• Sonuç bulunamadı

MİMAÜ AYLIK YAPI SANATI, Ş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MİMAÜ AYLIK YAPI SANATI, Ş"

Copied!
35
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİMAÜ

AYLIK YAPI SANATI, Ş E H IR CILI K V E T EZ Y i NÎ SAN'ATLAR MECMUASI

(2)

O l

MİMAR

A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E T E Z Y İ N t S A N ' A T L A R MECMUASI D ö r d ü n c ü y ı l

19 3 4

İ s t a n b u l

(3)
(4)

Prof. Rahmi bey evi - İzmir.

M i m a r N e c m e d d i n

İzmir şehrinin yeni imar sahasında doktor Mustafabey caddesi üzerinde inşa edilen bu binanın zemini sağlam olmadığından betonar- me mütemadi sömel üzerine inşa edilmiştir.

Bodrum, zemin ve birinci katlan ihtiva eder.

Bodrum v e zemin katları taşla ve birinci kat duvarları tuğla ile işlenmiştir. Döşemesi beton- arme olup çatı altı tavanı bağdadi üzerine kı- tıklı sıva ile yapılmıştır.

Bodrum katında çamaşırlık, ütü odası, ki- ler, odunluk ve kömürlükler vardır.

Zemin katında bir hol, bir kitap odası, bir salon, bir yemek odası, mutfak, ofis ve halâ mevcut olup birinci katta da beş oda, bir san-

dık odası, bir banyo ve iki locya vardır. Alt kat odalarile üst katta kâmilen betonarme döşeme üzerine tahta döşeme; koridorlarla halâ, ban- yo, mutfak ve locyaların zeminleri de karosi- man kaplanmıştır.

Zemin katında arka kısımdaki kapıdan iş- lenmek suretile birinci katın ileride ayrı bir daire olarak kullanılması düşünülmüş ve mer- diven ona göre yapılmıştır.

Binanın soba ile teshini kabul olunarak münasip mahallere duvarlara duman mecra- ları ve ufki havalandırma esasına göre tertibat alınmıştır. Zemin münhat olmasına binaen temellerden yukarı kısımlarda duvarlar mücerrit maddelerle tecrit olunmuştur.

(5)

z E. n ı n t S A T ı PL-AJHİ ..

Jloo.-

(6)

Mühendis İzzet bey apartmanı - Kadı köy

M i m a r C a v i t R a ş i t

Bu bina Kadıköyünde Rızapaşa 10 metre yüzü olan bir arsaya bir bodrum ve 3 kattan ibaret olmak üzere yapılmıştır.

Üst iki kat yapı sahibinin ikametine tah- sis edilmiştir. Zemin katı ayrı bir daire halin- dedir. Bodrumda kalorifer ve servis dairelerile depolar vardır.

Binanın sahası 142 m2 dır. Yüz denize bak- tığı için her katta geniş teraslar yapılmıştır.

Arkada 35 metre derinlikte büyük bir bah- çe kaldığından burası kısmen havuzlu bir çi- çek bahçesi olarak tanzim edilmiş. Bir kısınma- da asrî tavuk kümesleri yapılmıştır.

(7)

1

' . . T i u B B e y a ı -

g ö r ü n ü ş l e r .

(8)

HIMAVEİ ETFAL fiİMİYfri

IİIMÂYE! ETFAL CEMİYET! a n ^ İ

H i m a y e i apartmanı m ü s a b a

Etf al proje

k a s ı

Ankarada -Yenişehirde yapılacak apartı- man için Himayei Etfal müessesesince açılan pro- je müsabakasına dokuz eser iştirak etmiştir.

Mimar Semih Rüstem, mühendis İrfan ve mi- mar Cemal Beylerden teşekkül eden jüri heye- ti ilk ayırmada Bekir İhsan, Hüsnü ve Âbidin imzalı üç proje seçmişler; bunlar arasında mi- mar Hüsnünün projesini ve plân taksimatını en fazla randıman temin edecek en müsait tek-

lif olarak kabul etmiş, birinci ilân etmişlerdir.

Bu müsabakaya iştirâk eden eserlerden yal- nız üç projenin asılları ve izah yazıları mecmu- amızca elde edilebildiğinden bu sayımızda yal- nız bunları neşrediyoruz. Eserlerinin intişarını arzu eden diğer arkadaşlar projelerinin asılla- rını izah yazılarile birlikte mecmua adresine gönderebilirler.

niMAVEl E.TFAL CEM!

(9)

M f M S W

(10)

1. mükâfat. Mimiar Hüsnü projesinin izahı.

H i m a y e i e t f a l müessesesince bu projede is- tenen başlıca esas, azamî r a n d m a n temini ol- duğundan, taksimata verilen eb'at asgarî hadde yapılmış, bugünkü yaşayışın bütün ihtiyaçları- na cevap verebilecek şekilde olmak ve tahdit edilen saha dahilinde kalmak şartile bu binaya 10 daire sığdırılmıştır.

Y e r d e n tasarruf için tek merdiven düşü- nülmüş, icabında gazino olacak dükkânlar kıs- mına azamî eb'at verilmiştir.

Binanın haricî görünüşünün müsait bir te- sir yapması da esas tutulmuştur.

Mimar Bekir İhsan projesinin izahı.

Bu proje, müsabaka geç haber alındığından ancak kroki halinde tasarlanmış; f a k a t f i k i r ve tecsim bakımından alâkaya değer bulunduğun- dan ilk seçmede ayrılmıştır. Bu da, diğerleri gibi tek merdiven esasından gidilerek terkip edilmiş bir plândan çıkmıştır. Bina başlıca yedi daire bir mağaza ve bir g a r a j d a n ibarettir.

M

(11)

fii R-R

İlk s e ç m e d e ayrılan projelerden. Mimar Bekir ihsan

(12)

İlk s e ç m e d e ayrıları projelerden. Mimar Abidin.

M i m a r A b i d i n p r o j e s i i z a h ı

Bu p r o j e H i m a y e i e t f a l müessesesince tesbit edilerek gönderilen şartlara ve v a z i y e t plânına göre yapılmıştır.

Bodrum kata dükkânların ardiyeleri, kalo- r i f e r dairesi, çamaşırlık ve depolar konmuştur.

Z e m i n kat esas methali, kapıcı dairesini, iki dükkânı, y a n ve a r k a y a bakan 4 odalı bir daireyi ve bir de bir odalı küçük f a k a t müstakil bir daireyi i h t i v a etmektedir. Bu küçük kısmın arka bahçeden kullanılabilir bir g a r a j haline getirilebilmesi de kabildir. Dükkânlar icap ederse ara bölmeleri k a l d ı r ı l m a k üzere bir g a - zino haline gelebilir.

B i r i n c i katta esaslı iki daire vardır. B i r de ayrıca esas m e t h a l ve kapıcı dairesi üzerine

gelen kısımda iki odalı, bir banyolu bir daire y a - pılmıştır.

İkinci ve üçüncü katlar birer dairelidirler.

A y n i t a k s i m a t ü z e r i n d e n beş odayı, kışın demir çerçeveli camları takılarak kış bahçesi haline getirilebilecek büyük bir terası, m u t f a k , b a n y o halâyı i h t i v a etmektedirler.

Çatı katında su depoları, asansör m a k i n e dairesi, radyo antenleri ve şimal y a n ı örtülü bir kapalı teras vardır.

B i n a n ı n en az m a s r a f l a en f a z l a r a n d m a n t e m i n edebilmesi maksadile bu a p a r t ı m a n tek antreli v e t e k merdivenli yapılmıştır. Bu su- retle kontrol ve temizlik ciheti de kolaylaştı- rılmış olmaktadır. B i n a d a her bir taksimatın bol ışık ve bol h a v a almasına itina edilmiştir.

(13)

^ l U T O - ^ r r

•fğuzy.; ttjal af

31 m a r t 934, Sinanın ölümünün 346 ıncı senesine tesadüf etmekte olduğundan bugün büyük m i m a r ı n mezarında i h t i f a l yapılmıştır.

Bu i h t i f a l İstanbul Halkevi t a r a f ı n d a n ida- re edilmiştir. Saat on d ö r t t e ; büyük bir halk kitlesi Sinanın mezarı önünde toplanmıştır.

Merasim Millî T ü r k Talebe Birliği namına Zeki Bey t a r a f ı n d a n söylenen nutuk ile başla- mış, bunu, Belediye imar müdürü Ziya Beyin nutku. Halkevi namına Süleyman Şevket Beyin ve Güzel San'atler Akademisi namına, İ s m e t Beylerin, nutukları takip etmiştir. Bundan son- ra merasime nihayet verilmiş ve saat 17 de Halkevinde E f d a l e t t i n Bey t a r a f ı n d a n Sinanın hayatı hakkında bir konferans verilmiştir.

A y n i gün saat 19 da, T ü r k Güzel San'atler Birliği m i m a r î kısmı namına, kısım reisi ve

h t i f a I i

müzeler m i m a r ı A h m e t K e m a l B e y t a r a f ı n d a n , radyoda çok değerli ve etütlü bir konferans v e - rilmiştir.

