• Sonuç bulunamadı

Doğu Rumeli Türklerinin sesi Balkan Gazetesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğu Rumeli Türklerinin sesi Balkan Gazetesi"

Copied!
543
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

YAKIN ÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

DOĞU RUMELĠ TÜRKLERĠNĠN SESĠ BALKAN GAZETESĠ

Sabit Akın ZAĠMOĞLU

DOKTORA TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Alaattin AKÖZ

(2)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Sabit Akın ZAĠMOĞLU Numarası 074102041001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih / Yakın Çağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı DOĞU RUMELĠ TÜRKLERĠNĠN SESĠ BALKAN GAZETESĠ

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Doktora Tezi Kabul Formu

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Sabit Akın ZAĠMOĞLU Numarası 074102041001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yakın Çağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Alaattin AKÖZ

Tezin Adı DOĞU RUMELĠ TÜRKLERĠNĠN SESĠ BALKAN GAZETESĠ

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Doğu Rumeli Türklerinin Sesi Balkan

Gazetesi baĢlıklı bu çalıĢma 18/07/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu

ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Ünvanı, Adı ve Soyadı Ġmza

Prof. Dr. Alaattin AKÖZ Dr. Mehmet YILMAZ Prof. Dr. Caner ARABACI Prof. Dr. Osman KÖSE

(4)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Sabit Akın ZAĠMOĞLU Numarası 074102041001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yakın Çağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Alaattin AKÖZ

Tezin Adı DOĞU RUMELĠ TÜRKLERĠNĠN SESĠ BALKAN GAZETESĠ

ÖZET

93 Harbi‟nden mağlubiyetle ayrılan Osmanlı Devleti, 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin AntlaĢması‟nı imzaladı. Bu antlaĢma ile Bulgaristan Emareti ilaveten de Filibe merkezli ġarkî Rumeli Vilayeti teĢekkül etti. 1885‟e gelindiğinde ise Bulgaristan Emareti, ġarkî Rumeli Vilayetini bünyesine kattı. Akabinde bağımsız Bulgaristan‟a doğru adım adım yürüyen bir sürece girildi. Nitekim II. MeĢrutiyetin ilanı ardından 1908 Ekim ayına gelindiğinde Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti.

Bulgaristan Emareti bünyesindeki ġarkî Rumeli, merkezi Filibe ve diğer Ģehirleriyle Müslümanların nüfus yoğunluğuna sahip oldukları Ģehirlerdi. Özerk bir durumda olan Bulgaristan‟da, Bulgaristan Türklerinin hak ve hukukunu müdafaa edecek surette ortaya çıkan gazeteler mevcuttu. Bu gazetelerden biri, ilk sayısı 22 Temmuz 1906 tarihinde çıkan, uzun süre bölge Türklüğünün sesi olan ve Ethem Ruhi Balkan tarafından çıkarılan Balkan gazetesidir. Balkan gazetesi Doğu Rumeli‟nin merkezi Filibe‟de çıkmıĢ ve Filibe ahalisini havadisten haberdar etmeyi amaçlamıĢtır. Eğitimden, sosyal hayata, müftülerin seçimleri, milletvekillerinin faaliyetleri, Osmanlı-Bulgar iliĢkileri ve benzeri pek çok konuda yayın faaliyetinde bulunmuĢ, Doğu Rumeli Müslüman Türklerinin sesi konumunda olmuĢtur.

Doğu Rumeli Türklerinin sesi olan Balkan gazetesini inceleyen bu tez çalıĢması; gazeteyi, tespit edilen sayıları dikkate alınarak (1424 sayı) içerik ve yayın politikası çerçevesinde ele almaktadır. Tez çalıĢması, ArĢiv belgeleri, Balkan gazetesi koleksiyonu, hatırat, araĢtırma eserler ve makalelere dayanılarak ortaya çıkarılmıĢtır.

(5)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

encin

in

Adı Soyadı Sabit Akın ZAĠMOĞLU Numarası 074102041001

Ana Bilim / Bilim Dalı Tarih/Yakın Çağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Alaattin AKÖZ

Tezin Ġngilizce Adı BALKAN NEWSPAPER: THE VOICE OF THE EASTERN RUMELIA

SUMMARY

Following the defeat of the battle of War of 93 (The Russo-Turkish War of 1877–78), the Ottoman State signed the Treaty of Berlin under the date of July 13th, 1878. In addition to the Chiefdom of Bulgaria, the Province of Eastern Rumelia, centered in Plovdiv were formed by means of this treaty. In 1885, the Province of Eastern Rumelia participated to the Chiefdom of Bulgaria. Then a new phase began moving towards the independent Bulgaria. Upon declaration of the Second Constitutionalism, Bulgaria proclaimed its declaration of independence in October in 1908.

The population density of the Eastern Rumelia within the borders of the Chiefdom of Bulgaria consists of Muslims within the central city of Plovdiv and the other cities. There are newspapers that defend the rights and remedies for Turkish people in Bulgaria, a self-governing state. One of these newspapers is Balkan newspaper founded by Ethem Ruhi Balkan. The first issue of the newspaper was published on July 22, 1906 and it became the voice of Turkish people for a long time. Balkan newspaper was published in Plovdiv, a center of the Eastern Rumelia and aimed at the citizen of Plovdiv to inform the news. Balkan newspaper, had an interest in many subjects from education to social life concerning the the elections of the mufti, the activities of the deputies and the Bulgarian–Turkish relations and became the voice of the Muslim Turks in the Eastern Rumelia.

This thesis examines Balkan newspaper (1424 issue) the voice of the Eastern Rumelia. The publication policy and the content of the Balkan newspaper is analyzed. This thesis based on the issues of Balkan Newspaper, archive documents, memory books, research studies and the articles.

(6)

ĠÇĠNDEKĠLER

Bilimsel Etik Sayfası ... ii

Doktora Tezi Kabul Formu ... iii

ÖZET ... iv

SUMMARY ...v

ĠÇĠNDEKĠLER ... vi

ÖNSÖZ... ix

KISALTMALAR ... xii

TABLOLAR LĠSTESĠ ... xiii

GĠRĠġ ... 1

1. Doğu Rumeli’nin Genel Durumu ... 1

2. Ana Hatlarıyla Tanzimat’tan MeĢrutiyet’e Doğu Rumeli Basını ... 6

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 13

BALKAN GAZETESĠNĠN KĠMLĠK BĠLGĠLERĠ VE YAYIN POLĠTĠKASI ... 13

1. Gazetenin Kimlik Bilgileri ve Yazarları... 13

1.1. Adı ve Logosu ... 13

1.2. Gazetenin Sahibi Ethem Ruhi (Balkan)‟ın Hayatı ... 14

1.3. Gazetenin Sorumlu Müdürü ve Yazarları ... 28

1.4. Gazetenin Basım Yeri ve Ġdarehanesi ile Abonelik ve Ücret Bilgileri ... 38

1.5. Gazetenin Sayfa Tasarımı, Sayfa ve Sütun Ebadı ... 39

2. Gazetenin Yayın Amacı ve Yayın Politikası ... 44

2.1. Gazetenin Yayın Amacı ... 44

2.2. Gazetenin II. MeĢrutiyetin Öncesi ve Sonrasında MeĢrutiyet Ġdaresi Ġçin Takip Ettiği Yayın Politikası ... 46

2.3. Sultan II. Abdülhamit‟in Sağlığıyla Ġlgili Haberler... 53

2.4. Balkan Gazetesindeki Büyük Devletler Ġle Ġlgili Haberler ... 57

(7)

2.6. Gazetenin Girit Meselesine BakıĢı ... 70

2.7. Gazetedeki Asya ve Afrika ile Ġlgili Haberler ... 77

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 85

BALKAN GAZETESĠNDE RUMELĠ ... 85

1. Bulgaristan’ın Bağımsızlık Süreci ve Sonrasında Osmanlı-Bulgar ĠliĢkileri ... 85

2. Bulgaristan Müslümanlarının Sosyal Hayatı ... 94

3. Doğal Afetler ve Sağlık Problemleri ile Ġlgili Gazetedeki Haberler... 99

4. Müslüman Türklerin Eğitim Meseleleri ... 104

5. Müftüler Meselesi ... 116

6. Bulgaristan Meclisinde Müslümanlar ... 124

7. Sultan Mehmet ReĢat’ın Rumeli Seyahati ve Etkileri ... 127

8. Hudut Meseleleri ve Adli Vakalar ... 129

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 132

BALKAN GAZETESĠ ĠDARESĠNE GÖNDERĠLEN MEKTUPLAR ... 132

1. Bulgaristan ġehirlerinden Balkan Ġdaresine Gönderilen Mektuplar ... 132

2. Ġstanbul ve Bursa’dan Balkan Ġdaresine Gönderilen Mektuplar ... 139

3. Balkan Ġdaresine Gönderilen ġehir Mektupları ... 142

4. Balkan Gazetesinde Yayınlanan Açık Mektuplar ... 146

SONUÇ... 151 BĠBLĠYOGRAFYA ... 155 EKLER... 165 EK-1 ... 165 EK-2 ... 166 EK-3 ... 167 EK-4 ... 168 EK-5 ... 169 EK-6 ... 170 EK-7 ... 171 EK-8 ... 172 EK-9 ... 173 EK-10 ... 174 EK-11 ... 175 EK-12 ... 176 EK-13 ... 177

(8)

EK-14 ... 178 EK-15 ... 179 EK-16 ... 180 EK-17 ... 181 EK-18 ... 182 EK-19 ... 183 EK-20 ... 184 EK-21 ... 185 Ek-22 ... 370

(9)

ÖNSÖZ

Doğu Rumeli, 1878 Berlin AntlaĢması ile mümtaz bir vilayet haline getirilmiĢ, ancak bir müddet sonra Bulgaristan Emareti tarafından ilhak edilmiĢtir. Doğu Rumeli‟nin mümtaz bir eyalet, sonrasında da Bulgaristan Emaretine bağlanması sebebiyle, basın-yayın faaliyetleri Osmanlı merkezi kadar sıkı bir Ģekilde takip edilmemiĢ, sansür burada yeterince söz konusu olmamıĢtır. O yüzden II. Abdülhamit karĢıtı olan bazı isimler, buralarda basın-yayın faaliyeti içerisinde olmuĢlardır. Bu isimlerden biri Ethem Ruhi Bey‟dir. Jön Türk hareketi içerisinde yer alan Ruhi Bey, 1906 yılında önce Rumeli sonra da Balkan adıyla gazeteler çıkarmıĢtır. Ġlk sayısı 22 Temmuz 1906‟da ve Doğu Rumeli‟nin merkezi Filibe‟de çıkan Balkan gazetesi Filibe ahalisini havadisten haberdar etmeyi amaçlamıĢtır. Eğitimden, sosyal hayata, müftülerin seçimleri, milletvekillerinin faaliyetleri, Osmanlı-Bulgar iliĢkileri ve benzeri pek çok konuda yayınlar yapmıĢ, Doğu Rumeli Müslüman Türklerinin sesi konumunda olmuĢtur.

