• Sonuç bulunamadı

BİNYIL TİCARETİNDE KONYA’NIN YERİ

NEOLİTİK ÇAĞ’DA KONYA’DA TİCARET

MÖ 2. BİNYIL TİCARETİNDE KONYA’NIN YERİ

ÖZET

Konya bölgesi MÖ 2. Binyılda Orta Anado-lu’daki siyasi ve iktisadi yapıda önemli bir konu-ma sahipti. Assur Ticaret Kolonileri çağında (MÖ 1975-1720), Assurlu tüccarlar Orta Anadolu’da bir ticari ağ oluşturmuşlardı. Konya, bu ticari ağda önemli bir yerdeydi. Bölgede bu döneme tarihle-nen bir çok höyük vardır fakat bunlar arasında bo-yutuyla ve verdiği buluntularla, Meram ilçesindeki Karahöyük en önemli olandır. Karahöyük’ün bölge ticaretinde çok önemli bir yere sahip olduğu, bu-rada ortaya çıkan damga ve silindir mühürlerden anlaşılmaktadır. Burada Mezopotamya kültürünü temsil eden mühür baskıları dikkat çekmektedir.

Konya merkezde bulunan Karatay-İşgalaman Hö-yük de Koloni dönemi malzemesi vermektedir.

Koloni döneminden sonra, Hititler (MÖ 1650-1200) Orta Anadolu’da egemenlik kurmuşlardı. Bu dönemde Konya ve çevresi Aşağı Ülke denilen böl-ge sınırları içerisindedir. Konya merkez ilçelerinde Hitit Eski Krallık ve İmparatorluk dönemlerine tarihlenen çok sayıda höyük vardır. Bunların çoğu bölgenin ticari rotaları üzerinde bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Asur Ticareti, Karahö-yük, Damga Mühür, Silindir Mühür.

THE POSITION OF KONYA IN THE 2nd MILLENNIUM BC TRADE

ABSTRACT

The Konya region had an important position in the Central Anatolian political and economic structure of the 2nd millennium BC. In the Ass-yrian Trade Colony period (1975-1720 BC), the Assyrian merchants created a trade network in the Central Anatolia. Konya held an important position in this network. There are a lot of mounds dated to this period in the region, but Karahöyük in Meram, with its size and archaeological findings is the most important one. The stamp seals and cylinder seals, which have appeared from Karahöyük, prove that this settlement was very important in the regional trade. Mesopotamian seal impressions from Konya Karahöyük also attract one’s attention. There are also Colony period ceramic findings in Karatay İş-galaman Höyük in the centre of Konya.

Following Colony Period, the Hittites (1650-1200) began to dominate Central Anatolia. In this period, Konya was within the borders of a geograp-hical area called Lower Land by the Hittites. There are a large number of mounds dated to the Hittite Old Kingdom and/or Empire periods in the center districts of Konya. Many of them are on the trade routes in the region.

Key Words: Assyrian Trade, Karahöyük, Stamp Seal, Cylinder Seal.

Konya’nın içinde bulunduğu coğrafya, MÖ 2.

Binyılda doğal olarak farklı siyasi ve buna bağlı olarak iktisadi yapılanmalara sahne olmuştur. Bu binyıl, literatürde Orta Tunç (MÖ 2000-1500) ve Son Tunç (MÖ 1500-1200) olarak bahsedilen çağ-ları kapsamaktadır. Bu çağçağ-ların içerisinde farklı

evreler görülmektedir. Konya’nın yer aldığı Orta Anadolu bölgesi, Orta Tunç çağın başlarında yani yaklaşık (MÖ) 1975-1720 yılları arasında Assur Ticaret Kolonileri çağı olarak bilinen bir dönemi yaşamıştır. Orta Tunç çağın geç evresinden itiba-ren, bölge Hitit egemenliğine girdiği anlaşılmak-tadır. Hititlerin tarihi Eski Krallık (MÖ yaklaşık 1650-1450) ve Hitit İmparatorluk (MÖ 1450-1180) dönemleri olarak ikiye ayrılmaktadır.

