• Sonuç bulunamadı

İbn Rüşd (595/1198)'ün "Bidayetü'l-Müctehid" adlı eserlerinde İmam Şafii'ye ait görüşlerin tahkiki

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbn Rüşd (595/1198)'ün "Bidayetü'l-Müctehid" adlı eserlerinde İmam Şafii'ye ait görüşlerin tahkiki"

Copied!
176
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI İSLAM HUKUKU BİLİM DALI

İ

BN RÜŞD(595/1198)’ÜN “BİDAYETÜ’L-MÜCTEHİD” ADLI

ESERLERİNDE İMAM ŞAFİİ’YE AİT GÖRÜŞLERİN

TAHKİKİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Orhan ÇEKER

Hazırlayan Yasemin NAR

(2)
(3)

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...i ÖNSÖZ ... v KISALTMALAR...vii GİRİŞ ... 1 A- İBN RÜŞD ... 1 1. Hayatı ... 1 2- Hocaları ... 3 3- Öğrencileri... 4 4- İlmî Yönü ... 4

5- Yaşadığı Dönemin Şartları ... 5

6- Eserleri ... 6

B- BİDÂYETÜ’L-MÜCTEHİD VE NİHÂYETÜ’L-MUKTESİD... 10

1- Eserin Adı ve Yazım Tarihi... 10

2- Eserin İçeriği ... 12

3- Eserin Metodu ve Türü ... 15

4- Eserin Kaynakları ... 17

5. Bidâyetü’l-Müctehid’in Fıkıh Alanındaki Önemi ... 19

C.TEZİN ÇALIŞMA METODU... 20

İBÂDÂT... 22

A- ABDEST ... 22

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 22

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 26

B- GUSÜL... 26

C- TEYEMMÜM... 29

D- NECASETTEN TEMİZLENME KİTABI ... 30

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 30

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 31

E- NAMAZ... 32

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 32

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 45

F- CENAZE AHKÂMI ... 46

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 46

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 48

6- ZEKÂT ... 48

H- FITIR ZEKÂTI... 53

(4)

J- İ’TİKÂF... 56

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 56

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 57

K- HAC ... 57

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 57

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 66

L- CİHÂD ... 67

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 67

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 69

M- YEMİN ... 70 N- NEZİR... 72 O- KURBAN ... 73 Ö- ZEBÂİH ... 74 P- SAYD ... 75 R- AKÎKA ... 76 S- YİYECEKLER VE İÇECEKLER... 76 MÜNÂKEHÂT-MÜFÂRAKÂT... 78 A- NİKAH... 78

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 78

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 85

B- TALAK ... 86

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 86

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 91

C- ÎLÂ ... 91 D- ZIHÂR ... 92 E- LİÂN ... 94 F- İHDÂD ... 96 MUÂMELÂT ... 97 A- BÜYU’ ... 97

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 97

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 106

B- SARF... 106

C- SELEM... 108

Ç- HIYÂR ... 109

D- MÜRÂBAHA... 110

(5)

F- İCÂRE ... 111

G- KIRÂD ... 114

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 114

2. Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 117

Ğ- MÜSÂKAT ... 117

H- ŞİRKET... 119

I- ŞÜF’A... 120

1. Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 120

2. Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 122

İ- KISMET ... 122 J- REHİN... 122 K- HACR... 125 L- TEFLİS ... 125 M- SULH... 126 N- KEFÂLE – HAVÂLE... 126 O- VEKÂLET ... 127 Ö- LUKATA ... 128

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 128

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 130

P- VEDÎA... 130 R- ÂRİYET ... 131 S- GASB... 131 Ş- HİBE... 133 T- VESÂYÂ ... 134 U- FERÂİZ... 135

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 135

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 138

Ü- ITK... 138 V- KİTÂBET... 139 Y- TEDBÎR ... 142 Z- ÜMMÜ’L-VELED... 143 UKÛBAT ... 144 A- KISÂS... 144 B- YARALAMA ... 146 C- DİYÂT ... 147

(6)

1. Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 147

2. Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 150

C- KASÂME ... 151

E- ZİNA ... 152

F- KAZİF... 153

G- ŞÜRBÜ’L-HAMR ... 153

H- SİRKAT ... 154

1. Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 154

2. Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 155

İ- HIRÂBE ... 156

J- AKDİYE... 156

1. Müellifin İsabet Ettiği Görüşler... 156

2. Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler... 159

SONUÇ ... 160

(7)

ÖNSÖZ

Geçmişten günümüze kadar İslam hukuku alanında birçok değerli çalışma yapılmış ve İslam Hukuku zengin bir literatüre sahip olmuştur. Bu çalışmalardan kimi İslam Hukuku’nun usulünü aydınlatmış teknik alanda yol gösterici olmuştur. Kimi çalışmalar İslâm hukukunun uygulaması yahut meyvesi diyebileceğimiz fürû’ anlamındadır. Bunlardan kimi eserler Hanefî Fıkhına dair derinlemesine yahut muhtasar olarak bilgi verir niteliktedir. Kimi eserler Şâfiî Fıkhını, kimi eserler Mâlikî Fıkhını, kimi eserler Hanbelî Fıkhını, kimi eserler Zahirî Fıkhını aydınlatmış, müntesiblerine yol göstermiştir. Kimi eserler ise tek bir mezhebi anlatmakla yetinmeyip belli başlı mezhebleri ve delillerini ve bu mezheblerin birbirleri arasındaki ihtilafları incelemiş ve aydınlatmıştır. Hilaf kitapları olarak adlandırılan bu kitaplar mezhebler arası mukayeseli hukuk kitaplarıdır.

Tezimizin inceleme konusunu oluşturan Bidâyetü’l-Müctehid’de Hanefî, Şâfiî, Mâlikî, Zâhirî mezhebleri ile yer yer de Hanbelî Mezhebi ve Evzaî, Sevrî gibi kişilerin görüşleri, dayandıkları nasları ve mukayeseli bir tarzda görüş farklılıklarını ortaya koyması ile bir mukayeseli İslâm Hukuku eseridir.

Mukayeseli İslam Hukuku kitapları gerek geniş bir yelpazeye sahip olması, incelenen alanın ve görüşün çokluğu nedeniyle gerekse müellifin kendi mezhebi ile diğer mezhebleri kıyaslarken mezhebî taassubtan kurtulamaması, başka bir deyimle objektif olamaması nedeniyle diğer mezheplerin görüşlerini verirken hataya düşmesine neden olmuştur. Bunun yanısıra müellifin diğer mezheblerin kitaplarına ulaşamaması yahut aldığı kaynaktaki görüşün ana kaynaklardaki görüşlere uygun olmayıp hatalı olması ve böylece kendi kitabında da hatalı olarak ele almasına sebep olmuştur.

Mezhepler arası ıstılah farklılıklarının yanlış değerlendirilmesi, müftâbih görüşün bilinememesi ve zayıf olan görüşün, müftâbih olan görüş olarak yansıtılması da böyle değerlendirilebilir.

Bizim çalışmamız da böyle bir kaygının neticesinde İbn Rüşd’ün Bidâyetü’l-Müctehid adlı eserindeki Şafiî mezhebine dair görüşlerin tahkikini yapmak gayesini taşımaktadır.

(8)

Çalışmamız bir giriş ve dört ana bölümden, bir de sonuçtan oluşmaktadır. Giriş, iki kısımdan müteşekkil olup, birini kısımda İbn Rüşd’ün hayatı, ilmi şahsiyeti, yaşadığı çevre, ortaya koyduğu eserler incelenmiştir. İkinci kısımda ise Bidâyetü’l-Müctehid adlı eserin içeriği, yöntemi, kaynakları hakkında bilgi verilmiştir.

Birinci bölümde İmam Şâfiî’nin İbâdât’a dair görüşleri tahkik edilmiştir. İkinci bölümde ise nikah, talak, iddet, îlâ, zıhâr gibi Münâkehât ve Müfârakâta dair görüşlerin tahkiki yapılmıştır. Üçüncü bölümde Muamelata dair görüşlerin tahkiki yapılmıştır. Dördüncü bölümde ise Ukûbata dair görüşlerin tahkiki yapılmıştır.

Metod olarak önce İbn Rüşd’ün İmam Şâfiî’ye atfettiği görüş tırnak içerisinde verilmiş ve daha sonra bu görüşün Şâfiî kaynaklardaki durumu verilmiştir. Eğer görüş doğruysa “.” denilmiştir. Eğer görüş doğru olmakla birlikte eksikse mesela İmam Şâfiî’nin o meselede iki kavli olup da bunlardan sadece biri verilmişse tarafımızdan diğer görüşü de verilmiştir. Eğer görüş hatalı ise “Bu görüş hatalıdır” denilmiştir. Ve İmam Şâfiî’nin o meseledeki doğru olan görüşü verilmiştir.

İsabetli olan görüşler, önce verilmekte olup eğer hatalı görüş varsa o ana başlığın en sonunda verilmektedir. Mesela abdesti ele alırsak önce abdestle ilgili İbn Rüşd’ün İmam Şâfiî’ye dair isabetli olarak naklettiği görüşler ve daha sonra da İmam Şâfiî’ye dair hatalı naklettiği görüşler verilmiştir.

Hiçbir çalışma, eksiklikten ve hatadan münezzeh değildir. Bizim de çalışmamızda gözümüzden kaçan bir görüş olmuş olabilir. İbn Rüşd gibi değerli bir âlime hata yapmış yaftası yapıştırmamak için hatalı gördüğümüz görüşler farklı Şâfiî kaynaklardan teyid edilmiş ve İmam Şâfiî’nin bir başka kavli olup olmadığına dikkat edilmiştir.

Bu çalışmam esnasında benden hiçbir ilgi, emek ve desteği esirgemeyen ve bana yön veren değerli hocam Orhan Çeker’e teşekkürlerimi sunuyorum.