Doğu Rumeli Türklerinin Sesi Balkan Gazetesi baĢlıklı doktora tezimiz; Ethem

Ruhi Balkan tarafından Doğu Rumeli‟nin merkezi Filibe‟de çıkarılan Balkan gazetesini ele almaktadır. Doğu Rumeli‟nin XX. yüzyıl baĢlarındaki tarihi ve Osmanlı-Bulgar iliĢkileri çerçevesinde Balkan gazetesi hayati önem arz etmektedir. Ayrıca Balkan gazetesini 1906-1911 yıllarını esas alarak bir bütün olarak inceleyen herhangi bir çalıĢma mevcut değildir. Ancak gazetenin 1907-1908 yılları arasındaki sayıları, Mustafa Kemal Sincer tarafından Edhem Ruhi (Balkan) ve Balkan Gazetesi

(1907-1908) baĢlığıyla Yüksek Lisans tezi olarak çalıĢılmıĢtır. Tez çalıĢmamız, Balkan gazetesinin yayın politikasını ve gazete ıĢığında Doğu Rumeli‟nin genel

durumunu ve Osmanlı-Bulgar iliĢkilerini ortaya koymayı amaçlamıĢ, gazetenin elde bulunan koleksiyonu ıĢığında ele alınmıĢtır. Ayrıca gazetede sıkça bahsedilen konular da baĢlık yapılmak suretiyle ele alınmıĢtır. Balkan gazetesi doktora tezi olarak çalıĢılırken tespit edilen 1906-1911 yılları arasındaki 1424 sayısı esas alınmıĢtır. Gazetenin baĢkaca sayıları tespit edilemediği içindir ki tezin kapsamı 1906-1911 yılları arası olarak belirlenmiĢtir.

(10)

Doğu Rumeli Türklerinin Sesi Balkan Gazetesi baĢlıklı doktora tezim üç

bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde; gazetenin kimlik bilgileri ve yazar kadrosu, yayın politikası, sayfa sütun ebadı ve diğer konular hakkında önemli ölçüde bilgi verilmesine çalıĢılmıĢtır. Ġkinci bölümde; Doğu Rumeli ve Bulgaristan hakkında

Balkan gazetesinde çıkan haberler irdelenmiĢtir. Bu çerçevede Osmanlı-Bulgar

iliĢkileri, Bulgaristan Müslümanlarının sosyal hayatı, eğitimi, Müslüman milletvekilleri, müftüler meselesi, Sultan Mehmet ReĢat‟ın Rumeli seyahati ve diğer bazı konular hakkında detaylı bilgiler verilmiĢtir. Üçüncü bölümde ise Balkan gazetesi idaresine gönderilen mektuplar incelenmiĢ ve bu mektuplardan örnekler sunulmuĢtur. Bu mektuplar, gazetenin Bulgaristan Türklerinin meseleleri üzerinde ciddiyetle durduğunun da göstergesidir. Ayrıca EK-21‟da Balkan gazetesinin, sayılarında bazı eksikler olsa da, 1-1424 sayılarının sayı sayı makale ve haber baĢlıkları çıkarılmıĢtır. Gazetenin tespit edilen tüm nüshalarındaki makale ve haber baĢlıklarının sayı sayı tasnif edilmesi, bundan sonra bu gazete üzerine inceleme yapacak olanlara büyük kolaylıklar sağlayacak düzeydedir. Osmanlı Türkçesini bilmeyen bir kiĢi bile bu baĢlıkları inceleyerek hangi sayıda hangi makale ve haberlerin olduğunu rahatlıkla görebilecektir. Gazetenin tüm sayılarının makale ve haber baĢlıkları günümüz Türkçesi ile oluĢturulduğu için Osmanlı Türkçesini bilenler için de tarama kolaylığı sağlayacaktır. Ġlaveten EK-22‟de ise Balkan gazetesinin indeksinin yapılmasına çalıĢılmıĢtır.

Doktora tez çalıĢmasının temel kaynağı; 1906-1911 yıllarına ait 1-1424 sayıları tespit edilen Balkan gazetesidir. Gazetenin ilgili nüshaları Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Beyazıt Devlet Kütüphanesi Hakkı Tarık Us Koleksiyonu ve Milli Kütüphane‟den temin edilmiĢtir. Gazetenin bazı sayılarına Osmanlı ArĢivi‟nden temin edilen belgeler içerisinde tesadüf edilmiĢ ve koleksiyona dâhil edilmiĢtir. Örneğin 27 Kânunusani 1325/9 ġubat 1910 tarihli ve 965 numaralı

Balkan gazetesi nüshası BOA., HR. SFR (04), Nr: 843/83 kodlu belge içerisinde

tespit edilmiĢtir. Tezin 1-1424. sayıları haricinde bir de 1866. sayısı tespit edilmiĢ, baĢkaca herhangi bir nüshasına ulaĢılamamıĢtır. Hasan Duman‟ın Osmanlı Türk

Süreli Yayınları ve Gazeteleri adlı eserinde de gazetenin belirtilen sayıları

(11)

yılları ile sınırlandırılmıĢtır. Temin edilen Balkan gazetesi koleksiyonu tümüyle incelenmiĢ ve incelemeler sonucunda, gazetedeki baĢlıkların da dikkate alınması suretiyle tezin içindekileri oluĢturulmuĢtur. Gazeteden elde edilen bilgiler, tezin inĢasında temel yapı taĢı olmuĢtur. Ayrıca bazı kısımlar transkript edilerek gazeteden alıntı olarak yer almıĢtır. Ethem Ruhi Bey‟in çıkardığı diğer gazete olan Rumeli gazetesinin 31 sayısı da Hakkı Tarık Us Koleksiyonundan temin edilmiĢ ve tezde faydalanılmıĢtır.

Tez çalıĢmasında gazetenin yanında Osmanlı ArĢivi‟nden de istifade edilmiĢtir. Osmanlı ArĢivi‟nden; Ethem Ruhi Bey, Rumeli gazetesi ve Balkan gazetesi hakkında tespit edilen belgeler transkript edilmiĢ ve bu belgeler ilgisi dâhilinde tez metninde kullanılmıĢtır. Ayrıca araĢtırma eserlerinden ve hatıralardan da konu dâhilinde istifade edilmiĢtir. Örneğin Doğu Rumeli‟nin 93 Harbi ve sonrası durumu için Mahir Aydın‟ın Şarkî Rumeli Vilâyeti adlı eserinden yararlanılmıĢtır. Ethem Ruhi Bey‟in hayatı hakkında kendisinin Canlı Tarihler: Ethem Ruhi Balkan Hatıraları adlı hatırasından yararlanılmıĢtır. Bulgaristan basını hakkında Adem Ruhi Karagöz‟ün

Bulgaristan Türk Basını ve Hakkı Okday‟ın Bulgaristan’da Türk Basını gibi

eserlerden istifade edilmiĢtir. Bunların haricinde pek çok tetkik eser ve makaleden de faydalanılmıĢtır. Yararlanılan makalelere bir örnek, Halil Bal‟ın “Ethem Ruhi Balkan ve Filibe‟de Yayınladığı Balkan Gazetesi” baĢlıklı makalesidir.

Sonuç olarak Balkan gazetesinin kimlik bilgilerini, yayın politikasını ve gazete koleksiyonu çerçevesinde Doğu Rumeli‟yi ve bölge Müslümanlarının durumlarını ele alan Doğu Rumeli Türklerinin Sesi Balkan Gazetesi baĢlıklı tez ortaya çıkarılmıĢtır.

Doktora tezimin hazırlanması aĢamasında yardımını gördüğüm danıĢman hocam Prof. Dr. Alaattin AKÖZ‟e ve Değerli Hocam Dr. Öğr. Üyesi Mehmet YILMAZ‟a teĢekkür ederim.

Sabit Akın ZAĠMOĞLU

(12)

KISALTMALAR

A. MTZ. (04) : Sadaret, Bulgaristan Evrakı. bkz./Bkz. : Bakınız

BOA : Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaĢkanlığı Devlet ArĢivleri BaĢkanlığı, Osmanlı ArĢivi

c./C. : Cilt

Çev. : Çeviren

DH. EUM. VRK., : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Evrak Odası.

DH. EUM. THR., : Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti Tahrirat Kalemi

DH. MKT., : Dâhiliye Nezareti Mektubi Kalemi DH. SYS., : Dâhiliye Nezareti Siyasî Kısım Evrakı DH. ġFR., : Dâhiliye Nezareti ġifre Kalemi

HR. ĠM., : Hariciye Nezareti Ġstanbul Murahhaslığı HR. SFR. (04) : Hariciye Nezareti, Paris Sefareti.

NeĢr. : NeĢreden

Nr: : Numara

s. : Sayfa

S. : Sayı

t.y. : Tarih Yok

TDĠA : Türkiye Diyanet Vakfı Ġslâm Ansiklopedisi

y.y. : Yayın Yeri Yok

(13)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: ġarkî Rumeli Nüfusu Hakkında Bir Ġngiliz Elçisinin Tahmini Tablo 2: Osmanlı Ġdaresindeki Bulgaristan‟ın Yıllara Göre Gelir-Giderleri Tablo 3: ġarkî Rumeli Merkezi Filibe‟de ÇıkmıĢ Olan Gazeteler

Tablo 4: Doğu Rumeli Gazete Ve Dergilerinin Yayın Amaçları Yönünden Tasnifi Tablo 5: Gazetede Yer Alan Yazarlar Ve Yazılarının Bulunduğu Sayıları Gösterir

Tablo

Tablo 6: Türkistan Felaketzedeleri Ġçin Toplanan Yardımları Gösterir Tablo Tablo 7: Bulgaristan‟daki Türk Okulları, Öğretmen Ve Öğrenci Sayıları

Tablo 8: 1905-1906 Eğitim Öğretim Yılı Bulgaristan‟daki Türk Okulları Harftalık

(14)

GĠRĠġ

1. Doğu Rumeli’nin Genel Durumu

Osmanlılar, Orhan Gazi döneminde ve büyük oğlu Süleyman PaĢa‟nın gayretleriyle Rumeli‟ye geçmiĢlerdir. Kantakuzenos‟a destek için baĢlayan geçiĢler 1352‟de Çimpi‟nin (Tzympe) Süleyman PaĢa tarafından zaptı ile sonuçlanmıĢtır. Daha sonra 1354‟teki deprem ile Gelibolu halkının Ģehri terki üzerine Süleyman PaĢa burayı da ele geçirerek Gelibolu yarımadasına hâkim olmuĢtur1. Bu baĢarılar

Rumeli‟deki ilerleyiĢi hızlandırmıĢtır. I. Murad devrinde, Hacı Ġlbey tarafından 1361‟de Dimetoka, Lala ġahin PaĢa tarafından da 1363‟te Filibe fethedilmiĢtir. 1380‟de Ohri, 1385‟te Sofya, 1386‟da da NiĢ ele geçirilmiĢtir2. Osmanlı Devleti,

fethedilen yerlerde istimâlet politikası takip etmiĢ3; ilaveten Ģenlendirme bağlamında

Rumeli‟ye nüfus göçleri gerçekleĢtirilmiĢ ve takip edilen iskân siyasetinin4

neticesi olarak Rumeli Ģehirleri ileriki dönemlerde birer Müslüman-Türk Ģehri hâlini almıĢlardır5.

