temel ana başlıklarla ve bu başlıklarla ilgili alt başlıklar oluşturulması kararına varıldı. Yazı çağrısına çıkı- lırken de bu başlıklara uygun çalışmalar yapılması hedeflendi. Yazı çağrısı dışında bazı konular ise alanındaki uzman kimselere sipariş verildi. Temel ana başlıklar ve alt başlıklar şu şekilde belirlendi:

Konya Ticaret’i (İç-dış ticaret, ticarete konu olan ürünler, ticari ödeme yöntemleri ve araçları, tüccarlar ve iş ortaklıkları yöntemleri)

Ticaret Yolları, (Ticaret Rotaları, Şose Yollar, Demiryolları)

Ticaret Mekanları, (Pazarlar, Panayırlar, Fuar- lar, Sergiler)

Ticaret Kurumları, (Ticaret Mektebi, Ticaret Mahkemesi)

Ticaret Örgütleri, (Ahilik Teşkilatı, Loncalar Konya Ticaret Odası, Borsası, vb.)

Sonuç olarak, planlanan çalışma takvimi biraz aşılsa ve bazı planlanan yazılar gelmese de oldukça hacimli bir çalışma ortaya çıktı. Bu çalışma ile Kon- ya Ticaret Tarihi derli toplu bir biçimde oluşturuldu.

İlerde bu çalışmada olmayan diğer konu ve başlık- larla Konya Ticaret Tarihi alanındaki bilgi birikimi artacaktır kuşkusuz. Editörler Kurulu, bu çalışmanın

diğer çalışmalara da örneklik teşkil edecek bir içe- riğe sahip olmakla projeden beklenen hedeflerden birisini gerçekleştirmiş olduğu kanaatini paylaşıyor.

Bu çalışmanın ortaya çıkmasında başta proje fikrini belirleyen KTO yönetimine, Ali Deresoy Bey’e, alanındaki pek çok uzman yazarlarımıza ve birlikte çalıştığım diğer editör arkadaşlarım Prof.

Dr. Caner Arabacı ile Dr. Öğr. Üy. Şerife Özkan Nesimioğlu’na teşekkürü bir borç biliyorum. Bu çalışma esnasında projenin yürütülmesinde birlikte çalıştığımız Konya Ticaret Odası Basın Yayın’dan sevgili Mustafa Akgöl’e de ne kadar teşekkür etsek azdır. Grafik tasarım ve mizanpajda bizimle birlik- te olan Mehmet Çakır Bey’e de teşekkür ediyoruz.

Editörler olarak, çalışmanın Konya kültürü ve Türk bilim dünyasına katkı yapmasını ve başka ça- lışmalara ışık tutmasını umuyoruz.

KONYA TİCARET TARİHİNE ÖN SÖZ Konya Ticaret Tarihi, genel olarak Konya Ticareti, ticaret yolları, ticaret mekânları, ticaret kurumları ve ticaret örgütleri başlıklarında özgün çalışmadan oluşmaktadır. Tarihsel olarak İlk Çağ- lar’dan günümüze kadar olan dönemde Konya Ticaretini belirleyen kurumsal yapılar ve beşeri ilişkilerin önemli bir bölümünün ortaya konulması hedeflenen bu çalışma ile temel bir başvuru eseri ortaya çıkmıştır. Tematik bu tür kitapların, ele al- dığı konu ile ilgili daha bütüncül bir bakış açısına sahip olunmasına yapacağı umulan teorik ve pratik yararlar çok sayıdadır. Kitapta çok sayıda ticaret- le ilgili aktörler, araçlar, mekânlar ve uygulamalar hakkında makale yer almaktadır. Bu makalelerin her biri konunun uzmanlarının bakış açısını yansıt- makla beraber hepsinin ortaya koyduğu temel bul- gu, Konya’nın tarihin her döneminde ticari olarak önemli bir merkez olduğudur.

ÖN SÖZ

(13)

İLK ÇAĞLARDA KONYA TİCARETİ Kerim Koçak, “Obsidiyen” başlıklı çalışma- sında Çatalhöyük civarındaki buluntulardan ha- reketle alet yapımında kullanılan keskin volkanik taşlardan olan Obsidiyeni ele almaktadır. Çalışma- da, Neolitik Çağ’daki yerleşim yerlerinde ticaretin kanıtlarından biri olan Obsidiyen’in elde edildiği en önemli bölgelerden biri olan Hasandağı ile iliş- kili Çatalhöyük buluntuları incelenmektedir.

Hasan Bahar ve Hatice Gül Küçükbezci, “Ne- olitik Çağ’da Konya’da Ticaret” başlıklı çalışma- da, Çatalhöyük’teki bulgulardan hareketle ticarete konu olan ürünleri ve ticari ilişkileri incelemekte- dir. Buna göre neolitik çağda Konya civarında tica- rete konu olan başlıca ürünlerin, obsidiyen, deniz kabukları, kereste, boyar maddeler ve taşlar olduğu belirlenmektedir.

Hatice Gül Küçükbezci, “MÖ 2. Binyıl Ti- caretinde Konya’nın Yeri” başlıklı makalesinde, Tunç Çağı’nda Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Konya Ticaretini ele almaktadır. Kanes (Külte- pe)’den gelen rotaların Konya ile bağlantıları üze- rinden Konya ve yöresinde bakır ticaretinde önem- li bir yerleşim olan Purushaddum’un muhtemel yerlerinden birisinin Konya Karahöyük olduğunun öne sürüldüğüne değinen Küçükbezci, höyük kazı- larında çıkan mühür gibi buluntularla ticaret yaşa- mına dair belirtileri tartışmaktadır.

Hasan Bahar, Demir Çağı’nda Konya ve yöre- sindeki ticari bağları ortaya koyduğu çalışmasında özellikle Orta Demir Çağı’nda Konya’nın Doğu Akdeniz Ticaret bağına bağlı olduğunu gösteren bulgulardan söz ettiği, “Demir Çağı’nda Konya ve Çevresi Ticaret Hayatı” başlıklı çalışmasında Ala- attin Tepesi, Sızma Höyük, Karapınar Ali Tepesi ile Çumra ve Seydişehir Çavuş Höyük gibi yerlerdeki Orta Demir Çağı buluntularından söz etmektedir.

Çalışmada, Deniz Kavimleri göçü ile sona erdiği bilinen Hititler sonrası dönemde Hatunsaray gibi merkezlerdeki yerel beyliklerdeki tarım ve ticaret ilişkisi ortaya konulmakta ve Konya’nın Friglerin güney ticaret yolları üzerinde yer aldığına işaretle, Demir Çağı’ndaki tüm yerleşim yerleri belirlen- mektedir.

Güngör Karauğuz, “Hititler Döneminde Kon- ya ve Çevresinde Ticarî Hayat Üzerine Kısa Bir Değerlendirme” başlıklı çalışmasında, Konya’nın Hitit İmparatorluk eserlerinde Aşağı Ülke, Tarhun- taşşa ve Hulaia Nehri ülkesi olarak üç farklı tabir- le anıldığını; bölgenin Hitit hâkimiyetinde olduğu ve Hititlerin Mısır ile savaşında II. Muwattalli’nin devlet arşivlerini bölgeye taşıdığına değinilmekte- dir. Konya’nın dönemdeki ticari yol güzergahları ile başta susam, susam yağı, bal, köle, tahıl, şarap, sığır, koyun, katır, merkep, gümüş, altın, lapislazu- li, demir, bronz ve kalay gibi malların ticaretinin Konya ve yöresinde yapıldığına değinilmektedir.

Fatih Mehmet Berk, “Ticaret Yollarının Din- lerin Yayılmasına Katkısı: Hıristiyanlık ve Konya Örneği” başlıklı çalışmasında dinlerin ticaret yaşa- mı üzerindeki etkisini incelemektedir. Hıristiyanlık özelinde, misyonerlik yollarının İconium’a uğra- masının Konya’nın bir ticaret merkezi olmasına ne gibi katkılar sağladığını tartışmaktadır. Çalışmada, özellikle Yeni Ahit’te isimleri geçen Antioch (Yal- vaç), Iconium, Lystra (Hatunsaray) ve Derbe’nin, hem ticaret yolları üzerinde hem de Paul gibi mis- yonerlerin seyahatlerinde uğradığı merkezlerden olduğu hususuna vurgu yapılmaktadır.

Mustafa Arslan’ın Hellenistik dönemde Kon- ya Ticaretini ele aldığı, “Hellenistik Dönem’de Konya’da Ticaret” başlıklı çalışmasında, M.Ö.

