• Sonuç bulunamadı

KONYA’DA AHİ ZAVİYELERİ Türkiye Selçuklu Devleti’nde mutasavvıflar

TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİNİN BAŞKENTİ KONYA’DA ESNAF

CRAFTSMEN ORGANISATION IN KON- KON-YA, CAPITAL OF TURKEY DURING THE

IV. KONYA’DA AHİ ZAVİYELERİ Türkiye Selçuklu Devleti’nde mutasavvıflar

gibi sanat ehlinin bağlı bulunduğu Ahiliğin örgüt-lenme merkezi de tekke, zaviye ve hânkahlardı.

Doğal olarak Ahi Evran, Konyalı Ahiler’i bir mer-kezde toplama düşüncesiyle şehrin ilk Ahi zaviye-lerini kurmuştur47. Mevlevi menkıbecisi Eflâkî’nin anlattıklarına bakılırsa Konya, XIII. yüzyılın ilk yarısında Ahiliğin merkezi durumunda idi. Konya Ahileri’nin tekke, zaviye ve hânkahlardaki ilk ör-gütlenmelerinin, I. Alaeddin Keykubad

dönemin-43 Küçükdağ, aynı makale, s.82, 88.

44 Konyalı, aynı eser, s.937.

45 Aynı yer.

46 KŞS. no.52, s.19,119,129 vd.

47 Baykara, aynı eser, s.98.

de, bu Sultanın desteğiyle olduğu bilinmektedir.

Ahiler, tekke ve zaviyelerde bir taraftan Fütüvvet kuralları çerçevesinde iktisadi hayatı düzenliyor-lar; diğer taraftan tasavvufi düşünce doğrultusunda şeyh-mürit ilişkilerini sürdürüyorlardı.

Konya şehrinde XIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren inşa edilmiş sekiz adet Ahi zaviyesi tespit edilmiş olup bunlar, aşağıda ayrı başlıklar altında alfabetik sıraya göre incelenecektir.

1) Ahi Ali Tekkesi

Ahi Ali Tekkesi, Konya surunun Darı/Deri kapısı dışında, günümüzde Uluırmak Hoca Ali Ma-hallesi olarak bilinen yerdeydi. Şu anda burada Ali Hoca Mescidi bulunmaktadır. Konya’da Osmanlı hâkimiyetinden kısa bir süre sonra, Ahi Ahmet ile oğlu Ahi Ali tarafından inşa ettirilmiştir. Araştır-macılar, Ahi Ali Tekkesi’yle Şerefşahoğlu Mes’ud Hânkahı’nı karıştırırlar. Nitekim Konyalı, Konya Tarihi adlı eserinde Ali Hoca Mescidi’nin avlu ka-pısının üstünde bulunan bir kitabeye dayanarak bu mescidin yerinin Şerefşahoğlu Mes’ud Hânkahı’na ait olduğunu, Hoca Ali’nin sonradan buraya vakıf-lar tahsis ettiğini iddia etmektedir. Oysa aynı tarih-lerde “Hânkah-ı Şeref Mes’ud” da ayrıca mevcut olup bu tarikat yapısı, II. Bayezid ve Kanuni’nin yaptırdığı vakıf tahrirlerinde “nefs-i Konya” yani Konya surunun içinde, şehir merkezinde gösteril-miştir. Ahi Ali Tekkesi’yle ilgili kayıtta ise Konya merkezinde bulunduğuna işaret eden herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. O hâlde Konya suru dışın-da Ali Hoca Mescidi’nin bulunduğu yerdeki tekke Şerefşahoğlu Mes’ud Hânkahı’ndan ayrı, Ahi Ali adına kaydedilen bir Ahi yapısıdır.

Ahi Ali Tekkesi’nin XVII. yüzyıldan sonra adı belgelerde geçmemektedir. Bu durum, tekkenin ar-tık 1600’lü yıllarda faal olmadığına işaret etmekte-dir. Ancak mescit bölümü, mimarisi değişerek Ali Hoca Camii olarak günümüze kadar gelmiştir48.

