• Sonuç bulunamadı

Babam Kamil Akdik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Babam Kamil Akdik"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şeref Akdik. Bacısının portresi

Babam Kâmil Akdik

K i .

*j$İT:

m

abam K A M tL AH D İK'iıı öllimiiıulen bu güne ıkarlar yedi seneden fazla bir zaman geçti. • Şimdiye kadar hayatı ve eserleri halikımla bir çok yazılar yazıldı. Bunlan birer birer gözden geçirdiğim za­ man, babam için düşüncelerimde ve tah­ lillerimde mübalâğaya kaçmadığımı görü­ yorum. Kendimi bildiğim günden hayalı­ nın son dakiikalarma kadar dikkat ve zevk ile çalışmalarını takip ettiğim bu büyitk sanatkâra şaşmamak kabil mi idi ? Müze­ leri gezerek, kitapları karıştırarak gördü­ ğümüz yüzlerce eseri, ne kadar,da uzun olsa, bir ömre nasıl stğdırabildiklerine hay­ ret ettiğimiz dâhiler ve çok verimli sanat­ kârlar muhakkak kİ böyle yaşıyor ve böy­ le çalışıyorlardı. İki evlâdının ve eşlııln kaybı, iizenerek yaptırdığı erenin yanması onu çalışmasından bir an olsun alakoya - mâmıştı. Kendisini ne zaman araştım, ne zaman görmek İstesem masasının 1 «ışında bulur, hemen .ekseriya başını eğmiş çalışır bir vaziyette , old” ğ " . İçin »ricasına, geçer,

kâğıt üstünde hafif bir cızırtı ve kıvrak­ lıkla tatlı nıütıhaniler resmeden kalemini ve onu tutan mevzun parmaklarım, güzel elini seyretmekten kendilini alamazdım. Baza.ıı da büyük bir ehemmiyet vererek itina ile yonttuğu kalemini elimli alır ve bir sanatkârın ruhundaki inceliği, lıeye - canı dile getirmeğe vasıta olan bu siyah kamış parçasına ıızıcı uzun bakardım.

(»ötüşeceğimiz mevzu ııe kadar, ehem­ miyetli ve hayati olursa olsun, yine ille ha­ reketi ye sözü henüz mürekkebi kuruma­ mış olan yazıyı uzatarak fve gür kaşlan altından keskin hakan kıvılcımlı gözlerini hana çevirerek “ bak bakalım!” demek o- lurdu. Berin alâka ye hayrajılığğımı gö­ rünce “ oluyor mu defsin?” diye gülümser, fnzhı metih edecek olursam hemen insafsız bir müstebit gibi keııdl eserini kendi ten­ kide başlar, “ Ah evlâdım, nasıl anlatayım, İçimi, nasıl tarif etleyim?” diyerek’ köşe­ sinde doğrulur, altlığı dizine yerleştirir, ibadet eder gibi dorin bir- sükûta dalar,

(2)

Sabah uyandığım, akşam eve döndüğüm, Rece geç- geldiğini zamanlar yine onu kö­ şesinde meşgul bulurdum. Çok defa bir ' çocuk gibi şakalaşarak, kucaklayarak

yemeğe veya yatmağa götürdüğümü, mecbur olsun diye lâmbasını söndürdüğü­ mü bilirim. Kendimi yorgun hissettiğim anlarda babamın bu çalışkanlığım düşüne­ rek çok kere yerimden fırladığım olmuş­

tur. ' J

Oımağı İle eli birlikte çalışırdı. Yarm a­ dığı Zamanlarda, hayatı boyunca topladı­ ğı ve ölümünden sonra Topluıpı sarayı ya rı müzesine alınan, birçok eski eserleri tetkik İle vakit geçirir, aralarında muka- yeaeler yapar, üstadların birbiri üzerinde­ ki tesirlerini araştırırdı. Başkalarında bu­ lunduğunu bildiği kıymetli eserleri gör - mek için koşar, eğer satın almağa mu­ vaffak olamazsa fotoğrafilerini elde etme­ ğe uğraşırdı. Nitekim kıymetli meslekta­ şım ressam bayan Melek Celâl de neşret, mlş olduğu eserinde, kendisini bir “ arayı­ cı” olarak Vasıflandırır.

Herhangi bir yazıyı kusursuz yazabil­ mek İçin yüzlerce satır karalardı, gaman­ la biriken bu karalamaları kimsenin gör. meşini istemediği için, defalarca, kucak dolusu, bahçedeki kör kuyuya attığım ızı hatırlarun. Kuvvetli ve ölmez eserlerih muhakkak devamlı araştırma ve uğraş - makla meydana geleceğini söyler ve "Bu, kolaylıkla y a »lm ış gibi gördüğün yazılar blr çok didindikten sonra yazılmıştır” di­ yerek, eski tistadlarındaıı bulduğu kara - lamaları gösterirdi.