323-31 arası dönemde Konya’nın Greklerin ko- lonisi iken yerel pazarlara yönelik üretim yapılan

(14)

bir merkez olduğunu öne sürdüğü iddiası, Konya sikkelerinin alanlarının dışında nadiren bulunmuş olmasına bağlanmaktadır. İkonium’un tuz, maden, canlı hayvan ve köle satıp dışarıdan ihtiyacı olan ürünleri alan bir ticaret dengesine sahip olduğu ve o dönem de ulaşım maliyetlerinin yüksekliği yü- zünden iç bölgelerin yeterince gelişememesinin bir örneğinin Hellenistik dönem Konyası olduğu so- nucuna ulaşılmaktadır.

Murat Turgut’un “Roma Ticaret Hayatı ve Iconium Sikkeleri” başlıklı çalışmasında, Güney Ticaret Yolları üzerinde bulunan Roma dönemi Konya sikkeleri incelenmektedir.

TÜRKİYE SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE KONYA TİCARETİ

“Anadolu Selçuklu Dönemi Konya Ticaret Yolları” başlıklı çalışmada Şükrü Dursun ve Remzi Duran, Miryakefalon Zaferi sonrasında, Konya’nın kuzey-güney ve batı-doğu ticaret yollarının kesi- şim noktalarından birisi olarak Konya’nın Ana- dolu Selçuklu Dönemi’ndeki alt yapısında mey- dana gelen gelişimleri incelemektedir. Çalışmada Konya-Aksaray, Konya-Akşehir-Afyon-Karahisar arasındaki 2 ayrı yol, Konya-Beyşehir-Antalya, Konya-Seydişehir-Antalya arasındaki 3 ayrı yol, Konya-Karaman-Ereğli arasındaki 3 ayrı yol, Konya-Bozkır-Alanya arasındaki 2 ayrı yol ile Konya-Ankara arasındaki güzergahlar üzerindeki başta kervansaray ve hanlar olmak üzere yollar in- celenmektedir.

Betül Teoman, “Konya Darplı Anadolu Sel- çuklu Sikkeleri” başlıklı çalışmasında, Kutal- mışoğlu Süleyman tarafından kurulan Anadolu Selçuklu Devleti’nin çevresinde bulunan ve reka- bet halinde olduğu kültürlerle karşılıklı etkileşim içerisinde oluşturduğu kendine özgü kültürün Ana- dolu Selçuklu sikkelerine etki ettiğini öne sürmek- te ve Anadolu Selçuklu dönemine ait ilk sikkenin I.

Rukneddin Mesud (1116-1155) ait olduğunu ortaya koymaktadır. Konya’da basılan ilk sikkenin ise II.

Kılıç Arslan (1155-1192) dönemine ait olduğunu tespit etmektedir. Teoman çalışmasında, Konya’da basılan 42 adet sikkeyi kronolojik olarak tanıtarak Anadolu Selçuklu Devleti’nde paraları tanıtmakta ve ticari değişim aracı olarak ticaret ile para arasın- daki bağlantıyı sağlamaktadır. Konya’da basılan paraların vezinlerindeki değişme ve figürleri hak- kında ortaya koyulan örneklerle Selçuklu dönemi Konya para tarihine ışık tutulmaktadır.

Yusuf Küçükdağ, “Türkiye Selçuklu Devle- ti’nin Başkenti Konya’da Esnaf Örgütlenmesi”

başlıklı çalışmasında İğdişlik, Fütüvvet ve Ahilik şeklinde tarihsel dönüşüm geçiren Konya’daki es- naf örgütlenmesini ele almaktadır. Küçükdağ ça- lışmasında Konya’da Ahiliğin başlangıcından Os- manlı’nın son dönemlerine kadar olan gelişimini incelemektedir. Ahi Evren ve Mevlâna arasındaki ihtilafın da analiz edildiği çalışmada ahiliğin üret- kenliğe ilişkin tutumlarına da işaret edilmektedir.

Hüseyin Kayhan, “Karamanoğulları Beyliği ve Konya’nın Ekonomisi Hakkında” başlıklı çalış- mada, Konya’nın da bağlı olduğu Karamanoğulla- rı’nın canlı bir üretim merkezi olması yanında ticari altyapısının da gelişkin olduğunu tespit etmektedir.

Karamanoğulları’nın dış ticari bağlantılarını ve tüccarların faaliyetlerini inceleyen Kayhan, Kara- manoğullarının hayli gelişkin bir ekonomik düzey- de olduğunu öne sürmektedir.

OSMANLI DÖNEMİ KONYA TİCARETİ Mustafa Gülcan’ın “XVII. Yüzyılın İkinci Ya- rısında Konya’da Kadı Sicillerinde Ticaretle İlgili Dava Zabıtları” başlıklı çalışması, Şer’iye Sicille- ri’ndeki ticaret davalarına dair belgelerde sık kulla- nılan lafızlar ve ifadeler ile bazı temel davaya konu olayları ele almaktadır.

(15)

Alaattin Aköz, “Konya’da Üretmek ve Tü- ketmek: Selçuklu’dan Osmanlı’ya Konya Çarşısı”

başlıklı çalışmasında, Konya’da ticari hayatın en önemli mekânlarından olan Konya’daki çarşıların Selçuklu’dan başlayarak Osmanlı dönemindeki gelişimini ortaya koymaya çalışmaktadır. Baş- ta, Osmanlı kaynaklarında Sûk-ı Tavîl ve Tahte’l Kal’a olarak adlandırılan Uzun Çarşı ve Alaeddin Tepesi’nin doğusundaki tarihi Selçukluya dayanan İç Kale’deki çarşı olmak üzere Konya çarşıları ar- şiv belgelerine göre incelenmektedir. Konya’nın değişik iş kollarındaki çarşılarda ticarete konu olan ürünler ve tüccarlar hakkında ticaret yapılan mekânlarla ilişkili olarak bilgi verilmektedir.

Doğan Yörük, “XVI. Yüzyılda Konya Şehrin- deki Ticari Faaliyetleri Etkileyen Unsurlar” başlık- lı çalışmasında Konya’nın fiziksel, ticari ve eko- nomik olarak geliştiğine dair kanıtları sunduktan sonra ilgili dönemdeki vergi gelirleri tahsilâtındaki düşüşün nasıl açıklanabileceğine dair fikirlerini ortaya koymaktadır. Yazara göre, o dönemde vergi gelirlerindeki düşüşten hareketli Konya’nın ekono- mik ve ticari gelişmesine dair kesin hükümler ver- mek hatalı olacaktır.

Rahime Hülya Öztürk ve Abdulkadir Buluş,

“16. Yüzyılda Konya’da Ticari Faaliyetler ve Fiyat Artışları” isimli çalışmada, 1593-1651 arasındaki dönem için Mevlâna ve II. Selim Vakıf ve İmaret muhasebe defterlerindeki kayıtlarından hareketle Fiyat Devrimi’nin Konya’daki etkisini belirlemeye çalışmaktadır. Çalışmada özellikle 1585 tağşişinin etkisinin 17. Yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren ve İstanbul’un oranlarına yakın oranlarda etkili oldu- ğu ve tağşiş yanında, kıtlıkların ve kuraklıklar ile Celali isyanlarının etkisine bağlı olarak yaşanan üretim düşüşlerinin bu fiyat hareketliliğinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Bayram Ürekli ve Hüseyin Muşmal, “Osman- lı Konyasında, Yiyecek ve Eşya Fiyatları Üzerine

Bazı Değerlendirmeler” başlıklı çalışmada, 17.

Yüzyılda Konya’daki yiyecek ve eşya fiyatlarını narh defterlerine göre incelemektedirler. Çalışma- da 17. Yüzyılın ilk çeyreği ile son çeyreği arasında- ki dönemde Konya’daki yiyecek ve eşya fiyatları- nın arttığı sonucuna varılmaktadır. Bu fiyatlardaki genel artışın yanında dönemdeki yiyecek ve eşya- larda belirlenmektedir. Zengin arşiv bilgilerine yer verilen çalışmada Konya’ya dışarıdan gelen mallar ve geldiği bölge ve vilayetler Konya’nın dönem- deki ticari bağlantılarını da ortaya koymaktadır.

Çalışmada genel fiyat artışlarının nedenine deği- nilmemekle birlikte, Öztürk ve Buluş’un çalışma- sında eksikliği hissedilen bu açıklamaların ortaya konulduğu görülmekte ve iki çalışma kısmen bir- birini tamamlamaktadır.

