• Sonuç bulunamadı

İmparatorluktan ulus devlete geçişte Diyarbakır’da sosyal değişim : (XX. Yüzyılın ilk yarısı)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İmparatorluktan ulus devlete geçişte Diyarbakır’da sosyal değişim : (XX. Yüzyılın ilk yarısı)"

Copied!
125
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dal

Din Sosyolojisi Program

Yüksek Lisans Tezi

MPARATORLUKTAN ULUS DEVLETE GEÇ TE D YARBAKIR’DA SOSYAL DE M (XX. YÜZYILIN LK YARISI)

MEHMET N MEYG L

(2)

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dal

Din Sosyolojisi Program

Yüksek Lisans Tezi

MPARATORLUKTAN ULUS DEVLETE GEÇ TE D YARBAKIR’DA SOSYAL DE M (XX. YÜZYILIN LK YARISI)

MEHMET N MEYG L

Dan man Yrd. Doç. Celal ÇAYIR

(3)

TAAHHÜTNAME

SOSYAL B MLER ENST TÜSÜ MÜDÜRLÜ ÜNE

Dicle Üniversitesi Lisansüstü E itim-Ö retim ve S nav Yönetmeli ine göre haz rlam oldu um“ mparatorluktan Ulus Devlete Geçi te Diyarbak r’da Sosyal De im (XX. Yüzy n lk Yar )”adl tezin tamamen kendi çal mam oldu unu ve her al nt ya kaynak gösterdi imi taahhüt eder, tezimin kâ t ve elektronik kopyalar n Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ar ivlerinde a da belirtti im ko ullarda saklanmas na izin verdi imi onaylar m. Lisansüstü E itim-Ö retim yönetmeli inin ilgili maddeleri uyar nca gere inin yap lmas arz ederim.

Tezimin 3 y l süreyle eri ime aç lmas istemiyorum. Bu sürenin sonunda uzatma için ba vuruda bulunmad m takdirde, tezimin tamam her yerden eri ime aç labilir.

12/09/2014

(4)

ÖNSÖZ

XIX. Yüzy n son çeyre ine kadar Diyarbak r’da Müslüman ve gayr-i müslimlerin bir arada ya ama tecrübelerinin güzel örnekleri mevcuttur. Bu kadim kentte birlikte ya ama kültürünün var oldu una ve ya and na en güzel örne i, farkl din ve inançlara mensup ki ilerin in a ettikleri ve günümüzde de dimdik ayakta duran mabetlerdir. Diyarbak r etnik olarak Türk’ün, Kürt’ün, Ermeni’nin, Süryani’nin, Yahudi’nin kendine ait bir eyler bulabildi i ve sahiplenebildi i bir ehirdir. Bu kadim kentte Müslümanlar, Ermeniler ve Yahudiler, de ik mezhepler, yüzy llarca Diyarbak r’da huzur ve bar içinde beraber ya am lard r.

Bu huzur ve bar ortam XIX. yüzy n son çeyre i ile XX. yüzy n ba lar nda bozulmu , bu bar ve huzur ortam yerini huzursuzluk ve güvensizlik ortam olu maya ba lam r. Bunun en önemli sebebi de Avrupa’da ba layan ve dünyan n dört bir taraf na h zla yay lan milliyetçilik ak n, içinde birçok etnik milliyet ve de ik inançlar bar nd ran Osmanl imparatorlu unu da etkilemesidir. Bunun etkileri Diyarbak r’a da çok belirgin bir ekilde yans r. Henüz bunlar n etkileri geçmeden Cumhuriyetin ilan ile beraber devletin laik bir sisteme geçmek için yapt siyasi ve sosyal de iklikler Diyarbak r vilayetinde tepkiyle kar lanm ve bunun sonucunda bütün ülkeyi etkileyen ve radikal kararlar al nmas na yol açan sosyal hareketlilikler ya anm r. Bu çal mam n amac imparatorluktan ulus devlete geçi te Diyarbak r’da meydana gelen bu sosyal hareketliliklerin sosyolojik yans malar ortaya koymakt r.

Tez konusunu seçmemde yönlendirmeleriyle yard mc olan ve çal mam boyunca her türlü deste i göstererek çal man n son haline gelmesinde ciddi emek ve katk lar olan sayg de er hocam Yrd. Doç. Dr. Alaattin D KMEN Bey’e müte ekkirim. Ayr ca kar la m her türlü zorluk kar nda yard mlar esirgemeyen, Yrd. Doç. Dr. Oktay BOZAN Bey’e ve Yrd. Doç. Dr. Celal ÇAYIR Bey’e, tezi okuyup olumlu katk larda bulunan Yrd. Doç. Dr. Hac ÖNEN Bey’e ayr ayr te ekkür ederim

(5)

ÖZET

Bu çal mada “ mparatorluktan Ulus Devlete Geçi te Diyarbak r’da Sosyal De im (XX. Yüzy n ilk yar )” ele al nm r. Birçok medeniyete be iklik eden Diyarbak r, yüzy llar boyunca dini ho görüye ev sahipli i yapm ve bu nedenledir ki vilayet etnik ve dinsel yap n ya and yer olmu tur. Bundan dolay Diyarbak r’da farkl kültür ve medeniyetlerin izlerini görmek mümkündür.

XIX. yy. ikinci yar ile XX. yy. ilk çeyre i, dünyada sosyal de imlerin çok zl bir ekilde ya and bir zaman dilimi olmu tur. 1850 ile 1921 y llar Osmanl Devletinin de en hareketli y llar olup Osmanl Devletinin Me rutiyet yönetimine geçti i ve sonra da ulus devlet esasl yeni devletin kuruldu u bir dönem olmu tur. Bu dönemde Diyarbak r'da ciddi siyasal ve toplumsal hareketlilikler görülmü tür. Önce II. Me rutiyetin ilan , daha sonra I. Dünya Sava n ba lamas , Müslümanlarla Ermeniler aras ndaki çat malar ve bunun sonucunda ya anan Ermeni tehciri ve son olarak Cumhuriyetin ilan ve Halifeli in kald lmas yla Diyarbak r vilayeti genelinde birçok sosyal hareketlilik ya anm r. Sonuçta ülkede meydana gelen hareketlilik ve de imler Diyarbak r’ da da toplumsal yans malar olmu tur.

Anahtar Sözcükler

(6)

ABSTRACT

In this study, the social changes during transition from empire to nation state in Diyarbakir (XX. the first half of the century) are discussed. Diyarbak r, the cradle of many civilizations, has never moved away from the religious courtesy and protected it ethnical and religious fabric. That’s why the relics of different cultures and communities can be seen here.

In XIX and XX centuries, the rate of social change was so fast. During that period the Ottoman Empire had it most active time and they embraced the semi-democratic rule. And then it leaned towards establishing a state based on republic. In the meantime, there were some political and religious movements in Diyarbakir. Several events took place in Diyarbak r due to the declaration of first semi-democracy, the outbreak of WWI, the conflicts occurring between Muslims and Armenian people and the ensuing Armenian deportation and the declaration of republic and the abolition of caliphate. As a result the changes happening around had some bearing on the Diyarbak r province as well.

Keywords

(7)

NDEK LER

Sayfa No. ÖNSÖZ ...I ÖZET ... II ABSTRACT... III NDEK LER ... IV TABLO L STES ...VII KISALTMALAR ...VII ... 1 NC BÖLÜM SOSYAL DE ME VE EH RLE ME 1.1. DE ME VE SOSYAL DE ME KAVRAMLARI ... 5 1.2. SOSYAL DE ME VE TOPLUM ... 6 1.3. SOSYAL DE N ANTOLOJ ... 8 1.4. SOSYAL DE ME T PLER ... 8

1.5. SOSYAL DE MEN N BOYUTLARI ... 10

1.6. SOSYAL DE MEN N NEDENLER ... 11

1.7. SOSYAL DE MEY ETK LEYEN FAKTÖRLER ... 12

1.8. SOSYAL DE ME KURAMLARI... 15

1.9. GÜNÜMÜZDE SOSYAL DE ME... 18

1.10. EH R SOSYOLOJ ... 18

1.10.1. ehir ve De im ...18

1.10.2. ehir ve ehirle me ...19

(8)

1.10.4. Sosyolojik Ba lamda Kent...22

1.10.5. ehirle me ve Din...23

1.10.6. XX. Yüzy n lk Yar nda Diyarbak r’da ehirle me...26

NC BÖLÜM YARBAKIR’IN TAR NE GENEL B R BAKI VE XX. YÜZYILA DO RU D YARBAKIR’DA SOSYAL HAYAT 2.1. EHR N ADI ... 29

2.1.1. Co rafya...30

2.1.2. Tarihçe ...32

2.1.3. Nüfusu...35

2.2. ETN K VE D GRUPLAR ... 37

2.3. XX. YÜZYILA DO RU D YARBAKIR’DA SOSYAL HAYAT... 44

2.3.1. XIX. Yüzy lda Diyarbak r’da Ya ayan Müslim Ve Gayri Müslim Gruplarda Sosyal Hayat ...44

2.3.2. XIX. Yüzy lda Diyarbak r’da ehir ve K rsalda Sosyal Tabakalar ...48

2.3.4. Diyarbak r Vilayetinin dari Yap ...50

2.3.5. Diyarbak r Vilayetinde Sosyo-Kültürel ve ktisadi Hayat ...53

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM XX. YÜZYILIN LK YARISINDA D YARBAKIR V LAYET NDE EHR N SOSYAL YAPISINI ETK LEYEN OLAYLAR VE V LAYETTE SOSYO- KÜLTÜREL HAYAT 3.1. B NC ERMEN OLAYLARI... 58

3. 2. NC ME RUT YET N LANINDA D YARBAKIR ... 62

3. 3. BU DÖNEMDE D YARBAKIR'DA BASILAN GAZETELER... 63

3.4. B NC DÜNYA SAVA INDA D YARBAKIR ... 64

(9)

3.6. NC ERMEN OLAYLARI ... 67

3.6.1. Birinci Dünya Sava nda Ermenilerin Beklentileri ...67

3.6.2. Mehmet Re it Bey’in Diyarbak r’a Atanmas ve Vilayetin çinde Ald Tedbirler ...72

3.7. LAF DEVLETLER N ANADOLU’YU GAL DÖNEM NDE D YARBAKIR... 76

3.8. CUMHUR YET DÖNEM NDE D YARBAKIR... 78

3.8.1. eyh Said Meselesi….. ... ……78

3.8.1.1. Hareketin Ba lamas ve Yay lmas ...80

3.8.1.2. eyh Saîd Hareketinin Etkileri ...81

3.8.2. Cumhuriyet Dönemine Geçi Sürecinde Diyarbak r’da Sosyal Yap ...82

3.8.2.1. Demografik Yap ...84

3.8.2.2. Ya ve Cinsiyete Göre Nüfus Da ...84

3.8.2.3. Diyarbak rda E itim...85

3.8.2.4. Dini nanç Durumu ...97

3.8.2.5. Konu ulan Dillere Göre Da m ...98

3.8.2.6. stihdam Durumu ...99

3.8.3. Birinci Genel Müfetti lik Te kilat n Kurulmas ...100

3.8.4. Diyarbak r Surlar Y kt rma Giri imi ...101

3.8.5. Diyarbak r’da Yerel Bas n ...101

3.8.5.1. Cumhuriyetten Önce Diyarbak r’da Yerel Gazeteler...103

3.8.5.2. Cumhuriyetten Sonra Diyarbak r’da Yerel Bas n...104

3.8.6. Çok Partili Hayata Geçi te Diyarbak r ...105

SONUÇ ... 107

(10)

TABLO L STES

Sayfa No.

