• Sonuç bulunamadı

MİMAR AYLIK YAPI SANATI, ŞEHİRCİLİK VE TEZYİNİ SAN'ATLAR MECMUASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MİMAR AYLIK YAPI SANATI, ŞEHİRCİLİK VE TEZYİNİ SAN'ATLAR MECMUASI"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİMAR

AYLIK YAPI SANATI, ŞEHİRCİLİK VE TEZYİNİ SAN'ATLAR MECMUASI

7

Yazı ve resimler: izmir Gazi mektebi. Mimar Necmettin • Yalova C. H. F.

binası. Mimar Sedat İbrahim • SUmrük ve İnhisarlar Vekâleti müsabaka proje- leri. Mimar Sedat Hakkı, Seyfettin Naslh, Arif Hikmet, Burhan Arif, Aptullah Ziya, Behçet Sabri • İş Bankası sergisi. Dekoratör Selfthattln Refik • Çeşme abi- delerimiz. Mimar A. Kemalettin • Türk mimarı. Alftattln Cemil • Mimarlıkta ba- sitlik ve moda. Mimar Behçet Bedrettin B Modern bir tiyatro binası. Ahmet Adnan • Merdiven genişlikleri B Abide ve konservatuar proje müsabakası • Y ı l 1 9 3 4 İ s t a n b u l . F l a t ı 1 L i r a

(2)

O l

MİMAR

A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E T E Z Y İ N t S A N ' A T L A R MECMUASI D ö r d ü n c ü y ı l

19 3 4

İ s t a n b u l

(3)
(4)

G a z i İ l k m e k t e b i , i z m i r M i m a r N e c m e d d i n

Mektep Alsancakta yeni imar sahasının Kordondan görünen bir köşesinde inşa edil- miştir. Zemin sağlam olmadığından temellerde radyejeneral kabul edilmiş ve bina imbisat faslı müşterekelerile üç kısma tefrik edilmiştir.

İskelet, döşeme ve tavanlar betonarme ve bedrum katı duvarları moloz taşı, diğer katlar delikli tuğla ile yapılmıştır. Bodrum katı kız ve erkek çocuklara mahsus halâları, kalorifer da- iresini ve kışlık teneffüshaneyi ihtiva eder. Ze- min katında başmuallim, muallimler odası, iki iş odası, çamur ve elişleri, çiçek müzesi keza kâğıt işleri müzesi, yemek odası, iki sınıf bir konferans salonu, hademe odası ve depolar vardır.

Birinci katta 6 sınıf, bir okuma odası, iki veranda, ders vasıtaları odası, çalışma odası, gardrop, iki depo vardır.

Dersaneler daimi ışıktan istifade edecek mahallere yapılmış olup tekmil sınıflarda pen- cereler talebenin soluna isabet eder. Zeminden irtifaları 1.20 dir. Duvarlarda tecdidi hava de- likleri olmakla beraber bütün pencerelerin üst kısımları vasistas kanatlıdır. Pencere boşluk-

ları, dersane hacimleri yeni usullere göre tan- zim edilmiştir.

Dersane, elişi odaları, konferans salonu ve buna mümasil daimi oturulan yerlerde döşeme- ler rabutadır. Diğer yerlerde karosiman ferşe- dilmiştir.

Rabuta döşemeler üzerine bilâhare Linol- yom ferşolunacaktır. Mektep dahilinde mala perdahı sıva yapılmış ve köşeler yuvarlak çıka- rılmıştır. Harici sıva bediî sıvadır.

Dahilde renkler çocukların gözlerini yormı- yacak esmer renklerden intihap olunmuştur.

Halâlarda otomatik rezervuarlar vardır. Ço- cukların su içme muslukları otomatiktir.

Mektebin tenviratı indirekttir. Konferans salonu ayni suretle tenvir edilmiştir. Duvar ve tavanlar seda in'ikâsatına mâni olacak veçhile Mainer konstruksiyon sisteminde yapılmıştır.

İzmir Gazi ilkmekteb' Türkiye Cumhuriyeti dahilinde inşa olunan ilkmekteplerin en büyü- ğüdür. Son zamanlarda mektebi ziyaret eden Reisicumhur Hazretleri mektebi çok takdir bu- yurmuşlardır.

(5)
(6)
(7)

Mimar Sedat İbrahimin bir eseri olan bu bina Yalova gibi bir kaza merkezinin, ihtiyacı- na tekabül edecek derecede olup iktisadidir.

Mimar, sarfedilecek parayı nazarı dikkate

alarak, mutavazı, ayni zamanda haricen ciddî bir tesir veren bir eser meydana getirmiştir. Bir katlı olaıı fırka binasının mühim bir kısmı top- lantı salonuna tahsis edilmiştir. Diğer odalar, müdiriyet, kütüphane ve servisten ibarettir.

(8)

lükâfat. Maket ır Sedat Hakkı

G ü m r ü k l e r ve inhisarlar vekâleti binası proje m ü s a b a k a s ı

Maliye Vekâleti tarafından, birkaç ay ev- vel tanzim edilen Gümrükler ve İnhisarlar Ve- kâleti bina projesi müsabakasına 18 eser iştirak etmiştir. Müsabaka beynelmilel olduğu için ha- riçten de iştirak edenler olmuştur. Ayrıca şart- name mucibince kanunî formaliteleri tamamen ikmal edilmemiş olan bazı projeler, seçmeye iştirak ettirilmemiştir.

Muntazam bir şartname ile müsabakaya konulan Gümrükler ve İnhisarlar Vekâleti bi- nasının projesini neticede tamamen Türk mi- marları kazanmışlardır. Memnuniyetle kayde- diyoruz ki, ecnebi mimarların da iştirak ettik- leri bu müsabakada beş mükâfatın kâffesini Türk mimarları kazanmıştır. Memleket mimar- ları, evvelki müsabakalarda olduğu gibi bu mu- vaffakiyetle, tekrar memleketimizde mimarî bir varlık mevcut olduğu, yabancı mimarlara muh- taç olmadığımızı bir kere daha ispat ettiler.

Son senelerde, gerek devlet büyüklerinin gerek halkın, itimadına mazhar olan mimarlarımız, bu itimada lâyık olduklarını bu vesile ile bir daha göstermiş oluyorlar. Bu suretle memleket mimarlığı gayesine vâsıl olacaktır. Ve gene bu sayede memleket (Türk eser) elde etmiş ola- caktır. Bu vesile ile; müsabakayı hazırlıyan makama ve bu iş için çalışanlara teşekkür ve minnetlerimizi bildiririz.

Müsabakanın jüri heyeti aşağıdaki zevattan ibaretti.

Maliye Vekâleti Fen heyeti müdiri mühen- dis Hasan Hftdi.

Ankara İmar müdiri mimar Semih Rüstem.

Türk Mimarlar cemiyeti mümessili mimar asım.

Türk Mühendisler birliği mümessili mühen- dis Fuat ile Maliye Vekâleti erkânı.

Jüri heyeti; iştirak eden eserleri sıkı bir tetkik ve murakabeden sonra tasnif etmiş, şart- nameye en muvafık olan eserlere reyini vermiş- tir.

Reylerin tasfinin neticesinde birinciliği muallim mimar Sedat Hakkının projesi, ikinci- liği mimar İhsanın projesi, üçüncülüğü mimar Hüsnünün projesi, dördüncülüğü mimar N i - mettin ve Af fanın projesi,- beşinciliği mimar Seyfettin Nasıhın projesi kazanmıştır.

Müsabaka şartnamesinin maddei mahsusa- sında yazılı olmasına rağmen yeni Nafıa teşki- lât kanunu dolayısile Maliye Vekâleti Fen heye- ti lâğvedilmiş olduğundan, jüri heyeti raporunu mecmuamızda neşretmek kabil olamamıştır.

Ayni zamanda gerek mükâfat kazanan ve gerek iştirak eden bazı projeleri de temin etmek ka- bil olamamıştır.

(9)

! d |.:;.ii':i..(: (i !î İ İ u Ü f c f S Ö p r 4 q I S ™ Î D R . d "

p uudoooooododocd üJd • : a p c x n n r . rr: ı n r a n r l J f c a e n .

(10)

HH IH F

pi 3 r

ITI'

JJL 13 i ' 1 1

S rrj

:T~İ

• 0 ÜJ

- H S n İH n [rl k İti L

r r t

U

1

i

ı

"T 1

1 !

i | H : « 1 S Z î f f i î 3 0 «i», t a i • [il

M '~Ti: 1:1 • - • • - i n - i!

T

|_l mJ

M '~Ti: 1:1 : J

i

_L

j j ~7~

ü ,

" ' " f r ' i . " S F T ~ F F = n i I F T ^ I ^ P ' P - H - H - f c P - T ^ M F r

3 —J

H

d d $

- ı pj P

r

r

E F

- F ı — ı — i r i

P r t F

a d ı

d d d

e :

t , t

fe

t

_ _ _

3 —J

H

d d $

- ı pj P

r

r

E F

F İ H Fİ

pu

P r t F

a d ı

d d d

e :

t , t

fe

t

_ _ _

3 —J

H

d d $

- ı pj P

r

r

E F mm '

a d ı

d d d

e :

t , t

fe

t

_ _ _

3 —J

H

d d $

- ı

İ H ~ |C—i r - ' - f - -

1

| ' f-j-i : ı-j' - 1

i F

! !

t-j.~---.-f 3 —J

H

d d $

- ı ! ...