A y n i gün, bütün gazeteler, Sinanın eserleri ve hayatı hakkında muhtelif makaleler de neş- retmişlerdir. Son Posta gazetesinde K u m b a r a - cızade İzzet B e y i n bir makalesi çıkmıştır. V a k i t gazetesinde de doktor A h m e t Süheyl Beyin;

Sinanın aslen halis bir T ü r k evlâdı olduğuna ait etütleri mehaz ittihaz edilerek kuvvetli bir makale neşredilmiştir. Bu makale Avrupada, bir müddet e v v e l ; Sinanın T ü r k olmadığı hakkında asılsız küstahça bir konferans veren bir E r m e n i - ye en hakikî delillerle cevap veren bir yazıdır.

Sinanın ölüm günü; eserlerinin bulunduğu bütün vilâyetlerimizde büyük tezahüratla i h t i - faller yapılmıştır.

(14)

Ş e h i r e v i p r o j e s i

M i m a r B e h ç e t S a b r l Bu proje Aksaray, Lâleli tarafları için dü-

şünülmüş, küçük bir aile içindir. Bina her iki tarafı komşu duvarlarile kapalı olup yalnız önden ve arkadan ışık almaktadır.

Bu ev, 120 metre murabbalık bir arsa- ya, evin kapladığı sahadan biraz küçük bahçe- si de kalmak üzere tatbik olunabilir. Yer kay- bedilmemesine ve azamî ışık ile her tarafın ay- dınlatılmasına dikkat edilmiştir. Bu gibi evler- de ekseriya merdiven ışıksız kalmakla beraber mühim bir de yer işgal eder. Halbuki burada bu mesele hususî bir şekilde halledilmiş ve bu suretle binaya bir karakter vermek mümkün olmuştur. Sokak tarafı cenubuşarkî tarafına bakar ve bütün bir deniz manzarasını alır.

Bunun için bu yüzde manzarayı bozacak hiçbir dolu kısım kullanılmamıştır. Üst katta iki kişinin karşılıklı oturabileceği bir balkon

vardır. Balkonun fazla ağır olmaması için bir kısmı açık bırakılmış, demir borularla korku- luk yapılmıştır. Diğer köşesi de daha gizli bir şekilde tanzim edilmiştir. Bu ev 110 metre mu- rabbalık bir sahayı işgal ettiğine göre 2900 l i - raya maledilebilir.

Odun ve kömürlüğü, halâ, mutfak, yemek odası ve bir salonu, iki yatak odası bir soyunma odası, banyosu mevcuttur. Binanın mimarlığın- da gayet sade kıymetlerden istifade edilmiştir.

Hiçbir fazlalığa, ihtiyaç ve maksat harici bir şekle tesadüf edilmez.

Güzelliği ihtiyaca ve maksada uygunluğu tarafından elde edilmeğe çalışılmıştır. İnsan mikyasına göre eb'atlar ve nisbetler tayin edi- lerek san'at gözünün de rahatlamasına ve bi- nada bir armoni vücude getirilmeğe üzenil- mlştir.

(15)
(16)

Ş e h i r d ı ş a r ı s ı n da b i r e v

M i m a r N i z a c n e t t i n H ü s n ü

Bu evin Erenköyünde asfalt cadde üzerin- de ve deniz tarafındaki arsalardan biri üze- rinde inşası düşünülmüştür. Bina bir bahçe ortasında, karı koca, iki çocuk ve bir hizmet- çiden mürekkep beş kişilik bir ailenin her

mevsimde ikametine mahsustur. Plân terti- binde, sadelik, kullanışlılık ve ucuzluk esas tu- tulmuştur. Arsa parası hariç olmak üzere bu ev 4000 liraya inşa edilebilir.

(17)

E s k i b i r T ü r k e v i

M i m a r S e d a t H a k k i

Bu ev Beyazıt camii arkasında Güvercin- lerevi namile anılan sivil mimarimize ait eski bir eser olup geçen sene tamamile harap oldu- ğundan Evkaf idaresi tarafından ahşap kısım- ları maalesef yıktırılmıştır. Bu ev Beyazıt ca- miine meşruta olarak İkinci Beyazıt devrinden kalmadır. Tavanlarındaki ve duvar panoları ve kapıları bu devirden kalmıştır.

İkinci Mahmut devrinde yapılan umumi bir tamirat esnasında harici kaplama ve bina- nın çatısı fotoğrafta görülen şekle konmuştur.

İstanbul merkezinde böyle klâsik bir evin yıkılmasile sivil mimariye ait en kıymetli ve son kalan eserlerinden birini kaybetmiş bulu- nuyor.

(18)
(19)

Sinanın türbfasi (Tamirden sonra)

Türk mimarlarının piri için memleketin her t a r a f ı n d a i h t i f a l l e r tertip ile büyük üsta- dın san'atinin kutlulandığını mimarlar i f t i h a r l a görmektedirler. Halkevleri ürerine çok y e - rinde bir v a z i f e almıştır. En hücra köşelerde bile büyük m i m a r ı n hayatına, san'atine karşı çok derin bir alâka ve takip doğmuştur.

Şimdiye kadar « M i m a r » ın evvelki sene- ki nüshalarında Sinanın hayatına dair bir çok etütler tesbit edilmiştir.

Y a l n ı z biz, yapılan tetkiklerin, tarih c i h e - tinden bitmiş denecek derecede ilerlemiş o l m a - sına r a ğ m e n meslek namına yapılan etütlerin pek zayıf v e büyük dehanın kıymeti yanında pek küçük olduğuna kaniiz.

H e r kütüphanede Sinanın eserlerinin p l â n - larını tasnif eden bir albümün vücude getiri- lerek bulunması lâzımdır. T a r i h sırasile b u plânların tekâmülünü takip bir (Enstitü) nün mesaisine bedeldir.

A l m a n m i m a r ı «Corneluis G u r l i t t » in m a - ruf kitabını tetkik ettiğimizde, Sinan eserleri- n e tahsis edilmiş kısımlarının iyice b i r vuzuh ile tesbit edilmemiş olduğunu görüyoruz. M e - selâ: Gerek Gurlitt kitabında v e gerek m e r - hum K e m a l e t t i n B e y i n yazılarında Edirnede Selimiye camiini tarif ederken, t a m sekiz köşe üzerinde sekiz ayağa mevzu bir kubbe, diye taslak çizilir. Halbuki, bundan iki sene evvel Edirnede bulunduğum bir sırada m e s a f e y i ölç- türmüş, bu m e s a f e y i diğer bunlara amudî iki en geniş ayak arasındaki açıklıkla mukayese etmiştik. Gördük ki cami avlu ile mihrap m i h - veri üzerinde biraz yayık. Bunun d a sebebini aradığımızda ortadaki iki ağır ayağın, iki yan kapılarının t a m mihverlerine isabet etmemesi için biraz geriye çekmeğe mecburiyet hasıl o l - duğunda bulduk.

Sinan eserlerinde, bilhassa Selimiye v e Süleymaniye gibi üzerlerinde kafasını e n fazla

S i n a n i h t i f a l l e r i m ü n a s e b e t i i e

M i m a r B u r h a n A r i f

yorduklarında, büyük hacimlerin m u v a f f a k i y e - ti içerisinde, e n küçük bir nisbetin, doluluk v e boşluk mihverlerinin ahengin® v e bu suretle mimarî eşkâlin yerini yadırgamadığına şahit oluruz.

Sinanın en küçük bir mesçidi olan İ s t a n - bulda Topkapı haricinde T a k k e c i camii d e e n işlenmiş bir zevkin mahsulüdür.

P r o g r a m : Bütçesi nisbeten az olan mal sa- hibi muhakkak bir kubbesi bulunan bir cami yaptırmağa üzenerek m i m a r a müracaat ediyor.

Bir ahşap tavan içinde saklanmış küçük bir kubbeyi bu mesçitte görüyoruz. K â r g i r kubbe- den tabiî ucuza maloluyor. Mesçidin küçük za- rif nisbetlerile ahşap m a h f i l i n e nakkaş Sâînin kıymetli tezhipleri erişiyor. Satıhlardaki çini- lerin ahengi gözlerimizi yalıyor. Yüksek b i r mevkide olan bu mesçit f a z l a rüzgâra maruz;

m i n a r e n i n şerefe korkuluklarını insan boyun- ca yükselmiş ve som olarak görüyoruz.

Bazılarının dediği gibi Sinan sırf t a z y i k e çalışan malzeme i l e m u v a f f a k i y e t temin etmiş bir inşaatçı değildir. Sinan eserlerinde nitekim cerre çalışan nice düz satıhlarda gösterilebilir.

Esasen yalnız tazyike çalışan malzeme ile iyi ça- lışılmış olmak şartile üstüste konmuş iki çeki t a - şına da bir san'ât eseri denilebilir.

Sinan, eserini taş şeklinde tecelli ettirmiş bir ruhtur. Bu ruhu anlıyabilmek için biraz maddenin fevkına çıkmak lâzımdır.

Sinanın eserleri mimarî zevkimizin incel- mesi için en klâsik v e tehlikesiz bir ders m e v - zuudur. Bu abideler eşkâle uymanın ve taassu- bun ifadesi olmaktan çıkmıştır.

