• Sonuç bulunamadı

A BRIEF ESSAY ON COMMERCIAL LIFE IN KONYA AND AROUND IN THE

KISA BİR DEĞERLENDİRME

A BRIEF ESSAY ON COMMERCIAL LIFE IN KONYA AND AROUND IN THE

HITTITES

ABSTRACT

Because of the Konya Plain is at the center of Anatolia, it has been seen to play an important role in the road network system in the region since the earliest times in history. In this article, the road network system will be questioned during the Hit-tite period of the Konya Plain.

Key Words: Konya Plain, Road Network System

GİRİŞ

Hattuşa (Çorum-Boğazköy)’nın Orta Anadolu özelinde Konya Ovası ve çevresi ile irtibatı Hitit devletinin kurulmaya başlamasıyla başlayacaktır.

Bu yıllar Hupişna (Ereğli), Tuwanuwa (Tyana=-Bor), Nenaşşa (Nenizi=Nanessos), Landa (Kara-man), Zallara (Kilisetepe/Maltepe höyük), Parşu-hanta/Puruşhanta (Şereflikoçhisar Baravan höyük1) ve Luşna (Hatunsaray2) gibi Hitit yerleşmelerinin öne çıktığı yıllar olmuştur. Dahası I. Hattuşili ta-rafından temelleri güçlendirilmeye çalışılacak Hi-tit devletinin hâkimiyet alanı Çukurova bölgesine kadar genişletilmiştir. Konya Ovası Hitit impara-torluk dönemi çivi yazılı belgelerde KUR ŞAPLİ-Tİ yani Aşağı Ülke3, Tarhuntaşşa ve Hulaia nehri ülkesi şeklinde üç tabirle anılmıştır. Dolayısıyla bu bölge imparatorluğun başından itibaren yani I.

Şuppiluliuma’nın saltanatının sonlarında Hannutti isimli yüksek rütbeli bir memurunun ordu komu-tanı olarak atanmasıyla4 Hitit hâkimiyeti altında yönetilmeye devam edilmiştir. Böylece Hititlerin Orta Anadolu ilgisi imparatorluk döneminde de artarak devam etmiş ve II. Muwattalli Mısır-Hitit savaşı öncesi başkent Hattuşa’daki dini yapılar ile devlet arşivini Konya bölgesinde olması muhtemel olan Tarhuntaşşa kentine taşımıştır. Burada kur-duğu lojistik üst, bu eskiçağın iki süper gücü ara-sındaki savaş sırasında çok büyük rol üstlenmiştir şüphesiz.

Konya Ovası Muhtemel Ticarî Yol Güzer-gâhları

Daha önce bir çalışmamızda gösterdiğimiz gibi5, II. Muwattalli Tarhuntaşşa’ya gelirken belki de iki yol güzergâhını kullanmıştı. Bunlardan biri

