Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Sosyal Hizmet Bölümü
Dersin Adı: Klinik Sosyal Hizmet
Sorumlu Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Veli DUYAN
Konu: Ünite 8 KLİNİK SOSYAL HİZMET UYGULAMASINDA BİLİŞSEL, DAVRANIŞSAL YAKLAŞIM I
BİLİŞSEL MÜDAHALELER
• Bilişsel Yaklaşım sosyal hizmette kullanılan en yeni tedavi yaklaşımıdır ve hızla baskın bir yaklaşım halini almaktadır.
• Çok çeşitli bilişsel modeller bulunmaktadır ki bunlar geniş ve faklı temellerden hem teori hem de uygulama tekniklerini ödünç almışlardır. Böylece davranışçılık, psikanalitik, bilişsel psikoloji ve sosyal yapılandırmacılık teorilerinden eklektik bir karışım içinde gelişmiştir.
• Bilişsel yaklaşım görece yeni bir model olmasına rağmen; netliği, kısalığı, etkililiği ve mantığı sayesinde sosyal hizmet uzmanları arasında muazzam bir destek kazanmıştır. Fakat bilişsel tedavi içerisindeki evrim ve değişimin üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen;
bilişsel yaklaşımları pek çok davranışsal ve diğer harmanlanmış modellerden tamamen ayırmak giderek zor bir hal almaya başlamıştır
• Bilişsel tedavinin bir çok çeşitlemesi mevcuttur fakat minimum düzeyde başlıca modellerini sıralayacak olursak şu modelleri kapsar:
akılcı-duygusal terapi ; bilişsel terapi ; kendine yönerge verme eğitimi ; yapılandırmacı terapi . Ayrıca bunlardan başka bu alandaki sosyal hizmet ders kitaplarında neredeyse bütün sosyal hizmet uzmanlarının çeşitli problem odaklı modelleri bilmeye ihtiyacı olduğuna değinilmektedir.
Beck’in Bilişsel Terapisi
• Kişinin düşünce ve bilişleri kendine özgü bir bilişsel şema oluşturmasının temelini atar ve bu şema biliş, duygulanım ve davranış açısından tahmin edilebilir tepkiler doğurur. Bir başka deyişle, duyguların, güdülerin ve sonrasında davranışların ana nedeni kişinin sahip olduğu bilinçli düşünceleridir.
• Terapötik müdahaleler doğrudan fonsiyonel olmayan düşüncelerin, duyguların, ifade edilen güdülerin, davranışların, yorumların ve tahminlerin yanı sıra müracaatçının fonksiyonel olmayan şema ve altta yatan inançlarını amaçlar. Bilişsel terapist değişimi sağlamak için müracaatçının düşünce ya da biliş kalıp ve alışkanlıklarını anlama ve öğrenmeyi sağlayacak teknikleri geliştirir sonra da onları değiştirmeye çalışır.
• Bilişsel yeniden yapılandırma Beck’in bilişsel modelinin birincil metodudur ve bazı yönlerden davranışçıdan ziyade çok daha psikoanalitiktir.
• Gerçekte, hem psikanalistler hem de bilişsel terapistler davranışların inançlar tarafından etkilendiğini öne sürmektedir. Fakat ikisi arasındaki fark; psikanalistler bilinç dışı inançları vurgularken, bilişsel terapistler bilinçli inançları vurgulamaktadırlar
• Bilişsel yeniden yapılandırma müracaatçının bilişsel yanlışları üzerine dikkat çekmek ve terapist ve müracaatçının iş birliği içerisinde bunları düzeltmesini tavsiye etmek üzerine sistematik bir biçimde odaklanır.
Bilişsel yeniden yapılandırma özellikle depresyon ve anksiyete gibi duygulanım bozukluklarında oldukça işlevseldir
• Bilişsel yeniden yapılandırma bilişler, duygu durum hali ve davranış olmak üzere üç alan üzerinde odaklanır. Bu üç alan arasında bir
etkileşim söz konusudur ve müdahale noktasında bunlardan herhangi birine direkt olarak müdahale edilebileceği gibi aynı anda hepsine
birlikte de müdahale edilebilir.
• Örneğin, müracaatçının sahip olduğu inançlar ve varsayımlar gibi iç uyaranlar otomatik düşünceleri tetikleyebilir. Bunlar da yine önünde sonunda içsel inançları ve varsayımları güçlendirecek olan yanlı
davranışlara yol açan duygusal tepkilere neden olur.