Rumeysa Kars “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısın- da Konyalı Tüccarların Faaliyetleri Kapsamında İç Ticarete Konu Olan Emtia” başlıklı çalışmasın- da, 18. Yüzyılda Konya’nın Ticari ilişki içerisinde olduğu merkezler ve ticarete konu olan ürünleri tespit etmektedir. Konya’nın, koyun, deri ve deri ürünleri, kürk, keçe, kalay, sabun, tüfenk, kılınç, güherçile gibi ürünleri sattığı; alaca, bogasi v.b.

kumaşlar, kumaş boyası, safran, tütün gibi ürün- leri ise aldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Konya’nın özellikle debbağiyede uzmanlaşmış olması bugünü anlamak açısından da ilginçtir.

Rumeysa Kars, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısın- da Konya’ya Gelen Tüccarların Ticari Faaliyetle- ri” başlıklı makalesinde ise, Konya’ya mal getiren tüccarların ağırlıklı olarak Halep, Antakya, İran ve İzmir kökenli olduğu sonucuna varmaktadır. Ada- na, Diyarbakır, Tokat, Ermenek ve Larendeli tüc- carların da yer aldığı ticarette bu tüccarlar eliyle getirilen ve götürülen emtia da bölgelere göre tes- pit edilmiş olmaktadır.

Doğan Yörük ve Eşref Temel, “XVIII. Yüz- yılda Konya Mukataaları” başlıklı çalışmalarında

(16)

Konya’daki mukataaların gelirlerindeki değişme ve el değiştirme sıklıkları arasında bir ilişki oldu- ğunu öne sürmektedir. Temel, 18. Yüzyılda devle- tin artan mali baskısı karşısında Konya’da bir kıs- mı ticaretle doğrudan ilişkili mukataa satışlarının gelirlerindeki artışı tespit ederek, ekonomik geliş- menin bir göstergesi olarak mukataa gelirlerinin yüzyıl boyunca gösterdiği seyri araştırmaktadır.

Mukataa satışındaki gelir artışlarının üretim artış- larının bir göstergesi olarak yorumlanabilmesine dair Konya örneğinde bir katkı sağlanmaktadır.

Bayram Ürekli ve Hüseyin Muşmal’ın, “Tan- zimat Döneminde Konya’da Faaliyet Gösteren Ya- bancı Esnaflar ve Tüccarlar” başlıklı çalışmasında, Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA)’ndeki 1841 tarihli 3434 numaralı bir nüfus defterine dayana- rak, Konya’daki Alaca, Müfti, Valide ve Hacıfet- tah Hanlarında kalan 83 yabancının faaliyetleri ve meslekleri hakkında bilgi vermektedir. Yaban- cı tüccar esnaf grupların büyük bir kısmı tüccar olarak tanımlanırken, çenberci, kürkçü, abacı, du- hancı, çukacı, terzi gibi mesleklerden olanlarının bulunduğu ifade edilen çalışmada ilgili yılda Kon- ya’ya gelen tüccarların büyük bir kısmının Niğde Fertek, Bereketli, Kayserili ve Manastırlı olduğu belirlenmektedir

Bayram Ürekli ve Hüseyin Muşmal, “Vali Mehmed Ferid Paşa’nın Konya Ticaret Hayatının Gelişmesine Dair Faaliyetleri” başlıklı çalışmada, Avlonya’lı Ferid Paşa’nın 1898-1902 arasındaki Konya Valiliği sırasında inşa ettirdiği Buğday Pa- zarı ve Konya Sanayi Mektebi’nin yanı sıra Konya Ovası Sulama Projesi, Asâr-ı Âtika Müzesi çalış- maları, Numune Tarlası, halı ve kilim sergileri gibi faaliyetleri ele alınmaktadır. Çayırbağı su deposu, Alaeddin Su deposu gibi su teminine dair girişim- leri yanında Konya’da tamir ettirdiği eserlere de değinilmektedir.

Ümit Eser, “Ticarî Kültür ve Kimlik: 19. Yüz-

yılda Karamanlı Tüccar” başlıklı çalışmasında, Millet-i Rum sayılan Ortodoks Hıristiyan olan ama Türkçe konuşan tüccarların (Karamanlılar) ticari faaliyetlerinin, Yunan Megalo İdea’sına olan kül- türel tutumları ile birlikte incelemektedir. Eser, çalışmasında Sille ve Niğde başta olmak üzere Karamanlıların 19. Yüzyılın ekonomik yapısında ekonomik etkinlikleri ve yaşadıkları yeri mamur kılan bazı yatırımları olduğunu ve Yunan Milliyet- çiliğinin yayılmasında etkilerinin olmadığını öne sürmektedir.

Emrah Yılmaz, “Anadolu Demiryollarının Konya Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Yapısına Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı ça- lışmasında, Almanya’nın Doğu’ya yönelik poli- tikaları ile Anadolu Demiryolları inşaatı ile elde etmediği jeo-politik-ekonomik faydaların ilişkisini kurduktan sonra, 1896’da açılan Konya hattının Konya’nın buğday tarımında öne çıkan bir merke- ze dönüşmesi yanında sosyo-kültürel olarak batı kültürü ile artan etkileşimi yanında otel, lokanta ve Mevlana Müzesi ile İstasyonun atlı tramvayla mekansal bütünleşmesi gibi temel göstergeleri in- celemektedir.

Ahmet Atalay, Meşrutiyetten Cumhuriyete Konya’da Kurulan Millî Şirketler ve Millî Banka- lar isimli çalışmasından yararlanarak hazırladığı,

“II. Abdülhamit Dönemi Konya Ekonomisi” baş- lıklı makalesinde, II. Abdülhamit döneminde genel olarak Konya ekonomisi ve ticaretini bürokrasi ve halkın etkileşimi doğrultusunda incelemekte ve ticari yaşamdaki önemli dönüşüm noktalarını ele almaktadır. Özellikle demiryolu ile birlikte gelişen ticari yaşama dair ayrıntılı bilgiler vermektedir.

Ahmet Atalay, Meşrutiyetten Cumhuriyete Konya’da Kurulan Millî Şirketler ve Millî Banka- lar isimli çalışmasından yararlanarak hazırladığı

“Osmanlı’nın Son Döneminde Yap-İşlet-Devret Modelinde Kurularak Faaliyette Bulunan Konyalı

(17)

Şirketler” başlıklı makalesinde İttihat Terakki za- manında görülen ekonomiyi millileştirme amacı doğrultusunda kurulması teşvik edilen şirketlerden Konya’da tramvay işletmeciliğinden, sarrafiye ve emtiaya, matbaa yayıncılığından bankacılığa ka- dar pek çok alanda kurulan ve bu alanda en önemli merkezlerden birisi olan anonim şirketleri genişçe ele almaktadır. Ticari yaşamdaki en önemli kurum- lar olan şirket ve kredi kurumları ele alınarak 20.

Yüzyıl başı Konya Ticareti’nin kurumsal yapısı belirlenmeye çalışılmaktadır.

CUMHURİYET DÖNEMİ KONYA TİCARETİ

Muammer Ulutürk, “Tarihi, Coğrafî, İktisa- dî Özellikleriyle Vâdi-i Meram ve Tarihî Süreçte Vâdi-i Meram’da Değirmencilik” başlıklı çalışma- sında, sayıları 23’ü bulan Meram Dere’deki değir- menleri ve buradaki diğer ekonomik faaliyetleri incelemektedir. Dere suyunun azalması ve ilgisiz- lik yüzünden büyük bir kısmı ortadan kalkan de- ğirmenlerdeki un ticareti ve un işlenme teknikleri ile gıda imalatı alanında Dere’nin ekonomik önemi belirlenmektedir.

Rahime Hülya Öztürk ve Abdulkadir Buluş,

“1923-1938 Yılları Arasında Konya’daki Ticari Faaliyetlerin ve Fiyat Hareketlerinin Yerel Basın Organları Aracılığıyla Belirlenmesi” başlıklı ça- lışmada, Babalık, Ekekon ve Yenises Gazetesi’nin ilgili yıllar arasındaki nüshalarının taranmasından elde edilen ticari ürünler ile bunların fiyatlarındaki değişmeleri tespit etmektedirler.