Anadolu’da genel anlamda MÖ 3. Binyıldan itibaren kentleşmeye gidildiği ve bununla birlikte toplumda yeni tabakaların ortaya çıkmaya başladı-ğı bilinmektedir. Anadolu’nun Assur Ticaret Kolo-nileri dönemindeki siyasi yapısına bakılırsa, farklı büyüklüklerde beyliklerden oluştuğu anlaşılmakta-dır. Bazı kentler diğerlerine göre daha önemliyken, daha güçsüz olanlar zengin bir beyliğin vassalı du-rumundaydı. Bahsedilen döneme verilen isimden de yola çıkarak, 2. Binyılın ilk çeyreğinde özellikle Orta Anadolu’da ticaretin önemli bir yerde olduğu düşünülmektedir.

Kentleşmenin 2. Binyılda iyice gelişmesine müsaade eden sebeplerden biri Anadolu’nun zen-ginleşmesidir. Bu dönemdeki zenginliğin birinci kaynağı maden ve maden yataklarıdır. Çağın is-minden de anlaşılacağı üzere, en önemli maden tunçtur. Tunç madeninden yapılan aletler bakır-dan yapılan aletlere göre daha dayanıklıdır. Sözü edilen binyılda tunç madeninin bu kadar önemli olmasının nedeni ise yine bazı kent-beyliklerinin zenginliğinin giderek artması olmuştur. Onların bu zenginliği, maden yataklarına daha yakın olmala-rıyla alakalı olabilir. Dolayısıyla bunlar ellerinde var olan zenginlikleri koruyabilmek ya da daha fazla zenginlik elde edebilmek için, daha fazla güce, yani silahlanmayı gerekli kılmıştır.

Anadolu’da Troia, Kaneš, Hattuš, Durhumit, Purušhaddum bu döneme ait zengin kent-beylikle-ri arasında örnek olarak göstekent-beylikle-rilebilirler. Bunlara benzer özelliklere sahip olan kentler, genellikle

geniş bir bölgenin idari merkezi durumundaydılar.

Bu kentlerin birbirleriyle zenginleşmede rekabe-te girdikleri anlaşılır. Bahsedildiği gibi tunç ma-deni bu rekabette en önemli madenlerin başında gelmekteydi. Tuncu elde edebilmek için kalay ve bakıra ihtiyaç vardı. Bakır Anadolu’da bol bulu-nan bir madendi ve MÖ 2. Binyılda Orta Anadolu merkezlerinin ana bakır kaynağı Orta Karadeniz bölgesiydi. Diğer taraftan kalay temininde Anado-lu sıkıntı yaşamaktaydı. Dolayısıyla kalay ihtiyacı Anadolu dışarısındaki bölgelerden karşılanması gerekmişti. Anadolu’daki kalay ihtiyacı Assurlu tüccarlar tarafından karşılanmıştı.

Assurlular, Mezopotamya’nın kuzeyinde bu-lunan Assur kent-devletinden gelmekteydiler. MÖ 2. Binyılın ilk çeyreğinde Assur kenti krallıkla yö-netilmekteydi ve iktisadi yönden zenginliği farklı kervan-rotaların birleştiği bir kavşak noktasında konumlanmış olmalarından kaynaklanmaktaydı.1 Assur iktisadi yönden güçlü bir devletti ve bu se-beple tüccarları toplumda önemli bir yere sahipti-ler. Ayrıca bunların Kent Evi (bīt Alim) ve Kent Meclisi olarak isimlendirilen kurumlarda, önemli fonksiyonları vardı.2 Tüccarlar ticaretle uğraşan büyük ailelerin üyeleriydi. Assurlu tüccar aileleri belirli ürünlerin alım ve satımında uzmanlaştıkları anlaşılmaktadır. Anadolu’ya yaptıkları ticarette de belli familyaların belli ürünleri ithal ettikleri bilin-mektedir.3

Assurlular dışardan getirdikleri malların alış-verişinin yanında Anadolu içerisindeki bakır ve yün ticaretinde de etkin oldukları düşünülmekte-dir. Bu ticareti yürütebilmek için Anadolu içeri-sinde iyi örgütlenmiş bir yol ağını kullanmışlardı.