1 Karauğuz-Doğanay 2004, 6.

2 Burada adı geçen Hitit coğrafi isimler ve lokalizasyon dene-meleri için bkz. del Monte-Tischler 1978.

3 Goetze 1957, 727. Heinhold-Krahmer 1977, 363 vd..

4 CTH 61=KUB XIX 29 IV 11 vd.;Goetze 1933, 18 vd..; Go-etze 1993, 867.

5

Tuz Gölü’nün Batı istikametinden Meram, Kaşın-hanı ve Çumra Ovası üzerinden güneye, diğeri de Tuz Gölü’nün Doğu’sundan Aksaray üzerinden Hupişna (Ereğli)’ya ve oradan Tarsus’a ulaşmış olan yol olmalıydı. Bu yol güzergâhı Konya Ova-sı’nı güneye bağlayan ticaret yolları görevini de üstlenmişti şüphesiz. Dahası Aksaray bölgesinde bulunan Tuz Gölü’nün güneyine açılan Acem-höyük, uygun tarımsal bir çevreye sahip olması ve ham madde (tuz, maden, yün vs.) işlemek, it-hal etmek için önemli bir noktada bulunmasıyla, Asur Ticaret Kolonileri döneminden itibaren Ka-neş Karum’u ile Konya bölgesinin bir bağlantısı-nın olmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla Asur Ticaret Kolonileri döneminde buradan Konya’ya ulaşım, Bozer Höyük, Eğri Bayat, Aşağı Pınarbaşı, Çaltı-Karahöyük, Havaüssü, Yaylapınar ve Kon-ya-Karahöyük yolu ile sağlanmış olmalıydı. Hat-ta Kayseri’den Konya Ovası’na inen ticaret yolu da muhtemelen Acemhöyük üzerinden sağlanmış olmalıydı. Bu ön görülerimiz ışığında Konya Ova-sı’nın özellikle Asur Ticaret Kolonileri döneminde Asur ile Kaneş arasında ana ve tali yollar bağla-mında köprü görevi görecek yoğun bir ticaret ağı-nın ana kavşak noktasını da oluşturduğunu burada not etmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla Konya Ovası’nda bu dönem özelliklerini gösteren yak-laşık yüz ellinin üzerinde yerleşmenin varlığı da bilinmektedir. Ancak Konya Ovası ve yakın böl-gelerde tespit edilmiş eski Hitit ve imparatorluk dönemi iki yüzün üzerinde yerleşmenin olduğu gö-rülür6. Şüphesiz bu yerleşmelerden bir kısmı ovayı kuzeye, güneye, doğuya ve batıya bağlayan kavşak özelliği gösteren yerleşmelere de ev sahipliği yap-makta idi. Mesela Batı yönünde bir Hitit anıtını da barındıran Fasıllar arasındaki Hüseyinler Hududu, Yaylasun (Yazyurdu), Karacaören (Seydişehir), Saraycık, Hasanışık, Voslu, Bükce, İnlice, Bulum-ya, Argıthanı (Köyyeri), İğret (Çamurlu İğret),

Ça-6 Kaynakça için bkz. Karauğuz 2005a, 225 vd..

yırbağı, Hatıp güzergahı ile Konya’ya ulaşılıyordu.

Ayrıca Argıthanı’ndan yol Ilgın ve Akşehir yönüne ayrılmaktaydı. Güney yönünde Fasıllar ve Akseki (Antalya) arasındaki yol güzergâhı da Fasıllar, Çi-çekler, Homa (Yukarı Homa), Aşağı Homa, Evreği (Irmaklı), Avşar (Kirli Avşar), Kızılcaköy, Akçalar Beli, Kirli (Durak), Modanya, Cevizler, Karakışla, Akseki’ye ulaşıyor olmalıydı.

Bu yerleşmelerden bir kısmının ovada çok az görülen geçit bölgelerinde konumlandığını yap-tığımız doktora çalışmamızla ortaya koymuştuk.

Bölge ticareti için hayati önem taşıyan bu geçit yerleşmeleri içinde Hatıp, Doğu, Batı Güvenç, Tu-tup, Damlakuyu (Çorça), özellikle Demir Çağı’nda Kara Dağ ve Kızıl Dağ gibi merkezler anılmaya değerdir.

Deniz yönünde Konya Ovası ve çevresinin ta-rihi coğrafyası hakkında bilgi veren bronz tablette geçmemesine karşın genellikle Mersin ve Silifke arasına yerleştirilen Ura limanının, Hitit, Ugarit, Alalah, Babil ve Mısır belgeleri, ovanın deniz ve deniz aşırı ülkelere mal sevkiyatında çok önemli bir rol üstlendiğini anlatır. Bu ticarette Ugarit ül-kesi ve Alaşiia (Kıbrıs) öne çıkmaktadır7. Dolayı-sıyla Ura liman kenti, Konya Ovası’nın Akdenize açılan önemli bir liman kapısı idi. Hatta imparator-luk döneminde Hitit kralı namına çalışmakta olan Uralı tüccarların, ganimet olarak elde edilen savaş tutsakları, hayvanlar, tarım ürünleri ve madenlerin ne şekilde başkente taşınacağı konusunda görüş-melerde bulunduklarını8 çivi yazılı belgeler anlatır.

Dahası III. Hattuşili’nin Ugarit kralı Niqmepa’ya gönderdiği mektupta, Niqmepa, Ura kentinden ge-len Hitit’e bağlı tüccarların yaptıkları eylemlerden dolayı krala şikâyette bulunmuş9 ve bunun üzeri-ne Uralı tüccarların sadece yaz aylarında Ugarit’te

7 Singer 1996b, 66.

8 Archi 1984, 204.

9 Gordon 1958, 28.

ticaret yapması uygun görülmüştü10. Anadolu top-raklarında görülen açlık ve kıtlık yıllarında Ura li-manı, Suriye’den gönderilen hububatın boşaltıldığı birkaç limandan biriydi11. Buraya boşaltılan hubu-bat şüphesiz Silifke, Kilisetepe ve Mut yolu üze-rinden Konya Ovası’na ulaşıyor olmalıydı.

