• Sonuç bulunamadı

Romantizm Dönemi Edebiyat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Romantizm Dönemi Edebiyat"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Romantizm Dönemi Edebiyat

(2)

Juliusz Słowacki

• Juliusz Słowacki 1833 yılında Polonya edebiyatının başyapıtlarından birisi olan

“Kordian’ı” yazdı. Kordian dramatik bir üçlemenin (trylogia) ilk bölümü olarak

tasarlanmıştı. Ama Słowacki, bu tasarısını gerçekleştiremedi ve “Kordian”, hazırlık bölümünden, prologtan ve üç perdeden oluşan bir şiirsel drama olarak, Polonya edebiyatındaki yerini aldı.

• Hazırlık bölümü, 31 Aralık 1799’da şeytanların yeni yüzyılda Polonya’nın yöneticilerini seçtikleri sahne ile başlar. Bu bölümde, Polonya’nın o dönemdeki politikacılarının tüm olumsuz yönleri, Słowacki tarafından sergilenir.

• Prolog bölümünde, üç kişinin Tanrıya seslenişlerini görürüz. Bunlardan ilki, ulusun tüm acılarını üstlenmiş bir Mesih olarak, ülkesine yardım etmesi için Tanrıya yalvarır.

Bu figür, halkını inançlı bir bekleyişe çağıran Mickiewicz’i canlandırır. İkincisi, kesin savaş taraftarıdır. Üçüncü kişi –Słowacki- ise, atalarının tüm yüksek ideallerini

toplamış bir kişi olarak, uygun zamanda uygun bir proje ile harekete geçmenin yanındadır. Ancak Słowacki’nin buradaki söylemi yeterince açık değildir. Bu ilk iki bölüm dramanın daha sonraki bölümlerinin yorumu olarak da değerlendirilebilir.

(3)

• İlk perdede bir aşk öyküsü okuruz. “Kordian’ın” kahramanı, genç Kordian da, tıpkı Słowacki gibi on beş yaşlarında bir çocukken kendisinden büyük bir genç kızı sever.

Karşılıksız kalan aşkı uğruna kendisini öldürmeye kalkışırsa da, bu girişimini gerçekleştiremez.

• İkinci perdede, Kordian Avrupa’ya gider. Ancak Avrupa, Kordian’ı düş kırıklığına uğratır.

Londra’da tüm soyluluk payelerinin parayla satın alınabileceğini öğrenmiş İtalya’da aşkın bile satılık olduğuna tanık olmuştur. Roma’da Papa ile yaptığı konuşma sırasında,

Polonya’nın özgürlük savaşının, aslında, Avrupa’da hiç kimsenin umurunda bile olmadığını anlamıştır. Avrupa’daki bu olumsuz karşılama töreni, Avrupa’da en çok etkilendiği yer olan Mont Blanc tepelerinde, onun yepyeni bir Kordian olmasını sağlar.

Ancak bu değişim, “Atalar III’teki” Gustaw’ın Bazylianski Manastırı zindanlarında uğradığı değişimden farklı, “Kordian’ın”, “Atalar III’ün” polemiği olarak tanınmasına olanak veren bir değişimdir. Mickiewicz, “Atalar III’de “Polonya’yı bir Mesih olarak adlandırır, ulusların İsa’sı olarak tanıtırken, “Kordian’da Słowacki, bu ruhani tavrın karşısına geçerek, tarihsel ve milliyetçi bir kostümle seslenir okuyucuya. Słowacki’ye göre, Polonya İsa’nın görevini değil, İsviçreli kahraman Winkelried’in görevini üstlenmiştir.

(4)

• Goethe’nin “Genç Werther’in Acıları” adlı romanının gençler arasında

intihar salgınına neden olduğu yukarıda belirtilmişti. Mickiewicz’in, “Atalar IV’te”, Słowacki’nin ise “Kordian’da” -bu çılgın modadan etkilenen gençliğe, sanki ortak bir ileti vermek ister gibi- intihara kalkışan kahramanlarının ölümlerine izin vermediklerine tanık oluyoruz.

• 1832 yılında Papa Gregorius XVI, Polonya başpiskoposuna, Polonyalıların Çara başkaldırmamalarını öneren bir mektup yazmıştı. Burada Słowacki’nin bu mektupa gönderme yaparak serzenişte bulunduğunu görüyoruz.

