• Sonuç bulunamadı

unun AYLIK YAPI SANATI, ŞEHİRCİLİK VE DEKORATİF SAN'ATLAR DER8İS ıkara. Mimar Seyli Arkan B

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "unun AYLIK YAPI SANATI, ŞEHİRCİLİK VE DEKORATİF SAN'ATLAR DER8İS ıkara. Mimar Seyli Arkan B"

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

u n u n

A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E D E K O R A T İ F S A N ' A T L A R D E R 8 İ S ıkara. Mimar Seyli Arkan B İnhisarlar idare binası - Konya. Mimar h a n Arif • A n k a r a m e z a r l ı k p r o j e m ü s a b a k a s ı , M i m a r Prof.

n Doğu v e flffan Lûgal. Mimar S e d a t Erk v e Rebiî O n a t . K. V.

m e s e l e s i . M ü h e n d i s Galib Alnar • Hava tehlikesi k a r ş ı s ı n d a ır B e h ç e t Ü n s a l B Şehirlerin sıhhati b a k ı m ı n d a n ormanların ir v e s i k a . Mimar Z. S a y a r • Mimar D a v u t - Mimar Kemal Altan B . T l e t m a n n B Başka m e m l e k e t l e r d e yapı İşleri • Duyumlar a 19 3 5 I s t a n b u l . F i a t ı 2 S A Y I :

(2)

A U I T U T

A Y L I K Y A R I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K V E D E K O R A T I F S A N • A T L A R D E R G İ S İ N E Ş R E D E N L E R : M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş V E M İ M A R Z E K İ S A Y A R

B E Ş İ N C İ . Y I L

1 9 3 5

İ S T A N B U L

(3)
(4)

Foto Sender - Ressam veli Demir

H a r i c i y e k ö ş k ü . - Ankara.

M i m a r Seyfi A r k a n

Çankayada eskiden mevcut Hariciye Köşkü yerine yeni y a p ı l a n Hariciye Köşkü A n k a r a civarında yeşil bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Eski A n k a r a evleri gibi geniş saçaklı ve diğer yeni y a p ı l a n A n k a r a evle- rine benzemiyen bu tip A n k a r a havası için uygun ola- rak yapılmıştır.

Köşkün u m u m î mesahası istenilen b ü y ü k prog- r a m a göre biraz k ü ç ü k olmakla beraber resmî ziyafetler için geniş b i r yemek salonu, resmî ve mü- zikli t o p l a n t ı l a r için f ü m u a r ve salonlar birbirine u- yan renklerle bağlandırılmıştır.

Zemin katta iki giriş v a r d ı r : Birinci giriş resmî m i s a f i r l e r içindir. B u r e d a bir rüzgârlık, bir v e s t i b ü L g ^ ^ vestibüle bakan gardrop tuvaletleri k o n f o r kısmını te- inin etmektedir. Vestibülden sonra ge'cr, hoH L»ış Ba- kanın bürosu karşısjnda f i j j a u a r ve diğer kabul sa-

lonları, kış bahçesini de a r a y a a l a r a k yer katını zen- gin bir kat y a p m a k t a d ı r . Yer katının küçük bir yerini a l a n ikinci giriş ikamet kısmına aittir. Dış Bakanın ailesi ile oturmasına imkân veren bu köşkte m i s a f i r kabul sahaları, ikamet s a h a l a r ı n d a n böylece ayrılmış ve ayni z a m a n d a b i r b i r i n e bağlanmıştır.

Birinci katta Dış Bakanın hususî çalışma odası ve terasta geniş camlıklı bir kış bahçesinden gayri di- ğer o d a l a r , yatak o d a l a r ı o l a r a k yapılmıştır. P r o j e ileride genişletilmek üzeıc düşünülmüştür. Şimdilik bu sene için yapı Um kısma ait plân ve görünüşleri koyuyoruz. ^

Türk mim avı bu köşkte ilk d e f a o l a r a k b i r binanın hçveti 'îinumiyesi üzerinde çalışma i m k â n ı n ı bulmuş- tur. Î5u münasebetle, bahçesi, binası ve nıobilyesi bir a r a d a m i m a r ı n p r o j e s i n e göre yapılmıştır.

Bu binaya al» bütün resimler Foto Sender - Ressam Veli Demir tarafından çekilmiştir.

311

(5)
(6)
(7)
(8)
(9)
(10)

İ n h i s a r l a r i d a r e b i n a s ı .

- K o n y a . M i m a r T a h i r T u ğ

( İnhisarlar g e n e l d i r e k t ö r l ü ğ ü Fen h e y e t i )

İ n h i s a r l a r genel direktörlüğü son y ı l l a r d a geniş- liyen ve esaslaşan teşkilâtının ihtiyaçlarını karşılamak üzere memleketin her köşesinde, satış mağazaları, ida- re ve depo b i n a l a r ı temin etmek zaruretinde kalmıştır.

İnhisarların bu y o l d a gösterdiği bilgili gayret başka idarelere örnek olacak mahiyettedir. Y a p ı işlerinin, sergilerin, vitrinlerin, r e k l â m l a r ı n tasarlanıp tatbik edilmesinde muhtelif sahada çalışan T ü r k san'atkâr- larına eser y a p m a imkânı temin eden bu gayretin iz- lçrini î s t a n b u l d a muhtelif vesilelerle y a k ı n d a n görmek

fırsatını buluyoruz. A n a d o l u d a da Sivas, K o n y a , An- talya gibi yeni ve önemli y a p ı l a r ı n bile maalesef pek mimarsız, pek bilgisiz ve zevksiz inşa edildiği şehir- lerimizde inhisarların yeni idare b i n a l a r ı b u g ü n ü n yapısı hakkında u f a k bir f i k i r vermek hususunda fay- dalı o l m a k t a d ı r .

Memleketimizin her yanında T ü r k m i m a r ı y a p ı işlerini salâhiyetle üzerine aldığı güne k a d a r böyle tek tük iyi binaları memnuniyetle karşılamak zaru- retindeyiz.

(11)

C İ L İ K ve D E K O R A T İ F S A N A T L A R D E R G İ S İ D İ N M O R T A Ş ve M İ M A R Z E K İ S A Y A R . H A N No. 24 İ S T A N B U L . T E L E F O N : 21307

D E R A R C H İ T E K T MONATSHEFT FÖR BAUKUNST, STAEDTE8AU u. DEKORATION A n s c b r i f t : A r k i f e k I, A n a d o I u H a n 24. İ s t a n b u l .

L A R C H I T E C T E

REVJE MENSUELLE D'ARCHITECTURE, D'URBANISMC et de DECORATION Adresse : A r k i t e k t, A n a d o l u H a n 24. İ s t a n b u l .

SAYISI 1.00 Lira ALTI AYLIĞI : 5.50 „ YILLIĞI 10.00 „

G e ç m i ş yılların ciltli kolleksiyonları EINZELPREIS, HALBJAHRABONNEMENT, YAHRESABONNEMENT,

PRIX D'UN NUMERO

„ pour 6 MOIS ,, UN AN fiyatı 14 liradır,

fiyatı 24 Llradı Yalnız 1931 yılı ciltli kollekslyon

Bütün yazılar, resimler, reklSm ve abone bedelleri Posta ile ARKİTEKT'In idare yerine gönderilmelidir. Memleket içinde ve dışında, hiç bir yerde vekilimiz yokdur. Reklâm sayfaları tarifesi isteyenlere gönderilir.

SchriftstUcke, Drucksachen, Anzeigen, Post-u. Bankanweisungen sind an die Schriftleitung zu richten. Kelne Vertretung im In-u. Ausland. Auf Wunsch kostenlose Probehefte u. Anzeigenpreisliste.

S'adresser â la direction pour le» payements d'abonnement, pour les demanı photos, articles et dee râclames.

Koleksiyonlarını ciltletmek isteyen abonelerimize 150 kuruş karşılığında keten bir kumaştan itina ile yapılmış hususî cilt kapaklarımız gönderilir.

(12)

A R K I T E K T

M o n a t s h e f t für B a u k u n s t , S t a e d t e b a u u n d D e k o r a t i o n H e r a u s g e b e r : Architekt Abidin Mortaş u. Zeki S a y â r . Anadolu Han 24. İstanbul, S. J a h r g a n g - No. 11-12 - 1935.

Dienst\vohnung des Aussenministers in Ankara _ Arclı tekt Seyfi Arkan S, Venvajtüijigsgebaude der Monopole in Konya > Tahir Tug Ein Dorf * » Burhan Arif Wettbc\verbsent\vürfc fiir eine FriedRofsaniage in Ankara

I. Preis ' . . . . Prof. M. Elsasser 3 . • A. Lugal ıı. N. Doğu 4. » S. Erk. u. R. Onat

Arch. XXX, K: S., K. V.

Die Hafenfrage. von istanbul Ing. Galib Ainar Baukunst u. Stâdtebau u. ihre Beziehung zur Luftgefalır Arch. Belıcet Ünsal

\Vaidflachen u. Stiidtebau (Aus L'Urbanisnıe)

Aus unserer Baugcschichte: Bauıııeister Davut » Kemal Altan R. Octker Konzerthalle. Bielercld « H. Tietmann

(Aus der Bamvelt 4. 1032) Sciıallisolierung in Krankenhiiusern Arch Naci Cemal

Baunesen im Auslaııd ;

Nachrichten

 R K İ T E K T R a v u e Men

Anadolu

«Kiosque> du Ministere des Affaires etrangiıres destine iı la reccptioiı

et â l'habitation des hotes. Ankara Aıclı. Seyfi Arkafl P.

La nıaison d'Administration des Monopoles A Konya • A 'l'ahir UŞ projet de village Uıbaniste, aıch. Burhan Ariî Le Concours du projet du nouveau ciıııetiere d'Ankara

I er prix Arch. Eisesser 3 6me » • A. Lugal et N. Doğu 4 • • • . Sedat ICrk et R. Onat La question du port d'Istaııbul Ing. Galip Alnar. directeur

des ponts et chaussĞes de la municipalitĞ d'Istanbul L'Architecture et l'Urbanisme contre le danger a^rien Arch. Behçet Ünsal Ulmportance des forets pour la sante urbaine * * * Un documeııt historique Arch. Z. Sayâr L'Architecte (Davut) dans l'histoire d'arclıitecture Tnıqııe » Kemal Altan La Salle du Concert â Bielefeld- . • » H. Tietıııann Isoleıııent plıoriique des hopitaux » İNaci Cemal L'Activite de Construction dans les pays etrângers

IS'ouvelles

(13)

Kat plânları.

İ n h i s a r l a r ı n k o n y a d a , şehrin en güzel caddelerin- den b i r i üzerinde yeni yaptırdığı b a ş m ü d ü r l ü k binası alt katta satış m a ğ a z a l a r ı ile m a m u l â t depolarını, bi- rinci katta idareye ait b ü r o l a r ı , üst katta da başmü- d ü r ü n o t u r m a s ı n a m a h s u s 4 oda, m u t f a k ve b a n y o d a n ibaret ikametgâhı ihtiva etmektedir.