Mustafa Akgöl’ün, “Konya Ticaret Odası Yeni İpek Yolu Dergisi’nde Ekonomi Alanında Yayın- lanan Makaleler (1988-2016)” başlıklı çalışması, Konya Ticaret Odası’nın yayın organı olarak ilk kez 1988’de “Konya Ticaret Odası Dergisi” adı ile sonradan Ocak 1996’dan itibaren ise “Konya Tica- ret Odası Yeni İpek Yolu Dergisi olarak yayınlanan

dergide yayınlanan ekonomi makalelerini bibli- yografik olarak sunmaktadır. Akgöl, çalışmasında ekonomik makaleleri sıralamadan önce derginin yayınlanma öyküsünü de kısaca ele almaktadır.

Adem Demirsoy, “Sanayi Odası Gazetesi”

başlıklı çalışmasında, Seyit Mehmet Ortaer’in Konya Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığı döne- minde yayınlanmaya başlayan KTSO Gazetesi’nin eldeki mevcut 1965 tarihli 37. sayısından 1 Şubat 1971’e kadar KTSO Gazetesi olarak yayınlandığı- nı, 1 Mart 1971-1 Nisan 1974 arasında ise Konya Ticaret ve Sanayi olarak yayınlanmaya başlan- dığını tespit etmektedir. 1974’de kurulan Konya Sanayi Odası kurulunca ise Konya Ticaret olarak yayınlanmaya başladığını ortaya koymaktadır.

Çalışmada gazetenin 15 günlük veya aylık yayın dönemleri olduğu öğrenilmektedir. Demirsoy’un çalışmasında, yazar kadrosu içeriindeki en dikkat çeken isimler olarak Mustafa Çetinkaya ve Ali Kocamaz’ın olduğu görülürken diğer taraftan Ali Gözönü, Ali Ataman, Hanefi Çınar gibi Konya’nın oldukça yakından tanıdığı isimlerinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Bahsedilenler dışında Kemal Kur- daş, Abdi İpekçi ve Haluk Cillov’un da yazılarıyla gazeteye katkıda bulunduğu görülmektedir.

Semiha Ataseven, tarafından hazırlanan

“Celâliye Vakfı Gölgesinde Bir Kuruluş: Konya Çiftçi Celâliye Osmanlı Anonim Şirketi” başlıklı çalışmada, Mevlana sülalesiyle ilişkili çelebiler tarafından kurulduğu düşünülen Celâliye Vakfı ile ilişkili faaliyet gösteren, Konya Çiftçi Celâliye Osmanlı Anonim Şirketi’nin kapandığı tarih olan 1923’e kadarki idari yapısı ve faaliyetleri ele alın- maktadır.

Merve Gönlühoş Elmas’ın, “Milli Birliği Sağ- lama Çabaları ve Konya Ticaret-i Umumiye Türk Anonim Şirketi” başlıklı çalışmasında, 1916-1927 yılları arasında yoğun olarak gündemde olan Milli İktisat düşüncesi doğrultusunda Konyalı Müslü-

(18)

man tüccarların kurduğu Konya Ticaret-i Umumi- ye Türk Anonim Şirketi’nin faaliyetleri incelen- mektedir.

Zeynel Özlü, “Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Konya’nın Ticari Durumu ve Ticarette Öne Çıkan Aileler” başlıklı çalışmasında Konya’daki başlıca ticaret kollarındaki tüccarlar ve girişimler ele alın- maktadır. Özlü, Konya’nın ekonomi ve ticarette millileşmede öne çıkan bir özelliği olduğuna vurgu yapmaktadır. Dericilik, buğday ticareti, tuhafiye, kitapçılık, kantariye gibi alanlardaki önemli tüc- carların Cumhuriyet’in başlarındaki durumu ince- lenmektedir.

“Caner Arabacı, Konya ticaret tarihinin ku- rumsal gelişimiyle ilgili katkı sağladığı “Konya Ticaret Mektebi” başlıklı çalışmasında, 1924’te Konya Ticaret Odası’nın girişimi ile açılan Konya Ticaret Orta Mektebi’ni ele almaktadır. Çalışma- da, devlet tarafından kapatılmasına karar verilen okulun, ülke genelinde kalifiye eleman ihitiyacının artması nedeniyle benzer başka okullarla birlikte 1943 yılında “Konya Ticaret Lisesi” adıyla yeni- den açıldığından bahsedilmektedir. Arabacı, Kon- ya Ticaret Mektebi’nin tarihsel süreçteki öyküsün- den hareketle, Konya’da ticaret erbabı yetişmiş eleman ihtiyacının karşılanması için faaliyet göste- ren, ilk mesleki eğitim kurumlarının da öyküsünü anlatmaktadır.”

Haşim Karpuz ve Ahmet Çaycı’nın, “Son Dö- nem Konya Şehir Hanları Üzerine Hasan Çopur ve Recai Kıcıkoğlu İle Söyleşi” başlıklı çalışmasında, tanıklıklar ve yerinde tespitlerle belirlenen izlere göre, 20. Yüzyılın başlarında Konya’daki büyük bir kısmı İstanbul Caddesi ile Eski Garaj arasında yer alan ve iki katlı düz damlı çok sayıdaki hana dair bilgiler aktarılmaktadır.

Abdulkadir Buluş, “Cumhuriyet Dönemi Konya Dış Ticaretine Genel Bakış ve 2002 Son- rası Gelişmeler” başlıklı çalışmasında, Konya dış

ticaretindeki gelişmeleri sektörel değişmeler ve yapısal dönüşümler temelinde ele alıp, Konya dış ticaretinde meydana gelişen artışın ekonominin sektörel olarak sanayi sektörü ağırlıklı olarak dö- nüşmesine etki ettiğini öne sürmektedir. Konya’nın temel ihracat ve ithalat sektörleri ile dış ticarette öne çıkan ülkelere değinilen çalışmada Konya’nın dış ticaretinin gelişimi için alınması gereken ön- lemler de tartışılmaktadır.

Caner Arabacı, “Konya Ticaret Odası” baş- lıklı çalışmasında, Osmanlı Devleti’nin eski lonca teşkilatı yerine batıdaki örneklerinden hareketle ticaret, ziraat ve sanayi alanlarında kurulmasına teşvik ettirdiği meclis ve odalarda Konya Ticaret Odası’nın kuruluşunu ve tarihsel gelişimini ele al- maktadır. Arabacı 1882’de kurulan Konya Ticaret Odası’nın bu tarihten 1908’e kadar Konya Vilayet Salnameleri’nden idare heyetine aza olan isimler ağırlıklı analizini yaptıktan sonra 1925’de yarı res- mi devletin kontrolünde olan devrini incelemekte- dir. 1943’den sonraki kanuni mevzuat değişikliği- ne rağmen odanın asıl etkinliğini 1950’den sonra gösterdiğini öne süren Arabacı, odanın 1974’de üyelerinden bir kısmının Sanayi Odası kurmak amacıyla ayrılmasından sonraki gelişmeleri de ele alarak günümüze kadar odanın temel işlev ve faali- yetlerini ele almaktadır.

Abdulkadir Buluş, “Konya Sanayi Odası:

Kısa Bir Tarihçe” başlıklı çalışmasında, 1974’de kurulan Konya Sanayi Odası’nın kuruluşunu, yö- netimini ve temel faaliyetlerini kısaca incelemek- tedir.

Hasan Ayhan’ın “Konya Ticaret Borsası 1907- 2018” başlıklı makalesi, alanda önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Aziz Ayva’nın, “Konya Folklorunda Ticari Hayatın Yansımaları” başlıklı çalışmasında Konya Ticaret hayatının folklorik yansımaları ele alın- maktadır. Halk edebiyatı içerisindeki Konya Tica-

(19)

ret hayatındaki kavram ve ritüeller ortaya koyula- rak, halkın ticaretle ilişkisinin halk bilimi yönü ile görünüşü tahlil edilmektedir. Süt değişiği, çerçilik, keşik ve yanaşık kültürü, takas usulü alışveriş, ço- ban çıkması/tutması, yabancılık gibi uygulamalar tanıtıldıktan sonra deyim, atasözü, türkü, tekerle- meler, esnaf tabelaları, inanmalar, esnaf destanları üzerinden Konya Ticaretine dair halk kültürü ör- neklendirilmektedir.

İsmail Detseli’nin “Konya Kırsalında Takas Yolu (Trampa) ile Yapılan Alışverişler” başlıklı ça- lışmasında, Konya’da özellikle köylerde takas yolu ile yapılan mal ve hizmet değişimi, değişime konu olan mal ve ödemelerde kullanılan yöntemler üze- rinden ele alınmaktadır.