Bu iktisadi ağda karum (Assurlular’a ait ekonomi merkezleri) ve vabartum (Assurlulara ait küçük ekonomi alanları) yani bir nevi pazar yerleri

bu-1 Larsen bu-1976, 85.

2 Veenhof-Eidem 2008, 133.

3 Larsen 1976, 85.

lunurdu. Ticaret rotasındaki en önemli merkez Kayseri’deki Kültepe yani Kaneš yerleşmesiydi.4 Burada Assurlular’ın en önemli karumu yer alırdı.

Anadolu’daki diğer karumlar, Kaneš Karum’unun kontrolü altındaydı. Kaneš Karum ise Assur’daki Kent Evi’ne bağlıydı.

Assurlu tüccarlar kervanlarıyla Kaneš’e varıp, buradaki karumda gerekli işlemleri yaptırdıktan sonra, özellikle Orta Anadolu olmak üzere, Ana-dolu’nun farklı bölgelerine ürünlerini ulaştırırlardı.

Konya Ovası bu ticaret ağında önemli bir yere sahipti. Kaneš’ten gelen rotalar, Konya üzerinden güney kıyılarına ya da daha batıya bağlantı sağlı-yordu. Döneme ait tüccar belgelerinden yola çıka-rak Orta Anadolu’nun özellikle bakır madeninin ticaretinde önemli bir yere sahip olduğu anlaşıl-maktadır. Orta Karadeniz bölgesinden, Durhumit gibi kentlerden elde edilen bakır madeni, farklı kentlerde kötü kalite olandan iyi kaliteli olana doğ-ru bir değiş tokuşu yapılarak, Pudoğ-rušhaddum kentin-de gümüşe çevrilirdi.5

Çivi yazılı kaynaklardan yola çıkarak Puruš-haddum’un Orta Anadolu’nun en batısında bir yer-de bulunduğu ve burada canlı bir ticaretin sahne aldığı anlaşılmaktadır. Purušhaddum’un yeri gü-nümüzde hala tespit edilememiş olsa da, konuy-la ilgili farklı öneriler ortaya atılmıştır. Aksaray Acemhöyük ve Konya Karahöyük ören yerleri, bunlardan en fazla öne çıkanlarıdır. Son yıllarda büyüklüğü, konumu ve verdiği yoğun Orta Tunç buluntularından dolayı Afyonkarahisar -Bolvadin Üçhöyük yerleşmesinin eski Purušhaddum kenti olabileceği de öneriler arasındadır. Meram ilçesin-deki Karahöyük ise Purušhaddum ile aynı yer ola-bileceği kadar, Assurluların ticaret ağında ve yerel Anadolu siyasetinde önemli bir konumda bulunan bir başka karum ya da vabartum olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

4 Kulakoğlu 2013, 76-86.

5 Dercksen 1996.

MÖ 2. Binyılın başlarına tarihlenen Konya merkeze yakın tespit edilen en önemli iki höyük Karatay İşgalaman Höyük ve Konya merkezin 12 km güneyinde bulunan Meram Karahöyük’tür. Bü-yük bir Orta Tunç çağı höyüğü olan İşgalaman Hö-yük, Konya merkeze en yakın olandır ve arkeolo-jik yüzey araştırmaları esnasında tespit edilmiştir6. Burada kazı çalışmaları yapılmamıştır fakat yüzey araştırmaları esnasında bead-rimli çanak-çömlek-ler gibi Orta Tunç çağının erken evresine tarihlenen yoğun buluntuların varlığı, burasının Assur Ticaret Kolonileri dönemindeki önemini vurgulamalıdır7.

En erken katmanları Kalkolitik çağa inen Ka-rahöyük’te kazılar Prof. Dr. S. Alp başkanlığında 1953 yılında başlatılıp, yürütülmüştür8. Höyüğün büyüklüğüne rağmen burada MÖ 2. Binyılın ikinci yarısını yani Hitit İmparatorluk çağı katmanlarına rastlanılmamıştır9. Karahöyük Orta Anadolu’nun Assur Kolonileri çağı katmanlarının temsil edildiği en önemli höyüklerden biridir10. Burada ele

geçiri-6 Bahar 1999, 25; Bahar 2013, 25geçiri-6-257.

