• Sonuç bulunamadı

Din ve toplum aras ndaki ili ki göz önünde bulunduruldu unda kar kl bir etkile imin aralar nda oldu u görülür. Tarih boyunca din, toplumsal yap n kimi zaman öznesi kimi zaman da nesnesi olmu tur. Dinin toplum üzerindeki etki derecesi de mekle beraber sürekli olmu tur. Din etkinlik alan geni ledikçe dini gruplar n da etkinlik alan geni lemektedir. Seküler kimli in fert ve toplum zemininde 21.yy. da yayg n olmas na ra men dini grup ve hareketler, içerisinde bulundu umuz yüzy lda da etkindirler.

Dini gruplar meselesi esasen bir dinin hangi toplumsal gruplarda ya ad ve hangi toplumsal gruplar n do una sebebiyet verdi i hususuna ba r. Burada önemli olan nokta din, sosyal gruplar olu turmakta, toplumsal kurumlar içerisine girmekte ve tarihin de imine yönelik bir faktördür.101

nsan birliktelikleri dini temelde gerçekle ti inde burada dini grup veya gruplardan söz edilebilir. Dini faktör bu tür gruplar n ba at özelli i olarak kendisini göstermektedir. Dini faktörü dini davran larla tamamlan r. Bu yüzden kategorizasyon da buna olu ur. Örne in Protestanlar, Katolikler, Anglikanlar, Müslümanlar, Yahudiler vb.102

XIX. ve XX. Yüzy n ba lar nda Diyarbak r ehrinde ba ta slamiyet olmak üzere, H ristiyanl k ve Musevilik dinlerine inanan insanlar ya amaktayd . Diyarbak r Hristiyanlar kendi içerisinde etnik ve mezhep durumu dikkate al narak birkaç ekilde tan mlanm r. XIX. yüzy n ve XX. Yüzy n ba lar nda ehirde ya ayan Hristiyanlar Süryaniler, Nasturiler, Keldaniler, Protestanlar ve Ermeniler eklinde

fland lmaktayd .103

101 Adem Efe, Dini Grupla ma ve Cemaatle me Olgusunun Sosyolojik Aç dan ncelenmesi(Isparta Örne i), Tu ra Matbaas , Isparta 2008, s.31

102 Joseph Fichter, Sosyoloji Nedir, Çev. Nilgün Çelebi, Toplum, Konya 1990, s.70

Tablo 2: 19.yüzy lda Diyarbak r Nüfusu ve Dini Gruplara Göre Da 104 MÜSLÜMANLAR 250.574 ERMEN LER 45.291 RUMLAR 1.437 KATOL K 6.332 SÜRYAN 13.649 PROTESTAN 3.975 YAHUD 1.170

ehir nüfusunun çok önemli bir bölümünü Müslümanlar te kil etmekle beraber; Ermeni, Ermeni Katoli i, Protestan, Rum, Rum katoîi i, Keldanî, Süryanî, Yakubî ve Nasturîler H ristiyan gruplar , Yahudiler ise Musevileri te kil etmekteydi. Diyarbak r' n baz nahiyelerinde çok az say da olmakla birlikte rastlanan Yezidî ve K ptî gibi Gruplara ise bu dönemde rastlanmamaktad r.

Etnik gruplar aras nda y llarca devam eden geleneksel ili kiler, Frans z Devriminin etkisini göstermesi ve milliyetçilik ak mlar n vilayette etkilerini göstermesi ile birlikte, etnik tansiyon yükselmi ve Diyarbak r giderek çe itlili ini yitiren bir kent konumuna dü mü tür. Osmanl devletinin h zla toprak ve nüfus kaybetmesi, kolektif haf zada travmalara neden olmu ve bölünme korkusu devleti idare edenler için sürekli bir endi e kayna olmu tur. Ayr ca Osmanl devletinin y lma süreci ile birlikte bat konsolosluklar bölgede etkisini artt rm ve Osmanl devletinin içi lerine s kça müdahalede bulunmu tur. Öte yandan bat misyonerlerin faaliyetleri, ülkenin bat nda oldu u gibi do usunda huzursuzluklara neden olmu tur. Nitekim 19. Yüzy lda Anadolu’daki misyoner okul say 417’yi bulmu tur. Bir k m az nl k gruplar n Osmanl devletine kar Rusya ve bat ülkelerle beraber hareket etmesi, az nl klara güveni sarsm ve d ar yla ba lant unsurlar olarak alg lamalar na neden olmu tur. Bu durum sonraki süreçte radikal bir k m önlemlerin al nmas ndan dolay baz trajik olaylara neden olmu tur. Özellikle tehcir olay birçok Ermeni’nin ölümüyle sonuçland iddias hala ulusal ve uluslararas arena tart lmaktad r. Benzer bir durum Türkiye Cumhuriyetinin kurulmas ile birlikte nüfus mübadelesinde de görülmü tür.