Konya Ovası Ticaret Mamulleri

Konya Bölgesi geçit kentlerinden olan ve daha önce Mut, Silifke karayolu üzerinde ve Göksu neh-rine hâkim bir alanda kurulmuş Kilisetepe/Maltepe höyük ile eşitlediğimiz Zallara kentinde bir sarayın bulunduğuna ek olarak susam, susam yağı ve balı ile ünlenmiş12 bir merkez olduğu konusu çivi yazılı belgelerden okunur. Dahası Zallara, Asur Ticaret Kolonileri ve eski Hitit dönemi boyunca da sivil tutsaklar, tahıl, şarap, sığır, koyun, katır, merkep, gümüş, altın, lapislazuli ve Babil taşı, dağ kristali, demir, bronz ve kalayın depo edildiği bir tüccarlar karargâhı olarak da işlev gördüğü bilinir13. Dolayı-sıyla bölgeden bu ürünlerin yakın ya da uzak çev-relere bir ihracının olduğunu söylememizde bir sa-kınca olmadığını belirtmek isterim. Zallara kentine ek olarak Konya bölgesinin özellikle imparatorluk dönemi tarihi coğrafyası hakkında bilgi veren ve 1986 yılında Boğazköy’de keşfedilmiş bronz tab-lette anlatıldığı kadarıyla kanaatimce Konya Ova-sı’nın güney dağlık kesiminde aranması gereken Aralla kenti nar yetiştiriciliği bakımından oldukça ünlenmişti14.

Şüphesiz Hititler için Konya Ovası hem tahıl üretiminin ve hem de büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği açısından çok önemli bir yere sahipti ki bu geleneğin özellikle koyun yetiştiriciliği açısın-dan Roma döneminde de devam ettiğini

tas’ın bölgedeki koyunlarından bahsi bağlamında Strabon bile ünlü eserine bu konuyu alma ihtiyacı hissetmiştir15. Nitekim imparatorluk döneminde Konya Ovası’nda bulunan Hitit tapınaklarındaki tanrılar için o kadar bol hayvan kurbanı sunusu ya-pılıyordu ki bu durum bölgenin küçük ve büyükbaş hayvancılığı hakkında bize bir fikir de vermektedir aslında: ‘Sonra onlar Tarhuntaşşa ülkesi tanrıları-na senelik iki yüz sığır, bin koyun vermeye başla-yacak. Eğer ona herhangi bir yer tespit etmezsem ve Hattuşa kenti halkı her yıl iki yüz sığır ve bin koyunu Tarhuntaşşa ülkesi tanrılarına versinler16.’

Bronz tablette Hulaia nehri ülkesi dâhilinde keçi çobanlarının girmesinin yasaklanması ilginç bir olay olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıy-la bölgede otDolayısıy-lakDolayısıy-ların payDolayısıy-laşımı noktasında bazı kavgaların ve anlaşmazlıkların olduğunu buradan herhalde çıkartabiliriz. Yine Hulaia nehri ülkesi sınırları içinde yer alan Šarmana, Pantarwanta ve Mahrimma kentlerinin verimli çayır ve koyun ot-laklarının varlığından söz edilmesi17 bu savımızı destekler şüphesiz: ‘Tarhuntaşşa ülkesi sınırı Hu-laia nehri ülkesi(dir). Ona keçi çobanı girmesin.

Eğer Hulaia nehri ülkesinden büyük tuz yalama kayasına (hayvanları) sevk ederlerse, onlar onun tuz yalama haklarını alıp (kaldırmasınlar). Onlar Tarhuntašša ülkesi kralına verilmiştir. Ve o, daima tuzu alsın. Şarmana, Pantarwanta ve Mahrimma şehirlerinin ekili arazisi, çayırı, koyun otlakları ve tüm tuz yalama haklarıyla birlikte babam Hattuşi-li, Tarhuntaşşa ülkesi kralı Kurunta’ya verdi. Ben Majestem Büyük Kral Tuthaliia da ona (bunları) verdim. Şarmana şehri tuzu için başka bir şahıs gitmesin. Dunna şehri için tek bir yapı şimşeğin fır-tına tanrısına verilip (adandı). Ve o, Tarhuntaşşa ülkesi kralına aittir. Eğer Tarhuntaşşa ülkesi kralı Kurunta sonra başka bir yapı yaparsa, babam

Bü-15 Strabon, KitapXII-VI/1, 49-50.