B o d r u m a inerken b i r kaçak eşya deposu ile ka-

l o r i f e r dairesi yerleştirilmiştir. Binanın temelleri ev- velce m i m a r Nihat t a r a f ı n d a n hazırlanan p r o j e y e göre atılmış, sonra m i m a r N i h a d ı n i n h i s a r l a r idaresinden ayrılması üzerine m i m a r T a h i r T u ğ t a r a f ı n d a n ye- niden baş gösteren ihtiyaçlara göre biraz tadil edi- lerek y a p ı ikmal edilmiştir.

(14)
(15)

K ö y p r o j e s i

M i m a r B u r h a n Arif

B u g ü n ü n ileri memleketlerinde umumî yollar, nakil ve ticaret yolları, ziraat ve sanayi sahaları, or- m a n l a r , maden ocakları ve y a p ı s a h a l a r ı ayırt edi- lerek u m u m î bir müşterek çalışmayı, bir verim vah- detini temin için memleket i m a r p l â n l a n tanzim e- dilmek zarureti k a r ş ı l a n m a k t a d ı r .

Makul ve bilgili memleket p l â n l a r ı n a g ö r e ku- r u l a n yeni şehirler, ikamet, sanayi s a h a l a r ı p a r ç a l a r ı teknik esaslar içinde, inkişaf eden k ü l t ü r l e bir gide- cek ve ilerinin mesuliyetlerini m ü d r i k olacak mahi- yette teşkil ve idare edilebilirler.

Bu düşüncelerle hazırlanan memleket p l â n l a r ı n - da köylerin değeri çok ö n e m l i d i r . Köyler insanlığın sıhhati, kuvveti ve nesil idamesi b a k ı m ı n d a n büyük bir değerdedir.

Bir şehirli, görünüş, giyiniş, o t u r u p kalkış bakı- m ı n d a n bir köylüden f a r k l ı olduğu gibi yapısı da f a r k l ı d ı r . Köyde medeniyet ve terakki çılgın seyrini takip edemez. An'ane, iklim ve yerli malzeme y a p ı tarzına ve şekline m a k u l hudutlar çizer.

Ancak köylünün de b u g ü n ü n insanı olduğu unu- t u l m a m a l ı d ı r . Yaşayış ve ihtiyaçlar ne k a d a r sade olursa olsun bilgili, san'atkâr ve ihatalı bir k a f a köy- lüye bir p r o ğ r a m çizmelidir. Sadelik, temiz ve bakım- lı bir yaşayışa engel değildir.

Köyler, detayı k ö y l ü n ü n âdetlerine, yapı tarzına ve malzemesine b ı r a k ı l m a k üzere, m i m a r t a r a f ı n d a n k u r u l m a l ı , kontrol edilmelidir. Köylüye sade ve sıh- hatli ş a r t l a r altında iyi yaşamayı öğretmek te halk- evlerinin p r o g r a m ı çerçevesi içindedir.

Mimar A. Mortaş

(16)

M e z a r l ı k p r o j e m ü s a b a k a s ı . Ankara

Ankarada yeni inşa edilecek mezarlık proje mü- sabakasına 12 mimar ve mühendis iştirak etmiştir.

Müsabaka arsıulusal olduğundan beş Türk ve yedi ecnebi eseri gelmiştir. Müsabaka müddetinin hi- tamından sonra üç ecnebi, bir Türk eseri gelmişse de konkur harici kalmıştır.

Projeler için ilân edilen proğramda şunlar iste- niyordu :

«kapılacak projeler mezarlık talimatnamesine uy- gun olacak ve arazinin topografik vaziyetine intibakı güzetilecektir.

Mezarlık yerini gösterir 1/1000 mikyaslı plânla mezarlık nizamnamesi Ankara imar Müdürlüğünden bir lira mukabilinde alınabilir. Bu plânın hududunda mesaha miktarı fazla değişmemek üzere değişiklik ola- bilecektir.

Yapılacak projede idare kısmile bekçilere ait bi- nalar üç tane bekçi evi, ruhanî âyinleri için lâzım ge- len kısımlar müsabaka plânında gösterilecektir.

Ulus büyükleri ve kahramanlarına mahsus anıt- ların yerleri ve arkitekutral süslemelerle hususî aile mezarlık kısımları ayrılacaktır.

Mezar parsellerinin kabil olduğu kadar küçük meydanlar etrafında ve komşu gruplardan alçak ağaç sıralarile ayrılmış olarak yapılması müraccahtır.

Krematoryom mevkii gösterilecek ve Hatib çayı yakınındaki tepelerden birinde su deposu yeri ayrıla- cak. muvafık yerlerde bir veya daha fazla mimarî meydanlar yapılabilecektir.

Ayrıca bir havuz tertibi müsabıkların isteğine bırakılmıştır. Münasip yerlerde umumî halâlar yapı- lacaktır.»

Müsabakaya iştirak eden projeler esas itibarile iki kısma ayrılabilir.

1.— Esas methali mezarlık alt kısmından (kısa dılından) intihap edenler.

2.— Esas methali mezarlığın uzun dilinin tam

(17)

1. Mükftfat.

ortasından intihap ederek mezarlığın baştan başa uzun bir yol katetmekten k u r t a r a n l a r .

Bu vaziyete göre j ü r i heyeti şu esaslara göre k a r a r ı n ı vermiştir:

T o p o ğ r a f i k vaziyet, h u d u t l a r ı n değişikliği, idare kısımları, bekçi evleri, r u h a n î âyinler kısımları, ulus büyükleri ve k a h r a m a n l a r anıtı, mimarî süslemeler, hususî mezar kısımları, mezar g r u p l a r ı , k r e m a t o r y u m , m i m a r î m e y d a n l a r , havuzlar, kompozisiyon f i k r i .

Bu t a s n i f e göre en fazla derece a l a n l a r sırasile ş u n l a r d ı r :

1. Birinciliği 2 8 0 5 8 4 rümuzurıu taşıyan P r o f e s ö r M a r t i n Elsiisser'in projesi almıştır.

2 . İkinciliği P , S, r ü m u z u n u taşıyan Dipl.

Aı-chitekt Josef Schilhal ile Dr. ing. F r a n z Peydi ka- zanmıştır.

3. Ü ç ü n c ü l ü ğ ü Sclvi r ü m u z u n u taşıyan M i m a r A f f a n Lugal ile M i m a r Nizamettiıı Doğıı'nun müşte- reken y a p t ı k l a r ı p r o j e kazanmıştır.

4 . D ö r d ü n c ü l ü ğ ü Anıt r ü m u z u n u l.ışıyan M i m a r Rebii Onat ile M i m a r Sedat Erk'in müştereken yap- tıkları p r o j e kazanmışlardır.

5. Beşinciliği S. M. r ü m u z u n u taşıyan Aıchitekt D r . Ferdinaed Sieger ile Dr. Luis Meise kazanmışlar- dır.

Eserlerden elde ettiğimiz bazı resimleri b u r a d a neşrediyoruz.

(18)
(19)
(20)

I s t a n b u l u n l i m a n m e s e l e s i

M ü h e n d i s Galib A l n a r İ s t a n b u l B e l e d i y e s i Yollar v e K ö p r ü l e r D i r e k t ö r ü

H a l i ç t a b i î b i r l i m a n m ı d ı r ? Tabiî l i m a n r ü z g â r l a r d a n , d a l g a l a r d a n , akıntılar- dan müteessir o l m ı y a n k â f i derecede vüs'atli bir su alanıdır.

Tabiî limanda kolay ve emin demir a t m a k kabil o l m a l ı d ı r . F ı r t ı n a d a n kaçan bir geminin bu limana hızını kesmeden girebilmesi lâzımdır. Tabiî liman o k a d a r vâsi o l m a l ı d ı r ki gemi sürati, gemi k a r a y a düşmeden bu a l a n içinde kendi kendine azalabilsin.

Tabiî limanın giriş yeri kolay o l m a l ı d ı r . Bir tabiî liman dibinin kil, balçıklı kum, katı ç a m u r olması iyidir. F a k a t kayalık, ve yumuşak ça- m u r olması iyi değildir.

Tabiî liman derin o l m a l ı ; gemilerin bir demirle yerinde durabilecek k a d a r vüs'ati b u l u n m a l ı d ı r . Ta- biî liman dolmaz.

Bu şartlar Haliçte var m ı d ı r ?

1—- Haliç Kâğıthaneden gelen Karayel, Kasım- p a ş a d a n gelen yıldızpoyraz rüzgârlarının geçitidir.

Halicin K a r a k ö y k ö p r ü s ü n ü n dışındaki kısmı gündoğ- rusu, U n k a p a n ı k ö p r ü s ü n ü n içindeki kısmı da batı karayel r ü z g â r l a r ı n d a n müteessirdir.

2 — Haliçte d a l g a l a r ı n tesiri yok denilecek ka- d a r azdır. En çok bir metre k a b a r a n dalga olabilir.

B u n a m u k a b i l bu dalgalar sık fasılalıdır. Akıntı gibi tesir y a p a r l a r .

3 — Haliç akıntılara m a r u z d u r :

a) S a r a y b u r n u n d a n i s t a n b u l kıyılarını y a l i y a r a k giden akıntı biri K a r a k ö y k ö p r ü s ü , öteki U n k a p a n ı k ö p r ü s ü civarında iki kıvrım y a p a r a k Galata kıyıla- rını y a l i y a r a k Fındıklıya d o ğ r u gider.

b) Devamlı y a ğ m u r l a r d a n ve k a r erimelerinden sonra gerek İstanbul ve gerek Beyoğlu v e r s a n l a r ı n d a t o p l a n ı p lâğımlar ile inen ve Alibey, Kâğıthane ve Kasımpaşa derelerinden gelen s u l a r Haliçte bir dışarı akıntısı y a p a r . Bu akıntı bazan o k a d a r kuvvetli o l u r ki b u n u yenmek için tabiî halden iki misli fazla kuv- vet sarfetmek lâzımgelir.

c) M a r m a r a d a ve Boğazda deniz seviyesinin her gün 30-40 sm alçalıp yükselmesi Halice tesir eder.

S u l a r bazan içeri, bazan dışarı akar.

Hepsi muhtelif sebeplerden doğan bu âmiller Haliçte bazan çok m a h s u s ve gayri m u n t a z a m b i r

akıntı silsilesi teşkil ederler. Bu silsileler her h a v a d a değişir. Her gün başka şekilde tesir y a p a r .

4 — Halicin dibi y u m u ş a k ç a m u r d u r . 5 — K â f i derecede vâsi değildir.