7 Bahar-Koçak 2004, 20.

8 Alp 1994, VII.

9 Alp 19994, ‘de Kaneš’te de bu katmanın eksikliğinden bah-setmektedir. Ayrıca bk. Kulakoğlu 2013, 81.

10 Alp 1994, 2.

len arkeolojik bulgular Karahöyük’ün yerli unsur-ların Mezopotamya bölgesinden gelen unsurlarla biraraya gelen bir yerleşme olduğunu göstermek-tedir. Karahöyük’ün farklı kültürlerin buluştuğu hareketli bir iktisadi merkez olduğunun en önemli kanıtı, kazılarla ortaya çıkan mühür baskılarıdır.

Mülkiyet ve buna bağlı olarak resmi alanın varlı-ğına da bir işaret sayılan mühürler, Karahöyük’te yoğun olarak kullanılmışlardır.11 MÖ 2. Binyılla birlikte devlet olgusunun tam olarak ortaya çıkma-sıyla, mühürler, resmi belgeleri belgeleme ve koru-ma akoru-macıyla kullanımı önem kazanmıştı. Okukoru-ma yazması olmayan şahıslar bile böylelikle işlerinde gerekli olan belgeler oluşturabiliyor ve ticari faa-liyetleri güvenilir bir şekilde yürütebiliyorlardı.12

Karahöyük’te ortaya çıkan mühür baskıları;

kaplar, kil kapatmalar, tıkaçlar, bullalar, piramidal ağırlıklar, hayvan şeklinde seramikler, ocaklar ve altarlar, hilal biçimli aletler ve mühürler üzerinde görülmektedir. Fakat kilden kapatmalar ile hilal bi-çimli aletlerde diğerlerine oranla yoğun bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Karahöyük kaplarındaki baskılar, damga mü-hürlerle yapılmışlardır. Alp bunların kap sahipleri-nin mülkiyet işareti sayılabilecekleri gibi kapların imal eden atölyenin markaları da olabilecekleri görüşündedir. Baskılar, kaplar fırınlanmadan önce

11 Alp 1994, 5; Alp 1992, 314 12 Postgate 2005, 60.

Resim 1: damga mühür baskılı bir bulla.

Resim 2: Mühür baskılı yarım ay alet.

yapılmıştır. 13 Kilden kapatmalar ise Mezopotam-ya en erken dönemlerden itibaren kapların ağzını kapatmak için mühürlenerek kullanılırlardı. Böy-lelikle kapların içinde korunan değerli maddeler emniyet altına alınmış olunurlardı. Mühürlü olan bu örnekler Mezopotamya’da görüldüğü gibi Ege kültüründe yani Peloponessos yarımadasında da vardır. Alp, bu örneklerin Anadolu’daki ilk ver-siyonlarının Karahöyük’te olduğunu öne sürmek-tedir.14 Kil kapatmalar üzerindeki damgalara ait damga ya da silindir mühürlerin kendileri buluna-mamıştır. Bu durum kapatmalı çanak ya da çöm-leklerin ticaret yoluyla Karahöyük’e geldiklerini düşündürmektedir.15

Karahöyük’te yoğun bir ticaretin veya üreti-min varlığına işaret sayılabilen bir başka mühür baskılı buluntu grubu bullalardan oluşmaktadır.

Kil topaklar şeklinde olan bullalar, çuval, sandık, küp ve diğer mahfazalar içindeki ürünleri korumak için bunların dıştan iplerle bağlayarak ve bu iplerin ucuna geçirilerek, nesneyi kapatmış olurlardı.