(9)

KISALTMALAR

age : Adı geçen eser agm : Adı geçen metin as : Aleyhisselam b : Bin

bkz : Bakınız

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi h : Hicrî

hz : Hazreti m : Mîlâdî

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı ra : Radıyallahu anh

Sas : Sallallahu Aleyhi Vesellem thk : Tahkik

trc : Tercüme ts : Tarihsiz v : Vefat

(10)

GİRİŞ A- İBN RÜŞD

1. Hayatı

İbn Rüşd, Murâbıt yönetiminin son yıllarında Endülüs’ün Kurtuba şehrinde 520/1126 yılında dünyaya gelmiştir. Tam ismi Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed el Kurtubî’dir. Künye olarak Kâdî Ebû’l-Velîd künyesiyle meşhurdur. Dedesi Muhammed b. Ahmed b. Rüşd (v. 520/1126) ile karıştırılmaması için torun anlamına gelen el-Hafîd lakabı ile tanınır.1 Batı âleminde ise “Averroes” diye bilinir. Ayrıca Aristo’nun eserlerini şerh etmesinden ötürü Şârih olarak da ün salmıştır. 2

Ailesi, Endülüsün seçkin ve asil ailelerindendir. Dedesi Kâdî Ebu’l-Velid Muhammed b. Rüşd ,Mâlikî fukahasının büyüklerindendir. Murâbıt yönetimi zamanında baş kadılık yapmıştır. Aynı zamanda imamlık görevinin yanı sıra aile içinde bir gelenek halini alan eğitim ve öğretim etkinliğini de sürdürmüştür. Yetiştirmiş olduğu birçok öğrencisi bulunmakta olup bunların başında oğlu ya da torun İbn Rüşd’ün babası Kâsım Ahmed gelmektedir. Bunun yanısıra Kâdî İyâz, İbn Beşküvâl, Ebu’l-Hasan, İbnü’l-Vezzân, Ebû Bekir Abdülaziz b. Halif el-Esedi, Kurtuba’da başkadılık (kâdi’l-cemâa) görevinde bulunan Ebu Mervân Abdülmelik b. Meserre b. Halif, Hasan b. Abdurrahman b. Kâsım b. Hânî el-Lahmî, Ebû Cafer Ahmed b. Abdülmelik, İbrahim b. Halef b. Muhammed b. Habib el-Kureyşî el-Âmirî, Ebü’l Velîd Muhammed b. Abdullah el-Kurtubî gibi isimler zikredilir.3

Dede İbn Rüşd, doğduğu ve ilim tahsilini yaptığı Kurtuba’da torunu İbn Rüşd’ün doğumundan birkaç ay sonra 520/1126 yılında vefat etmiştir.4

Baba İbn Rüşd, Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Ahmed Ebü’l-Kâsım da (v. 563/1167) kendi döneminde baş kadılık görevinde bulunmuş hukuk bilginlilerindendir. Eğitimini başta babası İbn Rüşd el-Ced’den ve yaşadığı dönemin önde gelen ilim adamları olan Ebû Muhammed b. İtâb, Ebu Abdullah b. Ferec, Ebû Ali el-Gassanî ve Ebû Ali es-Sadefî gibi isimlerden almıştır. Baba İbn Rüşd de aile geleneği olan eğitim

1 Kılıç, Muharrem, İbn Rüşd’ün Hukuk Düşüncesi, 54-55. 2 Karlığa, H. Bekir, “İbn Rüşd”, DİA, 20/257.

3 Kılıç, Muharrem, age, 56-57; Bardakoğlu, Ali, “İbn Rüşd”, DİA, 20/254. 4 Kılıç, Muharrem, age, 57; Bardakoğlu, Ali, agm, DİA, 20/254.

(11)

ve öğretim etkinliğini birçok öğrenci okutarak ya da ilim adamı yetiştirerek devam ettirmiştir. Ders vermiş olduğu isimlerin başında oğlu İbn Rüşd el-Hafîd gelmektedir. Ayrıca Ebu’l-Kâsım İbn Bakî, Ebul-Kâsım Ahmed b. Yusuf, Ebû Cafer Ahmed b. Abdülmelik gibi hukuk bilginlerini yetiştirmiştir.5

İbn Rüşd’ün aile geleneğini sürdürerek kadılık görevinde bulunması O’nun İbn Tufeyl (v. 1185) tarafından Muvahhidî emirî Ebû Yakub Yusuf b. Abdülmümin’e takdim edilmesi ile gerçekleşmiştir. Bu görüşmenin ardından ilk olarak İbn Rüşd, İşbiliyye (Sevilla) kadılığına tayin (565/1169) edilmiştir.6

İbn Rüşd kadılık görevi ile birlikte, emirin talebi doğrultusunda Aristo’nun eserlerini şerh etme görevine de başlamıştır. Ancak kadılık görevinin getirdiği yoğun iş yükü ve kaynak sıkıntısı nedeniyle İşbiliyye’deki görevi kısa sürmüştür. Daha sonra 567/1171 yılında Kurtuba baş kadılığına getirilmiştir.7

Halife Ebû Yakup Yusuf 578/1182 yılında İbn Rüşd’ü, İbn Tufeyl’in yerine sarayda özel doktoru olarak görev yapması için Marakeş’e davet etmiştir. Emir Ebû Yakub’un ölümünden (580/1184) sonra tahta geçen oğul Ebû Yusuf Yakup el-Mansûr da onu saray hekimi olarak görevlendirmiştir.8

Ancak muvahhidi yöneticilerinin İbn Rüşd’e olan ilgi ve saygıları (591/1194) yılından itibaren yerini sonu sürgünle (592/1195) sonuçlanan bir anlaşmazlığa ve husumete bırakmıştır. Halife Ebû Yûsuf Yakub el-Mansur ile aralarında ortaya çıkan bu husumetin gerekçeleri konusunda tarihi kaynaklarda farklı rivayetler söz konusudur. Merrâkuşî’ye göre bu sürgünün gerçek nedeni Aristo’nun Kitâbû’l-Hayevân adlı eserine yazmış olduğu şerhte zürafanın özelikleri, yaşadığı bölgeler ve benzeri konuları ele alırken İbn Rüşd’ün, ben bu hayvanı Berberî hükümdarın yanında gördüm, ifadesine yer vermesidir. Bunun üzerine halife Mansur bunu saygısızlık olarak değerlendirmiş ve ona karşı tavır almıştır. Diğer bir rivayete göre ise İbn Rüşd, yazmış olduğu şerhlerin birinde Venüsün tanrı olduğunu söylemesidir. Bunun üzerine fıkıh bilginleri ve halife buna tepki göstermiştir. İbn Ebî Usaybia’nın eserlerinde naklettiği rivayet ise şöyledir:

5 Kılıç, Muharrem, age, 57.

6 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid (giriş kısmı), 1/6; Kılıç, Muharrem, age, 58; Karlığa, H. Bekir, “İbn

Rüşd”, DİA, 20/257.

7 İbn Rüşd, age, 1/6; Karlığa, H. Bekir, agm, DİA, 20/257. 8 İbn Rüşd, age, 1/6; Karlığa, H. Bekir, agm, DİA, 20/258.

(12)

Dönemin İspanyol emirlerinden olan VIII. Alfonso ile yapılacak savaş nedeniyle Kurtuba’da bulunan Halife Mansur’un İbn Rüşd’e damadı olan Ebû Muhammed Abdülvâhid’den daha fazla ilgi göstermesi ve İbn Rüşd’ün kendisine yönelen bu ilgiyi önemsemez bir tavır içinde olmasının muhaliflerince halifeye iletilmesi neticesinde sürgüne gönderilmiştir. Görüldüğü üzre bu sürgünün nedenleri konusunda farklı rivayetler vardır. Ancak İbn Rüşd’ün filozof kimliğinin böyle bir cezaya çarptırılmasının temel nedeni oluşturduğu ifade edilebilir.9

İbn Rüşd’ü Halife Ebu Yusuf el-Mansur, iade-i itibarda bulunarak tekrar yanına Marakeş’e davet eder, bu daveti kabul eden filozof Marakeş’e gider. Ancak kısa bir süre sonra 9 Safer 595/1198’de Marakeş’te vefat eder. Cenazesi önce Marakeş’te defnedilir, üç ay sonra da cenazesi doğduğu şehir olan Kurtuba’ya getirilip, orada aile kabristanlığına defnedilmiştir.10

2- Hocaları

İbn Rüşd’ün kendisinden fıkıh eğitimi aldığı hocalarının başında, babası Ebu’l-Kasım gelmektedir.11 Bunun yanı sıra İbn Rüşd, Ebu’l-Kasım Halef b. Abdülmelik İbn Beşküvâl (v. 578/1182)12, Ebû Mervân Abdülmelik b. Meserre b. Ferec el-Yahsubî (v. 552/1157), Ebu Bekir b. Semhûn, Ebu Cafer Ahmed b. Muhammed, Muhammed b. Ali b. Ömer b. Muhammed et-Teymî Mâzeri (v. 536/1141)’den ve Ebû Abdullah el-Mâzeri ona icazet vermişlerdir.13

Felsefe ve aklî ilimler alanında, Ebû Mervan Abdülmelik b. Muhammed b. Cüryül el-Belensî’den tıp ve matematik eğitimi almıştır. Yine Ebu Cafer b. Harun et-Tercâlî’den tıp ve felsefe eğitimi görmüştür. Yine Ebû Mervân b. Hazbûl’dan da tıp eğitimi almıştır.14

9 Kılıç, Muharrem, age, 59-60; Karlığa, H. Bekir, agm, DİA, 20/258.

10 İbn Rüşd, age, 1/7; Kılıç, Miharrem, age, 60; Karlığa, H.Bekir, agm., DİA, 20/258. 11 Kılıç, Muharrem, age, 61.

12 İbn Beşküval hakkında bilgi için bkz. Özkuyumcu, Nadir, “İbn Beşküvâl”, DİA 19/377-378. 13 Kılıç Muharrem, age, 62; Karlığa, H.Bekir, agm., DİA 20/257.

(13)

3- Öğrencileri

Öğrencilerinin başında yetiştirdiği iki oğlu gelmektedir. Bunlardan Ebû Muhammed Abdullah tıp eğitimi almışken, diğer oğlu Ebu’l-Kasım Ahmed ise kadılık görevi yapan bir hukukçu olarak yetişmiştir. Bunun yanı sıra Ebû Muhammed Abdullah b. Havtullah el-Ensârî, Ebu’l-Hasan Sehl b. Melik, Ebu’r-Rebî b. Salim İbn Rüşd’ün öğrencileri arasında yer alırlar. Yine öğrencileri arasında Nedrûme’de doğmuş olan Ebu Abdullah Muhammed b. Sahnun ile Kurutbalı Ebu Cafer Ahmed b. Sabık tabib olarak görev yapmaktaydılar.15

4- İlmî Yönü

Küçük yaşlardan itibaren sürekli bir biçimde eğitim ve öğretim etkinliği içinde bulunarak ilimle meşgul olan İbn Rüşd’ün, Kurtubalı seçkin bir ailenin üyesi olarak yetişmesi doğal olarak onun her şeyden önce iyi bir hukuk eğitimi almış olmasına imkan tanımıştır. İmam Malik’in Muvatta’ını ezberleyip babasına arz ettiği ifade edilir. İlmi birikimi açısından İbn Rüşd’ün öncelikle geleneksel dini ilimler alanında gerekli eğitimi almanın yanı sıra aklî ilimler alanında da iyi bir eğitim aldığı görülmektedir. Onun hem bir filozof hem de bir hukuk bilgini ve yargıç olarak ün salmasına imkan sağlayacak derecede bu iki alanda büyük bir ilmi birikime sahip olduğunu görmekteyiz.16

İbn Rüşd’ün dini ilimler alanında almış olduğu temel eğitimin başlıca disiplinlerini, fıkıh, fıkıh usulü ve kelam ilmi oluşturmaktadır. Onun hukuk alanındaki bu birikimi baş kadılık görevine atanmasına da vesile olmuştur.17

İbn Rüşd tıp alanında görüşlerine başvurulan bir kişi olmuştur. Tıp alanında oldukça iyi bir eğitim alan İbn Rüşd el-Külliyât fi’t-Tıb adlı eseri kaleme almıştır. İnsan anatomisinden halk salığına kadar tıp alanında birçok konuyu ele aldığı eseri kendi döneminde ve bütün Ortaçağ boyunca başvurulan klasik bir metin olmuştur.18

15 İbn Rüşd, age, 1/7; Kılıç, Muharrem, age, 63; Karlığa, H.Bekir, agm., DİA 20/258. 16 Kılıç, muharrem, age, 61,63.