- 1

i r TZHİ

(11)
(12)

• H H ^

CT!

••= - )M r-r^] N J

i «

S

1 £

" -

1

| «

V. 3

2 I z

UJ

W s t)

fe £

9) O

£

İÜ " "

W O .

tf I £

| o Q Ş o

H

<

<

o - 10 a)

^ «S 3 t £

Z i

n

F 1 . c 4>

E- ® E "

c E co - E 3 >• Q (D J t

.E Mcö 3 w >,

m 5 co co

C (d

z ; <

UJ" ^ H ,, 'il '/.

I . t w d . . A n S h

1S3

93 ÜH

W «

(13)
(14)
(15)
(16)

' P R H R R R R R R R R R B 3 G 1 BjE 3 a E B B'B B'B'Ö'LI B 0 B B B S B B 9 E B B B H Ö B 3 B J S B B B B B B B BB 0 B B 3 B;

B B B B . H H B B R H H H H B R • • ' B'B B 3 •B'?B'lÖ'"0;B B 3 B E 3 B f ] .3 3 E B- 'B B 3 B,3 3;B'B Q B B B 3 B B | B 3 B B . 'B E 3 B.'B B'.B'B B 3 H B 3 3 DJj B S B 3

BE 3 a B BıB]

3 3 3 B B B'j :B B B 3 B BH

ijB]B]B E B 3 B 3 il Fi li i! El i E 3 3 S : P JB B'-.-B B 3'; •

r o ] [ _ T T 1 1 : : : : [ i z i z : !

D

u

u

İ ü l j

H İ=T H L

H n

ı t T ' t

ı n p

' H U

rHrr

1 1—İ M M

B . İ i f * ficnrgtry"anı:

U - J i l - J î A l 1- A

Mimar Behçet Sabri. Ön vc arka görünüş ve Kat plânlan.

(17)

F'4

İlk defa İş Bankası gibi, büyük bir müesse- senin on senelik mesaisini, giriştiği işlerin ne- tice ve hesaplarını halka göstermek üzere bir sergi açmak için dekoratöre müracaat ettiğini görüyoruz. Dekoratör, bu sergiyi umumi bir gö- rüş ile tertip etmiş her pavyona ayrı bir renk ve ziya tezyinatı bulmuş olmakla her kısmın ka- rakterini içinde teşhir edilen her eşyanın ma- nasını k;ym3tlendirmiştir. Pavyonları süsleyen elemanlar sergilerde bugüne kadar gördüğümüz lüzumsuz eşya veya orneman değil bankanın muhtelif şubelerde gösterdiği faaliyetin gra- fikleri, diyapozitif agrandismanları, fabrikala- ıa ait maketler, tasarrufu, itimadı, bankanın ilk sermayesini gösterir dekoratif panolarla yeni tezyini sanatların bugün aradığı karakter da- hilinde yalnız lüzumu olan elemanlarla kom-

poze "etmiş ve sergi heyeti umumiyesinde hâkim olan farklı renkler, umumi hatlar, en güzel bir kompozisyon içinde bulunmuştur. Salonları, pavyonları birbirine bağlıyan umumî koridor- lar düz renkle boyanmış bezlerle maske edilmiş yukarıda aldığı gizli bir ziya ile bu koridorlar güzel ve modern bir perspektifle uzamakta ve serginin ahengini tamamlamaktadır. Türk ser- giciliğinde görülen bu yenilik, sergicilik haya- tımızda bir muvaffakiyettir. Bu sergi bizi pana- yıra benzeyen umumi sergilerden kurtarmıştır.

Sırası gelmişken kaydedelim ki umumî sergiler millidirler. Millî sergilerde aranan daima umu- mî bir kompozisiyon ve umumî hatlar ve bun- lardan elde edilen en yeni ve güzel bir ahenkle millî zevklere cevap verecek bir şekil bul- maktadır. Umumî sergiler millî zevklerin ölçü-

(18)

leıidir. Her işte olduğu gibi sergi işleri de de- koratörlerin ve mimarların ihtisasına bırakıl- dığı zaman aranan yenilik ve millî zevkleri' gösterecek .bir güzellik bulunur.

Serginin tertibine gelince: Bankacılık pav- yonu; güzel bir perspektif teşkil edsn gümüş kolonlar, ayni zamanda reflektör olarak kulla- nılmış fonda duran bir Türkiye haritası üzerin- de bankanın, Türkiyedeki şubeleri ve kaidede

bankanın mücessem bir maketi görünmekte.

Bankacılığa ait yazılar ve grafikler bazı diya- pozitif agrandismanlar umumî dekoru en iyi şekilde temin etmekte.

Tasarruf pavyonu: Umumî fon yeşil. Antre- nin iki tarafında dünya istatistikleri, ortada halkımızı tasarrufa davet eden kübik bir hey- kel, solda ve sağda bankaya itimadı ve banka- nın yarattığı faaliyeti gösteren iki dekoratif

(19)
(20)

J^c ; İ r 'M

r t i j L J

pano. Fon'da, bankanın ilk sermayesini teşkil eden iki çuval paradan fışkırmış bir ağaç ban- kanın on sene içinde edindiği meyvaları göste- riyor. Bu panonun solunda ve sağında bulunan karikatürler pavyonun heyeti umumiyesile be- raber tasarruf fikrinin en iyi şekilde ifade edil- diğini gösteriyor.

Şeker pavyonu: Fon koyu mavi: Solda yeni güzel bir istatistik. Sağda T r a k y a pançarları.

Dinamik bir dekor Alpullu fabrikasının bir se- nelik verimini gösteriyor. Fon'da, şeker fabri- kası mektebi. Diyapozitif agrandismanlar. Şeker istihsalinin safhalarını gösteriyor. Yazılar ve grafikler bu pavyonda Türk şekerciliğini açık ve kuvvetli bir şekilde canlandırmış.

Sigorta, Yüniş, Pamukiş, Ormaniş, Camlş

pavyonları yeni yeni şekillerle biribirine tezat yapan ve bu tezatlardan husule gelen güzel bir ahenkle kompoze edilmiş grafikler bütün bu iş- lerin ehemmiyetini halka açık canlandırmakta.

İpekiş pavyonu: Gümüş dalgaların kabar- tılı fonu üzerinde zarif altın mankenler, siyah kaide de ipeklere bürünmüş koyudan açık ren- ge inen ve yalnız ipeklere has olan bu güzel renk akışları yukarıda aldıkları ziya içinde t e - cessüm etmiş. Heyeti umumiyesi bir pavyon değil zarif bir moda salonu. Sergi bu pavyonla tamamlanıyor, başlangıçtan itibaren anlattığı- mı? bütün pavyonlar yeni arayışla sergiden bek- lenen gayeyi en iyi göstermeğe m u v a f f a k olmuş dekoratör Salâhattin Refikin güzel bir eseri.

G. S. Akademisi seramik muallimi: İsmail Hakkı

(21)

Çeşme abidelerimiz.

M i m a r A . K e m a l e t t i n

Türkler, güzel san'atlarda kendi abidelerini çeşmelerle göstermiştir. Bizim çeşmelerimiz gü- zel ve tezyini bir eser olmakla kalmayıp ayni zamanda halkın ihtiyaçlarım gidermek fikrile vücude gelmiştir.

Ayasofya camii karşısındaki (Üçüncü Ah- met çeşmesi) yapıldığı tarihten şimdiye kadar belki kıymeti kadar bedelini çekmiş, dünyanın dört bucağından meraklı müdekkikleri, zairleri, âlimleri koşturup karşısına getirtmiştir.

Türk çeşmeleri, Avrupalıları, Amerikalıları, bütün dünya orkeploglarını hayran eden en değerli, en misilsiz eserlerdir.

Çeşme abidelerimizi şu suretle tasnif ede- biliriz:

1 — Türk mabetlerinde harim denilen sü- tunlu revaklarla çevrilmiş avlu ortasında bulu- nan .çeşmeli şadırvanlar.

2 — Mabet etrafını sarmış olan medenî manzumeler köşelerinde bitişik duran sebiller.

3 — Muhtelif mahallerde halka mahsus ufak çeşmeler.

4 — Meydanlarda dört tarafı açık büyük çeşmeler.

Koca Sinan, İstanbul su bentlerini yaptığı zaanan muhtelif semte 150 adet ayni motif ve ayni şekilde halk için zarif çeşmeler yapmıştır.

Sebiller, şadırvanlardan sonra büyük meydan- lar ortasında yapılan çeşme abidelerimiz şun- lardır:

1 — Valide Hatice Turhan Sultan çeşmesi.

Eminönünde şimdiki İş Bankasına bitişik- tir. Yalnız bir cephe üzerine olup arka ve yan yüzlerinin etrafı açıktır. Sakaf saçakları dört yüzü birden örter. Cephe köşesinde sebili, orta- da da çeşme mahalli vardır. Kitabesindeki ta- rihi:

«Keen hayren fisebil»

«1074» tür.