48 Yusuf Küçükdağ, “Ahi Ali Tekkesi”, Ahilik Ansiklopedisi, I, Ankara 2016, s.43.

2) Ahi Evran Zaviyesi

Konya Debbağhanesi’nde bulunduğu için Debbağhane Tekkesi de denen Ahi Evran Zaviye-si’nin inşa tarihi bilinmemektedir. Osmanlı döne-minde tespit edilebilen en erken belge, 22 Rebiyü-levvel 1081/9 Ağustos 1670 tarihli bir Şeriye Sicil kaydı olup buna göre, Konya›daki Ahi Evran Za-viyesi’nin inşa tarihini 1660’dan öncelerde aramak gerekmektedir. İhtimal, XVII. yüzyılın ilk çeyre-ğinde yapılmıştır.

Ahi Evran Zaviyesi’nin birçok vakfı bu-lunmakla birlikte şimdiye kadar sadece 2 Recep 1097/25 Mayıs 1686 tarihli Emrullah kızı Hâcce Âsiye Hatun’un bir vakfiyesi tespit edilebilmiştir49. Girişi Arapça, diğer bölümleri Türkçe olup

bunun-49 KŞS. no.31, s.80.

Belge :1 Konya Ahi Evran Zaviyesi vakfiyesi.

la Konya’nın Zincirlikuyu Mahallesi’nde bulunan bir örtme, ihata duvarı ile çevrili ağaçları bulunan bir avlu, bir su kuyusu, bir bab ev ile birlikte sekiz tahta ve “aydenk” denen iki hark bağ, Konya’daki Ahi Evran Zaviyesi’ne vakfedilmiştir.

Vakfedilen gayrimenkullerden elde edilen gelirle, her sene Ahi Evran Zaviyesi’nde, Aşure Günü’nde okutulacak olan Mevlidi dinlemek için toplanan Müslümanların fakirlerine yemek yediri-lecektir (Belge: 1).

Ahi Evran Zaviyesi, geniş ve boş bir sahada yaptırılmıştır. 2 Şevval 1149/3 Şubat 1737 tari-hinde Konya Debbağhane Tekkesi’nin yakınında

“toprak depe” ve “Debbağhane havlısı” bulunu-yordu. 1926 yılı kadastral çalışmalarına göre Ahi Evran Tekkesi, kerpiç bina idi. Bunun içindeki bir oda halk arasında Ahi Evran Türbesi olarak bilini-yordu. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Debbağhane Mahallesi’nde, 1877’de tedrisata başlayan Fevzi-ye Medresesi’nin bitişiğinde idi. 1930’lu yıllarda medrese ile birlikte yıktırılarak arsası üzerine İs-met Paşa İlkokulu yaptırılmıştır.

Ahi Evran Zaviyesi, İsmet Paşa İlkokulu’nun solundaki boşluğun kuzeyinde, şu anda mevcut olan elektrik trafosunun bulunduğu yerde idi (Fo-toğraf 1). Avlusuyla birlikte 864 m2 genişliğinde bir sahaya oturuyordu. Konya Kadastro Heyeti’nin hazırladığı 24.4.1931 tarih ve 495/102 sayılı tutana-ğa bakılırsa, Ahi Evran Zaviyesi’nin sokağı, altıncı parseldeki Fevziye Medresesi’nin güneyinde, med-reseye ait mescidin doğusuna kadar uzanıyor, bura-dan Sarı Hafızoğlu Medresesi sokağına çıkıyordu50.

3) Ahi Mustafa Hânkahı

Konya şehir merkezinde, Ahi Sıddık oğlu Ahi Mustafa tarafından inşa ettirilmiştir. Karamanoğlu Yahşi Bey’in Konya’yı alıp şehri Karamanoğul-ları’nın ordusuna karşı koruyan Ahi Mustafa’yı 1314’te katlettiği sırada ayakta olduğuna bakılırsa

50 Yusuf Küçükdağ, “Ahi Evran Zaviyesi”, Ahilik Ansiklopedi-si, I, Ankara 2016, s.108-109.

XIII. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşü-nülebilir. Ahi Mustafa’nın cenazesinin Ulu Arif Çelebi (ö. 1320) öncülüğünde Ahi Mustafa Hânka-hı’nın kapısına defnedildiğini Ahmed Eflâkî eserin-de zikretmektedir. Bu Ahi Tekkesi için Eflâkî’nin Hânkah demesi, büyük bir tasavvuf yapısı olduğu-nu göstermektedir. Muhtemelen Ahi Mustafa’nın katlinden sonra sahipsiz kaldığı için yıkılmış51; bu yüzden arşiv kayıtlarında adı geçmemiştir.

