• Sonuç bulunamadı

2.3. XX YÜZYILA DO RU D YARBAKIR’DA SOSYAL HAYAT

2.3.5. Diyarbak r Vilayetinde Sosyo-Kültürel ve ktisadi Hayat

Diyarbak r’da altm lar n sonlar na kadar, as rlardan beri süregelen uzun bir zaman diliminde halk "büyük aile" biçiminde ya am r. Dede, nine, çocuklar ve torunlar olarak üç neslin bir arada ya ad bu hayat tarz , yaln z o ullar n evlenmesi ile de il, bazen de k n evlendi i erke in k z evine iç güveysi olarak gelmesi ile de meydana gelirdi. Diyarbak r’da evlerde ki iler aras davran larda büyükten küçü e inen belirli bir disiplin söz konusudur. Genelde konu malarda, yemeklerde ba lama s ras büyüklere aitti. Yeni evli gençler çocuk sahibi olduklar nda çocuklar baba ve annelerinin önünde kucaklar na al p sevip ok ayamazlard .142

Diyarbak r’da gün erken ba lard . Bu uygulama hem Müslim hem de gayr-i Müslim için geçerliydi. Sabah namaz ndan sonra kahvalt yenir, erkek i ine gider kad n da ev i lerini yapmaya ba lard . Evin avlusunu ve d kap n önünü kom u evin duvar hizas na kadar y kay p süpürerek temizler, çöpü de d kap n yan na çöpçünün almas için b rak rd . 1960'lar n ortalar na kadar mahremli in korunmas için sokak çöpçüleri kad nlardan olu urdu.143

Diyarbak r’da kale içi sokaklar genellikle bir araba geçemeyecek kadar dard r. Buna, s ca n tesirinden kurtulmak ve sur içine s mak zorunlulu u neden olarak gösterilmi tir. Diyarbak r’da evler genellikle avluludur. Avlular siyah bazalt kesme ta larla muntazam bir ekilde dö elidir. Bu bazalt ta n iki cins oldu u ifade edilir. Birincisi içerisinde hava habbeleri kalarak bo luk bulunan ta r ki buna "di ita " denilir. kincisi bu bo luklar bulunmayan ve "erkek ta " diye an lan bazalt ta r. Evlerin avlular daha çok di i ta larla dö enmi tir. Bu di i ta lar n yaz n s cak günlerinde, güne in batmaya ba lad s ralarda, üzerine birkaç teneke su dökülünce bir serinlik olu turdu u ifade edilir. Diyarbak r evleri kendine özgü yap itibariyle ayr cal kl oldu u ifade edilir.144

Sur içindeki evler, düzgünlük, düzenlilik olgular çerçevesinde ve insan ruhunda dinlendirici, rahatlat ; görsel ve ruhsat simetriye uygun olarak in a edildi i belirtilir.

142 M. efik Korkusuz, Eski Diyarbekir’de Gündelik Hayat, Beyan, stanbul 2013, s.26 143 Korkusuz, a.g.e, s.28

Evler üç ana ö eden olu mu tur. ç mekânlar, d mekân ve bahçe. ç mekânlar, avlu ile do rudan ba lant olan birimlerdir. Evlerde ayn zamanda yazl k ve k k görülümler ile geleneksel slam kültürünün olu turdu u mimaride rastlanan haremlik ve selaml k k mlar ana birer unsur olarak bulunmaktad r. Evlerdeki ince zevklerle yap lan süslemeler ve dekorlar derin bir kültür ve mimari gelene in yans malar oldu u söylenebilir. Bu aç dan bak ld nda mimari ile ya am aras nda kurulan ili ki ba lam nda konut yap na bak ld nda Diyarbak r’ n yörede görülen en derinlikli ve özgün bir mimari kültüre sahip oldu u söylenebilir.145

Diyarbak r sosyal hayat n bir yans mas da "misafir alg " d r. Diyarbak r’da misafirlik "mistik bir dokunulmazl k " ta rd . Aileler maddi durumlar ne olursa olsun yat ya ya da yeme e gelen misafirleri a rlamakta hiçbir fedakârl ktan kaç nmazd . Yat ya gelen misafire evin en iyi odas haz rlan r, en temiz çar af, yorgan ve yast k serilir, abdest yeri gösterilir ve yan na bir sürahi su da konularak kendileri yaln z

rak rd .