17 Kılıç Muharrem, age, 65.

(14)

İbn Rüşd felsefe alanında öncü bir isim sayılmıştır. Felsefi alanda onun en büyük özelliği Aristo’nun eserlerini, tercümeler vasıtasıyla ince bir kavrayış gücüyle mükemmel bir şekilde anlayıp şerhetmesi, böylece özellikle batıda İslam Felsefesinin en büyük temsilcisin olarak tanınması ve şârih-i A’zam diye unvan almış olmasıdır.19

5- Yaşadığı Dönemin Şartları

İbn Rüşd’ün yaşadığı hicri 6., asırda Endülüs’te Murâbıtîn hanedanını devirerek iktidardan düşüren Fas, Cezayir ve İspanya’nın bir kısmında iktidarı ele geçiren Muvahhidîn sülalesi hâkimdi.20

Murabıtlar döneminde Mâlikîlik Berberî kökenli kabilelere yeni bir siyasi, sosyal ve dini birlik imkânı sunmuş ve onlar için gerçekte kabile ve ülke yurtseverliğinin bir ifade biçimi olmuştur. Murabıtlar döneminde Mâlikî ekolün gelişimine etki eden temel etken, bu devletin Mâlikî Fıkhı ve seyri açısından önemli bir evredir. Murabıtlar dönemi teknik anlamda Mâlikî mezhebinin kanunlaştırıldığı dönem olmuştur.21

Endülüs Mâlikî hukuk geleneği açısından Muvahhidler dönemi ise bir tarihsel kırılma evresi olarak nitelendiriebilir. Bu da Muvahhidî hukuk politikasının Mâlikî ekolün gelişim evresinde ortaya koyduğu yerleşik karakteristiğinin (fürû’ merkezli fıkıh anlayışının) hedef almalarına dayanmaktadır. Murâbıt yönetiminin hukuk politikasına karşıt bir söylem geliştirmişlerdir. Bu dönemde Muvahhidî hareketi destekleyenler ve Mâlikî hukuk bilginleri olmak üzere iki rakip entelektüel sınıf ortaya çıkmıştır. Bunlardan Muvahhidî felsefe, kelam ve tasavvuf çevrelerinden oluşmuştur. Muvahhidî ideolojinin kurucusu İbn Tümert fürû fıkıh çalışmalarını yasaklamış, Kur’an, Sünnet ve sahabenin uygulamalarına hukukun salt kaynakları olarak dönmeyi hedeflemiştir. Muvahhidlerin hukuk politikasının kategorik olarak tek bir mezhebî eğilime indirgenmesi mümkün görünmemektedir.22

İbn Rüşd’ün hukuk düşüncesinin iki ana ilgi doğrultusunda ortaya çıktığı ifade edebiliriz. Bunlardan ilki İbn Rüşd’ün içinde yaşadığı Muvahhidî toplumun reforma

19 Ülken, Hilmi Ziya, “İbn Rüşd”, MEB İslam Ansiklopedisi, 5/2, 781. 20 Ülken, Hilmi Ziya, İslam Felsefesi, 153.

21 Kılıç, Muharrem, age, 116-117. 22 Kılıç, Muharrem, age, 122-136.

(15)

olan ihtiyacı konusundaki inancı ve ikincisi de Grek felsefesinin benimsenmesinin bu reformu sağlayacağına olan inancıdır. Felsefi tutum olarak ilk kaynaklara dönüş ilkesini benimseyen İbn Rüşd bu ilkeyi hukuk düşüncesinde de egemen kılmaya çalışmış ve bu çerçevede taklit merkezli yerleşik hukuk anlayışına karşı bir tutum sergilemiştir. Böylece Muvahhidî hukuk politikası ile İbn Rüşd’ün hukuk düşüncesi paralellik arzetmektedir.23

6- Eserleri

İbn Rüşd felsefe, astronomi, tabiat, tıp, nefs, ahlak, fıkıh, fıkıh usulü, kelam, dil ve edebiyat dallarında te’lif ve şerhler olmak üzere birçok eser yazmıştır.24

Telif ve şerhler arasında ayrım yapmaksızın ilimler sınıflamasına uygun olarak tasnif edilen başlıklar altında eserleri sıralayacağız:25

1- Nazari/Teorik İlimler Alanındaki Eserleri a- Küllî-Nazarî İlimler

a1- Metafizik

- Faslü’l-Makâl Fî mâ Beyne’l-Hikmeti ve’ş-Şerîati mine’l-ittisâl - el-Keşf an Menâhici’l-Edille fî Akâidi’l-Mille

- Cevâmiu Mâba’de’t-Tabîa - Telhîsu Mâba’de’t-Tabîa - Tefsîru Mâba’det-Tabîa - Tehâfütü Tehâfüti’l-Felâsife - Makâle fî ilmi’l-İlahî (ed-Damîme) - Telhîsu ilahiyyâti li Nikulâvus a2- Cedel ve Safsata

- Telhîsu’l-Cedel

23 Kılıç, Muharrem, age, 137-139.

24 Ülken, Hilmi Ziya, agm., MEB İslam Ansiklopedisi, 5/2, 782.

(16)

- Telhîsu’l-Safsata b- Cüz’î-Nazarî İlimler b1- Fizik - Kitabü’s-Semâi’t-Tabîî - Telhîsu Kitâbi’s-Semâi’t-Tabîî - Şerhu Kitâbi’s-Semâi’t-Tabîî

- Ta’lik alâ Makâleti’s-Sâbia ve’s-Sâmine mine’s-Semâi’t-Tabîî - Kitâbu’s-Semâ ve’l-Âlem

- Telhîsu Kitâbi’s-Semâi ve’l-Âlem - Şerhu Kitâbi’s-Semâi ve’l-Âlem - Kitâbü’l-Kevn ve’l-Fesâd

- Telhîsu Kitâbü’l-Kevn ve’l-Fesâd - Kitâbü’l-Âsâri’l-Ulviyye

- Telhisü’l- Âsâri’l-Ulviyye - Makâle fi’l-Büzûr ve’z-Zer - Mes’ele fi’s-semâ ve’l-Âlem - Kitabü’l-Hayevân

- Cevâmiu’l-His ve’l-Mahsûs - el-Muhtasar fi’n-Nefs - Telhîsu Kitâbi’n-Nefs - Şerhu Kitâbi’n-Nefs

- Telhîsu Risâleti’l-ittisâli İbn Bâcce b2- Matematik ve Astronomi - Makâle fi Cevheri’l-Felek

(17)

- Makâle fi Hareketi’l-Cirmi’s-Semâvî - Makâle fi’l-Cirmi’s-Semavî

- Muhtasaru’l-Mecistî

- Mâ Yuhtâcu ileyhi min Kitâbi Uklîdis fi’l-Mecistî 2- Ameli/Pratik İlimler Alanındaki Eserleri a- Ahlak

- Telhîsu Kitâbi’l-Ahlak li Aristotâlis b- Siyaset - ez-Zarûrî fi’s-Siyâse c- Gramer - ez-Zarûrî fi’n-Nahv d- Tıp - Kitâbü’l-Külliyât - Şerhu Kitâbi’l-Mizâc lî Câlînûs - Telhîsu Ustukussâti Câlînûs - Telhîsu Kitabi’l-Kuvâ’t-Tabîiyye li Câlînûs - Telhîsu Kitâbi’l-Edviyeti’l-Müfrede - Telhîsu Kitâbi’l-Hummeyât - Makâle fi Zamâni’n-Nevbe

- Makâle fi Esnâfi’l-Mizâcât ve Nakdi Mezhebi Câlînûs - Makâle fi Hummeyâti’l-Ufûn

- Makâle fi’t-Tiryâk - el-Kavl fi Âlâti’t-teneffüs

(18)

- Kitâb fi Hıfzi’s-Sıhha e- Fıkıh ve Fıkıh Usûlü

- Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid -ez-Zarûrî fî Usûli’l-Fıkh (Muhtarasu’l-Mustasfâ) - Kitab fî Usûli’l-Fıkh - ed-Deâvî - Kitâbü’d-Dersi’l-Kâmil fi’l-Fıkh - Risâle fi’d-Dahâyâ - Kitabü’l-Harâc - Mekâsibü’l-Mulûk ve’r-Rüasai’l-Muharrime - et-Tenbîh îlâ Ağlâti’l-Mütûn

3- Mantık Alanındaki Eserler - el-Muhtasar fi’l-Mantık - Telhîsu Kitâbi’l-Makûlât - Telhîsu Kitâbi’l-İbâre - Telhîsu Kitâbi’l-Kıyas - Telhîsu Kitâbi’l-Cedel - Telhîsu Kitâbi’l-Burhân - Telhîsu Kitâbi’l-Hatâbe - Telhîsu Kitâbi’s-Safsata - Telhîsu Medhali Furfiryus - Telhîsu Kitâbi’ş-Şi’r - Tefsîru Kitabi’l-Burhân - ez-Zarûrî fi’l-Mantuk

(19)

- Makâle fi Haddi’ş-Şahs

- Makâle fi Ciheti Netâici’l-Mekâyisi’l-Muhtelita mine’z-Zarûrî ve’l-Mutlak ve’l-Mümkün

- Makâle fi Cihâti’n-Netâic fi’l-Mekâyisi’l-Mürekkebe ve fi Mane’l-Makûl ale’l-Küll

- Makâle fi Lüzûmi Cihâti’n-Netâic li Cihâti’l-Mukaddimât - Makâle fi Nakdi Mezhebi Temistiyus fi’l-Mekâyisi’l-Mümkine - Makâle fi’l-Hadd ve Nakdi Mezhebeyi’l-İskender ve Ebû Nasr - Makâle fi Nakdi Mezhebi ibn Sinâ fi aksi’l-Kazâyâ

- Makâle fi’l-Mahmûlâti’l-Berâhîn

- Makâle fi’l-Mahmûlâti’l-Müfrede ve’l-Mürekkebe ve Nakdi Mezhebi ibn Sinâ - Makâle fi’l-Kıyâsi’ş-Şarti ve Nakdi Mezhebi ibn Sinâ

- Tâlîk alâ Kavl li Ebi’n-Nasr fi Kitâbi’l-Burhân - Makâle fi Külliyâti’l-Cevher ve Külliyâtı’l-A’râz