4) İbn Kalemşah Dergâhı

Konya’da, İbn Kalemşah olarak da bilinen Kalemşah oğlu Ahi Taceddin tarafından XIII.

yüzyıl sonlarında yaptırılmıştır. İbn Battuta, Kon-ya’nın en büyük Ahi Tekkesi olduğunu vurguladı-ğı bu tarikat yapısında 1333’te misafir edilmiştir.

Konya Kadısı İbn Kalemşah, aynı zamanda Ahi ileri gelenlerinden olup bu dergâhın postnişinliği-ni yapıyordu. Mabet bölümü olan Kadı Kalemşah Mahallesi Mescidi, Gazialemşah Mahallesi Mesci-di olarak günümüzde de ayaktadır. Sonradan ihdas edildiği sanılan Kalemşah Medresesi de aynı yapı-nın bir parçası olarak XX. yüzyıl başlarına kadar gelmiştir. Kubbeli İbn Kalemşah Dergâhı medre-seyle birlikte Cumhuriyet’in ilk yıllarında yıktırıl-mıştır52.

51 Yusuf Küçükdağ, “Ahi Mustafa Hânkahı”, Ahilik Ansiklo-pedisi, I, Ankara 2016, s.157.

52 Yusuf Küçükdağ, “İbn Kalemşah Dergâhı”, Ahilik Ansiklo-Fotoğraf: 1 Ahi Evran Zaviyesi’nin yerinde günümüzde elek-tik trafosu, hemen batısında, zaviyeye ait avluda inşa edilen

İsmet Paşa İlkokulu.

5) Lâlâ Hânkahı

Lâlâ Hânkahı, Konya dış kalesinin Ertaş ka-pısı dâhilinde, günümüzde Beşyol olarak bilinen mevkiin Alaeddin Tepesi yönünde idi. Araştırma-cılar, banisi I. Alaeddin Keykubad’ın lâlâsı Abdul-lah oğlu Ruzbe olduğu için aynı şahsa ait Konya Ahmedek Kalesi içindeki Lâlâ Ruzbe Hânkahı ile karıştırmışlardır. Nitekim belgelerde bu iki yapının vakıfları net olarak ayrı başlıklar altında gösterildi-ği, bulundukları yerler farklı olarak işaret edildiği hâlde İbrahim Hakkı Konyalı, bunları bir tek yapı gibi kitabına almıştır.

Lâlâ Hânkahı bitişiğindeki Medrese-i Lâlâ ile birlikte Abdullah oğlu Ruzbe tarafından XIII. yüzyı-lın başlarında inşa ettirilmiştir. İçinde muhtemelen mektep ve mescit gibi yapılar da bulunduğundan buraya Lâlâ Buk’ası da denmiştir. Lâlâ Hânkahı, daha XIII. yüzyılda; Mevlâna hayatta iken Ahilerden alındı. Aslen bir Ahi ailenin çocuğu olup Mevlevi-liğiyle de meşhur Hüsameddin Çelebi’ye (ö.1284) verildi. Bu yapı, Konya 1467’de Osmanlı sınırları içine alındığı sırada da Mevlevilere ait bir tekke idi.

Ancak kullanılmayacak kadar haraptı. Bunun için vakıfları 7 Recep 926/23 Haziran 1520’de Mevlâna Türbesi’ne ilhak olundu. Bundan sonra Lâlâ Ruzbe Hânkahı’nın vakıfları şahıslarca zapt edildi.

Lâlâ Hânkahı’nın vakıf gelirleri hânkaha ge-lip geçenlere hizmet verilmesi için harcanılması gerekirken vâkıfın şartlarına aykırı olarak vakıfla ilgisi olmayanların eline geçti. Bunu önlemek için Karaman Beylerbeyisi Hüsrev Paşa ile Konya kadısı, vakfın gelirlerinin Konya’daki Sahib Ata Hânkahı’na bağlanmasını merkezden bir arzuhalle istemişler, bunun üzerine hükm-i hümayunla Lâlâ Ruzbe Hânkahı’nın vakıfları Sahib Ata Hânkahı vakıflarına ilhak edilmiştir. Daha sonraki Osman-lı vakıf kayıtlarında adının geçmediğine bakıOsman-lırsa XVI. yüzyılın ikinci yarısında işlevi tamamen sona ermiş olmalıdır.

pedisi, II, Ankara 2016, s.19.