Halk için de, ihtifalin gayesi, memleketin san'atine jnerbutiyetini v e mimarına e m n i y e - tini göstermek olmalıdır.

Zaman, «Mosaul» un mabedi, F i d y a s m heykelleri bütün kadim harabeler gibi Sinan inşaatını dağıtabilir. F a k a t Sinanın ruhu, san'- ati gibi bakidir.

(20)

T ü r k s a n ' a t ı ve S i n a n

M i m a r K e m a l

Bu konferans Mimar Kemal, Sinan

T ü r k l e r ; Selçuk Türklerinden aldıkları m i - marilerile beraber yeni tesisat v e teşkilâtlarına (Bursa, İ z n i k ) şehirlerinde başlıyarak sonra büyük bir hız ile kendilerini A v r u p a ortasında bulmuşlardır. Bu yürüyüşler esnasında bugün- kü m o d e r n mimariye esas olarak medenî i h t i - yaçlara cevap veren sade güzel şekildeki eser- lerini yaydılar. O zaman ( m i m a r i ve m i m a r l ı k ) Edirnede 'tamamlanmış v e İstanbula girdiği tarihle de yüksek merhalesine varmıştı.

Öz san'ati, bu merhaleye eriştiren m i m a r K e m a l e t t i n l e r , A t i k Sinanlar, Hayrettinler gibi k a f a l ı T ü r k üstatların bıraktıkları kıymetli örneklerden sonra güzel san'atlerde Türkün asil mevcudiyetini saydırtan K o c a S i n a n m âli- mane, dahiyane eserleri görünmeğe başlamış- tır. Sinanm, San'at hakimiyetini alan yüksek eserleri, İstanbulun h â k i m tepelerini sararken, garpta da eski Y u n a n v e R o m a medeniyetinin hurdehaş enkazından esaslar kopyalar alına- rak yarısı gotik tesiri karışık yeni vücut bul- muş olan bir Avrupa mimarisi rönesansı yaşı- yordu.

Rönesans tarzına yarı mevcudiyet katan gotik ise T ü r k Selçuk tarzının ilhamile izdivaç ederek doğmuş bir san'atti.

T ü r k san'atinln öz aslı n e ise o, odur. İ l k ( T ü r k i s l â m ) devrine giren eserlerde bile Orta Asyadan gelmiş kendi tesirlerimizi buluruz.

Bağdat, Suriye, Mısır v e t a Endülüse kadar

bütün eski A r a p iklimini dolaşan Hindistan içerisine doğru yol bulup akan T ü r k san'ati olmuştur. İ r a n ı n Keyhüsrev medeniyetini T ü r k yapan Türk Gazngvileridi. Sonra A l p Aslan Melefcşah zamanlardaki İ r a n ülkesi t a m a m e n Türk abidelerile dolmuştu.

İstanbuldaki Bizans medeniyeti ile d e k a r - şılaştığımız vakit t e m i z üslûbumuz, üstün san'- atimiz daima ağır durmuştu.

Sinanın ilk şaheseri Şehzade camiinin plânile, A y a s o f y a n m makta p l â n ı m yan, yana getirip tetkik edersek üstadın pergel tutan m i - m a r elinin nekadar ince hesaplar ve buluşlarla artistik hünerlerini döktüğü görülür.

Sinan, A y a s o f y a d a k i o, yayık, basık kubbe- yi tutan tuğladan inşa edilmiş d ö r t ayağın, basması yüzünden çökme tehlikesini görmüş bunun için daima muzaaf bir kuvvetin şakulen ayaklara y e ayaklardan küçük kemerler vasıta- sile beden duvarlarına sirayetini hesap ederek b i n a n m açılmamasını temin için dış yüzden o ayaklar hizasında y o n m a taşlarla şevli istinat- lar yaparak duvarları tahkim etmiş bu suretle o ihtiyar san'at eserine bugünkü bu uzun ö m - rü buldurmuştur. S i n a n m bütün T ü r k eserleri;

üzerinde bir f a n i y e t tesiri taşımaz. Şekil, gü- zellik, nispet bir arada olarak daima abide olduklarını anlatır.

İçi sütunsuz d ö r t köşe sade şekil plânların- da bile en inceden inceye düşünülmüş f e n n i v e

(21)

m i m a r î esaslar vardır- Sonra ayak, sütun teş- kil ederek yaptığı büyük eserlerinde de m u - hakkak o, ayak ve sütunların birer v a z i f e l e r i görülür. Bunlar gözü doldurmaz. Y a l n ı z mabet içinde ferah, geniş bir manzara hasıl e t t i r m e k - le beraber dış şekillerde de kuvvet istinatları halinde bir ahenk güzelliğini yaraştırır.

S i n a n m her yüksek abidesi böyledir. Sina- n m Anadoluda ve Rumelide iklime, yerli sağ- lam m a l z e m e y e göre sade tip ve t e m i z d e t a y üzerine yapılmış eserlerinden Anadoluda şun- lar vardır:

Çoban Mustafa Paşa Camii

Lala Mustafa l'a5

Ispartada > Firdevs ve Buı-hanettiıı Paşaların Camileri S i n a n m A n k a r a d a k i (Cenabî A h m e t P a ş a ) camii A n k a r a n m yerli sarımtırak y o n m a taşile yapılmıştır.

Bu eserin içi sütunsuzdur. D ö r t duvarını yüksek göstermek için ç i f t kasnak teşkil e t t i k - t e n sonra üzerine kubbesi oturmuştur. Bu şekil İstanbulda K a d i r g a d a k i Sokullu camiin- de de görülür.

T r a k y a şehirlerinde bulunan Cedit Ali P a - şa, Sokullu ve Rüstem Paşalara ait san'at eser- leri içinde Babaeskideki Cedit Ali Paşa camii;

merkezi kubbe, e t r a f ı altı köşe olup mihrap çı-

kıntısının üstü ile beraber beş nısıf kubbe ile şekillenmiş çok alımlı bir eseridir. Sokullunun Lüleburgaz camii de umumî plân tertibatile K a d i r g a d a k i Sokullu camisine benzer.

Edirnede Cedit Ali Paşa çarşısı, Rüstem Paşa hanı sonra en yuca şaheseri İkinci Selim camii, Büyükçekmecede de ehramı müsellesi şeklinde geniş geçitli v e çok san'atli bir köprüsü vardır.

K o c a S i n a n m T ü r k mimarisine karşı h i z - metleri ve sayılacak eserleri bitip tükenmez.

Son elde edilen kuvvetli vesikalarla da aslı, nesli T ü r k olduğu meydana çıkan D o ğ a n Y u - suf A ğ a torunu Sinan:

Evet; Türk yurdunda doğmuş, T ü r k san'ati içinde gözünü açmış, Türk tarzını, T ü r k k a f a - sile kavramış, öz çalımı kuvvetlendirmiş bu özlü Türk için onun asırların dığdıramadığı yüceliğine karşı yalnız şu son geçen bir asır neden böyle kıskanç davranmıştır. Büyük üs- t a d ı n ihmal edilen harap türbesini; bu on sene- lik faaliyeti içinde gene cumhuriyet devri d ü - şündü.

V a t a n a öz hizmet eden bu büyük adama karşı büyük Gazinin bir işareti yaptırdı.

Türbenin şekli asliye göre tamirinde m e s - lektaşım m i m a r V a s f i de çok çalıştı.

Bugün, vatan gençliği, bu büyük T ü r k san'atkârma karşı saygı, sevgi dolu kalbini açarak onun ölümünün 346 m c ı yıldönümünü anarken biz de bu gece kooa Sinanın ölmez ru- huna binlerce selâm ulaştırıyoruz.

(22)

Türk Selçuk örneklerinden geçen ilk plân esasları Koca Sinandan evvelki üstat Türk mi- marları tarafından tadilen tatbik edildikten sonra bunlar üzerine mimar Sinanın ayrı şekil ve hususiyet gösteren muhtelif plân etütleri başlamıştır.

Sinan eserlerinden mecmuamıza birkaç plân tipini koyarak gösteriyorum. Birbirine mütenazır köşeli ve yuvarlak iki ayakla merke- zi kubbe, etrafı 6 köşeye geçen ve sonra da du- var köşelerine bitişik yahut münferit sekiz sü- tun ve ayakla 8 köşe üzerine olan şekiller var- dır.

Sinanın üç mühim şaheseri içinde:

1 — Şehzade camii; Beyazıdın plânını andırır. Dört kalın ayak üzerine olup yalnız bunun merkezi kubbe, etrafı dört nısıf kubbe ile daha ziyade açıklık gösterir.

2 — Süleymaniye de; methalden, mihra- ba doğru merkezî kubbeye birer cihetten biti- şik olan iki nısıf kubbe ile bir saha açıklığı var- dır. (Sinanın kıymetli eserlerinden Topanedekl Kılıç Ali Paşa camii de böyledir).

3 — Edirnedeki Sultan Selim camii kalın münferit sekiz yuvarlak ayakla büyük kubbe altında geniş bir boşluk tesirini koyan köşeli plân etütlerinin en son ve mükemmel bir şek- lidir.