Tablo 1: 1906 ve 1914 Y llar ndaki Nüfus Say na Göre Diyarbak r Vilayet

Nüfusunun Cemaatlere Göre Da m……….35

Tablo 2: 19.yüzy lda Diyarbak r Nüfusu Ve Dini Gruplara Göre Da …...37 Tablo 3: 1869-1870 Tarihleri Aras nda Diyarbak r Vilayetinin dari Taksimi..51 Tablo 4: Diyarbak r ve Kazalar nda Nüfusun Genel Yap /1927…………... 83 Tablo 5: Diyarbak r linde Nüfusun Ya Durumuna Göre Da /1927……84 Tablo 6: 1905 Y nda Diyarbak r Vilayetindeki Çe itli Okullar ve Kamu

Yap lar ………88 Tablo 7:Diyarbak r linin Okuma Yazma Bilen-Bilmeyenlere Göre

Da /1927………..89

Tablo 8: Diyarbak r linde Ya ayan Nüfusun Dinlere Göre da /1927…97 Tablo 9:Diyarbak r linin Anadil Da /1927……… 97 Tablo 10: Diyarbak r Kazalar nda Anadil Da /1927………..98 Tablo 11: Diyarbak r linin Genel stihdam Durumu /1927……….. 99

(11)

KISALTMALAR

a.g.e. : Ad geçen eser a.g.m. : Ad geçen makale bkz. : Bak z böl. : Bölüm bs. : Bask , bas m C. : Cilt Çev. : Çeviren DÜ. : Dicle Üniversitesi Ed. : Editör

haz. : Haz rlayan Hz. : Hazreti

A.Ü.A.F : Anadolu Üniversitesi Aç k ö retim Fakültesi BF : dari, ktisadi Bilimler Fakültesi

.A : slam Ansiklopedisi Nu. : Numara

MEB. Yy. : Milli E itim Bakanl Yay nlar M.Ö : Milattan önce

s. : Sayfa

S. : Say

SBE : Sosyal Bilimler Enstitüsü yy. : Yüzy l

(12)

Diyarbak r günümüzde oldu u gibi, geçmi te de Güneydo u Anadolu’nun çok önemli bir siyasi, iktisadi ve kültürel merkezi idi. ehir, Osmanl hâkimiyetinden önce stratejik konum ve iktisadi alanda sahip oldu u avantajlar sebebiyle birçok devletin ele geçirmeye çal bir yer olmu tur. Diyarbak r’ n bu önemi, Osmanl hâkimiyeti sürecince de devam etmi ve özellikle ran, Irak s rlar na yak nl sebebiyle buraya ayr bir de er verilmi tir. Osmanl devletinin s rlar n geni lemesine paralel olarak yeni eyaletlerin olu turulmas da Diyarbak r’ n stratejik önemini azaltmam r. ehir Osmanl hâkimiyetine girdi inden itibaren kazand eyalet merkezi yani ‘Pa a Sanca ’ olma özeli ini muhafaza etmi ve Osmanl devletinin en önde gelen ehirlerinden birisi olmu tur. Osmanl devletinin da lmas na kadar Diyarbak r önemli bir Osmanl vilayeti olarak kalmaya devam etmi tir. Cumhuriyetin ilan ndan sonra da Diyarbak r önemli bir ehir olarak görülmü tür. Diyarbak r’da genel müfetti li in kurulmas buna örnek verebiliriz.

Sosyo-kültürel aç dan farkl klar bar nd ran bir kent olmas aç ndan ve sosyal de menin yo un olarak bu dönemde görüldü ünden bu dönemi ele almaya çal k. 1900 ile 1925 y llar aras nda Osmanl devletinde oldu u gibi devletin önemli bir vilayeti olan Diyarbak r’da da siyasal ve toplumsal hareketlilikler görülmü tür. Bu sosyal hareketlili in topluma bir yans mas olan Ermeni tehcirinin neden ve sonuçlar günümüzde hala ulusal ve uluslara aras arenada tart yor olmas ara rman n önemini göstermektedir.

Bu anlay tan hareketle XX. Yüzy n ilk yar , Diyarbak r ehrinin idari ve sosyal yap ortaya koymaya çal lm r. Bu çal mada imparatorluktan ulus devlete geçi te Diyarbak r’da sosyal de im (XX. Yüzy n ilk yar ) ele al nm r.

(13)

Çal ma üç bölümden olu maktad r.

Birinci bölümde de me ve sosyal de me hakk nda genel bilgiler verilmi tir. Konuyla ili kili kent sosyolojisi ve ehirle me ile din- ehirle me konusu ele al nm r. Ayr ca Diyarbak r iline ait genel bilgiler verilmi tir.

kinci bölümde XX. Yüzy la girerken Diyarbak r iline ait sosyal yap ve sosyal hayat hakk nda bilgi verilmi tir.

Üçüncü bölümde ise Cumhuriyete giderken ehrin sosyal yap etkileyen önemli olaylar ile Cumhuriyet sonras Diyarbak r’daki sosyal de meler ele al nm r

Ara rman n Metodolojisi

Ara rma metodolojisi, ara lan konu ile ilgili belli bir çerçeve vermesi ve ara rman n sübjektif olmaktan kurtulup objektif olmas aç ndan önem arz etmektedir. Bu yüzden bilimsel ara rmalar, incelenecek konunun belli bir amaçla ve sistemli süreçler yoluyla gerçekle tirilmesidir.1

Bu ara rman n metodolojisi, Diyarbak r’ n sosyo-kültürel hayat ile ilgili dönemin yaz mecmua, gazete, dergi vb. dokümanlar n incelenmesi; konu ile ilgili yaz lm makale, kitap ve di er dokümanlar n incelenmesine dayanmaktad r.

Doküman incelenmesi, ara lmas hedeflenen olgu veya olgular hakk nda bilgi içeren yaz materyallerin analizini kapsar. Nitel ara rmada doküman incelenmesi tek ba na bir veri toplama yöntemi olabilece i gibi di er veri toplama yöntemleri ile birlikte de kullan labilir. Geleneksel olarak doküman incelenmesi, tarihçilerin antropologlar n ve dil bilimcilerinin kulland bir yöntem olarak bilinir. Sosyologlar ve psikologlar da doküman incelenmesini kullanarak önemli kuramlar n geli tirilmesine imza atm lar r. Örne in, Weber “din sosyolojisi” ve “kapitalizmin temelleri” konusundaki tezlerini geli tirirken, din ile ilgili dokümanlar ve mezheplere ait ilan ve

1 Ali Balc , Sosyal Bilimlerde Ara rma Yöntem, Teknik ve lkeler, 8.Bask , Pegem Akademi, Ankara 2010, s.1

(14)

küçük notlar kullanm r. Ayn ekilde Marx ve Engels de ngiliz i çi s incelerken ngiltere’de fabrika denetim raporlar ndan önemli bilgiler elde etmi lerdir.2

Ara rman n Seçimi

Diyarbak r içinde bulundu u co rafyan n klasik bir özelli i olarak yüzy llarca farkl din ve etnik kökenden topluluklar n uyum içinde ya ad klar bir kent olmu tur. slam, H ristiyanl k ve Yahudilik gibi ilahi dinlerin mensuplar yla, Yezidilik, emsilik gibi kültür farkl klar n yak n tarihimize kadar uzant lar n kendilerine ait bir eyler bulabildi i bir kenttir. Böyle tarihi ve kültürel aç nda önemli kentlerden biri olan Diyarbak r, farkl yönleriyle birçok ara rmalara konu olan bir ehirdir. ehir tarihi için sosyal hareketlili in en çok ya and zaman diliminden biri de XX. yüzy n ilk çeyre idir. Sosyo-kültürel aç dan farkl klar bar nd ran bir kent olmas aç ndan ve sosyal de menin yo un olarak bu dönemde görüldü ünden bu dönemi ele almaya çal k.

Ara rman n S rl klar

Ara rmam z genel özellikleriyle Diyarbak r’daki sosyal hayat ele almaktad r. Zaman olarak da XX. Yüzy n ilk yar ile s rland lm r, yani ara rman n sonuçlar , ara rman n yap ld zaman ve mekân ile s rl r.

Ara rman n Varsay mlar

Bilimsel ara rmalar n temel hareket noktas varsay mlar üzerine kuruludur. Varsay m; daha önce denenmeyen veya ara lmayan bir yarg veyahut ara rman n sonucu kapsam nda bize gerçe e ula mada yol gösterecek, do rulu u genel gözlem ve daha önce yap lm ara rmalar n sonucuna dayanan ara rma öncesi zihinsel önermeler bütünü olarak tan mlanabilir.

Varsay mlar, ara rma öncesi olu turulan ve do ru olarak kabul edilen dü üncelerdir. Bunlar kan tlanmas na gerek duyulmayan yarg lar niteli indedir. Ara rman n sonuçlar n geçerlili i, bu yarg lar n do rulu una ba bulunmaktad r. Bu çerçevede ara rmam za temel olu turacak varsay mlar öyle s ralayabiliriz: Diyarbak r vilayetinin hem Osmanl son döneminde, hem de Cumhuriyetin ilk y llar nda sosyal, kültürel ve iktisadi aç ndan önemli bir merkez oldu u varsay lm r. Bu

2 Ali Y ld m&Hasan im ek, Sosyal Bilimlerde Nitel Ara rma Yöntemleri, 8.bask , Seçkin, Ankara 2011, s.187-188

(15)

kentin, etnik ve dini inanç yap lar n birlikte ya ama kültürüne ev sahibi yapt na dair bulgulara ula laca varsay lm r.

Bu incelemede Diyarbak r’ bir yönetim biriminin merkezi ve ayn zamanda bir kent olarak ele al p, her yönüyle ayd nlatmay öngören bir çal ma hedeflenmi tir. Dolays yla ehir incelemelerinde esas olan ehri tan tacak idari ve sosyo-ekonomik konular ölçü olarak al nm r. Genel olarak 1900-1950 y llar ihtiva eden 50 y ll k bir zaman diliminde Diyarbak r vilayetinin idari ve sosyal durumu ortaya konulmaya çal lm r.

Ara rman n Yöntemi

Ara rma daha çok literatür bilgisine dayanmaktad r. Bundan dolay kaynak eserler olarak birincil kaynaklardan yararlanmaya çal lm r.