- Makâle fi’l-Kelime ve’l-İsmi’l-Müştakk ve Nakdi Mezhebi Ebu Nasr - Makâle fi Mane’l-Ma’kûl ale’l-Külli ve Gayri Zâlik

B- BİDÂYETÜ’L-MÜCTEHİD VE NİHÂYETÜ’L-MUKTESİD 1- Eserin Adı ve Yazım Tarihi

Eserin matbû nüshalarında “İctihada ulaşmaya çabalayan (müctehid) için başlangıç noktası ve kabul edilmiş bilgiyle yetinen (muktesid) için bitiş noktası anlamına gelen “Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid” adı yer almaktadır. Ancak ibn Rüşd’ün kendisinin eserini bu isimle adlandırmadığı görülür. İbn Rüşd eserine Bidâyetü’l-Müctehid ve Kifâyetü’l-Muktesid adını vermiştir. Nitekim İbn Rüşd eserinde şöyle demektedir: “Zamanımızın insanları için fetva ve hükümlerde başkasına uyup taklid etmek bir huy ve tabiat halini almıştır. Oysa kitabımız, kişiyi -eğer kendini yetiştirmiş ve yeteri kadar Arap Dili ve Fıkıh Usulü ilimlerini öğrenmiş ise- ictihad

(20)

edebilecek bir duruma ulaştıracak niteliktedir. Bunun içindir ki biz kitabımıza isimler içerisinde Bidâyetü’l-Müctehid ve Kifâyetü’l-Muktesid adını uygun bulduk.”26

İbn Rüşd eserin bir yerinde kitabından “Kitabü’l-Müctehid” olarak da bahsetmektedir.27

İbn Rüşd, eserin yazım tarihine ilişkin bilgiyi bizzat kendisi kitabında vermiştir. İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid’in hac bölümünün sonunda “Hac Bölümü’nü” 584/1188 yılının Temmuz ayının (Cemâziye’l-evvel) dokuzunda Çarşamba günü tamamladığını ve bu tarihten yirmi yıl önce (564/1168) yazımını tamamladığı Bidâye’ye eklediğini ifade etmektedir.28 Yani buna göre İbn Rüşd Bidâye’nin tamamını hemen hemen 564/1167-1678 tarihinde yazmıştır.

Birçok klasik biyografik kaynakta Bidâyetü’l-Müctehid İbn Rüşd’e nisbet edilse de İbn Rüşd’ün özellikle eserin yazımında kullandığı üslûb bu eserin O’na aidiyeti konusunda bazı kuşkuların doğmasına yol açmıştır. Bidâye’nin birçok yerinde (

 ا

ل

)29 ifadesini kullanan İbn Rüşd, başka birisinin ondan nakil yaptığı izlenimini vermektedir. Örneğin Hac bölümünün sonunda “kadı bu kitabın telifine başlarken önce hac bahsini koymak istememiş ve dediği gibi sonradan yazıp eklemiştir.”30 ifadesi geçmektedir. Eserin İbn Rüşd’e aidiyeti konusunda şüphe ortaya atan klasik biyografik eserinde Ensârî’nin aktardığına göre Muhammed b. Ebi’l-Hüseyn b. Zerkûn (v.586/1190) İbn Rüşd’ün bu kitabı Horasanlı bir hukuk bilgininden aldığını öne sürmektedir. Son dönem alimlerinden Hamidullah da İbnü’l-Arabî’nin Endülüs’e getirdiği Semerkandlı ünlü Hanefî fıkıh bilgini Debûsî’nin bu alanda kaleme almış olduğu el-Esrâr fi’l-Usûl ve’l-fürû’ eserinden mülhem olarak İbn Rüşd’ün Bidâye’yi kaleme aldığını öne sürmüştür.31

İbn Rüşd’ün böyle bir üslûb kullanması dönemin ilmi geleneğinde sıklıkla yer bulan bir yazım tarzı olması ile izah edilebilir. Ayrıca bu durum eserin İbn Rüşd

26 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, 4/169. 27 İbn Rüşd, age, 2/142. 28 İbn Rüşd, age, 2/142. 29 İbn Rüşd, age, 1/95, 117. 30 İbn Rüşd, age, 2/142. 31 Kılıç, Muharrem, age, 155.

(21)

tarafından öğrencilerine imlâ ettirilmiş olması ya da müstensih tarafından yapılan ilaveler olarak da açıklanabilir.32

Ayrıca müellifin eserin yazım tarihini yaklaşık olarak (564/1188) kitapta belirtmiş olması da İbn Rüşd’ün kronolojisi açısından bu kitabın ona ait olduğunu ortaya koymaktadır.33

2- Eserin İçeriği

İbn Rüşd kitabını bir amaç doğrultusunda yazmıştır ve bu amacını en iyi şekilde gerçekleştirmek için eserine müctehidlerin tüm görüşlerini almamıştır. O eserine sadece şeriatın “mantuk” ile ilgili veya ona yakın meselelerini almayı hedeflemiştir. Bu yüzden şerîatın sükût geçtiği meseleler eserin kapsamına girmemiştir. İbn Rüşd bu konuda şöyle demektedir: “Bizim maksadımız defalarca söylediğimiz gibi ulemanın ihtilaf ettikleri meşhur olan meskût meseleleri buraya almaktır. Zira meselelerin bu iki çeşidini birden bilmek müctehidin şerîatta meskût geçen ve hakkında -ister herhangi bir alimden bir görüş nakledilmiş olsun ister olmasın ulemanın ihtilaf ettikleri meşhur olmayan meselelerde ictihad edebilmesi için şarttır. Zira bu meseleler müctehid için birer ana kaide mesabesindedir…”34

Görüldüğü gibi meskût meselelere, o meselelerin çok meşhur olmaları veya çok sık kârşılaşılan meseleler olmaları veya şeriatta sükût geçilmiş olmasına kârşın kıyas yapacak müctehidlere birer örnek olmaları açısından nadiren de olsa yer vermiştir.

İbn Rüşd eserini klasik fıkıh eserlerinin şekil ve sistematiğine uygun olarak bölümlere ayırmıştır. Fıkıh bilginlerinin yaygın olan geleneksel sınıflamasına uygun olarak böyle bir tasnifi takip edeceğini İbn Rüşd eserinin mukaddimesinin son cümlesinde belirtmektedir.

İbn Rüşd toplam 71 bölüm başlığı (kitâb) altında bu eserinin yazımını tamamlamıştır. Eserde ele alınan ana konular şu şekilde sıralanmaktadır:

1- Hadesten Taharet 2- Abdest 32 Kılıç, Muharrem, age, 154. 33 İbn Rüşd, age, 2/142. 34 İbn Rüşd, age, 4/169.

(22)

3- Gusül 4- Teyemmüm 5- Necasetten Taharet 6- Namaz

7- İkinci Namaz Kitabı 8- Cenaze Ahkamı 9- Zekât

10- Fıtır Zekâtı 11- Oruç

12- İkinci Oruç Kitabı 13-İ’tikaf 14- Hac 15- Cihâd 16- Yeminler 17 Adaklar 18- Kurbanlar 19- Hayvan Kesimi 20- Sayd 21- Akîka 22- Yiyecekler ve İçecekler 23- Nikah 24- Talak 25- Îlâ 26- Zıhâr 27- Liân 28- İhdâd 29- Büyû’ 30- Sarf 31- Selem 32- Muhayyerlikler 33- Mürâbaha

(23)

34- Ariyye 35- İcârât 36- Ciale 37- Kârz 38- Müsâkât 39- Şirket 40- Şüf’a 41- Kısmet 42- Rehin 43- Hacr 44- Teflis 45- Sulh 46- Kefâle 47- Havâle 48- Vekale 49- Lukata 50- Vedîa 51- Âriyye (ödünç) 52- Gasb 53- İstihkâk 54- Hibe 55- Vesâyâ 56- Ferâiz 57- Itk 58- Kitâbet 59- Tedbîr 60- Ümmühâtü’l-Evlâd 61- Cinâyât 62- Kısâs 63- Cirâh 64- Diyât fi’n-Nüfûs

(24)

65- Diyât fimâ dûne’n-Nefs 66- Kasâme 67- Zina 68- Kazf 69 Sirkat 70- Hırâbe 71- Akdiye 3- Eserin Metodu ve Türü

Edebi türü açısından İbn Rüşd’ün Bidâye’si hilaf türünde yazılmış bir fıkıh eseridir. İbnü’l-Ebbâr ve İbn Ferhûn o dönemde İbn Rüşd’ün eserinden daha yararlı ve üslûb bakımından daha mükemmelinin bulunmadığını ifade etmişlerdir.35 İbn Rüşd’ün eserinde, tek bir ekolü esas olarak muhalif görüşlere kârşı cedelci bir tutumla tartışmayı değil, daha çok şer’i delillerden hüküm çıkârma yöntemini örnekleme ve farklılaşan görüşlerin, ihtilafların nedenlerini belirtme amacı taşımıştır. Bir filozof ve mantığa düşkün birisi olarak İbn Rüşd, dini ilimler içerisinde bu ilmi kendi doğasına ve düşünce yapısına daha uygun bulmuştur. Aynı şekilde onun ictihada yönelme doğrultusundaki çabası ve çağrısı onun bu edebî türü seçmesine yol açmıştır.36

Metod olarak İbn Rüşd’ün konuları ele alırken sistematik bir yöntem izlediği görülür. Ana konuları ele alırken okuyucu açısından oldukça düzenli bir üslûb kullanmıştır. Belirlemiş olduğu ana konu başlıkları altında ele alınması gereken konuları bab, cümle, kısım, cins, fasıl, cüz ve mesele olarak isimlendirmiştir. Örnek verecek olursak:

Zina Kitabı37

1. BAB: Zinanın Niteliği 2. BAB: Zina Cezaları

1. Mesele: Recim ve Dayak Cezalarının Birleşmesi

35 Kılıç, Muharrem, age, 171. 36 İbn Rüşd, age, 3/210-211. 37 İbn Rüşd, age, 4/216-222.

(25)

2. Mesele: Recim Cezasının Şartları 3. BAB: Zinanın Sabit Oluşu 1. Mesele: İtirafın Sayısı 2. Mesele: İtiraftan Dönme

Konuyu ele alırken İbn Rüşd eğer o konuda ulemanın bir ittifakı varsa önce onu zikreder. Ve bu ittifakın dayanağını da zikreder. Daha sonra ulemanın o konuda ihtilafa düştükleri noktaları ve alimlerin görüşlerini mukayeseli olarak ve dayanaklarını da zikreder. Daha sonra da ihtilaf sebeplerini zikreder. Son olarak da mezhebler arasında kendisine göre delili güçlü olanı tercih eder.