6 — Halice giriş kolay değildir. Çünkü giriş yeri olan Ahırkapı, Kızkulesi ve K a b a t a ş arasındaki alan çok akıntılıdır.

7 — Haliç d o l a r . Haliçte d u r a n gemiler çabuk yosun b a ğ l a r ve midye tutar.

Haliç, b u n d a n yüz sene evvelki gemiler için gü- zel bir sığınaktı. T a b i î bir liman olamamış ve bun- dan sonra da olamıyacaktır.

I I

H a l i ç m o d e r n b i r l i m a n o l a b i l i r m i ? Limancılıkta son düşünüşler şu suretle hulâsa e d i l m e k t e d i r :

1— Sahil şehirlerinin içinde yeniden rıhtım yap- m a k t a n anprensip vazgeçmelidir.

Çünkü o r a l a r d a m a l l a r ı n çıkarılıp boşaltılmasına, h a n g a r l a r ve demiryollarının y a p ı l m a s ı n a müsait yer kalmamıştır.

2 — Modern l i m a n l a r serbest ve kabili istimlâk boş ve düzgünce a l a n l a r a bitişik yerlerde yapılmalı- dır. B u r a l a r d a liman için lâzım olan sanayi çabuk

3 — Bundan böyle yapılacak y a n a ş m a yerleri r ı h t ı m l a r d a n ziyade a p o n t m a n , piyer, darf gibi seri ve muvakkat inşaattır. Rıhtım, doklar, moller ancak kat'î lüzum hissedildiği vakit y a p ı l m a l ı d ı r .

Uzun r ı h t ı m l a r yapacak yerde iyi aletlendirile- rek r a n d m a n ı çoğaltılmış, kısa r ı h t ı m l a r d a h a fay- dalıdır.

4 — M i m a r î ekonomiyi yenememelidir. Ayni tul- d e iki rıhtımın r a n d m a n ı tesisatın mükemmelliği sa- yesinde beş misli artabilir.

5 — İstikbal m ü m k ü n mertebe basit eserler üze- rine k u r u l m u ş mükemmel aletlerindir.

6 — Eski l i m a n l a r ı n k u r u l m a m a s r a f ı n ı n ancak yüzde onu aletlere gitmiştir. Modern l i m a n l a r d a mas- r a f ı n yarısını aletlere sarfetmektedirler.

7 — Bir kilometre rıhtımın a r k a s ı n d a 12-14 kilo- metre demiryolu m a k a s ı lâzımdır.

8 — Modern l i m a n l a r d a b i r de Aero - G a r e bu- l u n m a l ı d ı r . Yalnız b u n u n için 50 hektarlık bir saha lâzımdır.

(21)

9— Modern limanların gerek su alanının, gerek kara alanının tevsii kabil olmalıdır.

Şimdi bu belli başlı esaslara göre Haliçte mo- dem liman yapılıp yapılmıyacağını tetkik edelim:

Evvelâ Halici bir gözden geçirelim.

Köprülerin vaziyetine göre Halicin liman olarak kullanılması tasavvur edilen üç kısmı vardır:

(1) (Sarayburnu - Tophane) hattı ve Galata köp- rüsü arasındaki alan.

Burası 80 hektar kadardır.

Mevcut rıhtımlar: Galata 758 m İstanbul 359 »

1117 metredir.

En : Vasati 800 metre Boy : Azamî 1000 » dir.

Burada rıhtımları 2000 metreye çıkarmak ka- bildir.

(2) Köprüler arası:

Burası: 40 hektardır.

Galata kıyısı : 700 m İstanbul » : 1000 » En : 300 - 400 m (3) Unkapanı köprüsü: (Ayakapı-Tersane) arası:

Burası: 70 hektardır.

Galata kıyısı : Hükümet elindedir.

İstanbul » : 600 metre En : En çok 700 metredir.

Bu kısımların sahillerinden içeriye doğru 100 metrelik bir kısmını rıhtım üstü olarak kullanmak kabildir.

Bu da aşağı yukarı 60 hektar eder.

İstanbul limanı hakkında bugüne kadar serde- dilcn başlıca mütaleaları gözden geçirelim:

Birinci fikir: (Ehlgötz fikri)

Yalnız şimdiki dış limanın kullanılması hali:

Burası limanın en akıntılı yeridir. Ufak bir dik- katsizlikten kaza çıkar.

Hava biraz sert olursa yanaşmak ve manevra yapmak güçleşir. Köprü kaptanları bütün bilgilerine ve alışıklıklarına rağmen daima yanaşmak güçlüğü çekerler. 80 hektar olan alanının yarısı Ada ve Boğaz vapurları için yoluna bırakılmak mecburiyeti vardır.

Kabili istifade alan bu suretle 40 hektara iner. Alan

• küçülür.

Kıyılarına rıhtım yapmak güçtür. Mevcut rıhtım- lar bile seneler geçtikten sonra yine çökmektedirler.

Sarayburnu - Sirkeci önünde akıntı diğer taraf- lardan kuvvetli olduğundan buraya romorkörsüz ya- naşmak ve kalkmak daha güçtür.

300 metrelik değil, 250 metrelik bir transatlantiği yanaştırabilecek bir rıhtım yapmak kabil olsa bile

kıyıların biçiminden ve akıntılardan ve alanın dar- lığından dolayı yanaşmasını temin etmek meseledir.

Bu kısım ne vakit olursa olsun, gemiler yanaşır ve kalkarken birer saat kaybettirecektir.

Çok derin olduğu için moller yapılamaz. Sabih mol yapılsa bile limanı kaplıyabileceği için ortada geçecek yer kalmaz. Buraya yapılacak liman para ve vakit kaybettirmekte devam edecektir.

İkinci fikir: (Limancı Hamdi fikri) Galata köprüsünün kaldırılıp limanı Unkapanına kadar genişletmek.

Birinci fikirdeki mahzurlar aynen devam eder.

Yalnız bu şekilde limanın alanı yarısı kadar daha büyür. Rıhtımlarını da iki misli daha uzatmak im- kânı hâsıl olur.

Bunun neticesi olarak rıhtımlara on vapur yerine yirmi vapur yanaştırmak kabil olur.

Fakat manevra müşkülâtı daha ziyade artar.

Karaköy köprüsü kalkmış bulunacağı için Akay ve Şirketihayriye ve Haliç vapurlarını evvelâ İstan- bul sahilinde yapılacak iskelelere yanaştırmak, İstan- bul tarafı yolcularını çıkardıktan sonra Beyoğlu ta- rafı yolcularını çıkarmak için İstanbuldan kalkıp Galataya yanaşmak icap eder. Vapurlar kalkarken de yine iki iskeleye uğramağa mecbur olurlar. Bun- dan dolayı ayni zamanda yukarıda kazanıldığı far- zolunan 1700 metre tulden yeni iskeleler için şimdi köprüde bu vapurların işgal ettiği 400 metrelik tulü iki defa çıkarmak lâzımgelir ve kazanılacak rıhtım boyu 1700 — ( 2 X 4 0 0 ) = 900 metreye iner.

Yakın kıyılar vapurlarını Galata köprüsü yerine Gazi köprüsüne yanaştırmak ciheti düşünülürse o va- kit te limanın ortasını tamamile boş bırakmak mecbu- riyeti hâsıl olur; ve manevra müşkülâtı büsbütün artar. Çünkü köprüler arasındaki alan dış alandan ya- rı yarıya dardır. Bu düşünce tatbik edilirse liman rıhtımları tulini darf, mol ve saire yapmamak şartile ceman

1 1 2 7 + 1 3 0 0 = 2 4 2 7 , yani 2500 metreye çıkarmak kabil olur. Fakat modern bir liman yap- mak için. 2500 metre rıhtımı çalıştırabilecek 2 . 5 X 1 4 = 4 2 kilometre tulünde demiryolu yerleştirmek lâzımgelir ki işte buna rıhtımın arkasında hiç bir saha yoktur.

Halicin modern liman olamamasının en büyük sebebi, rıhtımların iki sahilde olmasıdır ki bunları şi- mendifere lâzım geldiği gibi bağlamak imkânı yoktur.

Halicin Rumeli yakasında olması ve asıl hinter- lândın da Anadolu olması Halicin modern liman ola- maması için en büyük sebeptir.

İstanbulun modern limanının yeri Salacık - Bos- tancı arasındır.

(22)

H a v a tehlikesi k a r ş ı s ı n d a m i m a r l ı k ve şehircilik sanatı

M i m a r B e h ç e t Ü n s a l

Hava tehlikesi karşısında şehirlerin vaziyeti ve kuruluşu süel olduğu kadar mimarlığı ve mimarları da uğraştırmaktadır. Yeni inşa tek- niğinde de felâkete karşı bir takım usuller konul- maktadır.

Bundan başka bizim şehirler gibi ekserisi eski sistem yapı ve şehir plânına sahip illerde yapılacak bir takım tadil esasları ve tedbirler konulmaktadır.

Yeni yapılan şehir plânlarında ise göz önünde tutulacak meselelerini bu yazı aydınlat- mak içindir.

Yazıdaki esas fikirler L. C. P. Vauthier in- dir. P. Vauthier Paris hava tehlikesi kurulu, enspektörüdür.

T a r i h ç e v e P r e l i m i n e r :

Genel savaş, bir â f e t t i ; geldi, geçti. Arkasında bir sürü teknik, siyasal, ekonomik... mesele ve kanun-' lar b ı r a k a r a k tan... Bunların içinde zehirli m a d d e l e r ile havacılığın ilerleyişi çok hızlı ve k o r k u n ç olmuş- tur.

Vâkıa, zehirli gaz k u l l a n m a n ı n tarihi çok eski- dir. tik t a r i h z a m a n l a r ı n d a kireç, k ö m ü r ve çalı, ot y a k a r a k iptidaî usullerle olsa bile kullanılagelmiştir.

Bundan başka tarihte R u m ateşi m e ş h u r d u r . Garip bir tesadüftür, bu m a d d e n i n mucidi de bir m i m a r d ı r .

tsm'i K n i d o s ' d u r .

Zehirli gazların asıl ehemmiyet alışı A l m a n - Fransız (Genel Savaş) h a r b i n d e n sonradır.

A l m a n l a r M a r n siper h a r b i n d e Fransızlara karşı K l o r k u l l a n m ı ş l a r d ı r . Bunun eyi tesiri üzerine h a r p sonu bir sürü yakıcı, boğucu, öksürtücü, zehirleyici, öldürücü... soylarından m a d d e l e r terkip ve keşfolun- m u ş t u r . ö t e d e n b e r i siyasal k u r u m l a r ı ve U. A. kuru- m u n u n m ü m a n e a t i n e karşı günden güne yenilerinin b u l u n m a s ı herkesi k o r k u t m a k t a d ı r .

B u n l a r modern tekniğin g a r i p b i r e r hâdisesidir.