Yöre hakk nda daha önce yay mlanm çal malar gözden geçirip, yörenin gerek sosyal ve gerekse kültürel co rafyas hakk nda yaz kaynaklardan bilgileri toparlayarak ara rma boyunca istifade edilmi tir. 1900-1950 y llar na ait gazete, dergi, ar iv belgesi, günlük vb. dokümanlar n incelenmesi, o dönemdeki olaylar anlatan tarihi kaynaklar n incelenmesi ve o dönemi anlatan akademik çal malara dayan makale, kitap gibi kaynaklardan yararlan lm r. Bunun yan nda günümüzde önemli bir ileti im arac haline gelen nternet, ara rma konumuz içerisinde az da olsa yer tutacakt r. Fakat buradaki bilgilerin güvenilir ve geçerli olmas için kabul gören siteler olmas na dikkat edilecektir.

(16)

NC BÖLÜM

SOSYAL DE

ME VE EH RLE ME

1.1. DE ME VE SOSYAL DE ME KAVRAMLARI

De me, bir halden ba ka bir hale dönü mek veya eskinin yerini yeniye terk etmesi olay r.3 De me meselesi, tarih boyunca sürekli bir tart ma olgusu olmu ve hala da olmaya devam etmektedir. Bu konunun tart ld çevrelerde de imin varolu unun imkân na ili kin birbirine z t iki görü dikkat çekmektedir. Bir görü de imin zorunlu oldu unu iddia ederken di er bir görü de de imin imkâns z oldu unu savunmaktad r.

Herakleitos “insano lunun do umundan ölümüne, ki ilik geli imine, atomun parçalanmas na de in do ada her ey yo un bir de me temposu içindedir. Bireyler gibi içinde ya ad z toplumlar da de ir” demektedir.4

Sosyal de me, en geni anlam yla toplumsal yap da olu an de meleri yani bireyler ve gruplar aras ndaki e reti dengelerdeki de ebilirlikleri yans tmaktad r

eklinde tan mlayabiliriz.5 Sosyal de me, toplumun yap nda izlenebilen bir durumdur. Zaman kesitleri aras nda yap lacak bir kar la rma, de menin mahiyetine

k tutmaktad r.6

Sosyologlar, topluma biri dinamik di eri statik olmak üzere iki yakla m ile yönelirler. Statik yakla n farazi bir yakla m oldu unu ve bu yöntemle toplumun yap sal özelliklerinin, tabakala ma durumunun, sosyal te kilatlanma ve gruplar ve

3 Metin çi, Sosyal Yap ve Sosyal De me, Der Yay nlar , stanbul 2000, s.55 4 Enver Özkalp, Sosyoloji, A.Ü.A.F Yay nlar , Eski ehir 1997, s.215

5 Barlas Tolon, Toplum Bilimlerine Giri , Kalite Matbaas , Ankara 1975, s.277 6 Mustafa Erkal, Sosyoloji El Kitab , K.Ü. .B.F. Yay nlar , Trabzon 1982, s.117

(17)

bunlar n cemiyet bütünü ile fonksiyonel ve kültürel bütünle me vaziyeti ve artlar n veya bütünle meye engel olan faktörlerin ara p incelendi ini, dinamik yakla n ise toplumda ortaya ç kan de imlerin yan s ra toplumun dinamizminin incelenmesini hedefledi ini belirtirler.7

De me bir süreç içinde ortaya ç kmaktad r. Sosyal de menin ilerleyebilmesi için bir süreye ihtiyaç vard r. De meyi do uran bütün sosyal kuvvetlerin daimi olarak ayn yönde etkili olabilmeleri ve ayn neticeyi vermesi beklenemez.8 Yani de imden söz edildi inde mutlaka zamandan da söz ediliyordur. De imi zaman n d nda ya da zaman de imin d nda dü ünmek mümkün de ildir.

1.2. SOSYAL DE ME VE TOPLUM

nsanlar n olu turduklar ya am düzenlerine “toplum” diyoruz. Toplumun ne oldu u de il, ne tür temel özellikleri ta önemlidir. Toplum de ir, toplumlar hiçbir zaman dura an de ildirler. Her toplum sürekli bir olu , dolay yla, bir de im içerisindedir. De imin gerçekle medi i bir toplumun varl mümkün de ildir. Toplumlar tabiatlar gere i kaç lmaz bir ekilde de ime u rarlar. Çünkü toplum son derece karma k ve girift bir yap ya sahip olup, sonsuz bir ili kiler a içinde bar nd r.9 De im dedi imiz mesele de bu ili kiler a sonucunda ortaya ç kmaktad r. Bu sebeple ortaça n en statik toplumlar da dâhil olmak üzere bütün insan toplumlar için bir sosyal de imden söz edilebilir.10Ancak de me her toplumun bünyesine uygun bir ekilde kendisini gösterir. Bu manada sosyal de me kimi toplumlarda yava , kiminde ise h zl gerçekle ir. Dolay yla, yeryüzündeki tüm toplumlar n ayn anda ve ayn h zda de ti i dü ünülemez.11

Sosyal de me, bir sürece tabidir ve ancak zaman içinde toplumun yap nda izlenebilen bir de medir.12Yani insanlar n kar kl ili kileri ve etkile imlerinin ortaya kard nitel ve nicel farkl klar tarihsel bir süreç içerisinde gözlenebilmektedir. Bu aç dan toplumda ortaya ç kan her de iklik, sosyal de me kapsam na girmez. Çünkü

7 Ünver Günay, Din Sosyolojisi, nsan Yay nlar , stanbul 2002, s.323 8 Erkal, a.g.e, s.118

9 Günay, a.g.e. s.14 10 Erkal, a.g.e, s.222

11 Emre Kongar, Toplumsal De me Kuramlar ve Türkiye Gerçe i, Bilgi Yay nevi, Ankara 1979, s.329 12 Ya ar Kaya, Sosyal ve Kültürel De me, Turan Yay nlar , stanbul 2005, s.18

(18)

herhangi bir de ikli in sosyal de me olarak nitelendirilebilmesi için, toplumun sosyal te kilat n yap veya fonksiyonlar geçici olarak de il sürekli ve köklü bir biçimde etkilemesi gerekir.13

Toplumlar n de mesine sebep olan içsel ve d sal dinamikleri vard r. Toplumlar de irken de öyle bölük pörçük de mezler. De irken toplumun hangi özellikleri de irse di er özellikleri ile beraber zincirleme reaksiyona girerek öbür taraflar da de tirirler. Yani toplum hem bir bütündür, hem de bu bütün sürekli olarak de mektedir, de irken de kendisini yeniden düzenler, yeniden bir bütün haline gelir.14

Toplum ve sosyal de im ili kisinin tabiat gere i de meyen bir toplum dü ünmek imkâns zd r. nsanlar, kar kl ve sürekli etkile imler sonucu zamanla yeni de erler, yeni normlar ve yeni yönetim ekilleri olu turmu lard r. Sosyal de im, de im kelimesinde de oldu u gibi, zaman içinde gerçekle ir. Böylece, sosyal de imin de zamana ba bir süreç oldu u görülmü tür. Sosyal de me, toplum yap ndaki de medir. Toplumun yap toplumsal kuramlar n belirledi i toplumsal ili kilerden meydana geldi ine göre, de me ili kilerin de mesidir. Baz lar na göre Sosyal de me sürecinin alt nda insano lunun bütün birikimi yatar. Sosyal de meyi, insan-do a çeli kisinin belirledi i, teknoloji ile insan-insan çeli kisinin belirledi i ideoloji aras ndaki etkile im biçimlendirir.15

Toplumsal yap , kültürel ve siyasal yap lar n belirleyicisi oldu una göre sosyal de me terimine toplumsal, kültürel ve siyasal alanlar kapsayan de meyi belirten bir kavram olarak da bakabiliriz. Bu durumda, sosyal de me her model taraf ndan kullan labilecek evrensel bir nitelik ta maktad r. 16Ayr ca sosyal de me, bilimsel ve nesnel bir kavram oldu undan iyilik ve kötülük gibi herhangi bir de er yarg ta maz.

13 Günay, a.g.e, s.329

14 Mübeccel K ray, Toplumsal Yap ve Toplumsal De me, Ba lam Yay nc k, stanbul 1999, s.13 15 Kongar, a.g.e, s.63

(19)

1.3. SOSYAL DE N ANTOLOJ

Sosyal de me ile ilgili kavramlar, bir yandan tabiat bilimlerini ilgilendirirken, di er taraftan felsefi ak mlarla ili kilidir. Bunlar; sosyal geli me (inki af), tekâmül (evrim), ilerleme (terakki), büyüme ve bütünle medir.17

Evrim (Tekâmül): Kemal kökünden gelen bir kelimedir. Olgunlu a ula ma anlam na gelir. Cemiyet, de en bir sosyal te kilat ve ili kiler a eklinde olu mu tur. Evrim, toplumun kendili inden daha iyiye do ru geriye dönülmez fakat yava bir de me sürecidir.

lerleme(terakki):Tek yönlü ve olumlu ekilde evrimle meye ilerleme denir.18 ktisadi ya da sosyal büyüme gibi. lerleme kavram insanl n geli mesine de olumlu katk lar sa lam r.

Böylece, sosyal de me kavram tüm de er yarg lar ndan ar nm , her türlü özel durumu kapsayan, bundan dolay da evrensel ve nesnel olan bilimsel bir kavram olarak da tan mlayabiliriz.

1.4. SOSYAL DE ME T PLER

Sosyal de me denince akla, toplumun yap olu turan toplumsal ili kiler n ve bunlar belirleyen toplumsal kurumlar n de mesi söz konusu olmaktad r.19 De me tüm toplumlar için geçerlidir. De meyen bir toplum yap ndan ve kurumundan söz edilemez. Ancak, sosyal de menin yöntemleri toplumdan topluma farkl klar gösterir. Toplumdaki de meler bireyin toplumsalla mas etkilemektedir.20

Serbest Sosyal De meler: Toplumlar n kendili inden ve herhangi bir müdahale almadan de imini ifade eder. Belli bir yönü yoktur. Planl programl olarak olu turulamazlar. Serbest sosyal de mede, içten veya d tan herhangi bir müdahale

17

brahim Yasa, Türkiye’nin Toplumsal Yap ve Temel Sorunlar , TODA E No: 136, Ankara 1973, s. 31

18 çi, a.g.e, s.59-60

19 Mahmut Tezcan, Sosyolojiye Giri , Feryal, Ankara 1995, s.170 20

Aysel Aziz, Toplumsalla ma ve Kitlesel leti im, A.Ü. Bas n Yay n Yüksek Okulu Yy., Ankara 1982, s.26

(20)

olmaz.21 Diplomatlar, memurlar, ö renciler ve gazeteciler bu tipe örnek olarak gösterilmi tir.

Günümüzde çok geli en, ula m ve haberle me teknolojisinden ötürü, talararas mesafe ortadan kalm , dünyan n en ücra kö esindeki bir olay n, ayn gün her yerde duyulmas sosyal de imleri h zland rm r. E er bir toplum yabanc kültürün birtak m de erlerini hiçbir zorlama olmadan kabul ediyorsa bu da, serbest toplumsal kültür de mesine örnek te kil edecektir.