Asırlarca Osmanlı hâkimiyetinde kalan Rumeli toprakları, özellikle XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı‟dan kopmaya baĢlamıĢtır. Sırplar ayaklanmıĢlardır; Yunanistan 1829 Edirne AntlaĢması sonrasında bağımsız olmuĢtur. Tabii bu süreçte Fransız Ġhtilalinin ortaya çıkardığı ulusçuluğun bölgedeki milletler üzerinde etkili olması çok önemlidir. Bunun yanında büyük devletlerin bölgeye yönelik takip ettikleri politikaların, örneğin Rusya‟nın takip ettiği Panslavizm politikasının da Balkanlarda problemleri derinleĢtirdiği söylenebilir. Panslavizm politikası, Rum Ortodoks Patrikhanesinin Bizans‟ı ihya edebilme gayesiyle Bulgarları RumlaĢtırma gayreti ve sair faaliyetler Bulgaristan‟da isyan komitelerinin oluĢumuna sebep

1

Halil Ġnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağı (1300-1600), çev. RuĢen Sezer, Yapı Kredi Yay., Ġstanbul 2009, 15-16; Feridun M. Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), Türkiye ĠĢ Bankası Yay., Ġstanbul 2018, s. 58-59.

2 Emecen, Kuruluş ve Yükseliş Tarihi, s. 64-67.

3 Gayrimüslimlere iyi davranarak onların gönüllerini kazanma siyaseti olan istimâlet hakkında bkz. Müctebe Ġlgürel, “Ġstimâlet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (TDİA), c. 23, Ġstanbul 2001, s. 362-363.

4 Yunus Koç, “Ġskân”, TDİA, c. EK 1, Ġstanbul 2016, s. 659-662. 5 Halil Ġnalcık, “Rumeli”, TDİA, c. 35, Ġstanbul 2008, s. 233.

(15)

olmuĢtur6. 1828-1829 Osmanlı-Rus SavaĢı sonrasında Yunanistan‟ın bağımsızlığını temin eden Ruslar, Bulgarları da daha yakından tanımıĢlar ve onlar üzerine siyaset geliĢtirmiĢlerdir. Nitekim 1835‟te Bulgaristan‟ın istiklali için bir isyan giriĢiminde bulunulmuĢtur. Osmanlı idaresinin isyanı tenkil faaliyetleri baĢarılı olmuĢ ve isyanın liderlerinden Mamarçef sürgün, pek çok kiĢi de idam edilmiĢtir7. Ancak birkaç yıl

sonra 1841‟de NiĢ ve çevresinde isyanlar çıkmıĢ; Tanzimat Fermanı‟nın aleyhinde olarak kendilerinden fazlaca vergi alındığı iddiasında olan zengin Hristiyanlar, Bulgar köylülerini tahrik etmiĢlerdir. 1500 kadar Bulgar köylüsü vergileri ödemeyeceklerini belirterek isyan etmiĢtir. Bu isyan Osmanlı idaresi tarafından bastırılsa da Rusya baĢta olmak üzere dıĢ müdahalelere sebep olmuĢtur. Örneğin Rus Çarı, Osmanlı hükümetine gönderdiği bir yazıda, memurların kötü muamelelerinin bu isyana sebep olduğu üzerinde durmuĢtur. Rus tahriklerinin de etkisi ile 1849‟da ve 1850‟de Vidin‟de ayaklanmalar çıkmıĢtır. Vidin ayaklanmaları, Ömer PaĢa‟nın raporunda; bütün Bulgaristan‟ın topyekûn ayaklanması için bir baĢlangıç olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak bu ayaklanmalar 31 Temmuz 1850 tarihi itibariyle bastırılmıĢtır8

. 1853-1856 senelerindeki Kırım Harbi sonrasında imzalanan Paris AntlaĢması ile Rusya Osmanlı aleyhine tecavüzkâr politikasını terke mecbur olmuĢtur; ancak Panslavizm politikasını ise sürdürmeye çalıĢmıĢtır. Slav Yardım Cemiyetleri aracılığıyla Bulgarlar Osmanlı‟ya karĢı tahrik edilmiĢlerdir. Ayrıca 1862‟den itibaren pek çok komite oluĢturulmuĢtur; Bulgar çeteleri teĢkil edilmiĢ ve 1862-1868 arasında dokuz kez isyan çıkmıĢtır. Bu isyanlar Tuna Valisi Mithat PaĢa‟nın yerinde tedbirleri sonucunda neticesiz kalmıĢtır. Lakin Mithat PaĢa‟nın ayrılması sonrasında komiteciler yeniden isyan etmiĢlerdir. Bu isyan da bölgeye hâkim, ġura-yı Devlet Reisi Mithat PaĢa tarafından bastırılmıĢtır. Bulgar isyanları daha sonrası dönemlerde de devam etmiĢtir. Bulgar komitecileri, 16-21 Eylül 1875‟te Zagralar Vakası adıyla anılan baĢarısız bir isyana teĢebbüs etmiĢlerdir. Bulgar komitecileri, 2 Mayıs 1876‟da ise yeniden isyan baĢlatmıĢlardır. 400 civarında Müslüman Türk savunmasız bir Ģekilde katledilmiĢtir. Böyle bir isyan çıkınca Rusya,

6 M. Alaaddin Yalçınkaya, “Osmanlı Döneminde Bulgaristan”, Balkanlar El Kitabı, c. I, Ankara 2013, s. 323; Halil Ġnalcık, Tanzimat ve Bulgar Meselesi, Eren Yay., Ġstanbul 1992, s. 18-19.

7 Ġnalcık, Bulgar Meselesi, s. 27.

8 Ġnalcık, Bulgar Meselesi, s. 31-57; Mahir Aydın, Şarkî Rumeli Vilâyeti, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 1992, s. 2-4.

(16)

Avusturya ve Almanya‟yı da beraberine alarak Osmanlı Devleti‟ne Berlin Memorandumu‟nu tebliğ etmiĢlerdir. Bu memorandum, diğer devletlerin kabulüne rağmen Ġngiltere‟nin karĢı çıkması üzerine uygulanamamıĢtır. Bunun üzerine Rusya, Bulgarların Türkler tarafından katledildiği yönünde yoğun bir propagandaya baĢlamıĢ ve bu propagandalar iç siyasetin de etkisiyle Ġngiltere‟yi, “Bulgar katliamı”nı kabule mecbur bırakmıĢtır. Akabinde Tersane Konferansı toplanmıĢ ve bu konferansta da diğer bazı hususların yanında doğu-batı olmak üzere iki Bulgaristan oluĢturulması kararlaĢtırılmıĢ; Babıali bu kararları harbe girmek pahasına reddetmiĢtir. Ardından Rusya‟nın çalıĢmaları sonucunda 30 Mart 1877‟de Londra Protokolü imzalanmıĢtır. Tersane Konferansı hükümlerinin benzeri talepleri içeren Protokol de Osmanlı tarafından reddedilmiĢtir. Bunun üzerine Rusya Osmanlı‟ya harp için hazırlıklarını hızlandırmıĢ ve Rus askeri, 24 Nisan 1877‟de Osmanlı aleyhine harekete geçmiĢtir9. “Gerçek bir neden olmaksızın” Osmanlı Devleti‟ne

karĢı giriĢilen 93 Harbi, Osmanlı Devleti açısından büyük bir felaket ile sonuçlanmıĢtır. Rus ve Bulgar çetelerinin ilerleyiĢi süresince 200-300 bin civarında Müslüman katledilmiĢ; “Tuna‟dan Ġstanbul‟a uzanan bölgede” bir milyondan fazla insan yurdundan olmuĢtur10.

93 Harbi‟nin sonunda 3 Mart 1878‟de Ayastefanos AntlaĢması imzalanmıĢtır. Bu antlaĢma ile Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız, Bulgaristan ise muhtariyet elde etmiĢtir. Sonuç olarak Rusya‟nın, Panslavizm çerçevesinde takip ettiği siyaset açısından bu antlaĢma ile bir zafer elde etmiĢ olduğu pekâlâ söylenebilir11

. Ancak Ayastefanos AntlaĢması Balkanlarda ve özellikle de Ġngiltere ve Avusturya nezdinde rahatsızlıklar yaratmıĢtır. Bunun üzerine Berlin‟de bir kongre tertip edilerek Ayastefanos ile Balkanlar‟da bozulan dengenin 1856 Paris AntlaĢması ve 1871 Londra Mukavelenamesi ıĢığında yeniden ele alınmasına çalıĢılmıĢtır. “13 Temmuz

9 Aydın, Şarkî Rumeli, s. 4-10; Sacit Kutlu, Balkanlar ve Osmanlı Devleti, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yay., Ġstanbul 2018, s. 99-101; 2 Mayıs 1876 Nisan Ayaklanması için ayrıca bkz. Bilâl N. ġimĢir, Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri, Kırımlar-Kıyımlar-Göçler 1821-1913, Bilgi Yayınevi, Ankara 2017, s. 52-53.

10 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu 1830-1914, TimaĢ Yay., Ġstanbul 2010, s. 134; Pek çok Müslüman 93 Harbi esnasında hicret etmek zorunda kalmıĢtır. Önce Edirne ardından Ġstanbul‟a göç eden isimlerden birisi olan Hüseyin Raci Efendi, Tarihçe-i Vak’a-i Zağra adlı eserinde, Ruslar ve Bulgarların mezalimini detaylı bir Ģekilde anlatmıĢtır. Hüseyin Raci Efendi, Zağra Müftüsünün Hatıraları, Tarihçe-i Vak’a-i Zağra, yay. haz. M. Ertuğrul Düzdağ, Ġz Yay., Ġstanbul 2018, s. 83-238. 11 Aydın, Şarkî Rumeli, s. 11-12.

(17)

1878 tarihinde imzalanan Berlin AntlaĢması, Ayastefanos AntlaĢması ile tesis edilmiĢ olan 163.972 kilometrekarelik Büyük Bulgaristan‟dan, ġarkî Rumeli ve Makedonya‟yı alarak geri kalan toprakları Osmanlı Devleti‟ne vergi veren ve müstakilen yönetilen 63.972 kilometrekarelik Bulgaristan Emâreti hâline koymuĢtur.” Ayrıca ġarkî Rumeli de siyasi ve askeri bakımdan Osmanlı Devleti‟ne bağlı olan, baĢında Avrupa devletlerinin uygun görmesi ve Babıali‟nin tasdikiyle görev yapacak bir Hristiyan valinin bulunduğu 32.594 kilometrekarelik mümtaz bir vilayet haline getirilmiĢti12. Sonrasında Rumeli-i Şarkî’nin Dâhili Nizamnamesi

hazırlanmıĢtır. Buna göre ġarkî Rumeli vilayetinin merkezi Filibe‟dir ve altı sancak, yirmi sekiz kazadan ibarettir. Diğer sancaklar Tatarpazarcığı, Hasköy, Eskizagra, Ġslimye ve Borgos‟tur13

.