• Arnold Winkelried: İsviçreli kahraman. İsviçrelilerin Avusturya dükü III.

Leopald’a karşı Luzern yakınlarında giriştikleri savaşta, kahramanca

fedakarlığı ile, söylentiye göre nerdeyse tek başına, Sempach (1386) zaferini kazanmalarını sağladı. Polonya kültür tarihinde mitik kimliği ile tanınır.

(5)

• Üçüncü perdede, Kordian Çara karşı suikast tertipleyen bir gruba katılır. Suikastı Kordian yapacaktır. Ancak başarılı

olamaz, yakalanır ve ölüme mahkum edilir. Son anda affa uğrar. Af kararını getiren atlı, infaz yerine geldiğinde infaz mangası komutanının eli, ateş emri vermek üzere

havadadır. Atlının kararı zamanında ulaştırıp Kordian’ı kurtarıp kurtaramadığını okuyucu hiç bir zaman

öğrenemez. Ancak eser, Słowacki tarafından bir üçleme olarak tasarlandığına göre büyük bir olasılıkla Kordian

ölmez. Eserin devamının ne kadarının yazıldığını bilmiyoruz.

Çünkü Słowacki yazdıklarını 1838’de Floransa’da yakmıştır.

(6)

• Üç birlik kuralına uymayışı, açık bir kompozisyona sahip olması, gerçek ve

gerçeküstü dünyanın iç içe girişi, acılı bir aşk yaşamış gizemli kahramanın vatanı için yalnız başına kahramanca bir eyleme girişmesi açısından, “Kordian’ın” tam anlamıyla romantik bir drama olduğu ortadadır.

• Kordian’ın başarısızlığı altında yatan metni iyi değerlendirmek gerekir. Kordian, en başta, çağının hastalığı olan kararsızlık yüzünden başarılı olmamıştır. Ayrıca, bu eserde hazırlık bölümünden itibaren, yöneticiler, ayaklanmayı düzenleyenler ve halk arasındaki kopukluk işlenmiştir. Son sahnede, Konrad’ın infazını izlemek üzere toplanan halkın, bir halk kahramanı olan Konrad’ın, ya da Winkelried’in yazgısı ile hiç ilgilenmediğini görürüz. Halk kayıtsızdır, çünkü özgürlüğün ne

anlama geldiğini tam olarak anlayamaz. Burada Słowacki’nin vermek istediği ileti açıktır. Halk bilinçlendirilmedikçe, hiç bir savaş veya başkaldırı istenen sonuca ulaşamaz. Bu anlamda, Mickiewicz’in umut veren eserlerinden farklı boyutta bir eserle karşılaşıyoruz. Bu eser, bu açıdan bakıldığında ayakları yere basan bir ileti taşıyor.

(7)

• 1834’te (1839’da yayımlanmıştır) “Balladyna” adlı beş perdelik bir trajedi yazdı. Paris tiyatrosundan ve özellikle de Shakespeare’den öğrendiği tüm tekniklerin bir kokteylini oluşturdu bu eserinde.

• Olay, kurmaca bir ülkede, masal dönemlerinde geçer. Sarhoş köylülere aşık

nimfaların, iktidar için kardeşlerini öldüren köylü kızlarını taht savaşlarının, hırsın, aşkın ve nefretin iç içe geçtiği bu drama “Macbeth”, “Kral Lear”, “Bir Yaz Gecesi

Rüyası” gibi eserlerin bir karışımıdır adeta. Erkek kardeşinin elinden tahtını entrikayla alan IV.Popiel ve kız kardeşini öldürerek Kont Kirkor’la evlenip iktidar için zalimce hareketler sergileyen Balladyna, Çarı temsil ederler. Düş ülkede yapılan reformlar, adeta, Kasım Ayaklanmasından sonra, I. Nikola’nın Polonya’da yaptığı sözde

reformların parodisidir. III. Popiel adalet timsali, bağımsızlık düşkünü bir kraldır;

tahtının elinden alınması, ülkesini uçuruma götürür. Kirkor’un, romantik bir kahraman olarak, III. Popiel’in tahtı için savaşması da, yukarıda altı çizilen göndermeler

çerçevesinde anlam kazanır. Balladyna’nın eserin sonunda yıldırım çarpması sonucu ölmesi, hiç bir suçun cezasız kalmayacağı gibi masalsı bir öğe olarak karşımıza çıkar.