16 Karauğuz 2002, §12 (Öy. II 21-30).

17 Otten 1988, 16-17, (II 4-13)

yük Kral Hattuşili ona izin verdi. Ayrıca ben Büyük Kral Majeste Tuthaliia da ona izin verdim. Ve ona izin verilsin18’.

Bilindiği üzere bölgedeki en önemli tuz rezer-vi Tuz Gölü’dür ve göl yüzeyinin l200 km2 bölü-münde tuz kabuğu oluşmuştur. Göldeki tuz rezervi ise 210 milyon ton olduğu daha önce not edilmiş-ti19. Bölgenin diğer bir tuz yatağı da Karapınar’da-ki Meke Tuzlası’dır. Ama yukarıdaKarapınar’da-ki çivi yazılı metinde sözü edilen kentler Tuz Gölü yakınlarında aranmalıdır. Daha önceki çalışmamızda gösterdi-ğim gibi20 Şarmana kenti Cihanbeyli ilçesine 12 km uzaklıkta Ankara karayolu üzerindeki Dam-lakuyu höyük olmalıdır. Buradan tuz sevkiyatının özellikle güneye yani Antalya’ya yapıldığı daha düne kadar Yörüklerin aynı güzergâhı kullanmala-rından21 dolayı IV. Tuthaliia’nın hiyeroglif yazıtla-rının bulunduğu Ilgın yakınlarındaki Yalburt Hitit havuzu da kavşak noktayı belirlemiş olmalıydı.

Eşya ve maden bağlamında ovanın iç kesim-lerinde olması muhtemel Talwişuwanta kenti ise çömlek yapımında oldukça ünlenmişti22. Konya dâhilinde hem Doğanhisar ve hem de Sille çöm-lekçiliğinin bugün bile güncelliğini devam ettirme-si bölgenin çömlekçiliğinin köklerinin çok kadim olduğu sonucunu çıkartabiliriz.

Hitit madenciliği açısından ise bir rituel met-ninde Kuzza’dan gümüş, Pirundu(m)miia’dan al-tın, Alaşiia (Kıbrıs) ve Taggata Dağı’ndan bronz ve bakır geldiği okunmaktadır23. Maden ticaretinin daha iyi ve güvenli yapılabilmesi için I. Šuppilu-liuma döneminden itibaren Konya Ovası’nın gü-neyindeki Kizzuwatna ile Kuzey Suriye üzerinden Lazkiye limanı yakınlarındaki Ugarit’te bir yol

18 Karauğuz 2002, §11 (Öy. II 4-20).

19 Atalay l994, 379 20 Karauğuz 2005b.

21 Bu güzergah için bkz. Karauğuz 2004, 5 vd..

22 Karauğuz 2002, §9 (Öy. I 68-90).

23 CTH 413=KUB II 2 I 44-49+KUB LIII 27+; Laroche 1968.

yapıldığı bilinir. Dahası Hititler yukarıda söz et-tiğimiz gibi Ugarit’e ticari işlerini yürütmek için atadıkları memurlar aracılığıyla işlettikleri BİT TUPPAŞİ (tablet evi)” kurumu, bugünkü banka-ların verdiği hizmeti veriyordu. Bölgenin yakın ve sınır komşusu olan Kizzuwatna yani Çukurova demir sevkiyatında ovaya yapılan ticarette aracı konumda önemli bir hizmet verdiğini burada ha-tırlatmak isterim. Dahası demiri eritip çeşitli ma-muller ürettikleri anlaşılan24 Hititler, demir made-nini (AN.BAR), siyah (AN.BAR GE6), beyaz (AN.

BAR BABBAR) ve iyi (AN.BAR SIG5) gibi ni-telemelerle adlandırıyordu25: ‘Senin bana yazdığın iyi demir meselesine gelince, Kizzuwatna da tablet evinde iyi demir yoktur. Demir üretiminin kötü bir zamana tekabül ettiğini yazdım. (Fakat) onlar iyi

24 Muhly vd. 1985, 79-80.

25 Košak 1983, 134.

demir üretecekler. Şimdiye kadar onlar bitirilmedi.

Onlar bitirildiğinde ben sana (onu) göndereceğim.

Şimdi bugün sana benim demir bir hançerimi gön-deriyorum26.’ Dolayısıyla Kuzey Suriye’den taşı-nıp Konya Ovası yolu ile başkent arasında en erken dönemlerden itibaren maden ticaretinde önemli rol oynayan merkezlerden biri idi Kizzuwatna27. Bu ticaret ağında Konya Ovası’na ulaşımda Göksu nehri vadisi yolu ana kilit noktayı oluşturuyordu28.