Bulgaristan, Berlin AntlaĢması sonrasında ortaya çıkan durumdan memnun değildi. Çünkü Ayastefanos ile kendilerine bırakılan toprak epey küçülmüĢtü. Bulgaristan, sonraki süreçte geniĢleme siyaseti takip ederek ġarkî Rumeli‟yi topraklarına katma hesabı içerisinde olmuĢtur. 1885‟de Bulgar komitecileri, ġarkî Rumeli‟nin merkezi Filibe‟de bir isyan çıkarmıĢlar ve bu isyanın sonucunda Bulgaristan, Berlin AntlaĢması‟na aykırı olarak ġarkî Rumeli‟yi ilhak etmiĢtir. Osmanlı Devleti bu ilhaka karĢı gelemeyince duruma razı olmak zorunda kalmıĢtır. Berlin AntlaĢması‟nda imzası bulunan devletlerin katılımıyla Ġstanbul Konferansı toplanmıĢ ve 5 Nisan 1886 tarihli kararname ile ġarkî Rumeli Bulgaristan‟a bırakılmıĢ ve ġarkî Rumeli Dâhili Nizamnamesi de buna göre yeniden düzenlenmiĢtir14

.

1878-1908 arası dönem itibariyle Bulgaristan ve Doğu Rumeli‟ye (-ki 1885‟te Bulgaristan‟a katılmıĢtır) bakıldığında ilgili yerlerin teorik olarak Osmanlı idaresi

12 Aydın, Şarkî Rumeli, s. 17; Kutlu, Balkanlar, s. 112-117. 13

Detaylı bir Dâhili Nizamname tanzim edilerek bölgenin idaresinin nasıl olacağı ortaya konulmuĢtur. Detay için bkz. Aydın, Şarkî Rumeli, s. 43-112.

14 Aydın, Şarkî Rumeli, s. 255-289; Barbara Jelavich, Balkan Tarihi, c. 1, Küre Yay., Ġstanbul 2018, s. 396-403.

(18)

altında olduğu fakat pratikte Babıali‟nin bu bölgede herhangi bir etkisinin olmadığı gözükmektedir15

.

Burada Doğu Rumeli‟nin nüfus yapısı hakkında da 93 Harbi öncesi ve sonrası olarak bir istatistik verilmesi uygundur ve bu çerçevede ġarkî Rumeli‟nin nüfusu hakkında bir Ġngiliz elçisinin raporunda verilen tahmin aĢağıdaki tabloda gösterilmiĢtir16

:

Tablo 1: ġarkî Rumeli Nüfusu Hakkında Bir Ġngiliz Elçisinin Tahmini

SavaĢtan Önce SavaĢtan Sonra

Müslümanlar

Türkler 210.000‟den 220.000‟e 80.000‟den 90.000‟e Pomaklar 20.000‟den 25.000‟e 20.000‟den 24.000‟e

Tatarlar 5.000‟den 10.000‟e 5.000‟den 8.000‟e

Çerkezler 6.000‟den 10.000‟e ……… ……….

Çingeneler 24.000‟den 25.000‟e 15.000‟den 16.000‟e Yahudiler

Hristiyanlar

Bulgar

Katolikleri 8.000‟den 9.000‟e 8.000‟den 9.000‟e Bulgar

Ortodoksları (Eksarkistler)

380.000‟den 400.000‟e 370.000‟den 380.000‟e Rum Bulgarları 25.000‟den 35.000‟e 25.000‟den 30.000‟e

Rum Vlahları 1.000‟den 2.000‟e 1.000‟den 2.000‟e Rum

Arnavutları 1.000‟den 2.000‟e 1.000‟den 2.000‟e

Ermeniler 1.000‟den 2.000‟e 1.000‟den 2.000‟e

Bu rakamların yanında Bulgaristan nüfusuyla ilgili Karpat‟ın “doğruya yakın olarak” belirterek verdiği bilgilere göre ise Bulgaristan‟ın 1888 sayımındaki nüfusu 2.193.434‟tür. ġarkî Rumeli ise 960.941‟dir; rakamlar birleĢtirildiğinde toplam nüfus 3.154.375‟tir. Türkçe konuĢan Müslümanların nüfusu 607.372, Rumlar 58.326, diğerleri ise 162.453‟tür. Bulgaristan‟da ve ġarkî Rumeli‟deki etnik Bulgarların

15 Michael Palairet, Balkan Ekonomileri 1800-1914, Sabancı Üniversitesi Yayınevi, Ġstanbul 2000, s. 198.

(19)

toplam nüfusu ise 2.130.000 olarak gösterilmekte ki bu rakamlar Osmanlı rakamları ile genel itibariyle örtüĢmektedir17

.

Osmanlı Bulgaristan‟ının XIX. yüzyıldaki ekonomisi hem geçim hem de artı ürün ortaya koyabilmek amacıyla çiftlik tarımına dayanmaktaydı. Çiftliklerde tahıl üretimi toplam çiftlik üretiminin % 59,4‟üne tekabül etmekteydi. Çiftlik üretiminin geri kalanı ise hayvansal ürünlerden oluĢmaktaydı18. Sanayi olarak ise tekstil imalatı

söz konusudur, pamuklu dokuma imalat sanayiini geliĢtirmiĢtir19. Osmanlı

idaresindeki Bulgaristan‟ın gelir ve giderleri hakkındaki Türk lirası cinsinden hazırlanan bir tablo aĢağıda verilmiĢtir20

:

Tablo 2: Osmanlı Ġdaresindeki Bulgaristan’ın Yıllara Göre Gelir-Giderleri

Tuna Vilayeti 1863 1864 1865 1866

Gelir 1.127.646 1.173.330 1.315.894 1.357.635

Gider 309.454 349.335 Geçersiz Geçersiz

Plovdiv (Filibe)

Sancağı 1872 1874 1875

Vergi ve

Resimler 446.605 580.820 798.427

Giderler Bilinmiyor 29.144 26.643

2. Ana Hatlarıyla Tanzimat’tan MeĢrutiyet’e Doğu Rumeli Basını

Osmanlı coğrafyasında Fransız elçiliğinin çıkardığı Bulletin des Nouvelles ile

Gazette Française de Constantinople ile baĢlayan gazetecilik Mısır‟da çıkan

Türkçe-Arapça Vekâyi-i Mısriyye ve II. Mahmut tarafından çıkarılan Takvim-i Vekayi ile devam etmiĢtir. 1840‟ta William Churchill tarafından Ceride-i Havadis, 1860‟da da

Tercüman-ı Ahval çıkarılmıĢtır. Böylelikle baĢlayan gazetecilik giderek geliĢme

göstermiĢtir21. Tanzimat ve MeĢrutiyet dönemlerinde çıkarılan gazete ve dergiler

17 Karpat, Osmanlı Nüfusu, s. 138-139.

18 Palairet, Balkan Ekonomileri, s. 66; 1852-1876 arası dönemde çiftlik hasılat göstergeleri ve 1865-1873 döneminde sektör bazında çiftlik üretimi hakkında veriler için bkz. Palairet, Balkan Ekonomileri, s. 71-72.

19 Palairet, Balkan Ekonomileri, s. 79. 20 Palairet, Balkan Ekonomileri, s. 54.

(20)

muhalefetin de merkezi haline gelmiĢtir. Tanzimat döneminde MeĢrutiyet talepleri gazete ve dergiler aracılığıyla Namık Kemal, Ziya PaĢa ve Ali Suavi gibi isimler tarafından dile getirilmiĢtir. Tasvir-i Efkâr, Muhbir gibi gazetelerde hükümetleri eleĢtiren yazılar kaleme alınmıĢtır. Gazetelerin bu yayınlarından rahatsız olan Mehmet Emin Âli PaĢa, meĢhur Âli Kararnamesi ile gazeteler üzerinde baskı kurabilme yetkisini elde etmiĢtir. Çünkü kararname ile gazeteler üzerinde idarî kararlar alabilme yetkisine sahip olunuyordu. Bu yetki de kullanılmıĢ ve pek çok gazete kapatılmıĢ,22

ancak muhalefetin sindirilmesi mümkün olmamıĢtır. Namık Kemal, Ziya PaĢa, Ali Suavi gibi muhalif Yeni Osmanlılar, muhalefetlerine yurtdıĢında devam etmiĢler, oralarda gazeteler çıkararak meĢrutiyet idaresi taleplerini sürdürmüĢlerdir. Hürriyet, İhtilal ve Ulum gibi gazeteler çıkarılmıĢ ve muhalefetin devamına çalıĢılmıĢtır. Bu muhalefet İbret gibi gazeteler çıkartarak meĢrutiyetin ilanına kadar sürdürülmüĢtür23. Hatta meĢrutiyetin ilanı (1876) sonrasında da devam

etmiĢtir. Yeni Osmanlılar sonrasında Carbonari örgütü usulü bir teĢkilatlanmaya giriĢen ve dıĢ destekli olarak II. Abdülhamit‟i hedefe alan Jön Türkler de basın-yayın yoluyla muhalefet etmiĢlerdir. Fikri çerçevede Yeni Osmanlılardan etkilendikleri belirtilebilecek olan Jön Türkler, 93 Harbi esnasında tatil edilen meclisin açılması ve uygulamadan düĢürülen meĢrutiyet idaresinin tekrar yürürlüğe konulmasını basın-yayın yoluyla sert bir Ģekilde dile getirmiĢlerdir. Bu muhalefetleri sebebiyle Yeni Osmanlılar gibi devamlı olarak takiplere maruz kalmıĢlardır. O yüzdendir ki Jön Türkler de muhalefetlerini büyük ölçüde yurtdıĢında devam ettirmiĢlerdir. Meşveret,

İctihad, Şura-yı Ümmet ve Mizan gibi yayın organları ile II. Abdülhamit idaresine

muhalefet ederek meĢrutiyet taleplerini 1908 Temmuzuna değin ısrarla dile getirmiĢlerdir24.

XIX. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle Osmanlı Bulgaristan‟ına bakılırsa buranın Osmanlı ile bağlarını gün geçtikçe gevĢettiği görülmektedir. Köycülük ve köylülük kavramları üzerinden halkçı görüĢ yerleĢmektedir. Basın-yayın hayatı da merkeze

22 Asuman Tezcan, “Âli Kararnamesi ve Basın”, Selçuk Üniversitesi, İletişim Fakültesi Akademik Dergisi, c. 3, S. 4, (2005), s. 168-169.

23

Yeni Osmanlıların düĢünce sistemi ve faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. ġerif Mardin, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, ĠletiĢim Yay., Ġstanbul 2013, s. 17-441.

24 Jön Türkler hakkında bkz. ġerif Mardin, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri, ĠletiĢim Yay., Ġstanbul 2014, s. 67-305.