Bullalar bu işlevden başka, belki Karahö-yük’te kapıları ve yazılı belgeleri mühürlemek için de kullanılmışlardı. Karahöyük bullaleri arasında Boğazköy’de daha sonraki Hitit İmparatorluk ça-ğında kısmen tekrar ortaya çıkan bazı türler de gö-rülmektedir.16

Hilal biçimli aletler bol miktarda Karahöyük kazılarında ortaya çıkmıştır. Bunlar nadir olarak mühürlü olarak görülmüşlerdir. Aletlerin fonksi-yonu tartışma konusu olsa da son yıllarda bunların dokuma tezgâh ağırlıkları oldukları görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu aletler Akdeniz bölgesinde İs-panya’dan Mezopotamya’ya kadar yaygınlık gös-termektedirler. Karahöyük mühürlü örneklerinin benzerleri Boğazköy, Alişar, Alacahöyük, Kusura

13 Alp 1994, 6.

14 Alp 1994, 9-10.

15 Alp 1994, 9-12.

16 Alp 1994, 66.

ve Beycesultan’da görülmüştür. Karahöyük’te ele geçirilen mühür baskılı yarım ay biçimli bu aletler-de yatay ve dikey çizgiler vardır.

Alp bunların üzerindeki işaretleri hiyeroglif yazı olabileceği gibi rakamlara da işaret edebile-ceklerini belirtmiştir.17 Hilal şeklindeki bu aletle-rin en ilginci silindir mühür baskılı olanlarıdır (iki tane bulunmuştur). Damga mühürle oluşturulan baskılar çoğunlukla basit motifleri içermektedirler.

Sathı daire biçimi, konsantrik daireler sık görülen

örneklerdir, yıldız biçimli ya da tırnak baskılı şe-killer de bu aletlerin üzerinde görülen baskı türle-ridir.18 Bunlar dokuma atölyesi gibi farklı üretim merkezlerine ait “firma” işaretlemeleri olabilirler.

17 Alp 1994, 70-71.

18 Alp 1994, 72.

Resim 3: Çift başlı kartal mühür baskısı.

Resim 4: Çift başlı kartal mühür baskısı.

Karahöyük kazılarında bu aletlerden bol miktarda bulunması, bu yerleşmede dokuma sanayinin geliş-tiğini düşündürebilir.

Bir yerleşmede ticaretin varlığını kanıtlayan en önemli buluntu grubu damga ve silindir mühür-lerdir. Karahöyük’te, Anadolu’da Neolitik çağdan itibaren kullanılan damga mühürlerin yanında daha doğudan gelen yani Mezopotamya kökenli silindir mühürler de ortaya çıkarılmıştır. Yerleşmedeki damga mühürlerin en eski örnekleri MÖ 3. Binyı-la yani İlk Tunç çağına aittirler. Konumuz oBinyı-lan 2.

Binyıl örneklerinin de bahsedilen bu erken türler-den geliştikleri anlaşılmaktadır19. Yerleşmede or-taya çıkan damga mühürlerin çoğu kildendir fakat bunların yanında taştan ve madenden olanlar da bulunur. Taştan ve madenden yapılan örneklerde çok gelişmiş kesme ve işleme tekniği uygulanmış-tır. Konsantrik daire baskılı damga mühürler, orta boylu kapların, küplerin, banyo kaplarının ve ocak ya da altarların mühürlenmesinde kullanıldıkları görülmektedir.20 Karahöyük’te nadir görülen dam-ga mühür baskıları insan tasvirli olanlardır.21 Bu mühürler ilk kez MÖ 2. Binyılın başlarında ortaya çıkmışlardır. Bunlarda insan figürleri profilden ve-rilmiştir. Çoğunda tanrıların insan şeklinde tasvir edilmişlerdir veya taht ya da atribüt hayvanları-nın üzerinde oturur vaziyettelerdir. Mezopotam-ya silindir mühürlerine benzer betimlemeler daha erken tarihlerden itibaren uygulanmıştır. Ayrıca mühürler üzerinde karışık yaratık ve hayvan tasviri de görülmektedir. Karışık yaratıklı tasvirler, daha sonraki Hitit İmparatorluk ve Geç Hitit dönemle-rinde Anadolu’da ve Suriye’de yaygın olarak kul-lanılmıştı.Hayvan tasvirli olanlar arasında arslan, akbaba, grifon, maymun, dana, ceylan, porsuk, karaca, geyik, boğa, koç ve kuzu figürleri vardır.22

19 Alp 1994, 130.

20 Alp 1994, 131-132.

21 Alp 1994, 139-140.

22 Alp 1994, 141.

Fakat bunlar arasında en dikkat çeken ve en çok kullanılan tasvir heraldik çift başlı kartaldır.23 İm-paratorluk döneminde yani Son Tunç çağı sanatın-da sanatın-da önemli bir yere sahip olan çift başlı kartal motifinin öncüleri, Karahöyük gibi daha erken dö-nem yerleşmelerinde rastlanılmıştır.