Türkiye Selçukluları döneminde Ahilere ait iken Mevlevilere verilen Lâlâ Ruzbe’ye ait hânka-hın Ahmedek’teki tasavvuf yapısı olduğu görüşü öne sürülebilir. Ancak Lâlâ Ruzbe Hânkahı üzeri-ne aşağıda değinileceği üzere XIII. yüzyıl başla-rında Ahmedek inşa edilmiştir. Bu durumda aynı hayır sahibine ait ikinci hânkah, yani Ertaş kapısı dâhilindeki Lâlâ Hânkahı Mevlevilere tahsis edil-miştir53.

6) Lâlâ Ruzbe Hânkahı

Lâlâ Ruzbe Hânkahı, Konya dış surunun Zin-dan Kale olarak bilinen mevkiinde, Ahmedek de-nilen garnizon yapısının bulunduğu yerdeydi. XIII.

yüzyılın başlarında inşa edildiği tahmin edilen bir Ahi Zaviyesi’dir. Banisi, I. Alaeddin Keykubad’ın lâlâsı Abdullah oğlu Ruzbe’dir. Yukarıda da deği-nildiği üzere bu zatın Konya’da iki hânkahı ile bir medresesi ve bir hanının mevcut olduğu belgelerde zikredilmektedir. Hânkahlardan birisi Konya’nın Ahmedeği’nde, diğeri ise medreseyle birlikte Lâlâ Hânkahı olarak Konya kalesinin Ertaş kapısının iç tarafında gösterilmektedir. Bu iki hânkahın va-kıfları da ayrıdır. Lâlâ Ruzbe Hânkahı belgelerde Konya Ahmedeği’nin içinde gösterilmektedir.

Ahmedek, müstakil olarak bir askerî yapıdır. İçin-de farklı binaların bulunması mümkün İçin-değildir.

Öyle ise hânkahın bunun bünyesinde yer aldığı düşünülemez. Muhtemelen Ahmedek daha önce mevcut olan hânkahın üzerine bina edilmiştir. Ni-tekim Kanuni dönemine ait bir vakıf kaydında bu konuya açıklık getirilmiştir. Buna göre; “Hânkah kadîmden berü Ahmedek içinde kalup âyende ve revende munkatı olmuşdur.” Yani daha önce bu-rada bulunan hânkah, üzerine Ahmedek yapıldığı için işlevini kaybetmiş; gelip gideni kesilmiştir. Şu hâlde Lâlâ Ruzbe Hânkahı, Ahmedek yapılmadan önce burada bulunuyordu. Günümüzde yeri Ma-reşal Ortaokulu’nun hemen arka tarafında Konya

53 Yusuf Küçükdağ, “Lâlâ Hânkahı”, Ahilik Ansiklopedisi, II, Ankara 2016, s.96.

Büyükşehir Belediyesi Katlı Otoparkı’nın bulunu-ğu yer olmaktadır.

7) Şeyh Evhadüddin-i Kirmanî Tekkesi Şeyh Evhadüddin-i Kirmanî Tekkesi, Kon-ya surunun dışında, Musallâ adı verilen yerdedir.

Ahiliğin kuruluşunda birinci derecede rol oynayan ve bir süre Konya’da bulunan Şeyh Evhadüddin-i Kirmanî adına inşa ettirilmiştir. Şeyh Sadaka Tek-kesi’yle aynı yerde, yan yana idi. Şeyh Sadreddin Konevi’nin hocası, Ahi Evran’ın ise kayınpederi olan Evhadüddin-i Kirmanî adına burada hâlen ayakta bulunan türbe (Fotoğraf: 2) ile birlikte Os-manlı Devleti döneminde, muhtemelen XV. yüz-yılın ikinci yarısından sonra inşa edilmiştir. Çün-kü Şeyh Evhadüddin-i Kirmanî Tekkesi hakkında Fatih dönemi tahririnde bilgi bulunmamaktadır.

Ancak son dönem Osmanlı belgelerinde, özellikle XVIII. yüzyılda adı çok sık zikredilmektedir. Tür-besi ayaktadır. Tekke bölümünden, herhangi bir eser günümüzde mevcut değildir54.

8) Ziya Hânkahı

Ziya Hânkahı, Konya’da İç Karaaslan Mahal-lesi’nde, Kara Arslan Mescidi’nin bitişiğinde idi.