104 Celal Çay r, “Diyarbak r’da Müslüman ve Gayrimüslimlerin Bir Arada Ya ama Tecrübesi”, Nebiler, Sahabeler, Azizler ve Krallar Kenti Diyarbak r Sempozyumu, Diyarbak r Valili i Kültür Sanat Yay nlar 3, Diyarbak r 2010, Cilt II, s.213

Mübadeleler ile güvenilmeyen unsurlar(Rumlar gibi) ilgili devletlerle anla larak, yerine daha güvenilir unsurlar(balkanlardan gelen Müslüman gruplar gibi)bünyeye dâhil edilmi tir. Dolay yla tehcir ve mübadeleler etnik ve dini çe itlili i azaltm r.105

Ermeniler

Baz Ermeni tarihçileri Ermenilerinin kökenlerini Hz. Nuh peygamberin o lu Yafes’in torunu olan Hayk’a dayand rmaktad rlar. (“Hayk” kelimesi Ermenice babac k demektir. Bunlar tufan olay ndan sular çekildikten sonra A da (Ararat-Masis) üzerine oturan Nuh’un gemisinden ç kan Yafes’in o lu Gomer’in torunu olan 130 ya ndaki Hayk’ n A da ve Aras vadisi boylar na gittiklerini söylemektedirler.106

Ermeni sözcü üne ilk defa MÖ.521 tarihinden kalma Bistun yaz nda rastlanmaktad r. Pers kral I.Darius, an lan yaz nda Ergani Elâz bölgesinde ayaklanan bir kavme ili kin olarak “Armina” ve “Armina’dan bahsedilmektedir. Daha önce ermeni ismi hiçbir belge ve an tta geçmemi tir. Bu nedenle bu kelimenin ranl lar taraf ndan Ermenilere verilmi isimler oldu u san lmaktad r. Ermeniler tarih çizgisi içerisinde de erlendirildi inde, MÖ 521- 344’e kadar Pers hâkimiyetinin, M.Ö 344 ile M.Ö 215’kadar Makedonya imparatorlu unun, M.Ö 215 ile M.Ö 190’a kadar Selefkitlerinin, MÖ 190 ile M.S 220’l y llara kadar Roma imparatorlu unun idaresinde ya am lard r. M.S 220’lerden Yüzy l’ n ba na kadar Sasanilerin, V. Yüzy ldan VII. Yüzy la kadar Bizansl lar n, VII. Yüzy ldan itibaren Araplar n egemenli ine girmi ler, X. Yüzy ldan itibaren Selçuklu Türklerin egemenli i alt na girmi ler. Diyarbak r’daki Ermenilerin kesin olarak bilinmemekle beraber MÖ. IV. yüzy n ba lar nda bu bölgeye bat dan gelip yerle tikleri kabul edilir. 107

Süryaniler

Süryani kelimesinin kökeni hakk nda de ik görü ler mevcuttur. Mor Dionyesius Yakup b. Süleyman ve yazar bilinmeyen anonim Süryani vakayinamesinin müellifine göre Süryani kelimesi bir kral n ismi olan Suros’tan, baz iddialara göre

105 lhan Kaya, “Diyarbak r ve Etnik Çe itlilik”, Tüm Yönleriyle Diyarbak r Sempozyumu, Ditav Yay nlar No:11, Ankara 2010, s.74

106 Talip Atalay, “Diyarbak r’da Ermeniler(1869-1884)”, Nebiler, Sahabeler, Azizler Ve Krallar Kenti Diyarbak r Sempozyumu, Cilt II, Diyarbak r Valili i Kültür Sanat Yay nlar , Diyarbak r 2010, s.284 107 Bozan, a.g.e, s.21-22

Lübnan’ n Sur ehrinden, baz lar nca Yunanl lar n bölgeye hakim olan Asurlular n ülkesi anlam na gelen bu co rafyaya verdikleri Surya’dan gelmektedir.108