Eski bir yerle im yeri olan Diyarbak r, tarihi süreç içerisinde birçok ilim adam , air, devlet adam yeti tirmi tir. Geleneksel medrese kültürünün hâkim olmas ve tekke türü yap lanmalar n varl ehrin ilim ve kültür seviyesini yükseltmi tir.

Eski Diyarbak r’da e itim, kültür ve sanat yüksek düzeye sahip oldu undan ehir insanlar da ayd n ve bilgili insanlar olarak yeti mi tir. 1890-1894 y llar aras nda Diyarbak r’da valilik yapan Giritli S rr Pa a'n n öyle dedi i nakledilir:

“Diyarbak rl lardan müctemi' bir cemaatte gözlerimi ba lay p otursam ve elimi atsam, tuttu um ya muhakkak ya air, ya mün i'dir.”146 airlerin her biri yazd

iirlerinin her m sras ayr bir dilde (Arapça, Farsça, Osmanl ca ve Kürtçe) yazabilme kabiliyetine sahipti. Kütüphaneler bir yörenin okuryazarl k ve ilim seviyesini gösteren önemli göstergelerdendir. Bir ba ka deyi le bir memleketin kültür düzeyini ölçmede kütüphanelerin önemli bir yeri vard r. Halk n kültür ufkunun geli mesine, bilim, sanat ve edebiyat erbab n yeti mesine olanak sa lama bak ndan büyük önem ta rlar.

145 Binici, a.g.e, s.105

XVIII. yüzy lda yeti mi Âmidi, S bgatullah, Ebûbekir, Kur unluzâde Mustafa gibi bilim adamlar ile Vâli, Hâmi, Ahmed Mür idî, Lebib gibi airler ile, XIX. yüzy lda yeti en Sirrî ve ffet Han mlar divan edebiyat nda, Celâl Pa a, Azmî, Râ id, Osman Nuri Pa a, Hac Râg b, aban Kâmî, Said pa a gibi ilim adamlar dönemlerinin önemli simalar olarak örnek verilebilir. Yine bu dönemde Diyarbak r’da yeti en saz airlerinin say n 26 oldu u ifade edilmektedir.147 rfan kültürünün yerle mesine imkân tan yan tekkelerin çok say da olmas ehir için ba ka bir kazan m olarak de erlendirilebilir.

Diyarbak r’da bir dönem bir milyon k rk bin (1.040.000) cilt kitapl k bulunmas , bunun yan nda Cumhuriyet dönemine yak n Sar Abdurrahman Pa a Kütüphanesi, Ömer Camidi Kütüphanesi, Hüsreviyye Medresesi Kütüphanesi ve Ra biye Kütüphanesi gibi epey kitap bulunduran kütüphanelerin varl Diyarbak r’ n ilim ve kültür seviyesini göstermesi aç ndan önemlidir.148 Bunun yan s ra Diyarbak r’ n Osmanl döneminde imparatorluk topraklar içinde en önemli sanat, müzik ve edebiyat üretiminin gerçekle ti i ilk be kentten birisi oldu u ifade edilmektedir.149

Diyarbak r, tarihin her döneminde bir ticaret merkezi niteli i kazanm r. Bu özellik, ehirde al veri kurum ve merkezlerinin kurulmas na yol açm , ço u mimari olarak da önem ta yan bu kurum ve kurulu lar, bulunduklar semtlere de ad olmu lard r. Kasap çar , Kuyumcular çar , Papuççular çar , Kazanc lar çar , Yo urt pazar gibi nitelendirmeler ticari faaliyetlerin belli merkezlerde yo unla

göstermektedir.150

ktisadi hayat n temel dinamikleri esnaflard r. Esnaflar bölgenin önemli yans malar r. "Güven, sadakat ve doruluk bir esnaf n olmazsa olmaz özellikleridir" anlay yla hareket eden esnaf topluluklar geni perspektifte Osmanl ticari hayat n önemli organizasyonlar ndand . Esnaf olmak isteyen ki i a da ayr nt bir ekilde ifade edilen sürece dâhil olmas ve sürecin gereklerinin yerine getirmesi gerekirdi. Diyarbak r’da uygulanan "esnaf olma sistemati ine geçmeden önce Osmanl 'da genel olarak uygulanan i leyi e bakmak yerinde olur. Çünkü Diyarbak r uygulamas nüans