(23)

g ö v d e dıvar- '•<• yan revaklarlâ son c e m a a t arlle merkezi mahalinl geçtikten sonra mabet kiz köşeli ve içinin mustatil şeklinde ortada İki isimli. sütun, yanlarda Üçer ayak olmak Üzere muntazam murabbalar ay- rılmış 6 kubbeli, ayrı bir hususi- yet gösteren pl&nlardan.

(24)

S i n a n

Bu konferans Sinan ihtifali günü Halkevi salonunda yüksek dinleyiciler huzurunda Abideleri Koruma Komisyonu azasındau Efdalettin bey tarafından verilmiştir.

Adım hürmetle yadetmek İçin şurada toplandığı- mız koca mimar Sinana dair söz söylemek şeref ve mü- saadesini vermiş olduğunuza İptida teşekkür ederim, son- ra da görülecek noksanımın müsamaha edilmesini rica eylerim.

Sark ve garbm meslek erbabı arasında ismi hür- metle anılan ve asarı önünde hayret ve takdir ile baş eğilen bu koca mimarın hakkında söylenecek sözler bi- nıhajedlr ve ayni zamanda da mahduttur. Binlhayedir.

Çırnkü üstat o kadar yüksektir kl nekadar çok söylense o yükseklikle mütenasip miktarda meram İfade edile- mez ve o payeye yetişilemez. Mahduttur. Çünkü ilim ve mesleği ve eserleri hakkında çok söylenmek ilmi ve ten- kidi surette konuşmak nisbeten çok az sermayemiz ol- duğundan onun payei irfanı karşısında büyük cesaret olmuş olur.

İşte bu sebeplerle üstadı ancak tebcil mahiyetinde ve o büyük Sinamn şöhretini tesis eden varlığın delille- ri olan eserlerinin bizde bıraktığı hayret ve intiba hak- kında konuşabiliriz.

Mimar Sinan ekseriya «Koca» lâkabile anılır. Koca kelimesi Türkçede iki manadadır. Biri İhtiyar, yaşlı di- ğeri de muazzam, yüksek, mefhumlarını irae eder.

Burada koca mimar Sinan dediğimiz zaman her İki mefhumda mündemiçtir ve bu lâkabile üstat hemnamı o'an diğer Sinan ve Sinan ağalardan ayrılır...

Koca mimarın çok yaşadığını ve hatta bir asırdan fazla muammer olduğu rivayet edilir. Vefat tarihini de biliyoruz. (Hicri 986. M. 1578) Bu tarih mevsuktur.

Fakat vilâdet tarihini bilmiyoruz. Gerçi tarihlerde bazan 895 Hicri Recep 9. M. 1489 olmak üzere bir doğum tarihi gösteriliyor. Fakat bunu tevsik etmek mümkün olamamıştır.

Bu tarihlere göre mimar Sinan 91 sene yaşamış o- lur. Halbuki tarihlerde yüz on sene yaşadığı yazılmıştır, ömrü yüz on sene ise vefat tarihi 1578 . 986 olduğuna göre 1471 - 876 tarihinde doğmuş olması lâzım gelir. Bu zaman ise Fatih devridir. Halbuki üstat kendi rivaye- tlnce Selim I. Yavuzun devri saltanatında devşirme ço- cuklardan imiş. Devşirme olabilmek için azamî on beş

yaşının içinde olmak icap eder. Bu hesaplara göre Se- lim devrinde üstadın 23 yaşı ile 40 yaş arasında olması iktiza eder ki devşirme çağını çok geçmiş demektir.

Kendi ifadesi ve devşirme esası kabul, vefat tarihinin sabit ve muayyen olduğuna nazaran üstadın asırdan ek- sik bir zaman yaşadığım kabul zaruridir. Zaten vefat tarihi mevsuk ve müsbet olduğu halde doğum tarihi ri- vayet kabilinden kalmış olduğu cihetle bu tarih te tev- sik olununcıya kadar müddeti hayatı lıat'ı tayin etmek kabil olmıyacaktır.

Rivayetler ve tahminlerden sarfı nazar koca mima- rın kendini tarif ettiği eserinde yazdıkları kendi hak- kındaki malûmatın en samimî olacağında şüphe yoktur.

Onun için bu esas üzerindeki malûmatı almak istiyoruz.

Üstat Birinci Selim zamanında devşirme olduğunu ve acemi oğlan olarak hizmete girdiğini kaydetmiştir. Haya- tı cariyesine nazaran da Selim I., Süleyman, Selim n . Murat zamanlarında dört devirde hizmet etmiştir.

İlk acemilikten sonra mimarı hassa tayin olunduğu zamana kadar geçirdiği hayat ve yaptığı hidemat tetkik edilirse koca sinamn hüviyeti meydana çıkar.

Van gölünde kemer İnşa etmesi, Buğdan seferinde Peyrut nehri üzerine körü yapması, Zemberekçlbaşı ta- yin edilmiş olması askerlikteki sınıfını tayin eder.

Devşirme çocuklardan teşekkül eden Yeniçeri ordu- su askerlikten ve ona taallûk eden talim ve taallümden başka hiçbir işle meşgul olmamağa mecbur edilen nefe- rattan mürekkeptir. Sultan Süleyman, Sektuvar seferine giderken yolda atının gümüş gemi kırılmış bir Yeniçeri neferi bu kırığı belirsiz tamir etmiş, padişah bunu gö- rünce «Askere esnaf karışmış, bu adamı tez sevindirin, tekaüt edin, askerden çıkarın, çerinin eline silâhtan başka nesne gerekmez» demiş. Şu hal gösteriyor kl Yeniçeri, asker demek, bir harp makinesi halinde bir ordunun eczası demek idi. Şu hale göre Sinamn san'at- kâr olarak Yeniçeri neferi olmasına imkân yoktur.

Ancak devletin o muazzam devri satvetinde dünya- ya şöhret veren Türk kuvvetinin İstinat ettiği mühim bir teknik mevcut olacağında da şüphe edilemez. O hayret- aver harekât ve icraat tekniksiz olmak ihtimahli yoktur.

Sivil ve askerî terakkiyatı temin eden ilim ve san'at er-

(25)

babının çok yüksek İktidarı fennileri olduğuna şüphe yoktur. Ordunun da sınai ve ilmi ihtiyacını temin eden bir sınıfın da mevcudiyeti tabüdir.

Tarihte bu mevcudiyeti görüyoruz. Evvelâ asker sı- nıfları arasında teşkilâtı hususiyeye malik (Martoloz) denilen bölükler vardı. Bunlar ordu hldematında yol açmak ihzaratta bulunmak vazifeslle mükellef idi. Bu- günkü mukabiline nazaran istihkâm bölükleri, köprücü ve saire gibi bir vazife almışlar idi. Bunların evvelemir- de muvazzaf üstatlardan mürekkep bir kadroları vardı.

İcabı kadar amele ve neferatı yerli hırlstiyanlardan te- darik olunur idi. Ekooriya Rumelide istihdam olunur- lardı. Büyük seferlerde Anadoluda kullanıldığı vakidir.

Bu teşkilâtın sanayi kısmında da İştigalleri vardı.

İşte Koca Sinanın bu kısımdan feyiz aldığı istihdam o- lunduğu hizmetlerden anlaşılmaktadır.

Şu mütaleata göre koca mimar Sinan askerî sanayi kısmından askerliğini ikmalden sonra mimarlıkta nam almıştır. (Sermimarı hassa Acem Ali) vefat edince ye- rine tayin çdildi.

Mimarlık beşeriyetin zuhurile beraber başlamış ve edvarı medeniye ile tekemmül etmiştir.

Dolmenlerden başlıyan ve Amerikanın semapeyma demir ve çimento binalarına peyveste olan mesken yap- mak işi bugünkü devri tekâmülüne vâsıl oluncıya kadar çok muhtelif devirler geçirdi. Fakat nekadar çok de- virler geçmiş olsa bile bunların kâffesinde mevcut olan esas değişemedi. Etraf ve sakaf. Bu esaslara inzimam eden sanayii tezyiniye dünya yüzünde muhtelif memle- ketlerde yaşıyan insanların idraki medenilerine göre tahavvül etti. Nihayet klâsik meslekler vücut buldu. Yu- nan. Roma. garp klâsiklerinden başka şarkta da kendi- ne göre vücut bulan bir sima vardı. Şark akvamına mahsus mimari ve bunların arasında da Türk mimarisi.

Esas Çinden doğan bu mimarlığın edvarı tekâmülü Hün ve Topa ve Karahataylardan geçerek nihayet or- tazamanlar devrinde Ortaasya Türklerinin elinde bi- çimleşmiş formalize olduğu görülüyor. Ondan sonra Gazneliler, Samanoğulları, Harzemşahlar, Selçukîler e- lile ön Asyaya kadar yayılmış ve şarkta kurulan muaz- zam camiaları ve onların halefleri tarafından yapılmış ve nihayet üç mecmuada tebellür etmiştir. Arabesk, Moresk, Türk. Bu Uç cümlenin esası hep Ortaasyanın Türk dehaet mahsulü olan çizgilerin mecmuundan iba- ret olduğu halde ancak yerini değiştirdikçe iklime ve ihtilât ettiği mahalli zevke göre tezyinat cihetlerinde birer nev'iyet göstermiştir.

