• Sonuç bulunamadı

Romantizm Dönemi Polonya Edebiyat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Romantizm Dönemi Polonya Edebiyat"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Romantizm Dönemi Polonya

Edebiyat

(2)

Zygmunt Krasiński

• Bir kontun oğlu olarak Paris’te dünyaya gelen Krasiński (1812-1859), çok küçük yaşta annesinin veremden ölmesi üzerine babası Kont Wincenty Krasiński tarafından büyütülmüş ve önce Napoléon’un ve daha sonra da Çar Nikola’nın yaveri olan babasının sanatçı üzerindeki etkisi, ölümüne kadar sürmüştü.

Daha on üç yaşında bir çocukken şiirler yazmaya başlayan şair Varşova Üniversitesi’nde hukuk okudu. Babasının arzusu üzerine, o dönemdeki özgürlükçü öğrenci hareketlerine katlmadı. Bu durum arkadaşları tarafından dışlanmasına neden olmuştu. Üniversiteyi bırakıp İsviçre’ye gitti.

Eserlerinde önemli bir yer tutan dağ manzaraları motifi, bu yılların izleridir. Bu sırada sürekli yazıyor, Byron gibi ünlü romantikleri çeviriyordu.

1829 yılında Viyana, Cenevre gibi Avrupa’nın büyük kentlerini gezdi. Buralardaki

üniversitelerde verilen dersleri dinliyor, önemli bilim ve sanat adamlarıyla tanışma olanağını buluyordu. Cenevre’de Mickiewicz ile de tanışmış, babasına yazdığı bir mektupta, Mickiewicz’i onurlu ve soğuk bulduğunu belirtmişti. Aynı yılın kasım ayında İtalya’ya gitti. Roma’da tekrar

Mickiewicz ile karşılaşt. 1831’de ayaklanmanın patladığını haber aldığında babasına çok dramatik bir mektup yazdı.:

“ Her zaman, her şeyden çok sevdiğim babama, onun arzusuna karşı koyarak Polonya’ya dönmeye çalışacağımı söylemek zorundayım ; öyle ki, bu istek, bu günden itibaren benim tüm etkinliklerimin tek hedefi olacaktır.” ( 14 Mayıs 1831)

(3)

• Ne var ki duruma, General Krasiński el koymuştu, böylece Zygmunt, ayaklanmaya katlılmadı. Hatta babası tarafından hemen Varşova’dan çıkarıldı, Petersburg’a götürüldü. Çara takdim edildiği an sanatçının yaşamındaki belki de en acılı andı.

• Ayaklanmadan sonra, Paris ve Roma başta olmak üzere o kentten bu kente Avrupa’yı gezmeye başladı. Bu arada “İlahi Olamayan Komedi”

(Nie-Boska komedia) ve “Irydion” adlı eserleri üzerinde çalışıyordu.

“Agaj-Han” adlı oryantal tarihi romanı 1833’de yayımlandı.

• Roma’da tanıştğı Joanna Babrowa ile yaşadığı fırtnalı aşk, bu dönemde pek çok lirik şiir yazmasına neden olmuştur.

• 1835’de “İlahi Olmayan Komedi” (Nie-Boska komedia), Paris’te

basıldı.

(4)

• Dört bölümden oluşan bu trajedinin ilk iki bölümünde aile sorunları anlatlırken, üçüncü ve dördüncü bölümde toplumsal çatşma ön plana geçer.

• Kont Henryk-Mąż, genç Maria ile evlenir. Fakat daha sonra ortaya çıkan kötü bir ruh, Kont Henryk’in gençliğinde aşık olduğu kızın görünümüne bürünerek, genç adamın aklını başından alır ve onu evden uzaklaştrır. Maria doğurduğu çocuğuna babası gibi şair

olmasını vasiyet eder. İyilik meleğinden bir oğlu olduğunu öğrenen Henryk, evine döner, ancak zavallı Maria hastadır, tmarhaneye kaldırılmıştr; orada da ölür.

• Çocuk-Orcio, on dört yaşına gelmiştir. Doktorlar kör olacağını

söylerler. Ama Henryk, oğlunun her şeyden önce, yüreği ile

gördüğünü bilmektedir.