(21)

kıyasla “hür”dür25. Bulgaristan‟da 1850‟lerden itibaren pek çok Bulgar gazetesi

çıkarılmıĢ ve bu gazeteler Bulgar milliyetçiliği yönünde yayın yapmıĢlardır26

. Bulgaristan‟da çıkarılan ilk Türk gazetesi denilebilecek gazete Mithat PaĢa tarafından Rusçuk‟ta çıkarılan ve 93 Harbi‟ne kadar çıkan Tuna gazetesidir27

. Daha sonraki dönemde de pek çok gazete çıkarılmıĢtır. Türklerin burada pek çok gazete çıkarmasının önemli bir sebebi “serbest entelektüel hayat” imkânının olmasıdır28

. Burada Menizade Yusuf idaresinde Tarla gazetesi çıkarılmıĢtır. Yusuf Efendi daha sonra “Abdülhamit‟e yönelen” Dikkat‟i çıkarmıĢtır. 1894‟te Sebat; 1895‟te etkili bir Jön Türk gazetesi olan Gayret çıkmıĢtır. Bulgaristan‟daki Türk basını, “tartıĢma kanallarını açık bırakmıĢ olmak” yönüyle etkili olmuĢtur. Mizancı Murat bu hususta Ģöyle demektedir: “Bulgaristan‟da görülen terakki –ki bu terakki hakkındaki bilgiler memleketimize gelen softalar aracılığıyla yayılmaktadır- halkımızca o ülkede câri devlet idare Ģekline atfedilmektedir. Binaenaleyh, eskiden bir halk meclisine duyulan tereddütler yok olmakla kalmamıĢ, yerine -dinimizin farz kıldığı „Meclis-i MeĢveret‟le bir tutulması dolayısıyla göklere çıkarılan- Parlamento sistemine karĢı bir sevgi peyda olmuĢtur.” Bulgaristan‟daki gazete ve dergiler Jön Türklüğün Balkanlar‟da sempati toplamasına sebep olmuĢtur. Örneğin Ġbrahim Temo‟ya dayanılarak verilen bir görüĢe göre Ali Fehmi Bey‟in çıkardığı Muvazene bu amaca ciddi katkı sağlamıĢtır29

.

Bulgaristan Türklüğünün basın-yayın faaliyetleri çerçevesinde, ġarkî Rumeli‟nin merkezi olan Filibe Ģehri çok önemlidir. Nitekim XIX. yüzyılda Filibe‟de pek çok kitabevi, beĢ dilde yayın yapabilen matbaalar ve edebiyat cemiyetleri mevcuttu30. Bu ortam, bölgenin basın-yayın faaliyetlerini etkilemiĢ, Filibe‟de kırk civarında Türk gazetesi çıkarılmıĢtır. Filibe‟de çıkan ilk gazete bir Osmanlı Rum‟u tarafından çıkarılan Edisseis Tu Ainu gazetesidir ve 1874‟ten 1888‟e kadar yayın faaliyetinde bulunan gazete Rum aleyhtarı Bulgar Prenslik Hükümeti tarafından kapatılmıĢtır. Ġlk Türk gazetesi ise Pehlivanoğlu Ahmet Bey tarafından çıkarılan

25 Mardin, Jön Türkler, s. 47. 26 Koloğlu, Basın Tarihi, s. 42. 27

Ġsmail Hakkı Tevfik Okday, Bulgaristan’da Türk Basını, y.y.-t.y., s. 2. 28 Mardin, Jön Türkler, s. 47.

29 Mardin, Jön Türkler, s. 47-48.

(22)

Hilal gazetesidir. Bu kırk gazeteden otuz altısı Türkçe, biri yarı Türkçe yarı Bulgarca

(Koca Balkan), ikisi Rumca (Eidiseis Tu Ainu ve Philippopolis), biri de Bulgarca (Maritza)‟dır31. ġarkî Rumeli‟nin merkezi Filibe‟de çıkmıĢ olan gazeteleri gösterir bir liste aĢağıda verilmiĢtir32

:

Tablo 3: ġarkî Rumeli Merkezi Filibe’de ÇıkmıĢ Olan Gazeteler

Gazete ve Derginin Adı Çıktığı Gün Kapandığı Gün

Eidisseis Tu Ainu 24.01.1872/4 30.12.1888 Philippopolis 15.01.1875 30.12.1887 Maritza 12.01.1878 30.09.1885 Hilal 13.11.1884 01.02.1889 Gayret 13.03.1895 25.12.1897 Bedreka-i Selamet 15.01.1896 30.09.1896 Muvazene 20.08.1896 27.03.1905 Emniyet 29.10.1896 15.01.1908 ġems 25.11.1896 31.12.1907 Sada 01.09.1897 31.12.1897 Resimli Emniyet 30.12.1897 31.01.1898 Hamiyet 30.12.1879 31.01.1898 Doğru Yol 01.01.1898 22.02.1898 Mecra-i Efkâr 11.02.1898 01.05.1907 Nadas 01.05.1898 08.06.1898 Resimsiz Emniyet 01.05.1898 30.07.1898 Malumat 21.09.1898 01.08.1908 Kamer 01.03.1899 31.07.1908 Müsademe-i Efkâr 12.12.1899 25.02.1901 Rağbet 30.11.1902 16.02.1904 Rumeli Telgrafları 14.01.1905 28.02.1906 Ahali 01.09.1905 01.08.1908 Balkan 01.07.1906 01.12.1912 Rumeli 01.07.1906 06.07.1906 ġark Muhbiri 01.11.1907 01.12.1907 GüneĢ 24.12.1908 01.12.1909 HurĢid 23.01.1912 01.03.1913 Tunca 01.03.1913 01.01.1915 Türk Sadası 01.12.1913 30.06.1914 31 Okday, Türk Basını, s. 13.

32 Okday, Türk Basını, s. 34, 14-15; Bilâl N. ġimĢir, Bulgaristan Türkleri, Bilgi Yayınevi, Ankara 2012, s. 328-331.

(23)

Balkan 15.03.1919 14.12.1920

Sada-yı Millet 15.11.1919 12.12.1919

Türk Sözü 13.03.1920 09.10.1921

Koca Balkan 01.9.1921

30.11.1921

Bu gazetelerin yanında Ġslimye‟de Temaşa-ı Esrâr (01.10.1904-30.06.1905),

Temaşa-ı Efkâr (01.05.1906-07.06.1906) ile Kırcaali‟de Arda (1.12.1920) gazeteleri

de basın-yayın faaliyetinde bulunmuĢtur33. Yukarıda da bahsedildiği üzere “serbest

entelektüel hayat” ortamının oluĢu Jön Türklerin burada faal bir basın-yayın faaliyeti içerisinde bulunmalarını sağlamıĢtır. ġimĢir‟in eserindeki bilgiler çerçevesinde, Jön Türkler tarafından Filibe, Rusçuk, Sofya, Ġslimye ve Varna‟da çıkarılan gazeteler Ģu Ģekildedir: “Ahali (Filibe, Mehmet Sabri), Balkan (Rusçuk, Ahmet Zeki), Balkan (Filibe, Ethem Ruhi), Bedreka-i Selamet (Filibe, Hilmi), Dikkat (Sofya, Yusuf Ali),

Doğru Yol (Filibe, Ubeydullah Ef.), Efkâr-ı Umumiye (Sofya, M. Ragıp B.), Emniyet

(Filibe, Emin Tevfik B.), Feryat (Sofya, Mustafa Ragıp), Gayret (Filibe, Rıza B., Ubeydullah Ef.), İttifak (Sofya, Arnavutzade Yusuf Ali Bey), Mecra-i Efkâr (Filibe, Ali Rıza B.), Muvazene (Filibe, Ali Fehmi B.), Müdafaa-i Hukuk (Rusçuk, Ahmet Zeki B.), Rağbet (Filibe, Hafız Ahmet), Rumeli (Filibe, Ethem Ruhi B.), Rumeli

Telgrafları (Filibe, Ethem Ruhi B.), Sada (Filibe, Ubeydullah Ef.), Sebat (Rusçuk,

Ġskender ve Ahmet Zeki Bey‟ler), Temaşa-i Esrar (Ġslimye, Süleyman Fehmi B.),

Tuna (Rusçuk, Mehmet TeftiĢ), Tuna (tekrar Rusçuk, Tahir Lütfi B.), Uhuvvet

(Rusçuk, Mehmet TeftiĢ), Varna Postası (Varna, Necip Nadir B.) ve Jön Türklerin Fransızca organı Le Courrier des Balcans (Sofya)34.”

Sansür dolayısıyla Ġstanbul‟da rahat basın-yayın faaliyetinde bulunamayan Jön Türkler, Sofya, Ġslimye ve özellikle Filibe‟de çıkardıkları gazetelerle Jön Türklüğü diri tutmaya çalıĢmıĢlardır. Buradaki gazetelerin 12‟si Filibe, 6‟sı Rusçuk, 5‟i Sofya, 1‟i Varna 1‟i de Ġslimye‟de çıkmıĢtır. Filibe‟nin öne çıkmasında Ġstanbul‟a yakınlığın da etkisi vardır. Çünkü Ġstanbul‟daki Jön Türklerin aydınlatılması gerekmektedir. Filibe‟de çıkan gazeteler hızlı ve kolay bir Ģekilde Ġstanbul‟a ulaĢtırılabilmektedir. Jön Türklerin çıkardığı gazetelerden bazıları uzun ömürlü olmamıĢlardır. Gazetelerin

33 Okday, Türk Basını, s. 4.

(24)

bazılarının uzun ömürlü olmayıĢlarının bir sebebi de II. Abdülhamit‟in muhalifleri ile anlaĢma yoluna da baĢvurmasıydı35. Okday‟ın Bulgaristan’da Türk Basını adlı

eserinde; ġarkî Rumeli‟nin merkezi Filibe‟de çıkan gazetelerin, zamanın siyasetine göre tavır takındıkları belirtilmektedir. Buna göre gazeteler Ģu amaçlar doğrultusunda çıkmıĢtır:

“Osmanlı Devleti ve Ġslâm menfaatlerini korumak için,

Gazi Ġkinci Abdülhamid Han lehinde yahut aleyhinde propaganda yapmak için, Bulgaristan Türklerinin menfaatlerini korumak için,

Bulgar Çiftçi Partisi lehinde propaganda yapmak için, Hıristiyan propagandasını yapmak için36.”

Doğu Rumeli‟de yayın faaliyetinde bulunan gazete ve dergilerin yayın amaçlarını belirtir bir tablo aĢağıda verilmiĢtir37

:

Tablo 4: Doğu Rumeli Gazete ve Dergilerinin Yayın Amaçları Yönünden Tasnifi

Ġslam menfaatlerini ve Osmanlı hukukunu koruyanlar

Emniyet, Malumat, Müsademe-i Efkâr, Nadas, Rağbet, Resimli Emniyet

II. Abdülhamit ve Genç Türkler aleyhtarı olanlar

Kamer, Mecra-i Efkâr

II. Abdülhamit Aleyhtarı olanlar Ahali, Balkan (1906), Bedreka-i Selamet, Doğru Yol, Eyyam, Gayret, Hamiyet, Muvazene, Resimsiz Emniyet, Rumeli, Rumeli Telgrafları, Sada

Bulgaristan Türklerinin menfaatini korumaya çalıĢanlar

Ġrfan, Ġtisam, Sada-yı Millet, Tunca, Türk Sadası, Türk Sözü

Bulgaristan Çiftçi Partisi menfaatine çalıĢanlar

Balkan (1919)

Hıristiyan propagandası yapan Türkçe gazeteler

GüneĢ, HurĢid, ġark Muhbiri, ġems

Tabloya bakıldığında gazetelerin çoğunun II. Abdülhamit‟e karĢı olduğu görülmektedir. Bu durum Doğu Rumeli açısından düĢündürücü olarak değerlendirilebilir. Zira bölge; 1878‟de ġarkî Rumeli Vilâyeti olmuĢ, 1885‟te de

35 ġimĢir, Bulgaristan Türkleri, s. 330. 36 Okday, Türk Basını, s. 13.