Ulemanın yaklaşımını sistematik bir biçimde ele alan İbn Rüşd kendisini sadece dört mezheble sınırlamayıp Mâlik, Şâfiî, Ebû Hanîfe38 Ahmed b. Hanbel’in39 yanında Ebî Leylâ,40 Dâvûd, Ebu Sevr,41 Süfyân es-Sevrî42, Evzaî43 ve diğer fıkıh bilginlerinin görüşlerine de yer vermektedir. Mâlik, Şâfiî, Ebû Hanîfe’nin görüşlerini onların takipçilerinin görüşleri ile birlikte aktarmaktadır.44

İbn Rüşd ulemanın ittifakı, fukahanın çoğunluğu derken tüm fukahayı kastetmekte olup “cumhur” derken ise İmam Mâlik, Ebû Hanîfe, İmam Şâfiî’yi kastetmektedir. Nitekim eserinde şöyle demektedir: “Cumhur dediğim zaman İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve İmam Ebû Hanîfe’nin içinde bulunduğu büyük çoğunluğu kastediyorum.”45 Ayrıca İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ebû Hanîfe, Ahmed b. Hanbel, Sevrî, Evzâî, Ebû Sevr, Dâvûd gibi büyük imamlar için Fukahâu’l-Emsâr ifadesi de kullanılmıştır.46

İbn Rüşd eserinde mezheb taassubu yapmadan hoşuna gitmeyen görüşler İmam Mâlik ve ashabına ait olsa bile “bu, zayıf bir görüştür”, “bu anlamsız bir şeydir” gibi ifadelerle tenkid etmektedir, hoşuna giden görüşler Mâlikî dışındaki imamlara ait olsa 38 İbn Rüşd, age, 4/222. 39 İbn Rüşd, age, 4/222. 40 İbn Rüşd, age, 4/222. 41 İbn Rüşd, age, 4/222. 42 İbn Rüşd, age, 4/225. 43 İbn Rüşd, age, 4/222. 44 İbn Rüşd, age, 4/222. 45 İbn Rüşd, age, 1/95. 46 İbn Rüşd, age, 3/131.

(26)

bile “bu cidden güzel bir görüştür”, “daha uygun bir görüştür” şeklinde ifadelerle görüşünü belirtmiştir.47

Birçok konuda İmam Mâlik’in veya Mâlikîlerin görüşlerini eleştirdiği gerçeğinden hareketle mezbebî taassuba sahip olmadığını söylememize rağmen bazı konularda İbn Rüşd’ün taassuba kaçmayacak ölçüde kendi mezhebini savunduğu da görülür. Görüşler sıralanırken ilk önce Mâlikî mezhebinin görüşünün verilmesi bunun bir sonucudur. Ayrıca eserin tüm meselelerinde Mâlikî Mezhebinin görüşleri zikredilirken diğer mezheblerin görüşlerine her meselede değinilmemiştir.48 Örneğin sanki Mâlikî bir fıkıh kitabı havasında yahut Mâlikî mezhebi alimlerinin arasında bir mezheb içi hilaf kitabına dönüşmektedir. İflas konusunda “Müflisin Malının Alacaklılar Arasında Taksimi” başlığı altında sadece Mâlikî Mezhebi içerisinde farklı olan görüşler verilmiş, Sahnun, Eşheb, Asbağ, İbnü’l-Mevvaz, İbn Kâsım, İbnü’l-Mâcişûn gibi Mâlikî uleması arasıdaki ihtilaflara değinilmiştir.49

Bazı meselelerde ise İbn Rüşd görüşlerin kime ait olduğunu bildirme gereği duymamış, kimisi şöyle demiştir, kimisi böyle demiştir, şeklinde bir yol izlemiştir. İstihkâk konusu böyledir.50

4- Eserin Kaynakları

İbn Rüşd genel olarak naklettiği görüşlerin kaynağını açık bir biçimde ifade etmemekle birlikte eserinin bir yerinde İbn Abdülber en-Nemerî’nin “Kitâbü’l-İstizkâr” adlı eserinden bu görüşleri naklettiğini ifade eder. Nitekim şöyle demektedir: “Mezheb imamlarına nisbeten naklettiğim görüşlerin bir çoğunda dayandığım kaynak “Kitâbü’l-İstizkâr” adındaki eserdir. Okuyanlara herhangi bir hataya rastgeldiklerinde düzeltmeleri için izin veriyorum”.51

Mâlikî mezhebine ait görüşleri başta İmam Mâlik’in “Muvatta”52 ve Mâlikî mezhebinin temel metinlerinin başında gelen Sahnûn’un Müdevvenesi’nden 47 İbn Rüşd, age, 2/67, 3/33. 48 İbn Rüşd, age, 4/110-111. 49 İbn Rüşd, age, 4/75-76. 50 İbn Rüşd, age, 4/110-111. 51 İbn Rüşd, age, 1/95. 52 İbn Rüşd, age, 2/134.

(27)

nakletmiştir.53 Yine İbn Habîb’in el-Vâzıha fi’s-Sünen ve’l-Fıkh’ı54 ile Utbî’nin el-Utbiyye’si55 de İbn Rüşd’ün kaynakları arasında yer almaktadır. İmam Mâlik’in Mısırlı

talebelerinden olan Ebû Muhammed Abdullah İbn Vehb’in (v.197/813) “Muvatta’ ”, (el-Câmi’ fi’l-Hadîs) da Bidâye’nin kaynakları arasındadır.56 Ebu Ubeyd Kasım b. Sellâm’ın “Kitabü’l-Emvâl” isimli eseri ile “Kitâb fi’l-Fıkh” adlı eserleri de Bidâye’nin kaynakları arasındadır.57 Ebû Mus’ab’ın “Muhtasar”ı da İbn Rüşd’ün kaynakları arasındadır.58 Yine İbn Lübabe’nin “el-Müntehab” eseri de onun kaynakları

arasındadır.59

İbn Rüşd dedesinin olan el-Mukaddimâtü’l-Mümehhidât’a da Bidâye’de kaynak eser olarak atıfta bulunmaktadır.60 Mâlikî fıkıh bilginlerinden Kâdî Abdülvehhâb Ebû Muhammed b. Ali el-Bağdadî (v. 422/1031)’nin el-İşrâf adlı eseri de Bidaye’nin kaynakları arasındadır.61

İbn Rüşd’ün kaynakları arasında İbn Hazm’in “el-Muhalla” adlı eseri de bulunmaktadır.62

İbn Rüşd’e benimsemiş olduğu edebi tür ve sistematik açıdan kaynaklık eden isimlerden birisi de Mâzerî (v. 536/1141) dir.63

Şâfiî mezhebine dair görüşlerde Ebu’l Meâlî el-Cüveynî (v.478/1085) “Kitabü’l-Burhan”64 adılı eserinden ve Gazalî’nin “el-Vecîz fî Fıkhi Mezhebi’l-İmâm eş-Şâfiî” adlı eserinden yararlanmıştır.65 Ayrıca İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî (v.318/330) de onun kaynakları arasındadır.66 53 İbn Rüşd, age, 4/73. 54 İbn Rüşd, age, 4/73. 55 İbn Rüşd, age, 4/73. 56 Kılıç, Muharrem, age, 187. 57 Kılıç, Muharrem, age, 187. 58 İbn Rüşd, age, 3/39. 59 Kılıç, Muharrem, age, 188. 60 Kılıç, Muharrem, age, 188. 61 Kılıç, Muharrem, age, 189. 62 İbn Rüşd, age, 3/101. 63 Kılıç, Muharrem, age, 190. 64 Kılıç, Muharrem, age, 192. 65 İbn Rüşd, age,4/ 35-36. 66 İbn Rüşd, age, 1/230.

(28)

Hattâbî’nin (v.388/998) Meâlimu’s-Sünen’i de onun kaynakları arasındadır.67 Ayrıca İbn Rüşd hadislerin delil olarak ele alınışında ve değerlendirilmesinde Tahâvî’ye de başvurmuştur.68

Hanefî mezhebine dair yazılı bir kaynak belirtilmemiştir.

5. Bidâyetü’l-Müctehid’in Fıkıh Alanındaki Önemi

Bidâyetü’l-Müctehid herhangi bir mezhebi savunma veya yerme düşüncesi olmadan gerekli alt yapısı bulunan okuyucuya ictihad melekesi kazandırmak amacıyla yazılmış bir kitaptır. İbn Rüşd kitabı yazış amacını şu şekilde açıklamaktadır: “Biz bu kitabı fıkıh sahasında gayretli olup ictihad edebilmek için nahv, lugat ve usul-i fıkıh ilimleri gibi gerekli bilgileri daha önce öğrenen kimseleri ictihad sanatında yetenek sahibi kılmak için kaleme almış bulunuyoruz. Tahmin ederim ki bu kitabın verdiği bilgiler yahut bundan daha azı bu iş için kâfidir. Kişi ancak bununla fıkıh bilgini olur. Yoksa belledikleri hafızası en kuvvetli olan bir kimsenin belleyebildiği miktarın son aşamasına dahi varsa fıkıh meselelerini bellemekle (ezberlemekle) fıkıh bilgini olunmaz. Nasıl ki çağımızın fakîh geçinenleri zannederler ki fıkhı en çok bilen fıkhî meseleleri en çok ezberleyendir. Bunlar tıpkı dükkanında her türlü ayakkabıyı bulundurup satan kimseyi ayakkabıcı zanneden kimseye benzerler. Halbuki ayakkabıcı diye sanılan bu kimse eğer bir gün ayağına hazır ayakkabılardan hiçbiri uymayan bir adam uğrasa adamın ayağına uyacak ayakkabı bulamayacağı için her ayağa göre ayakkabı yapan gerçek ayakkabıcıya başvurmak zorunda kalacaktır. İşte çağımızın fıkıh bilgini diye geçinenlerinin durumu budur.69 İbn Rüşd, eserinde tek bir mezhebi esas alarak muhalif görüşlere karşı cedelci bir tutumla tartışmayı değil daha çok şer’î delillerden hüküm çıkârma yöntemini örnekleme ve farklılaşan görüşlerin (ihtilafların) nedenlerini belirleme amacını taşımıştır.

İbn Rüşd, daha önce hukuk bilginlerince tartışılan ihtilaf sebeplerini sistematik bir biçimde ortaya koymaya çalışmış. Böylece eseri diğer hilaf türü eserlerden bu ihtilafların nedenlerini ortaya çıkârma amacıyla ayrılmaktadır.

67 Kılıç, Muharrem, age, 190. 68 İbn Rüşd, age, 2/197. 69 İbn Rüşd, age, 3/210-211.

(29)

İbn Rüşd, mukallidler zümresinden uzaklaşma ve müctehidler grubuna katılma amacını ilan etmek istemiştir.

Bidâyetü’l-Müctehid İbn Rüşd’ün hukukçu kimliğini ve dolayısıyla kendisini ortaya koyduğu bir eserdir.