(5)

• Bu sırada halk ihtilali başlar. Soylular, kuşatldıkları kalede savunmaya geçerler.

Kont Henryk isyancıların kampını, kıyafet değiştirerek gezer. Gördüğü, sefalet, açlık ve kana susamış insanlar topluluğudur. İsyancıların komutanı Pankaracy bile, bu vahşi grubu küçümsemektedir.

• İki grup arasında savaş başlar. Orcio kör bir kurşuna kurban gider. Oğlunun ölümüne çok üzülen ve kalenin düşeceğini anlayan Henryk, surlardan atlayarak intihar eder. İsyancılar kaleyi işgal ederler, fakat, yaralı Pankaracy, aniden

halefinin kollarına düşerek ölür. Son sözleri “Galilae vicisti” (Sen kazandın İsa) olur.

• Görüldüğü gibi, eser tipik romantik drama özellikleri taşıyor. Doğa üstü olaylar, doğal olaylarla iç içe geçmiş bir biçimde sunulmuş. İnsanların yazgılarını melekler, şeytanlar, kötü ruhlar yönlendiriyor. Aşk, ıstrap, düş kırıklıkları, ölümler açık bir kompozisyonla verilmiş. Sıklıkla, sahne düzeni, mekanı değişiyor üstelik gururu için ölen romantik kahraman da bu özellikleri pekiştiriyor.

(6)

• Peki, adı niçin “İlahi Olmayan Komedi” olarak konmuş? Bilindiği gibi, Dante’nin “İlahi Komedya’sı” üç bölümden oluşur. Dante, Araf ve Cehennem’de Vergilius’la,

Cennette’de Beatrice ile gezer. Dante, kendisini tutkularının sürükleyişine kaptrmış, mahvolup gitmeye yüz tutmuştur. Fakat önce bilim (burada Vergilius’la temsil

edilmektedir), ardından da teoloji (veya Beatrice) tarafından kurtarılırlar. Krasiński eserinin adını “İlahi Olmayan Komedya” koyarak Dante’ye bir gönderme yapmış. Ama onun işi tanrılarla değil, insanlarla olduğu için bu komedya ilahi olmayan komedya olmuş. Çünkü Kont Henryk, tpkı cehennemi andıran bir yerde, isyancıların kampında gezer. Ama bu kamp, insanlar tarafından oluşturulmuştur. Fakat bu cehennemden kurtuluşun yolunu İsa’da aramak gerekir.

• “Drama, gerçek bir toplumsal panorama sunmamasına karşın, sınıf savaşlarını

içeriyor.(…) Krasiński’de sınıf savaşı tablosu insanlık tarihine yeni bir bakışın verdiği etkidir.” Bu noktada Norwid’in şu sözünü anımsamak gerek: Shakespeare “Ben kötülüğü bilirim” diyebilir; Calderone”İyiliği bilirim” diyebilir; oysa Zygmunt “Ben tarihi bilirim” diyebilir Janion Maria, Zygmunt Krasiński debiut i dojrzałość,Warszawa 1962,s.213

(7)

• Bu eseri yazdığında, daha yirmi bir yaşında bir genç olmasına karşın, Krasiński’nin devrimlere karşı olduğunu görüyoruz. Devrimciler, kan içici, barbar yaratklar

olarak anlatlıyorlar. Soylulara yapılan eleştiriler de var, kuşkusuz. Ama devrimci halk o kadar aşağılık ki, başkanları bile onları küçümsüyor. Bu elbette, şairde, babasının etkisiyle oluşan ve gittikçe kök salan bir düşünceydi. Aslında bu eserde ne devrimciler, ne de soylular kazanıyordu. İsyancıların başkanının son sözünün

“Sen kazandın İsa” olması bu bakımdan önemli. Roma İmparatoru Julianus Apostota, başlangıçta Hristiyan olmasına karşın daha sonra, çok tanrılı dinlere dönmüştür. Ancak ölürken “Sen kazandın İsa” diyerek öldüğü rivayet edilir. İşte Krasiński’nin bu eserinde de, ne demokratizm ne de aristokratizm galiptir. Galip olan, ya da galip olması gereken tek şey, İsa aşkıdır. J. Kleiner, bu eser üzerinde yaptğı çalışmada aristokratları geçmiş, halkı ise gelecek olarak nitelendiriyor.