Zorlama (Müdahale) Yoluyla De meler: Yabanc sömürgeci yönetimlerin ve onlar n ideolojilerini benimsemi yönetim kadrolar n, ba ka ülkelerdeki yenilikleri zora dayanarak kabul etmelerine zorlama yoluyla de me denir. Örne in Kanada Hükümetinin, K lderililerin Potlaç törenlerini yasaklayarak onlar n bütün sosyal düzenini sarsmas gibi.

Müdahale yoluyla sosyal de me iki yolla olur:

A- Bask Yolu le De tirme: nsanlarda davran de ikli i ve bilgi aktar lmas zorla yapmaya kalk makt r. Bunun içinde insanlar n özgürlüklerini tlayarak demokrasiden uzakla mak gerekir. Bu da, milli bütünle meye zarar vermi tir. Bask yoluyla de tirme toplumun hem kendi iç dinamiklerince hem de d etkilerce uygulanabilmi tir

B- Demokratik Planl De tirme: Bir program çerçevesinde sosyal hayat yönlendirerek yap lan de melerdir. Hem bireysel hem de sosyal düzeyde olur.

Demokratik planl kalk nman n en iyi arac e itimdir. Bu konuda e itim metodu takip edilirse de meye do ru ve emin ad mlarla yönlenmi olunur. Yani e itim sayesinde olumlu yönde bir de me sa lanm olur.22

Ülkemizde 1960 tarihinde Devlet Planlama Te kilat ’n n kurulmas ile ilgili kanun ç kar lm r. Bundan sonra sosyal de me projelerinin üretilmeleri, kurumsal ve bilimsel bir düzeyde gerçekle tirilmeye çal lm r.23

21 Metin Öztürk&M.Kemal Co kun, Sosyoloji, MEB. Yy., Der Kitaplar Dizisi No: 620, Ankara 1999, s.216 22 çi, a.ge, s.67-68

(21)

1.5. SOSYAL DE MEN N BOYUTLARI

Sosyal De menin Dinami i: Sosyal de me kavram ndaki insan toplumlar n bütününü biçimlendiren iki temel ili ki veya çeli ki yatmaktad r. Birinci temel çeli ki insan–do a çeli kisidir. Bunun sonucunda insan–insan çeli kisi ortaya ç kmaktad r. nsanlar aras ili kilerin de mesi demek olan sosyal de me, hem üretim ve mülkiyet ili kisinin de mesine, hem de anlamlar n, de erlerin, kurallar n de mesine ba r.24

Sosyal de me bir bak ma kaç lmaz ve evrensel bir süreçtir. Toplumdaki her de me zorunlu olarak bir ilerleme yaratmasa bile, bir hareket ve dönü üm getirecektir. Bu aç dan toplumlar hiçbir zaman dura an olmam lard r.25 Sosyal de menin h , her toplum da ve her dönemde ayn olmamaktad r. Ayr ca, de me h baz dönemler de

zl , baz dönemlerde ise yok denecek kadar az olmu tur.

Sosyal de menin h ise birden fazla de kene ba r. Örne in, bir ülkede sanayile me h ilerlemi se bunun yan nda e itim yerinde say yor, hatta gerilemi se

te o zaman da bir bo luk do maktad r.

De menin Yönü: Kavram olarak de me tek yönlü bir anlam de il çok yönlü anlam ifade eder. Sosyal geli me ve sosyal ilerleme gibi kavramlar sosyal de menin tek yönünü yani ilerleme yönünü gösterirler.26 Hâlbuki sosyal de me de er yarg ta mayan bir kavramd r. O temel al nan duruma göre farkl la may belirtir.

Sosyal de me hem bir sosyal olay hem de bir sosyal olgudur. Bütün sosyal olay ve olgular gibi, de me de sosyal bilimlerin inceleme konusudur.27

23 Öztürk&Co kun, a.g.e, s.218

24 Kongar, a.g.e.,s.24

25 Barlas Tolon, Sosyoloji, Ad m Yay nc k, Ankara 1993, s.325 26 Erkul, a.g.e, s.172

(22)

1.6. SOSYAL DE MEN N NEDENLER

Sosyal de menin nedenleri çoktur. Sosyologlar kendi görü lerine uygun olarak bu sebepleri ay mlara tâbi tutmakta ve aç klamaktad rlar.28

Sosyal de menin birçok sebebi olmas na ra men bunlar üç ortak ba k at nda toplamak mümkündür:29

1- Sosyal sistemin ilgili oldu u sosyal ortam: Böyle bir ortam , kültür de meleri sa lam r. Eski kültürün, kendisini baz bak mlardan yenilemesine kombinezon denir.

2- Sosyal sistemin içinden kaynaklanan de me sebepleri: Bu sebeplerin ba nda de ik dü ünce ak mlar gelmektedir. Yerle ik sosyal sistemlerde menfaat farkl klar ve ihtilaflar kurumla bar kurallar nda çözümlenir. Sendikalar n do u bunun örneklerindendir.

3- Çevrenin etkileri: Sosyal de menin meydana gelmesinde toprak erozyonu ile, depremlerin, i gal ve göçlerle, siyasi anla malar n büyük rolü vard r. Örne in; Körfez Krizinde ABD’nin Irak’a dönük askeri hareketi bütün ülkeleri etkilemi tir. Yani de me olay , bir taraftan sosyal sistemin varl korumak, bir taraftan da kurumlar temelinden sarsmak gibi iki faktör aras nda seyretmi tir.

Bunlara ilaveten ‘yenilik’ kavram da sosyal de menin temel dinami i ve itici gücüdür. Yenilik, var olan kültür ö elerinin yeniden düzenlenmesidir. Yenili in planl ekilde haberdar edilmesinde çe itli ileti im kanallar ve araçlar kullan r. Bunlar üniversiteler, televizyon, gazete, bakanl klar, radyo, dergi çe itli ara rma ve yay n kurulu lar r.30

Sosyal de meye neden olan ko ullardan baz lar öylece özetleyebiliriz: • Ekonomik Geli me ve Depresyonlar,

28

Öztürk&Co kun, a.g.e s.206 29

Sulhi Dönmezer, Sosyoloji, .T. .A Nihâd Sâyâr Yay n ve Yard m Vakf Yay nlar , stanbul 1978, s.419

(23)

• Endüstrile me, • ehirle me, • Sava lar,

• Turizm Hareketleri, • Do al Olaylard r.

De meyi mümkün k lan artlar, birbirlerini devaml olarak tamamlarlar. Bunlar, temelde manevi kültüre dayand klar ndan biyolojik ve fiziki çevrenin uygunlu unu zorunlu k larlar. Böylece sosyal de menin gerçekle mesinde manevi de erler, maddi de erlerden daha büyük bir öneme sahip olmu tur.

1.7. SOSYAL DE MEY ETK LEYEN FAKTÖRLER

Sosyal olaylar çok yönlü oldu undan, bu de meyi etkileyen faktörler de de iklik gösterir. Bunlar; kültür faktörü, demografik faktörü, fiziki çevre faktörü, ke ifler ve icatlar, din faktörü, teknoloji faktörü ve biyoloji faktörüdür.31

Kültür Faktörü: Kültür, sosyal de ime yön veren önemli bir faktördür. Bir toplumda sosyal de imin olumlu ekilde gerçekle mesi, insanlar n fiziki çevreyi

leyebilmesi, teknoloji kullanabilmesi, o toplumun sahip oldu u kültürün yarat na ba r. Kültürün bu önemli özelli i ise, sosyal de meyi olu turan, önemli faktörlerden biri olmas sa lam r.

Fiziki Çevre Faktörü: Çevre, sosyal yap n d çerçevesini belirtir. Co rafi artlardan olan yer alt ve yer üstü zenginlikleri ile göller, denizler ve nehirler insan hayat etkiler. Fiziki çevre, insanlar n ya ad klar co rafyad r. Co rafya ya am n vazgeçilmez mekân r. Le Play ve bn-i Haldun fiziki çevrenin sosyal de me üzerindeki etkileri üzerinde durmu lard r. Le Play, fiziki çevrenin aile yap üzerinde

(24)

etkisi oldu unu ileri sürmü tür. bn-i Haldun ise, her iklimin kendine özgü bir insan toplulu una sahip olaca ndan bahsetmektedir.32

Demografik Yap Faktörü: Bir toplumu meydana getiren nüfusun nitelik ve nicelik yönüne ili kin özellikleri sosyal de meye etki eden faktörler aras ndad r. Bir toplumdaki fertlerin hangi ya gruplar na dahil olduklar , hangi cinsiyete sahip olduklar önemlidir. Çünkü bu durum ülkenin siyasi hayat ndan kültür faaliyetlerine kadar bütün alanlarda uygun politikalar n ve stratejilerin geli tirilmesini gerektirir. Nüfusun genç olmas e itim ve istihdama yönelik yat zorunlu k larken, ya olmas refaha dönük yat mlar (dinlenme ve huzur evleri vs.) gerektirmektedir. Cinsiyet da ba lam nda ise sosyal ili kiler, evlilik, aile gibi unsurlar ön plana

kmaktad r. Nüfusla ilgili düzenlemeler çerçevesinde kimi ülkelerde aile planlamas ile nüfus art h n önüne geçilmeye çal rken özellikle Bat Avrupa ülkelerinde ise ailelerin çocuk sahibi olmaya te vik edildi i görülmektedir. Bat ülkeler nüfus art n s rlara dü mesi ile beraber ihtiyaç duydu u teknik ve vas fl i gücünü d ülkelerden temin etmeye çal maktad r.33

Teknoloji Faktörü: Uygarl n ana unsuru tekniktir. nsan eme inin yerini makine ve aletlerin almas olay na teknik denir. Teknik insan faktörünün bir ürünüdür. Ayd nlar s da yeni tekniklerin geli mesinde öncülük etmi lerdir. Teknolojideki ilerleme, insan gücü kaynaklar n geli mi li i ile e anlaml r.34 Teknoloji, insan n do adaki varl klara müdahale ederek onlardan faydalanmas r. Teknolojinin sa lad kolayl klar insanlar n ya amlar , sosyal ili kilerini, çal ma yöntemlerini ve kültürünü etkilemi tir.35

Ke ifler ve catlar: Her yenilik bir de imin habercisidir. Ortaça da at ko um tak mlar n icat edilmesi ile tar m toplumlar büyük bir ilerleme sa lam r. Pusulan n icad ke ifler ça ba lat rken; buhar makinesinin icad sanayile mede temel unsur olmu tur.36 Ke if var olan ancak insanlar taraf ndan bilinmeyen, aç klanmayan bir olay n bilinmesi, bulunmas demektir. cat ise, bilinen eyleri kullanarak, mevcut bilgi

32 çi, a.g.e, s.61 33 Kaya, a.g.e, s.44 34 Kaya, a.g.e, s.97 35 Erkal, a.g.e, s.133 36 Kaya, a.g.e, s.52

(25)

yap ile yeni eyler bulma ve ortaya ç karmad r.37Bu çerçevede icat mevcut bilginin yeni bir uygulama biçiminin ortaya konulmas r. Mesela suyun kald rma kuvveti her zaman için var olan bir durumdu. Ancak bu durumun ke fedilmesi için insanl k tarihinde uzun bir sürecin geçmesi icap etti. Bu manada suyun kald rma kuvvetinin bulunmas bir ke if, buna dayan larak geminin yap lmas ve kullan ma sürülmesi ise bir icatt r. Bir toplumda yeniliklerin ve bilginin artmas yeni eylerin icat edilmesini

zland r. Böylece her yenilik, ba ka yeni eylerin ortaya ç kmas na zemin haz rlayarak de imde etkin bir rol oynar.