Bu kökün ana kuvveti olan Türk sanayi mimarisin- de Ortaasyada, İranda, Hintte, Sümer ve Akadda ayrı çehreleri olduğu halde günden güne tekâmül vadisinde ilerlemiş ve nihayet bugün hayretle temaşa ettiğimiz Türk stili hasıl olmuştur.

Esas olan etraf ve sakıf terkipleri devir devir her yerde ayrı ayrı suret alan bu mimaride düz ve direkli ve kemerli etraf, hiyami ve ehrami ve müteaddit mer- kezi ve sivri ve üzeri dilimli kubbeli sakaf halinde bin- lerce eser vücude gelmiştir.

Ancak maruf klâsik stillerde mevcut olan modül nisbeti hendeslyesi şarkın vo Türkün bu binihaye eser- lerinde tamamii tatbik bulamamış olmakla beraber Türk mimarları eserlerinde nisbeti hendesiyeyi kendi istidat, görüş ve Uimlerine göre vererek şayanı hayret gü- zellikler vücude getirmişlerdir.

Bu çok güzel ve hem çok güzel olan eserlerimizin başrnda koca mimarın _ yaptığı şaheserler gelir. Koca mimar Sinandan evvel yaşamış ve eser yapmış olan mi- mar İlyas bin Ali. mimar Muhammedülmecnun, mimar Hayrettin, mimar Ayas, mimar Kemalettin, mimar Ali gibi zevat yaptıkları eserlerde asırlardanberi sürüklenip gelmiş şekillerden ve muhit tesirinden kurtulamamış oldukları halde üstat mimar Sinan kendini her türlü kayıttan kurtararak çizgilerine öyle bir vüzuh vermiş- tir ki onun kaleminden çıkan teferruat resimlerine gö- re işlenen parçalar yerlerine konulunca vüs'ati nazar ve sadelik ve azamet itibarile emsalinin fevkinde olduğu derhal tasdik olunmuştur.

Koca üstat san'atında hiçbir şeyi İhmal etmemiştir.

Zamanına kadar kabul edilmiş muhtelif resimlerdeki kubbe eşkâlini yaptığı binihaye eserlerinde varyant ola- rak tatbik etmiştir. Fakat onun yaptığı bu parçalar es- küerine benzer gibi görünmüş ve fakat kat'iyyen onlar- dan daha güzel olmuş, başka bir yenilik arzeylemiştir.

Meselâ Hllsrev Paşa mezarında türbenin dar plânı- na azamet vermek istemiş onu yükseltmiş duvarlarını ikmalden sonra fakolye tezyinattan evvel zaten m lise in- men şeklinde olan binaya bir kasnak çıkarak onun üzerine kubbe payelerini kurmuş ve her kademede bi- nayı yükseltmiş, onun üzerine de kubbeyi koyarak tür- beyi o zamana kadar misli görülmemiş bir surette İt- mam etmiştir.

Piyale camiinde binanın sahal dahilisine nazaran çok yüksek bir kubbenin nisbetsizliğini götürmek için müte- addit kubbeli bir sakaf vücude getirerek binaya tab'a hoş gelen bir ruhanilik vermiş ve etraf cenahları ve galerileri ile o muazzam Türk eserini şehbal açmış bir kartal halinde yükseltmiştir.

Üstadın Süleymaniye, Selimiye. Şehzade camileri gibi eserlerinden bahsetmiyeceğim. Bu eserlerde ve eserlerin kâffesinde tezyinatı mimariye ve akustik hesa- batında çok muvaffak olduğunu görmek lâzımdır.

Koca Sinanın tezyinat zıhları şayanı hayret derece şayanı mütaleadır. Bunları ne ibzal etmiş ne de ihmal

(26)

eylemiştir. Slileymanlyenln tabakalarım ayıran korniş şayanı hayret bir misaldir. Denilebilir kl Mimar Sinan Türk mimarisinde bir tekâmül vücude getirmiş ve bu tekâmülü her nazara tanıtmıştır. Onun eserlerindeki vuzuh asırların mahsulü olan Türk mimarisinde ne gö- rülmüş ve ne de görülecektir. Ona benziyen ve onun çı- rakları ve muakkipleri tarafından yapüan daha birçok binalar da mimar Mehmet, mimar Kasım, mimar İbra- him gibi esatizenin eserlerinde Sinan çizgileri vardır gibi görünmesi o üstatların piri mimarandan ilham al- malarmdandır.

Bu sonrakilerin ta on ikinci asır evsatma (on seki- zinci asır) kadar yaptıkları binaların hep ayni ruhu ta- şımaları bu tesirden mülhem olmak sayesindedir.

İşte koca mimar bir asra karip süren san'at salta- natı devrinde 130 cami ve mesçit, 80 medrese ve darül- kura, 75 han, muhtelif hamam ve 33 saray ve blnihaye türbe ve sebil ve köprü vücude getirerek namını cihan sahifeslne haketmiştir. Bu İnşaatı muazzaması arasında Ayaaofya payendeleri üstadın kudret ve cesareti san'at- kâraneslnln azametini gösterecek delillerdendir. Bunlar- dan maada Avrupayı silâh tehdidi altında tutan Türk imparatorluğu şarkı da medeniyetinin nuru İle aydın- latmakta olduğundan o asırda Hindin efsunkâr haşmet ve serveti üzerinde hükümran olan büyük Türk Moğol devleti hükümdarları Sultan Süleymandan memleketle- rinde tesisi ümran ve medeniyet edecek üstatlar istemiş olduğundan oraya askerden, topçudan ve her türlü er- babı sanayiden bir Türk fen heyeti gönderildiği zaman mimar Sinamn intlhabile çıraklarından Musa usta izam edilmiş ve Hindin bugünkü bakayayı ihtişamı olan kale ve cami blnalamıı yapmıştır. İşte koca mimar Sinan haşmeti san'atini bu suretle diyar diyar neşretmlştl.

Bu hayatı san'at İçinde insanların redaet ahlâkı tesirinden kurtulamamış ve hakkında şikâyetler ve if- tiralara uğramıştır.

Bugüne kadar koca üstadın eserlerinden yalnız ca- mi, çeşme, türbe ve emsali binalar hakkında dikkati nazarı açılmıştır.

Bu umumi eserlerden başka yaptığı hususi binalar hakkında uzun uzadı tetkikat yapılmamıştır. Bunun da sebebi bu İkinci kısım eserlerin diğerleri gibi kârglr ve lâyemut olmaması, ahşap hafif binalardan olması sebe- bile dehrin teakıbi ile yıkılıp yanarak ortadan kaybol- muş olmalarıdır. Üstadın yaptığı küçük meskenlerin hesabı mevcut değildir. Büyük saraylardan 33 tane yaptığını tarih yazıyor. Bunlardan btrl de Şehit Meh- met Paşa sarayıdır.

Bu sarayın ne olduğuna dair bir fikir edinmek İçin bir vesika vardır. Bahsedeceğim bu vesika bir alımsatım İlâmıdır. Metninde sarayın muhteviyatı tadat olunur ve tarif edilir. Bu İlâma göre saray teferruatı kırk beş oda ve sofa ve dehliz ve asıl saray 80 oda ve sofa ve dehliz

ve avlu ve salon ve müteaddit bahçelerle mutfak ve hamam gibi levazımdan mürekkepmlş. Bir salonun ta- rifinde sekiz köşeli ortası havuzlu kubbeye kadar duvar- lar, çinili on iki pencereli sedef kakma İşlenmiş doğ- ramalı ve oymahymiş. Odaların birçoğu çiniliymiş. Sa- kıflar kurşun kaplı ve kapılar ve pencereler (süveler) rııhamkârmış. Bu bina 60,000 florlye satılmış bir florl 24 ayar bir dirhem altındır. Şu halde bugünkü Türk altınuun yarım kıymetini haizdir. Şu halde 30.000 lira altın demektir. On birinci asırda geçen bu vak'adanberi para kıymetini 6 nisbetlnde kaybetmiş, tabiri diğerle madeni para kuvvel Iştlralycsini 6 milsli kaybetmiş ol- duğundan o zamanki 30,000 lira 6 İle zarbedllmek lâ- zımdır. Neticede 180,000 adedini İstihsal ederiz. Bu da bukünkü evrakı naktlye nlsbetlne zarbedilirse 9 kere çoğalmak (1,670,000) İktiza eder ki netice bir buçuk milyondan fazladır. İşte koca mimar hayatmda yaptığı binaların kıymetine dair bir nlsbetl maliye bulmak için mikyastır. O zamanlar bina plânları model şeklinde ya- pılır. İnşaatçılar, tezyinatçılar ayrı ayrı üstatlar olurdu.

Her birine mimar denirdi. Mimar Sinan bunları nefsin- de cemetmlşti. Koca mimar Sinan bu iktidarı mimari- sından maada muvazenetülmeyah esrarına vâkıf bir su mühendislmiş, bundan maada şiir ve inşatta da muk- ted İrmiş. Türk, Arap, Far is ve Rum lisanlarım bilir, onunla tekellüme muktedirmiş.

