• Sonuç bulunamadı

1.10. EH R SOSYOLOJ

1.10.3. ehirlerin Tarihsel Geli imi

Bir yere yerle me, insan n özgün özelliklerinden biridir. Kent basit bir yerle im yeri de ildir. Bir eyleri içinde bar nd racak ve ona hayat verecek, insanlar ve kurumlar cezbetmesi gerekir. Baz sosyologlar n ehri tan mlarken m knat s sözcü ünü kullanmas n gerekçesi budur. Begel, baz uzmanlardan taraf ndan ortaya at lan, ilk kentlerin ilkel birer köy oldu unu ve sonra yava yava kentsel merkeze dönü tükleri iddias kabul etmez. S rf nüfus art yla kente dönü mü neolitik bir köy bulundu una dair kan t da yoktur. Yaln z ilkel ça larda k rsal topluluklar k tl da olsa bir geli me göstermi lerdir.60

lk ehirsel merkezin, bir pazar yeri de il, tanr lara ve do al güçlere tap lan törensel bir bölge oldu u görü ü yayg nd r. lk kentlerin ideolojilere dayal yarat lar oldu u görü ü a r bas yor. Eski Mezopotamya kentleri, genel görünü leri itibariyle

58 Ensar Y lmaz&Salih Çiftçi, Kentlerin Ortaya Ç ve Sosyo-Politik Aç dan Türkiye’de Kentle me Dönemleri, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Bart n Üniversitesi BF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, s.254, Eri im Tarihi:08.10.2013

59 Kartal, a.g.e, s.5

60 Begel E. Ernest, “Kentlerin Do u”, Çev. Özden Ar kan, Üç Ayl k Dü ünce Dergisi, S.8, stanbul 1997, s.7, aktaran: Y lmaz, Çiftçi, a.g.m, s.256

etraf surlarla çevriliydi. Eni iki buçuk metreyi geçmeyen dar sokaklar , iki ya da üç katl evleri, damlar , iç avlular yla ve Müslüman kentlere tepeden bakan cami minaresi gibi tüm ehre hâkim olan bir kent görünümündeydi. Etraf surlarla çevrili, geni alana sahip tap nak bölgesinin ard nda, daha küçük ibadethanelerin ve tap naklar n ev sakinlerine hizmet sundu u, irili ufakl ama birbiriyle adeta iç içe geçmi bir dizi mahalle uzan yordu. Eski Mezopotamya’da her yurtta , bir tap na a ve tap na n tanr na aitti ve onun için çal yordu. Firavunlar döneminin M r’ nda kentler, nüfusun büyük bir bölümünü bar nd rmaktayd . A M r diye tabir edilen Nil’in kuzeyinde kentler birbirinden ba ms zd . Yurtta lar serfli in k tlamalar ndan azade olan, istedi i gibi seyahat edebilen, özel i ler yapabilen, kendi kendine az çok yönetebilen birimlerdi. Bu durum Bat Roma mparatorlu unun çökü ünden sonra, Ortaça Avrupa’s ndakine benzer bir merkezi denetimden uzakla ma ve bir ba ms z kent yönetimi sürecine benzemektedir. Bu dönemde kenti belirleyen de er politiktir.61

Antik kentin temel özelli i ise, etraf ndaki k rsal kesim için ekonomik, hukuki ve kültürel bir merkez olu turmas r. Bu dönemde kentlerin olu umunda daima bir din merasimi söz konusu olmu tur. Yunan sitelerinin bugünkü devlet dedi imiz kurulu a yak n bir yap ya sahip oldu u söylenir. Yaln z, bugünkü kentlere ve devletlere nazaran çok daha küçük yerle im yerleriydi. Antik dönemde Site; sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri birli i ayr , ba ms z hukuki ve siyasi düzene sahip bir yerle im alan yd . Tarihi kronolojide Helenistik dönem olarak adland lan bu dönemin sonunda Polis, özelli ini ve önemini kaybetmeye ba lam ve milattan önce birinci yüzy ldan itibaren Roma Kentleri, kentsel geli im sürecinde dikkat çekmeye ba lam lar.62

Ortaça kentlerini ortaya ç karan nedenlerin ba nda ise ticaretin geli mesi gelir. Özellikle onuncu yüzy ldan itibaren Avrupa’da ticaretin canland görülür. Ticari büyümenin en önemli sonuçlar ndan biri kente göçün artmas ve kent nüfusunun artmas r. Ticaretin geli mesi ile beraber limanlar ba ta olmak üzere yol kav aklar , nehir a zlar ve di er elveri li yerlerde ehirler olu maya ve var olanlar büyümeye ba lar. Ticaret için uzun yolculuklara ç kan tüccarlar, bu seyahatleri s ras nda

nd klar dinsel ve kale kentlerinin etraf nda kurulan yeni yerle im yerlerinde

61 Y lmaz Çiftçi, a.g.m, s.256

62 Y lmaz Çiftçi, a.g.m, s.257, ayr ca bak. Fikret Maz , “Antik Ça da Dü üncenin Kentsel Mekâna Yans mas ”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt V, S.10, 2008, s.34

konaklam lar ve buralar k sa süre içinde çekim merkezi haline getirerek zengin bir kente dönü türmü lerdir. Ortaça ehirlerinin olu umunda, rahiplerin ve soylular n yan nda, toplumsal ve siyasal ya amda etkinli i olan yeni bir s n yarat lmas nda da ticari hayat n, kentlerin geli imine yapt katk göz ard edilemeyecek kadar büyüktür. Düzenli ve yasal olarak korunan ticaretin yayg nla mas yla birlikte on yedinci yüzy ldan sonra Düzenli ve yasal olarak korunan ticaretin yayg nla mas yla birlikte on yedinci yüzy ldan sonra a kentle me ba lad . Kentler yatay olarak de il dikey olarak büyüdü. Özellikle on yedinci yüzy ldan sonra bu uygulama evrenselle ti. Çok katl evlerin sistemli in as ba lad . Kentlerde, bazen sekiz, on katl , hatta daha yüksek binalar yap ld . Mekân konusundaki bu rekabetin yaratt bask kentlerde toprak de erinin artmas na neden oldu. Yine bu dönemde yaya yollar n, yo un trafik anayollar yla ayr lmas gündeme geldi. Çünkü kentin en önemli simgesi ve temel unsuru haline gelen bulvar, kentin cazibe noktas oldu. Bundan sonraki dönemde, on dokuzuncu yüzy lda, icatlar ve sanayile menin bask yla beraber, bu yeni güç kendisiyle birlikte kenti de büyüttü. Üretim araçlar n farkl la mas ve buna ba olarak uzmanla abilen bir grubun do mas , makinelerin geli mesi beraberinde küçük zanaatlar n sonunu getirerek üretimi fabrikalara ta .63

ehirle menin gerçek manada anlam kazand , kentle menin son biçimini ald dönem Sanayi Devrimiyle ba lad . Sanayi öncesi dönemde ticaret, ehrin büyümesinde yava seyreden bir süreç oldu. Çünkü daha önceki ça da kent hem yap ndan hem de geleneklerinden kaynaklanan bir dirençle kar la . Ancak sanayile meyle birlikte ehir için geçerli olan baz de erler ve ahlaki anlay lar da de meye ba lad . Sanayi devrimi ile birlikte ehirle me en önemli demokratik ve toplumsal hareketlilik oda olmaya ba lam ve toplum yap lar ehir a rl na do ru kaymaya ba lam r.64