Recep Dikici, “Kütüphânelerdeki Ticarete Dâir Eski Harfli Eserler” başlıklı çalışmasında, Türk kütüphanelerinde bulunan ticaretle ilgili 121 adet kitap, 57 adet makale, 23 adet dergi ve gazeter ile 21 adet el yazma kitabın künyelerini vermekte- dir. Çalışmada Konya ticaret ve ekonomisine dair yayınların da künyesi yer almaktadır.

“Kitabın kapağında yer alan Selçuklu döne- mi Konya sikkelerinin görsellerinin kullanımını sağlayan Betül Teoman Sağıt’a ve koleksiyoner Kamil Eron ile isminin açıklanmasının istemeyen diğer özel koleksiyoner ile American Numismatic Society’e teşekkür ederiz”

Prof. Dr. Abdulkadir Buluş

(20)
(21)

İLK ÇAĞ KONYA TİCARETİ

(22)
(23)

Kerim KOÇAK*

*Prof. Dr., Mühendislik Fakültesi Jeoloji

Mühendisliği Bölümü Mineraloji-Petrografi A.B.D.

KONYA ÇEVRESİNDE MADENCİLİK ÖNCESİ OBSİDYEN-DOĞAL CAM VE

TİCARET HAYATINDAKİ YERİ

ÖZET

Silisce zengin bir volkanik kayaç olan ve yarı değerli bir taş olarak sınıflandırılan obsidiyen, eski insanlar tarafından yaygın olarak süs eşyaları, ok uçları, bıçaklar ve sıyırıcılar olarak kullanılmıştır.

Lübnan’dan Irak’a uzanan Ortadoğu’nun bereketli hilalinde yaşayan insanlar tarafından muhtemelen MÖ 8000 yılında obsidiyen ticareti yapılmıştır.

Çatalhöyük, çoğunlukla aktif haldeki Hasan- dağı ile Çatalhöyük’ün resmedildiği insan eli ile yapılmış tarihteki ilk harita ve volkan şeklini içer- mesi ile de dikkat çekmektedir. Resimde Çatalhö- yü’ğe düşen volkanik bombalar ve iri, yarıkatı hal- deki lavlar gözlenmektedir.

Obsidiyen, Neolitik-Erken Kalkolitik yerle- şim (MÖ 7400-5500) boyunca Çatalhöyük insan- ları tarafından kayaçların yontulmasıyla yapılan araç/gereçlerin ana ham maddesi olarak kullanıl- mıştır. Güncel kaynak belirleme çalışmaları Ça- tahöyük buluntularının, Güney Kapadokya (Doğu Göllü Dağı ve Nenezi Dağları), Kuzey Kapadokya (Batı Acıgöl ve Doğu Acıgöl) ve Doğu Anadolu (Bingöl Dağı, Nemrut Dağı) bölgeleri obsidiyenle- rinden yapıldığını göstermektedir.

(24)

Antalya mağaralar bölgesindeki Geç Paleoli- tik Dönem mağara yerleşmelerinde bazı obsidyen aletleri bulunmuştur. 11.000 yıl önce Konya’nın Karatay ilçesindeki Boncuklu Höyük’te de ob- sidyen aletler kullanılmıştır. Suğla gölü kıyısın- da Suberde, Beyşehir Gölü kuzeyinde Erbaba ve Çukurkent, Burdur Hacılar Bölgesinde Kuruçay ve Hacılar gibi Neolitik yerleşmelerde bazı obsid- yen aletler çıkarılmıştır. Konya Selçuklu Beçene Höyük’te bulunan obsidyenden yapılmış aletler bulunmuştur. Tüm bunlar ise Konya’nın Göller Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi arasındaki obsidyen ticaret yollarında yer aldığını gösterir.

Doğu Akdeniz’de Filistinde bulunan obsidyen aletlerin Aksaray Hasan Dağı obsidyen kaynakları ile renk benzerliği ve yapım teknolojilerinin Çatal- höyük işçiliğine benzemesi bu bölgeler arası tica- retin varlığına işaret etmektedir.

Anahtar Kelimeler: Konya, Obsidyen, Ma- den, Çatalhöyük.

MINING AROUND KONYA PRE-OBSI- DIAN-NATURAL GLASS AND PLACE OF IN COMMERCIAL LIFE

ABSTRACT

The obsidian is a silica-rich volcanic rock, and can be classified as a semi-precious stone. It was widely used as ornamental objects, arrowheads, knives and scrapers by ancient humans. The people lived in the fertile crescent of the Middle East from Lebanon to Iraq, probably commercialized the obsi- dian in 8000 BC. Çatalhöyük draws attention most- ly with a first hand-made map and picture in the his- tory, which depicts active Hasandağı volcano with Çatalhöyük town. In the picture, volcanic bombs falling on the Çatalhöyük and large semi solid lava are observed. The obsidian was used as primary raw material for the manufacture of their chipped stone tools by the inhabitants of Çatalhöyük during the Neolithic - Early Chalcolithic settlement (7400-

5500 BC). The recent provenance studies show that Çatalhuyuk artifacts were made of obsidians from South Cappadocia (East Göllü Mountain and Nenezi Mountains), North Cappadocia (Western Acigol and East Acigol) and Eastern Anatolia (Bin- göl Mountain, Nemrut Mountain) regions.

Obsidian tools were discovered in the cave settlements of the Late Paleolithic period in the Antalya cavernous region. 11,000 years ago, the obsidian tools were also used in Boncuklu Mound from Karatay district of Konya. Some obsidian tools were obtained in some Neolithic settlements such as Suberde on the shore of Suğla lake; Erbaba and Çukurkent in the north of Beysehir Lake; and Kuruçay and Hacılar in Burdur Hacilar regions.

The obsidian equipments were found in Beçene Mound from Seljuklu district of Konya. Therefo- re, Konya city is possibly located on the obsidian trade routes between the Lake District and the Me- diterranean Region. The existence of trade betwe- en these regions are suggested by a color similarity between the obsidian tools of Palestine from the Eastern Mediterranean and obsidian sources in Hasan Mountain (Aksaray), and similarity of their construction technique to that of Catalhoyuk.

Key Words: Konya, Obsidian, Mineral, Ca- talhoyuk.

Doğu ile Batı dünyaları arasında yer alan Ana- dolu, insan geçişleri kadar üzerinde bulunan ham- madde kaynakları bakımından önemlidir. Tarihön- cesinde ilk insanların çevrelerinde tanıdıkları taş, ağaç ve kemikten ihtiyaçları olan eşyalar yaptıkları araştırmalarla ortaya konmuştur.

İlk taş aletler 2,5 milyon yıl önce Orta Av- rupa’nın doğusunda Tanzanya’da yapılmıştır. Ül- kemizde ise 900 bin yıl önce Konya Tuzlukçu’da kalkerden yapılmış aletlerin 900 bin yıl öncesine kadar gittiği ortaya konmuştur (GüLec E. Howell F.C. ve White T.. 1999).

(25)

Taş alet endüstrilerinden dolayı tarih öncesinin dönemleri taş aletlerin yapım özelliklerine göre ay- rılmıştır. Paleolitik (Eski Taş) M.Ö. 2,5 milyon-15 bin arası, Mezolitik (Ara Taş) M.Ö. 15 000- M.Ö.

8500, Neolitik Çağ (Yeni Taş) M.Ö. 8500-5600.

gibi. Taş aletlerin yerini madenlerin almaya başla- dığı dönem ise Kalkolitik, yani Bakırtaş Çağı (M.Ö.

5600-3000) olarak adlandırılmıştır. Aslında bakır ve kurşun gibi çoğu madenler, madenler bakımın- dan zengin olan Anadolu’da insanlar tarafından Ne- olitik Çağ’dan itibaren tanınmaya başlamıştır.

Diyarbakır Çayönü, Aksaray Aşıklı Höyük ve Konya Çatalhöyük’te dövme bakırdan süs eşyaları yapılıyordu. Ancak, insanların geçimlerini büyük oranda avcılık ve toplayıcılıkla sağladığı Mezolitik ve Neolitik Çağ’da, avcılık, uçan ve kaçan kuşlar- la, kemirgenlere odaklandığı için yay ve ok insan hayatında önemli yer tutmaya başlamıştır. Henüz

yaygın bir maden teknolojisini tanıma imkânı ol- mayan insanlar bu dönemde yeni bir materyal ile tanışmışlardı, obsidyen (doğal cam). Obsidyenden yapılan, ok ve mızrak uçlarının daha keskin olması avcılıkta yeni bir çığır açmıştı. Diğer taraftan besin ekonomisinde etlerin kemiklerden ayrılması, deri- den kıyafet yapımında derilerin kesiminde iğne ve bız gibi eşyaların yapımında kullanıldığı görülür (Bahar 2010).