(22)

Hekim oğlu Ali paşa sebili

2 — Üçüncü A h m e t çeşmesi:

Ayasofyadan saray müzesine giden yolda sur methali olan (Babıhümayun) karşısındadır.

Çeşme dört yüzlüdür. Dört köşesinde çıkıntılı yarım yuvarlak sebil mahalleri olup yalnız a r - ka yüzdeki çeşme etrafında iki kapısı ve diğer çeşmeler yanında da nişler vardır. Öz tarzın

temiz ve seçilmiş ziynetlerile şekilleri, motifleri çok güzel ve kuruluş esası fevkalâde yüksek bir eserdir..

T a r i h i :

« A ç besmeleyle iç suyu Han Ahmede eyle dua»

(1141) dlr.

(23)
(24)

Azapkapıda Valide Salihe Sultan çeşmesi

A y n i tarihte Üsküdarda iskele civarında Mihrimah camii karşısında Üçüncü Ahmedin bir çeşmesi daha yapılmıştır.

T a r i h i :

«Bu şehri m a ile Sultan A h m e t eyledi serap»

(1141) dir.

3 — Topane çeşmesi:

Kılıçalipaşa camii karşısındadır. K ö -

şelerinde sebil mahalleri yoktur. Dört yüzlüdür.

Çeşmelerinin iki yanında nişler vardır. Sakafı yıkıldığı için mermerden işlenmiş silme taşları üzerine muhaddes ve uygunsuz, biçimsiz bir şe- kilde babalarla korkuluk çevrilmiştir. Bu çeşme- yi Üçüncü A h m e t başlamış, Birinci Mahmut ikmal etmiştir. [Melling'in eserinde sakalının ilk şekli görülür].

Edirnede Selimiye camlı şadırvanı

(25)

Kitabelerindeki tarihler:

«Sâyedip Sultan Mahmut etti icra zemzemi»

«İç abünabı kevseri hep ayni dilcudan hemen»

(1145) 3 — Valide Saliha Sultan çeşmesi:

Galatada Azapkapısında Sokullu camii ya- nındadır. Birinci Mahmudun validesi namına yapılmıştır. - plânında görüldüğü üzere - yüz kısmının orta sebil mahalli karın şeklinde ya- rım daire olarak sağ ve sol çsşmelerile beraber eserde adeta cephe letafetile ve lenasübile ince bir kadın remzi vardır.

Yalnız bakılmadığı ve korunmadığı için acınacak bir halde harabiyete yüztutmuştur.

Bu harap abidenin sol çeşmesi üzerindeki kitabede şair Vehbi'nin:

Bari mümtaz bir tarih eyleyip.

«Valide Sultanın iç hayrına ma»

(1145) dir.

4 — Hskimoğlu Ali Paşa çeşmesi:

Birinci Mahmudun sadrazamı olan Ali Pa- şaya aittir. Kabataş şeddi üzerindedir, dört kö- şe üzerine iki yüzlü sade güzel bir çeşmedir. Bu çeşmenin de sakafı sökülmüş mermerden olan saçak silmeleri üzerine çok çirkin ilâve bir kor- kuluk yapılmıştır. Yola bakan yüz kitabesinde:

«Yerinde oldu bina çeşmei Ali Paşa»

Sonra, deniz cephesinde olan her mısraı tarih düşen 12 satırlık kitabesinin sonunda da

«Ne dilcu çeşme yaptı fisebilullah Ali Paşa»

(1145) dir.

Hekimoğlu Ali Paşanın İstanbulda Cerrah- paşa jamiinin ayni plânında güzel bir camisi de vardır ve bu camiin etrafını sarmış olan mi- mari manzumelerin bir köşesinde, resmini ve plânını koyduğumuz güzel bir sebil görülür. Bu eserin harap şeklini İstanbul (Arkeİoji müzesi) restore ettiğim plânlar üzerine bu kere tamir ettirerek ihya etmektedir.

5 — Bereketzade çeşmesi:

Bu dört tarafı açık meydan çeşmesi değil- dir. Fatihin mezinl Bereketzade tarafından inşa edilmiş ve Birinci Mahmudun validesi Saliha Sultan tamir ve ihya ettirmiştir.

Galata kulesi kurbundadır. Çok ince İşlen- ır.ış bir eserdir. K i ^ b e tarihinde:

«İç Muhammet aşkına ma çeşmeden abızülâl»

(1145) dir.

Birinci Mahmut zamanında Beyoğlu Tak- sim çeşmesile Anadoluhisarında Küçüksuda Üçüncü Selimin annesi Mihrişah Sultan çeş- mesi ince san'atlı eserlerimlzdendir.

Üçüncü Ahmetten başlıyarak Üçüncü Os- mana kadar öz tarzımızda çok kıymetli çeşme abideleri devam etmiştir. Üçüncü Osmanın (mi- lâdî 1756 tarihinde) İstanbulda yaptırdığı (Nuruosmanlye) camisile beraber milli tarzın safiyeti kaybolmağa başlamıştır.

Bundan sonra barok, rokoko tarzında ye- nilikler görülerek bu tarzların da Türk kabili- yetine uygun zevki okşıyan tenevvüleri olmuş- tur. Meselâ elyevm Gülhane parkı karşısında Hamidi evvel sebili, İkinci Mahmudun Topa- nede inşa ettirdiği Nusratiye camiindeki çifte sebiller, Fındıklı camii önünde ve Dolmabahçe karşısmda bulunan sebiller gibi çok biçimli, şe- killeri, motifleri birbirne yaraşan güzel çeşme eserleriniz vardır.

Çeşme abidelerimizin ta Türk Selçukilerden itibaren devir, devir tarzlarına, kıymetlerine girişmek çon uzundur. Burada yalnız İstanbul- da gözönünde olan şu birkaç bellibaşlı çeşme eserlerimizi gözden geçirdik.

Dünün; hor totan ellerinde hep yazık olup giden bu bakımsız yadigârlara karşı bizim on- ları şimdi seve, seve korumak için titiz bir aş- kımız olmalıdır. Yalnız bu yürüyüşümüz kâfi değil. Bu varlıkları candan ihyaya çalışmalıyız.

(26)

Türk mimarı

İ s t a n b u l m e b u s u A l â a t t i n C e m i l

Ankarada Milli İktisat ve Tasarruf cemiye- tinin inşa ettiridiği Sergi Evinin bitmekte o l - duğunu bildiren gazete haberleri ayni zaman- da serginin mimarı olan Şevki Beyi bu m u v a f - fakiyetinden dolayı da tebrik etmektedirler.

Geçenlerde gene jandarma mektebinin plân müsabakasını kazanan iki genç Türk m i m a r ı - nın muvaffakiyetini okumuştuk. Gün geçtikçe, Türk gençlerinin ilim ve f e n sahasında kazan- dığı ciddî terakkileri büyük bir zevk v e şerefle kaydetmekteyiz. İlmi v e fenni olmıyan bir memleketin ileride ancak ilim ve f e n sahibi o - lan memleketlere esir olmaktan başka bir akı- beti olamıyacağını düşünerek gençlerimizin bu sahadaki terakkilerini hakiki kurtuluş alâmeti telâkki etmekte de gecikmemeliyiz.

Son zamanlarda genç mimarlarımızın gös- terdikleri muvaffakiyetlerin bizce bu umumî manasından başka bir de hususdyet ifade eden vaziyeti vardır. O da, mimarlarımızın tam bir himayeye lâyık olması, ve bu terakki yolunda daha da ilerliyebilmek için hatta bu himayenin ayni zamanda bir de zaruret halini almış b u - lunmasıdır.

Fikrimizi daha açıkça i f a d e etmek için söyliyelim; bu son taakup eden müsabakalarla da anlaşılmıştır ki memleketimiz mimarlık iş- lerinde ecnebi ellere muhtaç değildir. M e m l e k e - timizde birkaç yüzden fazla mimar var. V e bunların içinde işte ecnebilere rekabet ederek onlara müsabakada taş çıkaranlar da az değil.

Şu halde, devlet müesseselerinin bu m i m a r ki- fayeti, ve Türk mimarlarının muvaffakiyetleri karşısında ecnebi mütehassıs namile mimar kullanmamakta isabet vardır. Bahusus, müte- hassıs namını taşıdığı, f a k a t hakikatte kübik birkaç âdi bina plânını, onu da bir takım nok- sanlarile, yapmaktan başka büyük bir meziyeti olmıyan bazı haksız şöhret almış ecnebilerin Türk mimarlarına müsabakasız b i r vaziyette rakip olarak binlerce lira kazanmış olduğundan şikâyet eden mimarlarımızın haklı olabilecek- lerini de düşünebiliriz

İstanbul meb'usu Alâettin Cemil Beyin, Cum- huriyet gazetesinde çıkan bu namdaki makalesini aynen iktibas ediyoruz. Memleket muvacehesinde Türk mimarının vaziyetini çok gtlzel izah eden bu yazı bizim için pek kıymetlidir. (İnkılâp) mimarı kendi işi olan memleketin imarında sal&hiyet ve hak istiyor, diğer meslek ve ihtisaslar gibi kanuni himaye bekliyor.