147 evket Beysano lu, An lar ve Kitabeleri ile Diyarbak r Tarihi, Akkoyunlular'dan Cumhuriyet'e Kadar, Cilt II, Diyarbak r Büyük ehir Belediyesi Kültür ve Sanat Yay nlar , Ankara 2003, s.760 148 Korkusuz, a.g.e, s.104

149 Binici, a.g.e, s.102 150 Korkusuz, a.g.e, s.57

farklar yla beraber Osmanl uygulamas n bölgesel yans mas yd . Osmanl Devlet'indeki esnaf topluluklar n sistemati i u ekilde ifade edilmektedir:

Osmanl esnaf olma "Ahilik Sistemine" ba yd . Ahili e giri , erbet içmek ürb), edd veya pe tamal ku anmak ve alvar giymekle gerçekle irdi. Ahilik bünyesi içindeki esnaf birlikleri ustalar, kalfalar ve ç raklardan olu uyordu. Ç rakl ktan itibaren birlik içinde yükselmek için mesleki ehliye ve liyakat artt . Ç raklar, mesle i çok iyi renmedikçe dükkan açamazlard . Bir ehirde mevcut zenaat ubesi kadar olan ahilerden birisi di erlerine reis oluyor ve buna "Ahi Baba" deniyordu.151Ticari ve s nai herhangi bir mesle e devam etmek imtiyaz na "gedik" (lonca) denirdi. Esnaf toplulu u ihtisap a as taraf ndan denetlenirdi. htisap a as kirayla tutulan yerlerin di er vergi gelirlerini toplard . stanbul'daki ihtisap a as n otuz bir ki ilik kolo lanlar diye bilinen yard mc lar vard . Özet olarak, bunlar, dükkânc lar n kusurlar cezaland rmak yetkisine sahipti. Esnaf n cezaland lmas nda Yeniçerilerin yard da görülürdü.

stanbul’da ço u kez sadrazam yeniçeri a as , kad lar ve di erleri ile tefti e ç kard .152 Esnafl kta usta olmak kolay eri ilen bir seviye de ildi. Önce Ç rakl k dönemi gelirdi. Ç raklar kendi ustas n izni olmaks n ba ka ustaya gidemezlerdi. Ç raklar gerekli a amaya ula klar nda, dükkân açmaya yaln z usta izin verirdi. Bu hususlar esnaf kethüdalar taraf ndan padi aha iletildi inde durum incelenir ve gere i yap rd .

rakl ktan sonra kalfal k gelir. Bir ç rak üç y ll k lonca e itimini bitirince, o, lonca üstatlar ve lonca heyetinin özel oturumuna ça rd . Aday, özel giysisini giyer, sonradan ç ra a hamilik edenin onay al r, onun izninden sonra ç rak kalfa olup, pe tamal ba lar, üstatlar n elini öperdi. Usta olmak için üç y l kalfal k edilmesi, mü terilere iyi davran lmas artt . Loncalar aras nda ustalar aras nda en iyi olanlar na ihtiyar denilirdi.153Eski Diyarbak r’da esnaf olma sistemi, yukarda ifade edilen sistemin bölgesel ekliydi.

