• Sonuç bulunamadı

Küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretim stratejisi, üretim ve işletme performansı üzerine strateji temelli bir analiz: Tekstil ve otomotiv yan sanayinde karşılaştırmalı bir uygulama

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretim stratejisi, üretim ve işletme performansı üzerine strateji temelli bir analiz: Tekstil ve otomotiv yan sanayinde karşılaştırmalı bir uygulama"

Copied!
353
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ANABİLİM DALI

KÜÇÜK ve ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERDE ÜRETİM

STRATEJİSİ, ÜRETİM VE İŞLETME PERFORMANSI

ÜZERİNE STRATEJİ TEMELLİ BİR ANALİZ:

TEKSTİL ve OTOMOTİV YAN SANAYİNDE

KARŞILAŞTIRMALI BİR UYGULAMA

Mevhibe TÜRKMEN

DOKTORA TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ

Bu çalışma Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından 06103010 numaralı Doktora Tez Projesi olarak desteklenmiştir

(2)
(3)
(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğrencinin

Adı Soyadı Mevhibe TÜRKMEN Numarası: 034127001006 Ana Bilim/Bilim Dalı İşletme/İşletme

Danışman Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ

Tezin Adı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Üretim

Stratejisi, Üretim ve İşletme Performansı Üzerine Strateji Temelli Bir Analiz: Tekstil ve Otomotiv Yan Sanayinde Karşılaştırmalı Bir Uygulama

ÖZET

Müşteri isteklerinin sınırsızlaştığı ve hiper-rekabetin yaşandığı günümüzde işletmeler, işletme performansını arttırmak ve rakipleri karşısında rekabet üstünlüğü elde etmek için benzersiz işletme stratejileri ve bunları destekleyen fonksiyonel stratejiler geliştirmek zorunda kalmıştır. Bu bağlamda, rakipler tarafından taklit edilmesi çok zor olmasından dolayı, eşsiz ve işletmeye özgü yetenekler üzerine dayalı üretim stratejisi sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü elde etmede stratejik bir öneme sahiptir. Yapılan araştırma sonuçları; işletme performansı ve rekabet stratejisi arasındaki ilişkinin üretim stratejisi vasıtasıyla gerçekleştiğini göstermektedir. Bu bağlamda çalışma beş bölümden oluşmaktadır.

Çalışmanın birinci bölümünde üretim yönetiminden stratejik üretime doğru geçen süreç ile yeni rekabet ortamı irdelenmiştir. İkinci bölümde işletmenin stratejik yapılanmasında üretim stratejisine ilişkin teorik bilgiler sunulmuş, üçüncü bölümde bu literatür bilgileri ışığında üretim stratejisinin rekabet araçları olarak maliyet, kalite, zaman, esneklik ve yenilik incelenmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde tekstil ve otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerinde yapılan bir saha araştırmasının metedolojisi ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular aktarılmıştır. Son bölümde ise analiz bulguları çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak, işletme yöneticileri ve gelecek çalışmalar için öneriler sunulmuştur.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğrencinin

Adı Soyadı Mevhibe TÜRKMEN Numarası: 034127001006 Ana Bilim/Bilim Dalı İşletme/İşletme

Danışman Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ

Tezin İngilizce Adı A Strategy-Based Analysis on the Manufacturing Strategy, Manufacturing and Business Performance in the Small and Medium Sized Enterprises: A Comparative Practice on Textile and Automotive Industries

SUMMARY

Companies have to develop unique corporate stratetegies and functional strategies supporting the corporate ones in order to increase company performance and gain competitive advantage aganist their rivals in a business enviroment where the customers demands are becoming unlimited and the competition is getting a hyper-scale. In this context, a unique manufacturing strategy which is based on business spesific competences since it is very hard to duplicate by the rivals has a strategic importance in gaining a sustainable competitive advantage. According to the researches results the relationship between company performance and competitive strategy is realized through manufacturing strategy. In this context, the study is composed of five parts.

In the first part the process coming from manufacturing management to strategic manufacturing and the new competitive enviroment are explicated. In the second part therretical infornation pertaining to manufacturing strategy in the strategic structuring of the company and in the third part, cost, quality, time, flexibility and innovation as the competitive means of manufacturing strategy are investigated in the light of the literature of the subject. In the fourth part of the study realized in the small and medium sized enterprises operating in the textile and automotive industries are presented. In the final part, the findings of the analysis are evaluated and suggestions for company managers and future researches are made.

(6)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ...i

Tez Kabul Formu ... ii

Özet ... iii

Summary ...iv

İçindekiler ... v

Şekiller Listesi ... ix

Tablolar Listesi ...xi

Giriş ... xiii

BİRİNCİ BÖLÜM ÜRETİM OLGUSUNA TARİHSEL BAKIŞ 1.1. ÜRETİM TARİHİ ... 1

1.1.1. Sanayi Devrimi Öncesi ... 2

1.1.2. Sanayi Devrimi ... 3

1.1.3. Sanayi Devrimi Sonrası ... 8

1.2. REKABET ORTAMINDAKİ DEĞİŞİM ... 14

1.2.1. Küresel ekonomi ... 15 1.2.2. Teknoloji ... 17 1.2.3. Örgüt yapıları ... 19 1.2.4. Politik-yasal ... 21 1.2.5. Sosyo-kültürel ... 22 1.2.6. Demografik ... 24 1.2.7. Doğal çevre ... 25

1.3. YENİ REKABET ORTAMI ... 27

İKİNCİ BÖLÜM STRATEJİK REKABET ARACI OLARAK ÜRETİM 2.1. İŞLETME STRATEJİSİ ... 30

2.1.1. Strateji Kapsamı ... 30

2.1.2. Stratejik Yönetim ... 32

2.1.3. Strateji Seviyeleri ... 35

2.1.3.1. Kurumsal Strateji ... 36

2.1.3.2. İş Birimi Stratejileri (Rekabet Stratejileri) ... 37

2.1.3.3. Fonksiyonel Stratejiler ... 37

2.1.4. Strateji Tasarımı Süreci ... 38

2.1.4.1. İşletme Amaç ve Hedeflerinin Belirlenmesi ... 38

2.1.4.2. Stratejik Analiz ... 40

2.1.4.3. Strateji Seçimi ve Biçimlendirme ... 40

2.1.4.4. Strateji Uygulama ... 41

2.2. ÜRETİM STRATEJİSİ ... 41

2.2.1. Üretim Yönetiminden Stratejik Üretime ... 42

2.2.2. Stratejik Üretimin Tanımı ... 44

2.2.3. Stratejik Uyum: İşletme Stratejisi ve Üretim Stratejisi İlişkisi ... 47

2.2.3.1. Üretim Stratejisinin Diğer Stratejilerle İlişkisi ... 51

(7)

2.2.4. Üretim Stratejisinin Oluşturulma Süreci ... 57

2.2.4.1. Üretim Stratejisinin Oluşturulmasında Dört Bakış Açısı ... 57

2.2.4.1.1. Üst Kademe Bakış Açısı ... 58

2.2.4.1.2. Alt Kademe Bakış Açısı ... 58

2.2.4.1.3. Pazar Bakış Açısı ... 59

2.2.4.1.4. Kaynak Bakış Açısı ... 61

2.2.4.2. Üretim Stratejisi Oluşturulma Metodolojileri ... 62

2.2.4.2.1. Hill Metodolojisi ... 63

2.2.4.2.2. Platts- Gregory Metodolojisi ... 65

2.2.4.2.3. Waters Metodolojisi ... 66

2.2.5. Üretim Stratejisi ve Rekabet Öncelikleri ... 71

2.2.5.1. Trade Off ve Trade-On ... 73

2.2.5.1.1. Sipariş Kazandırıcı Kriterler ... 76

2.2.5.2. Rekabet Öncelikleri Üretim Gereksinimlerine Dönüştürme ... 79

2.2.5.2.1.Yapısal Kararlar ... 80

2.2.5.2.2.Altyapısal Kararlar ... 82

2.2.6. İleri İmalat Teknolojileri ... 85

2.2.6.1. Mühendislik Teknolojileri ... 87

2.2.6.2. Yönetim Teknolojileri ... 89

2.2.7. Performans Ölçümü ve Üretim Performans Ölçütleri ... 92

2.2.8. Stratejik Üretimde Trendler ... 97

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM STRATEJİK ÜRETİMİN REKABET ARAÇLARI 3.1. STRATEJİK REKABET ARACI OLARAK MALİYET ... 103

3.1.1. Maliyet Kavramı ve Üretim Maliyetleri ... 104

3.1.2. Değer Analizi ve Maliyet ... 108

3.1.2.1. Değer Zinciri Faaliyetlerini Tanımlamak ... 109

3.1.2.2. Değer Katan Her Bir Faaliyetteki Maliyet Etkenlerini Belirlemek .... 111

3.1.2.3. Sürdürülebilir Rekabetçi Avantaj Yakalamak ... 111

3.1.2.3.1. Maliyet Düşürme ... 111

3.1.2.3.2. Değer Ekleme ... 112

3.1.3. Stratejik Maliyet Yönetimi ... 114

3.1.3.1. Stratejik Maliyet Yönetimi Teknikleri ... 117

3.1.3.1.1. Toplam Kalite Kontrolünde Maliyet Yönetimi ... 117

3.1.3.1.2. Tam Zamanında Üretim Ortamında Maliyet Yönetimi ... 119

3.1.3.1.3. Değer Yaratmayan Faaliyetlerin Ortadan Kaldırılması ... 120

3.1.3.1.4. Mamulün Piyasa Ömrü Süresine Yönelik Maliyetleme ... 121

3.1.3.1.5. Faaliyet Tabanlı Maliyetleme ... 123

3.1.3.1.6. Hedef Maliyetleme ... 125

3.2. STRATEJİK REKABET ARACI OLARAK KALİTE ... 126

3.2.1. Kalite Kavramı ... 126

3.2.1.1. Kaliteyi Oluşturan Unsurlar ... 129

3.2.1.2. Kalitenin Boyutları ... 130

3.2.1.3. Hizmet Kalitesi ve Boyutları ... 132

3.2.2. Kalite Problemleri ... 134

(8)

