Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sosyal Hizmet Bölümü
Dersin Adı: Klinik Sosyal Hizmet
Sorumlu Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Veli DUYAN
Konu: Ünite 9 KLİNİK SOSYAL HİZMET UYGULAMASINDA BİLİŞSEL, DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM II
DAVRANIŞSAL MÜDAHALELER
• Davranışçı modeller şunu öngörür: önceki davranışlar gözlemlendiğinde ve kontrol altına alındığında davranışlar kontrol altına alınabilir ve tahmin edilebilir.
• Bu model davranışların öğrenildiğini ve koşullara bağlı olduğunu ve bilinçaltıyla ya da bastırılmış materyallerle ilgili gözlemlenemeyen teoriler ya da yapıların, semptomları hafifletme ya da davranışı değiştirmedeki uygun tedavi planıyla ilgilisiz olduğunu söylemektedir.
Davranış, içsel ve dışsal uyaranlara verilen bir cevap olarak görülebilir.
• Ivan Pavlov’un klasik yaklaşımı tedavi uygulamaları için bir temel oluşturur. Daha sonra Skinner davranış değişikliği için bir model
geliştirmiştir. Skinner, öngörülen bilinçaltı hisler ve yapılardan ziyade ölçülebilir ve gözlenebilir davranışa odaklandı.
• Skinner bilinçdışı güçlerin olası varlığı üzerine odaklanmadı, o insan davranışı bilimi ve terapinin gözlenebilir olgular üzerine temellenmesi gerektiğini savundu. Skinner’in operant davranış teorisi, belli
davranışların pekiştirilerek artırıldığını bazı davranışların ise negatif pekiştirme yoluyla azaltıldığını ifade eder. O, cezanın etkilerini ölçme çalışmaları da yaptı. Skinner’in odağı daha çok çevresel olaylardır.
• Davranışçı psikoterapinin gelişimindeki diğer bir önemli figür Joseph Wolpe’dur. O sistematik duyarsızlaştırma olarak bilinen tekniğin
öncülerindendir.
• 1960’larda beş klinik araştırma standardı kabul edilmiştir: a)
semptomatik gelişme, b) artan verimlilik, c) uyumun gelişmesi, d) kişilerarası ilişkilerin gelişmesi, e) olağan psikolojik çatışmaları idare etme yeteneği.
• Wolpe’un sistematik duyarsızlaştırma yaklaşımı, anksiteye ile ilişkili durumlar ve fobilerin tedavisi için bir buluştu. Bu teknik, uzun süreli psikodinamik müdahalelerin tam tersiydi. Sistematik duyarsızlaştırma, davranışsal ilkelere temel oluşturur.
• Güç ve davranış değişikliğinin ortaya çıkması, mantıksal bir
çerçevededir ve tutarlılık gösterir. Birçok uygulama, öğrenme teorisi ya da koşullama üzerine temellenmektedir. Öğrenme teorisi,
insanların belli durumlara karşısında bu durumlara verilecek cevapları öğrendiklerini; fakat bazen bu cevapların uygun olmayabildiğini ve ters tepki yaratabildiğini ifade eder
DAVRANIŞSAL ODAKLAR
• Davranışçı inançlarla ilgili olarak uygulayıcılar arasında büyük bir çeşitlilik olmasına rağmen aşağıdaki sekiz madde temeldir:
• Belirsiz duygu ve hislerin üzerinde net, gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlar üzerinde bir odak. Davranışçı sosyal hizmet uzmanları davranışın sonuçları ve çevreyi tanımlayarak müdahalenin hedefleri olarak spesifik davranışların işaretlerine güvenir. Netlik, gözlenebilirlik ve davranışlara göre işaret ve kartlar, davranış değişikliğini ölçmek için müdahale süresince geliştirilir.
• Davranışın sonuçları ve geçmiş olaylar gibi, nedensel olaylara ve şimdiye odaklanmak. Davranışçılar davranışı sıklıkla uyaran, tepki (cevap), etki ve
nedene göre kavramsallaştırırlar. Hedef davranışın ortaya çıktığı çevresel ortamı anlamak oldukça önemlidir.
• Felsefik olmaktan ziyade deneysel, mantıklı ve nesnel bir şekilde davranışı
betimlemeye olan odak. Psikodinamik ve davranışçı yaklaşım arasındaki farklılık bir dereceye kadar, ‘’gözlem yapma’’ ile açıklanabilir. Skinner döneminde yazdığı kitaplarla çığır açtı. O, tüm davranışların mantıklı, tutarlı, gözlemlenebilir ve
kontrol edilebilir olduğunu savunmuştur. Bu görüş, davranışın bilinç dışı duygu ve düşüncelerin bir sonucu olduğunu savunan psikanalitik görüşün tam tersidir.