Mimar Burada isim ve şahıs zikretmeğe lüzum görmeden; haklı şikâyet mevzularının bizce umumi olan mahiyetlerini nazarı dikkate alma- ğı da doğru bularak mimarlığımızın memleket ihtiyacına k â f i gelmeğe başladığım, v e onları teşvik v e himaye etmenin borcumuz olduğunu tebarüz ettirmek istiyoruz.

Bu mütaleamızda hiçbir vakit ecnebi ilim ve irfanına karşı alınmış bir vaziyet görmemek icap eder. Türkler kadar ecnebi ilim ve irfanına muhtaç milletler bugün dünyada azalmağa baş- lamıştır. Bizim noktai nazarımız; ilim v e İrfan sahasında memlekette t a m mevki elde etmiş Türklerin adetlerini çoğaltmaktır.

Türk iktisat ve menfaatini ancak Türkler bilir ve Türkler temin edebilir. Biz, memleketi- mizdeki binaların mümkün mertebe Türk m a l - zemesile yapılmasını isteriz!.. Bunu, hatta bazı ehemmiyetsiz ve bazan da şüpheli faikıyetlerine rağmen ecnebi malzemesine tercih etmekteki hakkımızdan kimse şüphe edemez. Biz, neye yapılacak bina ve enstitülerin damlarını üç beş senede eskiyecek ve değiştirilmeğe muhtaç ola- cak ecnebi malzemesile yapalım?!.. Neden m e m - lekete herhangi bir ecnebi mütehassısı plânı neticesinde durup dururken yüzlerce metre böyle manasız ve mukavemetsiz dam malzemesi girmiş olsun!., diye kendi kendimize sormağı lüzumsuz bulmuyoruz.

Hulâsa, memleketimizde bazı ecnebi m i - marlarının yaptıkları bellibaşlı binaların çok pahalıya malolmasından başka hiçbir meziyet kazanamamış olması bedbahtlığı karşısında Türk mimarlarının makul ve memleketini sever zihniyetle hareket eden plânlarım h e r zaman tercih etmekte bir dakika tereddüde düşmeme- liyiz. Böyle bir tereddüde uğradığımız zaman da tutacağımız yol bütün dünyanın kabul ettiği müsabaka yolu olmalıdır. O vakit, ilim ve ihti- sas serbestçe boy ölçüşür. Yoksa, umumi mües- seselerde, memleketimizde emsali Türk varken, on misli maaş veya ücretle ecnebi m i m a r ı kul- lanmakta hiçbir m e n f a a t tasavvur edilemez.

(27)

M i m a r l ı k t a b a s i t l i k v e

M i m a r B e ç e t B e d r e t t i n

m o d a

Bir san'atkâr için muvaffakiyet; kafasında uçuşan hayalleri bize en basit şekilde ifade etmesi- dir. Bir mimar; tasarladığı güzel şekiller içinden bize en basitini göstermelidir. Zamanın züppelik ve modasından kurtulan eser; muhitine uygun oldukça makbul ve mükemmel eserdir. Teamüle ve modaya uymıyan böyle bir eser modem çereve haricine çı- karılamaz.

Yirminci asır; mimara birçok yeni imkân- lar, makul vasıta ve çareler vermiştir. Eskinin tek tek pencerelerine karşı yeni inşaat; istedi- ğimiz tulde şerit pencere temin edebiliyor

Dahilî taksimatı, duvarlara tâbi olmadan istediğimiz eb'atta yapabiliyoruz. Duvarlar ka- lınlıkları ber katta ayni olabiliyor; çünkü du- var artık taşıyıcılıktan çıkmıştır. Duvarın vazi- fesi inşal değil tahaffuzidir. Göz, kulak yahut hararet için bir mâni olmaktan ileri gidemez.

Köşelerde direksiz pencere kullanılabilinir.

Kiremit çatının yerini düz damlar tutmağa baş- ladı. Ahşap doğramalar; yerlerini demire ter- kediyorlar. Merdiven penceresi, yukarıdan aşa- ğı yekpare olabilir.

Gerek harici görünüşteki ve gerek inşaat- taki bu birçok çarelerin arasında en mantıki- sini ve yerine uyarını bulmak; mimarın işidir.

Bunların hepsini bir arava toplıyan mimar, bir kompozisyon yapmış değildir. Mimarlıkta basit- lik ve sadelik esastır. En basit şekil; nisbetli ol- dukça her zaman güzeldir Hiç bir devir m i m a r - lığı, san'atkâra bukadar imkân v e serbestlik vermemiştir. Bunun için bugünkü mimarın va- zifesi çok zordur. Tekâmül etmiş mimar; bu va- sıtaları ayırdedecek k â f i kanaate sahip olan- lara diyoruz.

Ekserya görülen karmakarışık şeyler, bu imkânları yerinde kullanmasını bilmiyan m i - marların eserleridir. Bir mecmuada görülen ve hoşa giden e n güzel bir şekil bile yerini bulma- dığı takdirde, çok çirkin oluyor. İyi eser; basit- liğe inen, mantıktan uzaklaşmıyan, yerine uy- gun ve bir icat fikri taşıyan eserdir.

Genç bir rönesans mimarı bile bu işi yapa- mamıştır. Ona öğretmişlerdir ki rönesans bir

(28)

Bunlar birer vasıtadır. Ancak yerinde kul- lanıldıkça güzel olur.- Aksi takdirde yabancı ve gülünç olur, son zamanlardaki her inşaatta kullanılan verticalismus modası gibi...

Her yerde kullanılan bu unsurlar suiisti- mal edilmiş oluyor. Biz bugünün mimarını böy- le tanıyamayız. Günün mimarı; modanın ve şe- killerin hükümlerinden kurtulup makul v e m a - hallî orijinal şekiller elde eden mimardır.

Bizler modaya tâbi olmıyp cağız; arzumuz herşeyi en sade ve basit yapmak ve öyle g ö r - mektir.

Anadoluda, yapı yapan bir mimarı düşüne- lim. Bulunduğu vilâyette taş mebzuldür. M i m a r ; taş bünyesinin istediği şekli bulmalıdır. Düz ça- stü vardır. Mimar bu çember dahilinde muhay-

yilesini İşletecektir. Sütun, başlık vesair ele- manların tesbit edilmiş ve değişmiyen nisbet- leri vardır. Onları kullanmağa mecburdur. Bu vasıtaları aynen tatbik ederdi, o devir m i m a r - lığında böylece bir inzibat vardı.

Yirminci asır; böyle bir (stil) e sahip de- ğildir. Bu itibarla birçok yeni elemanlar, bazı mimarları aldatıyor. İntihap ve ifadelerinde, karmakarışık şekiller veriyorlar; acemi eserler meydana çıkıyor; hatta bazan gülünç oluyor.

Bugün mimarlığın moda olmuş birçok un- surları vardır. Meselâ köşe penceresi, merdiven yerinde kullanılan b o y ı u b o y m a cam pencere, saat kulesi birer ipfcilâ halindedir.

ır... İzmir Ziraat maktebi

21i

(29)

Tabiatte her malzeme kendi asaletini gös- termelidir.

Çelik inşaatı, demir pencereyi, sanayide da- ha ileride bulunan ve fazla çelik istihsal eden memleketlere bırakalım.

Şüphesiz öyle pencere, çelik, inşaat, blok duvar, hepimizin arzu ettiği elemanlardır. Y a - kın bir gelecekte Türk sanayi merkezleri te- şekkül edip te, inşaata lâzım ince malzeme yaptığımız zaman, şüphesiz Türk mimarlığı da daha nazik ve zarifleşmiş olacaktır.

Mimarlık san'atı memleketin diğer bütün san'atlarile muvazi gider. Bu bilerek fakrı ka- bul etmek değildir. Y a l n ı z modaya tâbi olma- dan nefsine hâkim olmak demektir.

Bütün bu mevcudiyetleri; eski Türk m i - marlığında görebiliyoruz. Eski Türk mimarlığı;

taşı ahşap, demiri alçı işler gibi yuğurmak ve şekil vermek küstahlığını hiçbir zaman göster- memiştir. Her unsur, yerinde kullanılmış m a n - tıkî ve maksada uygundur. Bugünün Avrupalı düşünüşüne ve mimarlığına bir önayak ve memba teşkil eden eski Türk mimarlığının kıy- meti; fikirler ve zamanlar değişse de ebedi ka- lacaktır. Y e n i Türk mimarlarının da eserleri, gelecek zamanlarda bu şekilde görünmelidir.

Bu olacaktır. Yalnız; bugünün mimarı (çok eski) Türk mimarının mevkiinde değildir.

Onun yegâne derdi; istidadım kemiren yegâne hastalık esersizllktir.

Eski TUrk mimarlarının eseri; maksat, ihtiyaç, mantık ve estetiğin eseridir, Topkapı sarayından bir enteriyör....

tı yapamıyoruz diye, betonarme veya taş, ahşap, kullanıldı yahut demir pencere yapamıyoruz diye; eserimiz modern olmaktan uzaklaşmış d e - ğildir.