Biyoloji Faktörü: Sosyal de meyi organizmaya benzeten faktördür. Ancak tüm faktörler biyolojik faktörle aç klanamaz. Soy ve rk özelliklerinin sosyal de me üzerinde etkileri bulunmaktad r.38 Günümüzde bazen rk birli i ve soy birli i ile kültür birli i birbirine kar lmaktad r. Oysaki rk faktörü biyolojik farkl belirten bir anlam ta rken, kültür birli i, ayn de erleri payla mak ve ortak davran lar ifade etmektir.

Ekonomi Faktörü: Sosyal de meyi etkileyen önemli faktörlerden biridir. Ekonomik etkinlikler sonucunda bilim ve teknoloji geli mekte, fiziksel çevre tekrardan

ekillenmektedir. Ekonomik geli menin h zlanmas ya da yava lamas di er faktörlerle birlikte sosyal de melerin yönünü de etkilemi tir.39

Din Faktörü: Din, toplumsal hayat üzerindeki büyük etkisinden hareketle, sosyal de menin önemli bir unsuru olarak kar za ç kmaktad r. Çünkü dinler teolojik muhtevan n d nda hayat tanzim edici birtak m hükümler de ortaya koyarlar. Bu ba lamda hayat n her türlü meseleleri kar nda çözümler getirmekte ve inan rlar n duru unu belirleyen kurallar içermektedirler. Her büyük din, tabiata ve do al olay ve gereksinimlere kendine has bir bak aç ile yakla r ve bu ekilde mensubuna uymas gereken normlar göstererek onu yönlendirir. Din ferde, dünyay ve do ay nas l anlamas /alg lamas gerekti ini belirtmenin yan nda onun bütün ili kilerinde nas l bir muhayyileye sahip olmas gerekti ini de tayin eder. Dinin iddias hayat tümden ku atmakt r. Bir bilginin deyimi ile “dünyay Tanr ’n n

37 Enver Özkalp, Davran Bilimlerine Giri , Eski ehir Anadolu Üniversitesi Yay., Eski ehir 2002, s.150 38 çi, a.g.e, s.64

(26)

tasar lar n gerçekle tirdi i” bir alan haline getirmektir. Dinler geli tirdikleri ekonomik ve sosyal ahlak prensipleri arac yla direkt ya da dolayl olarak ekonomik ve sosyal ili kileri ekillendirerek adeta hayat tekeline alma gayesini ta maktad r.40

Sonuç olarak, sosyal de me, çok etmenli faktörlerin, birbirleriyle etkile imi içinde gerçekle ir. Ama her birinin etki dereceleri birbirinden farkl r.

1.8. SOSYAL DE ME KURAMLARI

Kuram kavram sosyal bilimler alan nda toplumlar n de im ve dönü ümlerini ya da bir toplumun tarihi süreçte geçirdi i evrelerin tespiti anlam nda kullan lmaktad r.41Toplumlar sürekli hareket halinde bulunduklar için devaml farkl la an, de en bir görünüm sergilemektedirler. te toplumlar n nas l de ti i sorusuna cevap arayan ve de imin mant ortaya koymaya çal an bir tak m kuramlar ortaya ç km r. Kuramlar geçmi ya ant lardan hareketle olu turulmu tur. Çünkü “ya am kuram izlemez, kuram n ya am izlemesi gerekir”.42 Kuram olu turan dü ünürler kendi dü ünce ve anlay lar na göre toplumu aç klar.

Yani toplumun geçirdi i evrelerden hareketle her dü ünür kendine göre bir model geli tirir ve toplumsal de imin bu çerçevede cereyan etti ini iddia eder43

Evrim Kuramc lar : Evrim kelimesi, lügatte “basit, sade ve biçimsiz olandan, belirgin ve karma k olana, ilkelden mükemmele do ru do rusal, düzenli ve ilerlemeci nitelikteki de im” anlam na gelir. Sosyolojik manada ise “hayat n temel i leyi yasas n evrim oldu unu ve her toplumun sürekli bir evrim sürecinin ürünü olarak ortaya ç kt ileri süren görü tür.44 Bir ilerleme kuram olan evrimin toplumsal Evrim kuramc lar de menin basitten karma a do ru geli en bir süreç içinde olu tu u hipotezinden hareket etmi tir.

40 Kaya, a.g.e, s.18

41 Kaya, a.g.e, s.68

42 Özer Ozankaya, Toplumbilim, Cem Yay nlar , stanbul 1986, s.36 43 Kaya, a.g.e, s.68

(27)

19.yüzy lda birçok dü ünür sosyal düzensizli i ve de meyi evrimsel bir geli meye ba olarak aç klamaktayd . Bu kuramc lar insanl n geli me çizgisini izleyerek onun gelecekte alaca ekli ortaya koymaya çal rlar.45

Klasik evrimci sosyolog Comte, sosyal de imi, bütün insanl k için genel geçer bir do rusal (lineer) ilerleme ile özde le tirmektedir. Comte’un sosyolojisinde ilerlemenin ölçütü, ideolojik düzeydeki de imler, yani zihin ve dü üncelerdeki geli imlerdir.

Comte sosyal de meyi genel olarak yani tüm insanl k için geçerli olan düz çizgisel bir süreç olarak ele al yor.46 Sosyal de menin belirli safhalar içinde olu tu unu ileri süren bu kuram sosyal bilimciler taraf ndan fazla kabul görmemi tir. Özellikle evrimci kuram n do rusal teorisi, bir do ru üzerinde sosyal de meyi hapsetmekte ve s rland rmaya çal maktad r.47

Çat mac Kuram: Sosyal de meye aç klama getiren modellerden biri de çat ma modelidir. Bu model de yap sal-fonksiyonel model gibi toplumu bir bütün olarak görmektedir. Ancak toplumsal de imi bir bütün olarak toplumun yap nda bulunan unsurlar n çat mas ile aç klar. Bu aç dan sistemin unsurlar aras ndaki çat ma, yap sal-fonksiyonel modeldeki fonksiyonel ili kiye farkl bir yakla m olarak kabul edilebilir. Bu kurama göre de me, bir toplumun içinde farkl ç karlar olan gruplar aras ndaki, çat malar n do al sonucudur.

Sosyal de me kuramlar içinde diyalektik model olarak da nitelenen yakla m, Karl Marx’ n çat ma kuram r. Marx’a göre sosyal de menin nedeni toplumu meydana getiren s flar n aras ndaki çat mad r. Marx sosyal de meyi toplumun kendi içinden, üretim biçimi ve güçlerine ba olarak meydana gelen bir çat maya dayand r.48

45 Özkalp, a.g.e, s.215

46 Erkal, a.g.e, s.120

47 Mahmut Tezcan, Toplumsal De me, Feryal Matbaas , Ankara 1995, s.2 48

Enver Özkalp, Sosyolojiye Giri Dersleri, Anadolu Üniversitesi E itim, Sa k ve Bilimsel Ara rma Çal malar Vakf Yay nlar , Eski ehir 1985, s.236

(28)

Toplumu bir organizma olarak de il, içinde çat malar n olageldi i bir süreç eklinde ele alan çat mac yakla m da esasen toplumun bir bütün olarak devam etmesinin mekanizmalar ara r.

Çat mac model toplumu olu turan unsurlar aras ndaki çat mal ili kilere yön vermektedir.49 Böylece de, çat mal ili kilere dönü mekte ve sosyal denge yine kurulabilmi tir.

Devri-Dalgal Model: Bu model, toplumda ortaya ç kan de melerin devri bir süreç içinde gerçekle ti ini, evrimci modelin tersine, toplumlar n sürekli bir ilerleme ve geli me içerisinde olmayaca kabul eder. Pareto’dan iktibas edilen “elitlerin deveran ” teorisi bu modelin anlay yans tmaktad r.

Yap sal-Fonksiyonel Model: Bu kuram sosyal de meden çok sosyal düzen üzerinde durur. Bu kuramc lardan özelikle Parsons belli fonksiyonlara sahip yap

elerinin birbirlerine ba ml ve uyumlu olduklar , böylece toplumun devaml n mümkün oldu unu savunur. Toplum birbiriyle ba ml ve uyumlu ö elerden olu ur.50

Bu model, topluma i leyen bir yap olarak bakar. Sosyal yap ile fonksiyonlar aras ndaki ili kilerden hareket eder. Sosyal sistem yap olu turan unsurlar ve bunlar n fonksiyonlar sayesinde i lemektedir. Sosyal yap n giderek karma kla mas dolay yla fonksiyonlar da farkl la mak ve ço almak durumunda kal yorlar.51 Bu sebeple toplumsal yap n herhangi bir unsurunda meydana gelen de im bütün unsurlar etkilemektedir. Dolay yla de im komple bir karakter kazanmaktad r. Yap sal-Fonksiyonel modele göre toplumsal sistem belli bir denge ve ahenk içerisindedir. Sosyal yap da meydana gelen farkl la ma ve de me ile birlikte, bu de meye uygun olarak, gerekli fonksiyonlar yerine getirecek yeni unsur ve kurumlar söz konusu olur.52 49 Erkal, a.g.e, s.128 50 Özkalp, a.g.e, s.217 51 Erkal, a.g.e, s.234 52 Kaya, a.g.e, s.32

(29)

1.9. GÜNÜMÜZDE SOSYAL DE ME

Toplumlar n tarihi, sosyal de im tarihidir.53 Sosyal de menin nedenleri ve geli imi de çok farkl r. Bilgi birikiminin artmas yla beraber, sosyal de imlerde önceki y llara göre de imler gözlenmi tir.

Günümüzdeki sosyal de menin özelliklerini öyle s ralayabiliriz:54 1- Sosyal de meler plana ba lanmaya çal lmaktad r.

2- Zorlamal sosyal de me hareketlerinde geçmi e oranla azalma vard r. 3- Sosyal de meler geçmi e göre h z kazanm r.

4- Sosyal de meler s k aral klarla ortaya ç kmaya ba lam r.

5- Bir toplumdaki de me di er toplumlardaki de melere de neden olabilmektedir.

6- Sosyal de meler, Dünya’da kutupla , kal pla ekonomik sistem ve ideolojileri etkileyerek birbirlerine yakla malar sa lam r.

7- Sosyal de meler toplumlar aras ndaki kültürel fark azaltmada eskiye göre daha etkilidirler.

Türkiye’de ise son y llarda gerek Anayasa kurumlar nda, gerek ekonomik düzende bir tak m de meler ya anm ve bunlar halk n ekonomik ve siyasal davran lar üzerinde etkisini göstermi tir. Yani hiçbir toplum dura an de ildir. Aksine sürekli aksine sürekli de me içindedir.