Geometrik örnekli ve dekoratif mühürler ara-sında haç ve benzeri semboller, yıldız, rozet, saç örgüsü bandı ve helozon bezemeleri görülmekte-dir.24

Karahöyük yerleşmesinin Orta Tunç çağında uzun mesafe ticaret yol ağında önemli bir konuma sahip olduğuna işaret eden buluntuların başında si-lindir mühürler gelmektedir. Sisi-lindir mühürler Me-zopamya’da protohistorik dönemlerden itibaren kullanılmıştır. Sümerlilerin kentleşmeye başladığı ve buna bağlı olarak uzak mesafe ticaretinin geliş-tiği IV. Uruk ve Cemdet Nasr dönemlerinde, daha sonra yazıya dönüşecek olan ilkel işaretler kulla-nılmaya başlanmıştı. Güney Mezopotamya Sümer kentlerinden biri olan Uruk MÖ. 4. Binyılda güçlü bir kent haline gelmiş ve Orta Fırat’ta Malatya’da-ki Arslantepe Höyük’ü de kapsayan bir bölgeye kadar ticari koloniler kurmuştu. Uruk döneminde mühür üretimi gelişen ticaretle birlikte, hızlı bir şe-kilde artış göstermişti. Uruk’un ticari kökenli kolo-nilerinde bu silindir mühürlerden bolca bulunmuş-tur.25 Silindir mühürler Güneydoğu Anadolu’da yoğun olarak varlık gösterirken, Orta Anadolu’da oldukça nadir olarak ortaya çıkmışlardır. Batı’ya gittikçe de iyice azalırlar.

MÖ 2. Binyılda da bu doğu kökenli mühürler genellikle Kuzey Mezopotamya’daki Assurlu tüc-carların kurdukları koloni bölgelerinde görülmüş-lerdir. Kızılırmak havzasında elde edilen silindir mühürlerin çoğu Kayseri Kültepe’de çıkmışlardır.

Konya ovasındaki Acemhöyük’te de Eski Babil

23 Alp 1994, 140, 169-171 (Şekil 71-78) 24 Alp 1994, 143-145.

25 Crawford 2000, 155-159.

üslubunda silindir mühürler ele geçirilmiştir. Ka-rahöyük yerleşmesinde Anadolu üslubu olarak li-teratüre geçen silindir mühür örneklerine de rast-lanmıştır.26 Alp, Anadolu üslubundaki mühürlerin kendi aralarında ortak niteliklere sahip olduklarını belirtir. Bunlar kaba, şematik ve tasvirde çizgi türü tarzlarıyla karakterize edilebilirler. Mühürlerde kollar ve ayaklar sopa gibi eller ise çatal biçiminde tasvir edilmişlerdir.27

Konya’daki ilk silindir mühür örnekleri Ka-rahöyük kazısıyla ortaya çıkarılmıştır. Bu sebeple Karahöyük, Assurlu tüccarların ticari teşkilatının en batı noktası olarak düşünülmüştür.28 Karahöyük kazılarında elde edilen silindir mühürler de kendi içinde farklı gruplara ayrılmıştır. Anadolu üslu-bundakiler Yerli Anadolu grubu olarak sınıflandı-rılmıştır. Alp, bu mühür grubunun en yoğun olarak Karahöyük’te çıktığı için, merkezinin Konya’da aranması gerektiğini öne sürmüştür. Benzer örnek-leri Alişar Höyük ve Kültepe Karum yerleşmele-rindeki Koloni dönemi katmanlarında elde edildiği için, Karahöyük örneklerinin de Assur Ticaret Ko-lonileri dönemine tarihlendirir.29