Bu devirde beton kullanılır diye; ahşaba ve taşa beton çeşnisi vermekse; bilâkis büyük bir kusur olur.

(30)

Modern bir tiyatro binası.

( Neua Zürcher Zeitung'dan )

İsviçrede Zürich şehrindeki Korsotheater denilen tiyatro tamamen tadil edilerek 1 ağus- tos tarihinde açılmıştır. Y e n i hali ile bu tiyat- ro gerek dahili mimari gerekse sahne fenni noktasından mühim yenilikler göstermektedir.

Tadil işlerine 1933 temmuzunda başlanmıştı.

Eski bina aksamı hemen tamamen yıkılmış, merdiven tesisatı ile eski galeri de ortadan kal- dırılmıştır. Eski binanın mühim kısmının d e - mirden inşa edilmiş bulunuşu tadil işini çok ko- laylr-jtırmıştır. Çünkü, eski çelik iskeletin sade- ce şekli değiştirilmiştir.

Tadil işi mimar K . Knell ve F. Burckhardt taraflarından icra edilmiş, hesabatını da m ü - hendis Robert Naef yapmıştır. Duvar ve beton- arme işlerini Hatt-Haller ve Tuchshmid f i r m a - ları deruhte etmişlerdir. M i m a r Burckhardt bil- hassa salonların güzelliği işinin mes'uliyetini üzerine almıştı. Genç m i m a r yabancı memleket- lerde sahne fenni sahasında yaptığı esaslı t e - tebbulara istinaden göze çarpan seviyede bir iş başarmıştır. Bu tadilât ile ortaya konan yeni tiyatronun hususiyeti ağırbaşlılık i l e neşelilik arasında hoş tesir bırakmasıdır. Y e n i Korso t i - yatrosu, bir eğlence tiyatrosu olması ile icap eden bütün hassa v e görünüşe malik olmakla beraber ağırbaşlı bir tiyatro halini de almıştır.

Bu binadşı daha ziyade hafif sanat perilerinin İkamet edeceği, dahilî mimarinin her noktasın- da tebarüz ettirilmemiştir.

Cephe: Eski cephe, sadelik cereyanlarına kurban edilmemiştir. Damda teraça halinde lo- kanta yapılması tasavvurundan da masraf f a z - lalığı ve inşaat zabıtası mümanaatı dolayısile vazgeçilmiştir. Bu cephe işi önce oldukça e ğ - lenceli münakaşalara sebebiyet verdi. Cephenin üst kısmındaki gösterişli tezyinata v e üslûba bir donkişot mızrak', ile ve lüzumundan fazla ciddiyetle hücum edildi. Herhalde oskiye t a r a f - tar oldukları iddia edilemiyecek olan bir çok mimarlar da, haklı olarak, bu cephe tezyinatı- nın öylece bırakılması gayet makul olacağını ileri sürdüler; daha ziyade bu binada h a f i f v e eğlenceli temsiller verileceği için böyle şakrak tezyinatın aynen bırakılması pek uygun olacağı fikrinde idiler. Böyle bir cephenin aynen bıra- kılması binanın sakinlerinin h a f i f san'at peri- lerinden ibaret olduğunu anlatmakla hakikati ima etmiş olacaktı., ya i n c i l i k yapılmış olmıya- caktı. Cephe aynen bırakıldı.

Seyirciler salonu: Tadil edilmiş olan yeni Korso tiyatrosunun bu salonu ç o k güzeldir.

Hafif ve neş'eli halli bir salondur. Göze çarpan mimarî hususiyeti ise asma tavan ile alçı tezyi- natlı duvarlardır. Asma tavandan maksat mu- allakta imiş gibi görünüşüdür. Hakikatte tavan eskisine nazaran daha alçalmış olduğu halde, böyle muallâkta imi? gibi görünmesi yüzünden daha yüksekmiş gibi duruyor. T a v a n i l e duvar- lar arasındaki bir yarığın üstüne yerleştirilen elektrik lâmbaları gizli olduğundan farkedil- mez, sadece duvarların tezyinatı üzerine akse- den ışıkları görülür.

Bu salon şimdi de eskisi gibi icabında balo salonu vazifesini görebilecektir. Bu maksadı t e - min için iki kuvvetli mil tertibatı yardımile 200 m2 sathındaki mail zeminin ön t a r a f ı m icabın- da sahnenin seviyesine kadar yukarı kaldırmak imkânı elde edilmiştir. Bir düğmeye basınca, 25,000 kilo ağırlıktaki koca zemin yavaş yavaş ve farkedilmeden ön taraftan yükselmiye baş- lar v e sahne zeminile orkestra yerinin üstü ve salon cemini teşkil ederler. Aydınlık olan t a - vanda döner gözler açılmıştır ki buralardan dansedenler üzerine projektörlerle ışık gönde- rilir.

Meyilli olan zemin nihayet tarafında m e y - lini çoğaltır ve bir set halinde temadi ederek birinci katta yukarı avlu seviyesinde nihayet bulur. Bu set halindeki kısmın ortasında ferah, geniş bir merdiven vardır ki balo halinde, dan- sing İle tiyatro salonu arasında gidişgelişi ko- laylaştırır. Oturma yerleri gayet rahattır. San- dalyalar tamamen Horgen-Glarus ismindeki mobilya fabrikası tarafından imal edilmiş olup çok güzel bir tesir yapmaktadırlar.

Localar, iki taraftaki duvarlarda yapışıktır ve birbirine nazaran kademelidir. Mimarın l o - caları böyle kademeli tarzda yapmasından maksadı tavanın ve zeminin inhinalı hatlarına karş: bir mukabil ağırlık tesis etmektir.

Sahne: Sahne d e muhteşem surette büyü- tülmüş v e fennî hususatta da fevkalâde z e n - ginleştirilmiştir. Sabit sahne kemeri kaldırıl- mış, onun yerine istenildiği kadar büyültülüp küçültülebilen bir menfez kaim olmuştur. Pek enteresan bir küçültme tertibatı sayesinde bir kaç el hareketile sahnenin ağzı büyür veya kü- çülür. Müteharrik yan ayakları tenvir kuleleri haline getirilmiştir,

(31)

Bu tiyatroda bilhassa revü ve varyete prog- ramları gösterileceğinden sahnenin fazla mik- tarda makina tertibatına malik olması ve bu suretle bir takım inceliklerin tatbikına imkân vermesi icap ediyordu. Bu sebeple yeni yeni ma- kinalar konulmuştur. İnip çıkan büyük bir sah- ne yapılmıştır ki iki tane zemini vardır. Bu sah- ne ayni zamanda, seyirciler salonu altında bu- lunan sahne bodrumuna nakliye vasıtası olarak asansör vazifesini de görebilir.

Bir de sahne arabası vardır ki, sahnenin gerisinden ilerisine kadar gidip gelir, birkaç araba haline konulması da kabildir. Zengin sah- ne oyunlarında mühim bir rolü vardır. Korso tiyatrosunu modern tiyatrolar seviyesine yük- selten bu tesisat Zürich'de Tuchschmid ismin- deki demir imalâthanesinde ve Bâl şehrindeki Rüegger ismindeki makina fabrikasında yapıl- mıştır.

Demirden olan sahne perdesi de biriciktir.

İtalyan patentası olan bu kepenk, dünyanın bu tarzdaki en büyük kepengi olmak şerefini haiz- dir.

Sahnenin tenviratına çok ehemmiyet veril- miştir. 140 kilovat olan umum tenviratın yarısı sahneye İsabet eder. Esas sahne tenviratından başka, seyirciler salonunda bulunan bir projek- tör grupu da sahneye tevcih edilmiştir. Daha ziyade varyete numaraları gösterilecek olan böyle bir sahnede herşeyden evvel iki mühim ihtiyacın gözönünde tutulması icap ettiği büyük bir isabetle takdir edilmiştir: Musiki ve ışık.

Lokanta kısmı:

Lokanta kısmı da esaslı surette tadil edil- miştir. An'anevî bir mahiyette bulunan Parisin Cafe-Restaurant'lan gibi duvarlar boyunca koltuklar ve küçük masalarla bezenmiştir. Lo- kantayı tiyatronun holünden ayıran bir büyük cam duvar fazla miktarda ışık temin ediyor ve hoş mimarî bir ferahlık ta veriyor. Onun yerine bir taş duvar yapılmış olsaydı pek ağır bir tesir verecekti. Lokantanın yanında ufak bir de Kor- so-bar vardır ki bütün gün açık kalacaktır.

Dansing:

Birinci kattaki eski bar yerine barlı bir dansing yapılmıştır. Gri ve bej renklerde büyük bir salon olup 120-150 kişiliktir. Duvarın ke- merli bir noktasında Parisli sürrealist Max Ernst'in bir tablosu hakikî bir ziynet haille durmaktadır.

Vezne holüne girerken de güzel bir dekorla karşılaşılır. Mavi tavanla vezne köşkünün üs- tündeki aynalı tezyinat hoş bir surette imtizaç etmişlerdir.