1.10. EH R SOSYOLOJ

1.10.1. ehir ve De im

ehir, genel anlamda bir uygarl n dayand temel referanslar ve ili kileri somut olarak içinde bar nd ran “yer” olarak tan mlanmaktad r. ehir, kentli insanlar n

53 Önal Say n, Sosyolojiye Giri , Ne a Ofset, zmir 1994, s.138 54 Erkul, a.g.e, s.182

(30)

olu turdu u yerle im birimidir. Tar msal olmayan üretimin yap ld , da n koordineli olarak yap ld , belirli bir üretim biçimimin beraberinde getirdi i ili kiler çerçevesinde nispeten heterojen say lan ve bütünle meye do ru evrilen yerle me yeridir. 55

Son iki yüzy n en önemli olgular ndan biri, modern ehirle me olgusudur. ehirle me tan mlar farkl de kenlerin merkeze al narak yap lmas nedeniyle ortak bir noktada bulu amam r. Bu nedenle ortak bir ehirle me tan yap labilmi de ildir. Yap lan tan mlar, demografik, ekonomik ve toplumsal de kenler kullan larak ço unlukla da bunlardan biri merkeze al narak yap lm tan mlard r. Genel olarak yap lan tan mlamalar, köy- kent aras ndaki yap sal ayr ma göre olu turulmu tur.

ehirler, sadece ekonomik bir te kilatlanma ve de en fiziki çevreyi tan mlamaz, ayn zamanda insan dü üncelerine etki eden bir sosyal düzeyi de ifade eder. Bu durum, kentlerin nüfus bak ndan oldu u gibi, hayat tarzlar itibariyle de heterojen olabilece i gerçe ini ortaya koymaktad r.56

Sosyo-ekonomik ve kültürel aç dan ehir; sosyal hayat n mesleklere, bölümüne, farkl kültür gruplar na göre organize edildi i, kurumla malar n yo unluk kazand , karma k insan ili kilerinin bütün bir günlük ya ay etkiledi i yerle me merkezi olarak tan mlan r.57

1.10.2. ehir ve ehirle me

Dünyan n fakl uygarl k alanlar nda ortaya ç kan ehir ya am , tarihsel ve toplumsal ko ullar aç ndan genel bir birim olu turmas na ra men, farkl klar da içinde bar nd ran bir yap ifade etmektedir. Bunu söz konusu ya am yerlerine verilen ve de ik anlamlara gelen isimlendirmelerde de görmek mümkündür. Bu ba lamda ehir, uygarl k anlam nda, Yunanca ’da polis, Frans zca ’da Cite, Arapça ’da Medine, Almanya ve Saksonya’dan skandinavya’ya kale ya da oturma alan anlam nda Burgh ya da Borough, Latince ’de ise yurtta k anlam nda Urbs ve Civitas kelimeleriyle isimlendirilmi tir. Sosyo-ekonomik geli melere ba olarak kent kavram n içeri inde de de meler olmu tur. Eski dönemlerde kale ve sur, ehir kavram tan mlamada

55 Kemal Kartal, Kentle me ve nsan, Türkiye ve Orta Do u Amme daresi Enstitüsü Yay nlar , No:175, Ankara 1978, s.5

56 Ru en Kele , Kentle me Politikas , 7.Bask , mge Kitabevi, Ankara 2002, s.23 57 Kele , a.g.e, s.19

(31)

önemli bir ölçüt olarak kullan lm r. Oysa bugün ehir kavram n tan mlanmas nda istihdam yap , ekonomik etkinlik ve nüfus yo unlu u gibi farkl ölçütler kullan lmaktad r. Her bilim dal veya her yakla m ayr bir ölçüt kullan larak kenti tan mlamaya çal r. Bunlardan en s k kullan lan nüfusu dikkate al narak yap lan demografik olan r. Kent bilim dallar ve co rafya, kenti belli bir nüfus büyüklü üne eri mi yerle keler olarak tan mlar. ehir, kendine özgü bir i -güç biçimi, toplumsal örgütü ve belli bir yerle ik kültürü bulunan çok nüfuslu yerle meler olarak tan mlanmaktad r.58

Genel anlamda ehir, bir uygarl n dayand temel referanslar ve ili kileri somut olarak içinde bar nd ran bir yerle im birimi veya bir yer olarak ele al nmaktad r.

ehir, ehirli insanlar n olu turdu u bir yerle im birimidir. Tar msal olmayan üretimin yap ld , tüm üretimin denetlendi i, da n koordineli olarak yap ld ve belirli bir üretim biçiminin beraberinde getirdi i ili kiler çerçevesinde nispeten heterojen say lan ve bütünle meye do ru evirilen yerle me birimi olarak tan mlanmaktad r.59

1.10.3. ehirlerin Tarihsel Geli imi

Bir yere yerle me, insan n özgün özelliklerinden biridir. Kent basit bir yerle im yeri de ildir. Bir eyleri içinde bar nd racak ve ona hayat verecek, insanlar ve kurumlar cezbetmesi gerekir. Baz sosyologlar n ehri tan mlarken m knat s sözcü ünü kullanmas n gerekçesi budur. Begel, baz uzmanlardan taraf ndan ortaya at lan, ilk kentlerin ilkel birer köy oldu unu ve sonra yava yava kentsel merkeze dönü tükleri iddias kabul etmez. S rf nüfus art yla kente dönü mü neolitik bir köy bulundu una dair kan t da yoktur. Yaln z ilkel ça larda k rsal topluluklar k tl da olsa bir geli me göstermi lerdir.60

lk ehirsel merkezin, bir pazar yeri de il, tanr lara ve do al güçlere tap lan törensel bir bölge oldu u görü ü yayg nd r. lk kentlerin ideolojilere dayal yarat lar oldu u görü ü a r bas yor. Eski Mezopotamya kentleri, genel görünü leri itibariyle

58 Ensar Y lmaz&Salih Çiftçi, Kentlerin Ortaya Ç ve Sosyo-Politik Aç dan Türkiye’de Kentle me Dönemleri, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Bart n Üniversitesi BF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, s.254, Eri im Tarihi:08.10.2013

59 Kartal, a.g.e, s.5

60 Begel E. Ernest, “Kentlerin Do u”, Çev. Özden Ar kan, Üç Ayl k Dü ünce Dergisi, S.8, stanbul 1997, s.7, aktaran: Y lmaz, Çiftçi, a.g.m, s.256

(32)

etraf surlarla çevriliydi. Eni iki buçuk metreyi geçmeyen dar sokaklar , iki ya da üç katl evleri, damlar , iç avlular yla ve Müslüman kentlere tepeden bakan cami minaresi gibi tüm ehre hâkim olan bir kent görünümündeydi. Etraf surlarla çevrili, geni alana sahip tap nak bölgesinin ard nda, daha küçük ibadethanelerin ve tap naklar n ev sakinlerine hizmet sundu u, irili ufakl ama birbiriyle adeta iç içe geçmi bir dizi mahalle uzan yordu. Eski Mezopotamya’da her yurtta , bir tap na a ve tap na n tanr na aitti ve onun için çal yordu. Firavunlar döneminin M r’ nda kentler, nüfusun büyük bir bölümünü bar nd rmaktayd . A M r diye tabir edilen Nil’in kuzeyinde kentler birbirinden ba ms zd . Yurtta lar serfli in k tlamalar ndan azade olan, istedi i gibi seyahat edebilen, özel i ler yapabilen, kendi kendine az çok yönetebilen birimlerdi. Bu durum Bat Roma mparatorlu unun çökü ünden sonra, Ortaça Avrupa’s ndakine benzer bir merkezi denetimden uzakla ma ve bir ba ms z kent yönetimi sürecine benzemektedir. Bu dönemde kenti belirleyen de er politiktir.61

Antik kentin temel özelli i ise, etraf ndaki k rsal kesim için ekonomik, hukuki ve kültürel bir merkez olu turmas r. Bu dönemde kentlerin olu umunda daima bir din merasimi söz konusu olmu tur. Yunan sitelerinin bugünkü devlet dedi imiz kurulu a yak n bir yap ya sahip oldu u söylenir. Yaln z, bugünkü kentlere ve devletlere nazaran çok daha küçük yerle im yerleriydi. Antik dönemde Site; sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri birli i ayr , ba ms z hukuki ve siyasi düzene sahip bir yerle im alan yd . Tarihi kronolojide Helenistik dönem olarak adland lan bu dönemin sonunda Polis, özelli ini ve önemini kaybetmeye ba lam ve milattan önce birinci yüzy ldan itibaren Roma Kentleri, kentsel geli im sürecinde dikkat çekmeye ba lam lar.62

Ortaça kentlerini ortaya ç karan nedenlerin ba nda ise ticaretin geli mesi gelir. Özellikle onuncu yüzy ldan itibaren Avrupa’da ticaretin canland görülür. Ticari büyümenin en önemli sonuçlar ndan biri kente göçün artmas ve kent nüfusunun artmas r. Ticaretin geli mesi ile beraber limanlar ba ta olmak üzere yol kav aklar , nehir a zlar ve di er elveri li yerlerde ehirler olu maya ve var olanlar büyümeye ba lar. Ticaret için uzun yolculuklara ç kan tüccarlar, bu seyahatleri s ras nda

nd klar dinsel ve kale kentlerinin etraf nda kurulan yeni yerle im yerlerinde

61 Y lmaz Çiftçi, a.g.m, s.256

62 Y lmaz Çiftçi, a.g.m, s.257, ayr ca bak. Fikret Maz , “Antik Ça da Dü üncenin Kentsel Mekâna Yans mas ”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt V, S.10, 2008, s.34

(33)

konaklam lar ve buralar k sa süre içinde çekim merkezi haline getirerek zengin bir kente dönü türmü lerdir. Ortaça ehirlerinin olu umunda, rahiplerin ve soylular n yan nda, toplumsal ve siyasal ya amda etkinli i olan yeni bir s n yarat lmas nda da ticari hayat n, kentlerin geli imine yapt katk göz ard edilemeyecek kadar büyüktür. Düzenli ve yasal olarak korunan ticaretin yayg nla mas yla birlikte on yedinci yüzy ldan sonra Düzenli ve yasal olarak korunan ticaretin yayg nla mas yla birlikte on yedinci yüzy ldan sonra a kentle me ba lad . Kentler yatay olarak de il dikey olarak büyüdü. Özellikle on yedinci yüzy ldan sonra bu uygulama evrenselle ti. Çok katl evlerin sistemli in as ba lad . Kentlerde, bazen sekiz, on katl , hatta daha yüksek binalar yap ld . Mekân konusundaki bu rekabetin yaratt bask kentlerde toprak de erinin artmas na neden oldu. Yine bu dönemde yaya yollar n, yo un trafik anayollar yla ayr lmas gündeme geldi. Çünkü kentin en önemli simgesi ve temel unsuru haline gelen bulvar, kentin cazibe noktas oldu. Bundan sonraki dönemde, on dokuzuncu yüzy lda, icatlar ve sanayile menin bask yla beraber, bu yeni güç kendisiyle birlikte kenti de büyüttü. Üretim araçlar n farkl la mas ve buna ba olarak uzmanla abilen bir grubun do mas , makinelerin geli mesi beraberinde küçük zanaatlar n sonunu getirerek üretimi fabrikalara ta .63

ehirle menin gerçek manada anlam kazand , kentle menin son biçimini ald dönem Sanayi Devrimiyle ba lad . Sanayi öncesi dönemde ticaret, ehrin büyümesinde yava seyreden bir süreç oldu. Çünkü daha önceki ça da kent hem yap ndan hem de geleneklerinden kaynaklanan bir dirençle kar la . Ancak sanayile meyle birlikte ehir için geçerli olan baz de erler ve ahlaki anlay lar da de meye ba lad . Sanayi devrimi ile birlikte ehirle me en önemli demokratik ve toplumsal hareketlilik oda olmaya ba lam ve toplum yap lar ehir a rl na do ru kaymaya ba lam r.64