Obsidyen kaynakları bakımından Anadolu zengindi. Orta Anadolu’da Aksaray Hasan Dağı, doğuda Bingöl Dağları ve Süphan Dağı Orta Do- ğu’nun belli başlı obsidyen ihtiyacını karşılayan merkezlerdi. Bu merkezlerden, doğuda İran, gü- neyde Mezopotamya ve Doğu Akdeniz, batıda Ege ve kuzeyde Karadeniz kıyılarına obsidyenden ya- pılmış aletlerin götürüldüğü araştırmalar sonucun- da ortaya çıkmıştır.

Tablo 1: Obsidiyenların kimyasal analizleri

(26)

Obsidyen ham maddesinin ve obsidyenden ma- mul eşyaların diğer bölgelerle ticaretinde, Konya’nın Boncuklu, Çatalhöyük ve Beçene Zıvra Höyükleri’nin etkin olduğu buradaki buluntulardan anlaşılmakta- dır (Bahar ve Koçak 2004). Karatay ilçesi Boncuklu Höyükteki taş aletlerin benzerleri, Kuzey Suriye’de- ki Cerf al Ahmar’da (Stordeur vd., 1997), Çatalhö- yük’teki obsidyen aletlerin benzerlerine Filistin’deki Eriha (Jeriho)’da rastlanmaktadır. (Mellaart 1975).

Antalya’da Karain ve Beldibi gibi tarihöncesi mağara yerleşimlerinde, Göller bölgesinde Isparta ve Burdur çevresi, Mersin Yumuktepe Neolitik yer- leşmelerinde görülen obsidyenlerin Konya Çatal Höyük alet endüstrisi ile benzerliği bölgeler arası ilişkileri yansıtmaktadır. Yunanistan’da Franch- thi’deki obsidyen buluntuların Anadolu ilişkileri üzerinde durulmuştur(Esin 1981) .

Araştırmalar gösteriyor ki, günümüzden 11 bin yıl kadar önce Orta Doğu coğrafyasında canlı bir ticaret ağı kurulmuştu. Bu, tarihi çağlarda görü- len Asur Ticaret Çağı Koloni Ticareti, Kral Yolu ve İpek Yolu gibi yol sistemlerinin öncüsüydü.

Maden öncesi insanların alet endüstrisinde kul- landığı, alış verişte geniş kullanım gören obsidye- nin jeolojik yapısı ve buluntu yerleri şu şekildedir.

OBSİDYEN

Obsidiyen, silisce zengin bir volkanik kayaç olup lav akıntılarında, volkanik tıkaçlarda, kubbe- lerde ve boyunlarında bulunur(McCall, 2005). Ri- yolit ile yakından ilişkilidir ancak oldukça viskoz (akışkan olmayan) bir magmadan çok küçük kris- talitler içeren bir volkanik cam olarak katılaşmış- tır. Granit gibi kristalleşmenin gelişmesine engel olan (yani kristal oluşmadan önce cam katılaşmış- tır) ötektike yakın bir kimyasal bileşime sahiptir.

Obsidiyen volkanik oluşumlarda (çoğunlukla kal- kalkalin Ada yayı tipi oluşumlar) nadir görülür, çünkü obsidyen farklılaşmış magmatik takımlarda (suites) en son kalıntı ürün olup magmanın yapış-

kanlığı küçük ölçekteki kubbe ve akıntı oluşumunu sınırlar(McCall, 2005).

Eski insanlar tarafından yaygın olarak süs eşya- ları, ok uçları, bıçaklar ve sıyırıcılar olarak kullanıl- dığı için arkeolojik olarak oldukça önemlidir. Roma- lılar ve Yunanlılar yaygın olarak obsidiyeni kıymetli taş olarak çıkarmışlardır. Aztekler ondördüncü yüz- yıldan onaltıncı yüzyıla (dahil) kadar muhtemelen süs eşyaları için çıkarmışladır. Hâlâ yarı değerli taş olarak adlanır , ve ünlü kuyumcu Peter Carl Faberge’

(1846-1920) hayvan şekilli süsler oluşturmak için kullanmıştır. Renk (siyah, kahverengi, yeşil, sarı ve kırmızı), saydamlık ve şeffaflık, yansıma, göreli sert- lik ve kırıldığında sahip olduğu keskin kenarlar ob- sidiyeni çağlar boyunca aranan bir maden yapmıştır.

a)

c)

b)

d)

Şekil 1: Süstaşı kalitesindeki obsidiyenler; a) Kafkasya’da siyah masif obsidiyen (60*45 mm); b) Gümüşümsü, ipek par-

laklığındaki obsidiyen (Erivan, Ermenistan, 120*80 mm);

c) Obsidiyenden yapılmış Neolitik araç Cejkov, Slovakia (140*100 mm); d) Gergedan heykeli (Carl Faberge) , Rusya

(uzunluk 60 mm)

(27)

TARİH

“Obsidiyen” terimi doğal volkanik camlar için kullanılan çok eski bir kelimedir. Tarihte ilk kez 1.

yüzyılda, Pliny the Younger şunları yazmıştır: “Çe- şitli cam türleri arasında Obsidius’un Etiyopya’da keşfettiği taşa benzeyen bir madde olan obsidi- yen’i de sayabiliriz. Taş çok koyu bir renk ve biraz şeffaf, ancak görünümü sıkıcıdır ve eklendiğinde duvarlara ayna olarak yerleştirildiğinde nesnenin görüntüsü yerine gölgesini yansıtır”. Dolayısıyla obsidiyen isminin kökeni Romalılara kadar gider ve ilk kayıt Etiyopya’dadır. Ancak MÖ 300 ‘de çoğunlukla bitkiler, taşlar ve iklim üzerine yazan Yunan filozofu Theophrastus’a dayanarak John Hill 1740’da şunları yazmıştır; “insanlar oldukça kullanışlı, koyu renkli, ince dokulu iki veya üç tane mermere sahiptiler. Onları parlatıp ince levhalar halinde kesilince biraz saydamdırlar, ve baktığımız camlarımızın yaptığı gibi görüntüyü yansıtırlar”.

İlk tür yansıtma özelliğini ifade eden olarak adlandırılmış ve daha sonra Latin’ce “opsidianus” veya “obsidi-

anus” olarak yazılmıştır. Yunan ve Romalılar’ın obsidiyeni değerli bir taş olarak kullanması ve Ege’deki Melos Adası’ndan 12000 yıl olarak yaş- landırılan taş ocaklarından elde etmesi, obsidiyen isminin bu erken türevi ile uyuşmaktadır. Alman mineralog UFB Bruckmann 1773’te şunları yazdı:

“Obsidiyen muhtemelen siyah bir lavdır” ve jeolog Leopold von Buch’ın 1809’da ise obsidiyenlerin volkanlardan dışarı atılmadığını fakat dışarı aktı- ğını belirtmiştir. 1822’de, Amerikan jeolog Par- ker Cleaveland şunları yazmıştır; “Bu tür ise cama güçlü bir benzerlik göstermektedir. Çatlağı büyük boşluklu ve belirgin bir şekilde konkoidaldır. Ge- nellikle kenarlarında saydam veya opak, ancak bazı çeşitleri yarı şeffaf veya ince ölçekte şeffaftır”.

BİLEŞİM

Norveçli jeolog ve petroloji uzmanı J.H.L.