XIII. yüzyılın ilk yarsında, Selçuklu veziri Ziyaed-din Kara Aslan tarafından yaptırılmıştır. Türkiye

54 Yusuf Küçükdağ, “Şeyh Evhadüddin Kirmani Tekkesi”, Ahilik Ansiklopedisi, II, Ankara 2016, s.287.

Selçukluları döneminde Konya’nın önemli tari-kat yapılarından biri idi. Önceleri Ahi Zaviyesi iken, daha sonra Mevlâna’nın talebi üzerine aslen Ahi bir aileden gelen aynı zamanda Mevleviliğe intisap eden Çelebi Hüsameddin buraya şeyh ol-muş, böylece Mevlevi Tekkesi hâline getirilmiştir.

Osmanlı döneminde zaviye olarak işlevini sürdür-düğüne dair şimdilik bir kayda rastlanmamıştır. Bu durum, Hânkah-ı Ziya’nın Türkiye Selçukluları’n-dan sonra yıkıldığını göstermektedir55.

V. AHİ TÜRBELERİ

Türkiye Selçukluları döneminde Ahi diyarı olan Konya’da yukarıda zikredilen tekke, zaviye ve hânkahlar dışında Ahi ileri gelenlerine ait ol-duğu tahmin edilen Ahi türbeleri de mevcut idi.

Bunlar, kısaca aşağıda verilecektir:

1) Ahi Evran Türbesi

Konya’da Ahi Evran Zaviyesi’nin içinde idi.

Aslında Ahi Evran Türbesi’nin Kırşehir’deki Ahi Evran Zaviyesi bitişiğinde olduğu bilinmektedir.

Bununla birlikte Konya Ahi Evran Zaviyesi bün-yesinde bir odada bulunan ve şu anda mevcut ol-mayan kabir de halk arasında Ahi Evran Türbesi olarak anılırdı. Ancak bu türbenin Ahi Evran’a ait olduğuna dair herhangi bir kitabe veya vakıf kaydı şimdilik tespit edilememiştir. Mehmet Ali Apa-lı’nın annesi, Debbağhane Tekkesi içinde medfun zatın Ahi Evran’ın oğlu olduğunu, kabrinin Cum-huriyet döneminde başka bir yere nakledildiğini A.

Sefa Odabaşı ve Hasan Özönder’e anlatmıştır. Bu durumda Konya’daki Ahi Evran Türbesi’nde yatan zat Ahi Evran’ın ailesinden birine aittir. Zaviyeyle birlikte 1926’dan sonra ortadan kaldırılmıştır.

2) Ahi Veliyüddin Türbesi

Ahi Veliyüddin Türbesi, Konya surlarının dışında, bağlık ve bahçelik bir yerde idi. Ahi Veli-yüddin’in kimliğine dair şimdilik herhangi bir

kay-55 Yusuf Küçükdağ, “Ziya Hânkahı”, Ahilik Ansiklopedisi, II, Ankara 2016, s.390.

Fotoğraf : 2 Evhadüddin-i Kirmanî Türbesi.

da rastlanmamıştır. Muhtemelen bir Ahi Baba’ya ait olan türbenin XVI. yüzyıldan sonraki durumu bilinmemektedir.

Ahi Veliyüddin Türbesi’nin vakıflarına dair ilk kayıtlara Fatih tarafından 881/1476 tari-hinde yaptırılan vakıf tahririnde rastlanılmaktadır.

II. Bayezid’in 888/1483 Tarihli Karaman Eyaleti Vakıf Tahrir Defteri ile Kanuni’nin 937/1530 ve 1535 tarihli muhasebe defterlerinde aynı bilgi-ler tekrar edilmektedir. Bunlara göre; Konya’da Şahne Değirmeni’nin dörtte biri, Karaman’da dükkânlar, Ahi Veliyüddin Türbesi yakınında iki kıta bahçe, Konya Kalesi’nin Lârende kapı-sında iki dükkân, Altunapa’da bir kıta bağ, Hası-lık’ta yerler, Deve Hacı’daki zeminlerin üçte biri, Meram Dere’de Şahne bostanı Ahi Veliyüddin Türbesi’nin vakfı idi. Türbede bir cüzhan görev yapıyordu56.

VI. KONYA’DA AHİ İŞ YERLERİ