3.2.4. Kalite ve Değer Sistemi ... 140

3.2.5. Kalitenin Stratejik Etkisi ... 143

3.2.5.1. Rekabetçi Üstünlük ve Kalite ... 145

3.2.6. Rekabet Avantajı İçin Kalite Teknikleri ... 148

3.2.6.1.Temel Kalite Kontrol Teknikleri ... 148

3.2.6.2. Yönetim ve Planlama Teknikleri ... 150

3.2.6.3.Teknikler ... 153

3.2.7. Toplam Kalite Yönetimi ... 158

3.2.8. Stratejik Toplam Kalite Yönetimi ... 161

3.3. STRATEJİK REKABET ARACI OLARAK ZAMAN ... 167

3.3.1. Yeni Rekabet Ortamında Zaman ... 168

3.3.2. Zaman Temelli Rekabet ... 169

3.3.3. Zaman ve İşletme Performansı ... 170

3.3.4. Zaman Temelli Rekabet Araçları ... 173

3.3.4.1. Materyal ve Bilgi Akışına Dayalı Uygulamalar ... 174

3.3.4.2. Özellikli Uygulamalar ... 177

3.3.4.4. Örgütsel ve İnsan Kaynaklarına Dayalı Düzenleme ve Çalışmalar ... 180

3.4. STRATEJİK REKABET ARACI OLARAK ESNEKLİK ... 182

3.4.1. Esneklik Kavramı ... 183

3.4.2. Üretim Esnekliği ... 187

3.4.3. Stratejik Esneklik ... 192

3.4.4. Stratejik Esneklik ve İşletme Performansı İlişkisi ... 196

3.4.5. Esnek Üretim Sistemleri ... 198

3.4.5.1. Esnek Üretim Sistemlerinin Avantajları ... 200

3.4.5.2. Esnek Üretim Sistemlerinin Dezavantajları ... 201

3.4.5.3. Esnek Üretim Sistemleri Çeşitleri ve İşleyişi ... 203

3.5. STRATEJİK REKABET ARACI OLARAK YENİLİK ... 204

3.5.1. Yenilik Kavramı ... 205

3.5.2. Yeniliğin İlişkili Diğer Kavramlardan Farkı ... 206

3.5.3. Yenilik Türleri ... 207

3.5.4. Yenilik Süreci ... 209

3.5.5. Rekabetçi Üstünlük ve Yenilik ... 211

3.5.6. Stratejik Yenilik Yönetimi ... 212

3.5.7. Yenilik ve İşletme Performansı ... 217

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TEKSTİL ve OTOMOTİV YAN SANAYİ KÜÇÜK ve ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİNDE ÜRETİM STRATEJİSİ, ÜRETİM ve İŞLETME PERFORMANSI ÜZERİNE UYGULAMA 4.1. Küçük ve Orta Ölçekli İşletme Kavramı ... 220

4.1.1. Rekabet Ortamında Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler ... 222

4.2.Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Metodolojisi ... 226

4.2.1.Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Araştırmanın Önemi ... 227

4.2.1.1.Araştırmanın Kavramsal Modeli ... 227

4.2.1.2. Araştırmanın Önemi ... 227

4.2.1.3.Araştırmanın Amaçları ve Hipotezleri ... 228

(9)

4.2.1.3.2.Araştırmanın Hipotezleri ... 229

4.2.2.Araştırmanın Metodolojisi ... 230

4.2.2.1.Veri Toplama Metodunun Belirlenmesi ve Hazırlanması ... 231

4.2.2.2.Veri Toplama Aracının Ön Testi ... 234

4.2.2.3. Örnek Seçimi ve Büyüklüğünün Belirlenmesi ... 235

4.2.2.4. Anket Formunun Postalanması ... 236

4.2.2.5. Cevap Veren İşletmelerin Örneği Temsil Yeteneği ... 237

4.2.2.6. Test İstatistiklerinin Belirlenmesi ve Verilerin Düzenlenmesi ... 238

4.2.2.6.1. Test İstatistiklerinin Belirlenmesi ... 238

4.2.2.6.2. Verilerin Düzenlenmesi ... 240

4.3. Araştırma Verilerinin Analiz ve Bulguları ... 240

4.3.1. Araştırmaya Katılan İşletmeleri Tanıtıcı Bilgiler ... 240

4.3.2. Veri Toplama Aracının Güvenirlik ve Geçerliği ... 242

4.3.2.1.Veri Toplama Aracının Güvenirliği ... 242

4.3.2.2.Veri Toplama Aracının İçerik ve Yapısal Geçerliliği ... 245

4.3.2.2.1.Veri Toplama Aracının İçerik Geçerliliği ... 245

4.3.2.2.2.Veri Toplama Aracının Yapısal Geçerliliği ... 246

4.3.2.2.3.Keşifsel Faktör Analizi Sonuçları ... 248

4.3.3. Üretim Stratejisinin Güçlü Yanları ... 251

4.3.4. Stratejik Karar Alma Sürecinde Etkili Olan Faktörler ... 253

4.3.5. Rekabet Öncelikleri ... 255

4.3.6. İleri İmalat Teknolojileri Uygulamaları ... 260

4.3.7. Stratejik Uyum ... 263

4.3.8. Üretim Performans Endeksi ... 266

4.3.9. İşletme Performans Endeksi ... 268

4.3.10. Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları (DFA) ... 270

4.3.11. Yapısal Eşitlik Analizi Sonuçları ... 274

BEŞİNCİ BÖLÜM DEĞERLENDİRME, SONUÇ ve ÖNERİLER 5.1. Araştırmanın Amaçları ve Kuramsal Temelleri ... 284

5.2. Araştırma Bulguları ve Değerlendirmesi ... 285

5.3. İşletme Yöneticilerine Öneriler ... 294

5.4. Araştırmanın Kısıtları ... 296

5.5. Gelecek Çalışmalar İçin Öneriler ... 298

Kaynakça ... 300

Ekler ... 332

(10)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1.1. Üretim Fonksiyonunun Dönüşüm Periyodu ... 14

Şekil 1.2. Emek Piyasalarının Tarihsel Dönüşümü ... 24

Şekil 2.1. Organizasyon Özelikleri ve Strateji İlişkisi ... 31

Şekil 2.2. Strateji Tasarımının Kilit Faktörleri ... 31

Şekil 2.3. Strateji Seviyeleri ... 36

Şekil 2.4. Strateji Tasarımı Süreci ... 39

Şekil 2.5. Stratejik Analiz ... 40

Şekil 2.6. Üretim Yönetimi Sistemi ... 44

Şekil 2.7. Üretim Stratejisi Sistemi ... 45

Şekil 2.8. Üretim Fonksiyonunun Katkısı ve Rolü ... 50

Şekil 2.9. Üretim ile Diğer Temel ve Destek Fonksiyonlar Arası İlişkiler ... 54

Şekil 2.10.Üretim Stratejisinin Oluşturulmasında Dört Bakış Açısı ... 57

Şekil 2.11. Üst Kademe ve Alt Kademe Bakış Açılarında Üretim Stratejisi ... 59

Şekil 2.12. Üretim Stratejisinin Pazar Bakış Açısı ... 60

Şekil 2.13. Rekabet Faktörlerinin Üretim Hedeflerine Dönüştürülmesi ... 60

Şekil 2.14. Üretim Stratejisi Sürecinin Üç Düzeyi ... 63

Şekil 2.15. Menda ve Dilts Metodolojisi ... 65

Şekil 2.16. Paltts-Gregory Metodolojisi ... 66

Şekil 2.17. Waters Metodolojisi ... 67

Şekil 2.18. Rekabet ve Üretim Stratejileri Kapsamlarındaki Değişim ... 71

Şekil 2.19. Geleneksel Trade off Modeli ... 75

Şekil 2.20. Scan Cone Modeli ... 76

Şekil 2.21. Sipariş Kazandırıcı, Yeterlilik ve Daha Az Önemli Kriterlerin Rekabetçiliğe Etkisi ... 78

Şekil 2.22. Ürün ve Süreç Özelliklerinin Dokuzlu Skalada Değerlendirilmesi ... 79

Şekil 2.23. Üretim Performans Ölçümünde Zaman İçindeki Değişim ... 95

Şekil 3.1. Değer Yaratılması ... 103

Şekil 3.2. Satış Fiyatı ve Maliyet İlişkisi ... 105

Şekil 3.3. Üretim İşletmesi Değer Zinciri ... 109

Şekil 3.4. Mamul Hayat Eğrisi ... 122

Şekil 3.5. Geleneksel ve Faaliyete Dayalı Maliyet Sistemleri Karşılaştırması ... 125

Şekil 3.6. Kalite Problemlerinin Tanımlanmasında Gap Analizi ... 135

Şekil 3.7. Kalite Maliyetleri ... 138

Şekil 3.8. Kalite Maliyetleri Modeli ... 140

Şekil 3.9. Kalite Çalışmaları ve Değer Sistemi ... 141

Şekil 3.10. Kano Modeli ... 144

Şekil 3.11. Yönetim ve Planlama Teknikleri ... 150

Şekil 3.12. Stratejik Toplam Kalite Yönetimi Dönüşüm Süreci ... 166

Şekil 3.13. Zamanın Stratejik Değer Oluşturma Süreci ... 171

Şekil 3.14. Esneklikler Arası İlişkiler ... 189

Şekil 3.15. Belirsizlik ve Esneklik Arasındaki Denge ... 189

Şekil 3.16. Esneklik Uygulamaları Modeli ... 191

Şekil 3.17. Üretim Esnekliği Süreci ... 192

Şekil 3.18. Stratejik Esneklik Uygulama Adımları ... 194

(11)

Şekil 3.20. Yenilikle İlişkili Kavramlar ... 206

Şekil 3.21. Doğrusal Yenilik Süreci ... 209

Şekil 3.22. Etkileşimli Model ... 210

Şekil 3.23. Stratejik Yenilik Yönetimi Çerçevesi ... 217

Şekil 4.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli ... 227

Şekil 4.2. Kavramsal Modele İlişkin Hipotezler ... 229

Şekil 4.3. Araştırmada İzlenen Metodoloji ... 231

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.1. Üretim Yönetimi Tarihinin Önemli Gelişmeleri ... 5

Tablo 1.2. Kitle Üretim Paradigmasının Temel Özellikleri ... 6

Tablo 1.3. Kitle Üretim İle Stratejik Üretim Karşılaştırması ... 13

Tablo 1.4. Havayolu Taşımacılığı, Telekomünikasyon ve Bilgisayar Maliyetlerindeki Azalma ... 16

Tablo 1.5. Yönetimin Önceliklerindeki Tarihsel Değişim ... 20

Tablo 1.6. Yönetimsel ve Örgütsel Değişimler ... 21

Tablo 1.7. İşgücü ve Çalışma Ortamındaki Değişim ... 25

Tablo 1.8. İşletmelerin Genel Özelliklerinin Yaşadığı Dönüşüm ... 27

Tablo 2.1. Üretim Stratejisi ve Stratejik Üretim Karşılaştırması ... 46

Tablo 2.2. Üretim Yazınında Stratejik Üretim Tanımları ... 47

Tablo 2.3. Üretimin Stratejik Rolünde Aşamalar ... 49

Tablo 2.4. Bazı İşletmelerde Temel Fonksiyon Faaliyetleri ... 53

Tablo 2.5. İşletme Kaynakları ... 61

Tablo 2.6. Pazar ve Kaynak Bakış Açılarında Ürün Özelikleri ve Performans Hedefleri ... 62