Vogt, 1923’te şunları yazmıştır; “ötektik ya da ötek- tiğe yakın oranlardaki kimyasal bileşim cam olu- şumunu teşvik eder, çünkü ötektik en düşük erime noktasına sahiptir dolayısıyla bu sıcaklıkta eriyik eğri üzerindeki herhangi bir yerden daha çok vis-

Şekil 2: a) Orta Anadolu’da Çatalhöyük’teki yerleşim yerinin üzerinde çift kraterli püskürmeyi gösteren Neolitik duvar resmi (Mellaart, 1964).

b) Kazı yapılmış Aşıklıhöyük Neolitik yerleşim yeri ile birlikte çift kraterli Hasandağı stratovolkanı.

a) b)

(28)

kozdur. Oldukça hızlı bir soğuma ile kristalleşme tamamen veya oldukça sınırlanmış olacaktır. Böy- lece çoğu obsidiyenler çoğunlukla granitik ötektik kimyasal bileşimine sahip olacaktır”. Günümüzde kullanıldığı gibi obsidiyen terimi, masif, genellik- le yoğun, ancak koyu kahverengi veya siyah, gri, kırmızı veya benekli kırmızı ve siyah renklerdeki curufumsu camlara uygulanmaktadır. Bir lav akışı olarak obsidiyenlerin viskozitesi, tetrahedral sili- kon ve oksijenle birleşmiş aluminyumun zincir- lerinin kollara ayrılması ve karmaşıklaşmasından kaynaklanır. Obsidiyen katılaştığı zaman oldukça serttir ve konkoidal kırılması keskin, hatta birbiri- ni kesen kenarların kahverengi parçalara ayrılması ile sonuçlanır. Çoğu durumda kayaç benekli veya bantlıdır. Bazı obsidiyenlerde sferulitler ve litho- faz (sferülitik boşluk ve konsantrik kırılma izine sahip felsik kayaç) görülür. Normalde obsidiyen- ler riyolitlerin doğal camlarıdır ancak herhangi bir asidik (silisli) volkanik kayacın hızlı soğuması ile camlara benzer şekilde katılaşabilir. Obsidiyenler tam olarak riyolit bileşiminde olmasına rağmen bu tip kayaçlar yaygın olarak “trakit” ve “dasit-obsidi- yen” şeklinde adlanır. Obsidiyenlerin özgül ağırlığı 2.30’dan 2.58’e kadar değişir. Kırma indisi de, n

= 1.48’den 1.53’e kadar değişir. Moh sertlik öl- çeğinde sertlik 5.6’dan 7’ye kadar değişir. Çeşitli obsidiyenlerin kimyasal bileşenleri Tablo 1’de ve- rilmektedir. Obsidiyen kimyasal olarak düşük su içeriğine sahiptir.

YARI DEĞERLİ TAŞ OLARAK OBSİDİYEN

Obsidiyen’in fiziksel özellikleri süs taşı için uygun olmamakla birlikte, obsidiyenler yarı değer- li bir taş olarak sınıflandırılmaktadır (Şekil 1). Ni- tekim Faberge trafından yapılan Şekil 1’deki küçük oyulmuş gergedan heykeli bunun bir örneğidir.

Çoğu obsidiyenler, mikroskop altında fazla miktarda çok küçük kristalitleri içermektedirler.

Meksika, Amerika Birleşik Devletleri ve Ermenis- tan’ın Sevan Gölü bölgesinden gelen obsidiyenler, bu kristalitlerin varlığına bağlı olarak ipeksi bir parlaklık sergiler. Orta Amerika’da Kristof Ko- lomb öncesinde yaşayan yerliler, obsidiyeni bıçak, sıyırıcı ve mızrak ucunun yanı sıra süsleme için de kullandılar. Meksika yerlileri ise uzun zamandan beri obsidiyenden yapılmış dekoratif objeler ve tıl- sımlar, kolyeler ve bilezikleri ile ünlüdürler.

Şekil 3: Çatalhöyük ve obsidiyen kaynakları (Poupeau ve ark., 2010).

(29)

OBSİDİYEN BULUNTULAR

Obsidiyenler, arkeolojide bilinen en kullanış- lı malzemelerden biridir. Taş Devri’nin sonlarına doğru, insanlar kesici taşları yapmak için gittik- çe artan şekilde obsidiyeni kullanmaya çalıştılar.

Obsidiyenin yontulması ile basit kazıcı ve ok başlarını yapmak bile ustalık gerektirmesine rağ- men, yetenekli sanatçılar bıçak ve hançer, süslü taslar ve parlatılmış aynalar yaptı. Bu araçlar, Av- rupa, Asya, Güney, Orta ve Kuzey Amerika’daki ve Pasifik Adaları’ndaki arkeolojik alanlarda bol miktarda bulunurlar. Obsidiyenler, Avustralya’da nadirdir, ancak Queensland’de obsidiyen eserler bulunmuştur. Obsidiyenler çoğunlukla oldukça güncel ada yayı özellikteki volkanik kuşaklarda bulunur ve bunlar Afrika’ya geçmezler, oysa Roma zamanındaki orijinal obsidiyen Etiyopya’da bulun- muştur. Çünkü obsidiyen hızlı bir şekilde bünye-

sine su alır; en taze obsidiyen 10 milyon yıldan daha gençtir.

Orta Doğu ve Yakındoğu’daki obsidiyen tica- reti O. Williams-Thorpe tarafından açıklanmıştır.

MÖ 8000 yılında, Lübnan’dan Irak’a uzanan Orta- doğu’nun bereketli hilalinde yaşayan insanlar, ilk kez avcı-toplayıcı yaşam tarzından ayrıldılar. Bu- nun yerine hayvanların evcilleştirdiler ve hububat ve üzüm yetiştirdiler ki bu durum Neolitik devrim olarak adlandırıldı. Çoğunlukla kesme ve sıyırma araçları için muhtemelen bu dönemde bu bölgede obsidiyen ticareti yapıldı.

Bir başka arkeolojik buluntu kaynağı taş ocakları ve madenlerdir. Taş ocaklar Melos adasın- da Romalılar tarafından obsidiyen kaynağı olarak kullanılmıştır. Meksika’da da Verakruz yakınla- rındaki bir volkanik zirvede Aztekler 1350’den 1520’ye kadar obsidiyen çıkarmışlardır.

Şekil 4: Göllü dağı obsidiyen kaynaklarının şematik haritası (Poidevin, 1998).

Obsidiyenli dom ve akıntılar

Obsidiyen bloklu proklastikler ve epiklastikler

(30)

Çatalhöyük VE OBSİDİYEN

Her ne kadar leopar derisi olarak yorumlayan- lar olsa da (Mellaart, 1964), Çatalhöyük çoğunluk- la(Schmitt ve ark., 2014) aktif haldeki Hasandağı ile Çatalhöyük’ün resmedildiği insan eli ile yapılmış ilk harita ve volkan şekli içermesi ile de dikkat çek- mektedir. Çift zirveli Hasandağı, Çatalhöyük’ün 130 km kuzeydoğusunda yer almaktadır (Şekil 2).

Şeklin ayrıntılı volkanolojik incelemeleri, Hasanda- ğı zirve bölgesindeki püskürme tipinin yeniden dü- zenlenmesi ve anlaşılmaya çalışılması, Çatalhöyü- ğe düşen volkanik bombaları ve iri yarıkatı haldeki lavları göstermektedir (Sigurdsson ve ark., 2000).

Obsidiyen, en yakın çıkarılan kaynak yerin, KD yönünde ≥190 km mesafede Kapadokya vol- kanik bölgesinde yer almasına rağmen, seramik üretilmeyen Neolitik - Erken Kalkolitik yerleşim (MÖ 7400-5500 (Cessford ve ark., 2005) boyunca Çatalhöyük insanları tarafından kayaçların yontul- masıyla yapılan araç/gereçlerin ana ham maddesi olarak kullanılmıştır.

Çatalhöyük’teki obsidiyenlerin kaynağının belirlenmesine yönelik ilk çalışmalar 1960’larda 4 adet bıçağın/bıçak ucunun OES (Optik Emis- yon Spektroskopisi) analizi ile başlamıştır (Renf- rew ve ark., 1966). Takip eden 35 yıldan fazla bir sürede ise ek olarak 11 buluntuda da OES, XRF (X Ray floresans) ve Sr izotop çalışmalar gerçek- leştirilmiştir (Wright, 1969; Gale, 1981; Keller ve Seifried, 1990). Sonraki 40 yıldan fazla bir sürede ise 100 tanesi arkeolojik olmak üzere 527 örne- ğin kimyasal bileşimi belirlenmiştir (Chataigner, 1998; Poidevin, 1998). Bu 100 adet Çatalhöyuk örneğin kimyasal analiz sonuçları, bunların Güney Kapadokya obsidiyenlerinden yapıldığını göster- miştir (Poupeau ve ark., 2010). Örneklerin büyük çoğunluğu (68 örnek) Doğu Göllüdağı, az olarak da (32 örnek) Nenezi Dağı obsidiyen kaynaklarına uyum göstermektedir. Bu çalışmalar ışığında so- nuç olarak Çatalhöyük’teki obsidiyenin tarihçesi

şu şekilde özetlenebilir (Poupeau ve ark., 2010);

Çatalhöyük’ün tarihi boyunca obsidiyenin çıkarılıp işlendiği iki ana kaynak, Güney Kapadokya’daki Doğu Göllü doğu ve Nenezi dağlarıdır.