1.10.4. Sosyolojik Ba lamda Kent

ehirle me, sanayile me ve ekonomik geli meye ba olarak ehir say n artmas ve bugünkü ehirlerin büyümesi sonucunu do uran toplum yap nda, toplumsal norm ve de erlerde, insan davran ve ili kilerinde kentlere özgü de iklere yol açan, toplumun geleneksel örgütlenmesinin ve i bölümünün yerine resmi ve yasal

63 Y lmaz Çiftçi, a.g.m, s.257

(34)

örgütlenme ile i bölümüne, uzmanla maya yol açan bir nüfus birikimi sürecidir. Nitekim bat daki sanayi devrimini bir “ ehirle me devrimi” olarak yorumlayan sosyal bilimciler oldukça büyük bir ço unlu u te kil etmektedir. 65

Sosyoloji literatüründe kentsel yap aç klayan üç temel kuram n varl ndan söz edilir. Kentsel geli meye i aret eden en klasik yakla m; Burgess’in Mü terek(Ortak) Merkezli Çember Teorisi’dir. Buna göre kent, en üst üretimin gerçekle ti i merkezden çevreye do ru geli ir ve ayn zamanda merkezden çevreye do ru gidildikçe de arsa de erinin buna paralel olarak de er kazand /kaybetti i görülür. kincisi de Hoyt taraf ndan Burgess’e alternatif olarak ortaya konulan Dilimler Kuram ’ r. Buna göre kentler, ana ula m yollar ekseninde ve her toplumsal grubun ihtiyac ve iste i ekseninde geli im göstermektedir. Üçüncüsü ise Ullman’ n Çok Merkezli Teorisi ‘d r. Buna göre de kentlerin asl nda tek bir merkezden de il de birçok merkezde geli mesi gerekti i ve bunun di er kentlerde örnek bir yap lanma oldu u vurgulan r.66

Tarih boyunca yeryüzünde kurulan kentler, kültür ve uygarl n üretildi i birer kaynak olduklar gibi, ayn zamanda kültürel hayat n görünür k nmas ndan canl birer ayna olmu lard r. Kentte kültür ve tarihi görünür, ya an r ve gelece e ta nabilir k lan kültürel ö elerin ba nda mekânsal ö eler gelmektedir. Dönemin siyasal, ekonomik ve kültürel yap , kentlerin geçirdikleri de im sürecinde önemli bir yere sahiptir ve tarih boyunca her ey de ip dönü tü ü gibi kentler de çok köklü biçimde de ime

ram lard r.67

1.10.5. ehirle me ve Din

Richard Sennett’e göre ehir tasar ile dinsel inançlar aras nda do rudan bir ili ki vard r. Dinlerin savundu u insan n bu dünyaya ait olmad , burada göçebe oldu unu çerçeveleyen “iki kent” fikri temel belirleyici bir konumdad r. Kutsal

65 Mazhar Ba &Abdulkadir Binici, Kentle me Tarihi ve Diyarbak r Kentsel Geli imi, Bilim Adamlar Yay nlar , Ankara 2005, s.65, ayr ca bak. Ru en Kele , Kentle me Politikas , mge Kitabevi, Ankara 1993, s.19 ve hsan Sezal, ehirle me, A aç Yay nlar , stanbul 1992

66 Ba &Binici, a.g.e, s.64

67 Mehmet Karaca, Diyarbak r’daki Manevi ahsiyet Mekânlar n Toplumsal Etkilerine Dair Sosyolojik Bir Analiz, Nebiler, Sahabeler, Azizler ve Krallar Kenti Diyarbak r Sempozyumu, Cilt II, Diyarbak r 2010, s.193

(35)

kitaptaki özel kullan na göre iki ehir diyebilece imiz iki insan grubudur. ehir sözcü ünün kutsal kitaba göre kullan , belli yerlerin de il, iki otorite biçiminin, iki ba k piramidinin tan mlanmas r.68

“ Ortaça da cami in a edenlerle Hristiyan mimarlar aras ndaki fark temsil edilen eyle ilgilidir. slamiyet kutsal görüntülerin resmedebilmesini engelliyordu, bundan kas t, bu resimlere, putperestler gibi tap nmay önlemekti ve bu yasak binalar da kapsad . Binalar da yarat n görünü ünü taklit etmeye kalk mamal yd . Hristiyan in aatç ise dinsel bir ressam gibi iman aç kça görülür k lmaya çal . Her kilisenin haç

eklindeki biçimi elbette Hz. sa’n n çarm hta çekti i ac lara bir öykülenmedir, aç kça görünür olan bir ba ka ey daha vard r: binay yüksek tutmak için harcanan ola anüstü çabalarla haz. sa’n n gö e yükseli ini gösterme” dolay yla mimari ve ehir tasar nda as l belirleyici olan, sahip olunan dünya görü ünün neyle ve nas l bir mekânla temsil edildi i ile do rudan ili kilidir. 69

Her dü üncenin inanc n ve ideolojinin ya anabilir bir mekân tasavvuru vard r. Bu tasavvur do rudan insan-mekân ili kisini belirlemektedir. Mesela slam tasavvurunun ehir anlay öyledir: ehri ehir yapan yaln z evler de il, bütün bu faaliyetlerin içinde bar nd rd yap lar, yap gruplar ve bunlar birbirine ba layan ula m, altyap , sosyal donan m sistemleri ve bunlar i leten kurulu lar n tamam r.70

Toplumlar n öncelik ve önemlilik aç ndan tercihleri ehre farkl özellikler kazand rm r. Osmanl da ehirleri meydana getiren yap lar iki türlüdür: 1. Sürekli de en aile yap na uygun olarak geçici malzeme(ah ap, kerpiç) ile yap lan evler.2. idari, dini ve toplum hizmeti gören “yerle ik” yap lara uygun kal malzeme ile yap lan han, hamam, çar , kervansaray ve vakfiyeler gibi. Ayr ca Osmanl ehirlerinde bütünlük fikri hâkimdi. Bazen de sonsuz mekân içinde y ld z kümeleri gibi ehir içinde mahalleler ayr bir kimlik kazanabilirdi. Bat ehirleri ise bir “üst otoritenin” mutlak

68 Richard Sennett, Gözün Vicdan , Çev. Süha Sertabibo lu, Can Kurultay, Ayr nt Yay nlar , stanbul 1999, s.23, aktaran: Ba &Binici, a.g.e., s.71

69 Ba &Binici, a.g.e, s.71-72

(36)

otoritesini yans tacak ekilde a kuralc bir ekilde özellikle Rönesans’tan itibaren ekillenmi tir.71

slam dini ehirde do mu bir cemiyet dinidir. Getirdi i prensiplerin ve ibadetlerinin ço unun cemaat halinde yap lmas ve ya anmas gerekmektedir. Bu ibadetlerin sonuçlar da do rudan toplumla ilgidir. Bu nedenle slamiyet’te inanc hayata aktarabilmek için yerle ik, te kilatl bir topluluk halinde olmakla mümkündür.

slamiyet’in yay lmas yla ile birlikte, Müslümanlar n hâkimiyeti alt na giren topraklarda siyasi, askeri, ekonomi ve kültürel gibi pek çok sebepten dolay h zl bir ehirle me faaliyetinin ortaya ç kt , daha önce çad r alt nda ya ayan bedevilerin yerle ik hayata geçtikleri görülmektedir. Tarihi süreçler olarak bak ld nda slam ehircili inde Müslümanlar sürekli do all , tabii ve f tri olu u gözetlemi lerdir. Hz. brahim’den bu yana inanç sitemlerinde ehirle me ve ehircilikle do all k ve do al denge büyük bir titizlikle korunmaya çal lm r. Mesela belli bölgelerin, oldu u gibi do all içinde kalmas , a açlara ve hayvanlara dâhil canl lara dokunulmamas , Hz. brahim’den beri Mekke’de bir gelenek ve dini bir emir olarak uygulanmaktayd . Bu uygulamaya hicretten sonra Hz. Peygamber taraf ndan Medine ehri ve çevresi de dâhil edilmi tir.

slamiyet’in ehir hayat gerektiren en önemli prensibi, cami veya mescit denilen bir mekân n zorunlu olmas r. Cuma ve bayram namazlar ile be vakit namaz n cemaatle nmas Müslümanlar için önemli bir görev olarak kabul edilirler. Bu namazlar için bir belde(yerle im merkezi) veya belde hükmünde bir yerde k lma zorunlulu u vard r. Görüldü ü gibi namaz ibadeti, özellikle de Cuma namaz , yerle ik hayat tarz gerektiren bir özelli e sahiptir. Namazlar n cemaatle k nmas keyfiyeti, tabi olarak bu cemaati içine alacak bir mekân n yani cami ve meciditin kurulmas zaruri k lm r. badet için mabetlerin kurulmas zorunlulu u, yerle ik hayata geçi i gerektiren di er faktörlerle birle erek göçebe ya da yar yerle ik Müslümanlar n ehirler in a ederek

zl bir ekilde yerle ik hayata geçmelerinde etkili olmu tur. 72

71 Ba &Binici, a.g.e, s.71

72 Alaattin Dikmen, ‘ ehirle mede nanc n Etkisi: Diyarbak r Örne i’, Diyarbak r Tar m Çevre, Do a ve Sempozyumu, Cilt II, Diyarbak r 2010, s.94

(37)

1.10.6. XX. Yüzy n lk Yar nda Diyarbak r’da ehirle me

Diyarbak r, XIX. yüzy n sonlar na kadar surlar n çevreledi i Suriçi ile s rl kalm , 1869-75 aras nda Vali Kurt smail Pa a döneminde sur d na aç lma hareketleri ba lam r. Kolorduya ait k lalar, orduya ait yönetim binalar , cami, hastane binas ve slahhane bu dönemde yap lm r. 1928’de Diyarbak r’da Birinci Genel Müfetti li inin kurulmas , Diyarbak r’daki kentsel geli menin dönüm noktas olu turur. Bu kurumun bölgesel bir yetki ve sorumluluk alan dâhilinde olmas , güvenlik ve hizmet örgütlenmesine ait kamu binalar n in a edilmesini sa lam r. Ankara’n n örnek al nd bu dönemde Diyarbak r, eski kent ya am ndan modern kent ya am na geçen sosyo-politik bir yerle im olarak yeniden yap land lmaya çal lm r.