Eserin bu gruplardan hiç birisini savunmadığını, çünkü her iki gruba da yabancı olduğunu ileri sürüyor. Krasiński’nin tek savunduğu şeyin dinsel inanç olduğunu belirtiyor

(8)

• 1836’da yayımlanan “Irydion”adlı drama, Romalıları anlatan, ama Kasım Ayaklanmasına yapılan politik bir göndermeydi. Kahraman Irydion’un kimliğinde, Krasiński, zaferin kinle nefretle değil, ancak ruh gelişmesi, Tanrı aşkı ve sabırla geleceğini söylüyordu.

• Kısacası, hem “İlahi Olmayan Komedya”, hem de “Irydion” aynı amaca hizmet veriyorlardı: İsa aşkı üzerine kurulu bir vatanseverlikti bu.

• Ülke içindeki hatrı sayılır mal varlığına işgal kuvvetleri tarafından el konmasına engel olmak için, eserlerini

“anonim şair” olarak bastrıyordu.

• Roma’da, tanrısal bir yeteneğe sahip olarak gördüğü Słowacki ile tanışt. Słowacki daha sonra sanatçının sayılı dostlarından birisi olacakt.

• 1837 yılında hayatnın en büyük aşkı Delfina Potocka ile Napoli’de tanışt. En güzel mektuplarını Delfina’ya yazdı. Jan Kott bu mektupları “Polonya Romantizminin en büyük romanı “olarak değerlendirir. Zbigniew Sudolski’nin araştrmasına göre, Krasiński yaşamı boyunca yaklaşık 3500 mektup yazdı. Kısacası, yaşamı boyunca, bir kaç yüz adrese, iki günde bir mektup yazmışt, sanatçı. En çok mektup yazdığı kişiler: romantik filozof August Cieszkowski, şair Konstanty Gaszyński, şair Stanisław Koźmian, politikacı Henryk Lubomirski, Delfina Potocka, şairin Fransızca mektuplaştğı İngiliz dostu Henryk Reeve’dir.

• Delfina ile büyük aşk yaşamasına karşın, babasının arzusuna karşı gelemeyerek, sevmediği bir kadınla, genç ve zengin aristokrat Eliza Branicka ile 1843'te evlendi. Ancak Bayan Potocka ile olan ilişkisini hiç bir zaman bitirmedi.

(9)

Kaynak

• Taluy YÜCE, Neşe. Polonya Edebiyatnda Aydınlanma, Romantizm, Realizm. Ankara:

Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak eser, Słowacki tarafından bir üçleme olarak tasarlandığına göre büyük bir olasılıkla

Baroksu bir anlatm ve gülmece ile sarmalanmış söylem, “Kasım’ı” bir önceki eserin üslup olarak devamı gibi gösterse de, bu yeni eseri, gawęda türünden daha

Stanisław Kożmian’ın 1876’da yazdığı gibi Fredro, Polonya’yı melankolizmden kurtaran bir yazar olarak Polonya edebiyat tarihine geçti. Eserleri hâlâ Polonya

İkinci Paris dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu dönem, Norwid için, edebiyat eserleri açısından çok verimli bir dönem olmuştu... Bu

Skamander sert, sanatsal bir programı olmayan, ancak, ortak bir dille katılımcılarını birleştiren bir “durum grubu” olarak adlandırılır.. • Skamander sert, sanatsal

• Skamander grup arasında değerlendirdiğimiz sanatçının, grubun seçtiği eserlerde kullanılan günlük dilen yakın eseri olarak Dionisos Ayini şiir kitabı örnek

Olağanüstü derecede izole bir karaktere sahip olan Krakov gelecekçiliğinden farklı olarak, Varşovalı gelecekçiler, başka şiir anlayışlarının genç temsilcileriyle,

• Avangard grubun diğer kanadı Lublin’de başlayan daha sonra Varşova’ya taşınan, İkinci Avangard olarak bilinen gruptur.. Otuzlu yıllarda etkinlik