Muvahhidî halife tarafından halife tayin edilen İbn Rüşd, Bidâye’sini yazarken zihninde Muvahhidî kadısı olduğu gerçeğini taşımaktaydı. Muvahhidî halifenin himayesi onun felsefe şerhlerinde olduğu gibi Bidâye’sinde de kendisini ortaya çıkarmaktadır.70 Bu açıdan bakıldığında Bidâyetü’l-Müctehid muvahhidî ideolojinin rasyonalite idealini yansıttığı görülür. Nitekim muvahhidî ideolojinin taklid kârşıtı olması, murâbıtlar dönemi fıkıh bilginlerine ve hukuk politikasına eleştirel yaklaşımı İbn Rüşd’ün eserinde kendini hissettirmektedir.71 Ayrıca eserinin birçok yerinde Bidâyetü’l-Mücdehid’in bir furu’ kitabı olmadığını ısrarla belirtmesi onun bu ideolojisinden ileri gelmektedir.72

Kısacası ictihad metodolojisi konusunda bir el kitabı olarak nitelendirilebilecek olan Bidâyetü’l-Müctehid, Muvahhidî doktrinin çağrıda bulunduğu hareket ve dinamizmi temsil etmiş ve Murâbıt doğmanın görece durgunluğuna düşman olmuştur.73

C.TEZİN ÇALIŞMA METODU

Çalışmamızda metod olarak ilk etapta İbn Rüşd’ün Bidâyetü’l-Müctehid adlı eserinde İmam Şâfiî’ye ve Şâfiîlere atfedilen görüşler tespit ve tasnif edildi.Daha sonra bu görüşlerin Şâfiî kaynaklardaki durumu araştırıldı..Şafiî kaynak olarak ilk etapta İmam Nevevî’nin “Minhâc” adlı eseri ve onun şerhi olan Şirbînî’nin “Muğni’l- Muhtâc” adlı eseri ve Şîrâzî’nin “el-Mühezzeb” adlı eseri baz alınmıştır.Bu kaynaklarda

bulunamayan görüşler Şâfiî’nin “el-ümm” adlı eserinde ,Mâverdî’nin “el-Hâvi’l-Kebîr” adlı eserinde,Nevevî’nin “Ravzatü’t-Tâlibîn” adlı eserinde ve diğer Şâfiî

70 Kılıç Muharrem, age, 161. 71 İbn Rüşd, age, 3/210-211. 72 İbn Rüşd, age, 4/167, 254. 73 Kılıç, Muharrem, age, 165.

(30)

kaynaklarda aranmıştır.Hatalı bulunan görüşler özellikle Şâfiî’nin “el-“”ümm”ü başta olmak üzere ana kaynaklardan teyid edilmiştir.

Tez sistematiği olarak da şöyle bir yol izlenmiştir:Önce Bidâyetü’l-Müctehid’de İmam Şâfiî’ye atfedilen görüş tırnak içerisinde verilmiştir.Daha sonra eğer İmam Şâfiî’nin o konuda ikinci bir görüşü varsa yahut görüşte eksik kalmış bir nokta varsa onlar da ilave edilmiştir..Ve tek dipnotta Bidâye’deki yeri ve Şâfiî kaynaktaki yeri verilmiştir.Tek dipnot vermemizin nedeni görüşleri 1000’den fazla olması ve her görüşe iki dipnot verilince tezin kullanım açısından zorlaşmasıdır.

Bidâyede görüşler taranırken önce “ulema ittifak etmiştir,fukahanın cumhuru şöyle demiştir ” denilen görüşler, “cumhur” denilen görüşler de tespit edilmişti ancak ortaya çıkan görüş sayısı 20002den fazla olup tezimizin sınırlarını aştığı için danışman hocamızla istişarede bulunup sadece İmam Şâfiî‘nin görüşleri ve Şâfiîler denilen görüşler tahkik edilmiştir.

(31)

I. BÖLÜM İBÂDÂT

A- ABDEST

1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler

Sistem olarak, İmam Şâfiî’nin Bidâyetü’l-Müctehid’deki görüşü tırnak içerisinde verilip daha sonra da tahkiki için başvurduğumuz Şâfiî kaynaktaki yeri, isabetli olup olmadığı ve gerek duyulduğu yerde eklenmesi gereken görüşler verilmiştir.

- “İmam Şâfiî’ye göre, abdestte niyet şarttır.”.1

- İmam Şâfiî’ye göre, abdeste başlamadan önce ellerin temiz olduğu kesin olarak bilinse bile elleri yıkamak abdestin sünnetlerindendir”.2

- “İmam Şâfiî’ye göre, mazmaza ve istinşak sünnettir.” 3

- “İmam Şâfiî’ye göre, sakal başı ile kulak arasında kalan beyazlık yüzden sayılır.” 4

- “İmam Şâfiî’den gelen bir görüşe göre yüzün dışında çıkan sakal kıllarını yıkamak vâcib değildir.” 5

- “İmam Şâfiî’ye göre abdestte sakalı ovup dibine su ulaştırmak vâcib değildir.” Bu görüş isabetlidir.Ancak sakal sık ise sadece dış kısmını yıkamak vâcibtir.6

- “İmam Şâfiî ‘dirseklere kadar ellerinizi yıkayınız’7 hükmüne ellerle birlikte

dirseklerin de dâhil olduğu görüşündedir. Ve dirseklerin yıkanması da vâcibtir.” 8

- “İmam Şâfiî’ye göre baştan bir kısmı meshetmek farzdır. İmam Şâfiî bunda ne mesheden el için ne de baş için bir had koymamıştır.” 9

1 İbn Rüşd. Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesid, 1/15; Nevevî, Minhâc, 1/70. 2 İbn Rüşd, age, 1/16; Şâfiî, el-Ümm,1/24; Nevevî, age, 1/83.

3 İbn Rüşd, age, 1/17; Nevevî, age, 1/84. 4 İbn Rüşd, age, 1/18; Nevevî, age, 1/74. 5 İbn Rüşd, age, 1/18; Nevevî, age, 1/76.

6 İbn Rüşd, age, 1/18; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 1/76. 7 Mâide, 5/6.

8 İbn Rüşd, age, 1/18; Nevevî, Minhâc, 1/77.

(32)

- “İmam Şâfiî’ye göre azalarını üç defa yıkayan kimse, başını da üç defa mesheder.” Bu görüş isabetlidir. Zira ona göre yıkamaları ve meshi üçlemek abdestin sünnetlerindendir.10

- “İmam Şâfiî’ye göre sarığın üzerinden mesh câiz değildir.”. Bu görüş isabetlidir. Başı meshetmeden yalnızca sarığı meshetmek yeterli değildir.11

- “İmam Şâfiî’ye göre kulakları meshetmek sünnettir; fakat ona ayrı su gerekir.”12

- “İmam Şâfiî kulakları meshetmenin tekrarını da müstehab görmüştür.” . Bu görüş isabetlidir. Zira ona göre yıkamaları ve meshi üçlemek abdestin sünnetlerindendir.13

- “İmam Şâfiî’ye göre abdest azalarının ayetteki sıraya göre yıkanması –tertib- farzdır.”14

- “İmam Şâfiî’ye göre abdeste müvâlât (abdest azalarını ara vermeden yıkamak) vâcib değildir.” Bu görüş isabetlidir.Müvâlât Şâfiî Mezhebinde abdestin sünnetlerindendir. Ama İmam Şâfiî’nin kavl-i kadîmine göre vâcibtir.15

- “İmam Şâfiî’ye göre mestlerin yüzünü meshetmek vâcib, dibini meshetmek sünnettir.” . Bu görüş isabetlidir. Zira Şâfiîlere göre meshin altını ve topuk kısmını meshetmekle farz yerine getirilmiş olmaz.16

- “İmam Şâfiî’ye göre çorap üzerine mesh etmek câiz değildir.” 17

- “İmam Şâfiî kendisinden nakledilen iki sözün birinde, eğer ayağın ön tarafı görünecek olursa delik küçük de olsa üzerine meshedilmez.” Bu görüş isabetlidir. İmam

10 İbn Rüşd, age, 1/20; Nevevî, age, 1/86. 11 İbn Rüşd, age, 1/20; Şâfiî, el-Ümm, 1/26. 12 İbn Rüşd, age, 1/21; Nevevî, age, 1/86. 13 İbn Rüşd, age, 1/21; Nevevî, age, 1/86. 14 İbn Rüşd, age, 1/23; Nevevî, age,1/79. 15 İbn Rüşd, age, 1/21; Nevevî, age, 1/79 16 İbn Rüşd, age, 1/25; Nevevî, age, 1/97. 17 İbn Rüşd, age, 1/26; Nevevî, age, 1/95.

(33)

Şâfiî’nin diğer kavli yani en sahih kavline göre ön kısmı açık olup bağcıklarla bağlı olan mestler üzerine mesh etmek câizdir. Diğer görüşüne göre ise câiz değildir.18

- “İmam Şâfiî’ye göre mestin üzerine meshetmenin belli bir süresi vardır.” . Bu görüş isabetlidir .Zira ona göre mukim olan bir gün, bir gece; misafir olan üç gün, üç gece mestler üzerine meshi câizdir.19

- “Tertibi vâcib gören ve yıkanan azaların abdest tamamlanmadan abdestli görmeyen İmam Şâfiî, ayaklarını yıkadıktan sonra mestlerini giyen sonra abdestini tamamlayan kimsenin bu mestler üzerine meshedemeyeceğini söyler.” 20

- “İmam Şâfiî’ye göre ayaklarından birini yıkayıp öteki ayağını daha yıkamamışken mestini giyen kimse, abdestini tamamlamadan mesti giydiği için o mest üzerine meshedemez.” Bu görüş isabetlidir. Zira yukarıdaki görüşte de geçtiği üzere abdesti tam aldıktan sonra mesti giymek sahih olma şartıdır.21

- “İmam Şâfiî’ye göre, eğer kişi mestlerini çıkarır ve ayaklarını yıkarsa abdesti yerindedir. Eğer ayaklarını yıkamadan önce namaz kılarsa ayaklarını yıkayıp namazını bir daha kılması gerekir.” Bu görüş isabetlidir. Bu görüşün yanı sıra zayıf kavle göre yeniden abdest almalıdır.22

- “İmam Şâfiî çok olan suyun miktarı ‘Hecer’ kabilesinin kulleleri ile iki kulle dolusu kadardır, demiştir. Bu miktar 500 Bağdat batmanı olarak takdir edilmiştir.” . Bu görüş isabetlidir. Şâfiî kaynaklarda kulleteyn en sahih kavle göre Bağdat ritlesi ile ortalama 500 ritledir.23

- “Şâfiîler necasetin suya düşmesi ile suyun necaset üzerine dökülmesi arasında hüküm ayrımı yapmak zorunda kalmışlar ve

“Göçebenin biri mescidin bir tarafına durup bevletti. Oradakiler ona bağrıştı. Peygamber Efendimiz (sas) onlara: Bırakın, işini görsün, buyurdu. Göçebe işini bitirdikten sonra Efendimiz bevlettiği yere bir kova su dökülmesini emretti.”24

18 İbn Rüşd, age, 1/27; Nevevî, age, 1/97; Şirbînî, age, 1/97. 19 İbn Rüşd, age, 1/27; Nevevî, age, 1/92.