Bu fezaili ilmiyeden maada şeairi İnsaniyeye sahip fıkaraperver cömert herkese iyilik eder, hoşsohbet, ah- bap canlısımiş. Aksaray civarındaki konağında her gtln birçok misafiri bulunur, dairesi açıkmış. Mimarbaşılığa mahsus muayyen hassından aldığı varidatı ve gördüğü işlere mukabil kazanç ve vüzera ve padişahtan ihsanlar ile müreffeh bir hayat yaşamıştır. Ancak çok semih bir zat olduğundan vefatmda terekesi çıkmamıştır. Gerçi ailesi yoktu. İki defa teehhül etmişse de evlâdı olmadı- ğı ve evkafının mazbut bulunduğu anlaşılıyor.

Büyük üstadı san'at bir asra karip zaman yaşamış, mevcudiyetini ebediyen tamttıracak eserler bırakmış, geçip gitmiştir.

İnsanlar fıtreten büyüklükler karşısında dalma lğil- meğe alışmıştır. Büyüklüğün müvellidi kudret ve ikti- dardır. Eğer bu iktidar bir iyilikten ziyasına muhtaç ol- duğumuz bir nurdan ileri gelirse onun önündeki iğllişler bir vazife halini alır. Bu vazifesini bilen milletlerdir kl aralarından daima hürmete seza büyükler yetiştirirler.

Türk nimetşinas bir fıtrete maliktir. Kendi ulularını daima tebcil eylemiştir. Türk varlığına hizmet eden, alemi medeniyete karşı göğsümüzü yükselten ve bize sırası geldikçe; bizim de var demeğe hak veren koca mimarın hatırası karşısında iğllmeği ve onu hürmetle yadetmeğl bir vazife bilirim. Şu hürmet vesilesile de bu- günkü Türk Cümhuriyeti banisi ve ilim ve irfan vadi- sinde plşüvası olan büyük Gaziyi yadederek sözlerimi bitiririm-

(27)

T a k y e c i İ b r a h i m e f e n d i

c a m i i M i m a r B u r h a n Arif

Topkapı haricinde bu küçük mesçidin 986 da yapıldığı sebilin üstünde görülen tarih- ten anlaşılmaktadır. Zamanın an'anesince bü- tün İnşaat için Hassa mimarına müracaat edi- lirdi. Sinanın Hassa mimarı olarak vefatı 996 olduğuna ve mesçidin mihrap tarafında görü- len 1002 tarihine nazaran vefatından sonra da

inşaatın bitmesi 6 sene sürmüş demek oluyor.

Takkeci İbrahim Efendi 1004 te vefat etmiştir.

Sinanın son senelerine isabet eden bu tarihler bizi büyük Hassa mimarı ölürken meydana ge- tirdiği çırakların mektebi ve yaptığı teşkilât üzerinde düşündürüyor.

(28)

Stokholm şehir

İsveçin hükümet merkezi, etrafındaki köy ve siedlunglardan başka, üç kısımdan ibarettir.

Şimalde şehrin merkezî kısmı Norrmalm, cenup- ta Södermalm, ortada meclis adası. Geçen sene ilân edilen beynelmilel fikir müsabakası şehrin çekirdeği olan ve ticaret ve ikamet mıntakala- rını ihtiva eden Norrmalmin tanzimi, yapı blok- larının seyrüsefer ve sıhhat noktai nazarından en müsait vaziyetinin tesbiti için hazırlanmış- tı. Müsabakaya esas olacak malûmat ve şerait etraflı ve mükemmel olarak tesbit edilmişti.

Son zamanlarda neticelenen bu müsabaka- ya muhtelif memleketlerden 350 eser iştirak

etmiştir. On beşer bin kronluk üç birinci mü- kâfatı bir İngiliz, bir Amerikan, bir de İsveç mimarı kazanmıştır. Bilâhare İsveç mimarının müsabakayı tanzim eden heyet azasından o l - duğu anlaşıldığından bu proje diskalifiye edi- lerek bunun yerine satın alınmış eserlerden bir Alman mimarının projesi birinci ilân edil- miştir.

Bu sahifemizde şehrin halihazır vaziyet plânı ile birinci ilân edilen 4 projeyi ve bir de en aykırı düşünülmüş Le Corbusier projesini dercediyoruz.

(29)

Sofyada apartmam

K ü ç ü k s e y a h a t

17 - Ilı - 934 - 8 IV. 934.

Sofya, Belgrat, Budapeşte, Viyana, Münih, Venedik, Roma, Brindizl.

Bu seyahat daha ziyade yeni mimarî faaliyet, bilhassa sergicilik noktasından İhtiyar edildi.

M i m a r Ş e v k i

1 — S o f y a : Bulgaristanın merkezinde y e - ni m i m a r i f â a l i y e t durgundur. Şehir temizlik ve canlılık vermemektedir. Övünülebilecek eser, temiz bir klâsik olan Üniversite i l e b i l - hassa bu Üniversite ardındaki fakülte binasıdır.

Bütün S o f y a d a yegâne bulduğum a p a r t ı m a n f o t o ğ r a f ı n ı buraya koyuyorum. Bulgaristan m i - marlığında henüz tekemmül etmemiş kuvvetli bir kültür, zengin bir şahsiyet var.

2 — B e l g r a t ; çok sempatik, ç o k müsteit bir şehir. M i m a r î cevvaliyet iyidir. Ancak ka- rakter kuvveti yoktur. H e r yeni eser başka bir tempoda. Büyücek ve şok temiz şehir bahçele- rine koydukları «Fransa için» heykellerinin f o - t o ğ r a f ı n ı takdirle koyuyorum.

3 — Budapeşte; temiz ve geniştir. Y e n i m i - marî f a a l i y e t çok zayıftır. Royal Apollo sine- masını en yeni olarak gösterdiler. Haricen kıy-

m e t i f a d e etmiyen yenice bir binadadır. D a h i - len yeni olmasına r a ğ m e n kayda değer b i r nokta bulamadım.

Peştede mevsimin vâsi h a y v a n a t v e kısır san'at sergisini gezdim. Merkezî A v r u p a n m bu mıntakasında sergicilikten ziyade hayvancılığı tetkik faydalıydı. A h ş a p salaşlar dahilindeki h a y v a n teşhir sistemlerine a i t basit krokileri

koyuyorum.

4 — V i y a n a : Çok temiz ve asil bir şehir.

Y e n i m i m a r î kuvvetli v e dürüstür. A l t m ı ş bin kişilik stadyumlarım beş milyon şilinge 1933 t e tekmillemişler. İktisat v e kanalizasyon n o k - tasından tetkike değer. Stadyum çevresinin i r - t i f a ı o n altı, genişliği takriben otuz metredir.

Beş bin beş yüz kişilik K a r i Maks amele a p a r t ı m a n m d a n ben d e iki f o t o ğ r a f koyuyo- rum. Haricen umumiyet itibarile orijinal biraz

(30)
(31)

Belgrat, şehir bahçesinde (Fransa için) abidesi.

da eksantriktir. Kiremidi, bej, gri, açıkmavi gibi muhtelif renkli bloklar görülüyor.

B e n i m için en istifadeli olan kısmı bir milyon altı yüz bin şllinge malettlkleri bin ai- lelik çamaşırlıktı. T e k m i l tesisat elektrikle m ü - teharrikti. Krokisini koyuyorum.

V i y a n a d a iki sergi binası gördüm. Birinci- si 1271-1273 te yapılmış olan eski büyük bir salaş son 11-18 V i y a n a sergisi burada yapıl- mıştır. İkinci sergi küçük daimî sergileridir.

1298 de yapılmıştır. İyidir. M u h t e v i y a t ı altı ayda bir değiştirilmektedir. Viyanada üçüncü sergi yeri eski saray ahırlarıdır!

(Burada Viyanalı m i m a r Örleye ve onun asil milletine, gösterdikleri kolaylık ve alâka- dan dolayı teşekkür etmeliyim.)

6 — M ü n i h : Temiz, eski bir şehir. Cadde- lerde klâsiklerin yenileştirilmesine ait f a a l i y e t

görülüyor.

7 — Venedik; sakinlerinin muhtelif şehir- lere taksimi ile boşaltılması ve bir antika ola- rak muhafazası lâzım gelen güzel bir şehir.

8 — R o m a : Y e n i san'at cereyanları karşı- sındaRoma ağır ve biraz mutaassıptı. Ünivçr - site mahallesindeki yapılmakta olan birkaç BUDA PEjJTC JtRfe'u'lNl ftİT.

(32)

binayı da görmeseydim Romada kaldığımdan dolayı nedamet duyacaktım.

Faşist sergisi: Romanın ana caddesi üze- rinde. Eski bir sergi binasının yalnız esas cep- hesi maskelenmiş. Bu maske nihayet bir faşist gömleğidir. Fakat yirmi dört, yirmi beş salon- luk dahili mimari harikadır.

Renkler hacimlerle birleşerek ikinci bir kuvvet alıyor, ziyalar renklerle sarılarak mü- tezayit bir kuvvet veriyor. Hacimler, ziyalar, renkler; insan gölgeleri ve gezen insan cesetle- ri benliklerini muayyen bir ifadenin perçin- lenmesine nezrediyorlar.