(8)

• 1835 yılında düşüncesizce etkinlikleri yüzünden, yurtlarının bağımsızlıklarını yitiren ataların günahlarını, kararsızlıkları ve yetersizlikleri yüzünden bir türlü bağımsızlıklarına kavuşamayan genç romantiklerin, yani torunların günahlarını anlattığı “Horsztyński” adlı eserini yazdı.

• İsviçre’de yazdığı lirik şiirlerin en önemlisi “Ayrılık’dır” (Rozłączenie) (1835).

• Çok sevilen bir kişiye duyulan özlem ve hüzne karışan İsviçre’nin doğal güzelliklerinin betimlenişi, bu eseri olağanüstü kılan öğelerdir.

• 1836’da İsviçre’den Roma’ya ve Napoli’ye geçti. Burada, “İsviçre’de” (W Szwajcarii) adlı şiirsel aşk destanını yazdı.

Sonu ayrılıkla biten bir aşkı anlatan bu eserde de masalsı öğeler görülüyordu. Bu gezi, Zygmunt Krasiński ile tanışmasına aracı oldu.

• Yunanistan, Mısır, Filistin ve Suriye’yi kapsayan doğu gezisine İtalya’dan başladı. Uygarlığın beşiği olan Yunanistan, Mısır ve kutsal topraklarda yapılan geziler, şaire tarihin asla ölmeyen bir ruhu olduğu düşüncesini verdi. Bu

düşünce Słowacki’nin daha sonraki eserlerinde kendisini sıklıkla gösterecektir.

• “Napoli’den Kutsal Topraklara Yolculuk” (Podróż do Ziemi Świętej z Neapolu) adlı eserinde derin bir yalnızlık duygusunun yanı sıra, bu duyguya garip bir biçimde boyun eğiş de görülür.

• Bu yalnızlık duygusuna eşlik eden vatan özlemi ise, “Marş” (Hymn), “Üzgünüm Tanrım” (Smutno mi Boże) adlı eserlerde açıkça görülür. İskenderiye kıyılarında gördüğü güzel manzaradan etkilenen ve denizin üzerinde uçan leylekleri gören şair, bu görüntüyü vatanına benzeterek, bu şiiri yazar.

• 1848 yılında, yıllarca ayrı kaldığı annesi ile Dresden’de buluştu. Bu onun, annesini son görüşü olacaktı, çünkü 1849’da Paris’te veremden öldü. Naaşı, Paris yakınlarındaki Montmorency mezarlığına gömüldü, 1927’de de Krakov-Wawel’e nakledildi

(9)

Kaynak

• Taluy YÜCE, Neşe. Polonya Edebiyatında Aydınlanma, Romantizm, Realizm. Ankara:

Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002.

Referanslar

Benzer Belgeler

Poznan’ı Prusya’ya bıraktı. Krakov özgür cumhuriyet oldu. Ülkenin geri kalan bölümünde bir Polonya Krallığı, ya da Kongre Krallığı oluşturdu. Bu krallık

“Klasik ve Romantik Düşünce Üzerine ve Polonya Şiirsel Ruhu Üzerine” ( O klasyczności i romantyczności tudzież o duchu poezji polskiej) adlı çalışmasında, Polonya

• “Folklor Şarkılarının Yazarı” (Autor dumek) olarak tanınan Zaleski, Polonya- Ukrayna tarihi motiflerine dayalı pek çok folklorik eser verdi.. Bunların en

Her şeyden önce eser, “od” gibi klasik bir tür olarak yazılmıştı.. Ayrıca Yunan mitolojisine

Bu nedenle bu resmi sürgün, şairin vatanına, ailesine, dostlarına ve Maryla’ya özlem duymasına neden olmasının yanı sıra, Boy- Zieliński’nin de belirttiği gibi,

• Yukarıda Mickiewicz’in bu eseri, sıradan insanlar için yazdığını belirtmiştik, ancak yayımlandığı yıllarda, bu eser, halk tarafından çok büyük bir ilgi..

Schrag, başlangıçtaki Mars atmos- ferinde SO 2 ’nin büyük bir bölümünün havadaki su damlacıklarıyla birleştiğini ve tıpkı Dünya’da olduğu gibi tuza dö- nüşmek

The index is arranged in alphabetical order of surnames and names of the authors of the articles.. The numbers next to the names are the fi rst pages of