(25)

Bulgaristan‟a katılmıĢ, Osmanlı Devleti de bu duruma razı olmak zorunda kalmıĢtır. Böylesi bir ortamda Abdülhamit düĢmanlığı ile hareket edilmesi düĢündürücüdür.

(26)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

BALKAN GAZETESĠNĠN KĠMLĠK BĠLGĠLERĠ VE YAYIN POLĠTĠKASI

1. Gazetenin Kimlik Bilgileri ve Yazarları 1.1.Adı ve Logosu

9 Temmuz 1322 (22 Temmuz 1906) tarihinde pazar günü Filibe‟de yayın hayatına baĢlayan gazetenin adı Balkan‟dır. Balkan gazetesi, Ethem Ruhi (Balkan) tarafından çıkarılan Rumeli gazetesinin ilavesi olarak yayın hayatına baĢlamıĢtır. Okday‟ın Bulgaristan’da Türk Basını adlı eserinde Rumeli gazetesinin iki sayı çıktıktan sonra Balkan gazetesi ile birleĢtiği ve Balkan adıyla çıktığı belirtilmektedir38. Ancak Hakkı Tarık Us kayıtlarında Rumeli gazetesinin 31 sayısı bulunmaktadır39. Yine Hasan Duman‟ın Osmanlı Türk Süreli Yayınları ve Gazeteleri

adlı eserinde de 31 sayıdan bahsedilmektedir40

.

Gazetenin adının Balkan oluĢu bölgenin genel adıyla ilgilidir ve gazete, yayın hayatı boyunca Balkan meseleleriyle ilgili olmuĢtur. Balkanlarda yaĢayan Müslümanların özellikle de Filibe merkezli ġarkî Rumeli Vilayetindeki Müslümanların sorunları ile ilgili olmaya çalıĢmıĢtır. Gazetenin ilk sayısının künye kısmı ve isminin yazılıĢı/yazı tipi (font) aĢağıdaki Ģekildedir41

:

38 Okday, Türk Basını, s. 13.

39 Rumeli, 21 Temmuz 1322/3 Ağustos 1906, Nr: 31, s. 1-4. 40

Hasan Duman, Osmanlı-Türk Süreli Yayınları ve Gazeteleri, C. II, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı Yay., Ankara 2000, s. 708; Ayrıca Balkan gazetesinin 31. sayısında, 5 Eylül 1906 tarihli nüshasında Rumeli‟nin matbaa edevatı eksik olması sebebiyle bir hafta daha çıkmayacağı belirtilmektedir. Balkan, 23 Ağustos 1322/5 Eylül 1906, Nr: 31, s. 4; Balkan gazetesinin 84‟üncü sayısında da bir buçuk aydır Balkan neĢredildiği için edevat eksikliğinden Rumeli‟nin neĢredilemediği ifade edilmekte, 25 TeĢrinievvel 1322 tarihi itibariyle Rumeli‟nin musavver olarak çıkmaya baĢladığı belirtilmektedir. Ayrıca bu gazetenin 15 günde bir çıkacağı ve tarihi değerlendirmeler yapacağı vurgulanmaktadır. Bkz. Balkan, 26 TeĢrinievvel 1322/8 Kasım 1906, Nr: 84, s. 4.

(27)

Balkan gazetesinin isim logosunun yazı tipi (font) yazılıĢı 11 ġubat 1324 (24 ġubat

1909) tarihi ÇarĢamba günü 672. sayısından itibaren değiĢerek aĢağıdaki Ģeklini almıĢtır42

:

1.2. Gazetenin Sahibi Ethem Ruhi (Balkan)’ın Hayatı

“Ġnsan fani ise eser bakidir” baĢlıklı bir makale43 neĢreden Ethem Ruhi, bu ifadesiyle kendisinin fani, en büyük eseri Balkan gazetesinin ise baki olduğunu dolaylı olarak vurgulamıĢ olmaktadır. Nitekim Balkan gazetesi Balkan tarihi açısından vazgeçilmez bir kaynak olarak değerlendirilmek ve dikkate alınmak zorundadır.

42 Balkan, 11 ġubat 1324/24 ġubat 1909, Nr: 672, s. 1. (EK-2). 43 Balkan, 11 Mart 1323/24 Mart 1907, Nr: 164, s. 1-2.

(28)

Ethem Ruhi Bey, gazetenin sahibi ve baĢyazarıdır. Gazete künyesinde 50. sayıdan itibaren Ethem Ruhi Bey‟in ismi “sâhip ve muharriri Ethem Ruhi” Ģeklinde gazetenin künye kısmının sol tarafında yer almakta44, gazetenin 966. sayısından

itibaren künyede, gazete baĢyazarının Ethem Ruhi Bey olduğu belirtilmektedir45

.

Balkan gazetesinin sahibi ve baĢyazarı olan Ethem Ruhi Bey, 1873 yılında

Fatih‟te Zincirlikuyu Karakol Sokağı‟nda 5 numaralı evde dünyaya gelmiĢtir. Babası Ġdare-i Mahsusa gemilerinden “Ġnayet”in baĢçarkçısı Hacı Ahmet Efendi, annesi Hafize Hanımdır. Ethem Ruhi Bey, ilk tahsilini Halveti Tekkesi yanındaki Canfeda Hatun okulunda yapmıĢtır. Ardından Fatih Askerî RüĢtiyesine kaydolmuĢ ve buradan mezun olmuĢtur. Çocukluğunda evlerinin yanı baĢında bulunan Halveti tarikatına bağlı Nurettin Tekkesi‟ne devam etmiĢtir. Tekke Ģeyhi Galip Efendi‟nin iltifatlarına mazhar olmuĢtur. On-oniki yaĢlarında ise tekke devranlarına katılmaya, “Vuslün bana hayat verir, firkatin memat” gibi ilahileri okumaya baĢlamıĢtır. Yine Ayasofya‟da Ramazan ayında Kuran okuyan, devrinin meĢhur hanendelerinden Hafız Osman Efendi‟nin iltifatına mazhar olmuĢtur. Ayasofya, Fatih ve Eyüp gibi selatin camilerin iç ezanlarını okumaya baĢlamıĢtır. Musikiye meraklı olmuĢ, Eyüp‟te Bahariye Mevlevihanesi‟ne devam etmiĢ, orada meĢhur Zekai Dede ile meĢk etmiĢtir. Hafız ġakir Efendi‟den de Arapça ve Mantık dersleri almıĢtır46

.

Fatih Askerî RüĢtiyesi‟nden mezun olduktan sonra Kuleli‟de Askerî Tıbbiye Ġdadisi‟ne kaydolmuĢtur. Burada eğitim görürken özellikle Edebiyat öğretmeni YüzbaĢı Mustafa Nuri Bey ve Fransızca öğretmeni Muhtar Bey‟den hürriyetçi fikirleri dolayısıyla etkilenmiĢtir. Örneğin öğretmeni Muhtar Bey, bir gün sınıfta öğrencilere Ģöyle demiĢti: “Bu vatanın istikbali sizlere mevdudur. Aranızda geçinen zadegân çocuklarının kordonlarına imrenmeyiniz. Memleketin hakiki evlâtları, fazilet ve namusun timsali onlar değildir. Buna ancak sizler lâyıksınız”. Bu tür söylemler devir itibariyle tehlikeli ve sürgüne gönderilmeye yeter sebepti. Nitekim bir müddet sonra Edebiyat öğretmeni YüzbaĢı Mustafa Nuri Bey ve Fransızca

44

Balkan, 15 Eylül 1322/28 Eylül 1906, Nr: 50, s. 1.

45 Balkan, 28 Kanun-ı Sani 1325/10 ġubat 1910, Nr: 966, s. 1.

46 Ethem Ruhi Balkan, Canlı Tarihler: Ethem Ruhi Balkan Hatıraları, Türkiye Yayınevi, Ġstanbul 1947, s. 3-5.

(29)

öğretmeni Muhtar Bey bazı öğretmenlerle birlikte Yemen‟e sürülmüĢlerdir. Mustafa Nuri Bey, Yemen‟de Ġmam Yahya ile mücadele ederken Ģehit düĢmüĢtür47

.

Ethem Ruhi Bey, Tıbbiye Ġdadisi sonrasında o devirde Demirkapı‟da bulunan Mekteb-i Tıbbiye-i ġahane‟ye kaydolmuĢtur. Burada, 1889‟da Ġttihad-ı Osmani adıyla kurulan cemiyet ile tanıĢmıĢtır. Ġttihat ve Terakki Cemiyeti‟ne cemiyetin önemli isimlerinden Ġshak Sükûti‟nin tavsiyesiyle “güvenilir” kiĢi olarak değerlendirilerek kabul edilmiĢ, Küçük Ethem lakabıyla anılmıĢtır. Küçük Ethem‟in ilk görevi de Kitabet hocası Recep Bey‟in Mahkeme-i Kübra adlı eserini Kadir gecesinde halka dağıtmak olmuĢ ve bu görevi baĢarıyla yerine getirmiĢtir. Daha sonra 1897 Osmanlı-Yunan SavaĢı‟nın sonrasında Teselya‟nın Yunanistan‟a bırakılmasını protesto eden bir beyanname hazırlamıĢlar ve Küçük Ethem bayram günü arkadaĢlarıyla birlikte Eyüp Sultan‟da, bu beyannameleri halka dağıtmıĢtır. Bu hadise üzerine Sultan II. Abdülhamit, derhal bu iĢin içinde olanların yakalanmasını emretmiĢtir. Emir üzerine tutuklamalar olmuĢ hatta Küçük Ethem yerine Ġzmirli Ġbrahim Ethem‟i tutuklanmıĢtır48

.

1895 yılı itibariyle Ġttihat ve Terakki‟yi güçlendirmek için Mehmet Sabri Bey‟in çalıĢmaları önemlidir. Bu çalıĢmalar ile Naili Efendi, Necmettin Efendi, Hacı Ahmet Bey ve Doktor Salih Sait Bey gibi isimler cemiyet mensubu olmuĢlardır. Cemiyet, güç kazanınca II. Abdülhamit‟e bir suikast giriĢiminde bulunmaya karar vermiĢtir. Buna göre II. Abdülhamit öldürülecek ve yerine Mehmet ReĢat tahta çıkarılacaktır. Fakat Nadir Bey‟in ifĢası neticesinde büyük bir tutuklama harekâtına giriĢilmiĢtir. Hadiseye göre Nadir Bey, Zülüflü Ġsmail PaĢa ile Beyoğlu‟nda bir gazinoda otururlarken Nadir Bey, - “Bir iki gün sonra neler yapabileceğimizi göreceksiniz” demiĢtir. Ġsmail PaĢa da durumu padiĢaha aktarmıĢ ve sonucunda Nadir Bey tutuklanmıĢtır49. Ardından pek çok kiĢi tutuklanarak II. Abdülhamit

yönetimi tarafından sürgün ile cezalandırılmıĢtır. Hacı Ahmet Efendi Fizan‟a sürgün

47 Balkan, Balkan Hatıratı, s. 6. 48

Balkan, Balkan Hatıratı, s. 6-8.