Sergiyi gezenlerin tüyleri rahat değildir. Bu salon çarpmıştır, basık bir koridordan, bir ka- fatasının karanlık yollarında yürür gibi, geçi- yorsunuz. Dur diyen çıplak, sert bir duvar, du- ruyorsunuz. Sağa dön diyen bir heykel. Dönü- yorsunuz. Şimdi hacmin güler yüzile karşı kar- şiyasmız. Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor..

İtalyan dahilî mimarını, dekoratörünü, heykeltraşım ve ressamını yalnız bu iman et- miş mimarî kıymet ve kudretlerinde selâmla- rım. Ki bu iman kudretile bu eser bugün İtal- yanin en büyük mimarî tezahürü olmuştur.

Türk inkılâbının her satırı bir faşist inkı- lâbı taşır. Bundan dolayı Türk mimarlığı arzı tutan ve aydınlatan bir hazineye maliktir. Mi- marî kudret ve kıymete gelince:

Arkadaş; sen ne gafil bir gazetecinin söy- lediği gibi, Sıhhiye Vekâletinin âdi bir kopya- cısısın, ne de bir Vekâlet binasından bir mek- tep çıkaran maskara...

Sen inkılâbı yapanın en has oğlusun.. Ve o- nu anlatacak adam senden başkası olmıyacak- tır.

Şüphesiz en büyük vazifemiz ve kıymeti- miz lnküâbı anlatmakta olacaktır. O, bu emri bugün vermedi ise yarın verecektir. Hazır ol- mak lâzımdır.

(33)

Vilâyetlerde malzeme ve işçilik rayici

Bu cetvel; Posta, T e l g r a f , T e l e f o n M ü d ü r i - yeti Umumiyesi B a ş m i m a r l ı ğ ı t a r a f ı n d a n ; y a - pılacak t a m i r a t v e yeni inşaat keşiflerine esas olmak üzere, v i l â y e t l e r belediyelerinden isteni- len m a l z e m e v e işçilik rayiçlerini g ö s t e ı m e k t e - dir.

Birçok resmî v e hususî müesseselerin v i l â - yetlerdeki yapı malzemesi v e işçiliği h a k k ı n d a - ki. İhtiyaçlarına y a r ı y a e a ğ ı düşüncesile bu cet- veli neşretmekteyiz.

Bununla beraber, diğer v i l â y e t l e r b e l e d i y e - lerinin, b u esas üzerinde kendi şehirlerindeki

vahit f i a t l a r ı t o p l ı y a r a k m e c m u a m ı z a g ö n d e r - dikleri takdirde m e m n u n i y e t l e neşredeceğiz.

D i ğ e r noktadan, b u cetvel, a y n i m a l z e m e - n i n bir şehirden, d i ğ e r şehre nazaran v a h i t f i - a t m ı n , birçok f a r k l a r göstermesi d o l a y ı s ' i e d i k - kati caliptir. Velhasıl belediyelerimiz m a l z e - m e n i n m e m l e k e t piyasasında m ü t e c a n i s bir f i - at arzetmesini t e m i n için, bu cetvelle alâkadar o l a r a k kendi belediyelerlndeki f i a t l a r ı bize bildirmekle v e dolayısile bunların neşrile; ç a - lışmalarına bir esas teşkil edebilirler.

Anadolu Vilâyetleri Belediyeleri tarafından tespit edilen işçilik ve malzeme rayici cetveli.

Toplıyan: Mimar Naci Cemal

Usta Amele Çimento (Torba) Tuğla Kum

(Anbar) Çakıl

(Anbar) Kireç Kereste m8

Demir Taş Kuru» Kuru, Kuru; Kuru, Kuru, Kuru; Kuru, Kuru, Kuru, Kuru;

Adapazar 150 50 170 1 100 100 2 2300-3000

_

180

Burse 150.200 00 175 — 120 120 1,25-1.5 3000 8 13ı>

Çanakkale 150 00 160 0.75 50 50 1 — — 160

Eskişehir 200.200 70-00 200 1 100 100 2 2600-3200 9 130 Giresun 150-200 50 180 1,25 — — 2,5 3500 10 250

G e y v e 150 50 200 1 50 — 1800 65

K o n y a 150-200 30-35 185 0,75 60 80 — 3200-4000 10 100 K a y s e r i 150-200 70 200 1,5 90 — 1,25 3500 12 130 Kastanıoni 200 50-60 — 2.80 200 300 1 1800.2000 12

Keşan 150 50 200 2 - - 2 — 60

Menemen 150 200 50-60 190 0.8 70 1,25 3000-6000 10 50 Manisa 120.-160 60 70 150 1 120 120 1 2500-3500 12 160*

M a l a t y a — — 220 1,2 200 220 3 3000 16 150 Mersin 200 80 200 •— 25 75 0,8 2500-3000 10 —

İsparta 120 40 220 0,7 27 1,5 3000 12 —

Sanısnn 150-200 G0-80 175 1,2 200 220 0,75 3000 8 — Ordu 150-200 40-60 1.25 — 1,75 3600~3500 8-9 — Ulukışla 150 45-50 150 1 60 60 1 2500-3000 7,5 Y o z g a t 150 50 250 1 200 200 2 4300 — 200

Rlaziz 100-200 40 270 l 80 80 3 4500 15 150

Zonguldak 150-250 60 80 150 1.25 30 90

»

3000-3200 4 100

(34)

H a b e r I e r

İhale

Kayseride, Sümer Bank tarafından inşa edilecek olan pamuklu mensucat fabrikası mühendis Abdurrahman Naci Beye ihale edil- miştir. İnşaat sekiz ayda bitecektir.

Tayinler

Mimar Süreyya Sait Bey Meraş Belediyesi mimarlığına tayin edilmiştir.

Mimar Kemal Fuat Bey; Tokatta (Savaş) yapı şirketi mimarlığını kabul ederek çalışma- ğa başlamıştır.

Mimar S a f f e t Zerdabi Bey Sümer Bankası fen heyeti mimarlığına tayin edilmiştir.

Mimar Bekir İhsan Bey N a f ı a Vekâleti mebani şubesi mimarlığına tayin edilmiştir.

Arkadaşlarımıza muvaffakiyet temenni ederiz.

Himayeietfal apartımanı inşaatı Ankarada Yenişehirde Gazi caddesinde Hima- yeietfal cemiyetine a i t arsa üzerine yapılacak apartıman binası 15 gün müddetle kapalı zarf usulile münakaşaya konulmuştur. İhale 10 ma- yıs 934 salı günü saat 15 te icra edilecektir.

Münakaşaya girecekler ehliyeti fenniye ve- sikalarım ve şimdiye kadar vücude getirdikleri ehemmiyetli inşaata ait fotoğraflar ve teklif edecekleri bedel üzerinden % 10 miktarında bir banka kefalet mektubunu, şartname ve muka- velename mucibince hazırlıyacakları diğer ev- rakı ihale günü saat 11 e kadar Ankara Hima- yeietfal cemiyeti riyasetine vermeleri. Himayei- etfal cemiyeti mezkûr inşaatın ihalesinde eh- liyeti ve iktidarı tebeyyün eden müteahhitler arasında tercih hakkını istimal hususunda ser- besttir.

Projeler ve evrakı fenniye Himayeietfal ce- miyetinden yirmi lira mukabilinde tedarik o - lunur. Yapılacak işler hakkında fazla izahat almak istiyenler İstanbul: Galata Danup han No. 26 da mimar Hüsnü Beye hergün müracaat edebilirler.

Polis ve jandarma mektebi projesi Ankarada inşa edilecek Polis ve jandarma mektebi projesini kazanan, mimar Reşat ve Edip Hikmet Beylerle ayni müsabakada ikinci gelen mimar Celâl Biçer Beylerin projelerini müştereken tâdil etmeleri, Dahiliye Vekâleti tarafından kendilerine bildirilmiş ve bu husus- ta bir mukavele aktedilmiştir.

Proje müsabakası neticesi ( A k a y ) idaresi tarafından, Yalovada inşa edilecek otelin projesi müsabakaya konulmuş- tu. Ahiren müsabakaya iştirâk eden projelere, bir jüri heyeti tarafından bakılmış ve neticede mimar Sedat Hakkının ( T ) rümuzlu projesi birinci, mimar Hüsnünün (Zümrüt) rümuzlu projesi ikinci addolunmuştur.

İnşaat

Ankarada yapılacak olan Polis ve Jandar- ma mektebi binasının inşası kapalı zarf usulile münakaşaya konmuştur.

Münakaşaya dahil olabilmek için taliplerin lâakal 250,000 liralık bir bina yapmış olması şarttır. Bu baptaki şartname ve proje Dahiliye Vekâletinde müteşekkil ihale komisyonundan alınacaktır. Teminatı muvakkate akçası 45,000 liradır. Kat'i ihale 30 nisan 934 pazartesi gönü saat on beşte Dahiliye Vekâletinde müteşekkil ihale komisyonunda yapılacaktır. Teklifname- lerin muayyen olan günde nihayet saat on dörde kadar makbuz mukabilinde komisyona tevdi edilmesi lâzımdır.