Bu obsidiyenlerin nasıl işlendiği ve neden yapıldığı dikkate alındığında çoğunlukla farklı tü- ketildiği ortaya çıkmaktadır. Bu ham maddelerin nispi önemi, toplam obsidiyen topluluğunun oranı bakımından zamanla değişmiştir. Daha sonraki Er- ken Neolitik çömlekçilik (Doğu Höyük ve 6 sevi- ye ve yukarısı) ve Erken Kalkolitik (Batı höyük) süresince çok az miktarda da olsa Batı Acıgöl ve Doğu Acıgöl gibi Kuzey Kapadokya kaynakların- dan obsidiyen elde edilmiştir. Daha sonra Erken Neolitik Çömlekçilik ve Erken Kalkolitik dönem- lerde, 650 ila 825 km mesafede yer alan Bingöl ve/

veya Nemrut Dağı, ek olarak Bingöl’ün kalkalka- lin ürününden yapılan bir tane olmak üzere bunlar- la ilişkili Doğu Anadolu obsidiyenlerinden (başlıca belirgin yeşil peralkalin hammadde) yapılan kulla- nışlı, kolay işlenen basınç-pul pul ayrılan bıçaklar yapılmıştır.

KAYNAKLAR

Bahar, H. ve Koçak.,Ö., 2004, Eskiçağ Konya Araştırmaları 2, Kömen, Konya.

Bahar,H.,2010,Eskiçağ Uygarlıkları, Kömen.

Konya.

Cessford, C., Blumbach, P., Göze Akoglu, K., Higham, T., Kuniholm, P. I., Manning, S. W., New- ton, N. W., Özbakan, M. ve Melek Özer, A., 2005, Absolute dating at Çatalhöyük, Cambridge, 65-99.

449-450.

Chataigner, C., 1998, Sources des artefacts du Proche Orient d’après leur caractérisation géo- chimique, In: L’Obsidienne au Proche et Moyen Orient. Du volcan à l’outil., Eds: Cauvin, M.-C., Gourgaud, A., Gratuze, B., Arnaud, N., Poupeau, G., Poidevin, J.-L. ve Chataigner, C., Oxford, p.

273-324.

(31)

Esin,U., 1981, İlk Üretimciliğe Geçiş Evresin- de Anadolu ve Güneydoğu Avrupa, G.Ö.10 000- 7 000), II, Kültürler Sorunu, Edebiyat Fakültesi Ba- sımevi. İstanbul.

Gale, N. H., 1981, Mediterranean obsidian source characterisation by strontium isotope analy- sis, Archaeometry, 23, 41-51.

GüLec E. Howell F.C. ve White T.. 1999. Dur- sunlu-A new Lower Pleistocene artifact-bearing locality in southern Anatolia, in Ullrich H. (ed.) Hominid evolution: lifestyles and survival strate- gies: 349–64. Gelsenkirchen: Archaea

Keller, J. ve Seifried, C., 1990, The present status of obsidian source identification in Anatolia and the Near East., PACT, 25, 57-85.

McCall, G. J. H., 2005, Obsidian. Encyclope- dia of Geology. Selley, R. C., Cock, R. ve PLIMER, I. R. Oxford, ELSEVIER ACADEMIC PRESS. 3:

267-277.

Mellaart, J., 1964, Illustrated London News, Earliest of Neolithic cities: delving deep into the Neolithic religion of Anatolian Chatal Huyuk, Part II-shrines of the vultures and the veiled goddess.

194–197.

Mellaart, M.,1975, The Neolithic of the Near East, London:Thames and Hudson.

Poidevin, J.-L., 1998, Les gisements d’obsi- dienne de Turquie et de Transcaucasie: géologie, géochimie et chronométrie, In: L’Obsidienne au Proche et Moyen Orient. Du volcan à l’outil., Eds:

Cauvin, M.-C., Gourgaud, A., Gratuze, B., Arnaud, N., Poupeau, G., Poidevin, J.-L. ve Chataigner, C., Oxford, p. 105-203.

Poupeau, G., Le Bourdonnec, F.-X., Carter, T., Delerue, S., Steven Shackley, M., Barrat, J.-A., Dubernet, S., Moretto, P., Calligaro, T., Milić, M.

ve Kobayashi, K., 2010, The use of SEM-EDS, PIXE and EDXRF for obsidian provenance studies in the Near East: a case study from Neolithic Çatal-

höyük (central Anatolia), Journal of Archaeologi- cal Science, 37 (11), 2705-2720.

Renfrew, C., Dixon, J. E. ve Cann, J. R., 1966, Obsidian and early Cultural Contact in the near East, Proceedings of the Prehistoric Society, 30-72.

Schmitt, A. K., Danišík, M., Aydar, E., Şen, E., Ulusoy, İ. ve Lovera, O. M., 2014, Identifying the Volcanic Eruption Depicted in a Neolithic Pa- inting at Çatalhöyük, Central Anatolia, Turkey, PLoS ONE, 9 (1).

Sigurdsson, H., Ballard, R. D., Sigurdsson, H., Houghton, B. F. ve McNutt, S. R. e. a., 2000, Vol- canoes in art, San Diego, CA, Academic Press, p.

Stordeur, D., Helmer, D., ve Willcox, G., 1997, Jerf el Ahmar : un nouveau site de l’horizon PPNA sur le moyen Euphrate syrien, Bulletin de la Société préhistorique française Année. 94-2: 282- 285

Wright, G. A., 1969, Obsidian analyses and prehistoric near eastern trade: 7500 to 3500 BC., Anthropological Papers, 37, 5-26.

(32)
(33)

Hasan BAHAR*

Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ**

*Prof. Dr., Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi

**Dr. Öğ. Üyesi, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

NEOLİTİK ÇAĞ’DA KONYA’DA TİCARET

ÖZET

Neolitik çağ Orta Anadolu’da yaklaşık 12 bin yıl önce başlamıştır. Bu dönemde, ilk kez tarım yapılmış, pişmiş topraktan kap üretilmiş ve yer- leşik hayata geçilmiştir. İnsanlar su kaynaklarının yakınlarına yerleşmeyi tercih etmişlerdir. Konya bölgesinde Neolitik çağa tarihlenen bir çok höyük mevcuttur. Fakat bunlardan en önemlisi Çumra ilçesindeki Çatalhöyük’tür. Çatalhöyük sadece Konya sınırları içerisinde değil, tüm Anadolu hatta dünya tarihinde önemli bir yerleşmedir.

Yeni yaşam koşulları daha fazla insanın bes- lenmesine olanak sağlamış ve nüfusun artmasına neden olmuştur. Bu gelişmeler yakın ve uzak me- safe ticaretinin de ortaya çıkmasına da zemin ha- zırlamıştır. Özellikle obsidyen, deniz kabukları, kereste, farklı boya maddeleri ve değişik taşların bu ticarette önemli takas araçları olduğu görülmek- tedir.

Anahtar Kelime: Konya, Ticaret, Neolitik Çağ, Obsidyen, Takas.

Referanslar

Benzer Belgeler

Önceleri daha biçimsel olan mali kontrol ve tahminler için kullanılan planlama süreci, dış çevre ve rekabeti anlama, kaynak dağıtımında stratejik bir çerçeve

DURDURAN 09.25 - 10.10 Biyoistatistik 6 İki bağımlı sayısal değişkenlerden oluşan grupta uygulanan hipotez testleri

Yukarıda ‘konu’ ve ‘amaç’ başlıkları altında birden fazla vurgulandığı gibi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde toplumsal ve ekonomik aktörlerin, gerek Türkiye’deki

 Biyolojik soy, Yahudilik için dini inançtan daha önemlidir..  Hazar ve Karaim (Karay) Türkleri gibi istisna

Şer, Allah zatından nefyedilip sapıklığı tercih eden in- sanın cehennemdeki konumuna isnat edilir: “İşte o zaman, ki- min konumca daha şerli ve savunma gücü bakımından daha

• BEP’i uygulamakla yükümlü olan uzmanlara, kullandıkları yöntemlerde gerekli değişiklikleri yapmak için sistematik olarak veri sağlamak,.. • BEP’in

MEMİŞ 1- Anadoluda’ki Ana Tanrıça inancı hakkında kısaca bilgi veriniz. 2- İlkel kabile dinlerinin temel özelliklerini maddeler halinde sıralayınız. 3-

[r]