Sur d na do ru esas geli me ise 1930’lu y llarda ba lam r. Bu dönemde Diyarbak r, iki ayr merkeze sahip kentlerden biridir: Birincisi yeni yönetim binalar n, kamu kurumlar n ve çevrelerinde yer alan yeni konut alanlar ile Yeni ehir bölgesi, ikincisi ise eski kent dokusunun yer ald , surlarla çevrili Suriçi bölgesidir. 1930’lu llara kadar Suriçi’nde yer alan çkale bölgesi, kentin ba ca kamu yap lar n yer ald yönetim merkezi olmu tur.73

1930 y nda, Suriçi’ne hava ak sa lamak, kentin sur d na do ru geli imini kolayla rmak ve dönemin ula m araçlar n daha rahat geçi i için, kenti çevreleyen surlar n y lmas na karar verilmi tir. Birkaç burcun y ndan sonra al nan tepkilerden dolay y m durdurulmu tur. Bu y m s ras nda kuzeydeki Da kap ’n n hemen yan ndaki birkaç burç ve burçlar ba layan sur duvarlar da y lm r. Surlar n yla ortaya ç kan geni alan, 1930’l y llarda yeni kente ç n ba lang ç noktas olmu tur.74

1930 y nda Diyarbak r Belediyesi, eski ve yeni kentin planlanmas için çal malar ba latm r. Bay nd rl k çal malar özellikle yeni kentte toplanm r. Sur

nda çizilen yeni ehir plan , 1935’te tren gar n aç törenine kat lmak için gelen Bay nd rl k Bakan Ali Çetinkaya taraf ndan, Naf a Vekâleti Ba mühendisi Hilmi

73

Neslihan Dalk ç&F. Meral Halifeo lu, Erken Cumhuriyet Döneminde Diyarbak r’da Kamu Binalar : 1923-1950 Dönemi, Dicle Üniversitesi, Mimarl k Bölümü, Mimarl k Dergisi, say .372, (www.mimarlikdergisi.com/)Eri im Tarihi:14.02.2014

(38)

Ba kaya’ya yapt lm r. Bu planlama, Yeni ehir, Da kap , Urfa kap ile stasyon aras ndaki geni sahada yap lm r. ki bulvar aras nda yollar yap larak ba lant sa lanm r. Yeni kurulan kent için bu alan n seçilmesinin nedenleri, arazinin düz olmas , demiryoluna ve istasyona yak nl ile kente gelen içme suyunun kolayl kla ula abilece i bir konumda yer almas olarak s ralanabilir.

Genel Müfetti li e ba birimlerin yerle tirilece i, devletin sayg nl na uygun simgesel yap lar n gereklili i, 1935 y nda kente demiryolunun geli i, Sur içi ticaret ve konut alanlar n gereksinimlere yan t verememesi ve ülke çap nda ba layan imar hareketleri, sur d ndaki yap lanma sürecini h zland rm r. Yeni kentin merkezinde yer alan Atatürk alan nda (bugünkü An t Park ve çevresi), Genel Müfetti lik Binas ve lojman ile komutan evi yap lm r. O dönemde birkaç bina ve geni tarlalardan olu an bu alan n, birkaç y l içerisinde ye il bahçeler ve güzel evlerle süslenmesi planlanm r.75

Cumhuriyetin kurulu u ile birlikte siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik yap da görülen de imler mimarl k alan nda da etkili olmu ; kentlerin imar planlar haz rlanm , geli en yönetsel ve kentsel i levler kapsam nda, artan nüfusa göre yeni yerle im alanlar planlanm r. Bu dönemde, bat kültürü ve teknolojisinin bir göstergesi olan modern mimarl ktan etkilenilmi , yeni mimarl k; Osmanl , slam ve Do u kökenli kültürlerden, modern ve laik bir topluma geçi in tamamlay ö elerinden biri olarak de erlendirilmi tir.76

Birinci Ulusal Mimarl k ak n etkili oldu u Cumhuriyetin ilk y llar nda, binalar n i lev ve kütle organizasyonu bat dan al rken, d cephelerinde ve dekorasyonunda Selçuklu, Osmanl ve slam mimarisinden al nan kemerler, sütunlar, kal plar, ç kmalar ve konsollar kullan lm r. Binalar n in as nda simetrik ve aksiyal plan düzenlemeleri ile çelik ve betonarme gibi yap m sistemleri uygulanm r.

1927-39 döneminde etkili olan modern mimarl k ve ehircilik, yeni ve ça da bir toplum yaratmaya yönelik arzunun en güçlü görsel simgeleridir. 1930-35 y llar aras nda ç kar lan be yasa ile yeni düzenlemelere gidilmi , belli büyüklükteki kentlere

75 Dalk ç&Halifeo lu, a.g.m, s.3

(39)

plan zorunlulu u getirilmi tir. Bu dönemde, hem konut hem de kamu binalar nda süslemeden ar nd lm plan ve cepheler tasarlanm , betonarme yap m sistemi, düz ya da gizli çat sade geometrik kütleler, geni cam yüzeyler, prizmatik kütlelerle birle en yuvarlak kö eler, yatay erit pencereler ve kesintisiz denizlik çizgileri kullan lm r. Dönemin sonuna do ru, özellikle kamu yap lar nda, simetrik düzenlemeler artm , cephelerde dikey bir etki yaratmak için iki üç kat yüksekli inde sütunlar in a edilmi tir.

Bu dönemin yap m politikas nda sanayi yap lar , sa k ve e itim yap lar , tren istasyonlar , postane binalar ile sosyal konutlar, ilk s ralarda yer alm r. Kültür merkezi olarak kullan lan halkevleri ise bu dönemde in a edilen önemli bir bina türüdür. Dönemin olumlu giri imlerinden biri de geni parklar içeren kentsel ye il alanlar n planlanmas r.1940-50 y llar aras nda etkili olan kinci Ulusal Mimarl k Ak , modern ak ma tepki olarak do mu tur. Modernizmi reddetmeyen bu hareket, modernli i tarihî örnekleri yeniden yorumlamakta bulmu tur. Bu dönemde, simgeleri yaln zca Türkiye’nin s rlar içinde kalan Anadolu Selçuklular n biçim özellikleri ve Türk evi ba ta olmak üzere sivil yap lardan al nan ö eler, daha sade ekilde uygulanm r. Sava n olu turdu u olumsuz ko ullar nedeniyle d ar dan getirtilen birçok yap malzemesi yerine yöresel malzemeler kullan lm r. Ta kaplama cepheler ve an tsal bir anlat mla belirlenen bu hareket, dönemin yeni teknolojisine ve ihtiyaçlar na uyum sa layamad için 1950’li y llara kadar sürmü tür. 77

77 Dalk ç&Halifeo lu, a.g.m, s.4-5

(40)

NC BÖLÜM

YARBAKIR’IN TAR

NE GENEL B R BAKI VE XX.

YÜZYILA DO RU D YARBAKIR’DA SOSYAL HAYAT

2.1. EHR N ADI

ehrin ad , yaz kaynaklarda ilk olarak Asur hükümdarlar ndan I.Salmannas n (M.Ö.1260) k ç kabzas nda “Amidi” olarak yaz lm r. Ayn isim Asur y ll klar ndan da (M.Ö. 800, 726 ve 705) senelerindeki Amidi valileri an rken de ayn isim geçmektedir.78

Yunanca ve Latince kaynaklarda bu ad, “Amido” ya da “Amida” olarak geçmektedir.79 Romal lar, Diyarbak r’a “Amida” demi lerdir. XIII. yüzy lda ehre gelen Türkler buraya; “Kara-Amid” veya “Kara-Hamid” demi lerdir.80

ehrin en eski ad olan Amid’in ne anlama geldi i ve kelimenin kayna hakk nda çe itli fikirler öne sürülmü tür. Baz kaynaklara göre Amedi ve Amidi isimlerinin Kürtçe oldu u ve anlamlar n ise; Amedi: bizim gördü ümüz ehir, Amidi: benim gördü üm ehir anlamlar na geldi i ifade edilmktedir.81.

Asurlar döneminde ehre ‘Amidi’ ad verilmi tir ki bu ismin bir yerli ilah/put veya oymak/boy ilgili oldu u san lmaktad r.82

78 evket Beysano lu, Bütün Cepheleriyle Diyarbak r, stanbul 1963, s.3

79 Nazar Büyüm; “Türkiye l l: Dünü, Bugünü, Yar ”, Yurt Ansiklopedisi, Cilt III, Anadolu Yay nc k, stanbul 1981, s.2228

80 Besim Darkot, Diyarbekir, .A, Cilt III, M.E.B. Bas mevi, stanbul 1988, s.601.

81 Zeynel A. Çiçek, Diyarbak r’ n Fethi, Tarihi ve Kültürü, Diyarbak r Söz Matbaas , Diyarbak r 2007. s.8 82 Beysano lu, a.g.e, s.3

Şekil

Tablo 1: 1906 ve 1914 Y llar ndaki Nüfus Say na Göre Diyarbak r Vilayet  Nüfusunun Cemaatlere Göre Da
Tablo 2: 19.yüzy lda Diyarbak r Nüfusu ve Dini Gruplara Göre Da 104 MÜSLÜMANLAR  250.574  ERMEN LER  45.291  RUMLAR  1.437  KATOL K  6.332  SÜRYAN   13.649  PROTESTAN  3.975  YAHUD   1.170
Tablo 3: 1869-1870 Tarihleri Aras nda Diyarbak r Vilayetinin  dari Taksim 141
Tablo 4: Diyarbak r ve Kazalar nda Nüfusun Genel Yap  /1927  ehir ve
+4

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğitim : Köyde ilköğretim okulu kapalı olduğu için öğrenciler Aslanlı Köyü ilköğretim Okulu‟na taĢınmaktadır. Sağlık : Sağlık

The central area, which is located along the main route stretching between the citadel and the western wall (Figure A.7), continued to function as the heart of the city

Multinational companies (MNC) can diffuse culture across borders (Edwards et al., 2005), which drive national employment and promote their ability to remain

Sosyo-ekonomik duruma göre; ekonomik durumu iyi olan grupta %14.3, yetersiz olan grupta %17.3, içme suyu kayna¤›na göre; içme suyu olarak haz›r su kullanan- larda %12.3, kaynak

Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi 4 ayda bir olmak üzere yılda toplam 3 sayı olarak yayınlanır.. Yerel

İshak et-Tabbâ‘, Bağdat’ta doğdu. Bağdat, Şam, Medine, Mısır, Basra gibi şehirlerde ilim tahsil etti. Abbasiler döneminde hicri 176-215 yıllarında

The rabbits were randomly assigned to four groups: Group I, bone defects left alone (control group); Group II, bone defect covered with Hyalonect; Group III, bone defect filled

Oturma dengesi olan hastalar ile olmayan hastalar motor ve fonksiyonel ve mobilite geliflimi aç›s›ndan karfl›laflt›r›ld›¤›nda; oturma dengesi olanlar›n alt