Süryaniler aras nda Hristiyanl n yay lmas ve Süryanilerin ya ad bölgelerde Süryani dini liderli inin olu mas Antakya’ya ve havarilerden Petrus’a dayand lmaktad r. Antakya ve sonras nda Urfa’da yay lan Hristiyanl k, Süryani merkezli olarak gerçekle mi tir. IV. Yüzy n ilk çeyre inde Roma’n n resmi dini haline gelen ve bu zamana kadar tek kilise hüviyetince olan Hristiyanl k, Hz. sa’n n ki ili i ve tanr üzerinde ba layan tart malar üzerine de ik gruplara ayr lm r.109

XVII. Yüzy n sonlar nda Süryaniler aras nda meydana gelen ihtilaflardan dolay bir k m Süryanilerin Katolikli i benimsemesinden sonra, Katolik olan Süryaniler kendilerini bunlardan ay rmak için Süryani Kadim tabirini kullanmaya ba lam lard r.110

Tanzimat öncesi dönemde Süryaniler, “Ermeni Milleti” tabiri içinde yer al rken, 1835 y llara gelindi inde Süryaniler iki k sma ayr lm r. Böylece kadim Süryaniler “Yakubi Süryani”, Katolik Süryanileri ise sadece “Süryani diye isimlendirilmi tir.111

Osmanl belgelerinde Süryani kadim kilisesi Yakubi Süryani eklinde isimlendirilmektedir. Katoliklerin ayr bir millet olarak kabul edildi i 1830 y na kadar Katolik Süryaniler Ortodoks ermeni patri ine ba olarak varl sürdürmü tür. Osmanl hâkimiyetinde ya ayan Süryaniler aras nda XIX. Yüzy lda ba layan Protestan misyonerli i sonucunda Süryani kadim ve Süryani Katoliklerin yan s ra “Süryani Protestanlar” ad yla yeni bir cemaat meydana gelmi tir.112

Süryaniler genel olarak devlete ba munis insanlard r. H rs zl k, çapulculuk yapmazlar, çocuklar genelde devlet okullar nda e itim görmektedir. Süryaniler güvenilir insanlard r. Müslümanlarla çok iyi bir dostluk ve arkada klar vard r. Bayramlarda, dü ünlerde, ne eli ve ac günlerde Müslüman kom ular ziyaret eder,

108 Mehmet Çelik, “Süryanilerin Etnik ve Dinsel Kimlikleri”, Nebiler, Sahabeler, Azizler ve Krallar Kenti Diyarbak r Sempozyumu, Diyarbak r Valili i Kültür Sanat Yay nlar 3, Cilt II, Diyarbak r 2010, s.236 109 Beysano lu, a.g.e, s.129

110 Aziz Günel Horepiskopos, Türk Süryaniler Tarihi, Ankara 1970, s.35

111 Ahmet Ta n&Eyüp Tanr verdi&Canan Seyfeli, Süryaniler ve Süryanilik, Cilt I, Orient Yay nlar , Ankara 2005, s.85

tebrik ve taziyelerde bulunurlar.113 Nasturiler

Nasturi veya Nesturîler 1431 y nda toplanan 1. Efes Konsül’ünde aforoz edilen stanbul patri i Nastoryus’a tabi olanlar n mezhebidir.114 Do u Süryanileri olarak da tarif edilmektedirler. Türkiye’nin ran- Irak s rlar nda da k bölgede ya ayan do u Süryanilerin Osmanl hâkimiyetindeki merkezi Hakkâri yak nlar ndaki Kudsani (Koçanis)’t r. Nasturiler, Osmanl n son yar m yüzy nda bölgedeki sava lardan son derece zarar görmü lerdir. Nasturiler Süryanilerin Yakubi koluna ba rlar. Nasturilerin ya ad topraklar XVIII. yüzy n ilk yar ndan itibaren ngiltere, Fransa ve Amerika misyonerlerinin en önemli faaliyet alanlar ndan biri olmu tur. Amerikan misyonerleri 1835’te ilk Nasturî misyonunu Urmiye’de açm lard r. 1841‘de Hakkâri’de de aç lm r. Bedirhan Beyin Nasturiler üzerinde yapt tedip hareketinde çok say da Nasturi hayat kaybetmi tir ve büyük bir ma duriyete u ram lard r.