Bana ve arkadaşlarıma nasıl sabır ve feragatin çalışmak lâzım geldiğini, saçı, sakalı ve tırnaklan uzayan, kendilerini unutan dâlıi sanatkârları misal getürerek söyler ve ruhunun ateşinden vermeğe çalı­ şırdı.

Resmetmeğe doyamadığı harfleri bazı şekillere, canlılara benzetir, onların, yazı­ larında gördüğümüz, hissettiğimiz

vaku-,mw

rftne duruşlarını, cdalanıu, kıvraklıklarını, tevazulannı, gururlanm coşkunlukla tarif eder, anlatırdı. Satırların ahenk ve mana­ sından, halta musikisinden . bahsederdi. Hakikaten ahenk ve istif eserlerinin baş. Iıca vasfıdır. Bir yazısında . Baltacıoğlu şöylo söyler: “ Kâmil Akdlk büyük bir hat­ tattı ve her çeşit yazı yazardı. Fakat bu . hattatın en büyük ihtisası sülüs ve nesih yazılarında kil. Onun İçin zamanımızın en klâsik hattatıdır diyebiliriz. Şu anlayışla kİ Şeyh Hamdullah, H afız Osman, Lâz ö - mer efendiden beri tekâmülünü yapan sü­ lüs ve nesih hattatlığının on , mükemmel mümessili kendisi İdi. Asırların tecrübeleri' İle biriken güzellik kaideleri, vezinler, , a- hemliler, en mııkul ve en mantıki şeklini, billurlaşmış nizamım, onun cserleriıulo bulmuştur. Yazılarımla sanatkârlar ara - sında İhtilâf, İçtihat mcvıuıı olabilecek lıüp bir faııtazya, hiç bir kapris eseri gö.

rUlmezılI. „ ■ ,

Oliilnü dolayıslyle Ulus’ta çıkan bir ya ­ zısında Nurettin Artanı, mizacı ve ahlâkı hakkımla: "H acı Kâmil Akdlk kamış ka- , lem kadar narin, sülüs elif gibi doğru ve‘ .

nesih vavı kadar mütevazı bir sanatkârdı. Onun ölümü ile Türk sanatının^ asırlarca tesellisi olmuş olan hattatlığın son devri kapanmış ve yerini resime bırakmış olu­

yor.,, demiştir. ç

Babam resimle yazının kuvvetli müna­ sebetini iyi takdir edenlerden olduğu lçbı, öııüme bol malzeme yığarak, modeller ve- rerok pek küçük yaşımdan beri resim yap. i . mama âmil olmuş ve yapmış olduğum de­ senlerimdeki hataları, kılı kırk yaran bir hoca gibi göstererek, kritikler yapmıştır. İnce zevki ve kuvve!

11

görüşü İle yalnız benim Üzerimde değil, yazı 11e, yazı süs- ; leme sanatı ile ve diğer tezyini mahiyet taşıyan işlerle uğraşan sanatkârlar üzerin­ de de büyük bir mürşit, bir lıânıl olmuş­ tur. Tekrar, rahmetle, anarım.

Şeref A K M IŞ i

Kâmil Akdik’in bir sülüs yazısı

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Konservatuvarın birinci orkestra konseri 21 şubat salı günü akşamı saat 21 de Fransız tiyatrosunda veri­ lecektir.. Orkestrayı Seyfettin Asal idare e- decek ve

Geçen mütareke gelip de j Türkiye bağımsızlığının Türk, f lerden, yani Türk olup olma- \ dıklarını kendi vicdanlarında sormaz ve aramaz olanlardan

Yağ embolisi sendromu başta travma olmak üzere çeşitli etyolojik nedenlere bağlı olarak gelişen, genellikle tetikleyici etkenden 24 - 72 saat sonra bulgu veren bir

The tendon of this additional muscle belly (APL2) extended from the belly of the APL, coursed superficial to the ECRL and ECRB tendons, and attached to abductor pollicis

Bu yazımızda, pediatri polikliniğine sık tekrarlayan yüksek ateş şikayeti ile başvuran bir kız vakada aftöz stomatit bulgusu yokluğunda bile PFAPA sendromu olarak kabul

“Türk resminde saray, resim­ lerle Osmanlı Sarayı, sarayda ki­ tap ve güzel sanatlar, sarayları­ mızdan tablolar, Yıldız Sarayı ile ilgili çalışmalar,

olarak üzerinde çalışmakta oldu­ ğu «Tarih Notları» «Dam Ağası» «Topal İhanet» adlı eserlerini ta­ mamlamış, üzerlerinde düzeltme­ ler yapmaktaydı.

Her şeye rağmen ablasıyla birlikte gittiği setler, sinema çevresinden pek çok kişiyle ta­ nışmalar belki de gelecek günlerin ilk adım­ larıydı Sevda için.. “