Eski Diyarbak r’da her meslek grubu vard , bunlar imdiki ad ile "Oda", eski ad ile "Lonca"lar na ba idiler. Tüm loncalar n birer ba kan konumunda eyhleri vard . imdiki gibi herkes istedi i gibi i yeri aç p çal ramazd . yeri açmak isteyen

151 Ziya Kaz , Osmanl 'da Toplum Yap , Bilge Yay nc k, stanbul 2003, s.141

152 Yücel Özkaya, 18. Yüzy lda Osmanl Toplumu, 2. Bask , Yap Kredi Yay nlar , stanbul 2010, s.70 153 Özkaya, a.g.e, s.7

öncelikle kendi mesle indeki loncan n eyhi ve tan nm ustalar n kar nda hem meslek hem de ahlaki s navdan geçerlerdi. E er s navda ba ar olurlarsa, kendilerine o mesle in ku ba lan r ve dua ile temenniler ile izin belgesi verilirdi.154

154 Korkusuz, a.g.e, s.113

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

XX. YÜZYILIN LK YARISINDA D YARBAKIR V LAYET NDE

EHR N SOSYAL YAPISINI ETK LEYEN OLAYLAR VE

LAYETTE SOSYO- KÜLTÜREL HAYAT

3.1. B NC ERMEN OLAYLARI

Ba ms z bir devlet kurduklar dönemleri son derece k sa olan ve Anadolu’dan geçen bütün fetihlere bo un e en Ermeniler, XIV. yüzy ldan itibaren Osmanl devleti yönetiminde az nl k olarak ya am lard r. Osmanl devleti, Ermenilere kar sürekli iyi davranm , her zaman ulusal ve dini dü üncelerine sayg olmu , kendilerine en önemli hizmetleri vermek suretiyle onlara güven göstermek ve de er vermekle birlikte sosyal ve fikri geli meleri, refah içinde olmalar için gerekli önlemleri alm ve onlara özgü haklar tan r. Örne in, Emeni Milleti Nizamnamesi ile Ermeni toplumuna di er Hristiyan unsurlardan farkl birtak m ayr cal klar tan mas Osmanl devletinin Ermenilere güven duymalar ve hatta ba klar denemi bu nedenle kendileri tek Hristiyan unsur “ Milleti Sad k’a” olarak kabul edilmi ler.155

Ermeniler bu güven ve ho görü ortam nda Osmanl devletinde serbestçe okullar açar, yönetir, e itim yapar, ö retmen papazlar atar, ulusal ve dini sorunlar aç kça tart r, ticareti ve tar mlar rahat ve huzur içerisinde yapar ve devletin en üst makamlar nda görev al rken, di er ülkelerde ise özellikle Rusya’daki Ermeniler, Rus yönetiminin bask alt ndayd lar. Örne in ermeni dilinde e itim ilkokul derecesinde bile yasaklanm , öte yandan Katogigoslara ait vak flar , okul ve dini

kurumlar zorla Ermenilerin elinde al nm ve Ermenililerin seyahat özgürlü ü bile de ik kay t ve s rlamalar getirip onlara ikinci s f vatanda gibi davran yorlard .156

Osmanl devletinin di er vilayetlerinde oldu u gibi Diyarbak r’da daha önceleri Müslümanlarla Ermeniler aras nda dostane münasebetler, i ili kileri ve kom uluk mevcuttu. Yüzy llarca Müslümanlarla Ermeniler beraber ya am lar, aralar nda herhangi bir çat ma ve problem ya amam . Ama 93 (1877) harbinden sonra Osmanl devletinin Çarl k Rusya’s yla imzalad 3 Mart 1878 tarihli Ayastefanos(Ye ilköy) anla mas yla ilk defa Ruslar “Ermenistan” tabirini resmen kullanarak Osmanl ya da kabul ettirmi ler.

Bu anla man n 16. Maddesinde: “Osmanl devleti, Ermenilerin bulundu u eyaletlerde, yerli menfaatlerin gerektirdi i slahat ve düzenleri vakit geçirmeden yapmay ve Ermenilerin, Kürtler ile Çerkezlere kar emniyetlerini sa lamay ” taahhüt edecek deniliyordu. Bu tarihten itibaren Rusya, Do u Anadolu’da bir “Ermenistan” devletini kurma siyasetini gütmeye ba lam lar. Ruslardan yard m ve te vik gören Ermeniler de Do u Anadolu’da bir Ermenistan devletini kurmak için çal malara ba lam lar bu amaçla 1872 tarihinde Van ehrinde “ ttihat ve Halas Cemiyeti”, 1881’de Erzurum’da “ uray Ali”, 1881’de yine Van’da “Karahaç”, 1887’de sviçre’de “H nçak”, 1890’ Tiflis’te “Ta naksutyun” ad yla ba ca be Ermeni cemiyeti kurulmu tur.157