Kaynaklarda Nasturilerin Osmanl hakimiyetinde patrik de il, murahhassa ile idare edildi i ve Osmanl yönetimine ilk girdikleri y llarda di er Ortodoks olmayan din gruplar gibi Nasturiler de Ermeni milleti kategorisine dahil edilmi lerdir. Mardin Deyruzzafaran merkezli Yakubi Süryanileri kanal yla stanbul Ermeni patri ine ba lanan Nasturilerin ruhani liderleri Osmanl Ermeni kilise hiyera nda patrikten sonra ikinci s rada yer alan murahhassa düzeyinde bulunmaktayd .115

Keldaniler

Keldani, Kalde’li anlam na gelir. Irak’ n Kalde bölgesine mensup olduklar ve bu bölgenin insan anlam nda Keldani denilmi tir. Keldanileri Asurlar içinde sayan tarihçiler oldu u gibi Urartu medeniyeti içinde görenler de vard r. “Do u Hristiyanl ” tan içinde kendilerini ifade ederler. Bu bölgede 2 bin y ll k bir geçmi leri vard r.116

Keldani kelimesinin asl ve manas hakk nda de ik görü ler mevcuttur.

113 Bahaeddin Yediy ld z&Kertsin Tomenendal, Osmanl ’dan Cumhuriyete Diyarbak r, Ankara 2008, Cilt III, s.658

114 Kenan Ziya Ta , Tarih I nda Güneydo u ve Diyarbak r, Berikan Yay nevi, Ankara 2009, s.28 115 Bozan, a.g.e, s.18

116 Muharrem Y ld z, “Günümüzde Diyarbak r Keldanileri”, Nebiler, Sahabeler, Azizler ve Krallar Kenti Diyarbak r Sempozyumu, Cilt II, Diyarbak r Valili i Kültür Sanat Yay nlar 3, Diyarbak r 2010, s.273

Süryanicede Keldani kelimesi, müneccim, astrolog anlam ndad r. Keldaniler, Babil’in yerle ik halk olan, astronomiyle u ra an ve bu alanda birçok geli meye imza atm Asur Babil’lerinin ad olarak kabul edilir.117

Eski ça lar için Mezopotamya’da ya ayan etnik bir kökeni ifade eden Keldani tabiri, XVI. Yüzy ldan sonra mezhebi bir grubu ifade etmek için kullan lm r. Hristiyanl n Mezopotamya’da yay lmas esnas nda bölge halklar içinde birbirileriyle kom u olan ve birbirlerine yak n dil konu an halklar Süryani kilisesi etraf nda birle mi ler ve bundan sonra Süryani olarak an lm lard r. Bu halklardan biri de Keldaniler olmu tur. Baz kaynaklar Keldanileri Asurlar olarak tan mlarken baz lar da onlar Asurlar ile kom u ve onlarla sava an bir kavim olarak nitelemi lerdir. Keldaniler, mezhep ve cemaat olarak do u Süryanilerden ayr larak Katolik hiyerar iyi kabul eden topluluk alarak tan mlanm r. Bunlar Roma’n n otoritesini kabul eden Nasturiler olarak da isimlendirmi lerdir.118

Rumlar (Melkitler)

Melkit kilisesi, 451 Kad köy konsülünde sonraki olu umda hükümdar taraf tutmas nedeniyle Melkit ismini alm r. Melkit kilisesi, VI. Yüzy lda Süryani patrik merkezinden ba ms z bir patri e kavu mu tur. XVIII. Yüzy n ba lar nda ise Ortodoks Melkit ruhanilerin bir k sm Roma’ya ba lanm r. Bu arada Romal anlam nda Rum ismini de alm r. Bundan dolay Melkit kilisesine Rum kilisesi denilmi tir. Osmanl devlet salnamelerinde ise önceleri Rum Katolik patri i eklinde isimlendirilirken daha sonra Rum Melkit patri i ad kullanmaya ba lam r. Kudüs, skenderiye ve Antakya illerinde yo un olarak ya ayan Melkitler, 1830 tarihinde Katoliklerin ayr bir millet kabul edilmesi üzerine, di er Katolikler gibi stanbul merkezli Katolik patri ine ba lanm r.119

Protestanlar

XIX yüzy l ba lar nda ngiliz ve Amerikan Protestan misyonerleri Osmanl topraklar na geldiler. Özellikle Amerika misyonerleri çok sistemli bir ekilde