Mimarlık, sosiyal k a n u n l a r a ve teknik bağlara aykırı gitmiyen bir san'attır. Şehirciliğin yol, sirkü- lasyon, ışık, sağlık... meseleleri yanı başına bir de hava tehlikesi o t u r m u ş t u r . Böylece zehirli gaz, yangın mermileri, bombalar... bir akareti, bir şehri berbat edebilecektir.

B u n l a r da yeni bir inşa tekniği ve yeni bir şehir- cilik f i k r i n i doğurmuştur.

Bundan başka eski şehirlerde u m u m î sığınak in- şası ve eski inşaatın takviyesi m i m a r l a r a düşen ulusal birer ödev o l m u ş t u r .

Yeni h a r p tekniği siyasal ve süel a d a m l a r k a d a r m i m a r l a r ı n da meşgalesi olmuştur.

Şu bir hakikattir ki, artık sığınaksız ve f e n a bir yapıda oturulamaz.

Hava tehlikesi esas olarak, şu üç şekilde mev- cuttur :

A — H a v a d a n atılacak yangın mermileri, B— H a v a d a n atılacak b o m b a ve diğer mermiler, C — Zehirli maddeler...

(23)

B o m b a l a r s o n yıllarda k o r k u n ç ş e k i l l e r aldı.

M o d e r n tekniğin bu üç verimi, m i m a r l a r için, ayrıca d ü ş ü n d ü r ü c ü yeni birer bağlantı m e y d a n a koy- m u ş l a r d ı r .

• Ş E H İ R P L Â N L A R I

Y a n g ı n b o m b a l a r ı n a k a r ş ı t e d b i r : Bir k e r e ; tehlikenin önüne geçmek için, b i n a l a r ı birbirin- den ayırmak lâzımdır. Y a n y a n a bitişik b i n a l a r değil;

A n a d o l u d a k i gibi müstakil evler (meselâ) y a p m a k yangının genişlememesi için çok gereklidir. Eğer bi- nanın haricî satıhlarında da, ateşe karşı tedbirler alınmamışsa bir mermi isabetile b ü t ü n bir yapının h a r a p o l m a s ı n a da sebebiyet verilebilir.

D i ğ e r ç e ş i t m e r m i l e r e k a r ş ı t e d b i r : Yu- karıdaki ihtimaller aynen b u r a d a da caridir. Bunun için iki şey y a p ı l a b i l i r :

1° Şehir p l â n ı yapılırken hususî mıntaka taksi- matına önem vermek (işçi mahallesi, ikamet mıntaka- sı, h ü k ü m e t mahallesi, endüstri mahallesi...) gibi.

2 ° Hiç bir inşaat cadde k e n a r ı n d a o l m a m a l ı ;

bu d e m e k ; Konstruksion ile sirkülasyonu birbirinden uzaklaştırmaktır.

Bu suretle hiç değilse bir yapıya isabet eden m e r m i ; seyrüseferi inkıtaa u ğ r a t m a y ı p yalnız bir sa- h a d a kalmış olacaktır.

G a z t e h l i k e s i n e k a r ş ı t e d b i r : Zehirli gaz- ların iki ana d ü ş m a n ı v a r d ı r :

1 Rüzgâr, 2 ) Su.

Rüzgâr, g a z l a n dağıtır.

Yalnız b u g ü n k ü şehirlerin yolları ve caddeleri, ya k a p a l ı d ı r , y a bir k o r i d o r k a d a r d a r d ı r . Mahalle- leri bitişik y a p m a n ı n bir fenalığı da, işte b u r a d a d ı r .

Su ise g a z l a n ya halleder, dekompoze eder veya s ü r ü k l e r . Şehirlere bugün mevcut bir takım m a n i a l a r veya kışın don tehlikesi olsa dahi h e r h a l d e şehrin her t a r a f ı n a havuz ve lakların gereği vardır.

H u l â s a : Toprağın büyük bir kısmı üzerine in- şaat yapmamalı; boş bırakmalıdır (% 10 kısım inşa

Bir z e h i r l e n m e v a k a s ı n d a s ı h h î İ m d a t .

(24)

edilen saha alt tarafı serbest... Bugünkü şehirlerde bu nisbet % 50 dir).

Her cins yapı birbirinden ayrı olarak yapılmalı.

Şehir bariz bir şekilde Zon (iş, endüsti, ikamet, idare...) mmtakalarına ayrılmalı, bunları yol kena- rından uzaklaştırmalı.. Şehirde müteaddit laklar tesis etmeli...

İki türlü vaziyet var:

1° Hektar başına nüfus kalabalığı az düşen yer- lerde yapılacak şey:

Yapıyı birbirinden uzaklaştırmak.

2° Hektar başına nüfus kalabalığı çok olan yer- lerde:

Yine birbirinden uzaklaştırılmış çok katlı (20 kat) grat sieller yapmak.

I N Ş A A T K A R A K T E R I Y a n g ı n a k a r ş ı t e d b i r : Yapıların çatı kısmın- da korunma tedbirleri alınır. Yangın bombaları umu- miyetle hafiftir. Bunun için bu koruma inşaatı da hafif ve basit bir şey olacaktır. Kuvvetli bir beton ta- bakası elverir. Bundan başka yapının diğer kısımla- rını da ateşe karşı emniyete almak lâzımdır. Bunun tek- niğine fire - proof deniliyor. Yani yapıda yanıcı ve tutuşucu olmıyan malzeme kullanılması usulü...

P a t l a y ı c ı m e r m i l e r e k a r ş ı t e d b i r : Yapı- dan mermiyi uzaklaştırmak veya nüfuzunu menetmek lâzımdır.

İki,şey yapılabilir:

1° Toprak altında sığınak.

2 ° Toprak üstünde sığınak.

Birinci halde muhakkak mermilerin nüfuzuna mâ- ni olmalı... Toprak üstünde daima yıkıntı vardır. Bu- nun için toprak altı sığınakların emniyeti noktasın- dan sığınak üzerine çok kalın bir beton tabakası ge- rektir. (Bu kalınlık 1 ton ağırlığındaki bomba için 4,00 olmalı... Bombalar 1.00 kalınlığa nüfuz eder ve 6.00 bir intişar sahasına maliktirler.)

Bu cins sığınak inşaatın korunması için değildir.

Yalnız vaktinde sığınan insanları koruyabilir.

İkinci cins yapının üst katlarında tesis olunur.

Bu hem insanları korur, hem de inşaatı...

Bu şekilde yıkıntı meselesi ortadan kaldırılmış olur. Bu suretle muhtelif inşaat kısımlarının karakter- leri aşağıda gösterilmiştir.

1° Ç a t ı : Merminin çatıya dokunarak sıçraması ve sekmesini temin etmeli... Nüfuz olmaması için ça-

reler aramalı... Çatının bu müdafaası bir çok parti- lere ayırmalı. Üstteki dâl meselâ 1.00 kalınlıkta beton olmalı; (bu kalınlığı 1 tonluk bir bomba deler) Pat- lama bu dâl üzerinde olacaktır. Bu kısmın etrafında duvar olmamalıdır ki patlama ile yıkıntı olmasın.

Alttaki katları korumak için bu patlama hâdise- sinden; 0,20 beton bir döşeme yapılmıştır. Bu suretle çatı hariç 1,20 bir beton tabakası yapıyı koruyabile- cektir. (Toprak içinde 4.00 idi). Çatıdaki ikinci 1.00 lik beton dal çok tesirli bombalara karşı ihtiyat ko- nulmuştur.

2 ° Y a p ı i s k e l e t i ( O s s a t u ı - e ) : a ) P i l y e - l e r : Çelik olmalıdır. (Bu gereç diğerlerine göre az volümlüdür ve daha mukavimdir.) Bütün inşaat sık- letleri bu pilyelere yüklü olmalıdır.

Yer katında pilyeler arasına duvar örülmemeli- dir. Yerde patlıyan bombalara karşı yapıyı zarara sok- mamak için... Sür - pilotis inşaat...

b ) Alt kat döşemesi yerdeki patlamıya karşı hesab edilmelidir.

c) Duvarlar döşeme üzerine bindirilmeli, asla yük taşımamalıdır. Döşemelerde pilyelere yüklenirler.

Bomba isabeti veya sarsıntısı ile yıkılan duvarın asıl inşaata zararı olmaz, bu şekilde... Gotik mimarlığında böyle idi. Yük pilyelere, istinat kemerleri, ojiv ke- merlere binerdi, duvar yalnız dolduruculuk ve kapat- ma işini yapardı.

Roman ve XIX ci asır taş mimarlığı iskelet ve duvar beraber çalışırdı. Herhalde bu metoddan çekin- mek lâzımdır. Demir inşaat ve demirli beton inşaatın karakteri de bunu böyle icap ettirmektedir.

Yalnız duvarların iki vazifesi vardır. Dahilde patlıyacak bir mermiye yıkıntıyı karşılayabilmeli.

Hariçte patlıyan mermiler içinde yer katlarında duvarlar parça darbelerini karşılayabilmelidir.

Bu darbeler içinde pencereleri resimdeki gibi em- niyete almalı... Yer katı duvarları önüne de mermi patladıktan sonra sıçrayan parçalarının darbesinden korumak için muayyen mesafede halat ve yahut saz- dan örülmüş perdeleri asmak (şekildeki gibi) çok faydalı olur.

1° P l â n : Plân düşünülürken bir yapıdaki tesir diğerine de müessir olmaması etüd edilmelidir.

Bu herhalde yapıları birbirinden izole etmekle kabildir.

Plâna verilecek form ile bir bomba isabetinde en az yıkıntı yapması temin edilmelidir. Bu da tecrü- belere göre bacakları arasında 120° lik bir zaviye bu- lunan Y şeklile elde edilir. Haç şekli yarı yarıya yı- kıntı verir.

(25)

G a z l a r a k a r ş ı t e d b i r : Yapıda gaza karşı sı- ğınak veya gaz odası bulunması gerekdir.

G a z o d a s ı : Bugünkü zehirli gazların hemen hepsi havadan ağırdır. Tecrübe ile 10-15 metreden aşağılarda tekâsüf eyledikleri görülmüştür. Demek oluyor ki 5 katlı bir apartımanın üst katında tehlike yoktur, işte bu kattaki bir odayı hariçten tamamen izole etmek, Icifayet edebilir. Bu odalarda süzgeç v. s.

tertibat yoktur. İçerdeki lıava ile teneffüs edilir. Yine

Corbusier'nirı projesinde her şey ayak altında ve ikametgâhların eteğindedir. Dişli binaların iyiliği sokaktan uzaklaşmak ve dahilde kapalı meydanlar elde etmesindedir.

1) Büyük havuz ve kum plâjı.

2) Komple stad.

3) Tenis yerleri.

4) Çocuklar için oyun yerleri.

Binalar altında garaj, çimenlik v. s. vardır.