Sonuç olarak Konya, Hititler döneminde Ana-dolu’nun merkezinde yer alması noktasında Me-zopotamya odaklı ticaret yol ağı yanında iç ticaret yollarının da kavşak noktasını oluşturmuştur. Dün-ya savaşı olarak nitelendirebileceğimiz Hitit Mısır

26 CTH 173=KBo I l4 Öy. 20-24. Goetze 1940, s.28-29; Kem-pinski-Košak 1977, s.87; Muhly 1982; Muhly 1985 vd., 79.

27 Yakar 1984, 79.

28 Yakar1985, 34; Yağcı 1999, 2026

Damlakuyu Höyük’ten Yalburt Hitit Su Havuzu Yoluyla Antalya’ya Ulaşan Muhtemel Yol Güzergâhı

savaşı esnasında bile Konya Ovası’nda sağlanan lojistik destek sayesinde savaşın kaderini değiştir-miş ve her iki ulus da bir zafer kazanamadan Ka-deş önlerinde kurulan savaş meydanını terk etmek zorunda kalmıştır. Ayrıca bölge ticari noktada çok önemli roller oynamışken özellikle II. Muwattalli29 ve Kurunta döneminde Hitit tapınaklarının önemli bir kısmına ev sahipliği yapması açısından da dini bir merkez olarak çok büyük görev üstlenmiştir.

Yani Konya Ovası’nın, hem dini ve hem de baş-kent olma özelliğini Selçuklu, Osmanlı ve hatta B.C.”, Circulation of Goods in Non-Palatial Con-text in the Ancient Near East, Proceedings of the International Conference Organized by the Istituto Per gli Studi Micenei ed Egeo-Anatolici, (Essays edited by. A. Archi), Roma, 196-206.

Atalay, İ.

l994 Türkiye Coğrafyası, İzmir.

Beal, R. H.

1992 “The Location of Cilician Ura”, Anatoli-an Studies XVII, 65-73.

CTH E. Laroche, Catalogue des Textes Hit-tites, Paris, l971; “Catalogue des Textes HitHit-tites, Premier Supplement”, Revue Hittite et Asianique, XXX, 1972, 94-133.

del Monte, G.F.- J.Tischler

1978 Die Orts und Gewässernamen der Het-hitische Texte (Réportoire Géographique des Tex-tes Cunéiformes-RGTC VI), Wiesbaden.

Goetze, A.

1933 Die Annallen des Muršiliš, Leipzig.

29 Singer 1996a.

1940 Kizzuwatna And The Problem of Hittite Geography, New Haven.

1957 Kleinasien, Kulturgeschichte des Alten Orients, München.

1993 “Šuppiluliumaš’dan Muwattalliš’in Mısır Savaşına Kadar Anadolu”, Belleten, LVII, 1993, (Çeviri. A. Süel), 863-877.

Gordon, C. H.

1958 “Abraham and the Merchants of Ura”, Journal of Cuneiform Studies, XVII, 1958, 28-31.

Heinhold-Krahmer, S.

1977 Arzawa: Untersuchungen zu Seiner Ges-chichte Nach den Hethitischen Quellen. Texte der Hethiter VIII, Heidelberg.

Heltzer, M.

1977 “The Metal Trade of Ugarit and the Problem of Transportation of Commercial Goods”, Iraq, XXXIX, 203-217.

Houwink ten Cate, P. H. J. ,

1961 The Luvian Population Groups of Lycia and Cilicia Aspera During the Hellenistic Period, Leiden.

Karauğuz, G.

2002 Ugarit ve Boğazköy

2005a Arkeolojik ve Filolojik Belgeler Işığın-da M.Ö. II. Binde Orta Anadolu’nun Güney Kesi-mi, Konya.

2005b “Tuthaliia IV, Yalburt und Geograp-hisch-Historische Relationen”, V. Uluslararası Hi-titoloji Kongresi Bildirileri, 2-8 Eylül 2002, 485-512.

Karauğuz, G.-O. Doğanay

2004 “İ.Ö. II. Binden Bizans Dönemine Kadar Orta Anadolu’nun Güneyinden Akdeniz Kıyıları-na UzaKıyıları-nan Yol Ağı Üzerine Düşünceler”, Olba X, 1-43, Levha I-III

Košak, S.

1983 “The Gospel of Iron” , Kaniššuwar, A