117 Bozan, a.g.e, s.19

118 Bozan, a.g.e, s.19 119 Bozan, a.g.e, s.20

çal lar. Amerika misyonerleri di er devlet misyonerleri ile k yas edilemeyecek kadar ba ar olmu lar. Bunun nedeni faaliyetlerinin sadece dini propagandadan ibaret olmamas , yoksullara yard m etmek, dispanser ve meslek okullar açmak hususunda mezhep fark gözetmemeleridir. E itimden sa a her alanda yap lan bu çal malar, stanbul merkez olmak üzere Osmanl hâkimiyetindeki birçok bölgeyi kapsamaktayd . Faaliyetler hem Müslümanlar hem de di er dini cemaatler üzerinde gerçekle tirilmekteydi. Fakat bu faaliyetler daha çok Ermeniler aras nda kar k bulmu ve bir Ermeni protestan cemaati olu mu tur. Osmanl devleti ilk önce Protestanlar ayr bir cemaat olarak kabul etmemi se de Amerika ve ngiltere gibi devletlerin bask yla 1847 tarihinde Protestan Ermenileri ayr bir cemaat olarak kabul etmek zorunda kalm r.120

Yahudiler

Anadolu’da Yahudi varl n izleri M.Ö. VI. Yüzy la kadar gider. Güneydo u da ya am olan Yahudilerin atalar Hz. Süleyman’ n ölümünden sonra güneyde Yehuda ve kuzeyde srail olarak ikiye bölünmü olan krall klar ndan srail krall na ait Samiriye ehrinde tehcir edilmi olan Yahudilerdir. Bu iki grup ilk önce Asur diyar na, daha sonra da Kürdistan’a yerle en ilk Yahudiler olmu lar. Bu bölgede ya am olan Yahudilerin Aramice konu malar ve konu mu olduklar Aramicenin Talmud’u derlemi olanlar n kulland klar Aramice ile a yukar ayn olmas bu yerle imcilerin Samiriye’den kovulanlar n soyundan geldiklerinin bir di er kan r.121

Bunlara daha sonra Yahudi krall ndaki Yahudiler de eklenmi tir. Haham David’in 1827 y nda saptad verilere göre Diyarbak r merkezde, 40 aile ve iki sinagog bulunmaktad r. 1835 tarihinde Diyarbak r,8000 hanelik bir vilayet olup bu evlerin ellisi Yahudilere aitti.122

emsiler

Ermeni kaynaklar nda emsilerin Arevorti olarak isimlendirildi i ve Ermeniler

120 Bozan, a.g.e, s.20 121 Bozan, a.g,e, s.12

122 M.Hadi Tezokur, “Diyarbak r Yahudileri”, Nebiler, Sahabeler, Azizler Ve Krallar Kenti Diyarbak r Sempozyumu, Diyarbak r Valili i Kültür Sanat Yay nlar 3, Diyarbak r 2010, s.247

aras nda bulunan Pavlikyan ve Tondorakyan isimli topluluklar n bir devam oldu u belirtilmektedir. Ermenilerden daha eski bir tarihe kadar giden bu toplulu un, Mezopotamya’da bulunan eski inançlar n de ime u ramas yla ortaya ç kt ve güne e tapanlar olarak isimlendirildikleri iddias vard r. Ayr ca emsilerin eski yunan ve

ran dinlerinin çe itli de iklere u ramas yla Ermeniler aras nda Arevortik (güne : arek veya arev) ad alt nda bir tarikat olarak ortaya ç kt ve devam etti i eklinde yorumlar bulunmaktad r.

1540 y Diyarbak r Tahrir Defterinde 148 nefer, 94 hane emsi bulundu u bilgisi yer verilmektedir. emsiler genelde ehrin d mahallelerinde ve köylerde ikamet ediyorlard r. Kendilerine ait bir mabetleri yoktur. badet günleri cumartesidir. ehir

nda gözden rak, gizlice yeralt na bir iki basamakla inilen mekânlarda belirli zamanlarda toplan p ibadet etmektedirler. Kendilerinin çok gizlerler. Bundan dolay kendileri hakk nda bilgi edinmek çok zordur. emsiler cenazelerini gömerken yan na baston, alt n, ekmek ve arap koyarlar. Dürziler gibi danay kutsal saymaktad rlar. Arapça konu maktad rlar. sa’y güne le aynile mekte, kavak a ac ve zambak a ac na inanmaktad rlar.123