26 Alp 1994, 105-106.

27 Alp 1994, 122-124.

28 Alp 1994, 106.

29 Alp 1994, 106.

Karahöyük’ün doğuyla bağlantısını gösteren en önemli silindir mühür grubu: Eski Babil Üslu-bu ismi verilen mühür Üslu-buluntularıdır.30 Bu grupta bir örnek diğerlerine göre daha ilgi çekicidir. İki sahne içeren mührün sağ tarafında, “Tanrı Kral”

olarak adlandırılan bir figür görülür. Bu figürün MÖ 2350-2150 yılları arasında Mezopotamya böl-gesinin ilk imparatorluğu olan Akkad’ın en önemli krallarından Naram-Sin’i tasvir ettiği ileri sürül-müştür. Sözü edilen figür yuvarlak bir başlık giy-miştir, kısa bir eteği vardır ve uzun sakallıdır. Bu

30 Alp 1994, 107-108.

Resim 5: Tanrı Ea tahtında oturur vaziyette, önünde veziri Usmu.

Resim 6: Kanatlı bir güneşin altında standart. İmparatorluk çağı Kral Kartuşu’nun erken modeli.

Resim 7 : “Kapadokya” silindir mühür baskısı.

kişinin önünde aracı olarak yalvaran bir kadın tan-rıça bulunmaktadır. Tantan-rıçanın başında boynuzlu bir taç, üzerinde ise uzun pilili bir elbise vardır.

Ellerini adorasyon halindedir. Mührün sol sahne-si ise sağ ayağını bir dağ olabilecek bir nesnenin üzerine koymuş bir tanrı vardır. Bu tanrının Güneş Tanrısı Šamaš olabileceği düşünülmektedir. Figü-rün başında boynuzlu bir taç ve üstünde ise uzun yırtmaçlı bir etek vardır. Tanrının karşısında iki figür bulunmaktadır ve birinin elinde kurbanlık bir hayvan olabileceği bildirilmiştir.31

Yine sözü edilen yerleşmede karşılaşılan bir başka doğu kökenli silindir mühür grubu da Suri-ye üslubu olarak geçendir.32 Bu gruptaki mühürler sanat bakımından Anadolu ve Suriye’de bulu-nanlardan en dikkat çekenler arasında yer alırlar.

Mühürlerin yerli üretim ya da Suriye’den mi ithal edildikleri açık değildir. Fakat Karahöyük’te bulu-nan damga mühürlerin bazılarıyla yakın benzerlik-ler gösterdikbenzerlik-leri için Anadolu kökenli olabilirbenzerlik-ler.

Bunlarda uygulanmış olan tasvirler büyük bir mo-tif zenginliği barındırırlar. Örneğin Babil tanrıla-rı, adorasyon sahnelerinde önemli rol oynadıkları gözlemlenir. Bunun dışında boğa adamı bir aslan-la mücadele halinde, iki asaslan-lan sfenksi arasında bir delikanlı, kuş avı, karşılıklı oturan aslanlar, Fırtı-na Tanrısı, Su Tanrısı Ea veziri Usmu ile birlikte harp çalan bir tanrıça, hilal içinde bulunan kanatlı güneş kursu altında bir standart ve bunun her iki yanında simetrik figürler, çıplak tanrıça, bir insan

Bunlarda uygulanmış olan tasvirler büyük bir mo-tif zenginliği barındırırlar. Örneğin Babil tanrıla-rı, adorasyon sahnelerinde önemli rol oynadıkları gözlemlenir. Bunun dışında boğa adamı bir aslan-la mücadele halinde, iki asaslan-lan sfenksi arasında bir delikanlı, kuş avı, karşılıklı oturan aslanlar, Fırtı-na Tanrısı, Su Tanrısı Ea veziri Usmu ile birlikte harp çalan bir tanrıça, hilal içinde bulunan kanatlı güneş kursu altında bir standart ve bunun her iki yanında simetrik figürler, çıplak tanrıça, bir insan