Bilişsel Davranışçı Tedavi
• Bilişsel davranışçı tedavi (BDT), şimdilerde sıklıkla radikal davranışçılık olarak ifade edilen ekolden geliştirilmiştir. Erken dönem davranışçılar, 1960’larda ve 1970’lerde B. F. Skinner ve diğerleri tarafından en iyi şekilde temsil edilmiştir. Uyaranlara cevap olarak verilen bir miktar
değişmez kalıpların hem öngörülebilir hem de değiştirilebilir olduğunu ve dolayısıyla bireylerin sadece programlanmış organizmalar olduğu görüşünü ifade eden oldukça aşırı deterministik bir görüş
geliştirmişlerdir.
• Bu bakış açısı, müracaatçıları tedavi ederken sosyal hizmet uzmanları ve yardım mesleklerindeki diğer profesyonellerin müdahale yolunu önemli ölçüde değiştirmiştir.
• Bilişsel yaklaşım, davranışçılar için eksik olan bağlantı noktasını sağlamıştır. İnsan organizmasına arabulucu ya da işlem bileşeni
kavramının eklenmesiyle, uyaranlara önceden belirlenmiş tepkilerin basit ve sade kavramlarını aslında reddeden ya da bunlardan
rahatsızlık duyan araştırmacılar, teorisyenler ve uygulayıcılar için
uygun bir alternatif teori sunulmuş oldu. Böylece, klasik uyaran-tepki modeli değişmiş ve uyaran-organizma-tepki haline gelmiştir.
Yapılandırmacılık
• Yapılandırmacılık ve bu kuramın teorik olarak ilgili olduğu “aracı model
(mediational model), kişinin bir uyaranı algılama biçiminin bu uyarana vereceği tepkiyi belirlediğini söylemektedir. Bir duruma karşı bakış açısı gördüğümüzün ötesinde kendi kişisel deneyimlerimiz ve kendine has bakışımızla gözlemleme, değerlendirme, ölçme ve anlama gibi süreçler ile ilgilidir.
• Sosyal yapılandırmacılık teorisine göre bir kişinin düşüncelerinin ve bildiklerinin sosyal, kültürel ve tarihi olarak bir yeri vardır. Bu teoriye göre bir insan kendinden daha öncekilerin birikiminin dışında kalarak yeni bir gerçeklik bilemez. Bu
düşünce, gerçek nesnel bir durumdur ve kişiden kişiye göre değişmez diyen
ampirik pozitivist ve nesnelcilik yaklaşımın karşısında durmaktadır. Sosyal hizmet ve sosyal bilimler zamanımızda bu karşı düşünceleri tartışmaktadır.
• Yapılandırmacılık, gerçeği kendi yorumlamamız dışında bilemeyeceğimizi söyleyen ve kendi kişisel değerlerimiz ve ilgilerimizin gözlemlerimizden ayrı olarak değerlendirilemeyeceğini söyleyen felsefi bir durumdur. Zıt olarak nesnelciliği savunanlar ve nicel ampirikler ise gerçeğe doğal, stabil ve ölçülebilir bir değer olarak bakar.
• Bilişsel teorisyenler ve özellikle yapılandırmacılar olayların yorumlanma ve değerlendirilme özelliklerine göre duyguların şekillendiğini söyler.
Duyguları tetikleyen olayların kendisinden çok olayların nasıl
anlaşıldığıdır. Olayla ilgili değerlendirme, olayın meydana geldiği şartlara, kişinin o dönemdeki duygu durumuna ve kişinin eski tecrübelerine
bağlıdır
Problem Çözme-Problem Odaklı Tedavi
• Bilişsel terapinin ana müdahale modellerinden en çok davranışçı olanı ve öğrenme teorisine dayanan problem çözme-problem odaklı tedavi (POT), çarpıtılmış düşünce ve şemalara diğer üç modele göre daha az önem verir. POT, stres yönetimi, sosyal beceriler ve kendine güven eğitimi üzerine yoğunlaşır. POT, müracaatçıların problemlerine
alternatif çözüm önerileri sunmak için beyin fırtınası yöntemini kullanır
• POT’da müracaatçılar sosyal hizmet uzmanları tarafından problemlerin üstesinden gelmede takip etmeleri gereken aşamalar için eğitilirler.
Öncelikle problemi açık, tarafsız şekilde ve davranışsal olarak
tanımlamaları öğretilir. İkinci olarak bu problemlere karşı alternatif çözüm önerileri üretilir. Sonra sırasıyla alternatifler karşılaştırılır ve strateji belirlenir. Bundan sonra müracaatçı yaptıklarının başarısını değerlendirir; gerekirse alternatifleri tekrar göz önüne alır. Bu
yaklaşım güçlendirme ve uzun dönem beceriler geliştirilmesi konusunda kullanışlı bir yöntemdir