20 İbn Rüşd, age, 1/28; Nevevî, age, 1/93. 21 İbn Rüşd, age, 1/29; Nevevî, age, 1/93. 22 İbn Rüşd, age, 1/29; Nevevî, age, 1/97-98. 23 İbn Rüşd, age, 1/30; Nevevî, age, 1/33,40. 24 Buhari, “Vudu’ ”, 4; Müslim, “Taharet”, 2.

(34)

Hadisinden dolayı su necaset üzerine gelirse necis olmaz, ama necaset suya girerse su necis olur, demişlerdir”.25

- “İmam Şâfiî’ye göre za’feran ve benzeri temiz fakat suya yabancı olan maddelerin karışması ile üç vasfından biri değişen bir su temiz ise de temizleyici değildir.” 26

- “İmam Şâfiî’ye göre abdest ve gusül gibi manevi pislikleri gidermede kullanılmış (müsta’mel) su, bir daha herhangi bir necaseti gidermede kullanılmaz.” . Bu görüş isabetlidir. Ancak şöyle bir açıklama yapılır. Abdestin farzında kullanılan (yani ilk yıkamada) su mekruh; abdestin sünnetinde kullanılan su (yani ikinci, üçüncü yıkamalar, sünnet olan gusül gibi) İmam’ın son kavline göre temizleyici değildir.27

- “İmam Şâfiî’ye göre domuz ve köpek hariç tüm hayvanların artığı temizdir.” . Bu görüş isabetlidir. İmam Şâfiî’ye göre köpeğin kendisi gibi salyası, bevli de necistir. Domuz da köpeğin hükmündedir.28

- “İmam Şâfiî gusül ve abdest artığı hakkında bu artık mutlaka temizdir, demiştir.” 29

- “İmam Şâfiî, abdesti bozan şeyler hususunda çıkan şeye değil, çıkılan yere bakıp necisin çıkması için bedenin mûtad olan iki yerinden olduktan sonra, çıkan şey ne olursa olsun ve ister hastalık ister sağlık halinde çıksın, abdesti bozar, demiştir.” Bu görüş isabetlidir .Ancak Şâfiîler insanın menisini istisna etmişlerdir. Çünki meni guslü vâcib kılmıştır.30

- “İmam Şâfiî’ye göre aşağıdan çıkan yelden abdestin bozulduğuna ve yukarıdan (geğirme) çıkan yelden bozulmadığını ittifak vardır. Eğer mu’teber olan çıkılan yer olmayıp çıkan şey olsaydı yukarıdan çıkan yelden de abdestin bozulması gerekirdi. Çünkü her ikisi de yeldir.” 31

25 İbn Rüşd, age, 1/32; Nevevî, age, 1/36; Şirbînî, age, 1/121. 26 İbn Rüşd, age, 1/33; Nevevî, age, 1/29.

27 İbn Rüşd, age, 1/33; Nevevî, age, 1/32-33; Şirbînî, age, 1/33. 28 İbn Rüşd, age, 1/34; Nevevî, age, 1/118-119; Şirbînî, age, 1/118. 29 İbn Rüşd, age, 1/37; Nevevî, Ravzatü’t-Talibîn, 1/115.

30 İbn Rüşd, age, 1/40; Nevevî, Minhâc, 1/49. 31 İbn Rüşd, age, 1/41; Şâfiî, el-Ümm, 1/17.

(35)

- “İmam Şâfiî, abdesti bozan şeylerin hastalıktan dolayı da olsa çıkmalarının abdesti bozduğu görüşündedir. Nitekim Peygamber (sas) Efendimiz, istihaza bir hastalık olduğu halde istihazalı kadına her namaz için abdest almasını buyurmuştur.” 32

- “İmam Şâfiî, bağdaş kurarak uyuyan kimse dışında her uyuyana uykusu ne şekilde olursa olsun abdest lâzım gelir, demiştir.” 33

- “İmam Şâfiî ve tabilerine göre elini çıplak olarak herhangi bir kadının çıplak bir yerine dokunduran kimseye bundan duygulansın veya duygulanmasın abdest alması lâzım gelir.” Kadını öpmek de öyledir. Çünkü öpmek de dokunmak gibidir. İmam Şâfiî’nin bu mevzûda değişik ve çeşitli sözleri vardır. Bir sözünde, yalnız dokunanın abdesti bozulur, dokunulanın bozulmaz, bir sözünde her ikisinin de bozulur, bir sözünde dokunanın nikâhlı karısı ile annesi, kızı ve bacısı gibi kendisine nikâhları câiz olmayan yakın kadınları arasında ayrım yaparak, nikâhlı karıda bozulur, ötekilerde bozulmaz, bir sözünde de her ikisinde de bozulur demiştir.” 34

- “İmam Şâfiî’ye göre mushafa dokunabilmek için abdestli bulunmak şarttır.” 35 - “İmam Şâfiî’ye göre tavafta abdestli olmak şarttır.” Bu görüş isabetlidir. Şâfiî’ye göre gerek farz gerek nafile tavaf için abdest şarttır.36

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler

- “İmam Şâfiî’ye göre tahminimce köpeğin kendisi değil salyası necistir.” Bu görüş hatalıdır. İmam Şâfiî’ye göre köpeğin sadece salyası değil kendisi de necistir. Yani domuz gibi necîsü’l-ayn’dır. Köpeğin dokunup necis ettiği nesne bir defa toprakla olmak üzere yedi defa su ile yıkanmalıdır.37

B- GUSÜL

Bu konudaki tüm görüşler isabetlidir.

32 İbn Rüşd, age, 1/41; Nevevî, age, 1/156-157. 33 İbn Rüşd, age, 1/42; Nevevî, age, 1/51.

34 İbn Rüşd, age, 1/43; Şâfiî, el-Ümm, 1/29-30; Şirbînî, age, 1/52. 35 İbn Rüşd, age, 1/47; Nevevî, age, 1/55.

36 İbn Rüşd, age, 1/49; Nevevî, age, 1/55.

(36)

- “Gusülden önce abdest almanın, guslün bir şartı olduğuna dair şâzz bir görüş yalnız İmam Şâfiî’den rivayet olunmuştur.” .Bu görüş isabetlidir .Ancak mezhebte gusülden önce abdest guslün kemali için yapılan şeylerdendir.38

- “İmam Şâfiî’ye göre gusülde niyet şarttır.” 39

- “İmam Şâfiî’ye göre mazmaza ve istinşak guslün vâciblerinden değildir.” 40 - “İmam Şâfiî’ye göre şehvet duyulsun veya duyulmasın meninin inmesi guslü gerektirir.” Bu görüş isabetlidir .Zira Şâfiîlere göre mutad olan veya olmayan yollardan çıkan meni yıkanmayı gerektirir.41

- “İmam Şâfiî’ye göre, ne şekilde olursa olsun erkeklik organına dokunmak abdest almayı gerektirir.” .Bu görüş isabetlidir. Ancak mezhebde şöyle bir görüş de vardır ki erkeklik organına elin içi ile ellemek abdesti bozar, parmak uçları veya yan tarafları ile dokunmak abdesti bozmaz.42

- “İmam Şâfiî ve tabilerinin görüşüne göre iki tenasül azası birbirine dokundu mu guslü gerektirir.” 43

- “İmam Şâfiî’ye göre cünüp kimse camide duramaz ama camiden geçebilir.”. Bu görüş isabetlidir. Zira onlara göre cünüp olanın camide beklemesi haramdır, geçmesi değil.44

- “İmam Şâfiî’ye göre hayızın en uzun süresi onbeş gün, en kısa süresi bir gün bir gecedir.” 45

- “İmam Şâfiî’ye göre mübtedie (yeni hayız gören) kanı görür görmez, onbeş güne kadar namazı bırakır ve bundan sonra eğer yine kan gelirse artık istihaze haline girmiş olur ve namazı kılmaya başlar. Ancak İmam Şâfiî’ye göre böyle bir durumda ondört günlük namazı mübtedie kaza etmelidir. Çünkü hayızın en kısa süresi bir gün bir gecedir.” 46

38 İbn Rüşd, age, 1/51; Şîrâzî, el-Mühezzeb, 1/31. 39 İbn Rüşd, age, 1/51; Nevevî, age, 1/102. 40 İbn Rüşd, age, 1/52; Nevevî, age, 1/104. 41 İbn Rüşd, age, 1/54; Nevevî, age, 1/100. 42 İbn Rüşd, age, 1/45; Şâfiî, age, 1/19. 43 İbn Rüşd, age, 1/53; Şîrâzî, age, 1/29. 44 İbn Rüşd, age, 1/54; Nevevî, age, 1/102. 45 İbn Rüşd, age, 1/56; Nevevî, age, 1/152. 46 İbn Rüşd, age, 1/57; Şirbînî, age, 1/160.

(37)

- “Mu’tade (daha önce hayız ve temizlik müddetini görmüş kadın) İmam Şâfiî’ye göre yalnız eski âdeti ne ise, o adet günlerinin bitimini bekleyecektir.” .47

- “İmam Şâfiî, bir iki gün akıp bir iki gün kesilmek suretiyle kanı aralıklı akan kadın hakkında, bu kadın kanın aktığı günleri toplayarak ve kanın kesildiği günleri saymayarak her kan kesildikçe gusledip namaz kılacaktır. Çünkü kanın kesildiği zaman temizlik hali olmadığı bilinemez. Eğer kanın aktığı günlerin sayısı onbeş günü bulursa o zaman istihâzalıdır, demiştir.” 48

- “İmam Şâfiî’ye göre lohusalığın en kısa süresi diye bir şey yoktur. En uzun süresi ise 60 gündür.” 49

- “Kuvvetli olan bir kavlinde İmam Şâfiî gebe kadının hayız görmesi mümkündür, demiştir.” 50

- “İmam Şâfiî’ye göre eğer sarı ve bulanık renkli sular aybaşı halinin günlerinde görülürse, hayız kanıdır.” 51

- “İmam Şâfiî istihazalı kadının ne zaman hayızlı kadının hükmüne girdiği konusunda, eğer bu kadın değişik vasıflı kana sahip ise kanının değişen vasıflarına göre, eğer adet sahibi ise âdetine göre davranacaktır, demiştir.” 52

- “İmam Şâfiî’ye göre hayızlı kadından yararlanma, izarın üstü (futa) için câizdir.” Bu görüş isabetlidir. Zira ona göre erkeğin hayızlı karısının göbeği ile diz kapağı arasındaki kısmı ile oynaşması şehvetsiz olsa bile haramdır. Zayıf kavle göre, cinsel ilişki hariç erkeğin hayız halindeki karısı ile oynaşması haram değildir.53

- “İmam Şâfiî’ye göre hayız kanı kesilmiş kadınla gusletmeden cima’’ câiz değildir.” Bu görüş isabetlidir .Ona göre hayızlı kadın kanaması kesilince oruç tutmak ve boşanma hariç, gusül yapmadan haram kılınan diğer işleri yapamaz.54

47 İbn Rüşd, age, 1/57; Nevevî, age, 1/161; Şirbînî, age, 1/161. 48 İbn Rüşd, age, 1/58; Nevevî, age, 1/165; Şirbînî, age, 1/165-166. 49 İbn Rüşd, age, 1/58; Nevevî, age, 1/165,167.