İklim tanzimi:

Korso tiyatrosunda hususi bir fen tertibatı vardır ki, pek dikkate lâyıktır. Otomatik iklim tanzim tertibatı. Bazı Avrupa memleketlerinin büyük tiyatro, sinema, mağaza ve sigorta bina- larında tatbik edilmekte olan bu tertibat çok muvaffak olmuştur. Korso tiyatrosu bu modern tesisat sayesinde yaz kış ayni ferah ve temiz hava şeraiti içinde bulunabilecektir. Havanın harareti tanzim edilecek, sıhhî noktadan icap eden miktarda rutubet havaya katılabilecektir.

Böyle bir tesisatın esas makinaları şunlar- dır: Aşağıda bodrumda bir vantilâtör vasıtasi- le dışarıdan taze hava emilir ve tiyatrodan ge- len havanın bir kısmile karıştırılır. Bu hava halitası bir yağ filitresinden geçerken tozdan temizlenir. Bu suretle hava temizlenmiş olur- sa da henüz icap eden rutubeti ve serinliği havi değildir. Bunları da iktisap etmesi için, içinde yüzlerce memeden yelpazeler gibi soğuk su- lar fışkıran kamaralardan geçirilir ve ha - va bu suretle yıkanır, serinlenir. Havanın bu kamaralardan ne fazla serin ve ne de fazla rutubetli olarak çıkmamasını temin eden oto- matik kontrol tertibatı da vardır. Artık ferah- latıcı bir hal almış olan hava seyirciler salonu- na gider ve bu gidiş şöyle olur: Tavandaki kü- çük yarıklardan salona nüfuz eder ve yavaş yavaş seyircilerin üzerine doğru iner; sonra oturma yerleri altından tekrar emilir. Dediği- miz gibi bu iklim tanzimi işi otomatik surette, kendiliğinden cereyan eder. Hararet ve rutubet

(32)

tanzim eden aletlerden, motörlerden, supaplar- dan ve hava klapelerinden mürekkep bir cihaz bu işi kendi kendine temin eder. Bu cihaz bir kere tahrik edildikten sonra artık insan eline hiç lüzum yoktur.

Serinleştirme tertibatı bilhassa yazın pek kıymetlidir. Muhtelif memleketlerde bu tarzda tesisat yapmış olan 500 müessese birdenbire ölü mevsimden kurtulduklarını görmüşlerdir.

Çünkü halk yazın sıcak günlerde bilhassa bu serin salonlara iltica etmektedir.. Carrler tesi- satı denilen bu tertibat fennin son muvaffaki- yetlerindendir.

Zeminler ve kısmen duvarlar modern ve faslı müştereksiz linoleumla döşenmiştir. Bu suretle salonun heyeti umumiyesine ayrıca bir güzellik verilmiş ve temizleme işi de kolaylaş- tırılmıştır.

Yapı ve yollar kanununda merdiven genişlikleri.

933 haziranmdanberi tatbika konulan yapı ve yollar kanununun; merdivenlere ait olan 39 uncu maddesinde basamakların uzunluğu umumî binalarda (1.5) metreden aşağı olmıyacağı şeklinde kaydedilmiş olduğundan, bir seneden- beri, belediyeden ruhsatnameleri alman küçük iki daireli apartımanlarda bile merdivenlerin genişliği (1.5) metrodan aşağı yaptırılmamakta- dır. Kanunda apartımanlann -büyüklü ve kü- çüklü veya her katta çift daireli olup olmadığı hakkında bir kayıt ve_ tasrihât mevcut olmadı- ğından; belediye fen heyetleri, kanuna uymuş ol- mak maksadile - umumî binalarda en aşağı bir buçuk metre - kaydini nazarı itibare alarak hareket ediyorlar. Apartımanları umumî bina- lardan addetmek doğru değildir. Ayni zamanda apartımanlar büyüklük itibarile sınıflandırıl- mamış oldukları için; (1.5) metro genişliğindeki merdivenler; en küçük apartımandan, her ka- tında İki üç daire olanlara kadar alesseviye tatbik ediliyor.

Bu sebepten küçük apartımanlarda merdi- venlere tahsis edilen sahalar; apartımanm sa- lonlarından daha büyük bir saha işgal etmekte olduğundan bu mecburiyet ayni zamanda ikti- sadî değildir.

. Son zamanlarda yapılan projelerde; m i - marlar mecburen kanunun tahdit ettiği asgarî eb'adı merdivenlere vermektedirler. Bu suretle bu asgarî eb'adm verdiği şekil ekseriya dairevî

olmaktadır. Diğer Avrupa memleketlerindeki belediye kanunlarında merdiven eb'atları hiç bir surette bizim yapı ve yollar kanunu ahkâ- mına uymamaktadır. Alman kanunları geniş- likte ısrar etmiyerek, bilhassa sahanlıklı mer- divenleri icbar etmektedir ki bu daha iyi ve mantıkîdir.

Şayanı dikkat olan nokta kanunda mer- divenlerin sahanlıkları hakkında hiç bir kayit bulunmamasıdır. Projelerde, mimar- lar asgarî eb'adı kullanmak mecburiye- tinde kalıyorlar. Bu asgarî eb'adm verdiği şekil daima müdevver merdivenleri doğuruyor. Bu sebeple bir kattan diğer kata çıkılırken merdi- ven sahasından kazanmak için sahanlık yapıl- mamaktadır. Halbuki katlar arasında sahanlık- lı merdivenler diğerine daha şayanı tercihtir.

Alman kanunları bilhassa sahanlıklı merdiven- leri tercih eder ve yapılmasını mecburî kılar.

Fransız kanunlarında da apartımanlarda 1,5 metro gibi fazla genişliklere mecbur eden mad- deler yoktur.

Dahiliye Vekâletinden, mezkûr kanunun 38-39 uncu maddelerinin tefsir edilerek, apartı- manlann umumî binalardan addedilmemesini ve sınıflandırılarak küçük ve bilhassa her ka- tında müteaddit daireleri olanların ayırdedile- rek, bu esaslara göre merdiven genişlikleri ve- rilmesini temenni ederiz.

(33)

16 mart şehitleri âbidesi ve konservatuar binası proje müsabakası

Umumî şerait:

1 — İstanbulda Şehzedebaşmda merbut harita- da gösterilen saha dahi.'inde bir konservatuvar ti- yatro salonu ile 16 Mart Şehitleri abidesi ve mey- danın tanzimi projeleri için İstanbul Belediyesi ta- rafından bir müsabaka açılmıştır.

2 — Bu müsabakaya bllâ kaydüşart her mimar ve mühendis bir heykeltraş ile birlikte veya mün- feriden iştirak edebilir.

3 — Müsabaka müddeti 25/11/1934 tarihine ka- dardır.

4 — Bu müddetin hitamına kadar projeler be- hemehal İstanbul Belediyesi evrak müdiriyetine tes- lim tarihi ve tevdi edüen projeye ait parçalarının adedini müş'lr bir makbuz mukabilinde teslim edil- miş bulunacaktır.

5 — İstanbulda bulunmıyan müsabıklar bu

müddetin hitamına kadar behemehal eserlerini pos- taya tevdi etmiş bulunmaları lâzımdır.

Ayni zamanda projelerin kabul edümesi için postadan alacakları tesellüm makbuzunun tarih ve numarasının tasrihi suretile keyfiyeti iadeli taah- hütlü olarak bir mektupla Belediye riyasetiye bil- dirmek mecburiyetindedirler.

6 — Hakem heyeti müsabaka müddetinin hita- mından 10 gün sonra toplanarak azamî iki hafta zarfmda mesaisini ikmal ve neticeyi gazetelerle res- men ilân edecektir.

7 — Müsabaka müddetinin hitamından sonra gerek postaya ve gerek İstanbul Belediyesine veri- len projeler hiç bir suretle müsabakaya dahil ola- 8 — Teslim edilen projeler üzerine imza, isim ve adres konulmıyacak, yalnız bir rümuzla proje sa-

(34)

hibl kendi eserini imzalıyacaktır; mezkûr rümuzun projeye ait bilûmum parçalar üzerinde aynen bu- lunması şarttır.

Üzerinde rümuzun bir aynüe (isim) kelimesi yazılı olan bir kapalı zarf dahilinde proje sahibinin kendi sarih adresi, isim ve imzasının muhtevi bu- lunduğu bir tezkere bulunacaktır. Müsabakanın hi- tamında yalnız müsabakayı kazananların (isim) zarfları açılır. Ve diğerlerininki eserlerüe birlikte kapalı olarak jüri kararından sonra bir ay zarfında sahiplerine iade edilecektir; eserlerin iadesini müm- kün kılmak için üzerinde rümuzun bir aynile (Aeres) kelimesi ve dahilinde mimarın eserinin iadesini ar- zu ettiği adres yazılı ikinci bir zarf daha verilmeli- dir.

9 — Hakem kararları kafidir.

10 — Hakem heyeti İstanbul Vali ve Belediye re- isinin riyasetinde aşağıda yazılı zevattan teşekkül edecektir.