Tablo 2.7. Hill Metodolojisi ... 64

Tablo 2.8.Yapısal Kararların Rekabetçi Etkisi ... 81

Tablo 2.9. Altyapısal Kararların Rekabetçi Etkisi ... 83

Tablo 2.10 Stratejik Üretim Yazınında Performans Kriterleri ... 96

Tablo 2.11. Üretim Yönetiminden Üretim Stratejisine Yeni Trendler ... 102

Tablo 3.1. Maliyet Sınıflandırması ... 106

Tablo 3.2. Bilgisayar Üretimi Endüstrisinde Değer Zinciri ... 110

Tablo 3.3. Geleneksel Maliyet Analizleri İle Değer Zinciri Analizi Karşılaştırması . 113 Tablo 3.4. Operatif ve Stratejik Maliyet Yönetimi Karşılaştırması ... 116

Tablo 3.5. Stratejik Maliyet Yönetimi Teknikleri ... 117

Tablo 3.6. Farklı Bakış Açılarından Kalite Tanımları ... 128

Tablo 3.7. Kalitenin Boyutları ... 131

Tablo 3.8. Hizmet Kalitesi Boyutları ... 133

Tablo 3.9. Kalite Boşluklarını Kapatmada Organizasyonel Sorumluluk ... 137

Tablo 3.10. Kalite Teknikleri ... 148

Tablo 3.11. TKY ve STKY Karşılaştırması ... 163

Tablo 3.12. Kalite aktörleri ... 166

Tablo 3.13. Zaman Temelli Stratejinin İşletme Performansına Etkisi ... 172

Tablo 3.14. Pazara Giriş Zamanının Pazar Payına Etkisi ... 173

Tablo 3.15. Farklı Bakış Açılarından Esneklik Kavramı ... 184

Tablo 3.16. Esneklik Sınıflandırmaları ... 185

Tablo 3.17. Esneklik Sınıflaması ... 187

Tablo 3.18. Üretim Esneklikleri ... 188

Tablo 3.19. Belirsizlik Kaynağına Göre Esneklik Türleri ... 190

Tablo 3.20.Yenilik Biçimleri ve Eksikliği Halinde Ortaya Çıkacak Rekabetçi Yetersizlikler ... 208

Tablo 3.21. Geleneksel Yaklaşım İle Stratejik Yenilik Yaklaşımı Arasındaki Farklar ... 216

(13)

Tablo 4.2. Araştırma Hipotezlerinin Geliştirilmesinde Yararlanılan Çalışmalar ... 230

Tablo 4.3. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler ... 241

Tablo 4.4. Ölçeklerin Başlangıç Güvenirlik Katsayıları ... 243

Tablo 4.5. Ölçeklerin Güvenilirlik (İçsel tutarlılık) Katsayıları ve Tanımlayıcı İstatistikleri ... 244

Tablo 4.6. Ölçeklerin Kaiser Meyer Olkin (KMO) Değerleri ... 247

Tablo 4.7. Rekabet Öncelikleri Ölçeği İçin Keşifsel Faktör Analizi Sonuçları ... 248

Tablo 4.8. İleri İmalat Teknolojileri Ölçeği İçin Keşifsel Faktör Analizi Sonuçları .. 250

Tablo 4.9. Stratejik Uyum Ölçeği İçin Keşifsel Faktör Analizi Sonuçları ... 251

Tablo 4.10. Araştırmaya Katılanların Üretim Stratejisinin Güçlü Yanları Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 252

Tablo 4.11. Araştırmaya Katılanların Performans Ölçüm Çalışmalarını Hangi Sıklıkta Yaptıkları ... 252

Tablo 4.12. Araştırmaya Katılanların Stratejik Karar Almada Etkili Olan Faktörler Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 253

Tablo 4.13. Araştırmaya Katılanların İşletme Stratejisi Oluşum Sürecinde Etkili Olan Faktörler Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 254

Tablo 4.14. Araştırmaya Katılanların Üretim Stratejisi Oluşum Sürecinde Etkili Olan Faktörler Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 255

Tablo 4.15. Araştırmaya Katılanların Rekabet Öncelikleri Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 256

Tablo 4.16. Araştırmaya Katılanların Üretim Öncelikleri Değişikliklerinde Etkili Olan Faktörler Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 257

Tablo 4.17. Araştırmaya Katılanların Rekabet Stratejileri Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 258

Tablo 4.18. Araştırmaya Katılanların Sipariş Kazandırmada Etkili Olan Kriterler Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 260

Tablo 4.19. Araştırmaya Katılanların İleri İmalat Teknolojileri Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 261

Tablo 4.20. Araştırmaya Katılanların Geliştirme Faaliyetleri Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 262

Tablo 4.21. Araştırmaya Katılanların Stratejik Uyum Ölçeğine İlişkin Değerlendirmeleri ... 263

Tablo 4.22. Araştırmaya Katılanların Üretim Stratejisi İletişimi İlişkin Değerlendirmeleri ... 264

Tablo 4.23. Araştırmaya Katılanların Fonksiyonel Bütünleşmeye İlişkin Değerlendirmeleri ... 265

Tablo 4.24. İşletme A İçin Üretim Performans Endeks Değerinin Hesaplanması ... 268

Tablo 4.25. Araştırmaya Katılan İşletmelerin İşletme Performans Değişkenlerine Dair Verileri ... 269

Tablo 4.26. Sektörlere Göre İşletme Performans Endeksi ... 270

Tablo 4.27. Doğrulayıcı Faktör Analizi İçin Öngörülen Uyum Ölçüleri ... 272

Tablo 4.28. Araştırma Modelinde Yer Alan Boyutlar İçin Uyum Ölçüleri ... 272

Tablo 4.29. Araştırma Modelinde Yer Alan Boyutlar için DFA Sonuçları ... 274

Tablo 4.30. Yapısal Modele İlişkin Uyum Ölçüleri ... 275

Tablo 4.31. Araştırma Modeli Hipotez Sonuçları ... 277

(14)

GİRİŞ

Serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşmeye yönelik uygulamalar günümüzde rekabet gücü kaynaklarını değiştirmektedir. Küresel rekabet kalite, maliyet ve yeni ürün geliştirme hızı konularında işletmeleri zorlamakta ve yeni rekabet baskısı işletmeleri yeniden yapılanma sürecine girmeye itmektedir. Küresel rekabette başarı sağlayabilmenin önemli koşuluda dünyanın en iyi şirketleri ile birlikte yarışmayı göze alabilmektir. Bu yeni oluşumda işletmelerin rekabet kavramını dünya ölçeğinde anlaması ve ona göre rekabet stratejileri geliştirmeleri gerekmektedir.

Rekabet ortamındaki bu eğilimlere bakıldığında işletmelerin hayatta kalıp başarılı olabilmeleri için stratejik planlar geliştirmeleri kaçınılmaz hale gelmiştir. Özellikle 1980’li yıllar öncesinde işletme stratejileri genellikle pazarlama ve finansman fonksiyonu tarafından belirlenmekte idi. Sonrasında ise işletmelerde fonksiyonel perspektiflerin entegrasyonu anlayışı ile birlikte işletme birimlerinin ortak amaç, yani işletmenin yaşamını sürdürmesi ve rekabet üstünlüğü sağlamasına yönelik işlevsel stratejilerini geliştirmelerini öngörmektedir.

İşletmelerde değer yaratan önemli faaliyetlerden biri olan üretim işlevi de bu anlayışla kendi stratejik yaklaşımını şekillendirmelidir. Stratejik üretim rekabet üstünlüğü sağlamak için üretim sistemi ile ilgili temel kararları ve rekabet önceliklerini belirlemeyi ifade eder. Rakipler tarafından taklit edilmesi çok zor olmasından dolayı, eşsiz ve işletmeye özgü yetenekler üzerine dayalı üretim stratejisi sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü elde etmede stratejik bir öneme sahiptir. Yapılan araştırma sonuçları; işletme performansı ve rekabet stratejisi arasındaki ilişkinin üretim stratejisi vasıtasıyla gerçekleştiğini göstermektedir.

Bu bağlamda çalışma beş bölümden oluşmakta olup ilk üç bölüm yazın incelemesi, son iki bölüm ise konuyla ilgili alan araştırması üzerine kurulmuştur.

Çalışmanın birinci bölümünde ilk üretim faaliyetlerinden günümüze kadar geçen süreçte tarihsel bir bakış açısından üretim olgusuna ve üretim yönetiminden stratejik üretime doğru geçen sürece değinilmiştir. Değişen rekabet ortamı ve yeni rekabet ortamında rekabet üstünlüğü ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

İkinci bölümde işletmenin stratejik yapılanmasında üretim stratejisine ilişkin teorik bilgiler sunulmuş. Bu başlık altında stratejik yönetim kapsamında işletme stratejisi ile işletme stratejisi ile üretim stratejisi ilişkisi değerlendirilmiştir. Bu bölüm

(15)

içinde çalışmanın ana teması olan üretim stratejisi; üretim stratejisinin oluşturulma süreci, rekabet öncelikleri, ileri imalat teknolojileri ve üretim performansının ölçümü ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışılmıştır.

Üçüncü bölümde üretim stratejisi yazınına dayalı olarak üretim stratejisinin rekabet araçları ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu bölüm içinde üretim stratejisinin rekabet araçları olarak maliyet, kalite, zaman, esneklik ve yeniliğin üretim stratejisine etkileri, üretim ve işletme performanslarına katkıları dikkate alınarak alt başlıklarda ayrı ayrı değerlendirilmiştir.

Çalışmanın dördüncü bölümünde tekstil ve otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerinde yapılan bir saha araştırmasının metedolojisi ve araştırma sonucunda elde edilen bulgular aktarılmıştır. Son bölümde ise analiz bulguları çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak, işletme yöneticileri ve gelecek çalışmalar için öneriler sunulmuştur.

(16)

1.1. ÜRETİM TARİHİ

Tarihsel süreç içinde insanoğlu için hep bir mücadele söz konusu olmuştur. İlk dönemlerinde hayatta kalma mücadelesi, doğaya karşı üstün gelme ve yetersizliklerini giderme yönünde olurken, bu ihtiyaçlarının güdülemesi ile ortaya çıkan yenilikler ve teknolojiler sayesinde doğaya ve ortaya çıkan yeni toplumsal ve ekonomik olgu ve kavramlara yön verme ihtiyacına dönüşmüştür. Uygarlık tarihinin başından bu yana doğaya karşı verilen var olma savaşı insanoğluna çeşitli araçlar geliştirme ve bu araçlarla üretim yapma zorunluluğunu doğurmuştur. Yüzyıllar süren bu değişim içinde, insanoğlu ile birlikte var olan ihtiyaçları temel giderme yolu olarak “üretmek/üretim” insanoğlunun yaşamında her zaman yer almıştır. Bilimin ilerlemesine paralel olarak gelişen üretim araçları ve yöntemleri toplumların üretim, işbölümü ve tüketim biçimini etkileyerek ekonomik yapıyı belirleyen temel unsurlardan biri olmuştur (Saruhan ve Özdemirci, 2005: 32).