Binaların Düz - dam oluşu Çatı - Bahçesi ve güneş plâjı işine yarar.

tecrübe göstermiştir ki 10.00 m3 havada 10 kişi bir saat müddetle korunabilirler.

Rus bilginleri bu tarz odalar için merdiven ye- rini tavsiye etmektedirler. Bunun faydası her apar- tımanda mevcut oluşu ve her apartımandan hemen kolayca merdiven sahanlığına çıkılabilmesidir. Yal- nız merdiven başına isole edilmiş bir kapı ve pen- cerelerin kayıtlarına da çuha veya lâstik koyarak ke- narlarının tamamen kapatılması ve hariçten izole edil- mesi lâzımdır.

Her iki halde de çatıda mermilere karşı evvelce söylediğimiz tertip ve tedbirleri almak emniyet için lâzımdır. Aksi takdirde tehlikeden korunmak bir şans meselesi olmuş olur.

ö z e l s ı ğ ı n a k l a r . : Ya yapının bodrumunda te- sis olunur veya yapılmış spessial bir sığmak bodıum katında emin bir yere yerleştirilir. Resimde bu cins ufak bir sığmak görülmektedir.

Bu tip çok pratik bir şeydir. Adam başına 10-15 Türk lirası ile temin olunabilir. Bu sistem sığınak

(26)

Beyoğlu ve İstanbul zehirli gazların en çok tekâsüf edeceği yerlerdir.

Yalnız yeni inşaatta değil, eski yapılarda da sığı- nak yapılması bu yüzden lâzımdır. Çünkü İstanbul şehri umumî sığınak yapılacak hiç bir yere malik de- ğildir. Şehir çok dağınıktır. Esasen ufak bir şehir sığmağı da 300.000 liranın halledeceği bir meseledir.

Çukurbostan v. s. yerlerden istifadeyi düşünenler şehir sığmağı nedir, herhalde öğrenmemişlerdir daha...

(E) Grat • siel üzerinde anti - torpil olmak üzere blindaj yapılmıştır.

(C) Rödan'larm son katı kâmilen Blindaj yapılmıştır.

Bu Blindajın iki döşemesi arasına kuru kum sermek faydalıdır.

(H) Gaz kitlesi kâmilen araziyi kaplamıştır. Bu gazi dağıtacak olan şey bir kurunderdir ki bunu temin edecek pilotilerdir.

Bundan başka havuz ve laklarda depo edilen suyun tazyikile bir su demeti halinde fışkırtılması da gazları dağıtmış olacaktır.

Şehrin sekenesi de yukarı katlara sığınacaklardır. (Toprak içinde sığınak yapılmamıştır.) Projede görüldüğü gibi toprak sathı tamamile serbesttir. Bu şekilde gaz birikintisi olmıyacaktır.

Dr. Marcille tarafından vazedilmiştir. İçinde 7.00 m'1 bir oksijen cihazı ve asid karboniki tesbit edici bir alet vardır. Bu küçük sığınağı bir bomba veya obüs patlaması tehlikesine karşı korunmak için toprak altına koymak veya bir binanın bodrumuna yerleştirmek lâzımdır.

A d î s ı ğ ı n a k : Komple bir sığınak çok paha- lıdır. Halbuki bir ikametgâhta yapılacak sığınak mas- rafı nihayet 100-500 lirayı geçmemesi lâzımdır.

Bodrumda izole edilmiş bir oda bu işi görebilir.

Yeni yapılacak yapılar için bu sığınak yeri tavanı bir tonoz şeklinde yapılacak olursa tayyare bombalarını ve bundan mütevellit yıkıntı ağırlıklarını kar- şılıyabilir. Mesele kalmaz.

Fakat eski yapıların bodrumunda bu sebepten bir (takviye inşaatı) nın ilâvesi zarurîdir.

Meseleyi iki koldan açalım...

1° Sığmak yerinin serbest irtifaı 3.00 m. ve daha ziyade olan yapılarda..

(27)

2° Sığınak yerinin serbest irtıfaı 3.00 m. den aşağı olan eski yapılarda...

Birinci vaziyette muhtelif çareler tatbik oluna- bilir. Kalın ikinci beton bir döşeme, direkler ve esas kirişler ilâvesi... Kemer ve tonozlar inşası... kabildir...

Burada çok pratik ve o nisbette kuvvetli kolay ve yapılması için az bir masrafa lüzum gösteren bir örnek verilmiştir. Resmi inceliyenler bunu açıkça gö- receklerdir.

1.00-1.50 mesafe ile ahşap kütükler (meşe) dikil- miştir. Bunlar A-B istikametinde kirişler ile birbirine bağlanmıştır. Ayni profildeki kirişlerden bunları a- mudî katetmek üzere sık sık kirişler konulmuştur. U- zerine tekrar birinci seferki gibiler konduktan sonra kuru kum dolu torbalar 3 kat istiflenmiştir...

İkinci vaziyette ise kat yüksekliğinin azlığından bu koustruksion yapılamaz.

O zaman üstteki döşeme üzerine kum torbalan, somya demirleri, telörgüler... sıralanmak iyidir. Bun- ların elastikiyeti ile yıkılan enkaza ve nüfuz eden bombalara bir aksi tesir yapmak mümkün olur.

Tecrübe, göstermiştir ki harap olan bir binada yıkıntının % 60 i bodrum döşemesi üzerine rastla - maktadır. Apartımanlarda kat adedine göre bu sıkleti Kg. m. olarak hesaplamalıdır. Hele bu sıkletin tesir icrasında düşüş mesafesini de hesaba katmak lâzım- dır.

Villâ ve alçak oturma yerlerinde 1750 Kg. m. ola- rak makta tayin etmek çok faydalı olur. (Tabiî bu hesap yalnız sığınak üstündeki döşeme içindir.

İşte bu sebepten İstanbul urayının koyduğu 600 Kg. m. çok eksik ve faydasız netice verir.

Sığınak şekil ve eb'adı şöyle olmalıdır:

Eb'adı ya bir kat plânı sahasının % 7,5 ile (İs- tanbul urayı % 10 kabul etmiştir) ve yahut sığına- ğın koruyacağı şahıs başına 1.00 m2 saha hesap edil- melidir. Kat yüksekliği adam başına 2.000 m3 hesa- bile bulunur ve yahut yapı yollar yasasına göre 2.50 olmalıdır.

Pencerelerin budaksız tahtadan bir kapağı ol- malı... Bu kapağın kenarları çuha veya lâstik kaplı olmalı ve pencere yuvasına tamamile oturmalıdır.

Harp zamanı bu kapağın önüne kum torbaları yığ - mak ve pencere sathım 0,30 taşmak üzere istiflemek iyidir.

Kapılar demir olmalı ve eğer ahşap ise aralık- larını çuha, zift, macun... ile iyice tıkamalı ve yağlı boya vurmalıdır. Doğrudan doğruya sığınağa girme- meli... Küçük bir gaz geçidi (Eklos) bulunmalıdır.

Diğer bir tehlike kapısı yapmak ve bir de W. C. bu- lundurmak faydasız değildir. Böyle bir sığınak insanı

4 t

? I

1

: kj

1— Toprak allı sığmak... Yapı eski inşaat ka- rakterindedir. Duvarlar döşemeleri taşıyor. Bir bomba patlamasile bütün bina devrilebilir. Nüfuz toprağa kadardır. Bunun için 4.00 metrelik beton tabaka altın- dadır sığınak...

2— Kat sığınağı... Yapı yeııi inşa karakterinde- dir. Duvarlar kendini taşıyor veya döşeme ile birlikte direklere dayanıyor. Bir bomba patlamasile 1.00 ka- lınlık beton delinir. Bomba aralıkta patlar. Etraf açık- tır, tesirsiz kalır. Diğer kısımlar ihtiyatî tedbirlerdir.

Bu sığınak hem inşaatı, hem insanı koruyor...

(28)

Yapıya rasllamayıp yerde patlıyan bombaların dağıl- ma tesirlerini önlemek için... a— Halat perde...

b— Sazdan perde...

koruyucu vasıtalardır. Pencereler de spesyal bir eser- dir. Kurşun bölmelerle parçalara taksim edilmiştir.

bir saat korur, kendi havası ile... Bunun için içeriye bir hava borusu ile süzgeç ilâvesi fazla masraf çıkarır.

G a z k o r u n m a ç u k u r u : General Mazlum ve Dr. N. Refetin kitabında bir de gaz korunma çukuru gösterilmiştir. Bu her zaman sığınak bulmak kabil olmadığına göre yapılmış bir çaredir.

Rus Mühendislerinden Timonof tarafından ko- nulmuştur. Resimde 2 kişilik olarak görülen çukur sı- ğınanları 1 saat koruyabilirmiş.. Şekil itibarile boy çukuru gibi olan bu çukurun üzeri gaz geçirmez bir örtü ile örtülüdür. Havaya karşı tabiî arazi ile olan irtibatı çok mahirane temin eylemeli... Bilhassa girişi ot ve çayırlarla maskelenmiş bulunmalıdır. Çukurun eb'adı resimde görülmektedir.

Ş e h i r s ı ğ ı n a k l a r ı : Büyük gaz taarruzları za- manında gerek artık maske ile iş göremiyen kıt'aları buralarda dinlendirmek için, gerek şehirlerde çocuk ve ihtiyarlar için çok gereklidir. Derin vadiler ve yük- sek tepeler rüzgâr istikametini değiştirdiği için böyle yerlere sığınak yapılmaz.

Bu çeşit sığmaklar için General Mazlûm, Dr. N.

Refetin kitabında etraflı malûmat olduğundan bura- da yalnız esas prensipleri not edeceğim.

Fennî bir sığınak: Tayyare bombalarına karşı ve bunlardan doğacak yıkıntılara karşı çok dayanıklı olmalıdır. Hariçteki zehirli havayı süzecek vasıtalara malik olmak veya çok uzaklardan temiz hava getire- bilmeli veya içinde komprime hava, yahut oksijen...

aletleri olmalıdır. Böyle bir sığınağın eğer üzerinde hiç bir tesisat yoksa: 2,50 betonarme veya 4,00 adî beton ile 0,80 funda toprağı ve 0,20 adî toprak ta- bakasile örtülmüş olmalıdır. Üstünde sinema, gazino...

gibi binalar olan sığmaklar için yukarıda verilen e- saslara göre hareket etmek lâzımdır.

Sığınak içine alacağı insan adedine göre hesaplı eb'adı olmalı, bir kişiye 0,72 m2 saha 1,87 m3 hesabile eb'atlandırılır.

Kapılar iyice izole edilmiş olmalı, üzerinde yere sürünen bir de perdesi olmalıdır. Pencere açmamak faydalıdır.

lunmah, bir tehlike kapısı olmalı, alarm olduğu za- man nihayet 5 dak. da sığınağa girebilmeli... Her

Sığınak havası saatte 30 litre hesap edilir. Saatte 60.000 ms hava veren bir vantilâtör 20 kişiye yeter.