• Davranışlar pozitif ve negatif koşullama yolu ile değiştirilebilir. Davranışçılığın merkezindeki inanç, pozitif tepkilerin (cevapların) doğru kullanımı yoluyla davranışların değiştirilebildiğidir
• Davranışsal amaçları başarmak için aşamalı olarak genişletilen kısa süreli, kolay görevler.
• Davranışçı sosyal hizmet uzmanları başlangıçta kolay başarılabilir görevlerle başlayarak başarıyı garantilemeye çalışırlar.
• Davranışçıların temel becerilerinden biri sistematik duyarsızlaştırma olarak adlandırılan tekniktir. Özellikle fobilerin ortadan kaldırılmasında etkindir.
Ayrıca psikotik bozukluklar sonucu ortaya çıkan davranışlar üzerinde de etkilidir.
• İlk değerlendirme üzerine odaklanma.
• Tüm yaklaşımlar ilk yaklaşımın önemine ayrı bir anlam yüklerken, davranışçılar 3 şekilde diğerlerinden ayrılır. İlk olarak onlar
müracaatçının probleminin ifadesi temelinde müdahalede bulunurlar.
Davranışçılar müracaatçının algısını kabul ederler. Davranışçılar,
müracaatçılar problemlerini tanımlarken müracaatçının kapasitesini de göz önünde bulundururlar.
• Tedaviye, eşler, ebeveynler, öğretmenler, komşular ve arkadaşlar gibi bireyin hayatında önemli olan diğer kişilerin de katılması.
• Sosyal hizmet uzmanları, ya davranışçı ya da psikodinamik
yönelimlilerdir. Sosyal hizmet, görev-merkezli yaklaşım, problem çözme metodu gibi kısa süreli müdahaleler ve krize müdahale gibi yaklaşımları kullanır; fakat sosyal hizmet müdahalelerinin çoğu
modeli, ya psikodinamik ve içgörü-yönelimli ya da davranışsal yaklaşımı kullanır. 1970ler ve 1980 yılları arasında sosyal hizmet uzmanları kendilerini iki temel yaklaşım arasında seçim yapmak zorunda hissediyorlardı.
• İleri genelci sosyal hizmet uzmanları birçok yaklaşım arasından seçim yapabilirler. Fakat seçim yapmada birkaç temel ilkeyi göz önünde
bulundurmaları gerekmektedir. Davranışçı ve psikodinamik yaklaşım arasında farklılaşan birkaç yön bulunmaktadır.
• Psikodinamik ve iç görü yönelimli psikoterapi ya da müdahalelerde, problemler bilinçdışı ve çözümlenmemiş ya da bastırılmış konularla ilgilidir. Bu bilinçdışı konular anlaşılmalıdır ve problemlerin bilinçdışı kaynağı ve bastırılmış duygular çözümlenmelidir. İlk çocukluk
deneyimleri, problemin kaynağını ve duygu, düşünce ve davranışları belirlemede önemlidir.
• Diğer taraftan davranışçılar problemin kaynağını belirli durumlara
verilen öğrenilmiş cevaplar olarak görürler. Davranışçılar, bilinçdışı ve bastırılmış duygu ve düşünce gibi kavramları kabul etmezler.
• Davranışçı sosyal hizmet uzmanları ise problem üzerinde çok detaylı bir şekilde düşünmezler. Davranışçıların ilk değerlendirme aşaması
oldukça nettir. Davranışçılar geçmişi detaylı bir şekilde incelemezler ve daha çok şimdi-burada üzerinde dururlar.
• Davranışçılar müdahalenin odağı olarak semptomları görürler. Bir davranışçı obsesif-kompülsif bir müracaatçıyı aşırı el yıkama
davranışından sistematik duyarsızlaştırma tekniği ile kurtarabilir.
• Davranışçılar geçmiş travmaları tedavi planına çok fazla dahil etmezler.
Psikodinamik yönelimli terapistler ise davranışçıların tam tersi olarak geçmiş yaşantıları tedavi planına dahil ederler. Çünkü problemler
bireyin geçmiş, bilinç dışı ve bastırılmış tutum ve davranışlarından kaynaklanmaktadır. Öncelikle bunların çözüme kavuşturulması
gerekmektedir.