Burada anlatım olarak tarihsel süreç içerisinde toplumsal, sosyal, ekonomik ve bilimsel pek çok bakış açısından; yaşanan değişimlerin ve ortaya çıkan olguların üretim faaliyetleri üzerindeki etkileri ve günümüze kadar gelen süreçte pazar, işletme, rekabet gibi olgulardaki değişim irdelenecektir. Unutulmamalıdır ki ortaya çıkan her bir değişimin etkisi yalnızca bulunduğu toplumu ya da faaliyet alanını etkilememekte, kaos teorisinde∗ olduğu gibi birbirini etkileyen parçaların, birindeki herhangi bir değişim eşzamanlı bütünü etkileyerek, kendinden daha büyük bir değişimi tetiklemekte ve zaman içinde etki gücü artarak, etki alanı genişlemektedir.

İnsanlık tarihi geçmişten günümüze kadar üç önemli aşamadan geçmiş, üç önemli devrim yaşamış ve dönüşüme uğramıştır. Bu aşamalardan ilki, yaklaşık yirmi bin yıl önce bazı avcı ve toplayıcı grupların yaşamlarını sürdürebilmek için evcilleştirilmiş hayvanları yetiştirmeye ve belirli toprak parçalarını ekmeye

Çok ufak olaylar çok büyük değişimleri tetikleyebilir (kelebek etkisi). Kelebek etkisi Amazonlarda bir kelebeğin kanat çırpmasıyla havada oluşacak dalgaların dünyanın bir diğer ucunda bir müddet sonra kasırgaya neden olması olarak adlandırılmıştır. Kelebek etkisi gereğince, karmaşık sistemdeki çok küçük, önemsiz gibi görünen ve çoğu zaman dikkate alınmayan bir etki beklenmeyen büyük sonuçlar yaratmaktadır.

(17)

başlamalarıyla birlikte tarım toplumuna geçiştir (Giddens, 2000: 51). Sanayi (Endüstri) devrimi, insanlık tarihinin ikinci dönüşüm aşamasını olmuştur. Sonrasında ise günümüze kadar gelen zamanı kapsayan bilgi temelli dönüşümlerin yön verdiği bilgi toplumu üçüncü dönüşüm aşamasını olmuştur.

1.1.1. Sanayi Devrimi Öncesi

İlk çağlarda yaşamlarını yalnızca toplayıcılıkla sürdüren insanlar, nüfuslarının artmasıyla birlikte bulundukları bölgelerdeki doğal kaynakları hızla tüketmiş ve tükenen kaynakların yerine yenilerini bulabilmek için yeni bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır. Kaynakları ne kadar bol olursa olsun, üretmeden tüketen topluluklar göçebe bir hayat sürmeye mahkûmdur. Ne var ki göçebe hayatın zorlukları ve riskleri insanları yerleşik hayata yöneltmiş ve yaşamlarını devam ettirebilmek için tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya yöneltmiştir. M.Ö. 8000’e doğru akılcı bir toplayıcılıktan örgütlü bir tarıma geçiş dönemi başlamıştır (Tchayat, 2004).

1920 yılına kadar dünyada imalat sektöründe el sanatları dönemi (craft production) diye adlandırılan emek-yoğun üretim yöntemi uygulanmıştır. Avrupa merkezli olan bu üretim modelinde çıraklık ustalığa dayalı sistemde, çok iyi eğitilmiş işçiler kullanılmaktaydı (Brown ve diğ., 2005: 25). Bu dönemde basit ve çok amaçlı araç, gereçler ile tüketicinin isteğine göre her tür üretim gerçekleştirilmekteydi.

Henry Ford’un seri üretim sistemini geliştirmesinden önce uygulanan el sanat üretim modelinde düşük bir üretim hacminde ve yüksek maliyetlerle üretim gerçekleştirilmekteydi. Çoğu zaman işletme sahibinin de içlerinde yer aldığı yüksek düzeyde beceriye sahip çalışanlarla her müşteri için ayrı ve özel ürünler üretilebilindiği bu üretim modelinde, kullanılan yöntemler ve üretim araçları son derece basit ve bir o kadar da esneklik sağlayan özelliklere sahiplerdi. Tüm bu özellikler el sanat üretim modelinde üretim biçimini kolaylıkla değiştirilebilir olmasını sağlamakta ve bekli de günümüz işletmelerinin müşteriye özel ürün sunmada amaçladıkları başarı noktasına ulaşmayı sağlamaktaydı. El sanat üretim modelinde pazar tanımlaması çok açık bir şekilde yapılabilmekteydi ve bu yüzden ürünler müşterilerin istekleri doğrultusunda kolaylıkla tasarlanabilmekte ve üretilebilmekteydi. Ayrıca düşük miktarda sermaye gerektiren yapıları ile küçük işletmeler müşteriye özel ürün sunmayı kolaylaştırmaktaydı (Brown, 1996: 274–

(18)

277). Üretim genellikle sipariş esasına dayandığı için üretilen ürünler birbirinden farklılaşmakta, diğer bir deyişle standart tasarım ve üretim söz konusu olmamaktadır. Sistemin basitliği işletmelerin örgütlenme yapılarını da etkilemekteydi. Tek bir merkezde örgütlenen işletmelerde âdemi merkezileşme hâkimdi. Üretim için gerekli parçalar bağımsız ayrı küçük imalat birimlerinden gelmekteydi. Yönetici/patron ayırımının belirginleşmediği böyle bir örgütlenmede müşterilerle ve alıcılarla olan ilişkiler bireysel olarak ve doğrudan yürütülmekteydi (Akgeyik, 1998: 48).

Günümüzde hala kişiye özel ev yapımı ile inşaat sektöründe, hot kütür ürünlerle moda sektöründe, mobilya sektörü, saat üretimi gibi bazı sektörlerde el sanat üretimi devam etmektedir. El sanat üretimi yapan işletmelere örnek olarak Daniels cep saatleri ve Morgan arabaları verilebilir. Hizmetler sektöründe de bazı oteller, hastaneler, okullar, havayolu şirketleri bu üretim modelinde hizmet vermeye devam etmektedir (Brown ve diğ., 2005: 26–27).

1.1.2. Sanayi Devrimi

Sanayi devrimi ne zaman başlamaktadır sorusuna çok farklı cevaplar verilmektedir. Üzerinde yoğun görüş birliği olan tarih üç önemli olaya dayalı olarak 1776 yılıdır (Sprague, 2007: 221).

Bunlarda ilki James Watt’ın buhar makinesini bulması (1765) ve buhar gücüyle çalışan iş makinelerinin üretim sürecine dâhil olmasıdır. Buhar makinesinin keşfi sanayi devriminin teknolojik altyapısını oluşturmuştur. Devrimin ilk dönemlerinde makineleşme büyük ölçüde su gücüne dayalıdır ve tekstil sanayileri ile sınırlıdır. Hızla yayılan buhar gücü diğer birçok sanayinin makineleşmesini ve yeni demiryolu altyapısının gelişmesini sağlamıştır. Tüm bu değişimler çok daha fazla mühendise, usta işçiye gereksinimi arttırırken, bunun yanı sıra okuryazarlığın toplum içinde yaygınlaşma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır (Freeman ve Soete, 2003: 24). Buhar makinelerinin hayata geçmesiyle kurulan büyük fabrikalarda makineler 24 saat çalışmaya başlamış, üretim eskisiyle kıyaslanamayacak oranda artmıştır. Bunun sonucunda üretim maliyetleri düşmüş böylece üretilen malı satın alabilecek insan sayısı da artmıştır (Saruhan ve Özdemirci, 2005: 39).

Sanayi devrimin iktisadi temellerini atan ikinci gelişme ise Adam Smith’in Milletlerin Zenginliği (1776) adlı eserini yayınlaması olmuştur. Bu eserde serbest

(19)

piyasa ekonomisi adı verilen yeni ekonomik model ve bu modelin kapitalist sistem içindeki işleyişi ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Smith Avrupa’nın pek çok ülkesini dolaşmış ve kitabında İngiltere’de yaşam düzeyinin diğer Avrupa ülkelerinden daha yüksek olma nedenlerini açıklamaya çalışmıştır. Ulusal gelirin büyümesini tarımsal verimlilikle açıklayan görüşe karşı, açıklamalarını imalat sanayi ve ticaret üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Smith’in iğne üreten işyeriyle ilgili ünlü örneğinde olduğu gibi teorisini sağlam bir biçimde 1760 ve 1770’ler İngiltere’sinde ortaya çıkan gerçek değişimlerle ilgili gözlemlerine dayandırmıştır. Smith imalat sanayinde verimliliğin teknik ilerleme, sermaye birikimi ve işbölümüne dayalı uzmanlaşma ile artabileceğini vurgulamıştır. İmalat sanayinde işbölümü, yeni makine kullanımına ve makineleri kullananların uzmanlaşma becerileri edinmelerine yol açmıştır. Yeni piyasalar açılması, ülke içindeki ya da ülkeler arasındaki ticaret engellerinin azalması, sanayide üreticilerin rekabet edebilmelerini, pazarlarını büyütebilmelerini, üretimde ölçek ekonomilerinden yararlanabilmelerini sağladığı gibi, işbölümünü daha da ileri götürmelerini sağlamıştır (Freeman ve Soete, 2003: 39–40). Smith’in çalışmaları modern üretim yönetiminin temelleri olarak görülmektedir (Amrine ve diğ., 1992: 21).

Sanayi devriminin altyapısını oluşturan üçüncü önemli gelişme ise Fransız İhtilali (1789) sonucu sanayi toplumuna en uygun yapı olan ulus devlet modelinin temellerinin atılmasıdır. Ulus devlet, üreticileri koruyan ve kişiden kişiye uygulaması değişmeyen yasalara sahip olduğu ve sınırlı kontrol edilebilir bir pazara imkân tanıdığı için kapitalizmin gelişmesinde oldukça etkin olmuştur. Ulus devlet modeli beraberinde getirdiği demokrasi kavramı ile birlikte sanayi devriminin hukuki ve siyasi altyapısını oluşturmuştur (Saruhan ve Özdemirci, 2005: 39–40).

Bu üç önemli gelişmeyle birlikte sanayi devriminin teknolojik, iktisadi, hukuki ve siyasi altyapısı oluşmuş, pazarın cazibesiyle birlikte üretim yapan işletmelerin sayısında da önemli artışlar yaşanmıştır. Bu gelişmeleri üretim verimliliğinin arttırılmasına yönelik bilimsel çalışmalar izlemiş ve yapılan araştırmalar sonucunda işletmelerin sistemli bir yönetim organizasyon yapısıyla ve doğru üretim teknikleriyle verimliliklerini büyük oranda arttırabilecekleri ortaya çıkmıştır (Saruhan ve Özdemirci, 2005: 40). Tablo 1.1’de sanayi devrimine katkıları

(20)

olan, üretim yönetimi tarihinin önemli gelişmeleri ve ortaya çıkaran bilim adamları yer almaktadır.