1 — Yüksek Mühendis mektebi muallimi Fikri Bey 2 — Güzel San'atlar Akademisi profesörü Mösyö Egli

3 — Mimarlar birliğinden mimar 4 — Mühendisler birliğinden mühendis 5 — Belediye P. H. müdürü Yusuf Ziya Bey 6 — Belediye F. H. inden inşaat müdürü Ziya Bey

8 — Mimar

9 — Şehir Tiyatrosu rejisörü Ertuğrul Muhsin Bey

10 — Konservatuvar muallimlerinden Cemal Re- şit Bey

11 — Konservatuvar müdürü Ziya Bey 12 — Konservatuvar muallimlerinden Hasan Fe- rit Bey

11 — Hakem heyeti azasından her birinin bir reyi vardır. Projeler tetkik edildikten sonra kazan- dıkları rey sırasile tasnif edilecektir.

12 — Müsabakalar için üç derece tayin edil- miştir.

Bina için Abide için 1 inciye 2,500 Ura 1000 Lira 2 inciye 1,000 Lira 500 Lira 3 üncüye 750 Lira 200 Lira Bundan başka üç proje de iki yüz ellişer lira bedelle satın alınacaktır.

14 — Mükâfat kazanan projeler bilâ kaydüşart Belediyenin malı olacaktır. Dilediği gibi tatbik sa- lâhiyeti Belediyeye aittir. Dilerse kat'î proje ve taf- silât resimlerinin tanzimim proje sahiblle görüşüp ona ihale edebilir. Fakat bu hususta kat'î surette bağlı değildir.

15 — Mükâfat kazanan projelerin sahipleri mü- kâfatlarını bir ay zarfında tamamen Bslediye vez- nesinden alacaktır.

16 — Jüri heyeti kararından sonra 15 gün müd- detle müsabakaya dahil olan bilûmum projeler bir sergi halinde teşhir edilecektir.

Müsabaka için talep ediiett projelerin nevi ve cinsleri

17 — Verilmesi lâzım gelen projeler aşağıdaki evrakla bir maketten ibarettir:

1 — Umumî vaziyet plânı. 1/500 2 — Meydanm tanzimi ve abide plânı. 1/200 3 — Bina ve abidenin etrafile birlikte

mıket. 1/200 4 — Kat plânları. 1/200 5 — Cepheler. 1/200 6 — Lüzumu kadar miktarda umumî

makta. 1/200 7 — Tiyatro salonunun ve sahnesinin 1/100

mikyasında tulânî ve arzani miktarları.

8 — Binanın sureti tertibine^ neler düşünül- düğü v-e tasavvur edilen inşaat tarzı ve muhtelif aksamm ne malzeme ile yapıldığını bilhassa konser salonu akustuği ve ses tecridi sistemini mübeyyin bir rapor.

9 — Hesabı kolayca kontrolü kabil şekilde bi.

nanm hacmi; resimlerin orijinalleri mukavva üze- rine yapıştırılmış ve düz olarak verilecektir. Bu re- simlerden maada hiç bir resim kabul edilmiyecek ve resimler düz çizgiden ibaret olup boya ve saire ile tezyin edilmiş olmıyacaktır.

18 — Abide için şerait:

Abids 16 mart 920 şehit askerlerimizin tezkârı namı için olup şekli ve "tarzı artistlerin ilhamına bı- rakılmıştır.

Meydandaki mevki tesbit edilecektir. Mimar ve mühendisler bu husus için bir heykeltraşla işti- rak edebilir ve müşterek namla proje verebilirler.

İştirak halinde Csim) zarfı içinde mükâfatı al- mıya kimin salâhiyettar olduğu kanunî şekilde tes- bit edilecektir.

Proje tanziminde nazarı dikkate alınacak esaslar 19 — Konservatuvar ve tiyatro salonu bir tek bina kütlesi dahilinde tertip olunacaktır. Bu ter- tipte şunların nazarı dikkate alınması şarttır.

a — Salon ve Konservatuvar binaları yeıcdîğe- rinden tamamen müstakil olarak tertip olunacak ve birine ait olan kısım diğeri tarafından kullanıl- mıyacaktır.

b — Bu istiklâllyet idare cihetinden olduğu gi- bi yekdiğerine gürültü ve seslerin geçmesine mâni olacak tecrit tedabrinin yapılması da şarttır.

c — Her iki müesseseye hariçten girip çıkmak mümkün olmalıdır.

d — Konservatuvar ile tiyatro salonunun yek- diğer'ne iltisakettirecek ara kapıları olacaktır; bu kapılar açüırsa binalar tamamen birleşecek ve ka- pandığı takdirde birbirinden tamamen tecrit edil- miş olacaktır.

Konser salonu

20 — Tiyatro salonu balkonla beraber 800-900 k'şi istiabına göre tanzim olunacaktır. Salonun ter- tibinde şunlar nazarı dikkate alınacaktır:

a — Salon esasen tiyatro salonu olup opera, operet, komedi oynanmasına ve konser salonu ve

(35)

sinema salonu olarak kuilanümaâına da elverişli olacaktır; bunun için:

1 — Salon kademeli olmıyacak.

2 — Seksen kişi istiap edecek orkestra mahalli bulunacak.

3 — Salonun eb'at ve teşekkülü akustik kavai- dine en mutabık olacak ve sinema salonu şeraitine de uygun olacaktır.

b — Parter meyilli olmakla beraber düz ayak qlacaktır;

c — Sahne kısmı ve seyircilere mahsus mahal sokaktan ve Konservatuvardan gelen gürültüden ve seslerden sureti kat'iy;'.le iecr t edilmiş bulunacak- tır.

d — Büfe, gardrop, erkek ve kadınlara ayrı ayrı tuvalet mahalleri bulunacağı gibi takriben 150 m*, zengin bir (Fumoir) ve zem'n katında gişe- ler vs bir giriş kolu bulunacaktır.

e — Tiyatro salonu Belediye nizamnamesin'n mevaddı mahsusasına uygun olacak ve ilâve edile- cek makine daires'nin salonla alâkası olmayıp ha- rice çıkan ayrı bir merdiveni olacaktır.

f — Tiyatro salonu kısmının münasip yerinde müdür için 25 m2. muhasip için 15 m2 kâtip iç'n 15 m2. rejisör için 15 m*, hademeler için 3X12 m2 odalar yapılmalıdır. (Bütün bu eb'at takribi o- larak kaydedilmiştir.)

g — Kütüphane, koleksiyon odaları, büyük ki- tap ve nota salonu, kütüphane memuru odası, yan- gın nöbetçisi odası.

21 — Orkestra mahallinden doğrudan doğruya bina dışarısına çıkılabilmelidir. Orkestra mahalli- nin iki tarafında mevcut olacak mahreçlerden birer büyük odaya geçilmelidir; bu odanın eb'adı takri- ben 2X40 m*, olacaktır ve buradan müzisyenlere ait büfeye ve tuvalet mahallerine gidilebilmelidir.

Orkestra mahalli her zaman 80 kişilik müzik heyeti bulunmıyacağından icabında tiyatroya yer terket- mek üzere küçülerek tertibatı havi olması şayanı arzudur.

22 — Sahne: Sürme sahne esası üzerine tertip olunacak ve ayni zamanda kolayca konser mahalli haline kalbedilmesi mümkün olacaktır, sahne şu teferruatı İhtiva edecektir.

a — 4 adet 16 m*, lik küçük, 6 adet 20 m2. İlk artist makyaj odaları.

b — Korist giyinme odaları 2 adet 2X25 m2, eb'a- dmda salon ve yine 2 tane 2X25 m2, eb'adında balet giyinme odası.

c — Hey eti umumiyeye ait 60 m2, fuaye, d — Kadın ve erkeklere alt (tuvalet) ve duş ma- halleri.

e — Sahne müdürüne 15 m2., Elektrikçiye 15 m2-, muhafazasına ait 25 m2, eb'admda oda.

f — Ya Sahnenin altında veya civarında fakat her halde sahneye yakın bir yerde dekor ve sahne malzemesinin muhafazasma mahsus 2X100 m2, eb'a- dmda iki büyük depo ve 80 m2, eb'admda büyük bir

atelye bulunacaktır. Depoların hariçten kapısı olacağı gibi yangına karşı lâzımgelen bil'umum tedabir alı- nacaktır. Geniş bir gardrop 50 m2, eb'adında olacak kadın ve erkeklere mahsus 15 m2, eb'admda makyaj memuru odası ve 15 m2, bir terzihane.

g — Koro için bir büyük stüdyo 100 m2, ve balet stüdyosu için de 80 m2, solistler için 3 küçük stüdyo 3X15 m2.

h — Sahnenin her tarafında yangın için itfaiye tes'satı olacaktır. Sahnenin hariçten methali bu- lunmalıdır.

İ — Sahne ve salonun en asri bir şek'lde tenvir edilmesi de düşünülecektir.

Konservatuvar

23 — Konservatuvar binasında istenilen aksam şunlardır:

a — Methalde bir kapıcı odası ve meskeni için 70 m2, o civarda gardrop için 15 m2, büfe 20 m2, kadın ve erkek talebe bekleme salonu 2X250 m2.

b — Bodrum katında depolarla kalorifer daire- si ve kömürlük ve elektrik santralmdan maada:

1 — Adet 80 m2, eb'admda büyük dans salonu.