49 Ahmet Bedevi Kuran, İnkılâp Tarihimiz ve İttihad ve Terakki, Tan Matbaası, Ġstanbul 1948, s. 65-67; Ernest Edmondson Ramsour, Genç Türkler ve İttihat Terakki, çev. Hacasan Yüncü, Etkin Kitap, Ġstanbul 2009, s. 42-45.

(30)

edilmiĢ, Ahmet Yümni Bingazi‟ye, Mehmet Sabri Bey Musul‟a diğer pek çok isim de çeĢitli yerlere sürgün edilmiĢlerdir50

.

Bu süreçten tutuklanmadan kurtulan Ethem Ruhi Bey, aradan bir müddet geçince tekrar faaliyetlerine baĢlamıĢtır. Ancak bir yıl sonra “zararlı faaliyetleri” sebebiyle Mektep Müdürü Kaymakam Ġhsan Bey tarafından tutuklanarak bir odaya hapsedilmiĢtir. Ethem Ruhi Bey, buradan arkadaĢlarının da yardımıyla pencereden atlayarak kaçmayı baĢarmıĢtır. Hırka-i ġerif‟te sınıf arkadaĢı Nazmi Asaf‟ın evine giderek burada sivil elbiseler giymiĢ, Ġmrahor Tekkesi‟nde gizlenmiĢtir. Burada da yakayı ele verince Sıddık Han adında bir Hintlinin ġiĢli‟deki evinde gizlenmiĢtir. Ethem Ruhi Bey‟in amacı bir Ġngiliz vapuruyla kaçmak olmuĢtur. Ancak kaçmak için hareket ettiği sırada Kabasakal Mehmet PaĢa tarafından tutuklanmıĢtır. Sorgusunun ardından da TaĢkıĢla‟da hapsedilmiĢ, daha sonra ReĢit PaĢa baĢkanlığındaki mahkeme tarafından yargılanmıĢ ve Ethem Ruhi Bey, kendisine yöneltilen soruları cevapsız bırakınca mahkeme baĢkanı ReĢit PaĢa tarafından azarlanmıĢtır. ReĢit PaĢa, “Hangi taĢı kaldırdıysak sen çıktın. Bu kadar mefsedeti o küçük dimağına nasıl sığdırdın” demiĢ, sonuç olarak hakkında idam kararı verilmiĢtir. TaĢkıĢla‟da beĢ ay kadar hapis kalmıĢtır51. Bu arada, 1897‟de Harbiye, Mülkiye ve Tıbbiye‟de okuyan pek çok kimse de tutuklanmıĢtı. Tutuklananlar ReĢit PaĢa baĢkanlığındaki mahkeme tarafından yargılanmıĢlar ve idam cezaları, hapis ve küreğe çevrilmiĢti. Sonuç olarak Ahmet Ferit, Yusuf Akçura, Ethem Ruhi Bey gibi isimlerin içerisinde bulunduğu 78 kiĢilik grup ġeref vapuruyla Trablusgarp‟a sürgün edilmiĢtir52.

Ethem Ruhi Bey, Trablusgarp‟a gönderilmek için ġeref vapuruna doğru yola çıkarıldıklarında, gemi açıldığında denize atılarak öldürüleceklerini de düĢünmüĢ ve “keĢke assalardı, dedim, denizin dibini boylamak, idam edilmekten daha feci” demiĢtir. Ancak Ahırkapı‟da ġeref vapuruna bindirilmiĢler ve Trablusgarp‟a

50 ġükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük (1889-1902), C. 1, ĠletiĢim Yay., Ġstanbul 1989, 218-220, 453-455; Kuran, İnkılâp Tarihimiz, s. 65-67; Ramsour, Genç Türkler, s. 42-45; Balkan, Balkan Hatıratı, s. 7-10.

51

Balkan, Balkan Hatıratı, s. 10-13.

52 Süleyman Kani Ġrtem, Yıldız ve Jön Türkler, İttihat-Terakki Cemiyeti ve Gizli Tarihi, Yay. Haz. Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yay., Ġstanbul 1999, s. 73-76; Ali Fahri, Emel Yolunda, MüĢterekülmenfaa Osmanlı ġirketi Matbaası, Ġstanbul 1328, s. 58-64.

(31)

gönderilmiĢlerdir. Trablusgarp‟ta, arkadaĢlarıyla birlikte Merhale gazetesini çıkarmıĢlardır. Ethem Ruhi Bey, burada da “uslanmaz” tavrı sebebiyle Zindan-ı Bahri‟ye atılmıĢtır. Zindan-ı Bahri‟de, Abdülhak Hamit‟in Makber‟ini bestelemiĢtir. Hapiste olmasına rağmen Jön Türk eylemleri sebebiyle cezası hücre hapsine çevrilmiĢtir53. Çünkü hapiste olmasına rağmen Cenevre‟deki cemiyet merkezi ve

Kahire Ģubesiyle iletiĢim halinde olduğu değerlendirmesi yapılmıĢtır54

. Daha sonra 1899‟un güz aylarında II. Abdülhamit Avrupa‟daki Jön Türkleri pasifize edebilmek için bir giriĢimde bulunmuĢ, Abdullah Cevdet ve Ġshak Sükûti gibi isimlerle Salih Münir PaĢa görüĢmesi gerçekleĢmiĢtir. Sonucunda da iki taraf arasında anlaĢma sağlanmıĢ, Abdullah Cevdet Viyana, Ġshak Sükûti de Roma sefareti doktorluğuna getirilmiĢtir55. GörüĢmeler esnasında Ġshak Sükûti sürgünlerin affını istemiĢti. Lakin bu mümkün olmamıĢ, ancak onların Trablusgarp‟ta serbest dolaĢmalarına izin verilmiĢti. Bu durum II. Abdülhamit‟in sürgünde iken de onları kazanmaya çalıĢtığının bir göstergesidir. Çıkan af ile birlikte Ethem Ruhi Bey de Trablusgarp‟ta serbest dolaĢım hakkı elde etmiĢti. Bundan sonraki süreçte Ethem Ruhi Bey, Avrupa‟ya kaçmak için bir yolunu bulmaya çalıĢmıĢtır. Recep PaĢa ve ġevket Bey, sürgünlerin kaçıĢlarına yardımcı olmaktaydılar. Ethem Ruhi Bey, Recep PaĢa ve ġevket Bey‟in de göz yumması sonucunda Nazmi Asaf Beyle birlikte Trablusgarp‟tan firar etmiĢtir. Firarı esnasında Recep PaĢa kendisine 50 altın vermiĢtir. Ethem Ruhi Bey ve arkadaĢı, Tunus yoluyla Marsilya‟ya oradan da Cenevre‟ye gitmiĢlerdir. Ethem Ruhi, orada Osmanlı gazetesinde çalıĢmıĢtır. Hatta yukarıda bahsedildiği gibi Abdullah Cevdet ve Ġshak Sükûti memur olunca gazeteyi onlardan devralmıĢ ve çıkarmaya devam etmiĢtir56. Burada Osmanlı‟yı çıkarırken Damat Mahmut Celalettin PaĢa, evlatlarıyla birlikte Jön Türk hareketine katılmıĢtır. Ethem Ruhi Bey, Damat Mahmut Celalettin PaĢa ile de birlikte çalıĢmıĢ, muhalefetini sürdürmüĢtür. Celalettin PaĢa vefat edince Mısır‟a geçmiĢ ve

53

Okday, Türk Basını, s. 39; Balkan, Balkan Hatıratı, s. 13-16. 54

Mustafa Kemal Sincer, Edhem Ruhi (Balkan) ve Balkan Gazetesi (1907-1908), Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul 2018, s. 32.

55 ġükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Düşünür Olarak Abdullah Cevdet ve Dönemi, Üçdal NeĢriyat, Ġstanbul 1981, s. 37-41.

56

Okday, Türk Basını, s. 39-40; Balkan, Balkan Hatıratı, s. 16-25; Cenevre‟de iken kendisine II. Abdülhamit‟in irade-i seniyyesi gereğince 2000 frank verilmesi kararlaĢtırılmıĢtır. Bkz. Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaĢkanlığı Devlet ArĢivleri BaĢkanlığı Osmanlı ArĢivi (BOA.), Dâhiliye Nezareti Mektubi Kalemi (DH. MKT.), Nr: 936/10.

(32)

Osmanlı‟yı bir müddet burada çıkarmıĢ, bir sene kadar da Mısır‟da basın-yayın

faaliyeti göstermiĢtir. Burada, basın-yayın faaliyetleri ile II. Abdülhamit idaresi ile mücadele etmenin mümkün olmadığını ifade ederek “terör yapmak” fikrini benimsemiĢtir. Bu hususta Ģöyle demektedir: “Evet bizler için, bu ancak çıkar yoldu! Mefkureme ulaĢmak, istibdadı yıkmak için gazete sayfalarındaki neĢriyatın kifayetsiz olduğu muhakkak idi! Fiiliyata geçmek, kesin hareketlerde bulunmak lazımdı! Yazmak, boyuna yazmak; bu daha ne kadar devam edecekti? Sultan Abdülhamit II nin eceli ile ölümüne kadar mı? O halde, tek çare, gün gibi âĢikâr olan tek çare siyasî suikastler idi! Ġstibdat rejiminin baĢarılı ve biricik yolu terör yapmaktı!57.”

Ethem Ruhi Bey, sonraki günlerde Mısır‟dan Paris‟e, oradan da Belgrat yoluyla Rusçuk‟a gelmiĢtir. Daha sonra da Salih Münir PaĢa aracılığıyla görev talebinde bulunmuĢtur. II. Abdülhamit‟in izniyle de Bulgaristan Fevkalade Komiserliğinde, Sofya‟da Komiserlik dairesinde 1500 kuruĢ maaĢla memuriyete baĢlamıĢtır58

. Bu vazifedeki baĢarısı sebebiyle Sadık El-Müeyyed‟in takdirini kazanmıĢ ancak II. Abdülhamit‟e karĢıtlığını sürdürmüĢtür. Hatta 1905 suikastında adı geçmiĢtir. Ethem Ruhi Bey, suikast ile ilgili hatıralarında Ģöyle demektedir: “…Kısmette Sultan Abdülhamit II. ye yapılan suikaste karıĢmak varmıĢ! Vakıa, Yıldız‟da patlıyan bombayı attıran ben değildim. Lakin, vaka faillerinin Bulgaristan Fevkalâde Komiserliğinden geçen muameleli evrakını -bile bile!- tekemmül ettirdim. Bu suretle suikastçilerin Ġstanbul‟a girmelerini te‟min ettim! Hadiseyi biliyorsunuz! Sultan Abdülhamit II ölmedi. Kazancımız edebi bakımdan oldu! Olay, Tevfik Fikret‟e –meĢhur manzumesini, „Bir Lâhzai Te‟ahhürü‟ ilhâm etti! Yıldız‟da yapılan tahkikatta, benim rolüm nasılsa açığa vurulmuĢ59!” Ethem Ruhi Bey‟in adı suikasta

karıĢınca birikmiĢ maaĢları verilecek iddiasıyla Ġstanbul‟a çağrılmıĢtır. Fakat Ġstanbul‟a gitmeyerek ve görevinden istifa ederek Filibe‟ye geçmiĢtir60. Burada önce Rumeli gazetesini ardından da ilk sayısı 22 Temmuz 1906‟da yayınlanan Balkan

gazetesini çıkarmıĢtır. Ethem Ruhi Bey‟in yukarıda “terör yapmak” fikrinden

57 Balkan, Balkan Hatıratı, s. 26-29. 58 BOA., A.) MTZ (04), Nr: 135/49. 59

Balkan, Balkan Hatıratı, s. 31-32.