Tablo 1.1. Üretim Yönetimi Tarihinin Önemli Gelişmeleri

Yıl Kavram Araçlar Yaratıcısı / Originator

1910 Bilimsel yönetim prensipleri

Zaman etüdü ve iş etüdü kavramları

Frederick W. Taylor (United States) 1911 Endüstriyel psikoloji Hareket etüdü Frank ve Lillian Gilberth (United

States)

1912 Hareketli montaj hatları Faaliyet sıralama şemaları Henry Ford, Henry I. Gantt (United States)

Ekonomik üretim miktarı EOQ nun envanter kontrolünde uygulanması

F. W.Harris (United States) 1930 Kalite kontrol Örneklem ve kalite kontrolünde

istatistiksel tablolar

Wlter Shewhart, H. F. Dodge, H. G. Romig

1930 Çalışan motivasyonu üzerine Hawthorne çalışmaları

İş analizi çalışmaları Elton Mayo (US) ve L.H.C.Tippet(England) 1940 Kompleks sistem problemlerinde çapraz fonksiyonlu takım yaklaşımı Doğrusal programlamada

simpleks metodu Üretim araştırmaları grubu (England) ve George B. Dantzig (US)

1950–

60 Üretim araştırmaları araçlarında gelişmeler Simülasyon, bekleme hattı teorisi, karar teorisi, matematiksel programlama, PERT ve CPM

US ve Batı Avrupa’dan pek çok araştırmacı

1970 İşletmelerde/iş dünyasında bilgisayar kullanımının yaygınlaşması

Atölye çizelgeleme, stok kontrol,

tahminleme, proje yönetimi, MRP Başta IBM olmak üzere bilgisayar üreticilerinin yön verdiği; Josaph Orlicky ve Oliver Wight MRP için önemli yenilikler yapmışlardır. Servis kalitesi ve

verimlilik Hizmet sektöründe kitlesel üretim McDonalds restoranı 1980 Üretim stratejisi

paradigması Rekabet silahı olarak üretim Harvard İşletme Okulu (US) JİT, TKK ve fabrika

otomasyonu

Kanban, Poke-Yoke, EÜS, BTÜ, CAD/CAM, robotlar vb.

Toyota’dan Tai-ichi Ohno (Japon), W.E.Deming ve J.M.Juran (US) ve US, Almanya, Japon mühendislik çalışmaları

Eş zamanlı üretim Darboğaz analizi, kısıtlar teorisi. Eliyahu M.Goldratt (İsrail) 1990 Toplam kalite yönetimi Balgrid kalite ödülü, ISO 9000,

kalite fonksiyon göçerimi, değer ve eş zamanlı mühendislik, sürekli iyileştirme paradigması

Standart ve Teknoloji ulusal enstitüsü, Amerikan kalite kontrol Derneği (US), uluslar arası standardizasyon

organizasyonu(Avrupa), İş süreçlerim mühendisliği Radikal değişim paradigması Michael Hammer ve büyük

danışmanlık şirketleri Elektronik girişimcilik İnternet, World Wide Web US hükümeti, Netscape ve

Microsoft

Tedarik zinciri yönetimi SAP/R3, istemci sunucu yazılımı SAP (Almanya), Oracle(US) Kaynak: Chase ve diğ., 2001: 13.

(21)

Bu çalışmalar sonrasında sanayi devriminin yönetsel altyapısını oluşturan klasik örgüt kuramı ortaya atılmış ve aynı dönemde binlerce işletmede bu kuramın bilimsel yönetim yaklaşımını esas alan “bant tipi üretim sistemi” uygulanmaya başlanmıştır. Bant tipi üretim sistemi deyince akla ilk olarak Henry Ford gelmektedir.

Aslında seri üretim yöntemi ilk olarak 1798 yılında ABD ordusundan 10.000 adet acil tüfek üretim talebi ile karşılaşan, ateşli silah üreticisi Eli Whitney tarafından gerçekleştirilmiştir. Tüfeğin her bir parçası için ayrı bir makinede kalıp tasarlayan Whitney, ürettiği parçaları birleştirerek silahı oluşturmayı başarmıştır. Ford sadece seri üretim yöntemini otomobil sanayisine uygulayarak sistemin dünya çapında farkına varılmasını ve yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Henry Ford’un hareketli montaj hattı ile araba üretmeye ve işçilerine günde 8 saat çalışma karşılığı 5 dolar ödemeye başladığı 1914, Fordizmin sembolik başlangıç yılı sayılmaktadır. Ancak bu başlangıç, kısa zamanda yaygınlık kazanamayacak ve ancak 1945’ten sonra bu akımın hâkimiyetini kurduğu kabul edilecektir (Saklı, 2007).

El sanat üretiminin düşük hacimli ve pahalı üretim yapısını değiştirmeye yönelik girişimler, Henry Ford’un tasarladığı yeni sistemle birim başına maliyetlerde azalma ile kaliteyi ve verimliliği arttırmayı başarmıştır. Bu yeni sistem dünya için yeni bir ekonomik yapıyı getirirken, üretim anlayışına da seri üretim, fordizm, kitle üretim gibi kavramlarla adlandırılan yeni bir üretim modelini getirmiştir (Akgeyik, 1998: 48–49) (Tablo 1.2)

Tablo 1.2. Kitle Üretim Paradigmasının Temel Özellikleri

Öncelikli amaç Düşük maliyet

Ana yönelim Süreçler

Temel gelişme yöntemi Yenilik

İşgücü Yöneticilerin denetimi altında çalışma Tedarikçiler Birbirine karşı savaşan ve rekabet eden

Örgüt yapısı Mekanik, bürokratik

Teknoloji Analitik

Performans değerlendirme Finansal ölçütler çok daha fazla önemli Kaynak: Duguay ve diğ., 1997: 1185.

Seri üretim sistemi üç konuda standartlaşma getirmektedir. Bunlardan ilki

mamulün standartlaşmasıdır. Üretici üretim teknolojisini değiştirmeden uzun yıllar

(22)

en belirgin özelliği, sınırlı sayıda müşteri ihtiyacına cevap vererek, mümkün olduğunca çok sayıda müşteriye ulaşmaktır (Savaş ve Bardakçı, 2006: 509). Diğeri ise işgücünün standartlaşmasıdır. İşgücünün standartlaşması Frederick Taylor, Henry Gantt, Harrington Emerson ve Frank Gilbreth gibi öncülerin geliştirdikleri çalışmalarla çalışma süresini ve görevleri temel parçalara bölerek bir işi rutin ancak en etkin şekilde yapabilmeye dönük ortaya koydukları ilkelerle sağlanmaktaydı. Son olarak ta hareket eden üretim hatları sayesinde süreçlerde standartlaşma söz konusudur. Üretim akışı firma içi organizasyona bağlı olduğundan işletme organizasyonu katı olmak ve aynı özelliğe sahip işlemleri tekrarlamak zorundaydı. Bu da üretim akışını arttırmakta ve böylelikle üretimin hiç durmadan devam edebilmesini sağlamaktaydı. Üretim alanında yeni bir çağ açan seri üretim, I. Dünya Savaşı sırasında özellikle savaş sanayinde ekonomik güç olma vasfını kazanmıştır. Savaş sonrasında da ABD ve Avrupa’da yayılan model 1945 döneminden sonra sanayileşmiş tüm dünyaya yayılarak üreticilere önemli ekonomik getiriler sağlamıştır. Üretici firmalar düşük birim maliyetler ile standartlaşmış yüksek hacimli üretim miktarına ulaşabilmekte, sürekli akan üretim geniş stoklar oluşturmaktaydı (Akgeyik, 1998: 50–51). Zaten üretim akışının devamlılığının sağlanabilmesi için çok miktarda sermaye ve belli bir üretim büyüklüğüne ihtiyaç duyulmaktaydı.

Kitle üretim 1960’lara kadar zirve noktasını yaşamaktaydı. 1948-65 yılları arasında Amerika’da endüstriyel verimlilikteki ortalama büyüme oranı %3,2 iken, 1965 ve 1973 yılları arasında %2,4 geriledi. 1973 petrol krizinin de etkisi ile 1973-78 arasında %1,1’e kadar geriledi (Duguay, 1997: 1186). 1970’li ve 80’li yıllarda seri üretimin başarısı yavaşlamaya ve ortaya çıkan alternatifler karşısında gerilemeye başladı. Bunun nedeni öncelikle seri üretimin aşırı standartlaşmış yapısından kaynaklanan gelişmeyi engelleyici sınırlamalar ve problemler içermesidir. Öte yandan seri üretim sisteminin sahip olduğu yapı iki temel soruna yol açmıştır. Bunlardan birisi aşırı stokla çalışması nedeniyle ürünün paraya dönüştürülme hızının yavaş olması; ikincisi ise aynı türden malların yığın üretiminin yapılması nedeniyle az sayıda hatta tek bir müşteriye yönelik belli türden malların üretilmesi konusunda başarısız olması nedeniyle pazarın genişlemesinde etkin olmamasıdır (Erol, 2001: 40). Özellikle seri üretimden belirgin şekilde ayrılan Japonlar tarafından geliştirilen yalın üretim sistemi kitle üretiminin parlak döneminin bitişini hızlandırmıştır.

(23)

1990’larda ise yüksek düzeyde parçalanmış pazarlar, nişlerin artması ile hedef pazar belirlemenin zorlaşması, ürün/hizmet yaşam sürelerini kısalması, ürün/hizmet yeniliklerinin geçmişe göre çok daha hızlı gerçekleşmesi, müşterilerin daha da bilinçlenmesiyle artık reklâmların etkisinin giderek azalması kitle üretimi ciddi anlamda tehdit ederek, artık işletmeler ve üretim yönetimi disiplini için yeni bir bakış açısını zorunlu kılmıştır (Brown ve diğ., 2005: 29). Özellikle 19. ve 20. yüzyılda iletişim, ulaşım ve bilgi paylaşımı alanlarında yaşanan önemli keşifler, 20. yüzyılın ikinci yarısında sanayi toplumunu bilgi toplumuna dönüştürecek süreci tetikleyerek yeni bir değişim dalgasını başlatmıştır.

1.1.3. Sanayi Devrimi Sonrası

Hızlı değişim süreci ve bu sürecin ürettikleri insan yaşamının tüm boyutlarında farklılaşmalar yaratmış ve bu farklılaşmaları tanımlamak bilimsel anlamda yeni kavramların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Egemen gücün ekonomi olduğu ve fabrika yapılarında şekillendiği Sanayi Toplumundan, bilginin, bilgiye uygulanır hale gelmesi ve bilginin bir sermaye aracı olmasıyla artan önemi karşısında bu niteliksel değişim ve teknolojik bilginin artan önemi dönüşümün tanımlanmasını zorunlu hale getirmiştir (Nair, 2001: 330).