93 harbinden sonra Diyarbak r’daki Müslümanlar ile Ermeniler aras ndaki dostane ili kiler bozulmaya ba lad . Ermeniler yava yava davran ve tutumlar de tirerek Müslümanlara kar dü manca davran larda bulunmaya ba lad lar. Örne in Diyarbak r’ n büyük âlimlerinden herkesin sayg gösterdi i Ali Efendi’nin sar ba ndan kaparak tahkir ve tezyif ettiler. Amaçlar Müslümanlar heyecanland p istedikleri karga ay ç karmakt r. Fakat Müslümanlar temkin, sab r ve basiret gösterip Ermeni komitelerin arzulad klar karga a ve kaosun meydana gelmesine f rsat vermemi ler.

156 Halil, a.g.e, s.57

1 Kas m 1895 tarihinde Müslümanlar camilerde Cuma namaz k lmakta iken her tarafta silah sesleri duyulmaya ba lad . Ermeni fedaileri Cami- Kebir, Fatih Pa a, Behram Pa a, Ali Pa a, Sultan Sasa camilerine sald rd lar. Baz Müslümanlar camiinin avlusunda hayatlar kaybettiler. Müslümanlarda kar k verince ehir merkezinde Müslümanlarla Ermeniler ars nda üç gün süren çat ma ba lam oldu. eyh Matar caddesindeki boyac dükkân nda ç kar lan yang n h zla yay larak Samanpazar , Sakocular, Yenihan, Sipahipazar , Bu day Pazar , Kazanc lar ve Uzun Pazar s rlar içindeki 677 vak f ve o kadar da ah slara ait dükkân, f n, ticarethane ve han tamamen yand . Ermeniler yang söndürmek isteyen memur ve askerlere kur un ya rd lar. Diyarbak r çar nda 870 dükkân yand . Bunlardan 677’si cami ve mescitlerin vakf , geri kalanlar da Müslümanlara ait olan ahsi dükkânlard .158

Ermenilerin sokaklardaki dükkânlarda yang n ç kmadan önce k ymetli e yalar evlerine ta malar n ispatlanmas , yanan dükkânlar n slam vak flar na ait olmas , yang n söndürülmesine gelen halka Ermeniler taraf nda ate aç lmas , yang n Ermeniler taraf nda ç kar ld ihtimalini güçlendirmektedir. Müslümanlar ile Ermeniler aras nda 3 gün süren çat malarda Müslümanlardan70 ehit ve 80 yaral , Ermenilerden ise 300 ölü ve 120 ki i yaralanm r.159

Olaylar Kar nda Merkezi darenin Tutumu

Olaylar s ras nda gerek vilayetin ve gerekse de Erzincan’da bulunan Dördüncü Ordu’nun halk ve görevlileri sa duyulu olmaya davet ettikleri, “Harekat-I ekavete” cüret eden Ermenilere kar nasihatte bulunduklar , onlara kanun ve adalet dairesinde muamele edilmesi gerekti i, rehavet ve gaflet gösterecek memurlar n kendilerini sorumluluktan kurtaramayaca srarla ifade edilmi tir. Olaylar s ras nda görülen birdi er durum ise vilayet merkezinde bulunan asakir-i nizamiye ile jandarma birliklerinin olaylar bast rmada zaman zaman yetersiz kald , bu nedenle de ba bulunulan Dördüncü Ordu’dan srarla ve ivedi bir ekilde yard m talebinde bulundu u görülmektedir. Diyarbekir’de hareket-i ekavetkeraneyecür’et eden Ermenilerin suret-i tedip ve terbiyeleri hakk nda Seraskeriye ve ilgili naz rl klar aras nda yap lan müzakereler Meclis-i Mahsusa-i Vükale’damütala’a edilmi , al nan kararlar ariza-i