7° Müsabakalar

Birliğin müsabakalar açılması hususunda faaliyetinin memleketin her tarafında ve hü- kümet merkezinde büyük bir teşvik ve alâka jle takip edildiğni görmekle memnunuz. Güm- rük ve İnhisarlar Vekâletinin Yenişehirde Da- hiliye Vekâleti binası yanında yaptıracağı bina- sı için mimarlarımız arasında müsabaka ilân edilmiştir.

İktisat ve Tasarruf cemiyetinin sergi bina- sından sonra yaptıracağı milli bir eserin mi- marım müsabaka ile ariyan bu ilk Vekâletimizde karşı meslektaşlarımızın candan teşekkürlerini ifadeye borçluyuz.

Akşam yemeği

Birlik mimari kısmı mimar aileleri arasın- da danslı bir akşam yemeği tertip etmiştir.

Bu suare 19 nisan akşamı park oteli salon- larında verilecektir.

Konservatuvar binası İstanbul belediyesi şehrin yaptıracağı kon- servatuvar binası için müsabaka programını tanzim etmiştir. Hazırlanan şartların yakında mimarlara ilân edileceği haber alınmıştır.

Belediye bu proje jürisinde bulunmak üzere birlikten bir mümessil davet etmiştir.

(35)

İProje müsabakası

A n k a r a d a H i l â l i a h m e r karşısındaki köşeye yapılacak büyük bir a p a r t ı m a n ı n projesi 5 m a - yıs t a r i h i n e kadar müsabakaya konmuştur. B i - rinci m ü k â f a t 600 liradır. Şerait v e v a z i y e t p l â - nı İstanbulda m e c m u a m ı z idarehanesinden, A n k a r a d a Y e n i h â l 25 No. Celâl B e y d e n tedarik edilebilir.

T a s h i h ve itizar

G e ç e n sayımızdaki ( İ k a m e t g â h inşaatında h a r a r e t ) adlı yazı sehven gözden g e ç i r i l m e d e n tashihsiz intişar etmiştir. Bu yazıdaki yanlış- lardan d o l a y ı okuyucularımızdan v e yazıyı ( D B Z - 7 - 1932) den tercüme ederek tensik ve i k - m a l edilmek üzere müsvedde h a l i n d e m e c m u a y a g ö n d e r e n m i m a r H. A v n i B e y d e n af dileriz.

T r a b z o n d a Sinan i h t i f a l i S i n a m n 346 m c ı ö l ü m yılı T r a b z o n H a l k - vinde taziz edilmiştir. Y a p ı l a n i h t i f a l e büyük bir halk kütlesi iştirak e t m i ş ve merasimde, H a l k e v i reisi O s m a n Cudi, m ü h e n d i s Abdullah v e m u a l l i m M ü m t a z B e y l e r t a r a f ı n d a n S i n a n m h a y a t ı ve y a p t ı ğ ı eserler h a k k ı n d a k o n f e r a n s - lar verilmiştir

Güzel San'atlar Birliği K â t i b i U m u m i l i ğ i n d e n 1 — Evvelce M a a r i f Vekâleti t a r a f ı n d a n eski h a r f l e r l e verilmiş olan M i m a r h ü v i y e t v a - rakalarının yenileri ile değiştirilmesine t e v e s - sül edilmiş olduğundan eski h ü v i y e t v a r a k a l a - rını h â m i l olan arkadaşlarla şimdiye kadar h ü - viyet varakası a l m a m ı ş olan a r k a d a ş l a r ı n b i r - l i ğ i m i z e müracaatları.

2 — Y e n i h a r f l e r l e şimdiye kadar d i p l o m a - larını a l m a m ı ş olan azanın Güzel S a n ' a t l a r Akademisi m ü d ü r i y e t i n e ve birliğe m ü r a c a a t etmeleri.

Çatalcada

K o c a S i n a n m Büyükçekmecedeki, şaheser köprüsüne gidilerek o r t a m e k t e p müdürü T i m o - çin v e kaza k a y m a k a m ı Beyler t a r a f ı n d a n S i - n a n m eserleri v e h a y a t ı hakkında k o n f e r a n s verilmiştir.

Ğ a z i köprüsü

Belediye t a r a f ı n d a n Fransız mühendisi M . P j o u ' y a sipariş edilen köprü p r o j e s i h a k k ı n d a N a f ı a Vekâleti K ö p r ü l e r M ü d ü r i y e t i U m u m i y e - si h e y e t i f e n n i y e s i bir rapor t a n z i m e d e r e k l ü - sumsuz demir aksama ve bediî k ı y m e t l e r i n i n bu- lunmayışına itiraz etmiştir. Bu münasebetle biz, G a z i köprüsü i ç i n mühendislerimizin m e s - lekî kabiliyet v e ş e r e f l e r i n i beynelmilel â l e m d e t a n ı t a r a k yükseltecek bir müsabaka a ç m a l a r ı n ı t e m e n n i ederiz.

G a z e t e l e r d e n :

1 — Evvelce bazı nevakısın i k m a l i için i h a - lesi y a p ı l m ı y a n Ç e k i r g e ile n e f s i şehir a r a s ı n - daki şirkete a i t kaplıca ve otel b i n a l a r ı n a Ç e - kirgedeki vakıf m e m b a m d a n sevk ve isale o l u - nacak sıcak m a d e n î suların m e m b a t a m i r a t v e k a p t a j ı , Çekirgedeki f i l t i r a n t galeri ve K e n i k o t cihazları ile iki buçuk k i l o m e t r e y e y a k ı n hususî çelik O t o j e n k a y n a k ittisalli ve j i b l o t iltisaklı ve izolasyon t e r m i k tertibatlı borularla suların h a r a r e t v e havassı kimyeviyesini t a ğ y i r e t m e - den sevk ve isalesine ve otel binalarına v e h i d - r o t e r a p i dairelerine tevzi ve soğutma c i h a z l a - riyle hidroterapi tesisatı dahiliyesi kapalı zarf usulile m ü n a k a ş a y a konulmuştur.

2 — 3 m a y ı s 1934 tarihinde perşembe günü saat o n dörtte kapalı zarf usulile v e t a l i p l e r i n

"huzurile ihale edilecektir.

3 — M ü n a k a ş a n ı n şartları v e b i l û m u m plânları Bursada K o z a hanında 71 No. şirket yazıhanesinden (35) otuz beş lira mukabilinde t e d a r i k edilebilir.

4 — M ü n a k a ş a y a girecekler Güzel S a n ' a t l a r A k a d e m i s i n d e n v e y a M ü h e n d i s m e k t e b i n d e n alacakları ehliyet vesikasını ve şimdiye kadar vücude getirdiği e h e m m i y e t l i inşaata a i t f o t o ğ - r a f l a r ve sair izahatı v e m a k t u a n (5000) beş bin liralık t e m i n a t ı m u v a k k a t e mektubunu v e sicilli ticaretteki k a y ı t vesikasile .şerait v e m u - k a v e l e n a m e mucibince hazırlıyacakları e v r a k ı h a v i z a r f ı i h a l e günü saat 13,5 on üç buçuğa k a - dar yukarıda gösterilen adrese m a k b u z m u k a - bilinde t e v d i e t m e l e r i i l â n olunur. Fazla t a f s i - lât için yine mezkûr adrese m ü r a c a a t olunması rica olunur.

İmtiyaz sahibi: Mimar A. Ziya — Neşriyat müdürü: Mimar Abidin Matbaacılık ve Neşriyat T. A. Ş. - İstanbul KLİŞE KENAN

Referanslar

Benzer Belgeler

Sinemanın alemşumul bir surette inkişafı bü- yük şehirlerde sinema binaları ihtiyacını çoğalt- makta olduğundan yeniden bir çok sinema binaları inşa edildiği gibi, bir

Düyunumumiye ve Tıbbiye binaları gibi değil bir mimarî, büyük mizah şairlerimizin de- diği gibi boynuzlu bir mimarî veya Türklükle alâ- kasına sadece mukaddes

Açıklığın ortasında nıüsbet âna göre konulan demirler kısmen mesnet civarında kıvrılarak plâkın üst kısmına geçer- ler ve bundan maada meııfî an büyük oldu-

İlmî mahiyeti olmaktan ziyade umumi bir gö- rüşle yazılan bu makaleyi derçten maksadımız san'a- tımıza ecnebilerin bizden daha çok kıymet ve ehem-. miyet

Hint ısaıı'atı üzerinde çok mühim ve bariz tesirleri görülmüştür. Şüphesiz ki Türk saıı'atkârları ken- di memleketlerinden daha zengin bir saha bul- dukları cihetle

ğııııız gibi: taş ve tahtadan başka elinde inşaat malzemesi olmayan Yunanlının yine Allahma tapmak için yaptığı Akropolündün ve cihana azamet ve servetini

Muhakkak ki Rusyada inşa edi- lecek muazzam komünist saray ne, Seba melike d Belkısın sarayına, ııe de büyük Daranın ika- metgâhına benziyecektir, O halde san'atkârın

Yapıl- makta oldn inkilâp yalnız şehirlerde değil, doğrudan doğruya bir hars ve medeniyet inkı- lâbı olduğu için düşünüldüğü gibi, meselâ 12 inci ve 14 inci