Bir sığınağın hariçten nasıl hava temin edeceği şematik krokide gösterilmiştir.

Sığmak içindeki havanın kesafeti dışarda bulu- nandan daha fazla olmalıdır ki mesamelerden zehir sızmasın. Her ne olursa olsun böyle bir tehlikeye karşı sığınak içinde komprime hava şişeleri bulundurmak iyidir. İçerideki hava harareti 31° centg. olmalı... Bu hararet derecesini değiştirebilmek için içerde vanti- lâtörler olmalıdır. Sığınak içinde ihtiyat maskeler bu- sığınağın hiç değilse bir eklozu muhakkak olmalıdır.

(29)

EM, 4

İ s t a n b u l J/&p'/ârtOcfdki

«3 )gn<a/c y5 emasî

Bu tarz sığınaklar çok emniyetli o l m a k l a beraber çok m a s r a f l ı ve p a h a l ı y a mal o l m a k t a d ı r l a r . Bunun için her evin m u h a k k a k bir küçük sığınağı o l m a l ı d ı r .

K İ R A C I L A R ! S l G l N A K S I Z E V D E , A P A R T M A N D A O T U R M A Y I N !

Çünkü tehlike çok b ü y ü k ve her zaman için ha- zırdır.

S o n u ç : Y u k a r ı l a r d a gösterilen çareler yalnız hava tehlikesi noktai nazarından tesirli olacak değil- dir. Belki de sağlık bilgisi, sirkülasyon ve m i m a r l ı k

Bu ş e m a k ü ç ü k i n ş a a t için fazla masraflıdır. % 10 n i s b e t i ö k o n o m i k değildir. H e l e a p a r t m a n l a r için.

bakımından da son senelerdeki terakkilerin neticele- ridir.

Yalnız B l i n d a j - Çatı yapının ağırlıklarını çoğal- tan ve f a z l a m a s r a f a yol açan bir şekildir. Bunun için 3 katlı bir b i n a d a tatbiki ekonomik olmaz ve göreceği işe göre kendini kurtaramaz... Yalnız yüksek binalar- da 15-25 katlı a p a r t ı m a n l a r için kendini k u r t a r a b i l i r . Böyle inşaatta yerden itibaren meselâ 5 kat sonrası ve y u k a r ı d a n itibaren 3 kat aşağısı tehlikede değildir.

Bu katta b u l u n a n l a r da ö b ü r l e r i n e sığınarak kurtu- labilirler.

B l i n d a j çatı ile yangın mermisi ve b o m b a l a r a karşı k o r u n m u ş olacak binanın yüksek oluşu da gaz tehli-

P r a t i k v e kabili nakil s ı ğ ı n a k . B i n a i ç i n d e v e t o p r a k a l t ı n d a f a y d a l ı d ı r .

(30)

S ı ğ ı n a k t a k v i y e > e g a z k o r u m a şekilleri.

kesine karşı gelecektir. Herkes a p a r t ı m a n ı n d a tehlike yokmuş gibi r a h a t edebilir.

İhtimal b u n l a r çok basit çarelerdir. Yarın insan- lar yeni bir teknik çığırı açtıkları zaman u m u l u r ki kuvvetli ve esaslı çareler b u l m a k t a n geri kalmıyacak- tır. B u g ü n l ü k her y a p ı d a bir sığınak y a p m a k ve yan- gın mermilerile b o m b a l a r ı inşaat h e s a p l a r ı arasına

katmak lâzımdır. Şehirlerimiz b u g ü n k ü vaziyetile bi- zim için çok tehlikelidir. Eski şehir p l â n l a r ı n ı büs- b ü t ü n değiştirmek te imkânsızdır.

1919 danberi şehircilik meselesi olan eski şehir- leri tashih, genişletme, tadil meselelerinde h e r h a l d e hava tehlikesini önlemek fırsatı v a r d ı r .

Hele yeni k u r u l a n şehirler için modern ürbaniz-

(31)

Blinde e d i l m i ş çatı ö r t ü s ü , Haç ş e k l i n d e k i p l â n d a y ı k ı l m a m i k t a r ı yarı y a r ı y a d ı r . Y ş e k l i n d e k i p l â n d a y ı k ı l m a m i k t a r ı bir k o l d a d ı r a n c a k . . .

min esaslarını tatbik etmek çok gereklidir ve kabildir.

Şimdiye k a d a r A v r u p a m i m a r l a r ı içinde Le Corbusier'nin etüdleri bu iş için çok elverişlidir.

Nasıl ki dünkü sağlık, k o n f o r , ekonomi, teknik...

bilgileri b u g ü n k ü m i m a r l ı ğ ı karakterize ettirmiştir.

H a v a tehlikesi de yarınki mimarlığın san'at düşünce- leri üzerinde m u h a k k a k iz bırakacaktır.

(32)

Ş e h i r l e r d e s ı h h a t k o r u n m a s ı b a k ı m ı n d a n o r m a n l a r ı n e h e m m i y e t i

N. Y. D e m o r l a i n e Paris, s u l a r v e o r m a n i a r g e n e l e n s p e k t ö r ü

(Urbanisme) dergisinden Paris ve civarındaki o r m a n l a r ı n şehrin sıhhati bakımından büyük bir ehemmiyeti v a r d ı r . Bu m ü h i m mesele çok d e f a l a r ihmal edilmiş ve o r m a n l a r l a ye- şillik araziden istifade edilmek suretile, P a r i s şehrini tevsi çareleri düşünülniüştür. H a l b u k i o r m a n yetiştir- me işlerinin ne k a d a r uzun senelere mütevakkıf olduğu herkesçe m a l û m d u r . Pek kolaylıkla t a h r i p edilen or- m a n l a r ı n pek b ü y ü k müşkülât ve mesaî ile vücude ge- tirildiğini göz ö n ü n d e t u t m a l ı d ı r ve hattâ bir orman- dan hakikî istifadeyi temin edebilmek için o n u n yal- nız m e y d a n a çıkarılması kifayet etmez. F a k a t eleman- larının sinni r ü ş d ü n ü bulması, yani ağaçlarının tekâ- m ü l ç a ğ m a g i r m i ş olmasını beklemek lâzım gelir. K â f i derecede ağacı olırfıyan ve mesahası dar ve m a h d u t olan o r m a n l a r ı n , ormancılık b a k ı m ı n d a n fazla bir kıymeti yoktur.

Bu b a k ı m d a n f a y d a l ı o l a n l a r ; uzun senelerdenberi mevcut olan, ve ç ü r ü m ü ş y a p r a k l a r ı n vücude getir- diği « l ' h u m u s forestier» denilen m ü n b i t bir toprak tabakasına malik olan o r m a n l a r d ı r .

P a r i s ve civarında b u l u n a n o r m a n l a r ı n ekserisi hükümete aittir ve umumiyetle hüsnü m u h a f a z a edil- mektedir. Buna m u k a b i l eşhasa ait o l a n l a r , k a n u n u n m ü m a n e a t i n e rağmen, sahipleri t a r a f ı n d a n m e n f a a t i şahsiyeleri için f e d a ediliyorlardır. Bu sebeple hü- kümetin, u m u m u n m e n f a a t i l e alâkası olan, bu gibi arazi p a r ç a l a r ı n ı mülkiyeti altına alması en m u v a f ı k tedbirlerdendir.

Sıhhî b a k ı m d a n nebatat t a a f f ü n ü defeder. Işığın tesiri altında büyük m i k t a r d a m ü v e l l i d ü l h u m u z a neş- reder. Bütün bir şehir halkının hakikî ciğerleri adde- dilen o r m a n l a r ı herhangi bir sebeple olursa olsun fe- da etmek umumî sıhhat bakımından zararlı bir hâdise- dir. Urbanistlerin bu hususu nazarı m ü t a l e a y a alıp ağaçlıklı geniş sahaları hüsnü m u h a f a z a etmeleri asri şehircilikte en birinci vazifeleridir. Nitekim Parisin

(Sein) havalisi genel meclisi kendi mıntakası dahi- linde geniş ve ağaçlıklı bir park m e y d a n a getirmeyi tasavvur etmektedir. Bu suretle 4 0 0 hektarlık bir sa- hayı p a r k haline getirerek bu mıntakadaki havasızlığı bertaraf etmek nisbeten kabil olacaktır. Esasen, Pa- risin c e n u b u n d a k i bataklık arazi müstesna, şark, g a r p ve şimali eskiden büyük o r m a n l a r l a m u h a t idi. İki asırdanberi bu güzel o r m a n l a r bir çok m e n f a a t l e r uğ- r u n d a f e d a edildi. Ekserisinden eser k a l m a d ı . Fakat bugün P a r i s şehrinin sanayileşmesi dolayısile müteaf- f i n ve d u m a n l ı havasını t e n e f f ü s eden halkını n o r m a l bir şekilde yaşatabilmek için ancak eskiden mevcut olan o r m a n l a r ı n ihyası çarelerini b u l m a k lâzımdır.

Filhakika asrımızda şimendifer ve otomobil gibi vesaitle kolayca seyahat edip hava tebdili ihtiyaçları tatmin ediliyorsa da bu her sınıf halk için kabil ola- m ı y o r . Binaenaleyh seyahat etmeğe bütçeleri müsait o l m ı y a n halkın bu ihtiyaçlarının temin için hemen şehir civarında, y ü r ü y e r e k gidilebilecek yerlerde, a- ğaçlı p a r k l a r , k o r u l a r yetiştirmek icap eder.

Ekseri b ü y ü k şehirlerde olduğu gibi, P a r i s civa- r ı n d a da halkın neş'e k a y n a ğ ı olan iki b ü y ü k o r m a n hüsnü m u h a f a z a edilebilmiştir. (Bois de Boulogne) ve (Bois de V i n c e n n e ) . B u n l a r d a n biri 900, diğeri de 8 0 0 hektarlık bir s a h a işgal ederler.

Maalesef bu miktar b u g ü n k ü ihtiyaca kifayet et- memektedir. Saniyen bütün P a r i s halkının yalnız bu iki o r m a n d a n istifade etmek mecburiyetinde olmala- r ı n d a n daimî ziyaretleri dolayısile bu o r m a n l a r ı n du- r u m u da tehlikeye girmektedir. Zira o r m a n l a r ı n ida- mei hayat edebilmeleri için üç esaslı şartın mevcudi- yeti l â z ı m d ı r :

1— Rütubet, 2 — H a r a r e t 10°-25°, 3 — T o p r a ğ ı n havalanması.

Birinci ve ikinci şartlar P a r i s o r m a n l a r ı için mevcut ise de üçüncüsü bir noksan teşkil etmektedir.