158 Vedat Güldo an, Diyabak r Tarihi, Ankara 2011, s.129 159 Beysano lu, a.g.e, s.729

mü terekede öyle aç klanm r:“Hareket-i ekavetkeraneyecür’et iden Ermenilere terk- i silah ile nasihatte bulunulmas Diyarbekir’de hareket-i ekavetkeraneyecür’et iden Ermenilere evvelemirde terk-i silah ile hükümete duhulet eylemeleri z mn nda vasaya icras yla kabul itmedikleri halde üzerlerine kuvve-i askeriye sevkiyle terbiye idilmeleri ifade edilir”

22 Te rin-i Evvel 1311 (3 Kas m 1895) günü Diyarbekir’de Ermeniler taraf ndan ika’ edilen fesad ve uri tedabiri mahalliye ile ref’ olunmak derecesine gelmi iken, baz Ermenilerin Kilise ve hanelerinde tahassun iderekasakir-i nizamiye ve jandarmaya te hir-i silah eylemek gibi harekat-i fesadkeraneleri ile tekrar memleket içinde i ti zuhur idildi i Diyarbekir vilayetinin i ’arat ndan anla larak en yak n mahalden iki tabur nizamiyenin seyr ü ser’i ile Diyarbekir’e yeti dirilmesi z mn nda Dördüncü Orduyu Hümayun Mü iriyeti’ne tebligat icra k nd ve baz vilayet-i ahanede yine bu misüllü Ermeni müfsidleri taraf ndan vuku’a gelen harekat- ba iyaneden (serke lik) izhar- nedametle terk-i silah itmeleri ve kabul itmedikleri halde o makulelerin (tak m) kanun dairesinde jandarma ve asker vas tas yla edidente’dib ve terbiye edilecekleri kendilerine vasait-i münasibe ile takdim olunarak te’siri görülemez ise ka’ide-i askeriyeye tevfikan üzerlerine kuvve-i askeriye sevkiyle emr-i terbiyelerinin icras ”

Dâhiliye Nezareti’nden Diyarbekir vilayetine gönderilen 22 Te rin-i Evvel 1311 (3 Kas m 1895) tarihli telgrafta unlar yaz r: “Diyarbekir’de harekat-

ekavetkeraneyecür’et eden Ermenilere öncelikle terk-i silah ile hükümete dahlet eylemeleri için Yasaya icra edilip, kabul etmedikleri halde üzerlerine kuvve-i askeriye sevkiyle terbiye edilmesi”

22 Te rin-i Evvel 1311 (3 Kas m 1895) tarihinde Seraskeriye’den Diyarbekir vilayetine gönderilen ifreli telgrafta istenilen askerin hemen yeti tirilmesi için Dördüncü Ordu Mü irine tebligat icra edildi i ifade edilmektedir

Sadaret Makam ndan Diyarbekir vilayetine gönderilen 20 Kanun- Evvel 1311 (1 Ocak 1896) tarihli ifreli telgrafta olaylar n ç kmamas için azami dikkat ve hassasiyet gösterilmesi hususu öyle ifade edilmektedir:

“Oraca erbab- fesad n yine bir hadise ika’ naf rsad arad klar haber veriliyor. Bir mahalde uri tekrar edecek olur ise sair yerlere de sirayetle sükun- haz ihlal ve sönmü olan ate ihtilali yeniden i ’al edece i ve bu da düvel-i ecnebiyeninmüdahalat- edidesine vesile olarak hal-i haz r siyaseten pek ziyade u ra aca ve bu babdarehavet ve gaflet iden memurlar n mesuliyet-i edideden kendilerini kurtaramayaca bedihi olma la hal ve zaman n icab ettirdi i ehemmiyet-i fevkalede ile mütenasib suretde müteyakk z ve ihtiyata hükümetle hiçbir suretde zuhur fitne ve fesada meydan

rak lmamas muktezidir. Bu babda icra edilmi olan ve saye-i mükerrereyete hamitatbik-i hareket en ufak bir uygunsuzluk vuku’ bulmamas için maslahaten ve mevki’enzeki tedbire mütevaff k ise hemen ona tevessül edilerek erbab- mefsedat n icra-y mensubat- muz rras na f rsat verilmemesi hususuna derece-yinihayede dikkat ve i’tina olunmas ”160

3. 2. NC ME RUT YET N LANINDA D YARBAKIR

Bu dönemde en aktif olanlar n ba nda Ziya Gökalp gelmektedir. 23 Temmuz 1908 tarihinde II. Me rutiyet'in ilan ile Diyarbak r'da Ziya Gökalp' n önderli inde kutlamalar ve gösteriler yap ld . Ziya Gökalp Diyarbak r’da y llardan beri gizli olarak kurdu u cemiyeti iki gün sonra "Osmanl ttihat ve Terakki Cemiyeti Diyar Bekir ubesi" olarak resmen kurulmu tur.