Özellikle gelişmiş ülkelerde 1960’lı yıllardan itibaren toplumun temel niteliklerinde değişimler gözlemlenmiştir. Birçok yönden sanayi toplumundan farklılık gösteren bu yeni yapıyı tanımlamak için İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaygın olarak kullanılan sanayi toplumu yerine post modern dönem, sanayi sonrası dönem, bilgi toplumu, kapitalist ötesi toplum, teknokratik çağ gibi yeni kavramlarla isimlendirilmiştir (Akın, 2001: 20). Yeni ekonomik yapıyı ve düzeni betimleyen bilgi ekonomisi ve toplumu terimlerini Amerikalı sosyal bilimci Peter F. Drucker (1969) literatüre kazandırmıştır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki tekno-ekonomik dönüşüm süreci sonucunda ortaya çıkmış olan bilgi ekonomisi, bilgi ve teknoloji kaynaklı ve odaklı ekonomiyi betimlemektedir (Gürdal, 2004: 51–52). Genel çerçevede bilgi toplumunu sanayi toplumundan ayıran temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir (Tan ve Uijttenbroek, 1997: 33);

− Sürekli hızlanan teknolojik gelişmeler, − Artan bilişim ve bilgi yoğun faaliyetler,

(24)

− Kısalan pazara girme ve ürün/hizmet hayat dönüşüm süreleri, − Pazarların küreselleşmesi,

− Endüstriler arasındaki farkların belirsizleşmesi.

Bilişim teknolojilerinin 1990’lı yılların ortalarında internet ve web temelli uygulamaların da yardımıyla işletmelerde yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla geleneksel iş yapma biçimleri, örgüt içi ve örgütler arası ilişkiler ve süreçler üzerinde köklü etkiler meydana getirmiş ve işletmeleri bu değişen şartlara uyum sağlamaya zorlamıştır. Benzer şekilde sanayi devrimi sonrasında gelişen yeni ekonomi, işletme yönetiminde yeni yaklaşımları gerektirmiş, bu süreçte F.W.Taylor fabrika çalışanlarının verimliliğini arttırabilmek için iş süreçlerini düzenlemiş, muhasebeciler finansal sermayenin yönetilmesi için standart prosedürler geliştirmiş, fiziki stokların yönetimi için tedarik zinciri, toptancılar ve dağıtım sistemleri oluşturulmuştur. Şimdi ise yeni ve farklı ekonominin doğuşuyla işletmeler için yeni yönetim teknikleri ve uygulamaları gerekmektedir. Bu defa bilgi işçilerinin, entelektüel sermayenin ve bilgi stoklarının değişim çağında yönetimi söz konusudur (Akın, 2001: 10).

Enformasyona dayalı faaliyetlere yapılan görünmez yatırımların uzun bir sürecin sonunda zirve noktasına ulaşması ile ortaya çıkan (Freeman ve Soete, 2003: 6) ve daha önceki tarım ve sanayi toplumlarından çok farklı özelliklere sahip bilgi toplumu; işgücünün önemli bir kısmının bilişimle ilgili işlerde çalıştığı ve ekonomide en önemli faktörün bilginin kullanılması ve uygulanması olduğu toplumdur (Akın, 2001: 21). Bilgi toplumundaki hakim ekonomik yapı bilgi ekonomisi, yeni ekonomi olarak isimlendirilmektedir. Dört önemli faktör bilgi ekonomisi kavramının ortaya çıkmasına yol açmıştır (Du Toit, 2003: 112).

− Toplumsal hayatta ve ekonomide bilginin rolünde meydana gelen değişim, − Bilgi süreçlerinin yaygınlaşması ve bilgi süreçlerinin kısalmasıyla bilgi

edinme maliyetinin azalması,

− Bilginin rekabetçi güç olarak etkisinde artış,

− Entelektüel sermaye olarak adlandırılan soyut kaynakların değerinin artması.

(25)

Yeni ekonomi üç farklı özelliği ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Küreseldir, fikirler, bilgi, ilişkiler gibi soyut kavramlar daha değerlidir ve son derece yoğun birbiri ile ilişkili ağ yapısına sahiptir. Bu üç nitelik yeni pazar ve toplum türleri ortaya çıkarmakta ve özellikle işletmeler için her yerde olan kök salmış elektronik ağları (network) var etmektedir. Networkler her ekonomide şu veya bu şekilde vardır. Fakat bilgi ekonomisinde gelişmiş ve çoğalmış bir şekilde yayılan ağlar bilgi ekonomisinin yapılanması ve düşünme biçiminde merkez metafor olarak yer almaktadır (Kelly, 1998). Alım satımdan para aktarmaya, ortak ürün geliştirmeden planlamaya, ihaleden sözleşmeye ekonomik hayattaki pek çok işlem yeni teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilebilir olması ekonomik yapılanmalarda önemli değişimlere yol açmıştır (Gürdal, 2004: 54).

Tarım ve sanayi toplumlarında insan gücünü harekete geçiren ve bu gücü daha verimli kullanan insanoğlu, bilgi toplumunda da bilginin gücünü harekete geçirmek ve bu kaynaktan en verimli bir biçimde yararlanmak zorundadır. Dikkat edilecek olursa, tarım ve sanayi toplumlarında kimin "güçlü" olduğu, insan gücü kaynağını kimin en verimli biçimde kullandığıyla yakından ilgilidir. Bilgi toplumunda ise bilginin değer yaratan temel unsur olması, bilgili olma ve bilgi kullanımını yeni yapıda güç kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerekli bilgileri mümkün olan en kısa sürede üreten, bu bilgileri "bilim-teknoloji-üretim" çevrimini daha hızlı döndürmek için kullanan toplumlar bilgi çağında "güçlü" olacaklardır (Tonta, 1999: 372). Sadece ekonomi değil, tüm alanlarda bilginin değer yaratan unsur olduğu gerçeği antik dönemden beri biliniyordu, çünkü kullanıldıkça tükenmeyip artan tek kaynak özelliği gösteren bilgiyi üretende kullanan da değer yaratıyordu. Söz konusu anlayış daha da güç kazanmış ve kavramsallaştırılmış haliyle bugünde geçerlidir, ancak bugün bu anlayışa farklı bir gerçek daha eklenmiştir. Değer yaratmanın oyunun kuralı olduğu ve oyunun kurallarına uymayanların oyunun dışında kalmasıdır (Gürdal, 2004: 53- 54).

Bu ekonomik sistem ekonominin yapısında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Üretimde, dağıtımda ve sektörel yapıda önemli değişiklikler görülmekte, üretim ve dağıtım kütlesel olmaktan çıkmaktadır. Üretim, talebin isteğine göre, esnek bir üretim yapısına dönüşmektedir. Bu durumda talep elastikiyeti ikincil sektörden (sanayi sektöründen) daha yüksektir. Bu dönüşüm sayesinde

(26)

ekonomi zaman dilimi ve talebe göre mal arzı yapacak, talebi aşan bir üretim olmadığından taşıma, depolama gibi giderlerinin azalması sayesinde hem üretim hem de pazarlama maliyetlerini önemli ölçüde azaltmış olacaktır. Bu durum ekonomide çok önemli bir yapısal değişimdir. Çünkü üretimin belirlenmesi artık üretici firmalardan, pazarlamacı ve tüketicilere doğru kaymaktadır. Böyle bir sonuç ekonomide üretim yönlü olmayan tüketim ve pazarlama yönlü (enformasyona dayalı) bir ekonomik organizasyonu doğurmaktadır (Yıldırım, 2004: 110).

Her ekonomik sistem değişiminde ekonominin sektörel yapısı da bundan etkilenmektedir. Bilgi ekonomisinde de ekonominin sektörel yapısı köklü bir değişiklik geçirmektedir. Örneğin ABD'de 1850 yılında çalışanların 2/3'ü tarım sektöründe çalışıyordu. Oysa bu oran 1990'da %3 oldu. Aynı yıl Federal Almanya'da tarımda çalışanların oranı %2'dir. Ekonomik gelişme süreci içinde çalışan nüfus; önce tarımdan sanayiye yönelik olarak hızlı bir kayma göstermiş iken, sanayi toplumunun son döneminde hizmetler sektörü ön plana çıkmıştır. Bu durum sanayide çalışanların azalmasına yol açmıştır. Bilgi toplumu ile bu süreç daha da hızlanmıştır. Bilgi ekonomisinin ortaya koyduğu önemli değişikliklerden biri de, ülkelerin ürettiği malların çeşit ve özelliğine göre ekonomik gelişmişlik düzeylerinin tespit edilmesidir. Mikro elektronik, haberleşme ve uzay sanayi, bilgisayar teknolojileri, biyoteknoloji, DNA ve tanı teknikleri, moleküler biyoloji, ilaç sanayi gibi bilgi ve teknoloji yoğun ürünler bilgi ekonomisinin gelişmiş alanlarını oluşturmaktadırlar. Bugün bu alanlarda gerekli olan bilgi ve teknoloji altyapısına sahip ileri sanayi ülkeleri bir taraftan sanayi ekonomisini bir yandan da bilgi ekonomisini eş zamanlı olarak uygulamaktadırlar (Yıldırım, 2004: 110–111).

Bilgi ekonomisinde üretim faktörlerinin yapısı, miktarı ve verimliliği önemli ölçüde değişmiş olmaktadır. Bilgi bir üretim faktörü olarak, diğer üretim faktörlerini ikame etmektedir. Hammadde, emek, zaman, mekân, sermaye ve öteki girdilere olan ihtiyacı azalttığı için bilgi her şeyi ikame etmekte, ileri bir ekonominin merkez kaynağı haline gelmektedir (Freeman ve Soete, 2003: 372). Beyin gücü, kas gücünden, makine gücünden ve hatta teknik güçten çok daha geçerli olmaya başlamıştır (Brinker, 1999).

İşletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve bu değişimi yakalayabilmeleri için teknolojiye, insana, yeni ürün geliştirmeye, üretim süreçlerini ve ilişkilerini

(27)

iyileştirmeye yönelik yatırımlar yapmaları gerekmektedir. İşletmeye üstünlük ve güç sağlayacak bu yatırımların çoğu maddi olmayan nitelikteki yatırımlardır ve bunlar işletmenin entelektüel sermayesini oluştururlar. Geleneksel üretim faktörleri olan emek, materyal ve sermayenin rolü giderek değiştirerek sembolik kaynaklar fiziksel kaynakların, zihinsel uygulama, fiziksel uygulamanın yerini almaktadır ve entelektüel sermaye para ve sermayenin diğer formlarına meydan okumaya başlamaktadır. Artık işletmeler için teknik beceri, şirketin bağlantıları ve ilişkileri, şirket sırları ve şirket çalışanlarının kolektif bilgisi gibi entelektüel sermaye unsurları günümüzde işletmelerin rekabet avantajlarını tanımlamaktadır (Duman ve diğ., 2005: 113).