1 — Adst 80 m2, eb'admda büyük salon.

Diğer katlarda 10 adet 20 m2, eb'admda saz o- dası.

2 — Adet 30 m2, eb'admda piyano ders odası.

2 — Adet 40 kişilik ve içinde ufak sahnesi olan oda 2X60 m2.

1 — Adet 100 kişilik ve orkestra talim salonu için 100 m2, eb'atta bir mahal.

1 — Adet 40 m2, ebadında imtihan odası.

2 — Adet 2X40 m2, eb'adında 25 kişilik takrir dersanesi.

c — Müdür için 25 m2, eb'admda bir oda.

İntizar odası İçin 15 m2, eb'admda bir oda.

Muhas'p için 20 m2, eb'admda bir oda.

Kâtip için 15 m2, eb'admda bir oda.

Kâtip için 15 m2, eb'admda bir oda.

Daktüo için 10 m2, eb'admda bir oda.

Kütüphane İçin 150 m2, eb'adında bir oda.

Müze için 40 m2, eb'admda bir oda.

Alâtı musikiye muhafazası için 25 m2, bir oda.

İçtimalar İçin 40 m2, eb'adında bir salon.

d — Her katta kadın ve erkek ayrı tuvalet ma- halleri yapılacaktır.

e — Dersane kapılarından ve koridorlar merdi- venlerinden kuyruklu p'yanoların geçebilmesi hesap edilmelidir.

f — Konservatuvarda da lüzumlu piyeslerin se- se karşı tecridi düşünülecektir.

g — Yukarda yazılı bilûmum eb'at takribi ola- rak konmuştur.

Mühim: Bina mimarisi ve inşa tarzı asri zevk ve fennî şartlara uygun olacağı gibi mahalli karek.

tere aykırı düşmemeUdlr.

Umumî ve harici manzarasında üslûp itibarile binanın şahsiyeti ve hususiyeti göze çarpacak de- recede olmalıdır.

(36)

H a b e r l e r

— T a y i n :

Erzurum vilâyeti Hususî idaresi mimarlığı- na (250) lira ücretle mimar Hüseyin Bey tayin edilmiştir. M u v a f f a k i y e t temenni ederiz.

— Zonguldak yarı kok; Paşabahçe şişe ve cam, İzmit kâğıt fabrikaları, inşaatını, M e h m e t Galip ve İbrahim Galip Beylerin inşaat İdarei Fenniyesi Şirketi tarafından yapılmaktadır.

— Şehir plânlan

1 — A y d ı n Vilâyetine merbut Çine kazası- nın şehir haritası yapılacaktır.

2 — Müddeti münakaşa 20/8/934 tarihin- den itibaren 10/9/934 tarihine kadar devam et- mek üzere 21 gündür.

3 — Talipler % 20 depozito akçesi veya o miktar banka teminat mektubu ibraz etmek üzere münakaşaya iştirak edebilirler.

4 — Münakaşa alenidir. Şartnamesi İstan- bul Şehremaneti f e n işleri müdirıiystine gönde- rilmir olduğundan talipler izahat almak ve şartnameyi görmek üzere Şehremanetine müra- caat etmeleri.

— Çimento fiatları ve ( S i m e r ) yol:

Sivas - Erzurum hattı müteahhitleri tara- f ı n d a n mezkûr hat sınaî i m a l â t ı ihtiyacı için, şark vilâyetlerinden birinde bir çimento fabri- kası tesis edilecekti. Haber aldığımıza nazaran son zamanlarda, mezkûr grup ile Türkiye çi- m e n t o tröstü arasında bir mukavele aktedil- miştir. Tröst bu mukaveleye nazaran grupa çi- mento fabrikası inşa etmemek şartile; fiatlar üzerinde % 40 tenzilât yapmaktadır.

— Ordu şehri müstakbel plânı yapılacaktır.

Belediye tarafından ilân edilmektedir.

Turhan Sultan çeşmesi ve sebili Eminönünde, İş Bankası binası köşesindeki Turhan Sultan sebilinin kurşun kaplamaları sökülerek sarkmağa başlamıştır. Çok kıymetli ve çok temiz- bir Türk üslûbuna malik olan se- bilin tamiri için Müzeler müdiriyetinin nazarı dikkatini celbederiz.

Y a p ı malzemesi senayii

Sümer Bank t a r a f ı n d a n kurulmakta olan, yarı kok, şişe ve kâğıt fabrikalarının istihsal edeceği mevat arasında; yapı sanayiine yarıyan

222

malzemede bulunmaktadır. Y a n kok fabrikası işliyeceğl, kömürden; yapı ve yollarda kullanıl- makta olup ve mürekkebatı katrandan ibaret olan (izolasyon) maddeleri istihsal edebilir.

Bunları, hususî dozajlarla birer spesyalite olarak hazırlamak için, fabrikalarda ayrıca ufak tesisata lüzum vardır.

Şimdilik yalnız şişe yapacak olan, Paşa- bahçe fabrikasında; camdan başka, modern mimaride kullanılan ve pek taammüm eden, kalın tavan camlarının da i m a l edilmesi kabil olacaktır.

Kurulan fabrikalardan yapı malzemesi ci- hetinden bu suretle istifade edilmek kabil ola- caktır.

— Y e n i bir kontrplâk fabrikası:

Mühendis Abdurrahman Naci B e y t a r a f ı n - dan; Haliçte büyük bir kontrplâk fabrikası ku- rulacağı memnuniyetle haber alınmıştır.

Nakil — Tütün İnhisarı f e n heyeti müdü- rü mimar Nihat Bey vazifesini İstanbul Evkaf müdürlüğü f e n heyeti müdürlüğüne nakletmiş- tir. Y e n i vazifesinde Nihat Beye m u v a f f a k i y e t temenni ederiz.

Yerebatanda bina yükseklikleri Birkaç senedenberi; Yerebatan mahzeni üzerine bina inşa edilmeğe başlandı. Bunların içinde halen üç buçuk katlı olanları vardır. Be- lediye f e n heyeti; projeleri tasdik ederken; te- mellerden mütevellit, herhangi bir mes'uliyeti kabui etmiyeceği hakkında bir kaydd ihtarazi koymaktadır. Herkesin malûmudur ki, Yereba- tan (500) ü mütecaviz sütunun üzeri tonozla kapatılarak vücude getirilmiş bir mahzendir.

Belediye t a r a f ı n d a n buraya inşa edilen binalar- dan radyejeneral isteniyorsa da kat miktarı tahdit edilmemekte; bu suretle herhangi bir çöküntüden mütevellit mes'uliyet yukarıda zik- rettiğimiz gibi mes'ul mimar v e y a mühendise bı- rakılmaktadır.

Gerek mahzenin tarihi kıymeti bulunması;

gerek, inşa edilen binaların, müstakbeldeki v a - ziyetleri düşünülerek; mahzenin üzerine tesa- düf eden arsalar; azamî 2 kattan fazla yüksek- te; veya ağır sıkletler tevlit edecek bina inşa edilmesinin belediye tarafından men'i muvafık olacağı kanaatındayız.

İmtiyaz sahibi: Mimar A. Ziya — Neşriyat müdürü: Mimar Abidin Matbaacılık ve Neşriyat T. A. Ş. - istanbul KLİŞE KENAN

Referanslar

Benzer Belgeler

muş, çok dolmuş zamanlarında salondaki tantana [ f | müddetini ayni miiktarda yapmak için iskemlelere bir kumaş veya buna benzer bir şey kaplanması düşünül- müşse

Kongreyi küşat eden mimar Kemal Bey 1933 senesi idare heyeti raporunu vermek üzere idare heyeti reisi mimar Samih Beyi kürsiye davet ederek müzakeratın başlamış olduğunu

Bilâkis gölge tarafındaki (şimale nazır) odalar oldukça serindirler ve diğer cephedeki odalardan daha fazla mahrukatla ısıtılabilirler. Son seneler zarfında Almanyada

mimar Muhammedülmecnun, mimar Hayrettin, mimar Ayas, mimar Kemalettin, mimar Ali gibi zevat yaptıkları eserlerde asırlardanberi sürüklenip gelmiş şekillerden ve muhit

A — Banyolar kısmı: Banyolar dairesine hariçten yani caddeden hususî bir methalle gi- rildiği gibi otelin büyük merdiveninin de ve servis merdiveninden ve asansörle inmek

Eğer dahilî derecei hararet haricî derecjl hararetten daha dun ise aşağıdan soğuk hava çıkar yukardan sıcak hava girer. İşte bu giriş ve çıkış mıntakaları

11 — Hakem heyeti azasından her birinin bir reyi vardır. Projeler tetkik edildikten sonra kazan- dıkları rey sırasile tasnif edilecektir. 12 — Müsabakalar için üç derece

Madde 10 — Kabul edilen her üç tipte de büyük ve küçük hayvanlar için müşterek kesim yerleri vardır; müşterek kesim yerlerinin büyük hayvanlara mahsus olan kısmında