II. Me rutiyetin lan’ ndan sonra Diyarbak r’da kurulan ttihat ve Terakki Cemiyet Diyarbak r ubesinin ilk kurucular unlard r: Mehmet Ziya (Gökalp), Attarzade Mirikatibizade Ahmet Cemil (Asena), Hakk (Tekiner), Erzurumlu Yüzba Mazhar, Çerçiszade Yusuf (Göksu), La'lizâde Mustafa, Yüzba E ref, Yasinzade evki (Ekinci), Özdemiro lu Kemal akip, Mustafa Âkif (Tütenk), Velibabazâde Veli Necdet (Süngütay), Müftüzâde eref (Ulu ).161

kinci Me rutiyet'in ilk valisi olarak Diyarbak r'a Ferik Süleyman ( evki) Pa a atan r. Valinin göreve ba lamas yla 24 Kas m 1908 tarihinde ttihat ve Terakki Cemiyeti ad na Gökalp bir nutuk haz rlar. Bu nutuk Yüzba Mazhar Efendi taraf ndan halka okunur. Burada Me rutiyetin öncesi ve sonras ile ilgili önemli tespitler bulunmaktad r.

160 Oktay Bozan, Ar iv Belgeleri I nda Diyarbak r Vilayetinde 1895 Ermeni Olaylar , Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yay nlamam Yüksek Lisans Tezi, 2006, Eri im Tarihi: 04.10.2014

Adalet, Müsavat, Uhuvvet gibi temel kavramlar etraf nda demokratik bir yap n ön görüldü ü ve benimsendi i ifade edilebilir. Mesela u ifadeler bunu aç kça göstermektedir:

" imdi bize, bir çoban de il, bir vali, bir baba gönderdiler. Biz de buna mukabil (17 Temmuz Aral k 1908'de aç lacak olan Meclis'e) Meb'uslar, Vekiller gönderece iz. Meb'uslar z Millet Meclis'inde i imize yarar kanunlar yapacaklar; Padi ah z bu kanunlara, memurlar z bu kanunlara, hepimiz bu kanunlara itaat edece iz. Kanunlar yapacak biziz, vekillerimizdir. Kanunlara itaat edecek, en evvel biz olmal z. Evet, itaat edece iz; etmeyenler olursa onlar da zorla itaat ettirece iz. Kanunsuz millet, vicdans z insan gibidir. Kanunla vicdan insanlar , biri d ar dan di er içeriden terbiye eden iki mürebbidir. Valimiz adil, hürriyetperver olursa emrine itaat, icraat na muavenet boynumuzun borcudur. Kanun-i Esasi'ye muhalif harekette bulunursa, i'lay-i hakikate çal mak üzerimize farzd r. Hâlbuki valimizin iyili ine, do rulu una, adaletine, hürriyetperverli ine ümidimiz ve itimad z berkemaldir. Cenab Allah muvaffaku bilhayr buyursun, amin. Ya as n Hürriyet, ya as n Adalet, ya as n Uhuvvet, ya as n, Musavat, ya as n Kanun-i Esasi, ya as n stiklal."162

3.3. BU DÖNEMDE D YARBAKIR'DA BASILAN GAZETELER

II. Me rutiyet’in ilan yla bas n-yay n hayat nda geni özgürlükler getirilmi tir. Devletin hemen her eyaletinde, vilayetinde gazeteler ve dergiler ç kar lmaya ba lanm r. Gerek devlet eliyle gerekse özel müte ebbislerin ç karm oldu u gazete ve dergilerde