Üretim olgusu bağlamında üçüncü dönem çeşitli nedenlerden dolayı farklı şekillerde adlandırılabilmektedir. Bu dönemi adlandırmak için sıklıkla kullanılan bazı terimler şunlardır (Brown ve diğ., 2005: 29):

Kitlesel bireyselleştirme (Pine ve diğ., 1993): Müşteri istekleriyle birlikte

üretim miktarını da arttırmayı eş zamanlı olarak sağlamaya dönüktür. Kitlesel bireyselleştirme kitlesel üretim felsefesi ve bireyselleştirme felsefesinin en iyi özelliklerinin bütünleştirilerek, yüksek süreç esnekliği ile birlikte her bir müşteriye kişisel tasarımlı mal veya hizmet sağlamaya odaklıdır.

Esnek uzmanlaşma (Piore ve Sabel, 1984): Özel amaçlı ekipmanlar ve

vasıfsız işçiler kullanarak standartlaşmış malların kitlesel üretimi yerine, esnek, genel amaçlı makineler ve vasıflı, uyum gösterebilen emek gücü kullanarak uzmanlaşmış malların üretimi söz konusudur. Giderek parçalanan ve çabuk değişen piyasalardaki üretimin yeni biçimi olan esnek uzmanlaşmada “esneklik" emek piyasasında ve emek sürecinde yeniden yapılanmayı, tasarımda artan çok yönlülüğü ve yeni teknolojinin üretime daha çok uyum gösterebilmesini ifade eder. Uzmanlaşma ise küçük pazar dilimlerine (niş) ya da özel müşterilere yönelik üretim yapma anlamındadır.

Yalın üretim (Womack ve diğ., 1990): Toyota Üretim Sistemi olarak ta

bilinen bu üretim modelinde odak tüm üretim aşamalarında ve formlarında ortaya çıkan israfların tamamen ortadan kaldırılmasıdır.

(28)

Çevik üretim (Kidd, 1994): Çevik üretim, sürekli ve beklenmedik

değişiklikler ile dolu pazarlarda, müşteri talebindeki değişikliklere en kısa zamanda uyum gösterebilme yetisi kazandıran pazar odaklı üretim ve yönetim teknikleridir.

Stratejik üretim (Hill, 2000; Brown, 1996): Üretim olgusunun rekabet,

rekabet üstünlüğü, strateji gibi kavramlarla birlikte düşünüldüğü üretim anlayışıdır. Sanayi devriminin üretim anlayışını ifade eden kitle üretim ile yeni dönemi ifade eden stratejik üretim arasındaki önemli farklılıklar şu şekilde şematize edilebilir.

Tablo 1.3. Kitle Üretim İle Stratejik Üretim Karşılaştırması

Kitle üretim Stratejik üretim

Yıllarla ölçülebilen uzun ürün yaşam süreleri

Aylarla ölçülebilen kısa ürün yaşam süreleri Sabit, esnek olmayan üretim Esnek, müşteri özellikli üretim

Uzun üretim süreci Kısa üretim süreci

Stoklama Sadece müşteri siparişlerinin stoklanması Kısa vadeli yönetim kararları Amaçlanan rekabetçi üstünlükleri ve müşteri

memnuniyetini eş zamanlı olarak sağlayacak stratejik yönetim kararları

Az çeşitlilik, yüksek düzeyde üretim miktarı

Müşterinin istediği miktar ve çeşitlilikte üretim İşletmenin çevreden izole bir şekilde

çalışması İşletmenin stratejik yeteneklerini geliştirmek için stratejik uyum Maliyetleri azaltma önceliği Maliyet, teslimat, esneklik, kalitenin eş zamanlı

sağlanması

Vasıfsız çalışanlar Vasıflı, eğitimli çalışanlar Zayıf satıcı-tedarikçi ilişkileri Stratejik ortaklıklar Kaynak; Brown, 1996: 328.

Nasıl isimlendirilirse isimlendirilsin yeni paradigmada yüksek üretim miktarları ile çeşitliliği aynı zamanda yüksek kalite seviyesinde, hızlı ve kesintisiz yenilik isteyen pazar yapısı söz konusudur. Her bir dönem için tamamen bittiği ve yerine yeni dönemin başladığını düşünmek yanlıştır. Bakıldığında halen el sanatları ile üretimin var olduğu, kitle üretim gerçekliklerinin çelik, maden sanayi, kimya sanayi ve petrol sanayi gibi pek çok sektörlerde geçerlilik gösterdiği görülmektedir. Yaşanan bu dönüşümde artık işletmelerin üretim, müşteri, pazar, kâr, sermaye gibi pek çok kavrama dair algılarını derinden değişmiştir.

(29)

Şimdiye kadar bahsedilen tarihsel süreç içerisinde konuyu yalın olarak işletmelerin temel fonksiyonlarından biri olan üretim ekseninde değerlendirdiğimizde yaşanan gelişmeler karşısında üretim faaliyetinin de bir takım dönüşümlere uğradığı görülmektedir. Bu dönüşüm kapsam, hareket noktası, kullanılan yöntemler ve teknolojik alt yapı gibi pek çok alanda görülmektedir. Özellikle son yıllarda üretim fonksiyonunun işletmeye kattığı değerin farkına varılması ve stratejik düzeyde değerlendirilerek bu değerin işletmeler için rakipleri karşısında önemli avantajlar kazanmada daha etkin kullanmaya dönük farkındalığın artması ile geçmişte işletmenin temel fonksiyonu üretime dönük bakış açısını üretim yönetimi algısı düzeyinden, günümüzde işletmenin hayati fonksiyonu ve değer yaratma ortamı olarak üretim stratejisine dönüştürmüştür. Bu dönüşüm sürecinde temel olarak etkili olan faktörleri ve üretim fonksiyonunun dönüşüm periyodunu şu şekilde özetleyebiliriz (Şekil 1.1)

Şekil 1.1. Üretim Fonksiyonunun Dönüşüm Periyodu

Kaynak; Brown ve diğ., 2005: 26.

1.2. REKABET ORTAMINDAKİ DEĞİŞİM

İşletmenin performansını etkileyen çevresel değişim makro ve mikro olarak ikiye ayrılabilir. Makro çevresel değişimler tüm pazarları etkileyen dış güçlerdir ve günümüzde yaşanan önemli ekonomik, demografik, politik, teknolojik ve kültürel

El sanatı dönemi Düşük üretim, yüksek çeşitlilik, esneklik yeteneğine sahip işletmeler, üretim süreciyle bütünleştirilmiş yüksek düzeyde beceri ve kalite.

Kitle üretim dönemi

Standartlaşmış ürünler ile yüksek düzeyde üretimin sağlanması, üretimin görevi düşük maliyetle az ya da hiçbir çeşitliliği olmayan ürünler üretmek.

Şimdiki ve gelecek dönem (Stratejik Üretim)

Kitlesel bireyselleştirme dönemi, çevik, esnek ve yalın üreticiler ile üretimin stratejik olarak

değerlendirilmesi söz konusudur. Bu dönemde birçok pazarda küresel rekabet hâkimdir ve bu pazarlardaki talep yüksek çeşitliği ve yüksek miktarda üretimi aynı anda istemektedir. Bu da yüksek kaliteden ve diğer rekabet gereklerinden sorumlu, yüksek motivasyonlu, kendi kendini yöneten üretim takımlarını ve esnek işgücünü gerektirmektedir.

(30)

değişimleri içerir. Mikro çevre ise işletmenin içinde bulunduğu endüstriyi müşterilerini, rakiplerini ve tedarikçilerini etkileyen spesifik gelişmelerdir ve bu gelişmeler makro çevredeki değişimin spesifik bir endüstriye etkilerini yansıtır. Günümüzde makro çevre iş dünyasını ve sosyal manzarayı yeniden yapılandıran benzersiz tarihi bir değişimi yaşamaktadır (Doyle, 2003: 20). Kısaca bu değişimler şu şekilde açıklanabilir.

1.2.1. Küresel ekonomi

II. Dünya savaşından sonra, özellikle 1980’li yıllarla birlikte yükselen neo-liberal politikalarla, tüm dünyada ekonomik sürecin serbestleşme temeline dayandığı görülmektedir. Bu serbestleşme akımı sadece ekonomik alanla sınırlı kalmamış, zamanla toplumsal bütüne yayılmış teknolojik, sosyo-kültürel ve politik alanlarda da dışa açıklık ve serbestlik temelli küresel bir yapı oluşmuştur. Bu yapıda; coğrafi sınırların önemini kaybettiği, teknolojik, ekonomik ve politik sınırların ise kalktığı bir dünya düzeni ortaya çıkmaktadır. Böyle bir serbesti düzeninin çağrıştırdığı temel kavram ise “rekabet” olmaktadır. Gerisinde yatan dinamiklerin sürekli çeşitlendirdiği küreselleşme süreci, rekabet anlayışını ve işleyişini de şekillendirmektedir (Yalçınkaya ve Çakır, 2004).

Küreselleşme, tüketim kültürünün süratle yükseldiği, piyasa mekanizmasının siyasi sınırları aşan ve ekonomik sınırları gittikçe de anlamsızlaştıran yeni bir ekonomi kültürünün doğmasına yol açmıştır. Söz konusu ekonomik kültür, ekonomik neticelerin, rekabetin sonucu olarak somutlaştığı bir dünya ekonomisini öne çıkarmaktadır. Yine bu ekonomi anlayışı olabildiğince yüksek kaliteli malı, düşük maliyetle üretmek ve malın pazar payını istikrarlı bir biçimde koruyarak geliştirmek noktasından hareketle rekabet üstünlüğü sağlamayı hedef almaktadır. Yeni ekonomi içerisinde işletmeler bakımından başarılı olmanın yolu işletmenin tüm imkanlarını başarılı bir biçimde bu hedefe yönlendirmekten geçmektedir (Yazıcı, 2001: 3).

Küreselleşmeyle geçerliliğini yitiren bir diğer klasik kavramda ölçek ekonomisidir. 1950 ve 1960’lı yıllarda ki ekonomik gelişme büyük ölçekli üretime dayalı olmuştur. 1970’li yıllarda ise, rekabet üstünlüğü düşük maliyete dayanıyordu. Pazarlardaki doyum fiyat rekabetinin de yeterli olmamasına neden oldu. Fiyatın yanı sıra kalitede aranır olmaya başlanmıştı. Müşteriler ucuz, fakat kaliteli ürünleri

(31)

arıyordu. 1980’li yıllara gelindiğinde, “sıfır- hata” kalite rekabetinde en önemli aşama haline geldi. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise kalite rekabet unsuru olarak yeterli değildi ve giderek işletmelerin rekabet unsurları değişmekteydi. Günümüze yaklaştıkça ürünlerde gelişmiş üretim teknolojileri ile kolayca sağlanabilen kalitenin yanında, yenilik, esneklik, hizmet ve pazara daha çabuk ulaşma, yani hız faktörlerinin rekabetçi üstünlüğün önemli boyutları haline geldiği görülmektedir. Rekabet üstünlüğü sağlayan bu unsurlar zaman içerisinde değişiklik göstermiş olsa da, birbirlerini ikame etmek yerine, birbirine eklenerek bir bütünü oluşturmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da bu bütünü sunan işletmeler rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü sağlayabileceklerdir (Tekin ve diğ., 2003: 321).