60 BOA, Dâhiliye Nezareti ġifre Kalemi (DH. ŞFR.), Nr: 353/28; BOA., Hariciye Nezareti, Paris Sefareti (HR. SFR. (04), Nr: 798/61; Sincer, Balkan Gazetesi, s. 36-37; Balkan, Balkan Hatıratı, s. 29-32.

(33)

bahsedilmiĢti. Bu suikast hakkında Ethem Ruhi‟nin kendisinin, suikastçilere yardım ettiğine dair söylemleri Abdülhamit‟e karĢı kin ve nefretin boyutlarının da göstergesidir. Ayrıca Sultan II. Abdülhamit‟in ortadan kaldırılması için suikastı tertip edenlerin Ġstanbul‟a giriĢlerine yardımcı olunması, meĢru hükümdara karĢı meĢru olmayan yollara baĢvurulduğunun ve her kesim ve kiĢi ile iĢbirliği içerisinde olunduğunun da bir göstergesidir. Ethem Ruhi Bey, Abdülhamit‟e karĢı kininde yalnız değildir; dönemin Jön Türkleri de Abdülhamit‟e aynı derecede kin ve nefretle bakmaktadırlar. II. Abdülhamit‟i öldürmek için suikasti gerçekleĢtirecek olan Edward Jorisi “Ģanlı avcı” olarak görmektedirler61

.

Ethem Ruhi Bey gazeteciliği kutsal bir meslek olarak gördüğünü ifade etmekte ve gazetedeki bir yazısında gazetecilik hakkında Ģunları söylemektedir: “Gazetecilik âli bir sanattır. Daha doğrusu sanatların en mukaddesi ve en müĢkülüdür. Bir gazeteci gezdiğinde yürüdüğünde, durduğunda, baktığında, hülasa her dakika hayatında, kendisine has bir ihtisas ile bin fikir ve mütalaaya zahip olur. Kendisi için her sahnede, her dakikada bir sermaye bulur. (…) Bir gazeteci milletinin hatibidir. (…) Gazeteci de insandır. Ġnsan olsun da garazdan, adavetten ve infialden salim olsun mümkün değildir. Fakat insana has bu gibi hissiyat-ı redie lisan ve vicdana sığmaz. Ġnsan söylediğinin, yazdığının hak ve insafa ne dereceye makrun olduğunu halktan ve vicdandan sakınarak yazarsa elbette tezkiye-i lisana muktedir olur62.”

Ethem Ruhi Bey, Bulgaristan‟da memuriyette iken Bulgar devlet adamları ile tanıĢmıĢ, ayrıca bölgedeki Türk ahali ile de iyi bir diyalog kurmayı baĢarmıĢtı. Bu onun kendisinin Filibe‟de tutunmasının sebebi olmuĢtur. Ethem Ruhi Bey bu durum hakkında Ģöyle demektedir: “Artık Abdülhamit II den korkum kalmamıĢtı. Zira, Bulgaristan fevkalade komiserliğinde vazife gördüğüm müddet içinde hem Bulgar ricali ile tanıĢmıĢ; hem de Türk ahali ile ülfet ve ünsiyet ederek kendimi sevdirmiĢtim. Bu sebeple PadiĢah, beni ne Bulgar hududu haricine attırabilir, ne de ellerime kelepçe vurdurarak Ġstanbul‟a getirebilirdi.” Ancak Ethem Ruhi Bey yine de

61 Tevfik Fikret, “Ey Ģanlı avcı damını bihude kurmadın/Attın ama yazık ki yazıklar ki vuramadın” demiĢtir. ġair ve yazarların II. Abdülhamit hakkındaki düĢünceleri hakkında bir çalıĢma için bkz. Abdülhekim Koçin, “Sultan II. Abdülhamid‟in ġair ve Yazarlarla Ġmtihanı”, Sultan Abdülhamid ve Dönemi, Ed. Fahrettin Gün-Halil Ġbrahim Erbay, TBMM Milli Saraylar Yay., Ankara 2018, s. 264-293.

(34)

tedbiri elden bırakmamıĢtır. Ġlk baĢlarda sert yazılardan uzak durmuĢtur. PadiĢahı, hükümeti ve icraatları eleĢtirmiĢ lakin yavaĢ yavaĢ, sindire sindire, alıĢtıra, alıĢtıra yapmaya çalıĢmıĢtır. Gazetedeki eleĢtirileri üzerine Ġstanbul Ağır Ceza Mahkemesi‟nde yargılanmıĢ ve gıyabında müebbet kalebent ile cezalandırılmıĢtır63

. Akabinde affedilmiĢ, ancak Rumeli namında hezeyanname ile muzır makaleler neĢretmeye devam ettiği için verilen hükmün uygulanması Dâhiliye Nazırı Memduh PaĢa tarafından Bulgaristan Fevkalade Komiserliğinden talep edilmiĢtir. Bu hüküm kendisine tebliğ edildikten sonra Ethem Ruhi Bey, “Saltanat-ı Seniyye‟nin Bulgaristan Komiseri Yaver-i Harb-i Hazreti ġehriyari Sadık El-Müeyyed PaĢa Hazretlerinin Huzur-ı Alilerine” baĢlıklı bir mektup yazarak Ġstanbul Ġstinaf Müddei-i UmumMüddei-ilMüddei-iğMüddei-inMüddei-in hakkında verdMüddei-iğMüddei-i kararın esassız olduğunu Müddei-ifade etmMüddei-iĢtMüddei-ir64

. Daha sonra Filibe‟de de tutuklanarak Sırp sınırı karakoluna nakledilmiĢtir. Bulgaristan Komiseri Sadık El-Müeyyed, Sadaret‟e yazdığı 3 Ocak 1907 tarihli yazıda Ethem Ruhi Bey hakkında Ģöyle demiĢtir: “Filibe‟de Rumeli namında bir hezeyennâme çıkarmakta olan mahût Ethem Ruhi‟nin Emâret zabıtası tarafından Sırbistan‟a def‟ edildiği berâ-yı ma‟lumat maruzdur65.” Ethem Ruhi Bey Sırp karakolunda Çaribrod

Polis Müdürlüğünde çingene olduğunu belirterek ve müzik icra ederek polis müdürü tarafından affedilmiĢtir. Buradan Belgrat‟a gitmiĢ fakat kısa süre sonra tekrar Filibe‟ye dönmüĢtür66

. Osmanlı ArĢivi‟ndeki 31 Mayıs 1908 tarihli bir belgede, devlet yetkililerinden birinin Sofya‟da Ethem Ruhi Bey ile görüĢtüğünden bahsedilmekte, Ģimdilik Ġstanbul‟a dönmekten çekindiği dile getirilmekte ve kendisinden gerekli güvencenin alındığı belirtilmektedir67

. II. MeĢrutiyet‟e kadar burada Balkan gazetesinin neĢri ile meĢgul olmuĢtur. Gazete, Balkan meselelerini ele almıĢ ve II. Abdülhamit‟e muhalefetini sürdürmüĢtür. Ethem Ruhi Bey, II. MeĢrutiyet‟in ilanının ilk günlerinde Ermeni Zartaryan Efendi ve bazı kimselerle kütüphaneye giderek “Camii Kebir hatibi marifetiyle Kanun-ı Esasi‟ye kanlarının son damlasına kadar sadık kalacaklarına ve âmâl ve harekâtlarını devlet ve milletin

63

Ethem Ruhi Bey, Mahkeme-i Cinaiye‟de gıyaben yapılan muhakemesi sonucunda müebbet kalebentlikle cezalandırılmıĢ fakat affedilmiĢtir. Ancak Rumeli gazetesi sebebiyle yeniden cezalandırılması söz konusu olmuĢtur. Bkz. BOA., DH. MKT., Nr: 984/53.

64 BOA., HR. SFR. (04), Nr: 432/3, (EK-3). 65

BOA., Sadaret Bulgaristan Evrakı (A.) MTZ. (04), Nr: 151/89.

66 BOA., A.) MTZ. (04), Nr: 151/89; BOA, DH. MKT., Nr: 1135/67 (EK-4); BOA., HR. SFR. (04), Nr: 432/4; Balkan, Balkan Hatıratı, s. 32-34.

Şekil

Tablo 1: ġarkî Rumeli Nüfusu Hakkında Bir Ġngiliz Elçisinin Tahmini  SavaĢtan Önce  SavaĢtan Sonra  Müslümanlar
Tablo 2: Osmanlı Ġdaresindeki Bulgaristan’ın Yıllara Göre Gelir-Giderleri
Tablo 3: ġarkî Rumeli Merkezi Filibe’de ÇıkmıĢ Olan Gazeteler
Tablo 5: Gazetede Yer Alan Yazarlar ve Yazılarının Bulunduğu Sayıları  Gösterir Tablo
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Maamafih Türkler yalnız topu Tophanede dökmezlerdi.. Muhare­ be meydanına arabalarla bakır taşıtırlar, kuşattıkları kaleler önünde de top

Yeh ve Tao tarafından 2012 yılında yapılan bir diğer çalışmada, öğrencilerin kişisel yanıtlama sistemlerine (personel response system - PRS) yönelik süreklilik

yaralanma ile eş zamanlı üreter yaralanması bildiğimiz kadarıyla daha önce bildirilmemiştir ve bu olgu sunumunda, dış merkezden hastane- mize lomber disk

Berin alâka ye hayrajılığğımı gö­ rünce “ oluyor mu defsin?” diye gülümser, fnzhı metih edecek olursam hemen insafsız bir müstebit gibi keııdl

Hastanede değer akım haritası analizine dayanılarak ulaşılan sonuçlara göre, değer katma- yan faaliyetlerin hizmet sürecinin yavaşlamasına ve uzamasına, katlanılan

Metastaz yeni kan hücresi ya da kan damarı oluşumuna mevcut tümörlere göre daha çok bağlı olduğu için Cherish kansere karşı ilaçlarla yeni kan damarlarının

Zamanında ve prematüre doğan bebeklerde, invaziv girişim ve postoperatif ağrının değerlendirilmesi için kullanılır.. Kalp hızı ve oksijen satürasyonu işlemden