(33)

M e s e l â : Bazı gün (Bois de Boulogne) ziyaretçi- lerinin adedi -800.000- kişiyi b u l u r . B u n l a r , tatil v e b a y r a m günleri a k ş a m a k a d a r o r m a n d a d o l a ş m a k su- retile t o p r a k sathını sertleşmiş kısır haline getirirler.

Binnetice toprak t e n e f f ü s edemez bir hale gelir. Ağaç k ö k l e r i t a m a m e n m ü v e l l i d ü l h u m u z a d a n m a h r u m ka- lırlar ve ağaçlar da hayatiyetlerini kaybederler. Or- man ziyaretçilerinin bilhassa yeni türeyen f i d a n l a r a zararı d o k u n u r , b u n l a r pek nadiren kendilerini mu- hafaza edebilir. Şu halde «çok ziyaretçisi o l a n orman- lar tabiî şekilde türeyemedikleri gibi b ü y ü m ü ş ağaç- larının bile h a y a t l a r ı tehlikeye düşer» neticesini çı-

karabiliriz. Buna b i n a e n tavsiye edeceğimiz şekil, bü- yük şehirlerde sun'î şekilde o r m a n yetiştirmektir.

Meselâ: Y u k a r ı d a bahsettiğimiz iki o r m a n d a , bazı s a h a l a r ı n e t r a f ı demir p a r m a k l ı k l a çevrilmiş ve halkın t o p r a ğ ı çiğnemesi menedilmiştir. Hususî surette dikilen f i d a n l a r ı n bu şekilde kolaylıkla b ü y ü d ü k l e r i müşahede edilmiştir.

, Yeniden o r m a n yetiştirmede ise en m ü h i m esas t o p r a ğ ı iyi tanımak ve ona en müsait o l a n ağacı seçe- bilmektir. Saniyen o r m a n a k â f i derecede geniş bir arazi tahsis etmek ve onu hükümetin veya bu işle meşgul olan büyük sosyetelerin nezaretine bırakmak- tır.

M i ı i a r l ı k v e t a r i h s e l b i r v e s i k a

Hassa mimarlarım, başı Sirıana lıiiküm ki Ru- meliliden ve sayir yerlerden gelüb neccariye ve bina ilminden haberleri olmayub müşarünileyhin marifeti olmadan ellerine arşun- alub mimarlık edüb nâehil olmağla bina eyledikleri evlerin ekseriya ocakları tu- tuşub ihrak olduğun bildürdüğin ecilden büyürdüm ki vusul buldukda.bu babla mukayyed olub anın gibi bina ve dürüdkerlik ilminden haberi olmayıb ellerine arşun alub vechi meşruh üzere mimarlık eyleyenleri men edüb senün marifetin olmadın olveçhilç naehil kimesnelere mimarlık etdirmeyesin (Divanda Topçu- lar çavuşuna verildi) Fi 17 Saf er 980

Y u k a r ı d a k i satırları, Ahmet Refikin (Onuncu asrı hicride istanbul hayatı) adlı kitabından a l ı y o r u m . Bu satırlar bize, b u n d a n üç yüz altmış yıl evvel Istanbulda, b u g ü n , uğraşmadığımız ve önüne geçme- diğimiz b ü y ü k bir dertle uğraşıldığını gösteriyor.

( S i n a n ) devrinde mimarlık, y u r d u m u z d a hiç şüp- he yok ki en önemli, en yükselmiş bir devri yaşadı, ö y l e bir devir ki ne doğuda, ne batıda mimarlık için n e mevzuat ve ne de bir k a n u n vardı.

Y u k a r ı d a k i satırlar y u r d u m u z d a d a h a o zaman mimarlrğın bir ihtisas işi olarak kabul edildiğini ve bilgisiz kimselerin y a p ı y a p m a l a r ı n ı men için (Mi- m a r b a ş ı S i n a n a ) salâhiyet verildiğini z a m a n ı n a göre gösteren ne güzel bir vesikadır.

Dünle, b u g ü n ü mukayese ediyorum. Bu - gün çok ilerlemiş olmamız lâzım. Batı memleketle-

rinde m i m a r l ı k için, ulusal m i m a r î l e r i için n e yap- mak lâzımsa yaptılar. Mimarlığı k o r u y u c u k a n u n l a r , sahifeler, k i t a p l a r d o l d u r a c a k k a d a r çok.

Bizde ise iş aksine o l a r a k , b u g ü n bir tek (mimar- lık) k a n u n u n a sahip değiliz.

Bugün, bir ebeden, bir eczacıdan d i p l o m a arar- ken, sokaklarda bisiklet k u l l a n a n bir kimseden vesika sorarken, ne için yapılarımızı y a p a n l a r d a n bir ihtisas vesikası aramıyoruz. İtiraf edelim ki b u g ü n y u r d u - muzda ( m i m a r l ı k ) k a d a r k o r u n m ı y a n bir ihtisas şu- besi kalmamıştır.

Mimarî k a n u n l a r y a p m a k , y a p ı işlerini mimar- lara hasretmek, yalnız bir ihtisas zümresini k o r u m a k değil, bir yurt işidir. V e ancak o zaman, mimarî diye yapılan, zevksiz, karaktersiz acubelerden k u r t u l m u ş olacağız.

Mimar Zeki Say8r

(34)

T a r i h k ö ş e s i :

M i m a r D a v u t

M i m a r K e m a l A l t a n M i m a r Davut, ustası K o c a S i n a m n ekolünden

a y r ı l m ı y a r a k öz san'atın bilimini kavramıştır. Sınanın son ihtiyarlık z a m a n ı n d a b a ş h y a r a k y a r ı m bıraktığı Fatihteki Nişancı Boyalı Mehmet P a ş a camiini Davut t a m a m l a m ı ş t ı .

D a v u d u n 1585 (993) tarihinde inşa ettiği ilk eseri; Fatihte Ç a r ş a m b a civarında b u l u n a n (Mehmet A ğ a camii) dir. Mehmet Ağa Üçüncü M u r a d ı n Darüs- saade ağası idi.

Camiin plânı, dört köşe üzerine ve m i h r a p kıs- mı dışarıya çıkıntılı o l u p eni ile derinliği bir ölçüde- dir. İç a l a n ı n ı n t e r t i b a t ı n d a ; yan beden d u v a r l a r ı n ü- zerinde y a r ı m y u v a r l a k b u l u n a n ve diğer bedenlerde de köşeli tertip edilmiş olan a y a k l a r l a orta büyük kub-

be e t r a f ı sekiz köşe kesimi y a p a r a k bu köşelerin dört ciheti ile m i h r a p üstü yarım k u b b e l e r l e örtülmüştür.

M i m a r Davut ilk eserile - mabet içi boşluğunu sütun ve a y a k l a r l a d o l d u r m ı y a r a k yalnız duvarla*

içinde gizli mesnetler teşkili suretile - mimarî güzel- likte en mükemmel bir tip m e y d a n a k o y m u ş t u r .

Mehmet Ağa camiinin dışı yüzlerindeki sert y o n m a taştan yapılmış olan satıh k a p l a m a a r a l a r ı dört sıra yassı tuğla ile hatıllıdır. Cami ile bitişik olan (Mehmet Ağa türbesi) üzerinde de sade güzel m i m a r î bir tesir g ö r ü l ü r . Cami civarında - h â l â işlek o l a n - bir de h a m a m vardır.

Yine Mehmet Ağaya aid D i v a n y o l u n d a m i m a r D a v u d u n eseri - D a r ü l h a d i s binası b u l u n m a k t a d ı r .

(35)

ğişerek bozulmuş kapalı bir sebil mahalli kalmıştır.

Mimar Davudun güzel san'atlar serisinden ikinci eseri 1594 (1002) tarihinde yapılmfş olan (Cerrah- paşa camii) dir. Cerrahpaşa camiinin plânı; münfe- rid sütun ve ayaklarla altı köşe tertibi üzerinedir. Bu

şekil Koca Sinanın Topkapı civarında bulunan (Ah- metpaşa camii) nin esaslarına benzer. Davudun son şaheser plânı; Eminönü meydanındaki (Yenicami) dir. Bu da Sinanın Şehzade camii plânile kardeştir.

Davııt, Yenicamiin, sığlık deniz topraklarında kazık- lar üzerine blok taşlarla temellerini yaparak gövde

(36)
(37)

d u v a r l a r ı n ı yarısına k a d a r inşa etmekle mimarlıktaki özlü bilgisini m e y d a n a koymuştur.

Yenicamiin t a m a m l a n m a s ı için Davuttan sonra el iliştiren. T ü r k m i m a r l a r ı arasında en çok Koca Ka- sımım s a n ' a t zevkleri b u l u n u p bütün önemli ekler K a s ı m ı n d ı r . M e r m e r üzerine istalâktit süs işlemelerin- de, çini ve alçı dekorasyonunda tamamile Kasımın te- sirleri g ö r ü l ü r ve bu tesirler, Kasımın Ü s k ü d a r d a yaptığı M a h p e y k e r Kösem Sultana ait (Çinili c a m i i ) nin misilsiz iç güzelliği ile karşılaştığı zaman ayfti elin h ü n e r l e r i olduğu • anlaşılır.

Yenicamiin k a l f a s ı da, Süleymaniyedeki T ü r k ve İ s l â m müzesinde saklı b u l u n a n b i r mezar taşı kita- besinden hicrî 1046 tarihinde (Ali İbni Ali) a d ı n d a bir T ü r k olduğu anlaşılmıştır.

Y e n i c a m i ; m i m a r î üstünlüğü ile değer biçilmez bir s a n ' a t tacıdır, i ç i ; çok ince h ü n e r l e r l e zengin o l u p dıştan da asîl bir varlık taşıran alımlı ve seçimli bir k u r u l u ş u vardır.

Yenicamiin ustalarını sayarken Davuttan sonra m i m a r D a l g ı ç Ahmetle m i m a r Meremetçi M u s t a f a y ı gösterip te m i m a r Koca Kasımı içlerinden çıkarmak hiç bir zaman doğru olamaz.

M i m a r Davııdun son p l â n ı olan YenicamMen ev- vel bıraktığı s a n ' a t a r m a ğ a n l a r ı içinde Üçüncü Mu- r a d ı n sadrazamı Yemen Fatihi Sinan P a ş a için Ahi--

kapı sahilinin s u r l a r ı ö n ü n d e y a p m ı ş olduğu (İncil:

Köşk) binasını buluruz. Yüz satıhları y o n m a taştan çok temiz işlenmiş ve şekillenmiş olan bu güzel izerin şimdi yalnız .zemin katın h a r a p d u v a r l a r ı kalmıştır.

Harabesinden bile eserin özlülüğü ve güzelliği silin- memiştir.

K a l a n d u v a r l a r üzerindeki çok san'atlı bir çeşme kitabesinde:

(... Edip tasarruflar mimarı Davut, nice sanatlar etti anda mevcut) mısraı s o n u n d a :

dedi tarihi Sal "Mai canbahş,, 998 tarih düş- müştür.