GATT ve WTO gibi uluslararası düzeyde ekonomik birliktelikler, pazarların açılması ve ülkeler arasındaki ticaret engellerinin kaldırılmasına aracı olmuşlardır. Hükümetler iç pazarı ve yerel sektörleri rekabetten koruma tavrının işlemediğini görerek, bu tür bir tavrın ancak daha yüksek enflasyona, düşük ekonomik büyümeye ve asla uluslararası rekabet etme yeteneğine sahip olamayacak, etkinlikleri ve girişim yetenekleri olmayan işletmeler yaratılmasına neden olduğunu algılamışlardır. Daha hızlı ve ucuz nakliye imkânları pazarların ve rekabetin globalleşmesini hızlandırmıştır. Sürekli ilerleyen telekomünikasyon global iletişimi kolaylaştırarak, ucuz ve etkin hale getirmiştir (Doyle, 2003: 22–23). Tüm bu gelişmeler “zaman-mekan sıkışması” olgusunun yeni bir evresine yol açmıştır. Hem özel hem kamusal karar verme süreçlerinin zaman ufku kısalmışken, uydu iletişimi ve ulaşım maliyetlerindeki düşüş bu kararları artan ölçüde genişleyen ve çeşitlenen bir mekana derhal yayma olanaklarını gittikçe arttırmaktadır (Harvey, 1999: 171). Aşağıda kırk yıllık periyotta ulaşım ve iletişim maliyetlerindeki değişim (azalma) tablolaştırılmıştır.

Tablo 1.4. Havayolu Taşımacılığı, Telekomünikasyon ve Bilgisayar Maliyetlerindeki Azalma

Yıl Havayolu taşımcılığı gelir/mil New York-Londra 3 dak.telefon görüşmesi maliyeti Bilgisayar fiyatı deflatörü (1990=1000)

1950 0.30 53.20 -

1960 0.24 45.86 125.000

1970 0.16 31.58 19.474

1980 0.10 4.80 3620

1990 0.11 3.32 1000

(32)

Tüm bu gelişmeler, sektörler ve coğrafi bölgeler arasında eşitsiz gelişme kalıplarında değişimlere yol açmıştır. Örneğin hizmet sektöründe istihdamın hızla artmasına yol açarken, az gelişmiş ülkelerde yeni sanayi kümelenmeleri oluşmuştur. Böylelikle ekonomik başarı farklı bölgelere kayarak, özellikle sanayi üretimi coğrafi dağılım bakımından yeniden paylaşılmıştır (Harvey, 1999: 170 ve 190). Hong Kong, Taiwan, Güney Kore, Singapur, Malezya gibi karmaşık üretim uygulamalarını daha düşük işgücü maliyeti ile gerçekleştirebilen yeni sanayi ülkeleri (newly industrializing countries-NICs) doğmuştur (Yip, 2001: 2).

1.2.2. Teknoloji

Yeni ekonomi kavramının ortaya çıkışında küreselleşme ile birlikte en çok vurgulanan diğer bir etken teknolojik gelişmelerdir. Teknolojik ilerlemenin ve özellikle teknolojik ilerleme sürecinde ortaya çıkan bilişim ve iletişim teknolojilerinin büyümenin motoru ve verimlilik artışlarının en önemli kaynağı olduğu ve rekabetin yapısını değiştirdiği iddia edilmektedir. Hatta teknolojide yaşanan gelişmeler devrim niteliğinde görülmekte ve ekonomik dönüşümün ana nedeni olarak nitelendirilmektedir (Demiröz, 2003: 5).

Hızlı bilimsel ve teknolojik değişim pek çok endüstriyi kökten ve yeniden şekillendirmeye devam etmektedir. Günümüzün en etkili ve hızlı değişimi bilgi teknolojisindeki değişimin sonucudur. 1990’lı yıllarda internetin yaygın kullanımı, World Wide Web’in ortaya çıkışından sadece on yıl sonra işletmelerde ve toplumda esaslı bir değişim gerçekleşmiştir. Teknolojik değişimin hızlı adımları yeni iş imkanları sunmaktadır. Örneğin internetin global ulaşım ve milyonlarca kullanıcısı ile gelişimi, elektronik bankacılık, dijital fotoğrafçılık, sanal alışveriş ve sanal fabrikalar –işletmeler- için imkan yaratmaktadır. Ve sonuçta iş dünyasının hemen hemen her yönünü değiştirecek potansiyele sahiptir. Bu teknoloji savaşının kazananları, yeni ürün ve hizmetlerin büyük hâsılatını elde edecek ve çok sayıda iş yaratacaktır (Hope ve Hope, 1997: 5).

Bilgi tabanlı ağlar ekonomik eşitliği değiştirmektedir. Bağımsız işletmeler arasındaki işlem maliyetleri, bilgi sistemlerini bütünleştirdikçe düşmekte, tedarikçi ve pazarlama zincirine sahip olmanın önemli bir maliyet avantajı kalmamaktadır. Teknolojik gelişmelerin yeni dönemde dikkati çeken bir başka yönü ise ortaya çıkan

(33)

ürünlerin şebeke dışsallıklarından etkilenmesidir. Faks, telefon ve internette olduğu gibi teknolojik gelişme sonucunda ortaya çıkan ürünler birbiriyle bağlantı halindedir. Tek başına bilgisayarların tüm önemli sonuçları çoktan ortaya çıkmıştır. Bilgisayarlar yaşam hızını artırmıştır, bütün umut vadeden teknolojilerin ilk ortaya çıkışları özellikle bilgisayarlar arasındaki iletişim ile ilgilidir (Kelly, 1998).

Teknoloji aynı zamanda ekonomi ve ticaret ilişkilerini değiştirerek yeni organizasyon türleri meydana getirmektedir. Yöneticiler her zaman kendi ürünlerini üretmenin maliyetini bunları pazardan sağlamanın maliyetiyle kıyaslamaktadırlar. Maliyet avantajı birçok ikinci dalga yöneticilerinin genişletilmiş mülkiyet temeli üzerine işlerini kurdukları eski yaklaşımı devam ettirmedeki sebeptir. Bunun sonucu da şirket birleşmelerinin ve devralmalarının hızla çoğalması, dikey ve yatay bütünleşmenin artması ve çok sayıda, çok bölümlü girişimin ortaya çıkmasıdır. Fakat bilgi tabanlı ağlar sayesinde bağımsız firmalar arasındaki işlem maliyetleri, bilgi sistemlerini bütünleştirdikçe azalmakta, bağımsız ortaklar arasındaki işlemler çoğu zaman küçük bir insan desteği ile büyük bir bilgisayarlaştırılmış ağ içinde yönetildiği zaman, artık tedarikçiye ve pazarlama zincirine sahip olmanın önemli bir maliyet avantajı kalmamaktadır. Bu uygulama, dış kaynak kullanımında patlama, büyük şirketlerin sona ermesi, birleşme ve ekonomik ağların gelişmesi ile sonuçlanmaktadır (Hope ve Hope, 1997: 5). Şebeke ekonomisi (network economy) olarak adlandırabileceğimiz içinde bulunduğumuz dönemin en temel özelliklerinden biri şebekeye eklenen her birimin şebekenin değerini kendi değerinden daha fazla arttırmasıdır. Bu olgu şebekeleri sürekli büyümeye itmektedir (Ülgen, 2000: 7).

Teknolojik gelişmelerin bir sonucu da, stok artık işletmelere pazar fırsatı avantajı sağlayan bir aktif olarak görülmemekte, özel müşteri isteklerini karşılamak için seviyenin üzerinde tutulan fazla stok, güçten çok zayıflığın işareti, alacaktan çok borç olarak değerlendirilmektedir. Tam zamanında stok sistemlerinin stokları azaltması ile birlikte, perakendecilerde stok ihtiyacını azaltan yeni dağıtım sistemleri geliştirmektedir. Bazı perakendeciler geliştirdikleri sanal sistemle, stoklar marka arkasında mevcut görünür, fakat gerçekte hala tedarikçi mülkiyeti altında iken mallar direkt olarak müşteriye dağıtılır. Coğrafi sınırları anlamsız kılan teknolojik gelişmeler mekân ve zaman kavramlarının yeniden sorgulanmasına sebep olmuştur.

Şekil

Tablo 1.1. Üretim Yönetimi Tarihinin Önemli Gelişmeleri
Tablo 1.4. Havayolu Taşımacılığı, Telekomünikasyon ve Bilgisayar  Maliyetlerindeki Azalma
Tablo 1.5. Yönetimin Önceliklerindeki Tarihsel Değişim
Şekil 1.2. Emek Piyasalarının Tarihsel Dönüşümü
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu yüksek lisans tezinin amacı, Denizli ilinde kalsiyumca zengin bir bölgeden izole edilen Bacillus pseudomycoides U10 bakterisinin, LB (Luria bertani) miller, LB miller

Madde 69 Tasfiye kurulu, genel kurul tarafından seçilecek en az iki kişiden oluşur. Genel kurul bu hususta yönetim kurulunu da görevlendirebilir. Genel kurulca tasfiye kurulu için

Madde 85- Tasfiye memurları, tasfiye işlerinin bir an önce bitirilmesi için çalışmakla yükümlüdür. Bu amaçla, görevlerine başlar başlamaz, kooperatifin

Küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretim stratejisinin genel özelliklerini ve üretim stratejisi uygulamaları sürecinde stratejik karar almada etkili olan faktörleri belirlemeye

Üretim Yönetim Sistemi (Manufacturing Executon System/MES) terimi, bilgisayarların üretim alanındaki rolünü tanımlamak için ilk olarak 1990 yılında Gelişmiş

Bu ifade ve bunun gibi "Ruslardan silahların alınmaması ve bu yü:ıden Erzurum'daki katliamların olduğu" şeklindeki ifade ve söylentiler. başta Ccmiyet·i

Sonuç olarak; aksiller brakiyal pleksus bloğunda lidokaine ilave edilen ketaminin motor ve sensoryal bloğun başlama zamanı ve süresi ile postoperatif ağrı skorları üzerine

Bu araştırmada, Türkiye mobilya sektöründe faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin mobilya tasarımı, üretim süreci, kapasite kullanımı gibi