50 İbn Rüşd, age, 1/58; Nevevî, age, 1/165. 51 İbn Rüşd, age, 1/59; Nevevî, age, 1/158. 52 İbn Rüşd, age, 1/60; Şirbînî, age, 1/161. 53 İbn Rüşd, age, 1/62; Nevevî, age, 1/154. 54 İbn Rüşd, age, 1/63; Nevevî, age, 1/154-155.

(38)

- “İmam Şâfiî’ye göre adet gören kadınla cima’ eden kişiye bir şey lâzım gelmez. Sadece Allah’tan istiğfar edip, af dileyecektir.” 55

- “İmam Şâfiî’ye göre istihazalı kadının bir kere gusletmesi vâcibtir.” 56

C- TEYEMMÜM

Bu konudaki tüm görüşler isabetlidir.

- “İmam Şâfiî’ye göre su bulamayan mukîm de teyemmüm edebilir.” Bu görüş isabetlidir. Şâfiîlere göre su bulamayan mukîm teyemmüm eder, namazını kılar ancak sonradan kaza eder.57

- “İmam Şâfiî’ye göre teyemmümden önce suyu aramak şarttır.” Bu görüş isabetlidir. Şöyle bir açıklama getirelim: Şâfiîlere göre seferde olan kimse suyun olmadığını kesin olarak bilirse araştırma yapmaksızın teyemmüm edebilir. Bulunabileceği hususunda tereddütlü ise aramalıdır.58

- “İmam Şâfiî’ye göre namaz vakti girdikten sonra teyemmüm etmek, teyemmümün sıhhati için şarttır.” Bu görüş isabetlidir. Farz namaz vakti girmeden teyemmüm yapılmaz.59

- “İmam Şâfiî’ye göre teyemmümde bir vuruş yüz için bir vuruş da eller içindir.” Bu görüş isabetlidir. İmamın görüşüne göre elleri iki defa toprağa vurmak vâcibtir.60

- “İmam Şâfiî’ye göre toprağı teyemmüm uzuvlarına ulaştırmak vâcibtir. İmam Şâfiî teyemmümü abdeste kıyas ettiği için böyledir.” Bu görüş isabetlidir. Ona göre toprağı teyemmüm organlarına nakletmeyi kastetmek şarttır. Toprağı yüz ve kollara sürmek teyemmümün rüknüdür.61

55 İbn Rüşd, age, 1/65; Şirbînî, age, 1/155. 56 İbn Rüşd, age, 1/66; Şîrâzî, age, 1/46. 57 İbn Rüşd, age, 1/72; Nevevî, age, 1/148. 58 İbn Rüşd, age, 1/73; Nevevî, age, 1/123, 125. 59 İbn Rüşd, age, 1/73; Nevevî, age, 1/147. 60 İbn Rüşd, age, 1/76; Nevevî, age, 1/140. 61 İbn Rüşd, age, 1/76; Nevevî, age, 1/137.

(39)

- “İmam Şâfiî’ye göre halis topraktan başka herhangi bir madde ile teyemmüm etmek câiz değildir.” 62

- “Suyu bulmanın teyemmümü bozduğunu söyleyen İmam Şâfiî, teyemmüm abdestsizlik ve cünüplüğü kaldırmaz, cünübe veya abdestsiz olan kimseye sadece namaz kılma cevazını sağlar, demiştir.” 63

- “İmam Şâfiî’ye göre namaza başlandıktan sonra su bulunursa, teyemmüm bozulmaz.”64

D- NECASETTEN TEMİZLENME KİTABI 1- Müellifin İsabet Ettiği Görüşler

- “İmam Şâfiî’ye göre necasetten taharet vâcibtir.” 65

- “İmam Şâfiî’ye göre kanı olsun olmasın hayvan ölüleri arasında necaset bakımından fark yoktur. Ancak deniz hayvanı ölüsünü bundan istisna etmiştir.” Bu görüş isabetlidir. Ona göre insan, balık, çekirge ölüsü hariç kanı akıcı olmasa da her canlının ölüsü necistir.66

- “İmam Şâfiî’ye göre murdar hayvanın kılı ve kemiği de murdardır.” Bu görüş isabetlidir. Çünkü necis olan şeyin parçası da necislikte ona tabidir.67

- “İmam Şâfiî’ye göre murdar hayvanın derisi tabak edilirse, câizdir, değilse câiz olmaz.” Bu görüş isabetlidir. Şöyle denilmektedir: Ölüm nedeniyle necis olan derinin dış kısmı keza meşhur kavle göre iç kısmı tabakla temizlenir.68

- “İmam Şâfiî’ye göre balığın kanı tâhirdir.” Bu görüş isabetlidir. Onlara göre balığın tümü temizdir.69

- “İmam Şâfiî’ye göre gerek insanın gerekse hayvanın bevli ve dışkısı mutlaka necistir.” 70

62 İbn Rüşd, age, 1/77; Nevevî, age, 1/135-136.

63 İbn Rüşd, age, 1/79; Nevevî, age, 1/137-138; Şirbînî, age, 1/138. 64 İbn Rüşd, age, 1/79; Nevevî, age, 1/143.

65 İbn Rüşd, age, 1/81; Şîrâzî, age, 1/59-60.

66 İbn Rüşd, age, 1/83; Nevevî, age, 1/110; Şirbînî, age, 1/111. 67 İbn Rüşd, age, 1/85; Şirbînî, age, 1/115.

68 İbn Rüşd, age, 1/85; Nevevî, age, 1/116-117. 69 İbn Rüşd, age, 1/86; Şirbînî, age, 1/113. 70 İbn Rüşd, age, 1/87; Nevevî, age, 1/112.

(40)

- “İmam Şâfiî’ye göre meni tâhirdir.” Bu görüş isabetlidir. Sahih kavle göre köpek, domuz ve yavrularının dışında kalan canlıların menisi temizdir. Bir kavle göre de insandan başka diğer canlıların menisi necistir.71

- “İmam Şâfiî’ye göre necaset su dışında başka bir şeyle giderilemez. Ancak istincada taş kullanılabilir.” 72

- “İmam Şâfiî’ye göre necasetin azı da birdir, çoğu da birdir.” 73 - “İmam Şâfiî’ye göre istincada en az üç taş kullanmak şarttır.” 74

2- Müellifin Hatalı Naklettiği Görüşler

- “Peygamber (sas) Efendimizin bir yiyeceğe düşen sineğin o yiyeceğe daldırılmasına dair emri ‘kanı bulunmayan havyan ölüleri necaset değildir’ diyenlerin delilidir. İmam Şâfiî buna cevap olarak şöyle demektedir: ‘Bu hüküm yalnız sineğe mahsustur. Çünkü Peygamber (sas) Efendimiz buna sebep olarak bir kanadında hastalık bir kanadında da ilaç bulunduğunu göstermiştir. İmam Şâfiî sineğin tahir olması için kansız bir hayvan olduğunu sebep göstermeyi ayrıca ayetin mefhumu ile sürdürmeye çalışmıştır. “Kesilmeden ölen murdar hayvan ve kan size haram kılındı.” Zira ayetin zahirinden kesilmeden ölen hayvan ile kanın birbirinden ayrı iki necis çeşidi oldukları anlaşılmaktadır. Bunlardan biri kesmekle helal oluyor ki bunun eti yenilen hayvan olduğunda ittifak vardır. Diğeri de hakkında kesmek diye bir şey düşünülmeyen kandır. Şu halde birbirinden ayrı olan bu iki şey bir şey kabul edilemez ki kesilmeden ölen hayvanda kan kaldığı için hayvan necistir, denilebilsin.” Bu görüş mezhebte karşılığını bulmamaktadır. İmam Şâfiî sineğin kansız bir havyan olduğu için değil, kanadında zehir ve şifanın bulunması nedeniyle necis olmadığını söylüyor bu görüşe göre. Oysa Şâfiî mezhebinde canlı iken bir organı koparıldığında akıcı olmayan sinek veya sivrisinek gibi hayvanlar pis maddelerden istisna edilmiştir. Meşhur kavle göre akıcı kanı olmayan hayvanların düştüğü sıvı madde pis olmaz. Görüldüğü gibi pis olmamak akıcı kanı olmamaya bağlanmıştır. Oysa yukarıdaki görüşte İmam Şâfiî buna karşı çıkmaktaydı.75

71 İbn Rüşd, age, 1/88; Nevevî, age, 1/

72 İbn Rüşd, age, 1/90; Şâfiî, el-Ümm, 1/22; Nevevî, age, 1/64. 73 İbn Rüşd, age, 1/88; Şâfiî, age, 1/16.

74 İbn Rüşd, age, 1/93; Nevevî, age, 1/36-37. 75 İbn Rüşd, age, 1/83-84; Nevevî, age, 1/36-37.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bence çok fazla benzerlik var; söyledikleriyle, yapmaya çal ıştıklarıyla benim gibi insanların diğer yerlerde, Hindistan’da yapmaya çalıştıkları aras ında çok

Türkiye Yeşilleri Uluslararası çalışma Grubu, dünyanın en önemli kültürel miraslarından biri olan Bergama Sunağı'nın ait oldu ğu Bergama'ya geri gönderilmesini istedi..

Yani 70 milyonun hepsi evlense, hepsi İpek davetiyesi dağıtsa eşine, dostuna, akrabasına hatta dü ğün sahipleri, damatlar ve gelinler hızlarını alamayıp,

Daha çok yeşil alan yaratmak amacıyla, kentleri gizlice sebze, meyve ve çiçeklerle donatan gerilla bahçıvanlar, önceki gece Hollywood topraklar ına el attı....

Tarımda kimyasal gübre kullanımı gibi neoliberal politikaların dayattığı yanlış uygulamalara işaret eden Üzüm-Sen başkanı Adnan çobanoğlu, "Dayatılan yöntemlerle

1991 yılından itibaren Bursa Barosu çevre-Hukuk Komisyonu'nun aktif bir üyesi olarak çalıştı; çevre ihlallerinin hukuki olarak takibi için Büyükşehir

Mersin'in Yeşilovacık beldesinde Tabiat Enerji tarafından yapılması planlanan ÇED toplantısı, termik santrale karşı olan Belediye’nin binas ında yapılmak istendi..

Bu anket formu, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı‟nda yürütülmekte olan “Sağlık Bilimleri Fakültesi