M i m a r D a v u t 1598 (1004) tarihinde ölen Sad- razam Sinan P a ş a y a Divanyolu caddesi üzerinde ( d a r ü l h a d i s , türbe, sebil) bir a r a d a m i m a r î güzel bir site vücude getirmiştir.

Yine D a v u d u n -596 (1002) de Kızlar ağası Ga- zanfer Ağaya y a p m ı ş olduğu türbe, medrese, sebilden ibaret birbirine ekli önemli örnekleri, F a t i h civarın- da su bentlerine ait sur şeklindeki bozdoğan kemer- leri eteğinde b u l u n m a k t a d ı r . G a z a n f e r Ağanın E y ü p t e Otakçılarda da h a r a p bir medresesi kalmıştır.

Davut, E y ü p t e Sokullu türbesi karşısında Sadra- zam Seyavüş P a ş a y a , yine bu civarda D e f t e r d a r Meh- met P a ş a y a , A y a s o f y a avlusu ö n ü n d e Üçüncü Sultan M u r a d a m i m a r î önemde türbeler inşa etmiştir.

6errahpa$a cahili ve Mehmet a ğ a c a m i i plânı.

(38)

R u d o l f O e t k e r K o n s e r b i n a s ı . B i e l e f e l d - Almanya

M i m a r H. T i e t m a n n

( Bauvvelt. 4. 1932. B e r l i n ) d e n a l a n : M i m a r M a h m u d Bilen

Binanın p l â n ı bir büyük, bir küçük konser salonu ve b u n l a r a ıriüteallik ikinci derecede m a h a l l e r proğ-, r a m i l e garbi A l m a n y a m i m a r l a r ı a r a s ı n d a açılan bir m ü s a b a k a neticesinde vücuda getirilmiştir. İştirak eden 113 p r o j e içinde m i m a r Tietmann ve H a a k e bi- rinciliği k a z a n a r a k şehir belediyesinin mukavelesi ile inşaat p r o j e l e r i n i ve tafsilât resimlerini yapmışlar- dır. Binanın inşası tam iki sene s ü r m ü ş t ü r .

En öndeki geniş merdivenlerle biraz yükselen ve k u m taşı p l â k l a r i l e k a p l a n m ı ş b u l u n a n ön meydan- dan sonra binanın dokuz kemerli, sütunlu methali ge- liyor. Bu dokuz kemer Beethovenin dokuzuncu sim- fonisini temsil etmektedir. Ziyaretçiler bu sütunlu portali, rüzgârlığı, methal h o l ü n ü geçtikten sonra 3 0 . 0 0 X 3 5 . 0 0 m e b ' a d ı n d a b ü y ü k g a r d r o b a girerler.

B u r a d a n b ü y ü k konser s a l o n u n a dört esas merdiven çıkıyor. G a r d r o b u n a r k a t a r a f ı n d a p r o v a salonları, s a n a t k â r l a r için iki merdiven, ve ısıtma, havalandır- ma, elektrik tenviratı, kuvvei m u h a r r i k e y i idare sant- ralı vardır. Tesisatı idare santralının altında, b o d r u m katında hava o d a l a r ı ve iiıtma tesisatı inşa edilmiştir.

Zemin katta esas girişin sağ t a r a f ı n d a küçük g a r d r o b l a b e r a b e r ayrı bir methal ve merdiven vardır ki üst kattaki küçük konser salonuna aittir. Bu suretle her iki konser salonu ayni z a m a n d a ayrı ayrı kulla-

Sarı A l m a n m e r m e r i l e k a p l a n m ı ş dört esas mer- diven büyük g a r d r o b d a n bu g a r d r o b u n üzerindeki bü- yük konser s a l o n u n u n 6.00 m genişliğindeki gezinti yerlerine çıkar.

1 8 . 0 0 X 3 0 . 0 0 m eb'adındaki bu konser salonu parter, galeri ve a r k a d a b a l k o n d a n mürekkeptir. Par- ter 760 kişi alır. Önündeki p o d i u m (orkestra sahnesi) ayni genişlikte ve 10.00 m derinliğinde o l u p ön tara- f ı n d a k i müteharrik p l a t f o r m vasıtasile salona doğru 3.50 m büyüyebilir. Bu 90 muzisien ve 2 5 0 korist için k â f i d i r . Partere çıkan dört esas merdivenin ikisi de- vam ederek galeri katına çıkar. Galeri katında yan haricî d u v a r l a r ı n biraz içeriye alınmasile 24.00 m genişlik o l m u ş ve b a l k o n u n 14.00 m geriye uzatılma- sile galeri katında da 640 kişilik yer yapılmıştır.

P a r t e r ile beraber 1400 kişilik yer olur. Bu miktar vasat büyüklükte bir şehir için k â f i d i r .

Müzik podiuırçu altında iskemle deposu, o n u n ar- kasında da n o t a arşivi ve s a n ' a t k â r l a r l a orkestra şe- finin odası v a r d ı r . Nota arşivinin üstüne o r g konul- muştur.

P a r t e r k a t ı n d a binanın cephesinde 320 kişi alan oda musikisi salonu vardır. Bu salon gezinti mahal- line beş kapı ile birleşmiş o l u p büyük g ü n l e r d e bu salon f o y e r olarak kullanılır.

Dam altı katında projektion odası, dört hava de- ğiştirme k a m a r a s ı vardır.

A k u s t i k i ç i n t e d b i r l e r :

M ü s a b a k a d a en m ü h i m tutulan nokta salonun işit- me şeraitinin tam olması idi. Konser s a l o n l a r ı n d a her fikrin üstünde görülmesi lâzım gelen mesele de bu- dur.

Binanın çekirdeğini teşkil eden b ü y ü k konser sa- lonu 10535m3 hacmindedir. Hâkim şekli mustatildir.

(39)

- • a * »

Î l î f f f e . ' I 1 , ÎTİ- !!i n»iiM I ' |

«MMİ. bukom

Salonlar katı Bodrum katı

Galeri katı Giriş katı

Bu suretle girintili ve oyuklu m a h a l l e r d e lıasıl olan münasebetsiz ses t o p l a n m a l a r ı n d a n içtinap edilmiştir.

P o d i u m u n icabında büyütülmesi imkânile az mu- zisienlerin çaldıkları z a m a n d a meselâ solist konserle- rinde, Quartetlerde ve b u n a mümasil konserlerde san- atkârların çok büyük bir p o d i u m a çıkarak rahatsızlık hissetmelerinin ve fazla büyük p o d i u m u n bu cins sesler üzerinde f e n a tesir etmesinin önüne geçilmiştir.

Zira solist s a n ' a t k â r l a r , kendileri söyledikleri veçhile, kendi kendilerini işitmek i s t e r l e r ; yani kendilerine en yakın satıhların sese y a r d ı m eden iadelerini hissetmek isterler. L ü z u m u n d a n fazla büyük p o d i u m l a r d a ise sa- tıhların uzak olması dolayısile iadeler gecikeceğinden aksi s a d a l a r sesleri karıştırırlar.

Tavan ufkî inşa edilmiş ve kuvvetli u n s u r l a r l a bölünerek sesin iyi yayılması m ü m k ü n kılınmıştır.

Salonda k u l l a n ı l a n malzemenin intihabında bü- yük i h t i m a m gösterilmiştir. Her şeyden evvel ahşabın bol olarak kullanıldığı g ö r ü l ü r . F i l h a k i k a salon tavan, d u v a r l a r , galeri k o r k u l u ğ u ahşapla k a p l a n m ı ş ve po-

•dium a h ş a b d a n yapılmıştır. Zemin de a h ş a b d a n d ı r . Döşeme üzerine konan k a d r o n l a r ı n arasına bir şey d o l d u r u l m ı y a r a k arzu edilen derecedeki ihtizazı bo- zulmamış. Yalnız üst döşemenin altına konan ince bir

asfaltli çuha — mukavva ile gıcırdamasının önüne ge- çilmiştir.

A r k a d u v a r ve yan d u v a r l a r ı n a r k a duvara mü- vazî iki çıkıntısı sesi beledecek surette çelotex ve onun üzerine k a d i f e kaplanmıştır. Böylece b u n l a r ı n aksi se- da tevlit etmelerinin önüne geçilerek salonda temiz, b e r r a k seda elde edilmiştir.

Pencerelere çok çıkıntılı a h ş a p pervazlar yapıl- mış ve astarlı keten k a d i f e d e n perdeler asılmıştır.

Perdeler bilhassa m ü h i m d i r , çünkü sesleri iade eden cam pencere satıhlarını b o ğ a r l a r . G ü n d ü z y a n a açıl- d ı k l a r ı zaman da az satha m u k a b i l kalın k ı v r ı m l a r arzederek iyi vazifelerini y a p a r l a r .

Halk için açılır k a p a n ı r a h ş a b iskemleler kon- m u ş t u r . Boş kalacak iskemlelerin sesi beletmek kabi- liyetlerini arttırmak, ve binaenaleyh salonun az dol-

Referanslar

Benzer Belgeler

mimar Muhammedülmecnun, mimar Hayrettin, mimar Ayas, mimar Kemalettin, mimar Ali gibi zevat yaptıkları eserlerde asırlardanberi sürüklenip gelmiş şekillerden ve muhit

A — Banyolar kısmı: Banyolar dairesine hariçten yani caddeden hususî bir methalle gi- rildiği gibi otelin büyük merdiveninin de ve servis merdiveninden ve asansörle inmek

Eğer dahilî derecei hararet haricî derecjl hararetten daha dun ise aşağıdan soğuk hava çıkar yukardan sıcak hava girer. İşte bu giriş ve çıkış mıntakaları

11 — Hakem heyeti azasından her birinin bir reyi vardır. Projeler tetkik edildikten sonra kazan- dıkları rey sırasile tasnif edilecektir. 12 — Müsabakalar için üç derece

Madde 10 — Kabul edilen her üç tipte de büyük ve küçük hayvanlar için müşterek kesim yerleri vardır; müşterek kesim yerlerinin büyük hayvanlara mahsus olan kısmında

da bulduğumuz mevaddı iptidaiyelerle Avrupa- da olduğu gibi fayans hamuru terkibini bulduk ve 1932-1933 akademi talebe sergisinde ilk de- fa olarak Türkiyede yeni

Düz kirişlerin alt kalıplarının istinat ettiği direkler kamalar yardımile tanzim edilir ve ki- rişin kalıbına evvelâ makûs istikamette metre- de (2 veya 3 mm.) lik bir

Bu yeni ilâve duvara, altın kapının mihve- rile beraber ikinci bir kapı açdırarak bunun da sağ ve soluna pilonlar yapdırmışdı.. Marmara sahilinden Yedikule ve Halice ka-